suyla nazar olduğu nasıl anlaşilir / Nazar haktır - Dinimiz İslam

Suyla Nazar Olduğu Nasıl Anlaşilir

suyla nazar olduğu nasıl anlaşilir

Evde Nazar Olduğunu Nasıl Anlarız? 

Nazarın günlük yaşantımızda belirtileri net bir şekilde görülmeye başlar. Genellikle nazarın etkisi insanlar üzerinde belli olur. Bunun dışında hayvanlarda veya eşyalarda da nazarın değmesi sonucunda olumsuz durumlar meydana gelir. Bu yüzden nazara maruz kalanlar, her zaman Nazar duasını okumaya başlar. Bu dua sayesinde nazarın etkisinden korunmuş ve uzaklaşmış olunur.

Evde Nazarın Belirtileri

Evde nazarın belirtilerinin meydana gelmesi sonucunda nazara uğramış kişiler, evde nazarı uzaklaştırmak için birtakım yöntemlere başvurur. Evde nazarın olduğunun anlaşılmasında en önemli belirtilerden birisi de evde sürekli eşyalara zarar gelmesidir. Yani eşyaların birden bire kırılması veya bozulması durumunda nazarın olduğuna işaret gösterilebilir.

Bunun dışında evin içerisinde negatif enerjinin hissedilmesi de nazarın etkisinin olduğunu gösterir. Bu etkilerden ve belirtilerden kurtulmak için evin içerisinde granül tuz veya adaçayından tütsü yapılmalıdır. Bu iki element her zaman nazarın etkisini evin içerisinden kolay ve hızlı bir şekilde uzaklaştırır.

Çok nazar değiyor ne yapmalıyım? Diyenler yazımızı inceleyebilirsiniz.

Nazar Değmesi Sonucunda Uyuma

Nazarın insanlara değmesi sonucunda kişilerin üzerinde meydana gelen bazı durumlar da vardır. Özellikle nazarın değdiği kişiler, her zaman evin içerisinde uyuma halinde olur. Yorgun veya uykusuz olmamalarına rağmen sürekli olarak uyuma isteğinde bulunurlar.

Bununla birlikte nazara maruz kalanlar, karşısındaki kişilerin de uykusunu getirmeye başlar. Yani karşısındaki kişiyle iletişim halinde olurken insanın uykusunu getirerek onun esnemesine neden olur.  Esneme durumu her zaman nazarın olduğunun belirtisidir. Bunun için nazardan korunmak isteyenler, özellikle Nazar duasını her zaman evden çıkmadan önce okumalıdır.

Nazar Değmesi Sonucunda Eşyalara Ne Olur?

Nazarın değmesi sonucunda eşyalara da zarar gelebilir. Örneğin; nazara maruz kalanların eşyalarında her zaman kırılmalar ve bozulmalar meydana gelir.  Bunun dışında yeni alınan eşyaların da nazar sonucunda aniden bozulması görülür. Bunun sonucunda da eşyalar kullanılamaz duruma gelir.

Nazara uğramış kişilerin evin içerisinde eşyalarına zarar gelmemesi için muhakkak Kuran-ı Kerim’de yer alan nazardan korunmak için okunması gereken duaları veya sureleri her gün düzenli bir şekilde Allah’a sığınarak okuması gerekir. Bunun sonucunda da kısa sürede nazarın etkisinden kurtulur.

Nazar Değmesi Sonucu Unutkanlık

Nazar sonucunda insanlarda sıklıkla unutkanlık durumu meydana gelir. Bazı insanlara nazar değdiği zaman en iyi bildiği şeyi bile unutma durumu söz konusu olur. Bununla birlikte nazar değmesi sonucunda insanlar yalnızca Kuran-ı Kerim’de yer alan duaları ve sureleri hatırlar. Diğer bütün olayları ve durumları unutmaya başlar. Çoğu zaman telefon numaralarını veya isimlerini bile söyleyemez duruma gelebilirler. Bu olaylarla karşılaşanlar, kesinlikle Nazar duasını okuyarak nazarın etkisinden bir an önce kurtulmalıdır.

Nazar Değmesi Durumunda Dalgınlık

Nazar sonucunda meydana gelen dalgınlıklar ile insanlar kısa süreliğine kendi iç dünyalarına çekilir. Bu kişiler tamamen içsel yalnızlık ve derin düşünceler içerisinde kendilerini bulur. Nazara maruz kalanlar, birden bire insanlarla iletişimlerini keserek kendi kabuklarına döner. Aniden derin düşünceler içerisine girdikten sonra yeniden eski haline dönerek ne düşündüğünü hemen unutur. Bunun sonucunda da nazarın belirtilerini net bir şekilde üzerinde barındırır.

Bunun dışında nazarın etkisinde olanların el ve kollarının sürekli hareket halinde olması durumunda da nazarın etkisinin olduğu açık bir şekilde anlaşılır. Bunun için nazarın etkisinden korunacaklar, muhakkak nazarı uzaklaştırıcı duaları ve sureleri okumalıdır.

Nazar Değmesinin Ardından Meydana Gelen Korku

Nazarın etkisine maruz kalanların ruhsal anlamda duygularında değişimler meydana gelir. Örneğin; normal hayatlarında bıçak veya kesici aletlerden hiçbir şekilde korkmayan kişiler, nazarın etkisinden sonra bu kesici aletlerden birden bire korkmaya başlar. Bununla birlikte evde besledikleri evcil hayvanlardan da nazarın değmesi sonucunda aniden korkmaya başlar.

Bunun yanı sıra nazarın etkisine maruz kalanlar,  yalnızlıktan ve karanlıktan da aşırı derecede korkma eğiliminde olur. Bu tür davranışların daha önceden olmayıp birden etki göstermesi sonucunda nazarın değdiği açık bir şekilde anlaşılır. Bunun için sürekli olarak her şeyden korkan kişilerin eski hallerine dönmesinde muhakkak Nazar duasını okumaları gerekir.

Felak Suresi İle Nazardan Korunma

Felak suresinin düzenli bir şekilde her gün evden çıkmadan önce okunması durumunda nazarın etkisinden korunmuş olunur. Bu surenin aynı zamanda gece yatmadan önce de okunmasında yarar vardır. Aşağıda Felak suresinin okunuşu yer alır:

  • Kul, euzü birabbil felâk,
  • min şerri ma halak,
  • ve min şerri gasikin iza vakab,
  • ve min şerrin neffassâti fil ukad,
  • ve min şerri hâsidin iza hased.

Fetih Suresi İle Nazardan Korunma

Fetih suresinin okunması durumunda Allah her zaman kendine sığınan kişilerin yanında olur ve onları nazardan korur. Bu sayede kişilerin üzerinde nazardan dolayı meydana gelen kötü enerjiler tamamen uzaklaşmış olur. Aşağıda nazarın etkisinden uzaklaşmak isteyenlerin okumaları gereken Fetih suresi detaylı bir şekilde verilmektedir:

  • İnna fetahna Ieke fetham mübına,
  • Li yağfira IekeIIahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı&#;metehu aIeyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma,
  • Ve yensurakeIIahü nasran azıza,
  • HüveIIezı enzeIes sekınete fı kuIubiI mü&#;minıne Ii yezdadu imanem mea ımanihim ve IiIIahi cünudüs semavati veI ard ve kaneIIahü aIımen hakıma,
  • Li yüdhıIeI mü&#;minıne veI mü&#;minati cennatin tecrı min tahtiheI enharu haIidıne fıha ve yükeffira anhüm seyyiatihim ve kane zaIike ındeIIahi fevzen azıyma,
  • Ve yüazzibeI münafikıyne veI münafikati veI müşrikıne veI müşrikatiz zannıne biIIahi zannez sev&#; aIeyhim dairatüs sev&#; ve ğadıbeIIahü aIeyhim ve Ieanehüm ve eadde Iehüm cehennem ve saet masıyra,
  • Ve IiIIahi cünudüs semavati veI ard ve kaneIIahü azızen hakıma,
  • İnna erseInake şahidev ve mübeşşirav ve nezıra,
  • Li tü&#;minu biIIahi ve rasuIihi ve tüazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bükreten ve ezıyIa,
  • İnneIIezıne yübayiuneke innema yübayiuneIIah yedüIIahi fevka eydıhim fe men nekese fe innema yenküsü aIa nefsih ve men evfa bi ma ahede aIeyhüIIahe fe se yü&#;tıhi ecran azıyma,
  • Se yekuIü IekeI mühaIIefune mineI a&#;rabi şeğaIetna emvaIüna ve ehIuna festağfir Iena yekuIune bi eIsinetihim ma Ieyse fi kuIubihim KuI fe mey yemIikü Ieküm mineIIahi şey&#;en in erade biküm darran ev erade biküm nefa beI kaneIIahü bima ta&#;meIune habıra,
  • BeI zanentüm eI Iey yenkaIiber rasuIü veI mü&#;minune iIa ehIıhim ebedev ve züyyine zaIike fı kuIubiküm ve zanentüm zannes sev&#; ve küntüm kavmen bura,
  • Ve meI Iem yü mim biIIahi ve rasuIihı fe inna a&#;tedna IiI kafirıne seıyra,
  • Ve IiIIahi müIküs semavati veI ard yağfiru Ii mey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa&#; ve kaneIIahü ğafurar rahıyma,
  • Se yekuIüI mühaIIefune izen taIaktüm iIa meğanime Ii te&#;huzuha zeruna nettebı&#;küm yürıdune ey yübeddiIu keIameIIah kuI Ien tettebiuna kezaIiküm kaIeIIahü min kabI fe se yekuIune beI tahsüdunena beI kanu Ia yefkahune iIIa kaIıIa,
  • KuI IiI muhaIIefıne mineI a&#;rabi se tüd&#;avne iIa kavmin üIı be&#;sin şedıdin tükatiIunehüm ev yüsIimun fe in tütıy&#;u yü&#;tikümüIIahü ecran hasena ve in teteveIIev kema teveIIeytüm min kabIü yüazzibküm azaben eIıma,
  • Leyse aIeI a&#;ma haracüv ve Ia aIeI a&#;raci haracüv ve Ia aIeI meriydı harac ve mey yütııIahe ve rasuIehu yüdhıIhü cennatin tecrı min tahtiheI enhar ve mey yeteveIIe yüazzibhü azaben eIıma,
  • Le kad radıyaIIahü aniI mü&#;minıne iz yübayiuneke tahteş şecerati fe aIime ma fı kuIubihim fe enzeIes sekınete aIeyhim ve esabehüm fethan karıba,
  • Ve meğanime kesiraten ye&#;huzuneha ve kanaIIahü aziyzen hakiyma,
  • Ve adekümüIIahü meğanime kesiraten te&#;huzuneha fe acceIe Ieküm hazihı ve keffe eydiyen nasi anküm ve Ii tekune ayeteI IiI mü&#;minıne ve yehdiyeküm sıratam müstekıyma.

Kişiye özel vefk nasıl yapılır? Yazımızdan bakabilirsiniz.

Taha Suresi İle Nazardan Korunma

Taha suresinin özellikle evden çıkmadan önce içten ve samimi bir şekilde okunması durumunda Allah nazara maruz kalan kişilerin dualarını kabul eder ve onları kötü enerjilerin etkisinden kısa süre de kurtulmasına yardımcı olur. Aşağıda nazarın etkisinden korunmak için okunması gereken Taha suresinin okunuşu ayrıntılı bir şekilde verilmektedir:

  • Taha,
  • Ma enzelna aleykel kur&#;ane li teşka,
  • İlla tezkiratel limey yahşa,
  • Tenziylem mimmen halekal erda ves semavatil ula,
  • Errahmanü alel arşisteva,
  • Lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve ma beynehüma ve ma tahtes sera,
  • Ve in techer bil kavli fe innehu ya&#;lemüs sirra ve ahfa,
  • Allahü la ilahe illa huve lehül esmaül husna,
  • Ve hel etake hadiysü musa,
  • İz raa naran fe kale li ehlihimküsu innı anestü naral leallı atıküm minha bi kabesin ev ecidü alen nari hüda,
  • Felemma etaha nudiye ya musa,
  • İnnı ene rabbüke fahla&#; na&#;leyk inneke bil vadil mukaddesi tuva,
  • Ve enahtertüke festemı&#; lima yuha,
  • İnnenı enallahü la ilahe illa ene fa&#;büdnı ve ekımıs salate li zikrı,
  • İnnes saate atiyetün ekadü uhfıha li tücza küllü nefsim bi ma tes&#;a,
  • Fe la yesuddenneke anha mel la yü&#;minü biha vettebea hevahü fe terda,
  • Ve ma tilke bi yemınike ya musa,
  • Kale hiye asay etevekkeü aleyha ve ehüşşü biha ala ğanemı ve liye fıha mearibü uhra,
  • Kale elkıha ya musa,
  • Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes&#;a,
  • Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula,
  • Vadmün yedeke ila cenahıke tahrüc beydae min ğayri suin ayeten uhra,
  • Li nüriyeke min ayatinel Kübra,
  • İzheb ila fir&#;avne innehu tağa,
  • Kale rabbişrah lı sadrı,
  • Ve yessir lı emrı,
  • Vahlül ukdetem mil lisanı,
  • Yefkahu kavlı,
  • Vec&#;al li vezıram min ehlı,
  • Harune ehı yÜşdüd bihı ezrı.

Nas Suresi İle Nazardan Korunma

Kuran-ı Kerim’de yer alan Nas suresinin okunması durumunda nazarın yansıttığı kötü enerjilerden kısa sürede kurtulmak mümkündür. Bunun için ilk olarak Nas suresinin içten ve samimi bir şekilde okunması gerekir. Bu sayede Allah’a gönülden sığınan herkesin duaları kabul olur. Aşağıda nazardan korunmak isteyenlerin okumaları gereken Nas suresi yer alır:

  • Kul, euzü birabbin nâs,
  • melikin nâs,
  • ilâhin nâs,
  • min şerril vasvasil hannas,
  • elleziy yuvesvisu fiy sudûrin nâs,
  • minel cinneti ven nâs.

Yukarıda verilen surenin her gün sabah ve akşam okunması gerekir. Aynı zamanda evden çıkmadan önce de düzenli bir şekilde okunmalıdır.

NAZAR

NAZAR: Göz, bakma, bakış, fikir, düşünme, mülahaza, niyet, dikkat, iltifat, teveccüh. Arapça asıllı olan bu kelime, Türkçe'ye geçerken manâ değişikliğine uğramış ve "ayn / göz" kelimesi karşılığında kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim Araplar, göz değmesi için "isabetül-ayn" tabirini kullanırlar (İbn Manzûr, "Lisânül-Arab", seafoodplus.info mad.).

Nazar kelimesi Türkçe'de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade "gelme", "uğrama", "değme" ve "etme" fiilleriyle birlikte; "nazara gelme", "nazara uğrama", "nazar değme" ve "nazar etme" şeklinde kullanılmaktadır.

"Nazarcılık" deyimi; nazarın zarar verebileceğini kabul eden düşüncenin adıdır.

Nazar, bugün için henüz pozitif ilimlerin ilgi alanına girmemiştir. Girip girmeyeceği ya da ne zaman gireceği belli değildir. Zira pozitif diye tanınan bilimlerin kendilerine mahsus bir takım metodları ve bazı kuralları vardır. Olayları bu metodlarla inceler ve bir sonuca varmaya çalışırlar. Nazar ise şu aşamada, fizik ya da kimya laboratuarında incelenip deneye tabi tutulacak durumda değildir. Aksine bugün, bu ilimlerle uğraşanların ekseriyeti -bilhassa doktorlar- nazarın fizik etkisini kabul etmemektedirler.

Buna rağmen, gerek folklor olarak gerekse dînî bir inanç olarak, dünyanın hemen her yerinde milyonlarca insan nazarı tanımakta ve ona inanmaktadır. Nazarla ilgili olayları anlatan haberler de tevâtür derecesine ulaşmaktadır. Nazarın mahiyetinin bilinmemesi, onu inkâr etmeyi gerektirmez. Nazar, mahiyeti henüz anlaşılmamış nice olaylar vardır. "Tabiî hayatta veya zihin hayatında bugünkü ilmî metodlarımızla açıklanması mümkün olmayan olaylara metapsişik veya parapsikoloji denir."(Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, İstanbul , s. ).

Her ne olursa olsun bilhassa halk arasında bazı kimselerin sebebi bilinmeyen olağanüstü nazar (göz değmesi) güçleri olduğuna inanılır. Bu güce sahip bir kimsenin, bir insana, bir hayvana ve özellikle bir çocuğa bakmakla durup dururken hastalık, sakatlık, ölüm gibi bir olayın meydana gelmesine yol açacağı sanılır. Her hangi bir olay böyle bir sebebe bağlandığı zaman "nazar değdi", nazara geldi", "nazara uğradı" denilir. "Kem göz" tâbiri de nazarı değen kimseler için kullanılır.

Halk arasında açık, çiğ mâvi (gök) gözlerde nazar gücü olduğuna inanılır. Bu inanca dayanılarak mâvi gözlülerin kötü niyetli, kıskanç, başkalarına zarar vermekten hoşlanan kimseler olduğu söylenir. Ancak, bu anlayışın doğruluğunu kanıtlayıcı hiç bir kesin delil yoktur. Bazı yörelerde kıskançlık duygusunun nazara yol açtığı inancı da yaygındır. İşte isâbet-i ayn yani bu kötü bakışın, kötü gözün değmemesi için çocukların elbiselerine dikilen mâvi camdan küçücük tesbih tanesi şeklinde, bâzan göz şeklinde olan, ortaları delikli cam yuvarlarlara nazar boncuğu denilir. Bunların beş parmak şeklinde olanları da vardır. Bazı yörelerde -şimdi bile- çocuklara, atlara ve nazar korkulan diğer hayvan ve eşyaya da nazar boncuğu takanlara rastlanır. Nazar boncuğunun dâima mâvi olduğu söylenir. Buna göz boncuğu da denir. Böyle mâvi boncuk, muska, çörek otu, mâşallah gibi bir kaç nazarlığın bir arada olup bir takım teşkil edenlerine de "nazar takımı" denir. Şüphesiz nazar boncuğu, göz değmesine karşı bir tedbir olsun diye takılır. Bunun yanında çeşitli nazarlıkların kullanıldığı da bilinmektedir. Halk arasında nazara karşı başvurulan en yaygın tedbirler ise, kurşun dökmek, tuz çevirmek, üzerlik yakmak veya herhangi bir hocaya okutmak vs.'dir. Peygamberimiz (s.a.s) de nazarlık kullanmayı hoş karşılamamış, bu gibi şeyleri üzerlerine asan kimselerin bey'atlerini kabul etmemiştir (Nesâî, Zinet,17; İbn Mâce Tıb, 39). Diğer taraftan Resulullah (s.a.s); "Göz değmesi gerçektir." (Buhârî, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41) buyurmak suretiyle bir mânevî faktöre işaret etmişlerdir. Şu halde İslâmda göz değmesi (nazar) vardır. Ancak, nazar boncuğu takmak vs. bâtıl inançlardan sayılmıştır.

Öyle anlaşılıyor ki göz değmesinin temelinde yatan esas sebep kişinin kıskançlık duygusudur. Ve bu duygunun, baktığı kimseye yansıması ve onu te'sir altında bırakmasıdır. Nazar boncuğu takmakla bu kıskançlık dolu bakışların tesirinin azaltılması veya başka yönlere yansıtılması amaçlanmaktadır.

Müfessirlerin ekseriyeti; "Rabbi onu seçip iyilerden kıldı. Doğrusu inkâr edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri vakit nerdeyse gözleri ile seni yıkıp devireceklerdi. Bir de durmuşlar, o herhalde bir delidir, diyorlardı." (el-Kalem, 68/50, 51) âyetinde geçen "gözleriyle seni yıkıp devireceklerdi" sözünü "nazar" ile tefsir etmişlerdir (Elmalılı seafoodplus.info Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, ; İbn Kesîr, "Tefsirul Kur'an'il-Azîm", VIII, ).

Alûsî (/)'nin el-Kelbî'den yaptığı bir rivayete göre; Arap asıllı bir kişi, yemek yemeden iki veya üç gün çadırına çekilir, daha sonra oradan gelip geçen koyun ve deve sürüsüne bakar ve "gördüğüm bu koyun ve deve sütünden daha güzelini görmedim" derdi. Bunun üzerine o sürü hastalanır veya yere düşerek helâk olurdu. İşte nazar etmede maharetli olan bu kişiye, Peygamberimizi çekemeyen Mekkeli müşrikler, Hz. Peygâmbere nazar etmesini teklif etmişler, o da bu teklifi kabul etmişti. Allahu Teâlâ da bu ayetleri (el Kalem, 51, 52) ile Resulünü korumuştu (Alûsî, Rûhul-Meânî, 29/38).

Yusuf suresinin altmış yedinci ayetinde ise, Hz. Yakub (a.s)'m oğullarına şöyle dediği anlatılmaktadır:

"Ey oğullarım! Bir kapıdan (Mısır'a) girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama ben Allah'dan hiçbir şeyi sizin için savamam. Çünkü hüküm Allah'dan başkasının değildir. Onun için ben yalnız O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler yalnız O'na tevekkül etsinler."(Yusuf 12/67).

Elmalılı Hamdi Yazır, âyetin yorumunda: "Bu tavsiyenin sebebi, toplu bir surette göze çarpmalarından ve bir hased ve gamze uğramalarından sakınmak idi." demektedir (Elmalılı, a.g.e., IV, ).

Nazar ile kıskançlık arasında yakın bir münasebet vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu münasebeti şöyle ifade ediyor:

"Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber'i nazara uğratacaklar, aç ve kötü gözlerinin şerriyle ellerinden gelse onu helâk edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende bir hükmü bulunduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar; mıknatıslar ve manyetize eder. Kimi de aldığı teessürle hasedinden bir gayze düşer, türlü türlü suikasde ve hilelere kalkışır ki, maddî veya manevî hangisi olursa olsun hedefine vardığı zaman, isabet-i ayn değmesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr edenler, ispat edenler olmuştur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır." (Elmalılı, a.g.e., VIII, ).

Kur'an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler. Hz. Âişe (r.a)'den rivayet olunduğuna göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır:

"Nazardan Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değmesi) gerçektir." (İbn Mace, Tıb, 32; Buhari, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41).

Esma bint Umeys (r.a)'den rivayet edildiğine göre kendisi: "Ya Resulullah! Cafer'in oğullarına cidden nazar değiyor, ben onlar için şifa dileğiyle okutturayım mı?" demiş. Resulu Ekrem (s.a.s) de: "Evet, lakin kader ile yarışan bir şey olsaydı nazar değme işi onu geçerdi." buyurmuştur (İbn Mace, Tıb, 33; Muvatta, Ayn, 3).

Nazarın gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade ettiği yollara baş vurmak, sakındırdığı yollardan da kaçınmak durumundayız. Bu konudaki rehberimiz yine Allah'ın Resulu'dür. Ebû Said el-Hudrî (r.a)'den rivayet olunduğuna göre: "Resulullah (s.a.s), 'Cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım.' gibi dualarla cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırdı. Sonra Muavvezatân nazil olunca bu sureleri okumaya başladı diğer duaları terketti." (İbn Mace, Tıb, 34).

Hz. Peygamberin kötülüklerden ve kötü kimselerin şerrinden emin olabilmek için sık sık okumuş olduğu duâ ve surelerden bazıları şunlardır: Enes b. Mâlik'ten rivayete göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Evinden çıkarken şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. O adam muhafaza altına alınır, şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir:

"Bismillâhi tevekkeltü alellâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh."

Manası: "Allah Teâlâ'nın ism-i şerifini zikrederek evimden çıkarım. Ben Allah'a tevekkül ettim, güç ve kuvvet sadece Allah'ın lütuf ve ihsânıyladır." (Tirmizî, Deavât, 34).

Ümmü Seleme'nin rivayetine göre Resulullah (s.a.s) evinden çıkarken şöyle derdi: "Allah'ın ismini zikrederek çıkarım. Ben Allah'a tevekkül ettim. Allah'ım hata yapmaktan, yolumu şaşırmaktan, zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillikle başkasına bela olmaktan ve başkasının cahilce davranışıyla karşılaşmaktan sana sığınırım" (Tirmizî, Deavat, 35): Osman b. Affan'ın rivayetine göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir kul her günün sabahında, her gecenin akşamında üç defa şu şekilde duâ ederse, o kişiye hiç bir şey zarar veremez. Bu: Bismillâhi lâ yedurru me'asmihi şey'in fıl'ardı vela fı'ssemâi ve huve's-semiul-alîm"duâsıdır.

Anlamı: "İsmiyle beraber bulundukça yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah'ın ismiyle (sabaha erdim, akşamladım). O her şeyi işiten ve bilendir" (İbni Mace, Duâ, 14).

Hz. Âişe (r.a) da Resulullah (s.a.s)'ın yatağına girdiğinde iki eline üfleyip muavvizât (İhlâs, Felâk ve Nâs) surelerini okuduğu ve vücuduna sürdüğünü rivayet etmiştir (Buhârî, Deavât, 12).

Bütün bu nasslara göre nazardan korunmak için, "nazarlık" denilen; mavi boncuk, sarımsak, at nalı, minyatür süpürge vb. nesnelerle, içinde ne yazılı olduğu bilinmeyen ya da acaip bir takım şifrelerle yazılmış bulunan muskaları, -nereye olursa olsun- takmak doğru değildir.

İmam Ahmed, Ukbe b. Nâfi'den merfû' olarak şu hadisi nakleder:

"Kim temîme (mavi boncuk) takarsa, Allah onun işini tamamlamasın. Kim bir ved'a (katır boncuğu) takarsa Allah onu korumasın." (Ahmed İbn Hanbel, IV, , ).

Nazar kavramının batıdaki ifadesi, psikokinezidir. Nazar olayında iyi niyet ve yoğuşmaya göre alıcı ile verici uçlardan geçen bir "ark" oluşmaktadır. Gıbta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin; çocuklarına sevgisi, nazarın küçük dozda uğratma sebebidir. Nazara uğrayan kişi, çok sık esner ve sıkılır. Asıl uğursuz nazar, "haset" duygusundan gelişir. Bu duyguda, düşmanlık, kin ve intikam mevcuttur. Nazarın dozajında bu haset duygusunun şiddeti çok önemlidir. Haset duygusu ne kadar şiddetli olursa, nazarın gücü de o kadar şiddetli olur (Nazarın Bilimsel Yönü, Yankı Dergisi, Haziran , sayı , s. 52).

Gözlerin elektromanyetik ışınlar yolladığı konusu, Sovyetler Birliğinde yoğun bir şekilde araştırılmaktaydı. Yayının dalga boyu yaklaşık yüzde sekiz seafoodplus.info Yani radyo dalgalarıyla enfraruj (kızılötesi) dalgalar arasındadır (H. Egemen Sarıkaya, S. Birgil, C. Cümbüşel, Telepati, İstanbul s Nazann bilimsel açıklaması için bak. Din ve İlim Açısından Nazar, Yrd. Doç. Celal Kırca, Diyanet Dergisi, XXII. sayı: 1, ).

(Halid ERBOĞA; Ahmed GÜÇ)

NAZARIN MAHİYETİ, TEDAVİSİ VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

İnsaın tesir altına alan, hasta eden bazı vak’alar vardır ki, tıp ilmi bunlar için kesin teşhise varamamıştır. Gerçek sebebi hakkında da açık bir bilgi verememektedir. İşte bunlardan birisi de “nazar etme,” “göz değme”dir. Nazarın gerçek olduğu, nazar edilen kimsenin hastalanmasına, hattâ ölümüne sebep olduğu da bilinen ve kabul edilen bir hakikattir.

Nazarın gerçek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alâkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Nazar haktır, kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).”1

Nazarın kaderle her ne kadar alâkası varsa da onun tesirini yaratan yine Cenab-ı Haktır. Yoksa bizzat nazar eden kişi o hadiseyi meydana getirmiş değildir. Nazarı keskin olan kimse birşeye baktığı anda Cenab-ı Hak o şeyde zararı yaratmaktadır. Çünkü iyiliği de kötülüğü de yaratan Allah’tır. Allah’ın iradesi dışında hiçbir şey meydana gelmez.

Nazar etmenin, ölümü, kişinin helâk olmasını netice veren cihetini Peygamberimizden öğreniyoruz. Câbir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulmaktadır:

“Göz değmesi haktır; deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.”2

Böylece, nazara uğrayan deve nasıl ki ölüp, eti tencereye konuyorsa, aynı şekilde nazar edilen kişi dehayatından olup mezara girebilmektedir. Hadis-i şeriften nazarın tesirinin yalnız insana bağlı kalmadığı, bütün canlılara, hattâ insanı dikkatini çeken hertürlü şeye de zarar verebildiği anlaşılmaktadır.

Asr-ı Saadette geçen, nazarla ilgili bir hadiseden, mü’minin beğendiği birşey karşısında nasıl davranması, neler söylemesi gerektiği, nazar etmenin din kardeşini öldürme sayılacağı, nazara uğrayan ve nazar eden kimsenin neler yapması gerektiği hususunda geniş bilgiler çıkarmak mümkündür.

Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf’i yıkanırken görür, nazar eder. Sehl çarpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimizin bulunduğu yere götürürler. Durumu öğrenen Peygamberimiz “Kimden şüphe ediyorsunuz?” diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia’nın ismini verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz Amr’ı azarlayarak, “Sizden biriniz neden din kardeşini öldürüyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği bir şey gördüğü zaman ona mübarek olması için dua etsin (Mâşallah, Bârekallah gibi sözler söylesin)” buyurur.

Daha sonra Peygamberimiz bir miktar su ister ve nazar eden Amr’ın abdest almasını emreder.3

Bir nevi abdest olan bu tatbikatı fıkıh âlimlerimiz şöyle tarif ederler. Bir kabın içine su konur. Nazar eden kimse bir avuç alır, ağzını çalkar, suyu kabın içine püskürtür. Sonra aynı sudan alarak yüzünü yıkar, sonra sol eliyle su alarak sağ elini yıkar, sağ eliyle de alarak sol elini bileklere kadar yıkar. Daha sonra sağ ve sol dirseklerini yıkar. Sonra dirseğini ve omuzu arasını yıkar. Sonra ayaklarını, sağ ve sol dizini yıkar. Elini ve ayaklarını yıkarken, kolunu ve dizinden aşağısını yıkamaz. Daha sonra sağ böğrünü aşağı doğru yıkar. Bütün bu organlarını yıkadıktan sonra su aynı kapta biriktirilir. Nazar eden kişi bu işi tamamladıktan sonra su kabını alarak nazar ettiği şahsın arkasında durup başına döker.4 Kullanılan bu su pis sayılmamaktadır. Bunu Peygamberimizin bizzat kendi tatbikatından anlamaktayız.

Peygamberimizin kısaca tarif ettiği ve âlimler tarafından da genişçe izah edilen bu yıkamanın bilinmeyen pek çok hikmeti, şüphesiz, vardır. En azından nazar şüphesini gidermek için bu sünneti yapmak gerekir. Bu yıkama ve dökme işi Sahabîler tarafından da zaman zaman tatbik edilmiştir.

Bu iş yapıldıktan sonra nazar eden kimse bereket duasında bulunarak, “Mâşallah, Lâ kuvvete illâ billah” derse, meydana gelebilecek zararı Allah’ın gidereceği bildirilmektedir. Zaten bu yıkama işinin yapılması bir nevi fiilî duadır. Tesir ve şifa ise Allah’tan beklenmelidir.

Nazardan ve ondan gelebilecek şerden Allah’a sığınmalıdır. Hz. Âişe’den öğrendiğimize göre, Peygamberimiz ona göz değmesine karşı rukye yapmasını (dua okumasını) emretmiştir.5

Başka bir hadiste “Nazardan Allah’a sığınınız”6 buyurularak, şifayı Allah’tan istememiz tavsiye edilmektedir.

Peygamberimizin göz değmesi karşısında ondan korunmak için hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:

“Resulullah (a.s.m.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah’a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.”7

Şu halde, nazar eden ve zarar verenleryalnız insanlar değildir. Aynı zamanda cinler de nazar edip, insana zarar vermektedir. “Cinlerin nazarı oktan daha sür’atli geçer.” diyen bazı âlimler göz değmesini, cinlerin çarpması ve nazar etmesi manasında da anlamaktadırlar.

Peygamberimizin tatbik ve tavsiye ettiği mânevî ilaçlardan başka yollara başvurup şifa aramak mü’mine yakışmaz. Cahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına çeşitli âlet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Şirk kokan, inancına uymayan bu nevi işleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz, “Kim bir şey takarsa bütün işleri o taktığı şeye teslim edilir.”8 buyurmuştur. Böylece takılan o şeyin bir fayda vermeyeceği, ayrıca kişinin bütün ümidini bizzat ona bağlamasıyla da inancına zarar geleceği anlaşılmış oluyor.

Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimizin haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır.9

Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dökmek veya ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek gibi hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken meşru olarak dermanını da yaratmıştır. Mü’min ölçü olarak sünneti almalı, o çizgiden çıkmamaya çalışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mümkündür.

Kaynaklar:

1. Müslim, Selâm: 42; İbni Mâce, Tıb: 3.
2. Keşfü’l-Hafâ, 2: 76 (Ebû Naim’dennaklen).
3. İbni Mâce, Tıb: 32, Müsned, 3:
4. Neyevi, Şerh-u Sahih-i Müslim, 14 %
5. İbni Mâce, Tıb:
6. a.g.e., Tıb:
7. a.g.e., Tıb:
8. Tirmizi, Tıb:
9. Neseî, Zînet: 17

(Mehmed Paksu)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir