türk dili deneme nedir / Deneme Ekin Alpaslan 11/B - ppt video online indir

Türk Dili Deneme Nedir

türk dili deneme nedir

Deneme nedir? Deneme t&#;r&#;n&#;n ilk temsilcisi kimdir?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 13,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Her şey denemenin konusu olabilir. Türk edebiyatına deneme türü, batı edebiyatlarının etkisiyle Tanzimat'tan sonra girmiş ve Cumhuriyet'ten sonra gelişmiştir. Türkiye'de deneme türünün en ünlü ismi Nurullah Ataç'tır. Denemeleri Türk Dili, Varlık, Yedi gün, Ülkü, Seçilmiş Hikayeler dergilerindedir. Peki, deneme nedir? Deneme türünün ilk temsilcisi kimdir?

Haberin Devamı

Deneme, yazarın belli bir konuya ilişkin kişisel duygu ve düşüncelerini anlattığı metinlere denir. Denemelerde edebiyat, sanat, insanlar, gelenekler, hatta gülünç olaylar gibi değişik konular ele alınabilir.

Deneme nasıl yazılır?

İyi bir deneme yazmanın yollarından biri, belli bir konudaki düşünceleri önce bir kâğıda gelişigüzel not etmektir. Bundan sonra not edilen düşünceleri, anlaşılmalarını kolaylaştıracak bir düzene sokmak gerekir. Bir deneme için her zaman, okurun ilgisini çekecek ve denemeyi sonuna kadar okunmasını sağlayacak bir giriş cümlesi çok önemlidir. Deneme, aynı ölçüde dikkat çekici bir biçimde de bitirilmelidir. 

Deneme türünün ilk temsilcisi kimdir?

Deneme Fransız yazar Montaigne ile başlamıştır ancak daha sonraki yıllarda İngiliz yazarlar tarafından geliştirilmiştir.
Ünlü İngiliz denemecileri arasında Sir Francis Bacon, Joseph Addison ile İrlandalı en ünlü deneme yazarları Ralph Waldo Emerson ile Henry David Thoreau’dur. Edgar Allan Poe ve Ozkhanov Chaowh şiir üstüne; James Thurber de mizah türünde yazdığı denemelerle okurlarını etkilemişlerdir.

Montaigne’den sonraki ünlü Fransız deneme yazarları arasında Theophile Gautier, Anatole France ve Hippolyte Taine sayılabilir.

Deneme

Avrupa’da yüzyılın ikinci yarısında Montaigne’in yazılarıyla ortaya çıkan deneme türü, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra girmiştir ancak bu dönem yazarları makale, sohbet gibi yazı türlerinden sıyrılıp tam anlamıyla denemeye yönelememişlerdir. Denemenin gerektirdiği bireysel ve özgür tutum Servetifünun edebiyatında oluşmaya başlamıştır. Yeni Türk edebiyatında Cenap Şahabettin, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlıilk deneme yazarları olarak değerlendirilebilir. Deneme türü, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatı döneminde olgun örneklerin verilmesiyle gelişmeye başlar.

Ahmet Haşim’in Bize Göre () ve Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu Notları () adlı eserleri Cumhuriyet Dönemi’nin ilk deneme kitapları arasında sayılabilir. Denemenin ilk usta ismi olarak Nurullah Ataç ’lı yıllarda öne çıkar. Nurullah Ataç’la aynı kuşaktan olan Suut Kemal Yetkin ve Ahmet Hamdi Tanpınar bu yılların önde gelen diğer deneme yazarlarıdır.

Deneme, sonraki yıllarda gelişimini sürdürerek çok okunan bir tür niteliği kazanır. ’li yıllarda Sabahattin Eyuboğlu, Salah Birsel, Mehmet Kaplan, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, Vedat Günyol, Cemil Meriç deneme yazıları ile dikkati çeken yazarlardır. Bunlardan bir kısmı sonrasında da deneme yazmaya devam eder. Bu yazarların yanı sıra Enis Batur, Memet Fuat, Nermi Uygur ve Asım Bezirci sonrası Türk edebiyatında deneme türündeki yazılarıyla öne çıkan diğer isimlerdir.

Deneme denilince akla ilk gelen isim dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç’tır. Emin Özdemir bir yazısında, Ataç’ın hayaliyle Montaigne’in hayalinin aynı olduğunu belirtir ve şöyle der: “Nurullah Ataç, deneme türünün babası sayılan Montaigne’in kendi yazılarını oluştururken ardında koştuğu bir düşü, bir özlemi Türkçede gerçekleştirmek istemiştir.” Ataç’ın denemeleri öznel olması, konuşur gibi yazılması, bireyi ve bireyciliği savunması vb. özellikleriyle Montaigne’in denemelerine benzer.

Nurullah Ataç’ın çeşitli konularda yazdığı binden fazla deneme yazısı vardır. Ataç; duygularını, düşüncelerini ve izlenimlerini istediği gibi aktarmasına olanak sağladığı için daha çok deneme türüne yönelmiştir. Yazılarında, okuru düşünme çabasına yöneltir; bilgilendirmekten öte, sarsmak, uyandırmak ister.

Deneme metinlerinde anlatıcı, yazarın kendisidir. Yazar kendini gizlemez, tüm içtenliğiyle kendi iç dünyasını okurla paylaşır. Çünkü denemede yazar, kendi duygu, düşünce, gözlem ve izlenimlerini aktarır. Anlatım I. tekil kişi anlatımdır ancak kimi zaman yazar kendisinden söz ederken üçüncü tekil kişiyi de kullanabilir. Bu tür yazılar “ben merkezli” metinler olduğu için yazarın tavrına göre şekillenir. Bundan dolayı denemelerde öznellik ağır basar. Yazar konuyu kendi bakış açısına göre işler.

Düşüncelerini açıklayıcı, tartışmacı ve söyleşmeye bağlı anlatım biçimlerinden yararlanarak tartışma, konuşma şeklinde aktarabilir. Yazar örnekleme, tanık gösterme ve alıntı yapma gibi düşünceyi geliştirme yollarından da yararlanır. Bunu kimi zaman herhangi bir amaçla seçtiği metin parçasını, alıntı biçiminde ya da aslına bağlı kalarak yapar. Doğrudan alıntılar metin içerisinde çift tırnak işareti içinde ya da kimi zaman farklı bir yazı karakteriyle verilir.

Deneme Çeşitleri (Türleri) Nelerdir

Denemeler konusuna göre sınıflandırılabilir. Bunlardan en yaygın olanları şunlardır:

Klasik Deneme: Montaigne tarzı denemelerdir. Gözleme, yaşantıya dayalı bir “ben” anlatımı hâkimdir. Yazar kanıtlama, yargıda bulunma, öğretici olma gibi tutumlardan uzaktır.

Yazınsal Deneme: Edebiyatla ilgili her türlü konuda yazılır. Didaktik yönü olan dene melerdir. Kültür düzeyi yüksek ve belirli bir bilgi birikimine sahip okur kitlesine seslenir.

Eleştirel Deneme: Ele alınan konu bilimsel bir bakış açısıyla, iyi ya da kötü yönleriyle, kişisel bir tavırla işlenir. Okuru düşünmeye yöneltir.

Siyasi Deneme: Politik konularda yazılan bu denemelerde toplum-siyaset ilişkisi eleştirel bir tavırla ele alınır. Konu bakımından güncel bir nitelik de taşır.

Felsefi Deneme: Felsefi kavramlar ve olgular üzerine değerlendirmeler geniş yer tutar.

Dille İlgili Deneme: Dilin kullanımı, dildeki değişim gibi konularda eleştirel bir yaklaşımla yazılan denemelerdir.

Edebiyatımızda bazı önemli deneme yazarları ve eserleri şunlardır:

SUUT KEMAL YETKİN (), Cumhuriyet Devri Türk edebiyatının öğretici metin ve deneme türlerinde eser veren bir yazarıdır. Sanat tarihi, İslam tarihi alanlarında çalışmalar yapmış bir akademisyendir. Batı edebiyatından birçok edebî çeviri yaparak kültürümüze katkı sağlamıştır. Eleştiri ve deneme türlerinde eserler vermiştir. Sanat, estetik, resim ve İslam sanatları üzerine kitaplar yazmıştır. Açık ve içten bir üslubu vardır.

Yazarın bazı eserleri şunlardır: Şi’r-i Leyal (şiir); Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Düş’ün Payı, Yokuşa Doğru, { nemeier (deneme)&#;
Nurullah Ataç: Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Diyelim
Suut Kemal Yetkin: Düş’ün Payı, Yokuşa Doğru, Denemeler
Ahmet Haşim: Bize Göre, Gurebahane-i Laklakan
Refik Halit Karay: Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su
Falih Rıfkı Atay: Eski Saat, Niçin Kurtulmamak, Çile
Ceyhun Atıf Kansu: Ya Bağımsızlık Ya Ölüm, Köy Öğretmenine Mektuplar
Küçük İskender: Şiirli Değnek
Cemil Meriç: Mağaradakiler, Bu Ülke
Özdemir Asaf: Yuvarlağın Köşeleri, Dün Yağmur Yağacak
Nurettin Topçu: Maarif Davamız, İsyan Ahlakı

Deneme kitaplarının birçoğu, gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıların yazar ya da yayınevi tarafından bir araya getirilerek kitaplaştırılmasıyla oluşmuştur. Bununla birlikte, doğrudan kitap olarak düşünülmüş, farklı başlık altındaki yazılardan oluşan deneme kitapları da vardır.

Mehmet Kaplan’ın “Sevgi ve İlim” adlı kitabı da daha önceden yayımlanmış yazılarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Mehmet Kaplan, çocukları ve gençleri yarının büyüğü ve ülkenin geleceği olarak görmüştür. Bu yüzden denemelerinde çocuk hakları ve gençlik sorunları üzerinde de durmuştur.

Denemeler sağlam bir dil, geniş bir kültür, sistemli bir düşünce yapısı ve zengin bir yaşam deneyiminin ürünüdür. Deneme yazarı için konu, amaç değil, kendi fikirlerini söyleyebilmek için bir araç konumundadır. Denemede konudan çok yazarın izlenimleri, düşünceleri ve duyguları önemlidir. Yazar, ele aldığı konuyu nasıl görüyorsa, onun kendi üzerinde bıraktığı genel izlenim neyse onu yazar.

Deneme Nasıl Yazılır

Denemeler, belli bir kurala dayanmaz. Bir bakıma yazar konu seçmekte, anlatımda, üslupta serbesttir. Siz de seçeceğiniz bir konuyu deneme türünün imkânları ile istediğiniz şekilde ele alabilirsiniz.
Seçtiğiniz tema ve konuyu sınırlandırarak yazınızın planını oluşturunuz. Denemeler düşünce ağırlıklı plana göre yazıldığı için giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. Giriş bölümünde ele alınacak konu tanıtılır. Genellikle birkaç cümleden oluşan giriş bölümü okuyucunun ilgisini çekmeli ve yazının tümünde neler anlatılacağının bir göstergesi olmalıdır.

Gelişme bölümünde yardımcı düşünceler, örnekler işlenir. Deneme yazarları, ele aldığı konuyla ilgili olarak eleştirme, tartma, ölçüp biçme, yargılama, değişik yönleri yoklama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunur. Ancak bu sırada ileri sürdüğü düşünceleri makaledeki gibi belgelemesi, kanıtlanması gerekmez. Denemede önemli olan herkesin kabul ettiği genel ve basmakalıp görüşleri değiştirmek ve ele alınan konuyla ilgili okurda yeni bir bakış oluşturarak onun ufkunu açmaktır.

Bu bölümde düşünce ve ifade açıklığı, içeriğin mantıklı düzenlenmesi, fikirlerin geliştirilmesi ve yazının içeriğine yönelik sorular sorulması okurun ufkunu açmak için yararlı olabilir. Yazının türüne ve içeriğine uygun görsel ve işitsel unsurlardan da yararlanılması bu konuda etkili olabilir. Sonuç bölümünde ise daha önceki bölümlerdeki düşünceler özetlenerek ana düşünce ortaya konur.

Deneme yazarının hareket noktası kendi dünyasıdır. Ele aldığı konuyu kendi yaşantısından ve kendi bilgi birikiminden faydalanarak çeşitlendirir ve buradan genellemeler yapar. Yazınızda konuyla ilgili ne düşündüğünüzü ve gözlemlerinizi anlatınız. Denemelerin dili içtendir. Bu havayı yaratmak için okurlarınıza nasıl hitap edeceğinizden emin olmalısınız.

Paragrafların uzunluğu, cümlelerin uzunluğu gibi hususlar hedef kitlenize okumak üzere oldukları deneme yazısına dair bir fikir sunar. Genel olarak, “kısa ve açık” yazınız.

Yazma çalışmalarında dilbilgisi ve yazım kurallarına uyma önemlidir. Anlatım bozuklukları ve yazım yanlışlarıyla dolu bir yazıda düşünce netliği yoktur. Örneğin dikkatsiz şekilde virgül kullanılması bir cümlenin anlamını değiştirebilir. Bu tür yanlışlar hem yazının etkisini azaltır hem de okur için zaman kaybına sebep olur.

BAŞKA BİR KAYNAK:

Belli bir konu sınırı yoktur. İnsanı ilgilendiren her şey; aşk, ölüm, yaşam, politika&#;denemenin konusu olabilir. Denemede kesin sonuçlara varılmaz. Kişisel duygu ve düşünceler, kanıtlanmak zorunda değildir. Yazarın uzman olması gerekmez. Denemede de diğer, düşünsel türlerde olduğu gibi amaç okurun bilgilendirilmesi, düşüncenin oku­ra aktarılmasıdır. Ancak bu yapılırken, sıcak bir yaklaşım, hoş ve eğlendirici bir hava gerekir. De­neme yazarı içten bir anlatımla, sanki karşısında biri varmış da onunla konuşuyormuş gibi yazar. Bilimsel bilgiden yararlanmakla birlikte, bunları bilimsel so­mutluktan ve nesnellikten uzaklaştırır.

Deneme; bir yazarın daha çok felsefe, ahlak, siyaset, sanat ve edebiyat alanlarında seçtiği bir konuda duygu ve düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş ya da karşısında biri varmış gibi kaleme aldığı kısa yazılardır. Deneme türündeki yazılarda konu sınırlaması yoktur. Deneme yazarı bu genişlik içerisinde gözlemlediği veya yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği varlıklar ya da herhangi bir kavram ile ilgili izlenimlerini içten bir anlatımla dile getirir. Yazar, ele aldığı konu üzerinde okurun düşünmesini, kendince belli bir sonuca varmasını amaçlar.

Deneme yazarı ele aldığı konuyu kendi yaşantısından ve kendi bilgi birikiminden faydalanarak çeşitlendirir. Denemelerde gözlem, düşünce ve duygu birbirine öylesine kaynaşır ki bu yazılar okuyanda ayrı bir tesir ve zevk bırakır. Denemede ileri sürülen düşüncelerin makaledeki gibi belgelenmesi, kanıtlanması ya da kesin bir sonuca bağlanması gerekmez. Deneme; makale, eleştiri gibi diğer düşünce yazılardan bu yönüyle ayrılır.

Denemeler, belli bir kurala dayanmaz. Yazar konu seçmekte, anlatımda, üslupta serbesttir; ele aldığı konuyu istediği şekilde geliştirebilir. Cemil Meriç, “Denemenin belli bir muhtevası yok. Her edebî nevi (türü) kucaklayacak kadar geniş, rahat ve seyyal (akıcı). Kalıplaşmamış olduğu için çekici.” der.

Denemenin Kökeni Tarihçesi

Denemenin kökeni Batı edebiyatına dayanır. Tür olarak Essais (Denemeler) adlı eseri ile ilk kez Montaigne tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir. Deneme daha sonra İngiliz yazar Bacon (Bekın) ve onun ardından gelen bazı yazarlar tarafından yaygınlaştırılmıştır. Türk Edebiyatında, deneme türünde ilk eserler Servetifünun Dönemi&#;nde verilmiştir.

Edebiyatımızda asıl denemeye yaklaşan yazılar Ömer Seyfettin, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarların kaleminden II. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet döneminde daha da yaygınlaşan bu türde birçok yazar eser vermiştir. Özellikle ’lı yıllardan sonra Türk edebiyatında artık adı da “deneme” olan zengin bir deneme edebiyatı bulmak mümkündür. Yukarıdaki isimlerin yanı sıra bir çok yazarımız sanat, edebiyat, psikoloji, felsefe, tarih, din, hayat gibi konularda deneme örnekleri vermiştir.

Deneme; yazarın ispatsız, içtenlikle konuştuğu, herhangi bir bağlayıcı plana bağlı kalmadığı; insanı ve toplumu ilgilendiren her konuda yazabildiği bir türdür. Belirlenmiş bir tekniği olmayan anekdotlarla, örneklemelerle, ironi ve hicivle çekici hâle getirilmiş serbest bir yazıdır. Deneme bir konuyu tartışan, tanıtan, o konu hakkında belli bir bakış açısından insanları ikna etmeye çalışan kısa bir nesir türüdür. Yazarın kendisiyle konuşur gibi bir anlatım üslubu içerisinde bulunduğu denemeler hayat, ölüm, sanat, felsefe, edebiyat, siyaset gibi insanı ilgilendiren her konuda yazılabilir.

Denemelerin konuları ve yazılış amaçları dikkate alınarak şöyle gruplandırılabilir:
a) Kişisel duyarlılık ve dikkatleri konu alan denemeler
b) Öğretici ve eleştirel denemeler
c) Sosyal ve felsefi konularda bireysel düşünceyi ifade eden denemeler

Yazar denemede kendi duygu ve düşüncelerini hayat tecrübesi ile birleştirerek okuyucuya sunar. Okuyucuyu ikna etmeye çalışmaz. Ama düşüncelerini kendi mantığıyla destekleyerek sağlamlaştırır. Genel olarak denemelerde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniği kullanılır. Yazar denemede bazen bir kavramı açıklar, kavramla ilgili görüşleri sıralar ve o görüşleri değerlendirir. Bu görüşlerle ilgili diğer görüşleri tartışır, kendi düşüncesini ifade eder.

İçerik Bakımından Denemeler

• Konusunu Sanat ve Edebiyattan Alan Denemeler: Bu tür denemelerde resim, müzik, dil, hikâye benzeri sanat ve edebiyat ürünleri, teknikleri, yazarları, akımları, kuramları üzerinde yazarın kişisel görüş ve düşüncelerini söz konusu ettiği denemelerdir.

• Psikoloji-Felsefe Konulu Denemeler: Bu alandaki denemeleri daha çok psikoloji, felsefe, sosyoloji gibi alanlarda kendini yetiştirmiş olan ve bir kısmı akademisyenlik de yapan yazarlar yazmıştır. Dolayısıyla bu özel alanların getirmiş olduğu felsefi, psikolojik ve sosyolojik birikimin ve bakış açısının şekillendirdiği bir içerik, bu denemelerde karşımıza çıkar.

• Şehir Konulu Denemeler: Şehri konu alan yazılar aslında bütün dünya edebiyatlarında çok yaygındır. Divan edebiyatında da şehrengizler, bu tarzdaki şehir yazılarının edebiyatımızdaki ilk örneklerinden sayılabilir.

• Sosyal, Siyasi, Dinî Konulu Denemeler: Bu gruba giren denemeler, kimi zaman gündelik, kimi zaman da evrensel siyasi, sosyal ve dinî konulu denemelerdir. Bu konuda yazan yazarların bazıları bizzat bahsi geçen konularda otorite sayılan veya mesleki bir donanımla bu alanda yazanlar olmakla birlikte, bazıları ise gazetecilik mesleğine mensup olup gündelik konular bağlamında bu içerikte denemeler yazmışlardır.

• Karışık Konulu Denemeler: Gündelik hayat, kadın konusu, günlük problemler, tarih, tabiat ve benzeri farklı konuların söz konusu edildiği denemeler bu başlık altında toplanabilir.

Genel

Alt Kategoriler:Edebi Türler, PDF

kaynağı değiştir]

Osmanl› Kad›n› Hakk›nda Hukuk Kaynaklar›na Dayal› Çal›flmalar Türkiye Araflt›rmalar› Literatür Dergisi, Cilt 4, Say› 8, , Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü Yunus BALCI* DENEME, BUGÜNKÜ anlamında bir edebî tür olarak Türk edebiyatına Batı edebiyatlarından girmiştir. Batı edebiyatlarında ise bir edebî form olarak Montaigne’in buluşu kabul edilmektedir. ’de Les Essais adlı eserinin giri- şinde eseri hakkında bilgi veren Montaigne, bir anlamda denemeyi de tanıt- mış oluyordu: Okuyucu, bu kitapta yalan dolan yok. Sana baştan söyleyeyim ki, ben burada yakınlarım ve kendim dışında hiçbir amaç gütmedim. Sana hizmet etmek ya- hut kendime ün sağlamak hiç aklımdan geçmedi; böyle bir amaç peşinde koş- maya gücüm yetmez. (…) Kısacası, okuyucu, kitabımın özü benim. Boş za- manlarını bu kadar sudan ve anlamsız bir konuya harcaman akıl kârı olmaz. Haydi, uğurlar olsun.1 Montaigne aynı eserinin “Denemelerin Konusu” başlıklı yazısında başkala- rının insanoğlunu yetiştirmekle, kendisinin ise onu anlatmakla ilgilendiğini ve bu konuda da kendisinden hareket ettiğini, amacının değişen, birbirine benze- meyen olayları, kararsız ve bazen çelişmeli fikirleri yazıya dökmek olduğunu, ruhunun sürekli bir arayış içinde bulunduğunu ve bir anlamda bu arayışı yazı- larına aktardığını2 söylemektedir. Andre Gide de Montaigne’in gücünün kendi- sindeki tutarsızlıkları ve çelişkileri kabul etmeyi bilmiş olmasından ileri geldi- ğini ve sadece tutarsızlığı görmekten daha fazlasını yaptığını3 belirtmektedir. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere Batı kültüründe deneme “bir konuyu tartışan, tanıtan, o konu hakkında belli bir bakış açısından insanları ikna etme- ye çalışan bir nesir türü”,4 yazarın herhangi bir konuyu tartışmaya açtığı veya okuyucuyu belli bir bakış açısından ikna etmeye çalıştığı kısa edebiyat türü5 * Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi. 1 Montaigne, Denemeler, çev. Sabahattin Eyuboğlu, İstanbul, , s. 2 A.g.e., s. 3 Andre Gide, “Montaigne”, çev. Sibel Bozbeyoğlu, Tuna Ertem (haz.), Çağdaş Fransız Edebi- yatı Eleştiri Seçkisi, Ankara , s. 4 M. H. Abrams, A Glossary of Literary Terms, , s. 55 5 “Essay”, The Columbia Encyclopedia, 6. baskı, New York, , s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› olarak tanımlanır. Deneme, belli bir alandaki okuyucu tipine değil, daha gene- le hitap etmeyi amaçlar. Deneme, belirlenmiş bir tekniği olmayan, anekdotlar- la, örneklemelerle, ironi ve hicivle çekici hale getirilmiş serbest bir yazıdır.6 Fransız yazar Montaigne, ’de Les Essais ile ilk kez bu türün adını koy- madan önce Greklerde Theophrastus ve Plutarch, Romalılarda Marcus Aureli- us, Çiçero ve Seneca denemeye benzer yazılar yazmışlardı.7 Aslında deneme benzeri nesir yazılarına bütün dünya edebiyatlarında rastlanmaktadır. Bazı araştırmacılar bu türün Avrupa edebiyatlarında ortaya çıkmasından çok önce Çin ve Hindistan gibi Doğu ülkelerinde var olduğunu ileri sürmüşlerdir. Es- say/deneme, kelime anlamı itibariyle “denemek, girişmek, teşebbüs etmek, kalkışmak” anlamlarına geliyordu ve bilimsel ve teknik yazıların tersine Mon- taigne’in tartışmalarının sistematik olmayan yapısını ifade ediyordu. ’de Bacon bu terimi “Hakikat Üzerine”, “Evlilik ve Bekâr Hayatı Üzerine” gibi bazı konularda kurnazca yorumlarını içeren kendi Essays’ının adı olarak kullanıp onu İngiltere’ye taşıdı.8 Bacon deneme türüne şekil, üslup ve içerik bakımın- dan yeni bir çehre kazandırmıştır. Fakat bizzat Bacon’un kendisi denemenin çok daha önceki bazı yazı tecrübelerine dayandığını ifade etmekteydi.9 Daha sonra Alexander Pope bu terimi Eleştiri Üzerine Deneme, İnsan Üzeri- ne Deneme adlı eserlerinde kendisinin manzum açıklamalarını ifade için kul- landı. Fakat XVIII. yüzyıldan sonra manzum deneme pek az rağbet gördü. Ken- dilerinden sonra gelen pek çoğuyla birlikte Addison ve Steele’in Tatler ve Spec- tator’u nesir denemesine modern şeklini verdi ve deneme XIX. yüzyılın başla- rında edebiyat dergilerinin önemli bir türü haline geldi. Bu yüzyılda deneme sa- nat ve edebiyat konularına yönelik tenkit içeren bir tür haline gelir. Günümüz- de pek çok dergide pek çok denemeye ve deneme yazarına rastlamaktayız Montaigne ve Bacon Batı edebiyatlarında formal (resmî) ve informal (teklif- siz, senli benli) olmak üzere iki farklı denemenin de ortaya çıkmasına yol açmış- lardır. “Montaigne tarzı” olarak bilinen informal deneme okuyucu ile samimi bir hava içerir; özel konular yerine her gün olan şeyleri yazarın keşfettiği oriji- nal açılımlarla rahat bir atmosfer içinde anlatmayı tercih eder. İnformal dene- me samimidir, yumuşak bir hava taşır, konuşma diline yakın bir üslupla yazılır. Bu tarz denemenin tanınmış isimleri ise Jonathan Swift, J. H. Newman, Mark Twain, Charles Lamb, William Hazlitt, Thomas De Quincey, James Thumber, E. B. White, George Orwell, E. M. Forster gibi isimlerdir. Bacon tarzı olarak da bili- nen formal denemede ise yazar bir otorite kimliğinde konuşur ya da en azından o konuda yüksek bilgi sahibi bir insan konumunda konusunu derli toplu izah 6 M. H. Abrams, a.g.e., s. 55 7 The Columbia Encyclopedia, s. 8 M. H. Abrams, a.g.e., s. 56; The Columbia Encyclopedia, s. 9 Hugh Walker, The English Essay and Essayists, Londra ve Toronto, , s. 5. 10 M. H. Abrams, a.g.e., s. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü eder. Bu tür deneme dogmatik, sistematik ve açıklamacıdır. Örneklerini ise o konuda yazılmış ciddi makale ve kitaplardan seçer. Bu türün tanınmış isimleri Joseph Addison, Samuel Johnson, Matthew Arnold, John Stuart Mill, J. H. New- man, Walter Pater, Ralph Waldo Emerson, Henry David Thoreau’dur. Bugün for- mal ve informal deneme arasındaki fark ortadan kalkmış gibidir Türk edebiyatında deneme konusuna geldiğimizde ise durumun biraz da- ha karışık olduğunu görürüz. Batılı edebiyat türlerinin hemen hepsi içerik ve şekil özellikleriyle XIX. yüzyılda edebiyatımıza girmişken denemenin essay’ın karşılığı olan deneme adıyla ve bunun ifade ettiği şekil ve içerik bilinciyle ede- biyatımıza girişi daha geç olmuştur. Aslında bunda Batı edebiyatlarında da de- nemenin tam olarak sınırlarının belli olmamasının etkisi bulunmakla birlikte bir roman, hikâye, tiyatro, gazete kadar öncelikli bulunmamasının da etkisi vardır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki aşağıda dile getireceğimiz üzere adına deneme denmemiş olsa da aslında edebiyatımızda Tanzimat sonrasında dene- me benzeri yazılar yazıla gelmiştir. Bunu ifade ederken Batılı bir bilinçle işlen- miş essay tarzı yazıları kastetmekteyiz. Aslında Eski edebiyatımız içerisinde bir bütün halinde olmasa da tarz açısından Batı edebiyatlarındaki denemeye ben- zeyen yazılar bulmak mümkündür. Bilhassa nesir yazılarını içeren münşeatlarda, tezkire mecmualarında, siya- setnamelerde, kıyafetnamelerde, şehrengizlerde denemeye yaklaşan kısımlar bulabiliriz. Mesela, Beyanî’nin tezkiresinin başında tezkiresini nasıl düzenledi- ğini anlatırken kullandığı üslup yukarıya alıntısını yaptığımız Montaigne’in de- nemelerini tanıtırken gösterdiği samimiyetten pek de uzak değildir: (…) ceste ceste şuâranun meşhur olanlarını ve şiirlerinün elsine-i nasda şöh- ret bulanlarını yazup gayrısın tay itmekle ve vasıfların telhis itmekle gûyâ bir kitapdan bir risâle ahz eyledüm. Bunı halk görüp pesend ü tahsin itsün diyü it- medüm. Belki kendüm ahyanen okuyup kesb-i safa ve ashabına dua itmek içün eyledüm Ancak tabiî ki bu tür yazıların birer deneme kabul edilebilmesi için bunlar yeterli değildir. Çünkü burada asıl dikkat edilmesi gereken, Batılı bir bilinç, in- san, hayat ve edebiyat görüşüyle şekillenmiş bir formdur. Bu bakımdan dene- me konusunda bakışımızı otomatik olarak edebiyatımızın yenileşme sürecine yöneltmemiz gerekmektedir. Çünkü Tanpınar’ın ifadesiyle “(…) eski nesir bir çeşit rahat ve dağınık konuşmada kalmıştır. (…) Türkçede nesrin teşekkülü için insanın ve cemiyet müesseselerinin değişmesi, tahsil sisteminin Türkçeye dönmesi lazımdı. İşte Tanzimat bunu yaptı.”13 11 The Columbia Encyclopedia, s. ; M. H. Abrams, a.g.e., s. 12 Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, , s. 13 Ahmet Hamdi Tanpınar, XIXuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, , s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› Tanzimat’ın ilk edebî neslini oluşturan Şinasi-Namık Kemal-Ziya Paşa mek- tebinde çeşitli nesir örnekleri bulunmakla birlikte Batılı anlamda deneme bi- linciyle yazılmış bir nesre rastlayamıyoruz. Fakat bilhassa gazete gibi önemli bir iletişim vasıtasının toplum hayatımıza girmiş olması, halkı aydınlatma ihti- yacı ve benzeri sebepler dolayısıyla nesir de kültür hayatımızın önlerinde yer almaya başlar. Şinasi’nin Tercüman-ı Ahvâl ve Tasvir-i Efkâr’da çıkan ve “ma- kale” diye adlandırılan yazılarının ne derece gerçek makaleyle örtüştüğü de tartışılır bir noktadır. Çünkü bir düşünce vasıtası olarak edebiyatımızda yer et- meye başlayan nesrin türler bakımından henüz tam olarak birbirinden ayrış- madığı bir gerçektir Bu yüzden bu tipteki yazıları makalenin olduğu kadar deneme, sohbet ve tenkit türünün de ilk örnekleri arasında saymak gerekmek- tedir. Gerek Şinasi’nin ve gerek Namık Kemal’in bu tipteki yazılarında kimi za- man bu türlerin özelliklerini bir arada görebilmek mümkündür. Çok bilinen metinler olması dolayısıyla Şinasi’nin “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi”, Ziya Paşa’nın “Şiir ve İnşa” adlı yazısı bahsini ettiğimiz şekilde daha sonraki yıllarda ayrışacak olan pek çok nesir türünün bir örneği sayılabilirler. Mesela Namık Kemal’in “Tiyatrodan Bahseden Arkadaşlara” başlıklı yazısı bu türlerin hepsine bir basamak kabul edilebilecek bir özelliği barındırmaktadır: (…) Tiyatroyu ne kadar sevdiğimi ve ona dâir olan âsâr ile ne kadar tevaggul et- tiğimi ta’rîf iktizâ etmez. Binâenaleyh müsâadenizle ben de bahse karışmak is- tiyorum. (…) Fikrimce tiyatro esasen öyle ma’rifet veya ahlâk mektebi değil, adetâ bir eğlencedir. Hattâ birtakım hazîn hazîn fâci’alar da tiyatroları eğlen- celikten çıkaramaz Tanzimat’ın ikinci neslinde birey ve sanat merkezli bir anlayışın oturmaya başlaması denemenin ruhuna uygun bir zemin hazırlar. Şahsî bakışın değer kazanması, acemice de olsa birey merkezli bir tenkit anlayışının yavaş yavaş oluşması bunda etkilidir. Recaizade Mahmut Ekrem’in, Abdülhak Hamid’in, Muallim Naci’nin ve edebiyat ortamının zenginliğine katkıda bulunan diğer yazar ve şairlerin deneme kategorisine koyabileceğimiz bazı nesirleri bulun- maktadır. Bilindiği üzere Servet-i Fünûn dönemi edebiyatı, Batılı türlerin yerleşmesi ve ayrışması bakımından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde de bir ne- sir türü adı olarak “deneme”ye rastlayamıyoruz fakat gazete ve dergilerin sayı- larının çoğalmış olması ve edebiyat, sanat kültür ve toplumla ilgili meselelerin Batılı bir bakış açısıyla ele alınır, üzerinde tartışılır hale gelmesi, nesrin de git- tikçe geniş bir soluk kazanmış olması dolayısıyla ortaya çıkan bir perspektif içerisinde denemeye daha çok yaklaşan yazıların varlığından bahsedebiliriz. 14 Nitekim aynı kesinsizliğin Tanzimat döneminde roman ve hikâye arasında da söz konusu olduğunu bilmekteyiz. 15 Kâzım Yetiş, Namık Kemal’in Türk Dili ve Edebiyatı Üzerine Görüşleri ve Yazıları, İstanbul, , s. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü “Musahabe” başlıklı yazıların çokluğu, tenkidin gittikçe Batılı bir yaklaşımla edebiyatımıza girmiş olması, tecrübe-i kalemiye veya kalem tecrübesi anlayışı içerisinde yer alan nesir yazılarının yelpazesini genişletmiştir. Mesela Fikret’in “Musahabe-i Edebiye” başlıklı yazıları, Cumhuriyet sonrası edebiyatımızda herhangi bir deneme kitabında rastlayacağımız türdendir. Bu dönemde Fikret’in yanı sıra Ahmet Hikmet’in, Ahmet Şuayb’ın, Cenab Şahabettin’in, Halid Ziya’nın, Hüseyin Cahid’in, İsmail Safa’nın, Celal Sahir’in vb. nin de birer başarılı deneme örneği olabilecek yazıları bulunmaktadır. Genellikle adı deneme olmasa da Batılı anlamda ilk deneme örneklerinin II. Meşrutiyet dönemi edebiyatçılarında görüldüğü ifade edilir. Bilhassa Ömer Seyfettin’in, Ahmet Rasim’in, Ahmet Haşim’in, Yahya Kemal’in, Yakup Kad- ri’nin, Halide Edib’in başarılı deneme yazıları söz konusudur. Fakat bu edebi- yatçıların büyük bir kısmı, bahsini ettiğimiz deneme türündeki eserlerini daha çok Cumhuriyet devrinde vermişlerdir. Bu dönemde çok sayıda denemeye benzer yazıların yazılmış olmasında edebiyatımızın Batılılaşma yolunda önemli bir mesafe kat etmiş olması, artık ciddi bir alt yapıya sahip hale gelmesi ve daha önemlisi Batı edebiyatlarını ve edebiyatçılarını yakından tanımış yazarlarımızın sayıca artmış bulunması et- kilidir. Diğer taraftan Tanzimat’ın ikinci nesliyle başlamış olan edebiyat, sanat ve hayat karşısındaki birey merkezli bakış açısının Servet-i Fünûn’da ciddi bir seviye yakalamış olmasının da katkısını unutmamak lazımdır. Çünkü dene- menin temel motiflerinden birisi bireyci bakış açısına sahip olmasıdır. Fakat yine de Meşrutiyet döneminde bahsini ettiğimiz denemelerin bir tür bilinciy- le yazıldıklarını söyleyemeyiz. Ömer Seyfettin 25 Ağustos ’de çıkan bir yazısında deneme anlamında essais kelimesini kullanır, fakat bu başlı başına bir tür adı olarak değil de Spen- cer’ın eserinin adıdır: İçlerinde dünyada vaktiyle bir Spencer olduğunu, sonra bu Spencer’in Essais Politiques serlevhalı bir eseri olduğunu ve bu eserin içinde “Le Gouvernement representatif” namı tahtında intihabata dair ciddi yazılar bulunduğunu bilen, okuyan değil; işiten var mıdır?16 Bu alıntı Meşrutiyet yazarlarının çeşitli konular üzerine Batılı yazarların de- nemelerini de okuduklarını göstermektedir. Nitekim Ömer Seyfettin’in 9 Şubat ’da Tercüman-ı Hakikat gazetesinde çıkan “Tarzların Teakubu” başlıklı ya- zısı bu türün “musahabe” başlığı altında da olsa artık edebiyatımıza girdiğini göstermektedir: Meşhur bir Alman filozofu bütün insanları iki kısma ayırır: Birincilere emir, ikincilere esir ruhlular der. Bu, şüphesiz mücerret, pek dar bir tasniftir. Sözde 16 Ömer Seyfettin, Bütün Eserleri –Makaleler 1, Hülya Argunşah (haz.), İstanbul, , s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› esir ruhlu insanlar daima, her şeyde, her yerde kendileri için bir itisaf tahayyül ederlermiş! Kendilerinden bir şey rica etseniz emrediyorsunuz, zorla yaptır- mak istiyormuşsunuz sanırlarmış. Ben artık bu fikirde biraz hakikat bulmağa başladım. Musahabelerimin birinde umumi bir lisanla vezinlerden bahset- miştim. (…) Edebiyat denince aklıma bütün edebiyatımızın tarihi gelir Aynı şekilde XX. yüzyıl şiirimizin önde gelen isimlerinden Yahya Kemal, şi- irleriyle olduğu kadar nesirleriyle de kendi döneminde ve sonrasında dikkat çekmiş bir şairimizdir. Uzun yıllar Fransa’da kalmış olması, Batılı yazar ve şair- leri, Batılı edebî türleri yakından tanımış olması edebiyatımızda da bu alanlar- da orijinal örnekler vermesine yol açmıştır. Şüphesiz ki çok iyi bildiği Fransız edebiyatı içerisinde güzel deneme örneklerinden de etkilenmiş olması gayet tabiîdir. Bir sohbet havası içerisinde yazdığı nesirlerinin çoğunda deneme tü- rünün inceliklerine de rastlamış olmamız bu etkiye bağlanabilir. Aziz İstanbul, Eğil Dağlar ve Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım’da kendi za- manının sosyal ve siyasî meseleleriyle karışık bir hatırat havası ağır bassa da bunlarda yer yer bir deneme havası da sezilir. Yine Meşrutiyet yıllarının ve edebiyatımızın önde gelen şairlerinden biri olan Ahmet Haşim’in büyük bir kısmını Cumhuriyet sonrasında yazdığı Bize Göre, Gurabâhâne-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi adlı eserlerinde topla- nan yazılarında Montaigne tarzı informal denemenin oldukça başarılı örnekle- rini bulmaktayız. Yahya Kemal’in Aziz İstanbul kitabından aldığımız örnekte daha ziyade formal yani Bacon tarzı bir üslup bulunmakla birlikte, Ahmet Ha- şim’in deneme diyebileceğimiz yazıları daha şahsî bir özellik taşımaktadır. Bu eserlerin tek bir cilt halinde basıldığı MEB baskısına bir önsöz yazan Mehmet Kaplan, bu yazılarda Ahmet Haşim’in Fransız filozof yazar Alain’in proposları- nın etkisinin bulunduğunu söyler Yer yer bu yazılardan bahsederken Kap- lan’ın sohbet ve fıkra kelimelerini kullansa da çoğunlukla “bu nesirler” ifadesi- ni tercih etmesi; deneme, sohbet, fıkra ve kimi zaman da şahsî tenkidin birbi- rinden kesin çizgilerle ayrılamamasından kaynaklanmaktadır. Nitekim İnci Enginün, sohbet ve fıkrayı da deneme türü içinde saymaktadır Bu eserlerinde Ahmet Haşim sanat, edebiyat, kültür, tarih içerikli yazıları- nın yanında gündelik konulara, sosyal ve şahsî problemlere temas etmekte ve bunlar üzerindeki duygu ve düşüncelerini akıcı ve samimi bir üslupla dile ge- tirmektedir. Mesela, Bize Göre’de yer alan “Bahar”, “At”, “Çingene”, Dostum”, “Dilenci”, “Esnemek”, “Leylek”; Bir Seyahatin Notları’nda yer alan “Paris Kadını” ve sayı- 17 Ömer Seyfettin, a.g.e., s. 18 Mehmet Kaplan, “Ahmet Haşim ve Nesirleri Hakkında Birkaç Söz”, Ahmet Haşim, Üç Eser - Bize Göre, Gurabâhâne-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi-, İstanbul, , s. iv. 19 İnci Enginün, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, İstanbul, , s. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü sı diğer eserlerindekilerle daha da arttırılabilecek yazıları, edebiyatımızın ta- mamında deneme için örnek gösterilebilecek metinlerdir. Nitekim Mehmet Kaplan da bu yazıları en az onun şiirleri kadar değerli ve dolgun bulur Onun Bize Göre adlı eserinde yer alan Esnemek başlıklı yazısı informal denemenin bir örneğidir: Dün sabah erken evden çıktım. Derme çatma bir kır bahçesinde, genç bir dut ağacının gölgesinde oturdum. Bir hafta evvel uzaklardan gelen bir dostun he- diye ettiği hakikî bir Havana sigarasını yaktım. Kahvemi içtim. Buğulu ve so- ğuk su bardağı karşısında, başım her türlü tefekkür ameliyesinden azade, uzakta, tepelerin arasından çizilen denizin koyu lâcivert hattına daldım. Bir- den çenelerim gerildi. Uzun uzun esnedim. Bu rahat esneyiş, bana şu tatlı yaz sabahında, bir saadet dakikasının sonsuzluğu içinde yüzdüğümün haberini verdi. Esnemek, ıstıraplı bir ruh düğümü olan bütün gerilmiş vaziyetlerin çözülüp açılmasıdır. Ruh tahlillerinde eşsiz olan bir filozofun dediği gibi, dikkat, bekle- yiş, uyanıklık vaziyetinde, yay gibi gerilmiş duran adam, esneyemez. Esnemek, harp ve müdafaa vaziyetini terk etmiş, tam bir emniyet içinde olduğunu hisse- den vücudun mes’ut teslimiyetidir Ahmet Rasim’in Şehir Mektupları (), Tarih ve Muharrir (), Eşkâl-i Zaman () ve Cumhuriyet döneminde basılmış olan Muharrir Bu Ya () adlı eserlerinde de fıkra, makale ve sohbet havasıyla karışık denemeler bulmak mümkündür. Bütün bunların ışığında deneme türünün deneme adıyla Cumhuriyet önce- si edebiyatımızda yer etmediğini bir kez daha yinelemekte fayda vardır. Bunla- rın başında denemenin şahsî bir vizyon taşımış olmasının etkisi vardır. Çünkü Tanzimat’tan itibaren yenileşme edebiyatımız genellikle sosyal fayda fikri üze- rinde ilerlemiştir. Dikkat edildiğinde denemeye en çok yaklaşan musahabe tü- rünün Servet-i Fünun’da yoğunluk kazandığı görülür. Şüphesiz ki bunda ferdî duyuş ve düşünüşün etkisi vardır. Ancak bundan sonradır ki yazarları bu adı kullanmamış olsalar da denemenin edebiyatımızda zuhur ettiğini görüyoruz. Bilhassa Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi yazarların nesirlerinde kuvvetli bir deneme bilinciyle yazılmış muhtevaya rastlamaktayız. Bu yazarla- rın bahsini ettiğimiz yazılarında sadece sanat, edebiyat konularına değil, haya- tın tamamını ilgilendirecek boyutta geniş bir konu yelpazesinin bulunduğunu ve bunlar etrafında yazarların şahsî bakış, yorum ve tenkitlerinin söz konusu olduğunu görmekteyiz. Deneme türü Türk edebiyatında bu adla daha ziyade Cumhuriyet sonrasın- da görülmüş bir türdür. Servet-i Fünun sonrasında musahabe edebiyatının yo- 20 Mehmet Kaplan, a.g.e., s. iv. 21 Ahmet Haşim, Üç Eser, , s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› ğunluk kazanmış olması da bir anlamda Cumhuriyet dönemindeki denemele- re bir zemin oluşturmuştur. 1 Nisan ’da Kültür Haftası dergisinde Peyami Safa, “Musahabe Edebi- yatı” başlıklı yazısında, bu türü metotsuz, üslupsuz bulur ve bu özellikleri eserlerinde kuramayan yazarların bir sığınağı, bir “lafazanlık sanatı” olarak değerlendirir Nitekim bizde denemenin ilk ve önemli yazarlarından biri ola- rak kabul edilen Nurullah Ataç’ın yazılarını da bu sebeple beğenmemekte- dir Bu da bize o yıllarda bahsini ettiğimiz tarzda yazıların yoğunluk kazan- dığını göstermektedir. Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında deneme türü hakkında ilk bilgi ve- renlerden biri olan Orhan Burian’ın bu konudaki ilk yazısı da aynı yılda basıl- mıştır. ’da Yücel dergisinde çıkan “Essay Hakkında” adlı yazısında Burian, denemenin bizim edebiyatımızda ve bilhassa Batı edebiyatlarındaki seyri ve denemenin özellikleri hakkında bilgiler verir. Deneme yerine essay kelimesini kullanmış olması da henüz edebiyatımızda ayrı bir tür adı olarak denemenin yerleşmediğini göstermektedir. Nitekim dipnotta yaptığı açıklamada kendisi- nin essay adını kullanmasına rağmen bunun yerine Türkçe bir isimlendirme olarak dengi demenin uygun olacağını belirtir Burian yazısına Montaigne’in Les Essais’inden denemeyi tanıtan alıntılar yaparak başlar. Montaigne’in “Kitabımın konusu ben kendimim” sözüne vur- guda bulunur. Burian denemeyi ise gerek konuda, gerek biçimde herhangi bir kalıba konamadığı için bütün yazı türlerinden daha özgür olan ve amacına da- ha çabuk ulaşan bir tür olarak tanımlar. Bunun özünün düşünme değil de ko- nuşma olmasından kaynaklandığını belirtir Burian yazısının devamında denemeyi üslubun amaç olduğu tek yazı türü olarak tanıtır ve Batı edebiyatlarındaki macerasından bahseder. Bacon ve onun tarzındaki denemenin kişiliği silip bilimsel bir yolu tutturmalarına rağmen, Montaigne tarzı denemenin daha yaygın olduğunu belirtir Bizim edebiyatı- mızda deneme konusuna gelince bu türün XX. yüzyıl edebiyatımızın adsız ya- pıcılarından olduğunu söyler: Birçok yazarlarımızın bu nevide, batılı yoldaşlarınınkiyle boy ölçüşebilecek ya- zıları vardır. Fakat bunlar nesir gibi müphem bir adla, öteki edebî nevilere ve- rilen itibardan mahrum ortada duruyorlar. Ahmet Haşim bunun en meydan- da olan bir örneğidir. Herhangi bir dilde onun nesir parçaları son derece güzel birer essay olurdu. Nitekim o da bunları birer essay olarak yazmıştı. Kitapların- 22 Peyami Safa, Objektif 2-Sanat Edebiyat Tenkit, İstanbul: Ötüken Yayınları, , s. 23 Peyami Safa, a.g.e., s. 24 Orhan Burian, “Essay Üzerine”, Yücel, Haziran , sy. 16, s. 25 Orhan Burian, a.g.m., s. 26 Orhan Burian, a.g.m., s. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü dan birine Bize Göre adını verişi essay edebî nevinin edebiyatımızda neden ad- sız, saygısız kaldığını acı acı söylemiyor mu?27 Nurullah Ataç da ’de yazdığı bir yazısında kendisinin münekkit değil de essayist olduğunu söylemektedir: “Bu gazetede, daha başka gazetelerde yazdık- larım –iyi veya kötü- birer essaidir, bir moralistin düşünceleridir. Tekrar ediyo- rum: Yazdıklarımın iyi olduğunu iddia etmiyorum. Fakat onlar tenkit, critique değildir, essaidir”28 demesi deneme adının henüz edebiyatımıza girmediğinin bir başka örneğidir. Yine ’te Türker Acaroğlu’nun Yücel dergisinde Nurul- lah Ataç’a ithafen yazdığı “Essai Tecrübe mi Demektir” adlı yazıda da deneme yerine essai adının kullanıldığını görmekteyiz. Fakat Nurullah Ataç, 6 Kasım ’te Ulus gazetesinde çıkan bir yazısında ise essai kelimesinin yanında de- nemeye de yer verir: “(…) asıl essai, deneme yazmağa, bir moraliste olmağa he- ves ederim”29 demektedir. Bu bize essai yerine deneme adının yerleşmeye baş- ladığı yılları vermektedir. Nitekim ’lı yıllardan sonra denemenin bir tür bi- linciyle edebiyatımıza yerleştiğini Montaigne ve Bacon’dan yapılan çeviriler- den de anlamaktayız. Sabahattin Eyüboğlu, Montaigne’den yaptığı deneme çe- virilerine ’da yazdığı önsözde söze Montaigne’in memleketimizde pek ta- nınmadığından başlar, fakat Montaigne’in ve eserinin Türk okuyucusuna pek yabancı gelmeyeceğini de belirtir Aynı çevirilere ’de yazdığı Önsöz-II’de Sabahattin Eyüboğlu, denemelerin serbest düşünme tarzına temas eder ve de- nemeler yoluyla okuyucunun kendini bir yola soktuğunu söyler Aynı şekilde ’te Bacon’ın denemelerinin de kitap halinde çevrildiğini görüyoruz. Saffet Korkut’un Denemeler’i sunuş yazısında Bacon ve denemeleri hakkında bilgi verdiğini görmekteyiz. Korkut’a göre Bacon’ın Denemeler’inin İngiliz nesir tari- hinde “devrim yapacak kudrette” önemli bir yeri olmuştur Gerçekten de ’lı yıllardan sonra deneme bilinciyle yazılmış yazıların ve adı deneme olan kitapların sayısının artığını görmekteyiz. Nurullah Ataç’ın ya- nı sıra Refik Halit, Falih Rıfkı, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Nurettin Topçu, Cemil Meriç ve daha da sa- yılabilecek isimler edebiyatımızda denemeleriyle tanınmış isimlerdir. Tabiatıyla bunlarla beraber bir tür bilinciyle denemenin ele alınıp üzerinde konuşulması daha yaygınlık kazanır. Nitekim ’de Türk Dili dergisi özel bir deneme sayısı çıkarırken sunuş yazısında bu türde yazılmış yazıların yoğunlu- 27 Orhan Burian, a.g.m., s. 28 Nurullah Ataç, Haber, 10 Mart 29 Nurullah Ataç, “Bir Mektup”, Yücel, 01 Nisan 30 Montaigne, Denemeler, Sabahattin Eyüboğlu’nun yazdığı Önsöz-I’den, İstanbul: Cem Ya- yınları, , s. 5. 31 Montaigne, Denemeler, s. 32 Francis Bacon, Denemeler (Essays), çev. Saffet Korkut, Ankara: Maarif Matbaası, , ‘Çe- virenin Önsözü’, s. x-xi. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› ğuna dikkat çekilir. Bu özel sayının “Deneme Deyince” adlı sunuş yazısında de- nemenin özgürce seçilen bir konuda yazılan orta uzunlukta bir nesir türü, “ağırbaşlı” edebiyat yazıları içinde en dikkat çekici tür olduğu, okurun dene- meyle hoşça vakit geçirdiği, denemedeki gelişi güzelliğin bir düzeni olduğu be- lirtilir Bu özel sayıda ayrıca Montaigne, Sartre, Unamuno, Rilke gibi yabancı yazarların ve pek çok yerli yazarın denemelerine yer verilir. İlk baskısı ’te yapılan Sözlü/Yazılı Kompozisyon-Konuşmak ve Yazmak Sanatı adlı eserinde Seyit Kemal Karaalioğlu ise denemeyi “(…) bir yazarın herhangi bir konu üze- rinde, özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattı- ğı yazı (…)”34 şeklinde tanımlar. Karaalioğlu’na göre denemeye “kalem tecrü- besi” de denir. Karaalioğlu, “Deneme yazarı; denemeyi yazarken, konu ile ilgili olan kendi duygu ve düşüncelerini araştırır. Eleştirmesini teklifsiz ve samimi bir dille yapar.” demektedir Yazısının devamında Batı edebiyatlarında bunun adının essai (ese) ve bu türün en tanınmış isimlerinin ise Montaigne ile Bacon olduğunu ekler. Karaalioğlu’na göre “Denemeler; daha çok fıkra, makale uzun- luğunda, bazen de büyük bir kitap genişliğinde olabilirler. (…) Edebiyatımıza ilkin tecrübe-i kalemiye adiyle giren deneme; okumaktan, düşünceler üzerin- de durmaktan hoşlananların seçeceği bir kompozisyon türü, sakin yavaş bir sohbettir. Her konuyu işlemeye elverişli olmasına rağmen; ele alınan konuyu derinleştirmek denemenin belirli özelliklerindendir.”36 Karaalioğlu, deneme yazarının her şeyden önce kullandığı dili iyi bilmesi ve işleyeceği konuyu her yönden iyi kavramış olması gerektiğini söyler. Deneme- nin başta gelen özelliğinin ise yazarın kendi kendisiyle konuşur gibi yazması olduğunu belirtir Karaalioğlu denemeyi “kişisel, sanatsal deneme”, “öğretici, eleştirel dene- me” ve “hikmetli, özsözlü, aforizmalı deneme” olmak üzere üçe ayırır38 ve son olarak denemenin plânına değinir: Deneme bir makale havası, bir anılar defteri kokusu taşımakla beraber, belirli bir tekniği, bir plânı yoktur denilebilir. Monologu andırır. Bir konu, türlü konu- larla karşılaştırılır, bu konuları birbirine bağlamak, aralarında ilişkiler kurmak gerekir. Sağlam bilgi sahibi olmayanlar, deneme türünde başarı sağlayamazlar. Çünkü bir konu yerine göre, bilimsel, ahlâksal, ruhbilimsel vb. yönlerden ince- lemeyi gerektirecektir 33 Türk Dili Dergisi Deneme Özel Sayısı, Temmuz , c. X, sy. , s. 34 Seyit Kemal Karaalioğlu, Sözlü/Yazılı Kompozisyon-Konuşmak ve Yazmak Sanatı, baskı, İstanbul, , s. 35 Seyit Kemal Karaalioğlu, a.g.e., s. 36 Seyit Kemal Karaalioğlu, a.g.e., s. 37 Aynı yerde. 38 Aynı yerde. 39 Aynı yerde. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü ’de Edebiyatta Türler kitabında Kemal Demiray, denemeyi bir konu üzerinde yazarın düşüncelerini yansıttığı kısa nesir olarak tanımlar. Demi- ray’a göre bu tür nutuk, konferans, özdeyiş, edebî eleştiri, mektup biçiminde de olabilir Cemal Süreyya ise denemeyi düşünmeyi sağladığı için edebiyatımız açısından önemli bulur ve bazı konuların denemeyle daha iyi anlatılabileceğini belirtir Deneme üründe yazıların edebiyatımızda çoğalmış olması, bu türün anto- lojilerinin de hazırlanmasını beraberinde getirir. Nitekim İsmet Kemal Karada- yı ’de basılan Denemeler, Denemeciler Antolojisi adlı eserinde yazarları- mızdan seçilmiş pek çok deneme örneğine yer verir. Karadayı, eserinin “Anto- loji İçin Birkaç Söz” başlıklı sunuş yazısında “savsız, kesinliksiz”, “içtenlikli ve konuşur, söyleşir gibi”, “özgün, ilginç, bence’li” bir tür olduğunu belirttiği de- nemenin çağımızın en önemli yazı türlerinden biri olacağına inanır ve dene- menin geniş bir kültürü ve yazı yeteneğini gerektirdiğini ekler. Karadayı’ya gö- re küçük güncel konulardan genel konulara kadar geniş bir çerçevesi bulunan denemenin üslup bakımından akıcı ve inandırıcı olması gerekir Yine aynı antolojide Ceyhun Atuf Kansu “Deneme” başlıklı yazıda deneme- nin Batı kültüründe Latince “exaqium”dan geldiğini, bunun da ağırlık, tartı, öl- çü demek olduğunu, denemenin “bir açık hava, açık alan yazısı” olduğunu be- lirttikten sonra denemecinin ise “kendisiyle birlikte gelmiş geçmiş tüm insan- lığın birikimini deneyen insan (…)” olduğunu belirtir Suut Kemal Yetkin de “Deneme” başlıklı yazısında denemenin bu serbestliği- ne temas eder. Ona göre “deneme makale gibi belli bir fikri kesin bir sonuca bağ- lamaz. Bir felsefe incelemesi gibi bir doktrinin boyunduruğu altında solumaz” Denemenin geniş bir çerçeveye sahip oluşuna temas edenlerden biri de Ce- mil Meriç’tir. “Roman ve Deneme” yazısında Meriç, çağımız insanının “inzibat- sız tecessüsünün” denemeye yöneldiği fikrindedir ve ona göre deneme Yunan felsefesi gibi “her duyguya, her düşünceye, her tereddüde açık”tır Emin Özdemir, Türk ve dünya edebiyatından deneme örneklerini bir araya getirdiği antolojisinin girişinde denemede konunun özgürce seçimine, konuş- ma havası taşımasına, hoşça vakit geçirici olmasının yanında öğretici oluşuna, 40 Kemal Demiray, Edebiyatta Türler, İstanbul: İnkılap ve Aka, , s. 41 Cemal Süreya, “Eleştiri Deneme”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı , İstanbul: Tekin Yayınevi, , s. 42 İsmet Kemal Karadayı, “Antoloji İçin Birkaç Söz”, Denemeler, Denemeciler Antolojisi, İstan- bul, , s. 3. 43 Ceyhun Atuf Kansu, “Deneme”, Denemeler, Denemeciler Antolojisi, İsmet Kemal Karadayı (haz.), İstanbul, , s. 44 Suut Kemal Yetkin, Edebiyat Üzerine Denemeler, Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları, , s. 45 Cemil Meriç, “Roman ve Deneme”, Hisar, Aralık , sy. , s. 3. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› bir iddiayı ispatlama endişesi barındırmayışına ve denemecinin içtenliğine te- mas eder İsmail Tunalı denemelerini bir araya getirdiği Denemeler kitabının girişin- de, bu adı kitabına verişini “yazıların olaylara felsefi açıdan bir yaklaşma dene- mesi” olmalarına bağlar Böylece deneme yazılarında felsefi bir bakışın ge- rekliliğini öne sürer. Deneme üzerine pek çok yazısı bulunan Füsun Akatlı ise denemenin ede- biyatımızın en cılız türlerinden biri olduğunu belirtir48 ve birbirinden farklı de- neme tarzları arasında bir ortaklık aramanın gereksizliği üzerinde durur Çeşitli edebiyat kitaplarında da denemenin geniş bir şekilde örneklerle ele alındığını görebilmekteyiz. Ayşenur İslam ve Nermin Öztürk’ün birlikte hazırla- dıkları Edebi Metinler-III kitabında yazarlar denemeyi “yazarın isteyerek seçtiği bir konu üzerinde fikirlerini serbestçe anlattığı bir yazı türü”50 olarak tanımlan- makla birlikte kesin sınırlarının konulamadığını, tenkit ve sohbete yaklaşan yönlerinin bulunduğunu da belirtmektedirler: Bu türün kesin sınırlarını çizmek oldukça güçtür. Tenkit ve sohbete yaklaşan bir yönü vardır. Bazen felsefi ve ilmi konular da deneme türü içinde ele alınabilir. Ancak deneme ilmin, ahlâkın ve felsefi teorilerin denetleyici kurallarının dışın- dadır. Yazarın şahsî düşünceleri ön plâna çıkar. Kendi kendiyle söyleşme, içten gelen itiraflar gibidir. Kesin sonuçlara varmak, bir görüşü ispat etmek, belgele- re başvurmak gibi kaygıları yoktur. İnsanlığı ilgilendiren konulara yeni açılar- dan bakmak, genel görüşleri ve peşin hükümleri sarsmaya çalışmak deneme- nin ayırıcı özellikleridir Ayşenur İslam ve Nermin Öztürk’e göre denemede sürekli olarak yazarın kendi beni ön plandadır. Okuyucu ile yazar arasında bir duygu alış verişi söz ko- nusudur Kediler kitabında Salah Birsel kendi denemelerinden bahsederken dene- melerinde olayın esas olduğunu, bu bakımdan onlara “olaylar mozaiği” deme- nin doğru olacağını söyleyerek kendi deneme tarzından hareketle deneme tü- rüne yeni bir nüans katar. Denemelerini yazarken onları parça parça yazdığını, işlediği konuyla ilgili fişler hazırladığını ve denemelerini yavaş yavaş zenginleş- tirdiğini ekler 46 Emin Özdemir, Düşüncenin Toprağı/Türk ve Dünya Yazınından Denemeler, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, , s. v-vi. 47 İsmail Tunalı, Denemeler, İstanbul: İktisadi Yayınları, , Önsöz. 48 Füsun Akatlı, Yaz Başına Neler Gelir, İstanbul: Ada Yayınları, , s. 49 A.g.e., s. 50 Ayşenur İslam ve Nermin Öztürk, Edebi Metinler-III, Ankara, , s. 51 Aynı yerde. 52 Aynı yerde. 53 Salah Birsel, Kediler, İstanbul: Bağlam Yayınları, , s. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü Birinci baskısı ’te yapılan Tarihten Güncelliğe kitabında Murat Belge, buraya kadar söz konusu ettiğimiz yazarların denemeye karşı göstermiş olduk- ları ilginin aksine şimdiye kadar denemenin çağını tamamlamış bir tür olduğu- na inandığını söylemektedir. Bunun sebebini de denemenin bireye dayalı bir söyleminin bulunmasına karşılık kendisinin bilimsel bir tavra inanmış olması- na bağlar. Hatta denemenin bir nevi “entelektüel teşhircilik” içerdiğinden de kuşkusu olduğunu dile getirir Memet Fuat da denemenin en çok üzerinde durulan özelliğine, “öznellik” ve “sınırsızlık”ına vurguda bulunur. Ona göre deneme “yazara göre yazı”, her şeyin ön planda olduğu içtenlikli bir yazıdır Nurdan Gürbilek ise denemenin tür olarak sınırlarının belirsizliğine temas eder. Ev Ödevi kitabındaki yazılarının birer inceleme mi, eleştiri mi yoksa de- neme mi olduğu konusundaki şüphelerine yer verdikten sonra bunlarda bir “deneyim olarak” edebiyatın söz konusu olmasından dolayı denemeye daha yakın olduklarını ifade eder fakat ele aldığı metinlere “eleştirel bir mesafeden” yaklaştığını da ekler Feridun Andaç da kendisiyle yapılan bir röportaja verdiği cevapta deneme- nin çok yönlülüğüne temas eder: Deneme, insana insanı, toplumu, hayatı anlatır biraz da. Hayatın ayrıntılarını yani. Göze ilişenler, ilişmeyenler Duyup hissettiklerimiz, dile getiremedikle- rimiz. Her şey, her şey denemenin konusudur. Söz’ünün bir ucu ‘insan’adır, bir ucu ‘insanda’dır denemenin. Bu yazı biçemini besleyen kaynaklar zengindir. O zenginliği yakalayabildikçe, deneme biçimlenir… Deneme, biçimsel yanı ön planda olan bir yazı uğraşıdır. Her şey denemenin konusu olabilir, ama biçemi yakalamak o ‘her şey’den daha da önemlidir, bence ’de basılan Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı adlı kitapta denemeyle ilgili birkaç yazıya rastlamaktayız. Bunlardan ilki Emin Özdemir’in “Deneme ve Denemecilerimiz” başlığını taşımaktadır. Bu yazıda Özdemir, denemenin ede- biyatımıza ’lı yıllarda başladığını yazdıktan sonra deneme türünün “ben”e dayalı bir söylemi bulunduğunu, 40 öncesinde edebiyatımızda denemeye ben- zer yazılar bulunmakla birlikte bunlara deneme denemeyeceğini belirtir, bil- hassa Nurullah Ataç’ın denemeyi edebiyatımıza yerleştirdiğini söyler ve yazısı- nın devamında çeşitli yazarların deneme anlayışları üzerinde durur 54 Murat Belge, Tarihten Güncelliğe, 2. baskı, , Önsöz. 55 Memet Fuat, Türk Yazınından Seçilmiş Denemeler, 2. Baskı, İstanbul: Adam Yayınları, , s. 7. 56 Nurdan Gürbilek, Ev Ödevi, İstanbul, , s. 57 Halil Gökhan “Sözün ve Yazının Yurdunda Bir Yazar Feridun Andaç İle Söyleşi”, Cumhuriyet Kitap, 19 Ağustos 58 Emin Özdemir, “Deneme ve Denemecilerimiz”, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Ankara: Edebiyatçılar Derneği, , s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› Bu kitaptaki denemeyle ilgili ikinci yazı ise Afşar Timuçin’in “Eleştiri ve De- neme Alanında Yeni Adlar ve Ürünler” yazısıdır. Burada Afşar Timuçin deneme konusunda İsmail Tunalı’ya yakın bir bakış açısıyla bu türün edebiyatta felse- fenin bir casusu ve denemecinin de çağımızın bilgesi olduğunu yazar. Timuçin, Batı edebiyatında deneme ve denemeciler üzerinde durduktan sonra Türk ede- biyatında arası denemecileri ele alır “Deneme ve Eleştiri Üstüne Bir Deneme Denemesi” adlı üçüncü yazıda Ha- yati Baki, şimdiye kadar denemenin çağını tamamlamış bir tür olduğunu belir- ten Murat Belge’nin aksine bu türün yeniliğine vurguda bulunur ve arası edebiyatımızdaki denemeciler ve deneme anlayışları üzerinde durur Deneme konusunda yazılmış orijinal eserlerden birisi pek çok deneme ya- zısı bulunan Nermi Uygur’un Denemeli Denemesiz kitabıdır. Deneme üzerine yazılmış denemelerden oluştuğunu söyleyebileceğimiz bu kitap “Neden Yazı- yorum”, “Adıyla Sanıyla Deneme”, “Dil, Biçem, Okur”, “Delinin Delisi”, “Katkı Çabaları”, “Zeytinsi Deneme”, “Yazmasam mı”, “Deneme Sanatı Bilinci” ana başlıklarından ve bunların alt başlıklarından oluşmaktadır. Uygur, “Tanımlama Tutanağı” başlığı altında denemeyi tanımlamanın güç- lüğü üzerinde durduktan sonra şöyle bir tanım yapar: Ne salt, ne eksiksiz, ne yetkin; ne yaşamın efendisi, ne öğretmeni deneme. Ne her şeyin anahtarı, ne her şeyin temeli, ne her şeyin anlamı. Deneme: arayışlar buluşlar, mutsuzluklar mutluluklar, başlangıçlar varışlar, ölüşler doğuşlar. Son- ra gene mutluluklar, başlangıçlar, doğuşlar, arayışlar, mutsuzluklar, başlangıç- lar. Henüz d’sine şöyle bir göz atarken sezinlediğimiz, sezinler gibi olduğumuz görünümüyle bile ‘böyle’ bir şey deneme “Ustalarla Esenleşme” başlığı altında ise Uygur denemeyi “(…) her şeyin her şeyle sarmaş dolaş seviştiği bir süreç” şeklinde tanımlar Kitabının tamamında yazar, denemenin dille, üslupla ve okurla ilişkisine, denemenin diğer türlerden ayrılan taraflarına, kendine has özeliklerine yer verir. Türk Dil Kurumu’nun ’da yayımlamış olduğu Güzel Yazılar-Denemeler antolojisinin “Deneme Üzerine” başlıklı sunuş yazısında da denemenin Avru- pa’daki ve Türk edebiyatındaki macerasına kısaca temas edilir ve denemenin bir kültür birikimini gerektirdiği vurgulanır 59 Afşar Timuçin “Eleştiri ve Deneme Alanında Yeni Adlar ve Ürünler”, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, s. 60 Hayati Baki, “Deneme ve Eleştiri Üstüne Bir Deneme Denemesi”, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, s. 61 Mermi Uygur, Denemeli Denemesiz, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, , s. 62 Nermi Uygur, a.g.e., s. 63 Güzel Yazılar-Denemeler, İsmail Parlatır, İnci Enginün, Orhan Okay, Zeynep Kerman ve Kâ- zım Yetiş (haz.) Ankara: Türk Dil Kurumu, , s. 9– Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü İnci Enginün, ilk baskısı ’de yapılan Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiya- tı kitabında “Deneme ve Denemecilik” başlığı altında bir bölümü deneme tü- rüne ayırır. Enginün’e göre deneme hiçbir şeyi ispat etme amacı olmayan geniş bir türdür. Denemecinin geniş bir kültüre sahip olması gerekir. Enginün, soh- bet ve fıkrayı da deneme türü içinde sayar. Enginün, edebiyatımızın ilk dene- mecileri arasında Ahmet Rasim, Ruşen Eşref, Reşat Nuri, Ahmet Haşim, Nurul- lah Ataç, A. Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi, Suut Kemal, Ahmet Muhip, Sa- bahattin Eyüboğlu, Haldun Taner, Salah Birsel, Mehmet Kaplan gibi yazarları sayar, denemeleri konusunda bilgi verir ve bazılarından örnek metinler alır Ahmet İnam, Eleştirinin Kıyılarında kitabının bir bölümünde eleştiriyle bağlantılı olarak denemeye de temas eder: Eleştiriyle denemeyi birbirinden ayıranlardan değilim artık. Eleştirinin belki belgelere daha dönük, araştırma isteyen bir yanı var. Ama denemeci tavrı ol- madan eleştiriyi elektronik beyin bile yapar Ahmet İnam denemeciyi bir “edebiyat yorumcusu” olarak tanımlar. İnam’a göre “O, gözlüğüyle yargılanacak. Gördüğü, sorduğu, deşmeye çalıştığı sorular- la… Çözüm getirdiğini sandığı şeylerle demiyorum. Çözüm her zaman gözlük oluşturmaz. Soruları da sorunlara yaklaşma biçimi de bir denemecinin gözlü- ğüdür.”66 Deneme konusunda en orijinal yazılardan birisi, M. Kayahan Özgül’e ait “Denemeyi Deneme” yazısıdır. Bu yazıda Özgül, denemenin tarifinin belirsiz- liğine dikkat çeker. Makale, eleştiri, sohbet ve fıkrayla yakınlığına temas eder ve her biriyle olan bağlantıları üzerinde ayrıntılar vererek durur Özgül yazısının bunun sonrasında yerli ve yabancı kaynaklardan hareketle essay kelimesinin etimolojisi üzerinde durur ve essayın Arapça sa’y (çalışma)’dan Batı dillerine geçmiş olduğunu ve bu anlamın Batı dillerindeki essayda da bulunduğunu be- lirtir Türkçede ’lü yılların ortalarında yazılmış olan bazı Osmanlı lügat- lerinde essai karşılığı “risâle” ve “âzmâyiş-i kalem” tabirlerinin kullanıldığını, bunlardan sonra gelen “tecrübe-i kalemiyye”nin ise ’lere kadar kültür ha- yatımızda yer ettiğini ifade eder Deneme konusunda dikkat çeken analitik yazılardan birisi Nurullah Çe- tin’in “Türk Edebiyatında Deneme” başlıklı yazısıdır. Çetin, bu makalesinde 64 İnci Enginün, “Deneme ve Denemecilik”, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, 5. baskı, İs- tanbul: Dergah Yay., , s. – 65 Ahmet İnam, Eleştirinin Kıyılarında, Ankara: Hece Yayınları, , s. 66 Ahmet İnam, a.g.e., s. 67 M. Kayahan Özgül, “Denemeyi Deneme”, Kandille İskandil, Ankara: Hece Yayınları, , s. 68 M. Kayahan Özgül, a.g.e., s. 69 M. Kayahan Özgül, a.g.e., s. TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› Özgül’ün etimolojik yaklaşımının aksine Fransızca essai olan denemenin La- tince exagium, exigere sözcüklerinden geldiğini belirtir. Türkçede ise önceleri bend, tecrübe-i kalemiyye, kalem tecrübesi dendiğini söylemektedir. Bunun ar- dından deneme ve denemecinin özelliklerine yer veren Çetin, daha sonra Batı edebiyatlarında denemeye yer vermiş ve Türk edebiyatında denemeyi konula- rına göre sınıflandırarak ele almıştır. Çetin konuları bakımından denemeleri; (a) sanat ve edebiyat konulu denemeler, (b) dil konulu denemeler, (c) felsefi konulu denemeler, (d) şehir konulu denemeler, (e) sosyal ve siyasi konulu de- nemeler, (f) din konulu denemeler, (g) psikoloji konulu denemeler, (h) kadın konulu denemeler, (ı) karışık konulu denemeler şeklinde gruplandırır. Bunları kendi içlerinde alt başlıklara ayırır ve bu alanlarda deneme yazmış yazarlara ve eserlerine temas eder Kronolojiyi takip ederek söz konusu ettiğimiz bu kaynaklara dikkat edildi- ğinde bunların deneme üzerine deneme tarzı yazılar veya deneme üzerine akademik yazılar ya da deneme antoloji veya deneme kitaplarının önsözlerin- de yer alan sunuş yazıları olduğu görülür. Denemenin serbest konulu bir yazı olduğu, samimi bir üslubu bulunduğu ve denemecinin geniş bir kültüre sahip olması gerektiği konularında yazarların bir fikir birliği içerisinde olduğunu söy- leyebiliriz. Ancak denemenin daha doğrusu essay sözcüğünün etimolojisi ko- nusunda ve çağın önemli bir türü olduğu veya çağını tamamladığı konuların- da yazarlar arasında bir fikir birliği yoktur. Bu yazımızda ele almadıklarımızı da katarak deneme üzerine şöyle bir bib- liyografya denemesi çıkarmak mümkündür: Bibliyografya Akatlı, Füsun, “Bilge Karasu’nun Denemeciliği”, Varlık, 1 Kasım , sy. , s. Akatlı, Füsun, “Salah Birsel ve Deneme”, Cumhuriyetten Bu Yana Türk Edebiyatı, İs- tanbul, , s. Akatlı, Füsun, “Yazınımızda Deneme ve Eleştirinin Günümüzdeki Durumu Üzerine”, Türk Dili, Mart , sy. , s. Akatlı, Füsun, Düşünce Ufkunda Pupa Yelken/ Edebiyat Üzerine Denemeler/Denemeler Üzerine Yazılar, İstanbul: Boyut Yayınları, Akatlı, Füsun, Yaz Başına Neler Gelir, İstanbul: Ada Yayınları, Akatlı, Füsun, Zamansız Yazılar, İstanbul: Dünya Yayıncılık, Alkan, Ahmet Turan, “İlim ve Sanat Arasında Deneme Tarzının Yeri”, Türk Edebiyatı Dergisi, Haziran , sy. , s. Altıntren, Derya, “Şu Özberber’le Deneme Üstüne”, Gösteri, Kasım , sy. 48, s. Arslan, Ahmet, “Denemeyi Denemek”, Türk Dili Dergisi, Eylül-Ekim , sy. 44, s. 70 Nurullah Çetin, “Türk Edebiyatında Deneme”, Milli Eğitim Dergisi, Kış , sy. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü Ataç, Nurullah, “Bir Mektup”, Yücel, 1 Nisan Ataç, Nurullah, Haber, 10 Mart Aytaç, Gürsel “Bir Yazı Türü: Deneme”, Çağdaş Eleştiri, Kasım , sy. 11, s. Aytaç, Gürsel, Denemeler Seçkisi, Gündoğan Yayınları, Ankara Baki, Hayati, “Deneme ve Eleştiri Üstüne Bir Deneme Denemesi”, Cumhuriyet Döne- mi Türk Edebiyatı, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Ankara: Edebiyatçılar Derneği, , s. Batu, Selahattin, “Benim Sevdiğim Denemeler”, Varlık, 15 Eylül , sy. Batu, Selahattin, “Denemelerin Dünyası”, Varlık, 1 Ekim , sy. , s. 3. Batur, Enis, “Deneme”, Gösteri, Haziran , sy. 67, s. Batur, Enis, “Denemeyi Deneyenler”, Yazko Edebiyat, Aralık , sy. 2, s. Belge, Murat, “Deneme”, Tarihten Güncelliğe, 2. baskı, İstanbul: Alan Yayıncılık, , s. Belge, Murat, “Önsöz”, Tarihten Güncelliğe, 2. baskı, İstanbul: Alan Yayıncılık, , s. 9. Belge, Murat, “Sosyalist Deneme Yazmak”, Tarihten Güncelliğe, 2. baskı, İstanbul: Alan Yayıncılık, , s. Bezirci, Asım, “Deneme Deyince”, Varlık, Kasım , sy. Binyazar, Adnan, “Cevdet Kudret’in Denemeciliği”, Milliyet Sanat Dergisi, 15 Eylül , sy. , s. Binyazar, Adnan, “Cumhuriyet Döneminde Eleştiri Deneme”, Türk Dili, Kasım , c. XXIX, sy. , s. Birkiye, Atilla, “Bir Aydınlanmacı, Cevdet Kudret: Deneme En Sevdiğim Yazı Türü”, Varlık, Aralık , sy. , s. 8. Birkiye, Atilla, “Denemeden Denemeye”, Varlık, Kasım , sy. Birkiye, Atilla, “Soydenemeciler”, Cumhuriyet, 17 Kasım Birkiye, Atilla, Düşünceler Sözler Yazılar, Birim Yayınları, İstanbul Birsel, Salah, “Denemenin D’si”, Sanat Olayı, Mart , sy. Birsel, Salah, Kediler, İstanbul: Bağlam Yayınları, Burian, Orhan, “Essay Hakkında”, Yücel, Haziran , c. III, sy. 16, s. Candan, Mazhar, “Deneme Denince”, Varlık, Temmuz , sy. Çağdaş, Hami, “M. Melih Yürüşen’le Deneme Üstüne”, Gösteri, Kasım , sy. 48, s. Çetin, Nurullah, “Türk Edebiyatında Deneme”, Milli Eğitim Dergisi, Kış , sy. Çotuksöken, Yusuf, “Denemenin Kıyılarında Dolaşmak”, Denemenin Kıyılarında, İs- tanbul: İnsancıl Yayınları, , s. 5. Darago, Reşat Nuri, “Deneme”, Türk Dili, Mayıs , c. XI, sy. , s. Demiray, Kemal, Edebiyatta Türler, İstanbul: İnkılap ve Aka, Deneme Dosyası, Derkenar, Ocak , sy. Deneme Özel Sayısı, Türk Dili, 1 Temmuz , c. X, sy. Deneme Özel Sayısı, Varlık, Temmuz , sy. Deneme Özel Sayısı, Varlık, Kasım , sy. Dizdaroğlu, Hikmet “Denemeci Suut Kemal Yetkin”, Suut Kemal Yetkin’e Armağan, An- kara: Hacettepe Üniversitesi Armağan Dizisi: 1, TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› Edgü, Ferit, “Deneme Üzerine”, Varlık, Temmuz , sy. Emir, Sabahat, Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler, İstanbul: Emir Yayınları, Enginün, İnci, “Deneme ve Denemecilik”, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, 5. bas- kı, İstanbul: Dergâh Yayınları, , s. – Eyüboğlu, Sabahattin (çev.), “Önsöz-I”, Montaigne, Denemeler, İstanbul: Cem Yayınla- rı, Fuat, Memet, Türk Yazınından Seçilmiş Denemeler, 2. baskı, İstanbul: Adam Yayınları, Gökhan, Halil, “Sözün ve Yazının Yurdunda Bir Yazar Feridun Andaç İle Söyleşi”, Cum- huriyet Kitap, 19 Ağustos Günyol, Vedat, “Deneme Deyince”, Yaza Yaza Yaşarken, İstanbul: Cem Yayınevi, , s. Günyol, Vedat, Kendimce Denemeler, İstanbul: Dünya Yayıncılık, Gür, Alim, “Usta Denemecinin Dil ve Üslûbu”, Millî Kültür, Eylül , sy. 62, s. Gürbilek, Nurdan, Ev Ödevi, İstanbul: Metis Yayınları, Gürsel, Orhan, “Denemeler Üzerine”, Varlık, 1 Ekim , sy. Güzel Yazılar-Denemeler, İsmail Parlatır, İnci Enginün, Orhan Okay, Zeynep Kerman ve Kâzım Yetiş (haz.), Ankara: Türk Dil Kurumu, İnam, Ahmet, Eleştirinin Kıyılarında, Ankara: Hece Yayınları, İslam, Ayşenur ve Nermin Öztürk, Edebi Metinler-III, Ankara, Kansu, Ceyhun Atuf, “Deneme”, Denemeler, Denemeciler Antolojisi, İsmet Kemal Kara- dayı (haz.), İstanbul, , s. Kaplan, Mehmet, “Ahmet Haşim ve Nesirleri Hakkında Birkaç Söz”, Ahmet Haşim, Üç Eser - Bize Göre, Gurabâhâne-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi-, İstan- bul, Karaalioğlu, Seyit Kemal, Sözlü/Yazılı Kompozisyon-Konuşmak ve Yazmak Sanatı, baskı, İstanbul, Karadayı, İsmet Kemal, “Deneme Nedir Ne Değildir”, Sesimiz, Kasım , s Karadayı, İsmet Kemal, Denemecilerden Derlemeler, İstanbul: Deniz Yayınları, Karadayı, İsmet Kemal, Denemeler, Denemeciler Antolojisi, İstanbul, Korkut, Saffet (çev.), “Önsöz”, Francis Bacon, Denemeler (Essays), Ankara: Maarif Mat- baası, Meriç, Cemil, “Roman ve Deneme”, Hisar, Aralık , sy. , s. 3. Özdemir, Emin, “Deneme ve Denemecilerimiz”, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Ankara: Edebi- yatçılar Derneği, , s. Özdemir, Emin, Düşüncenin Toprağı/Türk ve Dünya Yazınından Denemeler, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Özdemir, Emin, Yazı ve Yazınsal Türler, İstanbul: Karacan Yayınları, Özgül, M. Kayahan, “Denemeyi Deneme”, Kandille İskandil, Ankara: Hece Yayınları, , s. Pakdil, Nuri, “Deneme”, Biat II, Ankara: Edebiyat Dergisi Yayınları, Safa, Peyami, Objektif 2 –Sanat Edebiyat Tenkit-, İstanbul: Ötüken Yayınları, Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü Salihoğlu, Mehmet, “Deneme ve Anlatı”, Okuyup Düşündükçe, Ankara, , s. Salihoğlu, Mehmet, “Deneme ve Derleme”, Varlık, Mart , sy. Salihoğlu, Mehmet, “Deneme”, Gün Işığına Çıktıkça, Ankara: Ayyıldız Matbaası, , s. 1. Sezgin, Dinçer, “Denemenin Usta Kalemi Vecihi Timuroğlu”, Cumhuriyet Kitap, 12 Şu- bat , sy. Sözer, Önay, “Denemeyi Denememek İçin”, Varlık, Temmuz , sy. Süreya, Cemal, “Deneme Deyince”, Varlık, Temmuz , sy. Süreya, Cemal, “Eleştiri Deneme”, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı , İstanbul: Tekin Ya- yınevi, , s. Timuçin, Afşar, “Eleştiri ve Deneme Alanında Yeni Adlar ve Ürünler”, Cumhuriyet Dö- nemi Türk Edebiyatı, Hüseyin Atabaş, Aydın Şimşek ve Devrim Dirlikyapan (haz.), Ankara: Edebiyatçılar Derneği, , s. Tosun, Necip, “Öykü ve Deneme”, Hece, Mart , sy. 3, s. Tunalı, İsmail, Denemeler, İstanbul: İktisadi Yayınları, Türk Dili Dergisi Deneme Özel Sayısı, Temmuz , c. X, sy. Türkay, Osman, “Deneme Üzerine Bir Tartışma”, Haziran , c. XI, sy. , s. Uç, Himmet, Türk Edebiyatında Deneme, Ankara: Bizim Büro Basımevi, Uçarol, Tuncer, “Vedat Günyol’la Deneme Üzerine Söyleşi”, Varlık, Temmuz , sy. Uyguner, Muzaffer, “Denemeleri”, Salah Birsel, İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, , s. Uygur, Nermi, Denemeli Denemesiz, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Yağcı, Öner, Cumhuriyet Dönemi Denemeler Seçkisi, Ankara: Kültür ve Turizm Bakan- lığı Yayınları, Yavuz, Hilmi, Denemeler Karşı Denemeler, İstanbul: Bağlam Yay., Yetkin, Suut Kemal, Edebiyat Üzerine Denemeler, Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları, A Bibliography of Essay in Turkish Literature Yunus BALCI Abstract Essay is a short literary composition in prose in which a writer discusses a topic that is usually restricted in its scope, or he tries to persuade the reader to accept a particu- lar point of view. While reading an essay, we often feel as if the author is speaking di- rectly to us. In the European literature, the term essai was first applied to the form by Montaigne. The word essay derives from the French verb essayer, which means “to try”. The essay, as a form of literature, was first encountered in Turkish literature after the Tanzimat. The Turkish equivalents of the term have been “tecrübe-i kalemiyye” and “kalem tec- TAL‹D, 4(8), , Y. Balc› rübesi”. Finally, deneme, which corresponds to “to try” was put into use in Turkish li- terature after the Republic period. Therefore, the bibliographic works on essay were inaugurated at the end of the s. While most of these works traced until the contemporary times are based on an “es- say about essay” format, we also come across some articles and books written at the academic level. We can conclude that the authors have reached a consensus on some issues like an essay relating to an autonomous sphere with a sincere style and the es- sayist having to master a wide perspective to the world. However, there is also consi- derable dissent among them regarding the ethymology of the term “essay” and the question whether it has outlived its age as a genre or not. Key Words: Turkish Literature, Essay, Bibliography, Works on Essay. Türk Edebiyat›nda Deneme Literatürü Yunus BALCI Özet Batı edebiyatlarında Montaigne’in icadı olan ve oldukça yaygınlık kazanan “deneme” kavramı için Cumhuriyet öncesinde “tecrübe-i kalemiyye”, “kalem tecrübesi” gibi tamlamalar kullanılmakla birlikte, essay karşılığında deneme sözcüğünün kullanılma- sı Cumhuriyet sonrasındadır. Deneme, bir tür olarak Türk edebiyatına Batı edebiyat- larından geçmiştir. Tanzimat sonrasında ve bilhassa II. Meşrutiyet döneminde benzer yazılar yazılmasına rağmen denemenin Türk Edebiyatında Batılı anlamda yer etmesi de yine Cumhuriyet sonrasındadır. Dolayısıyla deneme hakkında bibliyografik yazıların varlığı da ’lı yıllara denk gelir. Bu tarihlerden itibaren günümüze kadar deneme konusunda çoğu “deneme hakkında deneme” tarzında yazılar olmakla birlikte akademik seviyede makale ve kitaplara da rastlamaktayız. Bu çalışmalarda denemenin serbest konulu bir yazı olduğu, samimi bir üslubu bulunduğu ve denemecinin geniş bir kültüre sahip olması gerektiği hususunda yazarların bir fikir birliği içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak denemenin daha doğrusu essay sözcüğünün etimolojisi konusunda ve çağın önemli bir türü olduğu ve- ya çağını tamamladığı konularında yazarlar arasında bir fikir birliği yoktur. Anahtar Kelimeler: Türk Edebiyatı, Deneme, Bibliyografya, Deneme Üzerine Yazılar.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir