Tükürük bezleri, tükürük salgılamak ve salgıyı ağız içine ulaştırmakla görevlidir. Üç çeşit tükürük bezi vardır:
Bu büyük bezlere ek olarak, ila arasında küçük tüp bezi; ağız ve boğaza yayılmış durumdadır.
Bazı durumlarda, tükürük bezlerinin içinde, kalsiyum açısından zengin, ince yapıda taşlar oluşur. Bu taşların oluşumunun kesin nedeni bilinmemektedir. Bazı taşlar, aşağıdaki nedenlerden dolayı oluşabilir:
Tükürük bezi enfeksiyonu, genellikle bakterilerin neden olduğu, acı veren bir enfeksiyondur. Bu hastalık, tükürük bezi taşları olan yaşlı yetişkinler arasında daha yaygındır. Tükürük bezi enfeksiyonu, aynı zamanda doğumdan sonra ilk birkaç hafta içinde bebeklerde de oluşabilir. Eğer uygun bir tedavi yolu izlenmezse, durum, özellikle yaşlı ve dayanıksız kişilerde ciddi bir enfeksiyona dönüşebilir.
Sistemik (tüm vücutta oluşan) viral enfeksiyonlar, bazen tükürük bezlerine de yerleşirler. Bu durum; yüzde şişlik, ağrı ve yemek yemede zorlanmaya neden olur. Bu belirtiler en çok kabakulak rahatsızlığında görülür.
Bebekler, bazen kulak gelişimiyle ilgili sorunlardan kaynaklanan, parotis bezinde bir kist ile doğarlar. Daha sonraki dönemlerde, tükürük bezlerinde; travmatik yaralanmalar, enfeksiyonlar, tükürük bezi taşları veya tümörler nedeniyle de kist oluşma olasılığı vardır.
Çoğu iyi huylu olan bu tümörler, çoğunlukla parotid bezinde meydana gelir ve rahatsızlığın en yaygın türü genellikle sadece kulak memesi altında, yavaş büyüyen, ağrısız bir şişkinlik olarak görünür. Radyasyona maruz kalma ve muhtemelen sigara bu tümörlerin en önemli nedeni olarak sayılabilir.
Tükürük bezi kanserleri nadir olarak görülür. Tükürük bezi kanseri için bilinen risk faktörleri Sjögren sendromu ve radyasyona maruz kalmaktır. Sigara içmek de bu tür tümörlerin gelişmesinde rol oynayabilir.
Sjögren Sendromu; kronik, otoimmün bir hastalıktır. Hastalığın nedeni, vücudun bağışıklık sisteminin; tükürük ve gözyaşı bezlerine (bazı durumlarda ter ve yağ bezleri) saldırmasıdır. Bu hastalık çoğunlukla orta yaştaki kadınlarda görülür.
Bazı durumlarda tükürük bezleri; nedeni bilinmeyen bir şekilde, enfeksiyon, enflamasyon veya tümör belirtisi olmadan büyüme gösterir. Bu rahatsızlık en sık parotis bezini etkiler.
Belirtiler, tükürük bezlerinde oluşan rahatsızlığa göre değişiklik gösterir. Hastalıklara göre belirtiler şunlardır:
En sık görülen belirti genellikle ağız tabanında meydana gelen ağrılı şişliktir. Ağrı, yemek sırasında kötüleştirebilir.
Tükürük Bezi Enfeksiyonu Belirtileri
Bu belirtilerin sonrasında genellikle yüzün her iki tarafında parotis bezlerinde şişlik oluşur. Bu durumda ağzı tamamen açmak zorlaşır.
Kistler, ağrısız bir şişliğe neden olur. Bu şişlik, bazen yemek yemeyi engelleyecek kadar büyük olabilir.
Yavaş büyüyen ve bazen ağrılı olabilen şişlikler, hem iyi hem de kötü huylu tükürük bezi tümörlerinin en yaygın belirtisidir. Bu şişlikler; dilde veya ağız çatısında, çene altında ve yanaklarda bulunabilir.
Sjögren sendromunun başlıca belirtileri, tükürük bezleri şişmesi, ağızda ve gözlerde kuruluktur.
Bu rahatsızlığın belirtileri; tipik olarak yüzün her iki tarafında parotis bezlerinin ağrısız bir şekilde şişmesi olarak kendini gösterir.
Bu hastalıkların tanısı için öncelikle doktorunuz; hastalık hikâyenizi, kullandığınız ilaçları ve beslenme alışkanlıklarınızı öğrenecektir. Doktorunuz, ayrıca şu soruları da soracaktır:
Sonrasında, doktorunuz ağız içi dâhil olmak üzere baş ve boyun bölgesini inceleyecektir. Eğer bu muayene sırasında dokunmadan dolayı acı hissederseniz bunu doktorunuza bildiriniz.
Belirtilere göre doktorunuz sizden şu tetkikleri de isteyebilir:
Tedavi rahatsızlığa bağlı olarak değişir:
Taş, kanalının sonunda bulunuyorsa, doktorunuz, taşı hafifçe bastırarak dışarı çıkarabilir. Derinde bulunan taşlar ise cerrahi ile çıkartılabilir.
Tükürük bezi enfeksiyonu;
Eğer enfeksiyon, bu yollarla tedavi edilemiyorsa, iltihabı çıkarmak için müdahale edilmesi gerekebilir.
Bu enfeksiyonlar genelde kendi kendilerine geçer. Bu durumda yapılacak olan tedavi, daha çok belirtileri ortadan kaldırmak üzeredir. Bu tedaviler şunları içerir:
Küçük kistler, kendi kendilerine yok olabilir. Daha büyük kistler ise geleneksel cerrahi veya lazer cerrahisi ile çıkartılabilir.
Kanserli olmayan tümörler, genellikle ameliyatla çıkarılır. Bazı durumlarda, tümörün tekrarlamaması için radyasyon tedavisi uygulanabilir.
Daha küçük, erken evrede bulunan ve düşük dereceli tümörler genellikle tek başına cerrahi ile tedavi edilebilir. Ancak, daha büyük, yüksek dereceli tümörler genellikle cerrahi sonrası radyasyon tedavisi gerektirir. Cerrahi olarak müdahale edilemeyen tümörlerde de radyoterapi veya kemoterapi uygulanır.
Hastalığın tipik belirtisi olan ağız kuruluğunu geçirmek adına, tükürük salgılanmasını uyaran ilaçlar verilir. Tükürük üretimini uyarmak için şekersiz sakız da önerilebilir. Sigara tüketimi azaltmak da kuruluğu giderecektir. Sjogren sendormu olan insanlarda tükürük salgısının düşük olması nedeniyle ağız ve diş etlerinde sık sık problem meydana gelir. Bu nedenle, bu soruna sahip kişiler ağız hijyenine dikkat etmelidirler.
Tedavi altta yatan sağlık sorunun giderilmesini hedefler.
Tükürük bezlerini viral enfeksiyonlara karşı korumak için kabakulak ve grip aşısı olunmalıdır.
Diğer tükürük bezi hastalıklarını önlemek için özel bir yol yoktur. Ancak aşağıdaki önlemler, söz konusu hastalıklardan korunmada yardımcı olabilir:
Sağlıklı bir yaşam geçirebilmek ve hayat kalitemizin yüksek kalmasını sağlamak için vücutta yer alan organların ve sistemlerin doğru şekilde çalışması çok önemlidir. Birbiriyle bağlantılı olan vücut sistemi organlarından birinde yaşanacak en küçük sorun, diğer organların da doğru çalışmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Kulak, burun ve boğaz ise bu sistem elemanlarının temel taşları arasında yer almaktadır.
Halk arasında Kulak Burun Boğaz (KBB) olarak bilinen “Otorinolarengoloji” bölümü; baş, boyun, kulak, burun ve boğazda meydana gelen rahatsızlıkların teşhisi ve tedavisi konusunda uzmanlaşan bir sağlık alanıdır. Baş ağrısı, kronik nezle, sinüzitler, boğaz ağrısı, kulak çınlaması, akıntı, iltihap ve horlama gibi temel hastalıklar dışında baş ve boyun bölgesinde kitle tespiti, tiroid ve paratiroid hastalıkları ve tümörleri, tükürük bezi hastalıkları ve tümörleri, baş boyun tümörleri (gırtlak, geniz, ağız içi, sinüs ve kafatabanı tümörleri gibi…)burun estetiği ve yüze yönelik estetik girişimler, işitme kayıplarının ve kulak zarının tedavisi ve cerrahi müdahale gerektiren her türlü işlem, kulak burun boğaz biriminin alanına girmektedir. Bununla beraber bademcik ve geniz eti gibi genellikle çocuklarda görülen ve kulak burun boğaz biriminin alanına giren özel hastalıklar da tedavi kapsamında yer almaktadır.
Kulak burun boğaz birimine her yaş grubundan kişiler başvurabilmektedir. KBB uzmanları tarafından hastanın şikayetleri dinlendikten sonra tanı konulabilmesi için öncelikle detaylı muayene ve endoskopik değerlendirme ile birlikte bir dizi test ve analizler uygulanır. Yapılan testler sonucunda hastalığın ciddiyetine göre tedavi yöntemi belirlenir. Tedavi doğrudan kulak burun boğaz birimi uzmanları tarafından gerçekleştirildiği gibi, hastalığın seyrine göre farklı alanlardaki uzmanların görüşlerinden de faydalanılmaktadır.
Yeni hastaların yanı sıra bu alanlarda kronik rahatsızlık yaşayan hastalar da tedavilerinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için birime müracaat etmektedir. Özellikle KBB’nin cerrahi alanına giren estetik müdahale gibi periyodik olarak kontrol edilmesi gereken hastalar, belirli aralıklarla uzman muayenesinden geçmek zorundadır. Böylece tedavi sonrası rehabilitasyon sürecinin sağlıklı bir şekilde sürdüğünden emin olunmaktadır.
Kulak burun boğaz birimi, barındırdığı geniş uzmanlık alanından ötürü pek çok hastalığa cevap bulan bir tedavi alanına sahiptir. Kişinin kulak, burun ve boğazına dair şikayetleri, uzmanlar tarafından detaylı şekilde incelenmektedir.
KBB’nin tedavi alanlarından kulak hastalıkları, çeşitli şikayetlere bağlı olarak şekillenmektedir. Bu şikayetler genellikle orta kulak iltihapları, çınlama, geçici ya da kalıcı işitme kaybı, yüz felci, kulak sinirlerinde yaşanan rahatsızlıklar ve estetik bozukluklar olarak sıralanmaktadır. Yukarıdaki şikayetleri gerekçe göstererek başvuru yapan kişiler, uzman hekimler tarafından kapsamlı bir taramaya tabi tutulmaktadır. Tedavi yöntemi ise kapsamlı tarama sonucu elde edilen bulgulara göre belirlenmektedir. Bu tedavi yöntemleri poliklinik düzeyinde olduğu gibi, daha kapsamlı müdahale gerektiren cerrahi ve estetik işlemler de kulak burun boğaz biriminin kapsamına dahil olmaktadır. Ayrıca duyma bozukluğu tedavisi için ihtiyaç duyulan cihaz ya da protezlerin uygulaması da bu birim tarafınca yapılmaktadır.
Burun merkezli şikayetler de kulak burun boğaz biriminin tedavi kapsamına girmektedir. Koku alma kaybı, burun tıkanıklıkları, burun iltihapları, kanama ve şekil bozuklukları gibi şikayetler, birimin ilgilendiği başlıca hastalıklar arasındadır. Kulak burun boğaz uzmanlarının yaptığı muayene ve tetkikler sonucu tanı belirleme işlemi gerçekleşir. Bu aşamadan sonra ise birim uzmanları, doğru tedaviyi uygulamak için gerektiği durumlarda diğer birim doktorlarının da görüşlerine başvurur. Ayrıca burundan kaynaklı iyi ya da kötü huylu tümörlerin ilk tespiti de alanında uzman kulak burun boğaz cerrahları tarafından yapılmaktadır. İlk tanı konulduktan sonra hastanın doğru şekilde tedavi edilmesi için onkoloji birimine nakli gerçekleştirilir.
Kulak burun boğaz biriminin ana tedavi alanlarından birisi de boğaz hastalıkları olarak dikkat çekmektedir. Horlama, uyku apnesi, reflü, ses tellerinde oluşan polipler ve nodüller, çene ve boğaz ağrısı, boğaz kuruluğu, yanma hissi ve yemek borusu hastalıkları konusunda kulak burun boğaz birimine başvurulmalıdır. Poliklinik düzeyindeki bu şikayetler, kulak burun boğaz birimi uzmanları tarafından tanı ve doğru tedavi yöntemleri ile çözüme kavuşturulmaktadır. Bunun yanı sıra estetik deformasyonlar ve bozulmalar da kulak burun boğaz biriminin cerrahi tedavi aşamaları arasında yer almaktadır.
Sağlık
Hastalıklar
Ağız Kuruluğuna Hangi Bölüm/Doktor Bakar?
Toplumda birçok kişinin yaşadığı ağız kuruluğu, salgı bezlerinin yeterince çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Salgı bezlerinde ki herhangi bir problem ise tükürük üretiminin engellenmesine neden olabilmektedir. Ağız kuruluğu, ağız içi sağlık açısından oldukça önemlidir. Diş eti hastalıklarından, kronik böbrek hastalıklarına kadar pek çok durum ağızda kuruluk yapabilmektedir. Sadece ağız içi kuruluk değil, boğaz kuruluğu ve dudaklarda çatlama gibi birçok problemi de beraberinde getirir. Bundan dolayı da, ağız kuruluğunun neden olan hastalıklar tespit edilmelidir. Basit bir durum gibi gözükse de mutlaka tedavi edilmesi gereken rahatsızlıklardan biridir. Peki ağız kuruluğu için hangi bölüme/doktora gidilir? İşte detaylar
Tükürük bezleri, baş ve boyun bölgesinde bulunur. Sindirime yardımcı olmak için de tükürük denilen salgılar üretir. Bu salgıyı özel kanallarla ağız, boğaz, yutak, burun, sinüs gibi bölgelere boşaltır. Yüzün sağında ve solunda olmak üzere altı büyük tükürük bezi ile mukozanın içerisinde bulunan yüzlerce küçük tükürük bezleri bulunur. Tükürük sadece sindirime yardımcı olmak için değil ağız, burun, gırtlak boşluğu için olması gereken ıslaklığı ve nemi sağlamak içinde üretilir. Aynı zamanda ağız içinde oluşan bakteri ve mantarları engellemeye de yardımcı olurken, enfeksiyonlarla savaşmakta da büyük rol oynar. Hem fizyolojik hem de psikolojik sebeplerden kaynaklı gelişen ağız kuruluğu için merak edilenleri sizler için derledik
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
seafoodplus.info
Yayınlanma:
Ağzımızı nemlendirmek, temizlemek ve yiyecekleri sindirmek için hepimizin tükürüğe ihtiyacımız var . Tükürük ayrıca ağızdaki bakteri ve mantarları kontrol ederek enfeksiyonu önler. Yeterli tükürük olmadığında ağız kuruluğu meydana gelir. Ağız kuruluğu hakkında merak edilen tüm detaylar haberimizde… Ağız kuruluğu için hangi bölüme gidilir? İşte cevabı…
AĞIZ KURULUĞU NEDİR?
Ağız kuruluğu ağzınızdaki tükürük bezlerinin ağzınızı ıslak tutmak için yeterli tükürük yapmadığı bir durumu ifade eder. Ağız kuruluğu genellikle bazı ilaçların ya da yaşlanma sorunlarının yan etkisinden ya da kanser için radyasyon tedavisinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Daha az sıklıkla, ağız kuruluğu tükrük bezlerini doğrudan etkileyen bir durumdan kaynaklanabilir.
Tükürük, bakterilerin ürettiği asitleri nötrleştirerek, bakteriyel büyümeyi sınırlandırarak ve yiyecek parçacıklarını yıkayarak diş çürümelerini önlemeye yardımcı olur. Tükürük ayrıca tat alma yeteneğinizi geliştirir ve çiğnemeyi ve yutmayı kolaylaştırır. Ayrıca tükürükteki enzimler sindirime yardımcı olur.
Ağız kuruluğu genel sağlığınız, diş ve diş eti sağlığı ile iştahınızı ve de yediklerinizden tad almanızı büyük ölçüde etkiler.
AĞIZ KURULUĞU NEDENLERİ
Pek çok şey ağız kuruluğuna neden olabilir. Genellikle susuz kalmaktan kaynaklanır. Şeker hastalığı gibi bazı hastalıklar tükürük üretiminizi de etkileyebilir ve ağız kuruluğuna neden olabilir. İştah bastırıcılar ve kemoterapi ilaçları gibi bazı ilaçlar ve takviyeler ayrıca ağız kuruluğuna neden olabilir.
Ağız kuruluğunun diğer nedenlerinden bazıları şunlardır:
Stres
Kaygı
Tütün ve alkol kullanımı
Sakinleştirici ilaçlar
Radyasyon tedavisi
Romatoid artrit veya Sjögren sendromu gibi bazı otoimmün bozukluklar
Yaşlanma
AĞIZ KURULUĞU İÇİN HANGİ BÖLÜME GİDİLİR?
Ağız kuruluğu için öncelikle bir diş hekimine gidilerek tedaviye başlanabilir. Uzun süre ağız kuruluğu yaşayan kişilerin ise hastalık tanı ve tedavisi için Dahiliye (İç Hastalıkları) uzmanına başvurmak gerekir.
İlginizi ÇekebilirAğız yaralarına hangi bölüm/doktor bakar?İlginizi ÇekebilirAğız yaralarının nedenleri nelerdir?doktorkanserşekerşeker hastalığı