فَإِذَا ٱنسَلَخَ ٱلْأَشْهُرُ ٱلْحُرُمُ فَٱقْتُلُوا۟ ٱلْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَٱحْصُرُوهُمْ وَٱقْعُدُوا۟ لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ ۚ فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَخَلُّوا۟ سَبِيلَهُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum ve huzûhum vahsurûhum vak´udû lehum kulle marsad (marsadin), fe in tâbû ve ekâmûs salâte ve âtûz zekâte fe hallû sebîlehum, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetin meali şöyledir:
“O halde, hürmetli aylar çıkınca artık müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir."(Tevbe, 9/5).
- Ayetteki sıralama şöyledir: “Öldürün, yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun, Tövbe ederlerse serbest bırakın!”
- Önce şunu belirtelim ki, ayetteki sıralamayla ilgili bir bilgiyi kaynaklarda bulamadık. Ondan(10) fazla tefsir kaynaklarına baktığımız halde, buna rastlayamadık. Öyle anlaşılıyor ki, müfessirlere göre bu sıralamada açıklanması gereken bir problem yoktur. Bu sıralama fiilen tatbik edilecek bir zorunluluk değildir. İstediğinden başlamak caizdir.
- Ayette geçen bu emir bir vücup ifade etmez. Yalnız, bir izin ve ibahayı ifade eder. (bk. İbn Aşur, ilgili yer)
Buna göre, fiilen öldürüp esir almak gibi ters bir algılamaya gitmemek gerekir.
Bu sıralama öyle görünüyor ki, şiddetli olandan hafife doğru yapılmıştır.
Önce öldürmek, sonra bizzat yakalayıp esir almak, sonra da yollarını kesmek, sonra da -tövbe derlerse- serbest bırakmak.
Bunun hikmetlerinden biri, bir savaş ortamında inen bu ayette düşmana ölümle tehdit edip korkutmak ve bu göz dağını vererek onları İslam olmaya yönlendirmek.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Tevbe Suresi 5. ayette "Müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün." der
- Kur'an'da, "O müşrikleri nerede bulursanız öldürün." geçmektedir. Bu
- Yanlış yorumlanan bir ayet: "Onları bulduğunuz yerde öldürün
- Hangi Tanrı, müşrikleri nerede bulursanız öldürün, der?
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Değerli kardeşimiz,
"O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir." (Tevbe, 9/5)
Bu ayeti kerime, o günkü müşriklerle savaşmayı emretmektedir. Ancak günümüzde de İslam toplumuna saldıran olursa, o bölge halkının kendilerine savaş açan kâfirlerle savaşması farzdır.
Âyette sayılan önlemlerin kendi içinde tutarlı olabilmesi için "öldürme" son çare olarak düşünülecektir. Zira önce öldürme cihetine gidildiğinde diğer önlemlerin bir anlamı kalmamaktadır. Düşmanı öldürme, zaten savaş sürecinin tabii sonuçlarından olduğuna göre, burada öldürmenin özellikle tasrih edilmesi ise -muhtemelen- diğer önlemler göz ardı edilerek bu yola gidilmemesini hatırlatmak içindir. Nitekim müteakip âyette hemen tövbe edip İslâm'a girmemekle beraber İslâm'ı Müslümanların içinde görüp öğrenmek, üzerinde düşünmek için fırsat ve bunu sağlayacak bir güvence verilmesini isteyen müşriklere bu imkânın tanınması istenmiştir. Bu anlayış Kur'an'ın öldürme konusundaki diğer ifadelerine de uygun düşmektedir.
Haram aylardan sonra artık onlarla aranızda savaş durumu başlamıştır. Şu halde onların saldırılarını beklemeksizin hemen onlara savaş açınız, haram ve helâl farkı gözetmeden onları nerede bulursanız ve nasıl öldürebilirseniz öylece öldürünüz.
Bununla beraber sünnette müsle yapmaktan, yani burun ve kulak gibi organları kesmekten ve bir kimseyi durdurup, elini kolunu bağlayarak ok ve benzeri aletlerle yavaş yavaş ve işkence ile öldürmekten menedilmiştir. Bundan başka Hz. Peygamber (asm) buyurmuştur ki,
"Öldürme yönünden insanların en iffetlisi iman ehlidir." Ve yine "Öldürdüğünüz vakit güzellikle öldürün." diye buyurmuştur. İşin böyle olması gerektiğini şu âyetler de ima yollu anlatır:
Ve onları tutunuz, yakalayıp esir ediniz. Demek oluyor ki, tutup esir almak mümkün iken hemen öldürmeye kalkmamalıdır ve onları hasrediniz, bulundukları yerden çıkıp serbestçe dolaşmalarına, şuraya buraya gitmelerine izin vermeyiniz, onlar için her mersada oturunuz yani kaçırmamak, geçirmemek için evine, işine veya ticaret için sefere gidecek her geçidi tutup onları gözaltında bulundurunuz. Kâbe çevresinin müşrik varlığı ve egemenliğinden ebedî olarak arındırılması için lüzumlu her tedbir alınacaktı. (Kuran Yolu, Diyanet, ilgili ayetin tefsiri)
"Artık tövbe ederlerse, yani şirkten vazgeçip imana gelirlerse, namazı kılıp zekâtı verirlerse, yani namaz ve zekâtı kabul ederek Müslüman olurlarsa, hemen yollarını açınız, koymuş olduğunuz engelleri kaldırınız, yukarıda söz konusu edilenlerden hiçbirini yapmayınız, onları kendi hallerine bırakınız. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir. İmana girmelerinden dolayı, daha önce yapmış oldukları şeyleri, şirk, küfür ve haksızlıkları bağışlar, üstelik iman ve taatlerine ecir ve sevap da verir."
"Demek ki, o müşriklere ya ölüm ve esaret veya İslâm'a girmekten başka bir şey bırakılmamıştır. İleride de geleceği üzere, onlardan, Ehl-i kitapta olduğu gibi, cizye dahi kabul edilmeyecektir. Hasan Basri rivayet etmiştir ki; esirlerden biri, Hz. Peygamber (asm)'e işittirecek şekilde 'Allah'a tövbe ederim, Muhammed'e tövbe etmem.' diye üç kere bağırmış, Peygamber Efendimiz (asm) de 'Bırakınız, hakkı ehline tanıdı.' buyurmuştur."(Elmalılı Hamdi Yazır, ilgili ayetin tefsiri)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Yanlış yorumlanan bir ayet: "Onları bulduğunuz yerde öldürün."
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet