tespih ağacının gölgesinde kitap özeti / Tespih Ağacının Gölgesinde Kitap Özeti Konusu Karakterler, Harper Lee

Tespih Ağacının Gölgesinde Kitap Özeti

tespih ağacının gölgesinde kitap özeti

Mavi ve Edebiyat" height="" src="seafoodplus.info%2B%%jpg" width="">Arka arkaya okuduğum iki roman :)Hatırlayacağınız üzere bir önceki kitap önerilerimizde Bülbülü Öldürmek romanını ele alarak detaylı bir şekilde incelemiştik. Bu yazıda ise Bülbülü Öldürmek romanının devamı niteliğinde olan Tespih Ağacının Gölgesinde adlı romanı inceleyeceğiz. 

Şimdi size çok ilginç bir bilgi vereceğim. Tespih Ağacının Gölgesinde adlı roman, Bülbülü Öldürmek'in devamı niteliğindedir; ama Tespih Ağacının Gölgesinde, Bülbülü Öldürmek'ten daha önce yazılmıştır. O zamanlar editörün yönlendirmesiyle birlikte, olaylar bir çocuğun gözünden anlatıldığı başka bir hikayeye dönüştürülerek Bülbülü Öldürmek romanı yazılmış ve yayımlanmış. Bülbülü Öldürmek, bundan yaklaşık altmış yıl önce yayımlanmasına rağmen Tespih Ağacının Gölgesinde romanı ise yılında yayımlandı ve Harper Lee de yılında hayata gözlerini yumdu.

Tespih Ağacının Gölgesinde adlı romanı detaylıca inceleyeceğiz ve Bülbülü Öldürmek romanı ile zaman zaman kıyaslayacağız ama öncelikle roman hakkında düşüncelerimi belirtmek istiyorum, okumayanlar için faydalı olacağını düşünüyorum.


Bülbülü Öldürmek romanı ile ilgili yazımı okumayanlar buraya tıklayarak okuyabilirler.




Tespih Ağacının Gölgesinde Romanı Hakkında Düşüncelerim

Bülbülü öldürmek'i okuduktan sonra büyük bir hevesle okumak istedim bu romanı. Bülbülü Öldürmek romanının devamı niteliğinde ama o ilk romanda okuyucuyu saran, adalet, eşitlik gibi kavramların önemini okurun kafasına vura vura anlatan Bülbülü Öldürmek'ten sonra biraz sönük kalıyor. 

Tespih Ağacının Gölgesinde, olaylar daha durağan. Birkaç ana karakter dışında doğru düzgün yardımcı karakter, yok denecek kadar az. Mekan konusunda da aynı şey geçerli, olaylar belirli birkaç mekanda gerçekleşiyor. İlk romanda kahraman bakış açısıyla olaylar anlatılırken bu romanda ise tanrısal bakış açısı tercih edilmiş. Bu yönüyle de ilk romandan farklı bir özellik göstermektedir. Romanı kesinlikle kötülemiyorum ama Bülbülü Öldürmek romanındaki o havayı şahsen ben bulamadım. Belki de ilk romandan sonra büyük bir umutla ikinci romandan beklentimi yüksek tutmamın da bunda etkisi olabilir. Beklenti yüksek olunca okur da o beklentinin karşılığını görmek istiyor. Göremeyince de hayal kırıklığı yaşayabiliyor, tıpkı bende olduğu gibi :)

Zaman zaman geriye dönüşlerle birlikte Scout Finch, ölen ağabeyi Jem ve oyun arkadaşları Dill ile maceralarını anımsar. Babasının eski zamanlardaki davranışları ve düşünceleri ile babasının şimdiki düşüncelerini kıyaslar, bazı tutarsızlıklar gözüne çarpar.

Babasının düşüncelerinin değişimi ile Scout Finch'in de babası hakkında fikirleri değişir. Daha önceleri babasının kusursuz, en adaletli ve en merhametli insan olduğuna inanan Scout, yirmi altı yaşına geldiğinde babasının da insan olduğunu ve onun da hatalar yapabileceğini çok acı bir şekilde anlar. Romanda en beğendiğim kısım bu işte. Her insanın görüşleri, fikirleri ve yargıları değişebilir, herkesin aynı düşünceye sahip olması gerekmez ama herkesin karşısındaki kişinin düşüncesine saygı duyması gerekir. Tam olarak romanın ana unsuru bu diyebilirim. Babasındaki değişimi gören Scout Finch'in insanlar hakkındaki düşünceleri temelden sarsılıyor ve bu şekilde insanlara nasıl yaklaşması gerektiğinin farkına varıyor. 

Babasını bir tanrı olarak görmekten vazgeçip onun da diğerleri gibi insan olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu, Scout için zor bir durum olsa da mecburen katlanması gerekiyor. Romanımızın asıl anlatmak istediği tam olarak bu.

Tespih Ağacının Gölgesinde Romanının Konusu ve Özeti 

Yirmi altı yaşında karşımıza çıkan Scout Finch, güzel ve alımlı bir bayandır. Babasının küçük kızı olmaktan uzaklaşarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmaktadır. Büyüyüp yetiştiği Maycomb kasabasını kaçarcasına terk ederek New York'ta yaşamaktadır; ama babasını ve akrabalarını ziyaret etmek için Maycomb kasabasına gelir ve romanımız bu şekilde başlar. 

Scout Finch'in Maycomb'da bir de Henry isimli sevgilisi vardır. Henry aynı zamanda Scout Finch'in babası Atticus'un yardımcısı olarak çalışmaktadır. Scout Finch, Henry'nin sürekli evlenme teklifleri karşısında kararsız kalır. Scout, köklü bir ailede yetişmiş üst kesimi temsil eden bir bayandır. Henry ise işçi kesiminde yetişen bir adamdır.  Scout'un babası Atticus, yardımcısı Henry'i her ne kadar ölen oğlu Jem yerine koyup sevse de Scout, Henry'nin doğru insan olduğu konusunda şüphelidir. 

Scout Finch'in özel hayatı bu şekilde bir karmaşa içindeyken bir de babasındaki büyük değişimi görünce şoka uğrar. Daha önceleri zencilerin ve beyazların eşit olduğunu savunan babası, artık sadece beyazların hakkını savunarak zencileri biraz dışlamaktadır. Zencilerin henüz bebeklik evresinde emeklemekte olduğunu ve diğer insanların gerisinde kaldıklarını savunmaktadır. Özellikle babasının zenci düşmanları ile yakınlaşmasını hazmedemeyen Scout, bu değişim karşısında ne yapacağını bilemez. 

Çocukluğunda babasının hiçbir zaman kimseyi aşağılamadığını, kimseye kötü bir söz dahi söylemediğini hatırlayan Scout, babasının bu değişimine anlam veremez. Onun her zaman doğruluğun şaşmaz terazisi olduğuna inanmıştır. Dünyadaki her insan hata yapsa da onun babası asla hata yapmayan, asla adaletsiz davranmayan bir avukattır. Kendisi beyaz olmasına rağmen bir zamanlar zencilerin hakkını hiç kimsenin savunmadığı kadar savunarak zenciler hakkında ön yargıları kırmış olan bir insan, nasıl olur da bir zenci düşmanına dönüşebilir? İşte Scout Finch'in anlam veremediği şeyler bunlardır. 

Babası, Scout'u her zaman herkese karşı saygılı olması ve kimseyi aşağılamaması konusunda uyarmıştı. Bu ister bir zenci olsun, ister bir beyaz olsun, herkes adalet karşısında eşitti. Kimsenin kimseyi hor görme veya dışlama gibi bir yetkisi yoktu. Tüm bunları ona öğreten babası, şimdi kendi öğretilerinin tersine bazı insanları toplumdan dışlayan kesim ile birlikte hareket ediyordu. Üstelik Scout ile evlenmek isteyen Henry de bu topluluğun bir parçasıydı. 

Scout Finch, bu şekilde hem babasından hem de Henry'den büyük bir şekilde soğur. Henry ile evlenme düşüncesinde karasızlık yaşarken bu son yaşanan olaylar onu iyice kopma noktasına getirir ve Henry ile görüşmemeye başlar. Hem babasına hem de Henry'e mesafeli davranmaya çalışır. Bu zaman içerisinde de amcası ile görüşerek babasının nasıl olur da bu şekilde değiştiğini öğrenmek ister ama amcası da ona bilmece gibi cevaplar verince kafası iyice karışır. 

Bir gün Henry ile büyük bir tartışmaya girer. Henry ona durumu açıklamak ve hem babasının hem kendisinin neden zenci düşmanları ile ortak hareket ettiğini anlatmak ister ama bu anlatılanların hepsi çok saçmadır. Bu tartışmaya ortak olan babası Atticus, kızı Scout'u ofisine götürür ve durumu açıklamak ister ama işler iyice çığırından çıkar. Babasını sürekli bir tanrı gibi gören Scout'a anlatılan hiçbir şey onu tatmin etmez ve iyice sinirlenerek babasına ağza alınmayacak küfürler eder. 

Hem babasını hem de Henry'i hayatından silmiştir artık ve bir daha bu kasabaya dönmemek üzere gitmek için hazırlıklara başlar. Bu sırada amcası olanları öğrenir ve Scout'u biraz pataklar. Daha önce bilmece gibi konuşup yeğeninin bazı şeyleri kendisinin görmesini istemiştir ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmaz. Bu nedenle amcası, Scout'a durumu daha açık bir şekilde anlatır ve şimdiye kadar babasını hep tanrı gibi gördüğü gerçeğiyle yüzleşmesini ister. Scout Finch, amcasını dikkatlice dinler ve her insanın düşüncesinin değişebileceğini ve bu duruma saygı duyması gerektiğini anlar. Bu şekilde babasına olan öfkesi bir nebze olsun dinse de Henry hakkında düşüncesi değişmez ve onun uygun kişi olmadığını anlar.

Scout'un babası Atticus ise doğru bildiği bir şeyi böylesine şiddetle savunan bir kız yetiştirmek istediğini itiraf eder ve kızıyla gurur duyar. Baba ile kız romanın sonunda güzel bir tablo oluştururlar ve roman bu şekilde son bulur.

Tespih Ağacının Gölgesinde-Harper Lee

Sel Yayınları

Sayfa      


   

Görüldüğü üzere Scout Finch'in babası ile olan mücadelesini konu edinen Tespih Ağacının Gölgesinde alı romanımızın konusu ve özeti bu şekildedir. Elimden geldiğince size romanı tanıtmak istedim, umarım beğenmişsinizdir. Bu romanı okuyanların da fikirlerini öğrenmek isterim, düşüncelerinizi yorum kısmında belirtirseniz sevinirim :)

Bir kitap önerisinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız, diğer kitap önerilerimizi okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Herkese keyifli okumalar diliyorum, sağlıcakla kalın :) 

Tespih Ağacının Gölgesinde

Tespih Ağacının Gölgesinde Kısa Özet

Harper Lee`nin ölümsüz klasiği 
Tespih Ağacının Gölgesinde 
şimdi de yaldızlı, şömizli, ciltli baskısıyla okurlarla buluşuyor

*Bu ülkede beni korkutan tek şey şu: Devlet bir gün öyle bir canavarlaşacak ki, en küçük bireyler ayaklar altında ezilecek ve artık yaşamanın hiçbir değeri kalmayacak. Şu yorgun dünyamızda Amerika’nın hâlâ tek ve benzersiz yanı, burada bir insanın beyninin götürebildiği yere kadar, istiyorsa da cehennemin dibine gidebilmesi; ancak bu da fazla sürmeyecek.*

Harper Lee, ’lara damgasını vuran Pulitzer ödüllü başyapıtı Bülbülü Öldürmek ile okurlarına Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılıktan bir kesit sundu. Neredeyse yarım asır sonra karşımıza çıkan Tespih Ağacının Gölgesinde ile de işin aslını; adaletle adalet, doğruyla doğru arasında fark olduğu gerçeğini tokat gibi yüzümüze çarptı.

Bülbülü Öldürmek’te hikâyeyi gözünden izlediğimiz çocuk kahraman Scout, yani Jean Louise Finch, artık genç bir kadın. Yıllar sonra ihtiyar babası Atticus’u ziyaret etmek için New York’tan evine dönen Jean Louise, hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşıyor: Çocukluğundan beri inandığı ve güvendiği ne varsa, Atticus’un ihanetiyle yerle bir oluyor.

Harper Lee, mizah ve tutku dolu karakteri Scout’ın refakatinde, hiç kaybolmayan, aksine, güçlendikçe güçlenen ırkçılığın, insanın riyakâr doğasının ve gerçeğin hayal kırıklığı yüklü yapısının bir portresini çıkarıyor.

Harper Lee'den 'Tespih Ağacının Gölgesinde'

Harper Lee'den 'Tespih Ağacının Gölgesinde'

Bülbül hâlâ yaşıyor!

TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı zamanında okuma listemize giren pek çok kitaptan biri olan Tespih Ağacının Gölgesinde'nin arka kapağında şöyle bir ifade yer alıyor: "Son yılların en büyük edebiyat olayı."

Kitap arkalarında yazan ve genellikle gereğinden fazla abartılı çıkışların aksine bu ifadenin, oldukça yerinde bir saptama olduğunu, bunun yanında tartışılmaz bir gerçekliği ifade ettiğini söylemeliyim. Nedeni, Tespih Ağacı'nın Gölgesinde'nin; Harper Lee'nin, 'ta yayımlandığında ülkesi ABD'de büyük yankı uyandıran, akabinde Pulitzer'le ödüllendirilen, bir yıl sonra da Gregory Peck'in başrolünü oynadığı bir filmde beyazperdeye aktarıldığında Oscar alan romanı Bülbülü Öldürmek'in devam hikâyesi olması. Bir romanın devam hikâyesinin böylesi "büyük bir edebiyat olayına" dönüşmesinin nedeni ise Tespih Ağacının Gölgesinde'nin, ilk roman Bülbülü Öldürmek'ten tam 55 yıl sonra gelmesi.
Bülbülü Öldürmek, yayımlandığında satış rekorları kırdı, çok konuşuldu, birçok başarı elde etti ve daha düne kadar Harper Lee'nin ilk, aynı zamanda tek romanı olarak kaldı; kabul. Ancak gerçek başarısını ve biricikliğini pek çok insanın yaşamına girerek, pek çoğunun da yaşamını değiştirerek kazandı. Bülbülü Öldürmek, ilk yayımlanışının üzerinden 55 yıl geçmiş olmasına karşın bugün hâlâ okunuyor ve insanların yaşamını değiştirmeye devam ediyor.

Tespih Ağacının Gölgesinde, bir devam hikâyesi olarak tam da bu nedenle önem kazanıyor.
Harper Lee bir anlamda, okurların yaşamlarında ayrıcalıklı bir yer edinmeye farklı bir pencereyle devam etmek istediğini söylüyor bu romanıyla. Bir diğer yönüyle de ardında, yarım kalmış bir dünya, bir hikâye bırakmak istemediğini vurguluyor.

Bülbülü Öldürmek, insanoğlunun en büyük hastalıklarından biri olan ırkçılığı konu ediyordu kendine. Amerika'nın güneyi Alabama'da, Maycomb adındaki küçük bir kasabada yaşanan ve bir zencinin haksız yere suçlanmasıyla gelişen olaylar, küçük kahramanımız Scout'un büyüyüşüyle birlikte ele alınıyordu. Romandaki gözümüzdü Scout Finch. Onun gözüyle sergileniyordu tüm önyargılar, haksızlıklar, çatışmalar ve sınıf algısı. Roman her ne kadar küçük bir Amerika kasabasında geçse de yansıttığı evrensel değerleriyle tüm sınırları ortadan kaldırıyordu. Adalet ise Bülbülü Öldürmek'in merkezindeki en önemli konuydu. Romanın bir diğer önemli kahramanı olan ve küçük Scout'a adalet, dürüstlük gibi kavramları aşılayan babası Atticus Finch de bu bağlamda dünya edebiyatı tarihindeki yerini alıyordu.

Bir küçük kasaba hayatının tüm ruhuyla can bulduğu roman, yarattığı gerçeklik algısıyla da dikkat çekmişti aynı zamanda ve Bülbülü Öldürmek'in en büyük başarılarından biri olarak kabul edildi bu durum. Çünkü anlatılanlar yakıcı bir sahiciliğin gölgesinde ilerliyordu. O güne kadar da hiç kimse dürüstlük ve adaleti, büyülü bir çocukluğun gözünden yazmamıştı. Sanıyorum Bülbülü Öldürmek'in en özel yanlarından birini de bu oluşturdu.

TAŞRA VE KENT İKİLEMİ

Tespih Ağacının Gölgesinde, bir devam hikâyesi olma özelliğini de en çok hemen yukarıda saydığım kavramlar üzerinde, okuru tekrar düşünmeye çağırmasında buluyor. Kahramanlarımız birkaç eksikle yine aynı ancak hikâye kaldığı yerden devam etmiyor. Harper Lee, zamanı yirmi yıldan fazla ileri götürerek küçük kız çocuğu Scout'u, bu kez yirmi altı yaşında genç bir kadın olarak karşımıza çıkarıyor. Üstelik taşranın o görülmez zincirlerini de kırmış biri olarak izliyoruz onu. New York gibi büyük bir eyalette geçirmiştir gençliğinin önemli bir kısmını kahramanımız ve yaşananlara artık bir taşralıdan çok bir kentli gözüyle bakıyor. Hikâyenin en önemli çatışma noktalarını da Jean Louise Finch'in, namı diğer Scout'un bu farklılaşan bakış açısı meydana getiriyor.

Tespih Ağacının Gölgesinde dertlerini, Scout'un ailesini ziyeret etmek için New York'tan çocukluğunun geçtiği kasaba Alabama-Maycomb'a dönmesiyle anlatmaya başlıyor.

Umutlu bir yolculuktur bu Scout için çünkü aradan geçen yirmi yıl kendisinde büyük değişimlere yol açsa da hayalindeki kasabanın, düşlerinde yaşattığı imgelerin yerli yerinde olduğunu düşünüyordur. Ancak hikâye ilerledikçe o da, biz de göreceğiz ki hiçbir şey Scout'un bıraktığı gibi değildir. Üstelik doğduğu topraklara adım atar atmaz içine çekileceği, kökleri çok eskilere dayanan ve yazarın Bülbülü Öldürmek'te temellerini attığı bir ilişkinin içinde bulacaktır kendini kahramanımız. Bu ilişki aynı zamanda yaşlı ve tutucu halasıyla tartışmalarına da yol açacaktır çünkü aradan geçen yıllar, sınıf kavramına bakışını değiştirmemiştir halasının. Ancak burada Scout'un kentli ve özgür bir kadın olarak kendi kararını verme uğraşı, bunun yanında Harper Lee'nin konu üzerine yaptığı vurgu önemli bir çerçeve çiziyor bize.

Bu bağlamda romanın sayfaları arasına sızan ve önemli sorunları kaşımak için yazarına epey malzeme veren taşra ve kent ikilemi de gündeme geliyor.

Tespih Ağacının Gölgesinde için bir diğer yandan arka planında dönen sosyolojik kırılmaları da dikkate aldığımızda tarihleri içine alan bir roman diyebiliriz. Ancak bunu ne bir olaya vurgu yapmak ne de bir olayı öne çıkarmak için kullanıyor yazar. Harper Lee'nin yapmak istediği, hemen yukarıda da bahsettiğim romanın gerçeklik katmanlarına biraz daha demir dökmek ve bu sosyolojik değişimlerin, insanları yani roman kahramanlarını nasıl değiştirdiğini gösterebilmek. O nedenle Tespih Ağacının Gölgesinde'nin, Bülbülü Öldürmek'le açılan insani halkaya bir yenisini daha eklediğini söyleyebiliriz rahatlıkla.

İlk romanın fanatiklerini ve hatıralarında Bülbülü Öldürmek'i farklı bir şekilde yaşatanları Scout'un genç kadın halini görmek, başından geçenleri okumak nasıl hissettirecek merak ediyorum açıkçası. Ancak Harper Lee'nin az bulunur bir sadelik içinde, yine az bulunur küçüklükte bir dünyadan büyük bir insan manzarası sunduğunu söylebilirim rahatlıkla.
Yani bülbül bir yerlerde hâlâ yaşatılıyor.

[email&#;protected]

Tespih Ağacının Gölgesinde / Harper Lee / Çeviren: Püren Özgören / Sel Yayıncılık / s.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir