Katade
Endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek orucu bozar mı?
Darusselam
Endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek orucu bozar mı?
Endoskopi veya kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek, yeme- içme anlamına gelmediği için orucu bozmaz. Fakat bu tür uygulamalarda genellikle cihaz içinden su verilmektedir ve bu durumda mideye su vb. giderse oruç bozulur. Oruçlu bir kimsenin bu tür bir uygulama yaptırmak zorunda kaldığında sindirim sistemine su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan bu tip bir maddenin girmemesine dikkat etmesi gerekmektedir.
Bu kategoride yer alan Rüyada cinsel ilişki orucu bozar mı başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Benzer Yazılar:
Goygoy
Diş Fırçalamak Orucu Bozar mı? İşte Diyanet'e Göre Orucu Bozan Şeyler
Ramazan ayı başladı. Her sene olduğu gibi bu sene de oruç konusu ile ilgili kafalara takılan sorular var. 'XX orucu bozar mı?' şeklinde sorular çok sık soruluyor olacak ki Diyanet İşleri Başkanlığı da bu soruları derleyip internet sitesi üzerinden cevaplara bir e-kitap ve soru-cevap sitesi ile yer vermiş.
Bizler de internette en çok aratılan sorulara göre içeriğimizi derledik ve güncelledik. Diş fırçalamaktan, göz damlasına, mastürbasyondan, evli çiftlerin ilişki sınırlarına kadar olan pek çok konuyu Diyanet'in verdiği cevaplara göre sıraladık.
İşte oruç ile ilgili en sık sorulan sorular:
Kaynak 1, Kaynak 2
Hayırlı Ramazanlar!
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Çeşitli nedenlerle vajinal muayene ya da operasyon yaptırmak durumunda olanlar, bunun orucu bozan durumlar arasında yer alıp almadığını merak ediyorlar. Din İşeri Yüksek Kurulu'na yöneltilen vajinal muayene orucu bozar mı sorusunun yanıtı haberimizde
vajinal muayene orucu bozar mı?
Jinekolojik muayene sebebiyle oruç bozulmadığı gibi smear işlemi, rahim ultrasonu ve ağızdan ilaç almayı gerektirmeyen biyopsi yaptırmak da oruca zarar vermez.
Âdet geciktirici hap kullanırken gelen lekelerin hükmü nedir?
Âdet görme çağındaki kadınlardan gelen akıntılar kan renginde olmayıp bulanık olsa bile, tercih edilen görüşe göre, ister âdet günlerinin başında ister sonunda olsun, âdet (hayız) kanından sayılır. Kadınların âdet günleri Hanefî mezhebine göre en az üç, en çok on gündür. İki âdet arasındaki temizlik süresi ise en az on beş gündür (Merğinani, el-Hidaye, I, ; Mevsıli, el-İhtiyar, I, 99).
Doktorların verdikleri bilgilere göre âdet geciktirici ilaçlar her zaman etkili olmayabilir. Dolayısıyla ilaç kullanılmasına rağmen âdet görmek mümkün olabilmektedir. Buna göre bir kadın, âdet geciktirici ilaç kullandığı hâlde, bu ilaç tesirsiz kalmış ve bir önceki âdetinin bitiminden itibaren on beş gün geçtikten sonra âdet kanı renginde bir akıntı gelmiş ve bu akıntı en az üç gün devam etmişse âdetli sayılır. Bu durumda namaz kılınamaz, oruç tutulamaz ve umre veya ziyaret tavafı yapılamaz. Ancak söz konusu akıntı on günden fazla devam etmişse mutat olan âdetinden sonrası istihâze sayılacağından kılmadığı namazlarını ve tutamadığı oruçlarını kaza eder, şayet tavaf yapmışsa bu tavafı geçerli olur.
Uzmanların ifadesine göre, progesteron hormonu içeren bu tarz ilaçların yan etkisi olarak bazen âdet akıntısı niteliğinde olmayan lekeler görülebilmektedir. Bu durumda söz konusu lekelenmeler fıkhen özür hükmünde (istihâze) kabul edilip buna göre hareket edilir. Özür kanı gören bir kadın ise namazını kılar, orucunu tutar. Bununla birlikte en uygunu kanamanın ve lekelerin türünün belirlenmesinde konunun uzmanı olan bir doktora başvurmaktır.
Şu kadar var ki, kadınların adet görmesi sağlıklı olduklarını gösteren doğal bir durumdur. Dolayısıyla herhangi bir zaruret olmadıkça ibadet gerekçesiyle de olsa bu doğallığa müdahale edilmemelidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.