Türkiye’nin sahip olduğu iklim çeşitliliği, toprak türleri bakımından oldukça zengin olmasını sağlamıştır (Harita 1.17). İklimin yanı sıra yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, farklı kayaç türlerinin görülmesi vb. nedenlerden dolayı aynı iklim özelliklerinin görüldüğü alanlarda dahi farklı toprak tipleri oluşmuştur.
Denizden uzak iç bölgelerde step bitki örtüsü altında kahverengi ve kestane renkli bozkır toprakları görülür. Yıllık yağış miktarının az olduğu alanlarda oluşan bu topraklar, organik madde bakımından oldukça fakirdir (Görsel 1.140).
Akdeniz iklim bölgesinde özellikle kalkerler üzerinde oluşan terra rossaların en önemli özelliği, bileşiminde bulunan fazla miktardaki demir oksit sebebiyle kırmızı renkte olmasıdır. Organik madde bakımından fakir olan bu topraklar kireç yönünden ise zengindir (Görsel 1.141).
Kahverengi orman toprakları, özellikle Kuzey Anadolu Dağları ile Marmara Denizi çevresindeki dağlık alanlarda yaprak döken ağaçların oluşturduğu ormanlarda görülür. Humus bakımından zengin, verimli ve koyu renkte olan bu topraklar tarım açısından oldukça elverişlidir.
Topraktaki yıkanmanın yeterli olmasından dolayı kireç oranı düşüktür (Görsel 1.142).
Podzol topraklar, dağların yüksek kesimlerinde iğne yapraklı ormanların altında oluşur. Aşırı yıkanma nedeniyle humusun taşındığı bu topraklar, besin maddeleri bakımından oldukça fakirdir (Görsel 1.143).
Kuzeydoğu Anadolu’da yer alan platolarda ve orman örtüsünün sona erdiği alanlarda bitki örtüsü olarak çayırlar görülür. Bu çayırlar altında humus bakımından zengin olan çernozyom topraklar oluşmuştur. Koyu renkli olduğu için “kara topraklar” olarak da adlandırılan çernozyomlarda geniş otlakların oluşması, büyükbaş hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır (Görsel 1.144).
Tuz Gölü ve Konya Ovası çevresinde suda çözünmüş hâldeki çeşitli tuz ve karbonatların suyun buharlaşması neticesinde toprak yüzeyinde birikmesiyle tuzlu topraklar oluşur. Tuzcul bitkilerin yetiştiği bu çorak topraklar tarım için elverişli değildir (Görsel 1.145).
Yumuşak kireç taşı ve killi kireç taşı üzerinde oluşan kalsimorfik topraklara ülkemizin birçok yerinde rastlanır. Anadolu’da kepir veya taş doğuran olarak da bilinen vertisoller; Trakya, Güney Marmara ve Muş Ovası’nda görülür. Yumuşak kireç taşları üzerinde oluşan rendzinalara ise Anadolu’nun birçok yerinde rastlanır (Görsel 1.146).
Hidromorfik topraklar, taban su seviyesinin yüksek olduğu sazlık ve bataklık alanlarda özellikle de Çukurova, Büyük Menderes ve Çarşamba gibi deltaların taşkına uğrayan kesimlerinde görülür (Görsel 1.147). Ayrıca iç bölgelerdeki drenajın iyi olmadığı bataklıklarda da oluşabilen bu toprakların üzeri ot, saz ve kamışlarla kaplıdır.
Alüvyal topraklar, akarsuların taşıdığı malzemelerin delta ovalarında (Çukurova, Çarşamba, Bafra vb.) veya iç kesimlerdeki düzlük alanlarda (Bursa, Erzurum ovaları vb.) birikmesiyle oluşur. Mineral bakımından zengin olan bu topraklar, tarım için oldukça elverişlidir (Görsel 1.148).
Regosoller, özellikle volkanik arazilerde (Nevşehir) akarsuların taşıdığı kum depoları üzerinde oluşur (Görsel 1.149). Kumlu ve yumuşak olan bu topraklar, patates ve soğan tarımı açısından oldukça elverişlidir.
Dağlık ve engebeli bir ülke olan Türkiye’de kolüvyal topraklar oldukça geniş yer kaplar. Eğimin iyice arttığı yamaçlarda ise litosol yani taşlı topraklar görülür (Görsel 1.150).
KAYNAKÇA:COĞRAFYA – 10 Ders Kitabı ( Kenan TÜRKEZ – Mutlu KARAKOÇ – Nurullah BALŞEN – Tolga PEKTAŞ – İsmail ÖZDOĞAN) ISBN 978-975-11-4530-7 |
Türkiye’de iklim, bitki örtüsü ve kayaçların çeşitliliğine bağlı olarak birçok toprak türü oluşmuştur. Bu toprakları zonal, azonal ve intrazonal topraklar olmak üzere inceleyeceğiz.
Ülkemizde iklim çeşitliliğine bağlı olarak zonal toprakların çeşitli tipleri oluşmuştur. Zonal topraklar, Türkiye’de en geniş alan kaplayan toprak grubudur. Bu toprakların başlıcaları kahverengi orman toprakları, terra rossalar, kahverengi bozkır toprağı, kestane rengi bozkır toprağı ve çernezyomlardır.
Ülkemizde kahverengi orman topraklarına (Fotoğraf 1.167) Karadeniz’in kıyı kesiminde ve Yıldız Dağları’nda rastlanmaktadır.
Humus bakımından zengin olan bu topraklar, koyu renklidir ve verimli topraklardandır.
Akdeniz’in kıyı kesiminde (Harita 1.22) kalkerli arazi üzerinde bu toprak tipi yaygındır. Bu topraklar, kil ve demiroksit bakımından zengindir. Daha çok dolin, uvala ile polye tabanlarında görülen bu topraklar üzerinde tarım yapılmaktadır. Oksitlenmeden dolayı rengi kırmızıdır (Fotoğraf 1.168).
Bu topraklara İç Anadolu’da, Güneydoğu Anadolu’da ve Doğu Anadolu’nun yüksekliği az olan yerlerinde rastlanır (Fotoğraf 1.169). Bu alanlarda yıllık yağış miktarı 250 ile 400 mm arasında değişir. Bitki örtüsü cılız olduğu için humus oranı azdır. Daha çok tahıl tarımına ve küçükbaş hayvancılığa elverişlidir.
Bu topraklara (Fotoğraf 1.170) İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun fazla yağış alan yerleri ile Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmında rastlanır. Bu alanlarda yıllık yağış miktarı 400 ile 600 mm arasında değişir. Bitki örtüsü bozkırdır. Humus bakımından biraz zengindir. Tahıl tarımına ve küçükbaş hayvancılığa elverişlidir.
Bu topraklar (Fotoğraf 1.171), Kuzeydoğu Anadolu’da görülür. Özellikle Kars, Ardahan ve Erzurum platolarında çernezyomlar yaygındır. Bu alanlarda yıllık yağış miktarı 600 mm civarındadır. Bitki örtüsü yaz yağışlarıyla yeşeren çayırlardır. Humus bakımından çok zengin olduğundan koyu renkli topraklardır. Çernezyomlar, gür bir bitki örtüsü altında oluştuğu için bu yerler büyükbaş hayvancılığa elverişlidir.
Ülkemizde azonal toprakların başlıcaları alüvyal, kolüvyal, litosol ve regasollerdir.
Türkiye’de alüvyal topraklara (Fotoğraf 1.172) daha çok ovalar, vadi tabanları ve deltalarda rastlanır. Bu tür topraklarda horizonlar gelişmez. Çukurova, Göksu, Menemen, Çarşamba ve Bafra deltaları ile Küçük Menderes, Büyük Menderes, Gediz, Bakırçay, Bursa, Adapazarı, Düzce, Erbaa, Niksar, Erzincan, Erzurum, Iğdır, Elazığ, Malatya ve Muş ovaları alüvyal toprakların yaygın olduğu alanlardır. Bu topraklar mineral bakımından zengin olduğundan verimlidir.
Dağların eteklerinde, yamaçlardan taşınan materyallerin üzerinde oluşan kolüvyal topraklar (Fotoğraf 1.173), ince ve iri unsurların bir arada görüldüğü topraklardır. Kolüvyal topraklar tarıma elverişli değildir.
Ülkemizde litosollere (Fotoğraf 1.174) erozyona açık yamaçlarda rastlanır. Bitki örtüsünden yoksun olan bu yamaçlarda ince materyaller taşındığından geriye iri materyaller kalmaktadır. Bu nedenle litosoller, taşlı topraklar olarak da adlandırılır.
Regosoller, kum boyutundaki volkanik malzeme ve akarsuların oluşturduğu kumlu depolar üzerinde oluşan topraklardır.
Ülkemizde intrazonal toprakların kapladığı alan çok azdır. Bu topraklar, ana kayanın yapısı ve yer şekillerine bağlı olarak meydana gelir.
Ülkemizde görülen intrazonal topraklardan biri kalsimorfik topraklardır. Fazla miktarda kireç içeren bu topraklar, rendzinalar ve vertisoller olmak üzere ikiye ayrılır.
Rendzinalar yumuşak kireç taşları üzerinde oluşan topraklardır. Türkiye’de daha çok Akdeniz’in batısı, Trakya, Ege ve Güney Marmara’da görülen bu topraklar, tahıl üretimi için elverişlidir.
Vertisoller (Fotoğraf 1.175) killi, kireçli, marnlı depolara bağlı olarak meydana gelmektedir. Ergene Havzası, Bursa ile Karacabey arası, Muş Ovası ve Konya Havzası’nın bazı kesimleri bu toprakların görüldüğü başlıca alanlardır. Yaz kuraklığı döneminde bu topraklarda 5 10 cm genişliğinde, 100 cm’yi bulan derinlikte çatlaklar oluşur. Bu çatlaklara dolan topraklar, yağışlı dönemde bünyesine fazla miktarda su alarak şişer ve yüzeye doğru yükselir. Dönen topraklar da denen vertisollere Trakya’da “kara kepir” denir.
Ülkemizde halomorfik topraklara Konya Havzası’nda, Erzurum Ovası’nın bazı kesimlerinde, Küçük Menderes ve Büyük Menderes deltalarının denize yakın olan kesimlerinde rastlanır. Bu alanlarda yazın buharlaşmaya bağlı olarak suda çözünmüş hâldeki tuzlar, yüzeyde birikir. Bu tür topraklar tarıma elverişli değildir.
Hidromorfik topraklara taban suyu seviyesinin yüzeye yakın olduğu alanlarında rastlanır. Göl kenarları, bu tür toprakların görüldüğü başlıca alanlardır. Toprak sürekli su altında olduğundan oksijen oranı düşüktür. Bu tür topraklar tarıma elverişli değildir.