sular dibinde mahiyle nazım biçimi / 2.Sayfa - Sayfa 3 | Edebiyat Meraklılarının Sitesi

Sular Dibinde Mahiyle Nazım Biçimi

sular dibinde mahiyle nazım biçimi

İlahi Nedir? İlahi Nazım Şeklinin Özellikleri, Örnekleri

İlahi, doğrudan doğruya dinî temalara bağlı tekke edebiyatı nazım şeklidir. İlâhî’nin kelime anlamı “Allah’a mahsus, Allah’a ait” demektir. Bu yüzden ilâhi türüne giren şiirlerde büyük ölçüde Allah sevgisi ve onun çevresinde her türlü dinî konu işlenir. Bu açıdan ilâhiler divan edebiyatının “tevhid” ve “münâcât’ları ile bir benzerlik gösterirler. Farklı olan yanı, ilâhilerin tekke ve dergâhlarda âyin sırasında belli bir makamla söylenmesindedir.

İlâhiler genellikle 7, 8, 11, 14 ve 16’lı hece ile yazılır. Bunlardan daha çok 7 ve 8 heceliler dörtlükler halinde; 11,14 ve 16 heceli olanlar ise beyit esasına göre yazılmışlardır. Dörtlük tarzında olanların kafiye düzeni koşma, beyit tarzında yazılanların kafiye düzeni ise gazellerdeki gibidir. Bazı tekke şairlerinin aruz vezniyle de ilâhiler kaleme aldıkları görülür.

Türk edebiyatı tarihinde en güzel ve başarılı ilâhileri yazan şairler cezbe halinde, kâinatın sırlarına ait bir şeyler duyarak yazabilenlerdir. Başta Yunus Emre olmak üzere onun peşinden giden bütün şairler ilâhi tarzında güzel şiirler söylemişlerdir.

İlâhîler, genellikle Allah’ın birliğini, ihtişam ve kudretini telkin eden şiirlerdir. Hem hece hem de aruz vezninin kullanıldığı ilâhîler, çeşitli tarikat çevrelerinde farklı isimlerle bilinirler. Bunlar şu şekildedir:

Âyin: Mevlevî tekkelerinde okunur.
Tapuğ: Gülşenî tekkelerinde okunur.
Durak: Halvetî tekkelerinde okunur.
Cumhur: Mevlevî ve Bektaşî tekke ve dergâhlarında okunur.
Nefes: Alevî-Bektaşî tekkelerinde okunur.
Deme (deyiş): Alevilerde Cem törenlerinde okunur.

İlahi Nazım Şekli Özellikleri (Özet)

1. Allah’ı övmek ve O’na yalvarmak için yazılan, Allah sevgisiyle, insan sevgisini bütünleştiren içten şiirlerdir.
2. Özel bir beste ile söylenir.
3. Hece ölçüsünün 7’li, 8’li ve 11’li kalıbıyla söylenirler.
4. Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı 3 ila 7 arasında değişir.
5. Genelde şiirin içinde şairin mahlası geçer.
6. İlahi denince akla Yunus Emre gelir.
7. İlahiler tarikatlara göre farklı isimler alır:

  • Mevleviler’de âyin,
  • Bektaşilerde nefes,
  • Aleviler’de deme,
  • Gülşeniler’de tapuğ,
  • Halvetiler’de durak,
  • öteki tarikatlar da cumhur gibi.

İlahi Örnekleri

AŞKIN ALDI BENDEN BENİ

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seni

Yunus’durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

( Yunus Emre )

ÇAĞIRAYIM MEVLAM SENİ

Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni

Sular dibinde mâhiyle
Sahralarda âhû ile
Abdal olup yâhû ile
Çağırayım Mevlâm seni

Gök yüzünde İsâ ile
Tûr dağında Mûsâ ile
Elimdeki asâ ile
Çağırayım Mevlâm seni

Derdi öküş Eyyûb ile
Gözü yaşlı Ya’kûb ile
Ol Muhammed mahbûb ile
Çağırayım Mevlâm seni

Hamd ü şükrullah ile,
Vasf-ı Kulhüvallah ile
Daima zikrullah ile,
Çağırayım Mevlam seni

Bilmişim dünya halini
Terk ettim kıyl ü kâlini
Baş açık ayak yalını
Çağırayım Mevlâm seni

Yûnus okur diller ile
Ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile
Çağırayım Mevlâm seni

Yunus Emre

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI

Şol cennetün ırmakları akar Allah deyü deyü
Çıkmış İslam bülbülleri öter Allah deyü deyü

Salınur Tüba dallan Kur’an okur hem dilleri
Cennetde huri kızları gezer Allah deyü deyü

Kimi yiyüp kimi içer hep melekler rahmet saçar
İdris Nebi hulle biçer biçer Allah deyü deyü

Hep nurdandur direkleri gürnişdendür yaprakları
Uzandukça budakları biter Allah deyü deyü

Aydan arıdur yüzleri misk ü anberdür sözleri
Cennetde hüri kızları gezer Allah deyü deyü

Hakk’a aşık olan kişi akar gözlerinün yaşı
Pür-nür olur içi taşı söyler Allah deyü deyü

Ne dilersen Hak’dan dile kılavuz ol toğri yola
Bülhül aşık olmış güle öter Allah deyü deyü

Açıldı gökler kapusı rahmetle toldı hepisi
Sekiz cennetün kapusı açar Allah deyü deyü

Rıdvan durur kapı açan hulle tonlarını biçen
Kevser şarabını içen kanar Allalı deyü deyü

Miskin Yunus var yarına koma bu güni yarına
Yann Hakkun didarına varur Allalı deyü deyü

Yunus Emre

ALLAH TANRI YARADAN

Allah Tanrı Yaradan
Gel içegör cur’adan
Yâr ile yâr olagör
Çıksın ağyar aradan

Bekle gönül bostanın
Su sığırı girmesin
Key sakın uçurursun
Kandili minareden

Fil yükün karıncaya
Yükletme çekebilmez
La’l ü gevher kıymetin
Umma seng-i hareden

Hacca vardım der isen
Kanda vardın hacca sen
Kılavuzsuz kuş uçmaz
Bunca dağ ü dereden

Hacca varan kişinin
Gönül yapmak işidir
Gönül Hakk’ın beytidir
Sakın sen emmareden

Sen özünü bil nesin
Hak sende sen kandesin
Hakk’ı bilmek dilersen
Geç ağ ile hareden

Dünya ahret demegil
Biliş ü yad demegil
Uzak savaşa düşme
Geç kuru sehhareden

Tıfıllayın dembedem
Dambu dumbu söyleme
Mansur’layın olursun
Bilmezsen müdareden

İnsan nur-ı kadimdir
Hasta değil hekimdir
Sen dahi insan isen
Anla bu esrareden

Âşık olan bu yolda
Can ile baş oynadır
Sen dahi âşık isen
Bakma gel kenareden

Sen insanı sorarsan
Hak’tan ayrı değildir
Sıfatı zat-ı mutlak
Hırkası çar pareden

Aklına akıl deme
Sözüne delil deme
Çünkü kurtaramazsın
Nefsini emmareden

Kaygusuz’un hüneri
Helva vü biryan yemek
Andan özge hüneri
Umma bu biçareden

Kaygusuz Abdal

HALK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri

Tasavvuf Edebiyatı Nazım Biçimleri

Anonim Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri

HALK EDEBİYATI

DOĞU ANADOLU

Bu çalışma, Tanzimat Dönemi’nden günümüze edebiyat ve sinema alanlarında temsil edilen taşra anlatıları çerçevesinde, Nuri Bilge Ceylan filmlerinde temsil edilen taşra anlayışı ile taşra yaşamında kurulan mikro-iktidar ilişkilerini analiz etmeyi hedeflemektedir. Çalışma, taşra yaşamına dair iktidar ilişkilerini edebiyat ve sinema üzerinden ele almasıyla, Türkiye siyasetinin merkez-çevre ikiliklerini bütünlüklü bir sosyolojik bakışla çözümleme gayreti taşımaktadır. Çalışmada bu amaçla bir sosyal bilim metodolojisi olarak söylem analizi kullanılırken, teorik olarak Michel Foucault, Hannah Arendt ve Pierre Bourdieu’nün mikro-iktidar teorilerinden yaralanılmıştır. Çalışmada analiz edilen romanlar siyasal ve sosyal bir dönemselleştirmeyle ele alınmıştır. Çalışmanın ilgili bölümünde analiz edilen romanlar incelendiğinde, edebiyat alanında temsil edilen taşra yaşamının inşasında, her bir dönemin sosyal koşullarının romancılar tarafından takip edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Sinemada taşra anlatılarının kurulmasında ise, özellikle 2000’li yıllarla birlikte taşranın farklı kavramsallaştırmalarının gün yüzüne çıktığı görülmüştür. Buna göre, ilk olarak birçok yönetmenin taşrayı özlenilen, samimi ve mutlu ilişkileriyle devinen mekan olması özelliğiyle birlikte, nostaljik imgelerle kurduğu görülmüştür. Ancak aralarında Nuri Bilge Ceylan’ın da yer aldığı bazı yönetmenlerin, taşraya “taşra sıkıntısı” bağlamında yaklaşırken, taşranın yarattığı bireysel ve toplumsal açmazlara odaklandıkları sonucuna varılmıştır. Çalışmanın Nuri Bilge Ceylan filmleriyle ilgili ana bulgusuysa, Ceylan’ın ilk olarak taşrayı kavramsallaştırırken, onu nostaljik ögelerle öne çıkarmayarak dönemdaşı olan yönetmenlerden ayrılmasıdır. İkinci olarak Ceylan taşraya bakarken, taşranın yoksunluğunu ve boğucu atmosferini resmetse de ona toplumsal gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmaz. Buna rağmen, Ceylan’ın incelenen her bir filminde, bireyler arası mikro-iktidar ilişkilerini ustalıkla temsil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. This study aimes to analyze of provincial approaches and micro-power relations represented in the movies of Nuri Bilge Ceylan within the frame of provincial/countryside (taşra) representations in the field of literature and cinema from Tanzimat Era to present. Regarding studying on power relations through literature and cinema, this study has a purpose of an integrated sociological analysis about center-periphery dichotomies of Turkish politics. While it is used discourse analysis as a social science methodology, it is made use of micro-power theories of Michel Foucault, Hannah Arendt, and Pierre Bourdieu. Novels analyzed in this study are discussed with a periodization. When the novels analyzed in the relevant chapter of the study are examined, it is concluded that the social and political condition of each period of Turkish social life were followed by the novelists in the construction of the provincial life represented in the field of literature. In the construction of provincial narratives in the cinema, different conceptualizations of the provinces have been revealed in the 2000s especially. First of all, it was evaluated that most directors constructed the taşra with the nostalgic image with the feature of being a space that is known with sincere and happy relations. However, it was concluded that some of the directors, including Nuri Bilge Ceylan, has been a focus on individual and social desperation created by taşra while they were looking for taşra in the context of “provincial boredom/gloom (taşra sıkıntısı)”. The main finding of this study related to Nuri Bilge Ceylan movies is that Ceylan who did not conceptualize the taşra as nostalgic value becomes different of director of his period firstly. Secondly, While Ceylan who was presenting taşra life with its deprivation and the boring atmosphere, he does not analyze it as a social realistic. Notwithstanding, it is concluded that in each of the movies of Ceylan examined in this study, the micro-power relations of inter-individual are masterfully represented.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir