ubiquitous ne demek / UBIQUITOUS | Cambridge İngilizce Sözlüğü’ndeki anlamı

Ubiquitous Ne Demek

ubiquitous ne demek

Do not share my Personal Information.

Bir cümlede Is ubiquitous kullanım örnekleri ve çevirileri

Now metaphor is ubiquitous, yet it's hidden.
The concept of a Great Flood is ubiquitous throughout the ancient world.
Büyük Tufan temasına antik dünyada çok rastlanır.
What I'm saying that palm oil is ubiquitous.
The concept of the Great Flood is ubiquitous throughout the ancient world.
Büyük Tufan temasına antik dünyada çok rastlanır.
This organism is ubiquitous on the planet, and exists perhaps now in outer space due to all our travel there.
Bu organizmaya kolaylıkla gezegenimizde rastlayabiliyoruz ve muhtemelen şu anda burada da bulunuyor çünkü hepiniz dışarıdan buraya geldiniz.
His films were ubiquitous in Spain and Latin America and influenced many contemporary actors.
Filmleri İspanya ve Latin Amerikada her yerde bulunmuş ve birçok çağdaş aktörü etkilemiştir.
Magnetic fields are ubiquitous among stars, yet we do not understand precisely why,
nor have we fully understood the bewildering variety of plasma physical mechanisms that act in stellar environments.
Manyetik alanlar yıldızlar arasında her yerdedir fakat biz bunun ne nedenini kesin olarak bilebiliyoruz ne
de yıldızsal çevrelerde fiziksel plazma gibi davranmasını şaşırtıcı şekilde açıklayabiliyoruz.
Stellar magnetic fields===Magnetic fields are ubiquitous among stars, yet we do not understand precisely why, nor have we fully understood
the bewildering variety of plasma physical mechanisms that act in stellar environments.
Yıldızsal Manyetik Alan ===Manyetik alanlar yıldızlar arasında her yerdedir fakat biz bunun ne nedenini kesin olarak bilebiliyoruz ne
de yıldızsal çevrelerde fiziksel plazma gibi davranmasını şaşırtıcı şekilde açıklayabiliyoruz.
But, actually, there a thing, just as there are Veblen goods, where the value of the good depends on it being expensive and rare-- there are opposite kind of things where actually the value in them depends on them being ubiquitous, classless and minimalistic.
Ama aslında bir şey var, Veblen malları, bir malın değeri pahalı ve az bulunur bağlıdır. bazen de bunların tersi hakimdir malın gerçek değeri her yerde bulunabilir olmasına sınıfsız ve minimal bağlıdır.
Football is ubiquitous in Texas.
Teksasda her tür futbol oynanıyor.
This painful scene is ubiquitous on the streets of Dhaka.
Bu acı görüntüler Dhakanın her yerinde yaşanıyor.
T-shirts, coupons, toys for children, giveaways in fast-food places, place mats,
just all of the different ways in which food marketing is ubiquitous.
çocuklar için oyuncaklar fast food mekanlarındaki makineler. Bunlarla her yerde karşılaşıyoruz.
The concept of a Great Flood is ubiquitous throughout the ancient world,
with over different cited claims in different periods and times.
Büyük Tufan temasına antik dünyada çok rastlanır. Söz konusu temaya farklı zaman dilimlerinden farklı yerde rastlanabilir.
Bay Featherstone, her yerde bulunuyorsunuz.
and also form in engineered canals and pipelines.
Doğal( nehir ve haliç gibi) ya da yapay( kanallar ve boru hatları gibi) olarak her yerde meydana gelebilir.
Some popular Indonesian dishes such as"nasi goreng","gado-gado","sate", and"soto" are ubiquitous in the country and considered as national dishes.
Endonezyanın hemen hemen her bölgesinde bulunan'' nasi goreng'','' gado-gado'','' sate'', ve'' soto'' ülkenin ulusal yemekleri olarak kabul edilir.
And what's really important about dental calculus that it fossilizes just like the rest of the skeleton,
it's abundant in quantity before the present day and it's ubiquitous worldwide.
Ve diş taşı hakkındaki en önemli şey… iskeletin geri kalanı gibi
fosilleştiğidir,… yıllar önce bol miktardaydı… ve her yerde mevcuttu.
He founded O'Brien Observatory, where he and his colleagues discovered that certain stars surrounded by grains of carbon and silicate minerals and established that these grains,
from which planets formed, are ubiquitous in circumstellar winds and regions of star formation.
Obrien Gözlemevini kurmuş ve burada çalışma arkadaşları ile birlikte bilinen yıldızların karbon ve silikat minerallerinin tanecikleri ile etraflarının sarılı olduğunu keşfetmiştir ve gezegenlerin oluşumunu sağlayan bu
taneciklerin yıldızların çevresindeki rüzgarlar ile yıldız oluşum alanlarında her yerde bulunabilen parçaçıklar olduğunu saptamıştır.
But there's something I think that's quite interesting in this graph, and that basically with one exception, no matter what people doing, they're mind-wandering at least 30 percent of the time, which suggests,
I think, that mind-wandering isn't just frequent, it's ubiquitous.
Fakat bu grafikte oldukça ilginç bulduğum bir şey var, bu da, esasen bir istisna dışında, insanlar ne yaparlarsa yapsınlar,% 30luk zaman diliminde akılları baska yere kayıyor, ki bu da bana göre,
aklın sık sık değil, her zaman baska yerde olduğunu gösteriyor.
Peki öyleyse ubiquitous assimilation'' ne demek?
It's and fairly cheap, and the tools to distribute it freely under
open licenses has also never cheaper or more ubiquitous.
Herkeste var ve oldukça ucuz. Ve onları özgürce,
açık lisanslarla yaymak için gereken yazılımlar hiç bu kadar ucuz ve yaygın olmamıştı.
Brains in modern marketing: Headlines proclaim cheese sandwiches help with decision-making, while a“neuro” drink claims to reduce stress. There's just one problem, says neuroscientist Molly Crockett: The benefits of these"neuro-enhancements" not proven scientifically. In this to-the-point talk, Crockett explains the limits of interpreting neuroscientific data, and why we should all be aware of them.
Modern pazarlamada, beyinler hazır ve nazır. Manşetler, peynirli sandviçlerin daha iyi kararlar vermeye yardımcı olurken, bir'' nöro'' içeceğin stresi azalttığını beyan etmekte. Nörobilimci Molly Crockett, tek bir sorun var diyor: Bu'' nöro-artışların'' faydaları bilimsel olarak kanıtlanmadı. Burada, konunun özü, Crockett nörobilimsel verinin yorumlanmasının sınırlarını
ve neden hepimizin bunların farkında olmamız gerektiğini açıklıyor.
Sonuçlar: , Zaman:

ubiquitous

İNGİLİZCE-TÜRKÇE BAĞLAMSAL SINAV SÖZLÜĞÜ

*** Örnek cümle sayısı + ve artmaya devam ediyor.

*** Üyelerimiz mevcutsa 15 cümle; üye olmayanlar yalnızca 3 örnek cümle görebiliyor.

*** Lexwall'u hem bildiğiniz hem de bilmediğiniz kelimeleri farklı bağlamlarda görmek için kullanınız. 

*** Sözlük kullanıcıları, tekil olarak sözlükte her gün ortalama kelimeye bakıyorlar.

*** Yeni: Üyelerimize "Verbs in Context (VIC)" serisi  8. dosya tarihinde gönderildi.

*** Yeni: Üyelerimize "Verbs in Context (VIC)" serisi  7. dosya tarihinde gönderildi.

*** Yeni: Üyelerimize "Verbs in Context (VIC)" serisi  6. dosya tarihinde gönderildi.

*** Yeni: Üyelerimize "Verbs in Context (VIC)" serisi  5. dosya tarihinde gönderildi.

*** Yeni: Üyelerimize "Verbs in Context (VIC)" serisi  4. dosya tarihinde gönderildi.

*** Yeni: ÖSYM İngilizce sınavları tüm kelime soruları () : KPDS ÜDS YDS YÖKDİL : seafoodplus.info

*** Yeni: Üyelerimize "Contextual Sentence Reading" serisi 8. dosya (Law) tarihinde gönderildi.

*** Yeni: Üyelerimize SINAV İPUÇLARI adlı dosya tarihinde gönderildi. 

*** Yeni: Üyelerimize "Read with me" serisi 1. dosya tarihinde gönderildi.

 

 

 

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir