Adalet ve Kalkınma Partisi'nde Genel Başkan Özel Kalem Müdürlüğü ve Danışmanlığı görevini yürütmüştür. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı özel kalem müdürü ve danışmanı iken, 2002 genel seçimlerinde XXII. Dönem (3 Kasım 2002 – 22 Temmuz 2007) Balıkesir Milletvekili seçildi.
Parti grubu içinde yaptığı çıkışlarla dikkat çekti, Parti grup toplantısı basına kapalı bölümünde seçim bölgesine kaynak aktarımında ve Gemlik Gübre A.Ş.'nin özelleştirilmesindeki uygulamalar konusunda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a yönelttiği eleştiriler ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakın Atasay Kuyumculuk'un sahibi Cihan Kamer'e işaret ederek değerli taş ithalatında verginin sıfırlanmasına ilişkin olarak dile getirdiği sorular nedeniyle, Recep Tayyip Erdoğan'ın Avustralya'dan telefon talimatıyla ‘kesin ihraç istemiyle parti yüksek disiplin kurulu'na sevkedilmesini istediği haberi üzerine gündeme gelmiştir. Daha sonra partisine ters düşerek muhalif bir tutum takındı. Parti yetkililerine yönelik ağır suçlamaları nedeniyle AK Parti Disiplin Kurulu tarafından 8 Nisan 2008'de partiden ihraç edildi.
Ankara Enstitüsü adlı siyaset üstü düşünce kurumunu oluşturdu ve burada çalışmalara devam etti.
1 Temmuz 2008'de Ergenekon adlı örgüt soruşturması kapsamında hakkında yakalama emri çıkarıldı. Ancak İngiltere'de dil eğitimi aldığı için yakalanamadı. Bu kararın ardından İngiliz hükümetine sığınma talebinde bulunan Çömez'e 2011 yılında 5 yıllık iltica statüsü verildi.
Dr. Turan Çömez, 1 Eylül 2018’de, Londra'da Türk ve İngiliz hekimlerinin birlikte çalışacağı Özel Sağlık Merkezi kurduğunu açıkladı. 2 Kasım 2018’de ise Çömez’e, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Parlamentosu tarafından yılın ‘en başarılı doktoru’ ödülü verildi.
Evli, 2 çocukludur. Orta düzeyde İngilizce bilir.
Ergenekon Davası'nda tüm sanıkların beraat etmesinin ardından yurtdışında bulunan Turhan Çömez, 12 yıldır bulunduğu İngiltere'den Türkiye'ye 30 Ağustos 2019 tarihinde tarifeli uçakla döndü.
Turhan Çömez, halen İngiltere'de doktorluk yapmaktadır. İngiltere'deki Basildon Üniversitesi Hastanesi'nde genel cerrahi uzmanı olarak görev yapan ve ayrıca Londra'da Türklerin yoğun olarak yaşadığı Haringey semtindeki özel bir klinikte çalışmaktadır.
Turhan Çömez, 12 Ekim 2022 tarihinde İYİ Parti'ye katıldı.
Kaynak:Biyografi.info
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski doktoru ve eski milletvekili Op. Dr. Turhan Çömez, Sedat Peker’in iddialarında geçen, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun boşanma aşamasındaki eşi Prof. Dr. Ünsal Ban’ın, Malta’da kurduğu şirketten bahsetti.
DİN İSTİSMARI YAPIP, MALTA’DA KİMLER GÜNÜNÜ GÜN ETTİ?
Halk TV’de “Kayda Geçsin” programına bağlanan Çömez, çok konuşulacak iddiasının devamında, “Zengin ve varlıklı Avrupalıların yatlarını bağladıkları Malta’nın Valetta limanına bir şirket kurdu beyefendi. Hani bunlar kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi diye yola çıktılar ya!.. Malta’da Hilton otelinin karşısındaki kumarhanelerde nasıl alem yaptıklarını, nasıl para harcadıklarını, burada milletin gözünün içine baka baka din istismarı yapıp, Avrupa ülkelerinde çaldıkları, çırptıkları paralarla, nasıl hoyratça yaşam sürdüklerini bu milletin öğrenmesi lazım ve bu millet sandığa gittiğinde kime ve neye oy verdiğini çok iyi bilmeli.” dedi.
MALTA KUMARHANELERİNDE ALEM
Sedat Peker’in iddialarında geçen, AKP Erzurum Milletvekili Taşkesenlioğlu’nun boşanma aşamasındaki eşi Prof. Dr. Ban’ın Malta kumarhanelerinde nasıl para harcadığına dair bilgileri kanıtladığında paylaşacağını ifade eden Çömez, programın spikeri Şule Aydın’ın “Buna yönelik bilginiz mi var?” sorusuna, “Evet.” yanıtını verdi.
“EŞİ ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU İLE BİRLİKTE 5 YILLIĞINA 3 MİLYON 850 BİN EUROYA TEKNE KİRALADI”
Devamında araya giren gazeteci Timur Soykan, "Biz gazetecileri kıskandıran bir haber olur gerçekten. En azından şunu biliyoruz ki eşi Zehra Taşkesenlioğlu ile birlikte 5 yıllığına 3 milyon 850 bin euroya tekne kiralamış birinden bahsediyoruz. Onun bu şatafatlı yaşamı konusunda çok önemli veriler olacaktır bu bilgiler.” dedi.
yenicaggazetesi.com.tr
İlgili Haberler
Yayınlanma: 25 Aralık 2014
Çok kalabalıktılar…
Sabahın kör karanlığında, saat 05.00 civarında baskına geldiler. Evin büyük çocuğu Serhat o sırada 16, küçüğü Serdar ise henüz 7 yaşındaydı. Her ikisi de sıcak yataklarında uyuyordu. Arama için Serhat'ın odasına girenlerden biri “Kalk polis!” diye bağırdı. Gözlerini aralayan Serhat önce kabus gördüğünü düşündü. Ama odadaki polisler uyandırmakta kararlıydı. Birinin gözü, çocuğun kolundaki görüntüye takılmıştı. Gülerek “Ergenekon dövmesi mi bu, yoksa baban gibi sen de Ergenekoncu musun” diye sordu. Bu ağır söz, Serhat'ı kendine getirmeye yetmişti. Yine de son derece ağırbaşlı davranarak “Hayır memur bey! Dövme dediğiniz o şey, bir damar rahatsızlığının sonucu oluştu. Ayrıca bunları söylemeye hakkınız yok” dedi. Sonra odasında sigara içmeye başlayan başka bir polisi uyararak, balkona çıkmasını rica etti.
* * * *
Evdeki gürültüler ve yabancı insan sesleri, küçük Serdar'ı uyandırmaya yetmişti. Önce kendini toparlamaya çalıştı. Zira nelerin olup bittiğini anlayamamıştı. Acaba hâlâ rüya görüyor olabilir miydi? Ama polislerin odasındaki bilgisayarları ve oyun CD'lerini topladıklarını görünce kendine geliverdi! Onları vermek istemiyor, alıp götürmemeleri için yalvarıyordu. Ağabeyinin “Merak etme Serdar, bu ağabeyler bilgisayarını tamire götürecekler, sonra yine getirecekler” demesi bile ikna etmeye yetmiyordu.
* * * *
Saatler süren arama bitince polisler mutfakta kahvaltı ettiler ve çocukları tarifi mümkün olmayan acılar içinde bırakıp gittiler.
O ana kadar metanetlerini koruyan çocuklar, onlar gider gitmez annelerine sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladılar.
Oysa kumpas ağlarını örmeye devam edecek, asıl travma bundan sonra yaşanacaktı.
* * * *
Nitekim medyadaki fazilet cellatları hemen harekete geçtiler. Aylar süren ve akıl almaz iftiralarla dopdolu bir yargısız infaz kampanyası başlattılar.
Serhat ve Serdar için artık her yeni gün, dayanılmaz bir travmayı yaşamak anlamına geliyordu.
Sözde Ergenekon iddianamesinin açıklandığı gün doruğa çıkan yalan ve iftira yağmuru, çocukların kırılgan ruhlarında tamiri mümkün olmayan derin yaralar açıyordu.
En ağır şok da o gün yaşandı.
Linç boyutuna varan saldırılar karşısında Serdar'ın minik bedeni daha fazla dayanamadı ve hastalandı. Hemen Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Bir süre sonra da yoğun bakıma alındı.
Zira pankreası çalışmaz hale gelmişti. Alınması gerekiyordu.
Yoğun bakımdan sağ çıkmayı başardı ama hayatının bundan sonraki dönemini cihaza bağlı olarak yaşayacaktı…
Cihaza bağlı yaşamak da günde en az 4-5 kez kan alınması ve bir o kadar da enjeksiyon yapılması anlamına geliyordu.
* * * *
Talihsiz Serdar'ın çilesi bitmek bilmiyordu.
Aylar sonra babasının yanına Londra'ya gitti. Orada bir yıl kadar mutlu bir yaşam sürdüler. Ama aksilik hasta çocuğun peşini orada da bırakmadı ve bambaşka bir travmayı yaşattı.
Türkiye'nin şikayeti üzerine İngiliz İçişleri Bakanlığı tarafından görüşmeye çağrılan babası tutuklanıp cezaevine gönderildi. 12 saat sürecek cezaevi yolculuğu öncesi oğluyla görüşme izni verilince “Oğlum, bir süre eve gelmeyeceğim, lütfen avukat dayını ara, hemen Londra'ya gelsin, sana biraz harçlık getirsin, okuluna devam et, derslerini ihmal etme, beni düşünüp dertlenme, işlerimi halledip geleceğim” dedi.
Babası zenci bir tutukluyla birlikte cezaevine doğru giderken, hasta yavrusu -dayısı gelinceye kadar- yapayalnız kalmıştı.
O yolculuk babasına hiç bitmeyecek gibi gelmişti.
* * * *
Ancak orası gerçek anlamda demokratik hukuk devletiydi. Uzun bir hukuk mücadelesinin ardından Kraliyet Mahkemesi, İngiliz İçişleri Bakanlığı'nı haksız buldu ve oturma izini verdi. Babası cezaevinden çıkıp oğluna koştuğunda, karşısında daha olgun, daha dirençli ve daha kararlı bir Serdar bulmuştu.
* * * *
Dr. Turhan Çömez ve çocuklarının yaşadıkları tarifi mümkün olmayan acıların bir bölümünü sizlerle paylaştım.
O Turhan Çömez ki, Tayyip Erdoğan İstanbul'un Belediye Başkanı iken iki kez omuz ameliyatına girmiş… Anestezi ilaçlarını içlerine başka bir madde karıştırılmaması için evinde saklamış… AKP'nin kuruluş aşamasında onun özel kalem müdürlüğünü yaparken yemeklerini ondan önce tatmış… Siyasi geleceğini gölgelememesi için yurt dışında ve değişik bir isimle yaptırdığı tedaviyi soranlara “Ben doktorum. Hastama ne tedavisi yaptırdığımı asla söylemem. Geldi geçti..” diyebilecek kadar yakınında olmuş bir hekim, bir eski dost.
* * * *
Sevgili okurlarım,
Dr. Çömez'in yazdıklarımdan haberi yok. Kendisinden özür dileyerek tarihe not düşmek, Ergenekon kumpasının bilinmeyen acılarını, dramlarını ve bunca eziyete karşın kazanılan başarıları bilmenizi istedim.
Unutmayalım,
Ülkesine, milletine, toprağına aşık dürüst insanlar zulme uğrarken korkup susar ve onlara sahip çıkmazsak, inanın daha çok ve daha ağır zulümler görürüz.
UĞUR DÜNDAR'IN NOTU: Serdar bu yıl ortaokulu bitirecek. Ev araması sırasında lise öğrencisi olan ağabeyi Serhat ise üniversiteyi
başarıyla bitirdi. Şimdi bir şirkette çalışıyor.