Kan basıncının anormal derece belirli bir dengenin altına düşmesine hipotansiyon veya düşük tansiyon denir. Tansiyon her zaman aynı seviyede kalmaz. Uyku halinde düşer ve uyanıldığında yükselebilir. Kan basıncı ayrıca kişinin heyecanlı, gergin veya aktif olduğu durumlarda da yükselir. Vücut kan basıncındaki değişikliklere karşı çok duyarlıdır. Örneğin, hızlı bir şekilde ayağa kalkılırsa, kan basıncı kısa bir süre için düşebilir. Vücut, beyine, böbreklere ve diğer hayati organlara, yeterince kan ve oksijenin ulaştığından emin olmak için kan basıncını ayarlar. Çoğu hipotansiyon şekli, vücudun kan basıncını normale döndüremediği veya yeterince hızlı yapamadığı için gerçekleşir. Bazı insanlarda her zaman düşük tansiyon sorunu olabilir. Belirti veya semptomları yoktur. Bazı insanlarda ise belirli koşullar veya faktörler, normal olmayan seviyede bir düşük kan basıncına sebep olur. Bunun sonucunda vücudun, önemli organlarına çok daha az kan ve oksijen akışı sağladığı durumlarda ortaya çıkar. Çoğunlukla hipotansiyon, yalnızca belirtilere sebep olması veya kalp problemleri gibi tehlikeli bir duruma bağlı olması sebebiyle ciddi bir sorun teşkil eder. Kan basıncının yüksek düzeyde yükselmesi durumunda, düşük tansiyon şoka neden olabilir.
Birkaç çeşit hipotansiyon vardır. Kan basıncı düşük olan kişilerde kronikleşen düşük tansiyon sorunu vardır. Genellikle belirti veya semptomları bulunmaz ve tedaviye ihtiyaçları yoktur. Düşük tansiyon bu tarz hastalar için normaldir. Kan basıncı aniden düştüğünde diğer hipotansiyon türleri ortaya çıkar. Belirti ve bulgular hafif ve şiddetli olarak değişmektedir. 3 çeşit hipotansiyon vardır. Bunlar, aortostatik, sinirsel aracılı ve şoka bağlı riski yüksek hipotansiyondur.
Düşük tansiyona neden olan bazı durumlar şunlardır;
Düşük tansiyon her yaştaki insanı etkileyebilir. Fakat belli yaş gruplarındaki kişilerin belirli düşük tansiyon türlerine sahip olma olasılıkları daha yüksektir. Yaşlılarda, ortostatik ve postprandiyal hipotansiyon görülme olasılığı yüksektir. Çocukların ve genç yetişkinlerin ise sinirsel aracılı hipotansiyona sahip olma olasılığı yüksektir. Diüretikler veya yüksek tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçları alan kişiler düşük tansiyon riski altındadır. Düşük tansiyon için diğer risk faktörleri arasında uzun süre hareketsiz kalmak, uzun süre sıcakta olmak ve hamilelik yer almaktadır. Hamilelik sırasında ortaya çıkan tansiyon düşüklüğü normaldir ve genellikle doğumdan sonra kaybolur.
Kan basıncı manşeti kullanılarak düşük tansiyon teşhis edilebilir. Manşet, hem sistolik basıncı (kalp attığında kan damarlarına uygulanan basınç) hem de diyastolik basıncı (kalp atım arasında dinlenirken kan damarlarındaki basınç) ölçer. Hipotansiyonun kesin bir tanımı olmasa da, birçok doktor 90 / 60ı düşük tansiyonun makul bir şekilde teşhis edilebildiği sınır noktası olarak kabul eder. Altta yatan nedeni tam olarak belirlemek için doktor, diyabet, anemi veya düşük tansiyon ile ilişkili durumları olup olmadığını kontrol etmek için kan testleri isteyebilir. Kalp atışı düzensizliklerini, yapısal kalp anormalliklerini ve kalp kasına kan ve oksijen verilmesi ile ilgili problemleri tespit etmek için bir elektrokardiyogram (EKG) kullanılabilir. Koşu bandı veya sabit bir bisiklet üzerinde yapılan stres testi de teşhis için kullanılabilir.
Düşük tansiyon tedavisi, hastanın sahip olduğu hipotansiyon tipine, belirti ve semptomların ciddiyetine bağlıdır. Tedavinin amacı, belirti ve semptomları hafifletmek için kan basıncını normale döndürmektir. Diğer bir amaç, hipotansiyona neden olan herhangi bir durumu yönetmektir. Tedaviye verilecek yanıt hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve gücüne bağlıdır. Sağlıklı bir insanda, herhangi bir belirtisi olmayan düşük tansiyon genellikle bir sorun değildir ve tedavi gerektirmez. Eğer ani gelişen bir düşük tansiyon belirtisi varsa, oturmak ya da hemen uzanmak gerekir.
Ayrıca düşük tansiyonu kontrol altına almak için şunlar yapılabilir;
Kan veya organlara kan akışını sağlamak için kan dolaşımına özel sıvılar konur. Doktorun vereceği ilaçlar kan basıncını yükseltmeye veya kalp atışını güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Şokun nedenine bağlı olarak, antibiyotik veya cerrahi gibi başka tedavilere de ihtiyaç duyulabilir.
İletişim: 58 00 – 22 72 – 22 72 – 22 72 – 22 72 94 00
Güncelleme Tarihi:
Fotoğraf: iStock
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
Özellikle "Ortostatik Hipotansiyon" olarak bilinen ve ayağa ani kalkışlarda ortaya çıkan tansiyon düşmelerinin çok tatsız sonuçları var. Yatarken veya otururken hızla ayağa kalkmak bu insanlarda kan basıncında ani ve tehlikeli düşüşlere baş dönmesi ve baygınlık hissine yol açıyor. Beyne yeteri kadar kan gidemediği için bazen şuur kaybı bile ortaya çıkabiliyor. Hafif şekillerinde ayakta uzun süre kalınca veya birden bire ayağa kalkınca göz kararmaları, baş dönmeleri meydana geliyor. Kısacası dayanılması güç bir durum söz konusu.
NE YAPMAK LAZIM?
Tansiyon düşüklüğü sorunları olanların yukarıda anlatılan ciddi problemler söz konusu değilse fazla korkmaları gerekmiyor. Özellikle birden bire oluşmayan ve kritik düzeyde azalmayan tansiyon düşmelerinden korkmamak lazım! Tuz alımını bir miktar artırmak, daha çok su içmek, alkollü içeceklerden uzak durmak gibi koruyucu önlemler tavsiye ediliyor. Düşük tansiyonluların sık ve az yemeleri, uzun süre aç kalmamaları, uykularını iyi almaları ve ayakta uzun süre kalmamaları da etkili önlemler. Ayrıca böyle biri iseniz ani bedensel hareketlerden kaçınmanız özellikle yataktan kalkarken oturur durumdan ayağa kalkarken yavaş ve kademeli hareket etmenizde fayda var. Tansiyon düşüklüğünün ciddi bir problem haline gelebileceği endişesi taşıyorsanız doktorunuzla görüşmeniz yararlı olabilir. Doktorunuz bazı testler ve incelemelerle sorunun arka planında gözden kaçmış bir sağlık sorununun olup olmadığını araştıracaktır. Size, saunada, aşırı sıcak ortamlarda (örneğin çok sıcak küvette, hamamda, buhar banyosunda) kalmamanızı ve güneşlenirken dikkatli olmanızı da önerecektir. Kalıcı ve ağır kan basıncının düşüklüğü durumlarında kullanılan reçeteli bazı ilaçlar var ama bu ilaçları doktorunuz önermedikçe kullanmamalısınız. Düşük tansiyonlu olanların, yüksek tansiyonlulara oranla daha uzun bir yaşam şansı olduklarını hatırlatarak bu konuyu kapatıyoruz.