Plasebo kontrollü çalışmalar orta ve şiddetli tutulumlu atopik dermatitli çocuklarda gıda allerjenlerinin deri döküntülerini % oranında artırdığını göstermiştir. Üç yaşından sonra gıdaların etkisi azalmaktadır 4,6. Atopik dermatiti alevlendirdiği bildirilen gıdalar inek sütü, yumurta, soya, un, balık ve deniz ürünleri ve fıstıktır 4. Olgularımızda benzer gıdaların hastalığı alevlendirme öyküsü % olarak saptanmıştır. Rottem ve arkadaşları 5 hastalarında aile öyküsünü % oranında bildirmektedirler, bizim hasta grubunda ise ailesel atopi öyküsü % olarak bulundu.
Atopik dermatitin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde insidansı giderek artma gösteren ve hem çocuğu hem de ailenin yaşam kalitesini etkileyen kronik bir dermatit olması nedeni ile klinik tanı, takip ve tedavisinin dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir 10. Atopik dermatit tanısı klinik kriterlerin değerlendirilmesi ile konur, tanıyı doğrulayacak bir laboratuar yöntemi bulunmamaktadır 10. Bu nedenle hastaların klinik özelliklerinin erken ve doğru değerlendirilmesi gerekmektedir. Bölgemize ait atopik dermatitli hastalarda IgE düzeyinin saptanması, daha sonraki çalışmalarda bu oranın referans olarak alınabilmesini sağlayacaktır.
Alerji, bağışıklık sisteminin bir hastalığıdır. Vücut, zararsız olan maddelere karşı aşırı tepki vermektedir.
Yakın zamana kadar alerji tarama testi olarak kullanılan IgE artık eski önemini yitirmiştir. İmmunglobulin E, kanda bulunan bir antikordur. Antikorlar, bağışıklık sisteminin bir elemanıdır. Vücuttaki antikorlar, bağışıklık sistemi tarafından üretilmektedir ve bunlar vücudu bakteri, virüs, parazit ve alerjenlere karşı korumakla görevlidir. IgE normalde kanda çok az oranda görülmektedir.
Bu seviyenin yüksek olması alerji belirtisi olabilir ancak sadece alerji olduğunda yükselmez. Bunun yanı sıra alerjik hastalıklarda da IgE yüksek, normal hatta düşük seviyelerde olabilir. Ayrıca total IgE nin normal değerleri yaş gruplarına göre farklı seviyelerde olabilir.
IgE yüksekliği, alerjik hastalıkların yanı sıra, bazı enfeksiyon hastalıklarında özellikle paraziter enfeksiyonlarda, bazı kanser türlerinde ve otoimmun dediğimiz hastalıklarda da yükselebilir.
Sonuç olarak, Total ıgE yüksekliği, sadece alerjiyi göstermez.
Alerjik hastalıklarda sıklıkla ilk bakılan laboratuvar incelemesidir. Serum IgE düzeyleri yaşa bağlı olarak değişim gösterir. Bebek doğduğunda göbek kordonundaki IgE düzeyi sıklıkla 2 kIU/L’nin altındadır (IgE plasental bariyerini geçemez). Ortalama IgE seviyelerinde yaşına kadar giderek bir artış olurken yirmili yaşlardan sonra azalma saptanır. Atopik yapıdaki süt çocuklarında görülen yüksek serum IgE seviyeleri erişkin dönemdeki atopiyi öngörmez. Alerjik hastalığı olan bireylerde en yüksek serum IgE seviyeleri atopik dermatiti olan çocuklarda görülür. Alerjik astımlı çocuklarda ise alerjik rinitlilere göre daha yüksek seviyeler görülür. Alerjik hastaların yaklaşık dörtte birinde ise normal seviyede saptanır.
Alerjik ve non-alerjik bireylerde serum IgE seviyelerinde örtüşme olması nedeniyle tanısal değeri yoktur. Alerjik hastalıkların tanısı ve izlemi için bakılması önerilmez.
Ancak, “alerjik bronkopulmoner aspergillozis”de total IgE’nin > kU/L olması bir tanı kriteri olduğu için ölçülmesi gereklidir.
Atopik dermatitli hastalarda IgE düzeyi çok yüksek değerlere ulaşabilir ve serumda ölçülen spesifik IgE değerlerinde (ELISA sisteminin teknik özelliklerinden dolayı) yanlış pozitif sonuçlara neden olup besin alerjisi tanısına yol açabilir. Bu nedenle, alerjene özgü IgE ölçülen ve çok sayıda pozitif sonuç alınan hastalarda bu durum akılda tutularak total IgE ölçülmelidir.
Unutmayın!
Alerjik hastalıklar dışında birçok hastalıkta da total IgE seviyeleri yükselebilmektedir.