Trt Spor Spikerleri Bayan

14 yıl önce - Pts 18 May ,



Bir usta; Tansu Polatkan

TRT'nin tek kanallı günlerinden bir sima Tansu Polatkan Hani, televizyonun İstiklâl Marşı ile açılıp kapandığı, "Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız" yazısının ekranda belirdiği günler.

Spor haberlerinin değişmeyen yüzlerinden Tansu Polatkan, bugün hâlâ TRT ekranında, maç yayınlarında spor dostlarının kâh yüzüyle, kâh sesiyle karşısında.

Yıllara meydan okuyan bu usta isim ile Ankara Tenis Kulübü'nde röportajımızı için buluşuyoruz Mart ayında ılık bir Ankara günü Bakıma alınmış tenis kortlarına nazır, çaylar eşliğinde koyu bir sohbetin başındayız.

Mikrofonla tanışıklığı hayli uzun yıllara dayanıyor Tansu Polatkan'ın Hem de öyle böyle değil. Taaa 11 yaşına kadar Yani, daha çocukluğunda mikrofona aşina olmuş Polatkan.

Yıllar öncesine dönen Tansu Polatkan, o günleri öyle keyifle anlatıyor ki

&#;Fakat, bu arada tiyatro merakım var. Konservatuvar sınavına girdim ve kazanamadım. Ama her zaman iyi bir seyirci oldum. Futbola devam ederken bir yandan da spikerlik sınavlarını takip ediyorum. veee Televizyon evlerimize daha girmemiş, radyo dinliyoruz. Bir anons 'TRT spor spikeri alacaktır. Şu şu şartları haiz adayların' Öyle bir fırladım ki, herhalde ilk müracaat eden kişi bendim. Sınavlara girdik, sonrasında uzun süre ciddi bir kurs gördük. Rahmetli Zafer Cilasun diksiyon derslerine girerdi. Jülide Gülizar'dan çok şey öğrendik. Futbol tekniği derslerine Serpil Hamdi Tüzün gelirdi. Halit Kıvanç hocamız, Çetin Çeki, Arman Talay ile uzun bir kurs dönemi Sonunda tekrar sınava girdim ve yılı ile birlikte radyoda maç anlatmaya başladım.&#;



&#;İLK MAÇIM, ESKİ TAKIMIM&#;

- Anlattığınız ilk maçı hatırlıyor musunuz?
&#;Elbette, PTT - Galatasaray maçıdır. İlginç yönü de daha önce PTT takımının oyuncusuyken, çok değil birkaç yıl sonra radyoda maçını anlatan spiker oldum. Belki sahada olabilirdim ama değildim, maçı anlatıyordum. Hatta PTT'nin golünü atan arkadaşım Erol ile dostluğumuz sürer. Maç berabere bitti. Galatasaray'ın golünü de Bülent Ünder atmıştı. Bir dönem Fatih Terim'in antrenörü olarak çalıştı. Yıllar sonra dostluğumuz ilerlediğinde Bülent'e de, bu maçın bendeki yerini anlatmışımdır. Güzel ve bir o kadar da ilginçtir benim için&#;

78 DÜNYA KUPASI'NIN KALECİSİ!

- Futbolcu-spiker (!) olarak Dünya Kupası'nda hoş bir anınız var, onu okuyucularımızla da paylaşır mısınız?
&#;Arjantin'deki Dünya Kupası'nda Halit Kıvanç'ın ön ayak olmasıyla yaşandı bu güzel hadise.. Kupada eski futbolcular Fontaine, Kopa, Bobby ve Jacky Charlton Kardeşler var. Halit Ağabey'in 'Neden top oynamıyorsunuz' kışkırtmasıyla Avrupa ile ABD televizyoncularının maç yapması kararlaştırıldı. Maçın geliri ise bizdeki çocuk esirgeme karşılığı gibi bir kuruma bırakıldı. Maç bitti. Kaleciydim. Önümde Fachetti vardı. Çok keyifli bir maçtı. Savunmalar gol olsun diye rahat oynadı. Karşımda Omar Sivori oynuyordu. 'lı yılların en iyi futbolcusuydu. Halit Ağabey menajerimiz. Soyunma odasında formaları dağıttı, devre arasında değişiklikleri hep o organize etti. Çok güzel bir anıdır&#;

&#;3 BÜYÜKLERİ TUTMADIĞIMA KİMSEYİ İNANDIRAMIYORUM&#;

- Yıllardır futbolun içinde olan insanın tuttuğu bir takım vardır herhalde
&#;Ben Sarıyer takımına sempati duyuyorum, kimseyi de inandıramıyorum. 'İlla 3 büyükleri tutacaksın' diyorlar. Kimi Galatasaraylısın diyor, kimisi Beşiktaş.. Fenerbahçeli olduğumu söyleyenler dahi var. Demek ki bir tarafsızlığı yaratabilmişim, çeşitli görüşler geliyor.&#;

- TRT'den yetişip, özel kanallarda gördüğümüz çok sayıda isim var. Sizin TRT'de kalma sebebiniz neydi?
&#;Esasında bir dönem TRT'den ayrıldım. Ankara'da CTV'de çalıştım. İlk neden kızımın tahsili. Konservatuvarda bale bölümünde okuyordu. Ankara'da alışkanlıklarımız var. Hayat biraz daha kolay. Bir de televizyonların yeni kurulduğu dönem gelecekleri hakkında bir garanti yoktu. Televizyonculuk ekip işi. Ankara'dan böyle bir ekip oluşturamadık. Dolayısıyla TRT her zaman ilk tercihim oldu.&#;

&#;TOP KIZDI, OYUN ALANINI TERK ETTİ!&#;

- Özel kanallardaki genç spikerlere yaklaşımınız nasıl?
&#;Maç anlatımlarında büyük yanlışlıklar var. Gerek Türkçe, gerek futbol tekniğiyle ilgili yanlış mesajlar veriyorlar. Mesela, 'kalkan bayrak,' 'çalan düdük', 'top oyun alanını terk ediyor' Terk etmek bir canlının yapabileceği eylemdir. Topa vurursanız gider. 'Kaleci kalesini terk etti' dahi yanlış bir cümle. Terk etmek bırakıp gitmek demektir. Kaleci terk etmişse, o halde takım oyuna 10 kişi devam ediyor demektir. Etkeni ve edilgeni ayırt etmek gerek. Kurallarla ilgili yanlışlıklar var. Mesela, 'Kendini yerde buldu, hakem penaltı verdi' deniyor. Kendini yerde bulamaz ki Nerede kaybetmişti?!.. Düştü, düşürüldü denilebilir Bunun kural kitabında 10 ayrı şekli var. Anlatıcı onu görüp çözmek zorunda. İfadelerde eksiklik var. Arkadaşlarımız kural kitaplarını da fazla okumuyorlar. 'Ayağını fazla kaldırdı' ifadesi Bunun da bir ifadesi vardır, rakibi için tehlikeli olacak yüksekliğe kaldırmıştır mesela. Vurgularda yanlışlıklar da had safhada..&#;

- Bu seyirci üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?
&#;Bu seyircinin profiline göre değişir. Kimi seyirci için maç önemlidir, spikerin anlattıklarına kulak vermez. Ben Dünya Kupası'na gittim, geldim. Çoğu arkadaşım, 'Sen Dünya Kupası'nda mıydın' dedi. Çünkü onlar için anlatıcı değil, maç önemli. Kimisi için olay önemli. Kimisi de sayıları az olmakla birlikte 'Bu spiker bakalım nerede yanlış yapacak' diye bekliyor. Ama yeni nesil, bizim kuşağımızı dinlemediği için bu işlerin hep böyle olduğunu zannediyor.&#;

- Peki, sizin bu kuşakta beğendiğiniz spiker yok mu?
&#;Okay Karacan'ı beğeniyorum. Tarzını hiç değiştirmedi. Zaten bizden yetişen bir arkadaşımızdı.&#;

- TRT'de sizin kuşağınız ilk kadrolu spor spikerleri değil mi?
&#;Evet, TRT'nin ilk kadrolu spor spikerleri bizleriz Abidin Aydoğdu, Murat Ünlü, Doğan Yıldız, İlker Yasin, Akın Göksu. Sonra ikinci kuşak, Ercan Taner, Hüseyin Başaran, Levent Özçelik, Barbaros Talı sürer gider. Okay Karacan tarzını hep korudu. Üslubunu da bana benzetiyorum. Zaman zaman bana kimi konularda danışması, sorması da hoşuma gidiyor. Melih Şendil'in anlatımlarını ise abartılı buluyorum. Melih de, Ercan Taner de pozisyonları bağırarak, abartarak anlatıyorlar. Maçı spiker heyecanlandırmayacak. Maçta heyecan varsa, onu seyirciye ya da dinleyiciye aktaracak. Anlatıcının görevi budur.&#;

seafoodplus.info?Type=&kate p;go=

[Link düzletildi. - Mehmet! - Pts 18 May ]

Yılların eskitemediği spor spikeri



(+)

Murat Ünlü

Spor spikeri olabilmek, medya dünyasına adım atabilmek için çok çalıştı. 'li yıllarda Dünya kupası maçlarında Türkiye, bir tek onun sesiyle coşkuya vardı. Ağlayan spiker olarak anıldı. 40 yıllık meslek hayatını hala TRT'de sürdürmeye devam eden Murat Ünlü ile kısa bir söyleşi yaptık.

Meslek hayatınıza nasıl başladınız?
Meslek hayatıma küçük yaştan beri idealimde olan bu meslek için büyük bir tutkuyla çalışarak başladım. Hayatta tesadüflerin rolü çok büyük, öyle bir tesadüf oldu ki üniversiteyi okurken o zamanın İzmir TRT Radyosu Program Müdürü Arslan Alp ile sıra arkadaşı olduk. Ona benim böyle bir idealim olduğunu ve radyoya girmek istediğimi söyledim.O zamanlarda TV henüz yok tabiki. Ve´de Arslan Alp´in aracılığıyla TRT radyosunda yayın hayatıma başladım.

Kaç ödülünüz var?
Bunların içinde sizin için en değerli olan hangisi? Bugüne kadar bir hayli ödülüm seafoodplus.info en değerlisi yılında Fenerbahçe-Bordo maçıyla aldığım ödüldür. O dönemde maç TV´den yayınlamıyor ve radyodan bir tek ben veriyorum. Tüm Türkiye´nin kulağı bende ve öyle bir coşku yaşandı ki Fenerbahçe maçı kazandığında sevinçten ağlayacak gibi olduk. Ertesi gün gazetelerde ´Ağlayan Spiker´ manşetleri atıldı ve rahmetli Turgut Özal´dan da çok büyük övgüler aldım. Bu maçta anlatımımla aldığım ödülün yeri ayrıdır.

Maç anlatımları sırasında yaptığınız en büyük gaf neydi?
Meksika´da Dünya Kupası maçlarında Almanya-Arjantin maçını anlatıyoruz. Yanımda arkadaşım Akın Göksu var ve ikimiz birlikte 90 dakikayı paylaşıseafoodplus.info yarı bitti ve devre arası biz kulaklıkları bıraktık dinleniyoruz. Tekrar ikinci yarı için kulaklıkları taktık, anlatıma başladık. Anlatım esnasında da ben başlarken kendi düğmemi, arkadaşım başlarken kendi düğmesini açıyor. Fakat öyle bir şey oldu ki Ankara yayın odası, sesiniz gelmiyor ses çok derinden geliyor dedi. Öylece dakika cebelleştik, teknisyenler çağırdık ama sorun gitmedi. En sonunda bir görevli geldi, şöyle bir baktı ve arkadaşımın kulaklığını bana benim kulaklığımı ona taktı. Meğerse heyecanla devre arasında ben onun kulaklığını takmışım kendi düğmemi açıyorum o benimkini takmış kendi düğmesini açıyor. Böyle bir gafımız olmuştu.

"Keşke şu maçı da anlatsaydım" dedğiniz oldu mu?
Dünyada o kadar çok maç anlattım ki, keşke şunu da anlatsaydım diye hiçbir özentim olmadı. Allah´a şükürler olsun her platformda her ortamda, Japonya´dan Amerika´ya kadar % 70 ülkede yayın yaptım.

Peki maç esnasında spikerliği bırakıp antrenörlük yaptığınız anlar oluyor mu?
Hayır kesinlikle. Yapanları da ukalalık olarak nitelendiririm. Bizim orda görevimiz olanı yansıtmak, kendi fikrimizi empoze etmek değil. 6) Son zamanlarda spikerin yanında yorumcu modası başladı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? İyi yorumcular var ama bunun yanında iyi olmayanlar da var. Aslında çoğu kafasına göre yoru yapıyor. Hatta bazen yayında bulunduğum maç için ertesi gün yazılanlara bakıyorum, ya acaba ben bu maçta değilmiydim diye kendi kendime hayıflanıyorum. Öyle bir ortam var ki Galatasaray yazarı, Fenerbahçe yazarı, Trabzonspor yazarı yani herkes kendi lehine göre yazıyor. Yorumcularda da byle olanlar var.

Erkeklerin oynadığı, yönettiği ve çoğunlukla onların izlediği bu spor dalında sizce kadın spikerlerin şansı ne kadar?
Türkiye´de bildiğim kadarıyla bir tek Semahat Arslaner var. Ama erkekler kadar başarılı olduğunu söylemek mümkün değil diyor dinleyenler, ben değil. Bence bir bayan spiker futbolu değil de, bir tenis maçını bir yüzmeyi anlatabilir. Ama futbol için pek başarılı olacaklarını zannetmiyorum.

Televizyon ve radyodaki maç anlatımının teknik farklılıkları nelerdir?
Sizce hangisi daha zor ya da hangisi daha keyifli? Radyo daha keyifli kesinlikle. Çünkü radyoda bir tempo yakaladığınız zaman inanılmaz keyifli maç anlatıyorsunuz, hele ki o maçı televizyon vermiyorsa daha da keyifli anlatıyorsunuz. Televizyonda anlatırken ise yaptığınız en ufak bir hata anında göz önünde oluyor. Bununla ilgili bir eleştiriyi hemen söyleyeyim. ´lerin başında Münih´te bir final maçı anlatıyorum. Bu maçın da Türk gözlemcisi Şeref Eldik diyeceğime, Şener Eldik ağzımdan çıkmış bulundu. Ertesi gün Hürriyet Gazetesinin eski yazarlarından, aynı zamanda Milli Takım´ın eski Teknik Direktörü Eşref Aytaç, benimle ilgili bir sayfa doldurmuştu. Yani sadece r ve f harflerinin farkı İşte televizyonun bu dezavantajı var. Teknik olarak ise televizyonda maç anlatımı daha donanımlı oluyor.

Spor spikerliğinde başarıya giden püf noktalar sizce nelerdir?
Bu mesleği yapmak isteyenlere verebileceğiniz tavsiyeleriniz var mı? Her şeyde olduğu gibi çalışmak ve sevmek Bu iki şey Seveceksiniz ve çalışacaksınız. Eğer sevmiyorsanız başarı şansınız düşüktür. Tavsiyem hangi mesleği seçerseniz seçin onun alt yapısını oluşturmalısınız. Örneğin spor spikerliği için bir hakemlik eğitimi alabilirsiniz.

14 yıl önce - Pts 18 May ,


mesut mertcan
12 eylül askeri darbesini radyodan duyuran spiker

Spiker Mesut Mertcan radyoevinde Erzurum'un kurtuluşu ile ilgili bir ihtiyar gazi ile söyleşi yapmaktadır. Bant kaydına alınan bu proğram 12 martta yayınlanacaktır.
- "dede anlat bakalım Erzurum'u düşmandan nasıl kurtardınız?" dede anlatır
- " milli birlik ve imanımızın gücü ile toplanıp gavurun ?
Spiker kaydı durdurur ve dedeyi ikaz eder bu proğramı tüm Türkiye'nin seyredeceğini kelimelerin küfürsüz olmasını ister.
Dede celallanarak
- "ne baba yalan söyleyek günaha mı girek" der.

14 yıl önce - Pts 18 May ,

adini hatirlamiyorum ama su galatasaray-arsenal maci son penalti unutulmaz, hala kulaklari,da:
- hadi popescu, hadi oglum, hadi aslanim, haydi popescu, popescu geliyor, popesuuu, popescuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu

ne macti, hele spikerde spiker olunca

14 yıl önce - Sal 19 May ,

Alıntı:

adini hatirlamiyorum ama su galatasaray-arsenal maci son penalti unutulmaz, hala kulaklari,da: - hadi popescu, hadi oglum, hadi aslanim, haydi popescu, popescu geliyor, popesuuu, popescuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu ne macti, hele spikerde spiker olunca

Evet o unutulmaz maçı sunan spiker Levent Özçelik idi.

Bu vesileyle yılında Fenerbahçe'nin lik Bordeaux zaferini anlatan Murat Ünlü'yü de saygıyla anmak isterim. Ne muhteşem bir anlatımdı.. Hâla tadı damağımdadır.

13 yıl önce - Cmt 06 Şub ,

eski trt spikerleri gercektende efsaneydi

bugün bir mac anlatiliyor trt'de insanin uykusu geliyor

13 yıl önce - Cmt 06 Şub ,

yalnız levent özçelik halen ömer üründül ile ki bu ikili simit peynir ya da köfte patates gibidir seslerinin birbirini tamamlaması açısından halen dünya kupası ve avrupa kupası maçlarını seafoodplus.infoım daha da anlatacaklardır..