UÇAN SINIF
Rıfat İlgazın Hababam Sınıfına çok benzeyen bir sınıf anlatılmaktadır. Çocuklar, tüm yaramazlıklarına rağmen, temiz ve dürüsttürler. Onları da ancak, aynı sıralardan geçmiş olanlar anlayabilirler.
Yer yatılı bir lisedir. Kahramanlarımız edebiyat meraklısı Johnny Trotz, sınıf birincisi Martin Thaler ve karnı her zaman aç olan Matthias Selbmann, Fridolin, Uli ve daha birçokları Kahramanlarımızdan Matthias ne kadar iri ise, Uli de o kadar ufak tefekti Her an bir şamata, her an bir gırgır yapmak için fırsat kollayanlar çoğunlukta olduğundan, gülmek ve kendine gül-dürtmemek için sürekli dikkat göstermek gerektiğinin bilincinde (!) olan öğrencilerin çokluğundan; kavgasız, şamatasız, gürültüsüz nerede ise bir dakika bile geçtiği görülmemiştir. Hemen her okulda olduğu gibi, üst sınıflar İle alt sınıflar arasındaki çekişmelerden doğan kavgalar ve hır-gürler de İşin cabası
Eğitim Öğretim İle İlgili Tüm Belgeler>Kitap Özetleri >Roman Özetleri
UÇAN SINIF ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Kitabın Yazarı: Erich Kastner
Kitabın Konusu: Çocuklar, tüm yaramazlıklarına rağmen, temiz ve dürüsttürler. Onları da ancak, aynı sıralardan geçmiş olanlar anlayabilirler.,
Kitap Özeti:
Yer yatılı bir lisedir. Kahramanlarımız edebiyat meraklısı Johnny Trotz, sınıf birincisi Martin Thaler ve karnı her zaman aç olan Matthias Selbmann, Fridolin, Uli ve daha birçokları Kahramanlarımızdan Matthias ne kadar iri ise, Uli de o kadar ufak tefekti Her an bir şamata, her an bir gırgır yapmak için fırsat kollayanlar çoğunlukta olduğundan, gülmek ve kendine gül-dürtmemek için sürekli dikkat göstermek gerektiğinin bilincinde (!) olan öğrencilerin çokluğundan; kavgasız, şamatasız, gürültüsüz nerede ise bir dakika bile geçtiği görülmemiştir. Hemen her okulda olduğu gibi, üst sınıflar İle alt sınıflar arasındaki çekişmelerden doğan kavgalar ve hır-gürler de İşin cabası
Kavgalar, sadece alt ve üst sınıflar arasında olarak sınırlı değildi. Ayrıca, diğer okulların öğrencileri ile de sık sık yapılırdı.
Kısacası diyebiliriz ki, Uçan Sınıf, Almanyada bir okulun
Hababam Sınıfıdır.
Kahramanlarımız, Noel kutlamaları için spor salonunda sergilenecek olan, Johnnynin yazdığı Uçan Sınıf İsimli oyun için hazırlanıyorlardı. Oyun, beş perdeden oluşuyor ve deyim yerindeyse ileriye yönelik bir kehanete dayanıyordu. Belki de ileride uygulanacak bir Öğretim yöntemini vurguluyordu. İlk perdede, bir lise öğretmeni coğrafya dersini yerinde işlemek için bütün sınıfla birlikte uçakla yola çıkıyordu İkinci perdede uçak Vezüv Yanardağlarındaki kraterlerin kenarına iniyordu Üçüncü perdede sınıf, Gizedeki piramitlerin yakınına iniyordu Dördüncü perdede Uçan Sınıf Kuzey Kutbuna iniyordu. Öğretmenlerinin yaptığı bir yanlışlık sonucu uçağın irtifa dümeni bozulduğu için, beşinci ve son perdede göğe çıkıyorlardı. Gökte Petrus onları bekliyordu Petrus büyülü formülü söylüyor ve yere iniyorlardı
Tabii her perdede, yapılan gösteriler bununla sınırlı değildi. Örneğin, üçüncü perdede, kahramanlarımız gazetelere uydudan fotoğraflar gönderiyorlardı.
Kahramanlarımızın sık sık ziyaret ettikleri Sigara İçmez ismini taktıkları bir adam vardı. Sigarayı da fosur fosur içerdi. Alman Demiryollarından satın aldığı bir vagonda yaşıyordu. Vagonun kapısında Sigara İçilmez levhası olduğu gibi durduğu için, bu ismi takmışlardı. Çocuklar bu adamı en az öğretmenleri kadar seviyorlardı.
Bir gün rakip okulun öğrencileri, bir öğretmenin oğlunu rehin almışlar, ayrıca birçok öğrencinin defterlerine de el koymuşlardı. Yine bir savaş zamanı gelmişti. Savaş sloganları Çelik Birlik idi. Önce bir elçi göndermeyi kararlaştırdılar. Elçi Sebastian, rakip okulun elebaşının evine gitti. Arkadaşlarının serbest bırakılması ve defterlerinin geri verilmesi taleplerini iletti. Kabul e-dilmedi. Gruplar savaş düzeni aldılar. Tam kavga başlayacaktı ki Sigara İçmez ortaya çıktı ve böyle kavga ederlerse polisin ve okul idarelerinin her şeyden haberdar olacağını ve başlarının belaya gireceğini söyledi. Önerisi, her okuldan birer kişinin yumruklu düello etmesi, yenilenin yenenin şartlarına uyması İdi. İki taraf da bunu kabul etti.
Karşı tarafın kavgacısı Wawerka, bu tarafınki ise Matthias i-di. Kısa bir kavgadan sonra, Matthias rakibini yenmişti. Ancak, karşı tarafın öğrencileri sözlerinde durmadılar. Yeniden savaş düzeni alındı. Kar topu stoklan arttırıldı. Herkes Hücum! emrini bekliyordu. Nitekim birdenbire kartopu yağmuru başladı. Bu arada Martin, Johnny ve Sebastian rehineyi kurtarmanın peşindeydiler. Nitekim rakip okulun elebaşısının apartmanlarının kömürlüğünde, başında iki nöbetçi olan arkadaşlarını kurtardılar. Ancak defterler yanıp, kül olmuştu. İki nöbetçiyi bağlayıp, hızla savaş alanına döndüler.
Günlerdir yağan kar durmuş, Noele ise sadece bir iki gün kalmıştı. Okul müdürünün odasında, hesap veriyorlardı. Bay Bökh, öğrencilerini çok seviyordu. Onlara geçmişte yaşanmış bir hikâye anlattı:
Bundan yirmi yıl önceydi, Dokuzuncu sınıfta cesur ve çalışkan bir öğrenci vardı. Haksızlıklar karşısında tıpkı Martin Thaler gibi öfkelenirdi. Gerekirse Matthias gibi dövüşürdü. Uli gibi evini özlerdi. Sebastian gibi aklı başında kitaplar okur, Janathan gibi bahçede saklanırdı. Bir gün bu çocuğun annesi çok hastalandı. Okuldan kaçarak annesini görmeye gitti. Dönüşte yakalandı. Dışarı çıkmama cezası aldı. Yine kaçtı, yine annesini görmeye gitti. Yine yakalandı. Bu sefer sınıf öğretmeni dört hafta dışarı çıkmama cezası verdi. Yine kaçtı, annesini görmek için. Yakalandı, bu sefer müdür tarafından oda hapsi ile cezalandırıldı. Yine kaçtı, nasıl mı, bir arkadaşı onun yerine hapis yatmayı kabul ettiği için. Arkadaşıyla arası çok iyiydi. Okul bittikten sonra da görüşmeye devam ettiler; ama arkadaşının bir kaza sonucu ailesini kaybetmesiyle ortadan kaybolması bir oldu. O gün bugündür de onu görmedi.
Hikâyeye dönersek; müdür, çok öfkelenmişti. Diğer çocuk her şeyi anlatınca, olayı anladı ve iş tatlıya bağlandı. Bu öğrencinin kim olduğunu biliyor musunuz! diye sorunca, hepsi birden Sizsiniz. diye cevap verdiler. Sizi gidi haylazlar, toz olun gözümün önünden1. diyerek hepsini gönderdi.
Çocukların hepsinin sınıf öğretmenlerine olan saygı ve sevgileri bir kat daha artmıştı. Aralarında, arkadaşı için oda hapsini kabul eden kişinin kim olduğunu konuştular ve buldular: Sigara İçmez.
Profesör Kreuzkama defterlerin yakıldığını anlatmak zorunda kaldılar. Bu arada, bazı yaramazlar, küçük Uliyi, sınıfın çöp sepetinin içine koyup, duvara asmışlardı. Profesör, hepsine cezayı verdi: İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur. cümlesini beşer kez yazacaklardı.
Uli, kendisine korkak ve çelimsiz denmesine sürekli kızıyordu. Son olay, iyice kafasını bozmuştu. Sepet olayından bir gün sonra, elinde şemsiye ile ikinci kattan, bahçenin karlı zeminine atladı. Herkes şok olmuştu. UH, ne kadar cesur olduğunun mesajını böyle vermişti. Neyse ki, sadece sol ayağı kırılmış, biraz da kaburga kemikleri ezilmişti o kadar. Ama, Noelde ailesinin yanına gidemeyecekti.
Bu arada çocuklar yaptıkları bir planla Justus lakabını taktıkları öğretmenleriyle Sigara İçmezi buluşturdular. Tahminleri doğruydu. Öğretmenin bahsettiği kayıp arkadaş, Sigara Içmezin ta kendisiydi.
Martin, annesinden gelen mektubu okul postasından aldı. Annesi, mektupta yol parası olan sekiz lirayı gönderemediğini, babasının işsiz olduğunu, ne olursa olsun cesur ve dayanıklı olmasını, asla ağlamaması gerektiğini yazıyordu. Beş liralık da posta pulu göndermişti.
Oysa ki Martin mektubu okuduktan sonra Benim Güzel Anneciğim diyerek ağlıyordu.
Ulinin bu atlayışı, Noelde oynayacakları piyesi tehlikeye sokmuştu. Sekizinci sınıftan bir öğrenci buldular.
Akşam, Justus bütün öğrencileri toplayarak, onlara Ulinin yaptığı şekilde cesaretin ispati olmayacağını söyledi. Ayrıca, öğrencilerden, bir akşam için kendisine izin vermelerini, bu süre zarfında da uslu olmalarını rica etti. Sigara İçmezin piyano çaldığı barda bir bira içecekti.
Kent uzaktaydı. Yine de yürüdü. Tabelasında Son Damlasına Kadar yazan lokantadan İçeri girdi. Sigara İçilmez bil masada oturmuş kendisini bekliyordu. Kucaklaştılar. Konuşmalarının büyük bölümünü kahramanlarımız oluşturuyordu. İkisi de bu çocuklar okuldan mezun olmadan, yerlerinden ayrılmamakta kararlı olduklarını birbirlerine söylediler.
Gece yarısından sonra, kenti bir baştan geçerek döndüler. Yanlarında, yirmi yıllık hatıraları da beraber yürüyordu.
Okulun son günü idi. Çoğu öğrenci, noel İzni için bavullarını bile toplamıştı. Martin, Noelde gidemeyeceğini hiç kimseye
söylememişti. Okulda kalmak (sadece Johnnye serbestti, o da ailesi olmadığı için) yasaktı. Bakalım ne olacaktı?
Yine, bu akşam piyes de oynanacaktı, önceden iki prova daha yapıp iyice hazırlandılar. Sonra, hep birlikte Uliyi ziyaret edip, ona moral verdiler.
Nihayet piyes vakti geldi. Çok güzel oynadılar. Sigara içmez de seyirciler arasındaydı. Sonra Justus, asıl mesleği doktorluk olan Sigara İçmez in, bundan böyle okul doktoru olarak görev yapacağını söyleyince, çocuklar Hurra diye havaya fırladılar. Çok güzel bir akşam geçirmişlerdi.
Gece, Justus ve Sigara İçmez, beraber yatakhaneleri gezerken, Martinin bir şeyler mırıldandığını fark edip, biraz eğildiler. Uykusunda, Ağlamak kesinlikle yasaktır. diye sayıklıyordu.
24 Aralık günü, (bilgi yelpazesi. com) ortalık tam bir ana baba günü İdi. İnenler, çıkanlar, koşturanlar Matthias, Uliye veda etti. Johnny, UU ile beraber kalacak diye seviniyordu. Martin ise hiç gözükmemişti.
Bütün el ayak çekilmiş, Justus son kontrol gezintisini yapıyordu. Martini gördü. Sıkıştırınca, Martin hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Olup biteni öğrenince, zorla ona para verip evine gitmesini söyledi. Martinin eski keyfi yerine gelmişti. Ulinin yanına çıkınca, anne ve babasının ziyarete gelmiş olduklarını gördü. Hepsi ile vedalaştı.
Noel akşamı, her tarafta koyu bir kış hüküm sürüyordu. Martinin anne ve babası, camın önünden hem dışarıya bakıyor, hem de sohbet ediyorlardı. Martın ne yapıyor acaba? dedi, annesi. Babası da Umarım ağlamıyor dur. deyince, Bana söz vermişti, ağlamayacaktı, gerçi ben de hep ağladım ya
Kapı çalar gibi oldu. Bir daha Kim olabilirdi acaba? Kadın kapıyı açtı, Martin karşısındaydı. Sevinçleri görülmeye değerdi.
Martinin kendi eliyle, öğretmenine yaptığı kartpostalın arkasına babası şunları yazdı: Sayın Bökh, bize verdiğiniz bu canlı Noel armağanı için size sonsuz teşekkürler
>>>TIKLAYIN<<<
KİTAP ÖZETLERİ
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum Yaz" kısmına ekleyebilirsiniz.
|
UÇAN SINIF KİTAP ÖZETİ KISA
KİTAP ÖZETLERİ,uçan sınıf kitabındaki kişiler,uçan sınıf kısa özet,uçan sınıf hikaye özeti,uçan sınıf kitabının kısa özeti,uçan sınıf oku,
Kitabın şahısları edebiyat tutkunu Johnny Trotz, okulda başarılı bir talebe olan Martin Thaler, her zaman aç ve şişman Matthias Selbmann ile ufak bir çocuk olan Uli von Simmern'dir. Bu şahıslar Johann Sigismund , Yatılı Okulu'nda okuyor. Bir gün Noel için bir tiyatro hazırlamaya başlarlar. Lakin diğer okul bir öğretmenin öğrencisini kaçırır. Ayrıca güzel yazı da yanlarında kaçırılmıştır. Bu sebep ile rakip okul ile savaşmayı düşünürler.
Hikayenin ana kahramanı olan Elçi Sebastian, diğer okulun elebaşının yanına gider. Arkadaşlarının serbest bırakılması ve defterlerinin ger verilmesini ister. Lakin bu kabul edilmez. Tam dövüş başlayacağı anda Sigara İçmez kişisi ortaya çıkar ve böylece dövüş ederlerse polisin ve okulun her şeyden bilgisi olacağını ve başlarının zora gireceğini söyler. Dövüş yerine onlara bir teklifte bulunur. Her okuldan 1 kişinin yumrukla düello etmesi, yenilenin uyması teklifini sunar. İki taraf da kabul seafoodplus.infoşı tarafın kavgacısı olan Wawerka, diğer tarafınki ise Matthias olur. Kısa bir dövüşten sonra, Matthias yener. Lakin karşı tarafın öğrencileri verdikleri sözlerinde durmazlar. Yeniden savaş düzeni olur . Kar topu stokları arttırılır ve herkes emrini bekler. Aniden kartopu başlar. Bu arada Martin, Johnny ve Sebastian arkadaşlarını kurtarmak ister ve arkadaşlarını kurtarırlar. Lakin onların defterler yanıp, kül olmuştur. 2 nöbetçiyi bağlayıp, oraya dönerler. Savaş alanına döndükten sonra saldırarak savaşı kazanırlar. Fakat defterler kül olmuştur.
ŞAHISLAR:
Martin Thaler: Okulun en akılı çocuğudur. Çok sosyaldir. Hep arkadaşlarıyla takılır,
Matz: Akıllı değildir , çok güçlü ve oburdur. Büyüyünce boksör olmak istemektedir. Odası boksörlerin fotoları doludur.
Uli: Sarışın ve zengindir. Herkes onun korkak olduğunu zanneder.
Dr. Johann Bökh veya Justus: Çocukları çok sever ve çok anlayışlıdır.
Prof. Kreuzkamm: Latife yapar, fakat gülmez. Görmezden gelen bir insandır.
Okul Müdürü Grünkern:
Dr. Robert Uthofft ya da Sigara İçmez:
Egerland:
Sebastian
Matthias
Güzel Tedor
Share: