türkiyenin tektonizması / Türkiye!de tektonik hareketler

Türkiyenin Tektonizması

türkiyenin tektonizması

Türkiye Tektonizması(İç Kuvvetleri)



seafoodplus.info

TÜRKİYE’DE TEKTONİK OLAYLAR

Türkiye arazisi, konumundan dolayı yer kabuğunun çok hareketli olduğu alanlardan biridir. Güneyde yer alan Afrika levhası ve Arabistan levhası ve kuzeyde yer alan Avrasya levhası arasında kalmıştır. Bu levhalar arasında yer alan Anadolu karası sürekli sıkışmaktadır. Bu durum Türkiye arazisinde önemli ölçüde enerji birikmesine neden olmaktadır ve bu da bilinen olaya yani depremlere neden olmaktadır. Zira biriken bu enerji zaman zaman açığa çıkmaktadır.

Ülkemizdeki birinci derecede deprem alanları, aynı zamanda faylara paralel olarak üç kuşak hâlinde uzanmaktadır.

Kuzey Anadolu fay kuşağı: ülkemizdeki en uzun fay hattını oluşturmaktadır. Yaklaşık km uzunluğunda olan bu hat, Saroz Körfezi’nden başlar; Marmara Denizi, Adapazarı, Düzce, Bolu, Çankırı, Erzincan ve Erzurum üzerinden doğuya uzanır. Ülkemizde görülen yıkıcı depremlerin yarısından fazlası bu kuşakta gerçekleşmiştir. Kuzey Anadolu fay hattı, yeryüzünde en çok deprem üreten yanal atımlı faylardan biridir.

Doğu Anadolu fay kuşağı: Afrika kıtasının doğusunda başlayan bu fay hattı ülkemizde Hatay-Kahramanmaraş oluğu üzerinden Doğu Anadolu’ya uzanan fay hattıdır. Doğu Anadolu fay kuşağını oluşturan bu deprem bölgesi, Malatya ve Elâzığ’dan geçerek Bingöl’e yakın bir yerde Kuzey Anadolu fayı ile kesişmektedir.

Batı Anadolu fay alanı: Ülkemizdeki fay kuşaklarından biri de Batı Anadolu fay alanıdır. Ege’nin kıyı kesimi ile Göller Yöresi’ni kapsayan bu bölgedeki fay hatları çoğunlukla doğu-batı doğrultusunda uzanan graben alanlarının sınırlarını izlemektedir. Batı Anadolu fay kuşağı da ülkemizdeki önemli deprem alanlarındandır.



TÜRKİYE’NİN JEOLOJİK GEÇMİŞİ

Türkiye’nin bulunduğu alanda her jeolojik zamana ait arazilere rastlamak mümkündür.

 Paleozoik’e (I. Jeolojik Zaman) ait arazilere Yıldız Dağları, Zonguldak çevresi, Menderes- Menteşe arası, Anamur-Alanya arası, Bitlis ve Kırşehir çevresinde rastlamak mümkündür.

Kanıtlar: Zonguldak çevresindeki taş kömürü yatakları I. Zamana ait oluşumdur. Bu dönemde( milyon yıl önce) Türkiye arazisi su altında idi fakat bazı yükseltiler (Yıldız dağları ve Zonguldak çevresi) ada halinde olması kuvvetle muhtemeldir. İklim itibari ile yoğun yağış ve gür ağaçlar bugünkü taş kömürü yataklarına kaynaklık etmişlerdir.      

 Mezozoik’te (II. Jeolojik Zaman) Türkiye diye bir yer su yüzeyine çıkmamış, bu dönemde Türkiye’nin bulunduğu yer Tethys Denizi’nin altındadır. Ayrıca karalardan taşınan materyallerle Tethys Denizi’i tortulanmıştır.

Kanıt: Bugün ülkemizin büyük bir kısmında deniz canlılarına ait fosillere rastlanmaktadır.

 Senozoik’in Tersiyer Dönemi’nde (III. Jeolojik Zaman) Gondwana ile Laurasia’nın birbirine yaklaşması sonucunda Tethys Denizi tabanındaki tortul tabakalar sıkışarak deniz yüzeyine çıkmaya başlamıştır.

Kanıt- 1: Türkiye’nin bulunduğu araziler bu dönemde büyük ölçüde kara hâline gelmiştir. Fakat tümüyle kara halini almamış, üzerinde irili ufaklı onlarca göl oluşmuştur. Bu göl ve çevresinde yetişen gür bitkiler ise günümüzdeki linyit kömürünün oluşumuna kaynaklık etmişlerdir(Sivas, Oltu, Olur, Narman, Kağızman, Ankara, Sivas, Iğdır çevreleri).

Kanıt-2: Bu dönemde en büyük dağ oluşum sistemi olan Alp-Himalaya dağ sistemi oluşmuş, oluşumundan Türkiye de etkilenmiş, Kuzey Anadolu Dağları ile Toroslar, bu dönemde meydana gelmiştir.

Senozoik’in Kuaterner Dönemi’nde Ege Denizi’nin bulunduğu yerde üzerinde göllerin yer aldığı Egeid karası bulunmaktaydı. Bu kara, fay hatları boyunca çökmeye başlamış, Akdeniz’in suları buraya dolarak Ege Denizi’ni oluşturmuştur. Buradaki sular önce bir akarsu vadisi olan Çanakkale Boğazı üzerinden Marmara çanağına dökülerek Marmara Denizi’ni oluşturmuş, daha sonra yine bir akarsu vadisi olan İstanbul Boğazı’ndan bir tatlı su gölü olan Karadeniz’e akmıştır. Böylece Karadeniz oluşmuş ve Türkiye arazisi bugünkü görünümünü almıştır.


TÜRKİYE’DE İÇ KUVVETLERİN İZLERİ

İç kuvvetler olarak adlandırılan epirojenez, orojenez, deprem ve volkanizma Türkiye’nin oluşumunda etkili olmuştur.

Türkiye'nin bulunduğu alan; farklı jeolojik zamanlarda iç kuvvetlerin etkisiyle şekillenmiştir. Türkiye, özellikle III. Jeolojik Zaman'dan sonra iç kuvvetlerin etkisinde oluşmaya başlamıştır. Bu etkiler daha çok dağ kuşaklarının(Alp Orojenezi), çöküntü alanlarının(Ege, Akdeniz ve Karadeniz’in çökmeleri) ve kırık hatlarının oluşması şeklinde kendini göstermiş, kırıklardan çıkan lavlar ve diğer volkanizma faaliyetleriyle de volkanik alanları meydana getirmiştir.

Türkiye karasının(Anadolu’nun) oluşması(epirojenez)

Kara öncesi; Mezozoik’te (II. Jeolojik Zaman) Türkiye diye bir yer su yüzeyine çıkmamış, bu dönemde Türkiye’nin bulunduğu yer Tethys Denizi’nin altındadır. Bu dönemde Tethys Denizi’i karalardan taşınan materyallerle tortulanmaya devam etmiştir.

Kara sonrası; III. Jeolojik Zaman'ın ortalarından itibaren tektonik hareketlerin etkili olduğu ülkemizde Anadolu'nun büyük bölümü kara hâlini almıştır(Gondwana ve Laurasia  levhalarının birbirine yaklaşması ve Tethys Denizi’ni sıkıştırması sonucunda Anadolu karasında yükselmiştir)

Tersiyer’de dış kuvvetler tarafından aşındırılarak hafifleyen Anadolu kara parçası, III. Jeolojik Zaman'ın sonlarına doğru epirojenezle yükselmeye başlamıştır.

Türkiye arazisinin sahip olduğu ortalama yükseltinin metreden fazla olması ve platoların geniş yer kaplaması bu durumun kanıtıdır.

Türkiye’de epirojenik hareketleri; Anadolu Yarımadası genel itibarıyla yükselirken Karadeniz ve Akdeniz çökmektedir. Çukurova ve Ergene Ovası'nda biriken kalın tortul tabakalar bu ovaların çöküntüye uğradığını göstermektedir. Ege Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının oluşmasında da epirojenik hareketler etkili olmuştur. Türkiye, günümüzdeki görünümünü III. Jeolojik Zaman'da almıştır.

Orojenik hareketler ise, ilk olarak I. Jeolojik Zaman'da meydana gelen Hersiniyen ve Kaledoniyen Kıvrımları Türkiye’yi etkilemiştir. Bu dönemde oluşan kıvrımlı yapılar, dış kuvvetlerin etkisiyle aşınarak zamanla sertleşmiştir(masif araziler).

Türkiye’yi en çok III. Zaman’da oluşan Alp Orojenezi etkilemiştir.

Alp Orojenezi, Lavrasya ve Gondvana kıtalarının sıkıştırması sonucu Tetis Denizi'nde biriken tortulların su yüzeyine çıkmasıyla(epirojenez süreci) başlamış, yüzeye çıkan kara kütlesi, güney yönlü Avrasya levhası ile kuzey yönlü Arabistan Levhası'nın arasında sıkışarak orojenezi oluşturmuştur. Bunun sonucunda Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslar oluşmuştur. Levhaların basıncından gerilmeye maruz kalan Batı Anadolu'da sert tabakaların kırılmasıyla kırık dağları, çöken alanlarda ise çöküntü ovaları oluşmuştur. Çöküntü alanlarına Gediz, Büyük ve Küçük Menderes ovaları; yüksekte kalan kütlelere ise Bozdağlar ile Yunt ve Aydın dağları örnek verilebilir.

Günümüzde Türkiye arazileri içerisinde aktif volkana  rastlanmamaktadır. II. Jeolojik Zaman'da ülkemizin bulunduğu alanda su altı volkanları görülmekteydi(Tetis Denizi zamanları). Su altı volkanlarına ait kalıntılar, bugünkü Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları ile Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmını kapsayan alanda yer almaktadır. Bununla birlikte ülkemizde II. ile III. Jeolojik Zaman'ın sonlarına ait olan volkanik şekiller daha yaygındır. Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da bu şekillere rastlanmaktadır.

Türkiye’de, volkanik faaliyetler sonucu oluşmuş volkan konilerine Doğu Anadolu'da yer alan Nemrut, Tendürek, Süphan, Büyük- Küçük Ağrı dağları ile İç Anadolu'da yer alan Erciyes, Melendiz, Hasan dağları, Karadağ ve Karacadağ örnek verilebilir.

Ayrıca Güneydoğu Anadolu'da yer alan Karacadağ da volkanik yeryüzü şekilleri arasında yer almaktadır.

Volkan konilerinin dışında, Konya sınırları içerisinde yer alan Meke Tuzlası ile Nevşehir'de bulunan Acıgöl maar özelliği taşıyan yeryüzü şekillerindendir. Ayrıca Batı Anadolu’da (Kula / Manisa) volkanizmanın etkisiyle çok sayıda küçük volkan konisi, lav ve kül kalıntısı bulunmaktadır. 
Türkiye volkanizması haritası
seafoodplus.info

Türkiye, Arabistan ve Afrika ile Avrasya levhası arasında sıkıştığından ülkemizde sıklıkla depremler yaşanmaktadır.

Anadolu'nun sıkışması sonucu oluşan üç önemli fay hattı, yeni oluşum gösteren fay hatları içerisinde yer almaktadır. Bunlardan ilki, batıda Saroz Körfezi'nden başlayıp doğuda Van’a kadar uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı’dır (KAF). İkincisi, Hatay’dan Van’ın doğusuna kadar bir yay çizerek KAF ile birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı’dır (DAF). Üçüncüsü ise ülkenin batısındaki çöküntü alanlarını kapsayan Batı Anadolu Fay Hattı’dır (BAF).

Deprem alanlarının beş bölgeye ayrıldığı Türkiye'de fay hatlarına yaklaştıkça deprem riski artmakta, fay hatlarından uzaklaştıkça da bu risk azalmaktadır. Türkiye'nin bulunduğu alanda meydana gelen kırılmalar sonucu önemli depremler meydana gelmiştir. Örneğin Erzincan'da meydana gelen depremde () genişliği 4 metreyi bulan ve Erzincan'dan Amasya'ya kadar uzanan km'lik bir yarık oluşmuştur. Benzer şekilde Gölcük'te yaşanan depremde de () güneydeki parça 4 metre batıya kaymıştır.

 Türkiye'de yeryüzünün şekillenmesi açısından iç kuvvetler önemli bir etkiye sahiptir. Ülkemizin sürekli hareket hâlinde olan Avrasya, Afrika ve Arabistan levhalarının karşılaşma noktasında yer alması  da bu etkiyi artırmaktadır. Levhaların hareketleriyle sıkışan Anadolu kütlesi zayıf alanlarından kırılmakta ve buralarda oluşan fay hatları ile deprem riski artmaktadır. Levhaların sürekli hareket hâlinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin deprem riski altında olduğu söylenebilir.


Konu videosu izle seafoodplus.info

Türkiye Jeomorfoloji Haritası
seafoodplus.info

 Konu sınavı seafoodplus.info


Yorumlar- Yorum Yaz
kaynağı değiştir]
Anadolu levhası ve tektonik yapıları

Kuzey Anadolu Fay Hattı[değiştir kaynağı değiştir]

Kabaca Ege Denizi'nden İran'a doğru bir hat boyunca uzanan ve Pontidlerden İzmir-Ankara-Erzincan kenet kuşağıyla ayrılan tektonik birliktir. Tabaka bilimi açısından Pontidlerden ziyade Arap levhasına benzer özellikle gösterir. Uzun jeolojik süreçte Anatolid-Torid'in Gondvana'dan koparak Pontidlere doğru sıkıştırmasının orta Kretase boyunca sürmesiyle dalma batma bölgeleri ve melanj yapıları ortaya çıkmış olup Anatolid-Torid bloğu yüksek basınç ve düşük sıcaklık başkalaşımı geçirmiştir. Bu blok kendi içinde birçok alt kısma ayrılır zira farklı yapısal ve stratigrafik özellikler gösterirler. Bunlar: Tavşanlı kesimi, Afyon kesimi, Bitlis masifi, Kırşehir-Akdağ-Niğde masifi, Bornova flişi, Menderes masifi ve Toroslardır. Bu kesimler içinde Kırşehir-Akdağ-Niğde masiflerini içere Orta Anadolu kristalin altbloğu dikkate değerdir, çünkü Kretase yaşlı başkalaşım ve volkanik kaya gruplarından oluşan bu yapı Anatolid bloğunun kuzey kıyısı veya başlı başına bir blok olarak değerlendirilmektedir, bu konuda hala bir tartışma mevcuttur. Ayrıca yoğun şekilde bozulmaya uğramış ve bünyesinde metaşist, gnays, mermer ve metakuvarsit gibi başkalaşım kayaçları barındırır.[3]

Arap platformu[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir