Herhangi bir yetiştirme ortamına ihtiyaç yoktur zira; bitki köklerinin direkt olarak buhar ile temas etmesi gerekmektedir. Sistem, sık periyodlarla bitkilere besin maddesi içeren buharları pompalar. Bu yönden bakıldığında aktif bir sistemdir.
Eğer denklemden toprağı çıkarırsanız, bitkinin sabit kalması için ve zaman zaman da gereken besin, nem ve oksijeni iletmek için yetiştirme ortamlarına ihtiyacınız olabilir.
Hidroponik sisteminiz için bir yetiştirme ortamı seçerken, dikkate almanız gereken özellikler şunlardır:
Piyasada yaygın olarak kullanılan birçok yetiştirme ortamı mevcut. En popüler olanları inceleyelim.
Piyasada kokopit (cocopeat) olarak da bilinen malzeme, hindistan cevizi kabuklarının bir araya gelmesiyle oluşturulan organik bir malzemedir.
Camsı ve volkanik bir kaya türü olan perlit, tarımda uzun süredir kullanılmaktadır. Normalde toprağın havalandırılması için üreticiler tarafından tercih edlen bir materyaldir. Hidroponikte ise toprak olmadan tek başına kullanılmaktadır.
Taş yünü, volkanik kayaçlardan tedarik edilen minerallerin çok yüksek sıcaklıklarda eritilip elyaf haline getirilmesiyle üretilir.
Hem hobi amaçlı hem de ticari amaçlı üretim modellerinde sıklıkla kullanılır. Özellikle devridaim olarak tasarlanmış sistemlerde tercih edilmektedir.
Küçük paketler halinde genleşene kadar ısıtılan bu kil topları işlemin sonucunda mermer şekilli yuvarlak materyallere dönüşürler.
Geri dönüştürülmüş camdan oluşan gözenekli kaya parçacıklarıdır.
Perlit gibi, vermikülit de aşırı ısı altında genleşmiş bir mineral türüdür. Drenaj kabiliyeti düşük olduğu için genellikle perlit ile birlikte kullanılır.
Her ne kadar ihtiyaç duyduğu mikro ve makro besin maddelerini elde etme yöntemleri farklı da olsa, bitkilerin bu besinlere olan ihtiyacı değişmez. Peki, bir bitkinin gerçekten ihtiyacı olan besinler nelerdir?
Hayatta kalmak ve büyümek için bitkilerin şunlara ihtiyacı vardır:
Bitkiler solunum için oksijen ve karbondioksite ihtiyaç duyar.
Işık, fotosentez işleminde gıda üretmek için kullanılan enerjiyi sağlar. Bu ışık güneşten gelen doğal ışıklar ya da çeşitli yapay ışık kaynaklarından temin edilebilir.
Su bitkilere nem verir.
Suya karıştırılan besin maddeleri ise bitkinin potansiyeline tam olarak ulaşacak şekilde büyümesine yardımcı olur. Bu besin maddeleri makro ve mikro olarak ikiye ayrılır.
Adından da anlaşılabileceği gibi makro besinler, bitkinin daha fazla ihtiyaç duyduğu maddelerdir. Mikro olanlarıysa destekleyici besin maddeleri olarak düşünebilirsiniz ancak; bu olmasa da olur manasına gelmemektedir. Her bitkinin ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besinleri alması büyümesi için büyük önem teşkil eder.
Makro besin maddelerini; nitrojen, fosfor, azot, kalsiyum, magnezyum ve sülfür olarak sıralayabiliriz. Bunlardan en önemlileri NPK olarak da bilinen; nitrojen, fosfor ve azottur.
İlgili İçerik:NPK Gübre Nedir?
Mikro besin maddelerini ise; çinko, manganez, demir ve bor olarak sıralayabiliriz. Bitkinin bu besinlere küçük oranda ihtiyaç duyması sebebiyle mikro besinler olarak adlandırılırlar ancak yine de önemlilerdir.
Bunlar elbette mikrobesinlerin tam bir listesi değildir. Makrobesinlere yeterli dikkati ayırdıktan sonra, mikro besinler konsunda da bitkiye aşırı yoksunluk ya da doygunluk yaşatmadığınız sürece işler sizi için iyi gidiyor diyebiliriz.
Bununla birlikte, bitkilerin ihtiyaç duyduğu tüm gerekli besinleri tanımak yeterli değildir. Besinler, farklı pH seviyelerinde çözünür. Dolasıyla, besinleri sadece sağlamak yetmez; onlar için doğru ortamın da yaratılması gerekir.
Aşağıdaki grafik hayati bitki besinlerini ve bitkilerin besin maddelerini barınabileceği pH düzeylerini göstermektedir.
Gördüğünüz gibi, tüm besinler aynı pH seviyesinde mevcut değildir. Normalde, makrobesinler (N, P, K) çizgilerin ortasında çözünür. Mikrobesinler ise çoğunlukla pH orta seviyesinde ve sol alt ucundadır.
Dikkatli bakarsanız güvenli bir bölge(yeşil ile boyanmış) olduğunu fark edeceksiniz. Bu pH çizelgesinin biraz soludur, yani ila pH seviyesi arasındadır. Bu nedenle, bitkilerin gerekli besin maddelerini emmesi için iyi bir kural, çözeltinizi yukarıdaki seviyede tutmaktır.
Eğer hidroponik sistemde üretim yapmaya yeni başladıysanız geçerliliği önceden kanıtlanmış ve hidroponik sistemler için üretilen gübrelerle başlamanızı tavsiye ederiz.
Zamandan tasarruf etmek istiyorsanız, gübre aldığınız bayilere sisteminiz hakkında bilgi verin ve onların önerilerini uygulayın.
Biraz tecrübe edindikten sonra kendi gübre karışımlarınızı yapmayı deneyebilirsiniz.
Kendi karışımlarınızı hazırlarken şunlara dikkat etmenizde fayda var:
Eğer iç mekanda üretim yapacaksanız ya da bulunduğunuz bölgede güneşlenme süresi yetiştireceğiniz bitki için yetersizse ekstra ışık kaynağına ihtiyacınız olabilir.
Konu ışık kaynağı olduğunda elbette güneş ışığından daha iyisi yoktur. Ama yeni teknolojiler sayesinde bitkilerin hiç güneş ışığı görmeden büyümesi de artık mümkün hale gelmiştir.
Tıpkı insanlar gibi bitkilerin de hayatta kalmak için yiyeceklere ihtiyacı vardır ancak; insanlar gibi dolaşarak bu yiyecekleri arayamazlar. Bunun yerine, fotosentez adı verilen bir işlemle yiyecek (şeker) yapmak için güneş ışığını kullanırlar. Güneş ışığının enerjisini, klorofil adı verilen yapraklarının yeşil bir pigmentinde depolarlar.
Fotosentez bir reaksiyondur ve aşağıdaki gibi gelişir:
Karbondioksit + su + (ışık enerjisi) -> glikoz + oksijen
Ortamdaki CO2 güneş ışığı altında bitki köklerinden gelen su ile reaksiyona girer. Şeker (gıda), glikoz fotosentez sürecinde oluşturulur. Daha sonra solunum için kullanılır veya nişastaya dönüştürülerek saklanır.
Birçok farklı çeşidi ya da boyutu olmasına rağmen yetiştirme ışıkları üç ana kategoriye ayrılır. Bunlar; Floresan, HID ve LED'lerdir.
Yetiştirme ışıklarından hangisinin hangi koşullarda tercih edileceği konusu başlı başına bir makale olarak ele alınmalıdır. Yakın bir zamanda bu makaleyi de yazarak sizlerle paylaşacağız. ✌️
O yüzden şimdilik kısa bir özetle yetinelim.
Ülkemizde seracılığın yapıldığı bölgeler ve yetiştirilen bitkiler göz önüne alındığında güneşlenme sürelerinin yeterli olduğunu ve bu nedenle çok yakın zamanlara kadar destekliyi ışıkların kullanımının hiç de yaygın olmadığını belirtelim.
Özellikle Avrupa'da yaygın olan destekliyici ışık kullanımı, ülkemizde yeni nesil LED teknolojilerin gelişmesiyle birlikte üzerine düşünülen bir konu haline geldi.
Yetiştirme ışıklarının arasında en az maliyetli ancak; en az ışık doygunluğuna sahip olanlar floresan lambalar. Çoğu zaman bahçecilikle ilgilenen ya da hobi olarak tarımla ilgilenenler tarafından tercih edilir. Ticari seralarda kullanıldığı pek görülmez.
Işık yoğunluğunun en üst seviyede olduğu ışıklar ise HID'lerdir. Soğuk ve sıcak yelpazede ışık yayabilen çeşitleri mevcuttur. Maliyetli sistemlerdir ve en büyük dezavantajları çok fazla artık ısı oluşturmalarıdır.
LED'ler ise bu ailenin en yeni üyeleri. Modern teknolojiyi kullanan LED'ler giriş maliyetleri çok yüksek olsa da yürütme (enerji, bakım vs.) maliyetleri çok düşüktür. Böylelikle uzun vadede çok daha az maliyetli ve daha verimli bir yatırım olacaktır.
Teorik olarak bakarsak, hidroponik sistemde her türlü bitki yetiştirilebilir.
Bir bitkinin büyümesi için oksijen, karbon dioksit, ışık, su ve besinlere ihtiyaç duyduğunu konuşmuştuk. Bunların hepsi sağlandığı müddetçe herhangi bir bitkinin büyümemesi için bir neden yoktur.
Hidroponik sistemde bunlardan herhangi birinin sağlanmadığı bir durum da söz konusu değildir ancak; her bitkinin yetiştirilebilecek olması yetiştirmenin mantıklı olduğu manasına gelmez.
İşte bu noktada, sorulması gereken soru hangi bitkilerin yetişeceğinden ziyade hangi bitkileri yetiştirmenin ticari olarak daha mantıklı olacağıdır.
Yeni başlayanlar için hiç riske girmeden, çok kolay bir şekilde yetiştirebilecekleri bitkilerle başlamak çok daha mantıklı olacaktır. Ne zaman bir topraksız tarım serası görsem karşıma hep yeşil yeşil marullar çıkar ancak; merak etmeyin sadece marul yetişmiyor. 😂
Sebzelerden en kolayları, ıspanak, domates, lahana ve maruldur.
Otlardan; fesleğen, kekik ve nane de kolaydır.
Meyvelerdense yine tahmin edebileceğiniz gibi çilek 🍓 ve acı biberleri sayabiliriz.
Söylediğimiz gibi zor olması yetişmeyeceği anlamına gelmez ancak; bazı bitkiler özel bakım ve daha fazla alan gerektirdiğinden hem zaman hem de para anlamında daha maliyetlidir. Hidroponik konusunda yeterli deneyimi kazandığınızı düşünüyorsanız bu bitkileri de yetiştirmeyi deneyebilirsiniz.
Bazı bitkiler köklerinin yeteri kadar büyümesi için daha derin alanlara ihtiyaç duyar. Bu bitkileri desteklemek için daha büyük ve derin yetiştirme ortamlarına ihtiyaç duyulur. Örneğin; patates, havuç ve turplar böyle bitkilerdir
Eğer geniş alanlara sahip değilseniz karpuz, kavungiller ve mısır gibi bitkilerden uzak durmanız şiddetle tavsiye edilir. Öte yandan; bu bitkiler ağır olduğu için onarı desteklemek de daha zor olacaktır.
Eğer buraya kadar geldiyseniz kendinizi tebrik etmelisiniz. 👏
Çünkü kendinize çok değerli bir yatırım yaptınız ve hidroponik sistemler hakkında öğrenmeniz gereken çoğu şeyi öğrendiniz.
İster bir ticari sera kurun isterseniz de evinizin bahçesinde üretim yapın, hidroponik sistemler hakkında bu bilgiler sizin için iyi bir başlangıç olacaktır.
İlerleyen dönemlerde burada hidroponik üretime başlamak için ihtiyacınız olan ürünleri de sizlerle paylaşacağız. O zamana kadar eğer beğendiyseniz bu makaleyi arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın. Hem onların da hidroponik sistemleri öğrenmesini sağlayın hem de bizim büyümemize yardımcı olun. ✌️
Bilgi paylaşınca değerlidir. Mahsülünüz bol olsun! 🤗
Sumbas İlçesine bağlı Höyük Köyünde yaşayan Mehmet Aşık, Ramazan Yalnız ve Cengiz Kara isimli üç arkadaş köyde bulunan evin önüne sera kurmak için kolları sıvadı. Ailelerinin de desteğini alan üç arkadaş önce sera kurup ardından serayı topraksız tarım için elverişli hale getirdi. Seranın içerisine su devir daimini yapacak olan bir dinamo ve bitkilerin içerisinde yetişeceği su boruları yerleştirdiler. Kurdukları serada çeşitli ürünler ekip yetiştirmeyi deneyen arkadaşlar, şu günlerde marul yetiştiriyor.
Marulun tanesini 8 ila 14 lira arasında piyasaya satan arkadaşlar, ilerleyen dönemde serayı büyütmeyi düşünüyor. Diğer iki arkadaşı ile birlikte topraksız tarım yapmak üzere sera kuran Mehmet Aşık, "Üç arkadaş bu seramızı kurduk. Topraksız tarımın amacı toprağın elverişsiz olduğu arazilerde ürün ve bitki yetiştirmek. Bizimde bu şekilde verimsiz bir arazimiz vardı. Arazimizi değerlendirmek için topraksız tarım yapmaya karar verdik. Daha sonra deneme aşamamız oldu çilek ektik. Daha sonra domates yetiştirdik. Şu anda ise marul ektik yetiştiriyoruz. Marul normal toprakta 3 ay da yetişiyor ama bizim sistemimizde 2 ay gibi bir sürede yetişiyor. İlerleyen süreçte seramızı büyütmeyi ve genişletmeyi düşünüyoruz" dedi.
Serayı kuran diğer bir arkadaş Ramazan Yalnız ise piyasada şu anda marulunun tanesini 8 ila 14 lira arasında sattıklarını belirterek, "Seramız topraksız gördüğünüz gibi. Burada havuz sistemimiz var. Seranın bir bölümü durgun havuz sistemi ile yetişen ürünlerden bir kısmı ise akarsu da yetişen ürünlerden oluşuyor. Akarsu dinamo sayesinde devir daim yapıyor. Daha önce deneme süreçlerimiz oldu domates yetiştirdik Marul yetiştirdik. Bu deneme sürecinde en elverişli ürün marul oldu. Marul yetiştirmeye karar verdik. Marul toprakta 3 ayda yetişiyor. Bizim sulu tarım sistemimizde bu süre 1 ay kadar dahi düşebiliyor. Geçtiğimiz yıl havalar soğuk gittiği için marulun piyasadaki satış durumu güzeldi. Ancak bu yıl hava şartları biraz sıcak gidiyor ve marul şu anda 5 liraya kadar düşüyor. Ama normali 8 lira ile 14 lira arasında satılıyor" diye konuştu.
osmaniyetopraksız tarımTarım