vegasta olan vegasta kalır ne demek / HAPPENS IN VEGAS STAYS IN VEGAS ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

Vegasta Olan Vegasta Kalır Ne Demek

vegasta olan vegasta kalır ne demek

Do not share my Personal Information.

Bir cümlede Happens in vegas stays in vegas kullanım örnekleri ve çevirileri

What happens in Vegas… stays in Vegas.
Vegasta olanlar Vegasta kalır.
What happens in Vegas, stays in Vegas.
Vegasta yaşanan Vegasta kalır.
Bilirsin, belki de söylemesi gereken, ne olursa olsun, Vegasta kalacak.
Know what they say, what happens in Vegas, stays in Vegas.
Ne dediklerini bilirsin, Vegasta olanlar, Vegasta kalır.
Vegasta yaşanan Vegasta kalır. Çünkü orada insanların öğrenmesini istemeyeceğin
What happens in Vegas stays in 
ne olursa Vegasta kalır?
And set about searching for Barry Zuckerkorn. What Happens in Vegas Stays in Vegas" campaign…-
Emo! a city competing with Las Vegas's successful… Michael, meanwhile, arrived Reno.
Bu sırada Michael, Renoya varır… Vegasta yaşananlar  kalır deyimiyle yarışan bir şehir… Barry
Zuckerkornu aramaya başlar.
And what  in Vegas, stays in Vegas.
You know what happens in Vegas stays 
What happens in Vegas stays  Andre.
What  Vegas stays in Vegas.
What  in Vegas stays in  right?
Remember, what  Vegas stays in Vegas. Good.
But I have one rule: what  Vegas stays in Vegas.
Well, apparently what happens in Vegas does not stay in Vegas.
Belli ki Vegasta yaşananlar, Vegasta kalmıyormuş.
I know, what happens in Vegas is supposed to stay in Vegas.
Ama bir defa… Vegasta olanlar Vegasta kalmalı, biliyorum.
endeavor to traipse the bedroom through hospital procedures, but what happens in Vegas doesn't always stay in Vegas, does it?
prosedürleri dolayısıyla yatak odanızı gözlemek niyetinde değilim ama Vegasda olanlar her zaman Vegasda kalmıyor, değil mi?
Sonuçlar: 47, Zaman:
Bir erkeği gördüğünüz an kendinizi ona ait hissetmek yerine, onun size ait olduğunu hissederseniz, ne olur?
Andie, hukuk fakültesinin parti kızından başarılı bir avukata dönüşmüştür. Üniversite yıllarında yaptığı tüm o çılgınlıkları bir kenara bırakıp işine konsantre olmuş ve neredeyse şirkete ortak olabilecek kadar ön plana çıkmıştır. Eskinin aşırı sosyal günleri uzakta kalmıştır. Artık düzgün bir ilişkisi olan ve yoğun çalışan bir kadındır. Ta ki, sevgilisi onu hiç beklemediği bir şekilde terk edene kadar

Yaşadığı kötü ayrılığın ardından sosyalleşmek için gitmek zorunda kalacağı ilk yer, en yakın arkadaşının bekârlığa veda partisidir. Ancak parti Las Vegas’ta yapılacaktır. Üniversite günlerindeki eğlence dolu haline selam göndermek isteyen Andie, partide çılgınca eğlenmeye ve üzüntülerini unutmaya kararlıdır. Bu eğlence fikrinin içine, Vegas’ın çılgın gecelerinden birinde tanıştığı Mack’le bir gece geçirmek de dahildir. En azından Andie, bunun bir geceyle sınırlı kalacağını düşünmektedir. Ancak Vegas sürprizlerle dolu bir şehirdir ve hem Andie hem de Mack için, fazlasıyla şaşırtıcı bir sürpriz hazırlamıştır.

amerikanın vegas yöresinde sık sık kullanılan bir sözdür. las vegas!a geldiğinizde sınırların olmadığını, legal veya ilegal istediğiniz herşeyin gerçekleşebileceği ama vegas dan döndüğünüzde bunları kimsenin suratınıza vurmayacağini anlatan bir deyimdir. tabii çölün ortasına gömülmeyip geri dönebilirseniz.

müslümanlar için söylenen bir söz vardır, Kabe yi görmeden ölmeyin, aynı sözü tüm insanlık için, Vegas olarak söylenilebilir

las vegas'ta insanlar her haltı rahatça yiyebilsinler diye uydurulmuş, ecnebi filmlerinden öğrendiğimiz söz.

şans eseri izlediğim,tek kelimeyle iğrenç film.
(bkz: zaman kaybı)

futbolcularımızın sahada birbiriyle didiştikten sonra söylediği "sahada olan sahada kalır, dışarıda iyi arkadaşız" palavrasının da kaynağı bu atasözüymüş demek ki.

kimi abazan bünyelerde vegasta kızlar teklif ediyomuş kanısına sebebiyet veren klişe tespit. "paran varsa her türlü atraksiyona gir, sonrasında çık git" mealine tekabül eder.

öğrencilerde work and travel la vegasa mı gitsem lan isteğini uyandıran söz.

1 Elle Casey - Vegasta Olan Vegasta Kalır Bana parti kızı derler. Aslında davetiyede yazdığına göre öyleymişim. Hey sen, Parti Kızı! Sana. İhtiyacımız. Var. Yarın, öğlen saat tam birde, havaalanındaki Delta bilet gişesinde ol; aksi takdirde bundan sonra sana Çamur diyeceğiz. Şaka yapmıyoruz. Bizi hayal kırıklığına uğratma. Ayrıca unutma, eğlenip işe yaramaz erkek arkadaşın PUKE V aklından çıkarma iznine sahipsin, çünkü Vegas &#;ta yaşananlar Vegas ta kalır. Hepsi bu kadar Sevgiler, en iyi arkadaşın, Kelly. Ve hayır, en iyi arkadaşın Candice değil benim. Sevgiler, Kelly. En iyi arkadaşın Davetiyeyi masama koydum. Ofisimde bağırarak, Kesinlikle olmaz! dedim. Öyle bir şey olmayacak! Ne olmayacak? diye sordu asistanım Ruby. İşin aslı, Ruby benim için daha çok bir anne, kapı komşusu, günah çıkartan bir papaz ve genellikle bir baş belasının toptan paketlenmiş hali gibiydi, fakat masasındaki isim plakası onun Ruby olduğunu söylüyordu. Harvey, Grossman ve Cantor Limited Ortaklığı nın yönetici hukuk sekreteri 1 Puke: İngilizce de kusmuk anlamına gelmektedir. Ruby, elinde dumanı tüten bir fincan kahveyle odama girdi ve her gün yaptığı gibi neye, ne zaman ihtiyacım olduğunu tam olarak bilmedeki olağanüstü yeteneğiyle sonsuz minnetimi

2 kazandı. Saat sabahın dokuzuydu ve tam da bu noktada kafeini damardan almaya hazırdım. Bekârlığa veda partilerine davet edilmek beni hep bu hale getirirdi. Davetiyeyi masamdaki sümenin altına sokuşturarak, Bu aptalca şeye gitmeyeceğim, dedim. Şimdiden Lu-ke un bu konuda ne diyeceğini hayal edebiliyordum. Bu arada adının doğrusu P ile Puke değil, L ile Luke olacaktı. Kız arkadaşlarım ona pek hayran sayılmazlardı. Kelly için mi? Elbette gideceksin. Kelly, senin en iyi arkadaşın Senin adına davetiyeyi yanıtlamamı ister misin, yoksa bu işi kendin mi halledersin? Ruby ye bakarak kaşlarımı çattım, fincanı elinden ka-parcasma almasam da, beni sinirlendirdiğini anlamasını sağladım. Hayır, Bayan İşgüzar, davetiyeyi benim adıma yanıtlamanı istemiyorum. İçindekinin kokusunu daha iyi duyabilmek için fincanı yüzüme iyice yaklaştırdım, kahve buharını koklayarak kafeinin ciğerlerimde daha derine işlemesini veya etkisinin daha uzun sürmesini sağlamayı diliyordum. Söyledim ya! Gitmiyorum. Ruby bana bakıp dudaklarını büzerek kendine has Ru-by-küstü bakışını attı. Hı hı Ruby nin kafasını iki kez sallamasının ardından iki büklüm olmuştum. Ruby nin ciddi bir suçluluk hissi uyandırma gücü vardı ve bu gücünü benim üzerimde düzenli olarak kullanmaktan hiç çekinmezdi. Suratımı asıp tüm gücümle inandırıcı olmaya çalışarak, Ama gitmek istemiyorum, diye mızmızlandım. Salı gününe kadar bitirmem gereken iki dava özeti ve bu hafta üç tane ret talebi duruşmam var. Ve bunlar devasa, korkunç buzdağımın sadece görünen ucu. Masama yavaşça tekme attım, aslında daha sert vurmak istiyordum fakat Louboutin marka ayakkabılarıma zarar vermekten çekiniyordum. Bu ayakkabılar neredeyse bir haftalık maaşıma mâl olmuştu. Senin de çok iyi bildiğin gibi, bahsettiğin dava özetlerini geçen hafta bitirdin, duruşmalara ise Bradley yi gönderebilirsin. Ruby, Bradley nin adını söylerken yine şu ses tonunu kullanmıştı. Yani onu ne kadar sinir bozucu bulduğunu belli eden ses tonunu Ruby hep aynı şeyi yapardı. Ben de aynını yapmamak için kendimi cidden zor tutuyordum. Bradley nin insanı tedirgin eden bir tarafı vardı. Ürpertici ve cidden lyy. Kişiliği bu kadar iğrençken, gösterişli kıyafetler ve yakışıklı bir surat bir erkeğe ancak bir yere kadar yetebilirdi. Yılanın bal porsuğuyla çiftleşti-rilmesinden doğan melez canlıyı düşündüğünüzde, o zaman Bradley nin tarzını anlamaya yaklaşmış sayılırdınız. Gözlerimi yuvarladım. Bilgisayar dosyalarımı karıştırmayı gerçekten kesmelisin, Rubes. Neden? Başka türlü sana nasıl ayak uydurabilirim? Eğer senin benden yardım istemeni beklersem yaşlanıp moruklarım. Fincanımın arkasından gülümseyerek, Zaten yaşlısın, dedim. O anda duyduğum keyif tamamen kabalıktı, fakat ben böyleyim işte. Altmış yaş üstü vatandaşları canlarından bezdirirken Louboutin marka ayakkabılarımı sallarım. Yani, altını çizerek söylüyorum, klâs biriyim. Ruby upuzun, boyalı tırnağını bana doğru uzattı. Tatlım, dışarıda şu sekreter bozuntularıyla birlikte olmak yerine o masanın arkasında benimle oturduğun için çok şanslısın; yoksa.. Ruby bana bakıp ağzını buruşturdu ve başını birkaç kez yavaşça salladı. Yoksa ne? Ağzımın payını mı verirdin? Fotokopi odasında düelloya mı tutuşurduk? Ağzımı daha da çok açarak sırıtmaya başladım. Emin olabilirsin, süt kuzusu, dedi Ruby ve arkasını dönerek ofisimden çıkmaya hazırlandı. Ruby nin külotlu çoraplı bacakları her zamanki gibi hışır hışır sesler çıkartıyordu. Yemin ederim, baldırlarının arasındaki sürtünmeden dolayı bir gün ofiste yangın çıkacaktı. Ruby arkasını dönüp bana bakmaya tenezzül etmeden, Davetin cevabını kime göndereyim? diye sordu. Can-dice e mi, yoksa Kelly ye mi? Fincanı masadaki sümenin üzerine koyarak derin bir iç geçirdim. Ruby kazanmıştı. FIer zamanki gibi Kelly diyerek iç çektim.

3 Bilgisayarıma bakabilmek için sandalyemi yana döndürdüm, beni müşteri dosyalarıma eriştirecek tuşlara bastım. Kelly nin yaklaşmakta olan bekârlığa veda partisiyle ilgili içime doğan kötü his aklıma takılıp kalmıştı. Dördüncü Bölge Temyiz Mahkemesi nin son kararma karşılık nasıl bir yol izleyeceğimi düşünmem gerekiyordu, fakat az önce açtığım belgedeki sözcükler gözlerimin önünde dalgalanıyordu. Gözlerim karardı ve yeniden on beş yaşındaydım. Annemin evinin küçük arka odalarından birindeydim. Annemin iri kıyım erkek arkadaşı başının üstüne kaldırdığı bir kemerle tepemde dikiliyordu. Kemer sırtıma, başıma ve omuzlarıma tekrar tekrar iniyordu. Adamın ağzından iğrenç, nefret dolu sözler dökülüyordu, tenimi kaplayan çirkinlik gibiydi. Titriyordum, fakat korkudan değil, öfkeden. Bu işkence çok uzun süre devam etmişti. Morlukların iyileşmesi artık daha uzun sürüyordu. Kaçmak zorundaydım. Her dayakta sözcükler daha da iğrençleşiyordu ve kemer daha sert iniyordu. Eğer bu karmaşadan kurtulmanın bir yolunu bulamazsam, on sekizime gelmeden ölüp arka bahçeye gömülecektim. Annemin ileri atılıp bana yardım etmesini dilemek zaman kaybından başka bir şey değildi. Annemin erkek arkadaşı o gün odadan ayrıldığında, yaşam planım olarak bilinen ve beni hedeflerime ulaştıracak rotayı gösteren belgenin ilk taslağını hazırladım. Hedeflerim ise şunlardı: özgürlük, güvenlik ve parasal başarı. Beni kurtarması için, o adamla muhtaçlık ilişkisi yaşayan zayıf anneme bel bağlayamazdım, o yüzden kendi kendimi kurtarmak zorundaydım. Başımı sallayarak daldığım rüyadan silkelenip gerçeğe döndüm. Hayır! Bu tarz hatıraların en iyi arkadaşımın partisini mahvetmesine izin vermeyi reddediyorum! Derin bir nefes aldım, zihnimin derinliklerine musallat olan hayaletleri kovaladım. Artık yirmi beş yaşındaydım ve yaşam planım beni bulunduğum noktaya kadar getirmişti. Vegas a gitmek için kısa bir mola vermek hiçbir şeyi değiştirmezdi. En iyi kız arkadaşlarımla Vegas a iki günlük küçük bir seyahat, yaşam planım için herhangi bir risk oluşturmuyordu. Bunu yapabilirdim. Şu andan itibaren korkunun sürekli yanımda olmasına müsaade etmeyecektim. Mouse uma tıklayarak uçağa binmeden önce bitirmem gereken dosyayı açtım. 2. Palm Beach Uluslararası Havaalanı nın check-itı alanına girdiğimde bir haykırış seli koptu. Üniversiteden en yakın arkadaşlarım Candice ile Kelly, Delta Havayolları gişesinin yanında duruyorlardı. Candice ona bakakalan seyircilere aldırış etmeden bana doğru koşarak, Geldin! diye bağırdı. Bu, onun hayatın üstesinden gelmedeki olağan yöntemiydi. Umursamaz. Gürültücü. Her an parti yapmaya hazır. Candice parmak uçlarında gelmişti, ayakkabıları başka türlü yürümeyi imkânsız kılıyordu. Kendisi şimdiye dek tanıdığım en sempatik mankafaydı. Ah! Candice in estetik ameliyatla büyütülmüş göğüsleri benim göğsüme çarptı ve ciğerlerimdeki havanın bir kısmı bedenimi terk etti. Gözlerimi hafifçe şaşı yaparak omzunun üzerinden, Beni özledin mi? diye sordum. Ah Tanrım, evet! Bana bir kez sıkıca sarılıp geri çekildi. Bütün hafta boyunca ve her hafta sonu ofisinde kış uykusuna yatıyorsun, sonra da tüm boş zamanını Puke ile birlikte geçiriyorsun. Tabi ki seni özlüyorum. Onun adı Luke ve daha geçen hafta seninle öğle yemeğine çıktım. Geriye döndüm ve ayaklarımın dibine bıraktığım seyahat çantamı aldım, çantanın askısını omzuma taktım. Biliyorsun şirket ortağı olmalıyım Otuz yaşma gelmeden Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Bu kesinlikle mezar taşma da kazınacak. Candice koluma girdi, bana doğru eğildi ve beni koklamaya başladı. Candice bunu hep yapardı, her zaman bir sonraki favori parfümünün arayışı içindeydi. Mezar taşım mı? Umarım, başımın üstünde o küçük, kasvetli aksesuara sahip olmadan önce şirkete ortak olabilirim. Yan yan Candice e baktım, dudaklarının yeniden eşekarıları

4 tarafından sokulmuş gibi görünmesine için için gülüyordum. Candice birkaç sene önce kolajeni keşfettiğinden beri asla eskisi gibi olmamıştı. İnce dudaklar gemileri batırır, en sevdiği deyişlerden biriydi. Aslında bu deyişin anlamı boşboğazlık insanı öldürür olsa da, bu söz ona çok mantıklı geliyordu ve başkalarına mantıklı gelmemesini önemsemiyordu. Bu denklemdeki gemiler kısmını açıklamasını hiç istememiştim, çünkü Candice in düşünme yöntemleri bazen başımı ağrıtıyor, yöntemleri çok aptalca olabiliyordu. Her ne kadar bazen son derece şapşalca davransa da, Candice en iyi arkadaş bütünümün bir yarısıydı. Üniversitedeyken Candice, Kelly ve ben üç kafadar olarak tanınırdık ve şu an hayatlarımız çok farklı olsa da, dostluğumuz hiç değişmemişti. Kelly ye katılmak üzere gişeye doğru yürüdük. Kelly ufak tefek bilet satıcısıyla hararetli bir konuşmaya dalmıştı, ellerini önce etrafına sallıyor, sonra dua eder gibi birleştiriyordu. Yakası düğmeli bluzu ve düzgünce ütülenmiş haki pantolonuyla düzenli olarak kiliseye giden bir kadını andırıyordu. Üniversiteden bu yana aşk onu yumuşatmıştı. Fakat muhafazakâr, cilalı maskesinin ardında, eskiden saçını mora boyayan ve erkek striptizcilerin kamından bir dikişte tekila içen bir kız vardı. Candice gelecekteki ortaklığımla ilgili ortaya koyduğum iddiaya burun kıvırdı. Sana yüz kere söyledim. Eğer daha sık dışarı çıkmazsan, otuz yaşına geldiğinde ortak olamayacaksın. Kuzenimin kuzeninin kocasının erkek kardeşi, henüz yirmi sekiz yaşındayken kalp krizinden öldü. Yirmi sekiz! Kuzeninin kuzeninin kocasının kız kardeşinin, her kimse işte, kalbinde bir sorun varmış ve daha önce ağır bir suçiçeği geçirip hastaneye kaldırıldığını söylemiştin. O yüzden haftada birkaç saat fazladan çalışan kadın bir avukat olmamasının ölümüne katkıda bulunmadığına oldukça eminim. Çeneni kapa ve benimle gel. Kelly bizim için sınıf yükselttirmeye çalışıyor. Candice i gişeye doğru izledim ve Kelly nin eşcinsel olduğu belli olan adamı, sahip olmadığı uçuş milleri karşılığı sınıf atlamamızı sağlaması için etkilemeye çalışmasını eğlenerek izledim. Lütfen, lütfenlütfenlütfenlütfen lüüütfeen? Yemin ederim, uslu olacağız. Tamamen rahat duracağız ve on küçük şişe votka içmeyeceğiz. Kelly diş macunu reklamındaki bir film yıldızı gibi sırıtıyordu. Kelly nin dişleri cidden çok güzeldi. Babasının kozmetik bir diş hekimi olması bunu sağlama almıştı. Gişedeki adam, görülmesiyle kaybolması bir olan baştan savma bir tebessümle karşılık verdi. Size bunu söylemek bana ne kadar acı verse de, sınıf yükseltmeyi karşılayacak puanınız veya paranız olmadan size sınıf at-latamam. Adam önündeki ekrana baktı. Ekonomi sınıfından birinci sınıfa geçmeniz, size üçünüz için toplamda bin iki yüz dolara patlar. Başlıca bankaların hepsinin kredi kartlarını kabul ediyoruz. Kelly nin ağzı açık kaldı. Delirdin mi sen? O kadar parayla ikinci el dandik bir araba alabilirim. Adam alttan almadan gülümsedi. Fakat ikinci el dandik arabalarda bedava içki servisi yapılmıyor, haksız mıyım? Adamın sesinde bir nebze olsun alay yoktu. Kahretsin, adam çok iyiydi! Gişeye doğru yürüyüp kolumu tezgâha dayadım ve adama yargıç kürsüsüne hitap ederken takındığım en başarılı gülümsememle baktım. Merhaba, Samuel Ben Andrea Andie. Diğer elimi Kelly nin koluna koydum. Bu zavallı kız, kendini sonsuza dek esaret ve sefalet dolu bir hayata mahkûm etmeden önce, ona Vegas ta hayatının en iyi iki gününü yaşatmak benim vazifem. Burada evlilikten bahsediyorum ve bu çok kötü. Gerçekten çok kötü Sesimi alçalttım. Nişanlısı bir cenaze levazı-matçısı Adam önce bana, sonra da Kelly ye bakarak, Şaka yapıyorsunuz, dedi. Yüzündeki soğuk ifade az da olsa gevşemişti. Bu konu açıldığında ürkütücü derecede merak duyulmasına alışkındık ve bunu kendi lehimize kullanmaktan çok da gurur duyduğum söylenemezdi.

5 Sonuçta söz konusu olan en iyi arkadaşımın bekârlığa veda partisiydi. Fedakârlık yapılmalıydı. Gerekli adımlar atılmalıydı. Gurur bir yana bırakılmalıydı. Kelly başıyla onayladı, gözleri kocaman açılmıştı ve yanlış görmediysem biraz da parlıyordu. Ona bakıp, başımı Aferin der gibi salladım. Elinden geleni yap. Acı gerçek ise levazımatçılık konusunda dalga geçmiyor olmamdı. Kelly gerçekten Matthew Ackerman, bize göre nam-ı diğer cenazeci Matty ile evlenmeyi planlıyordu. Candice ve ben ona sürekli ölülerle uğraşan bir adamda ne bulabildiğini defalarca sormuştuk, Kelly nin cevabı ise hep aynıydı. Hiç kimsenin kaskatı cesetlerle çalışan bir adam kadar iyi bir düzeneği yoktur Bunun ne anlama geldiğinden hâlâ emin değildim. Fakat öğrenmek istemediğime son derece emindim, o yüzden meseleyi kurcalamamıştım. Her gün ölü bedenlere dokunan bir adamla mı evleneceksin? Onları kesip açan? Gişe görevlisi öne doğru eğildi ve fısıldayarak konuştu. Onları ilaçlayan? Kelly başını sallayarak onayladı. Evet İkimiz de ölümle her gün muhatap oluyoruz. İçler acısı bir durum Bu, durumu sineye çekip, bir levazımatçının karısı olmadan önce kurtlarımı dökmek için son şansım. Kelly gözünden sahte bir yaşı silip arkasını döndü. Ve Film Dışı Oyunculukta En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü Kelly Foust a gidiyor! Gişe görevlisi önce soluna, sonra da sağma baktı. Adamın parmakları tuşların üzerinde uçar gibiydi, bazen sadece işaret parmağı tek bir tuşa yaklaşık yirmi defa basıyordu. Adamın aslında gerçekten bir şey yapıp yapmadığını merak ettim. Bize defolup gitmemizi söylemeden önce, bizim adımıza üzülmesi için onu ikna ettiğimize inanmış halde, orada ne kadar süre dikilmemizi sağlayabileceğine bakıp bizimle sadece dalga geçiyor da olabilirdi. Fakat sonra adamın tezgâhının altından nokta vuruş lu bir yazıcının sesi geldi ve birkaç saniye sonra görevli, yazıcıdan üzerlerinde isimlerimizin yazılı olduğu altı tane uzun biniş kartı çıkardı. Birinci sınıfa terfi mi? Elbette, hanımefendiler Delta Havayolları olarak birinci sınıf ihtiyaçlarınızı karşılamaktan memnuniyet duyarız. Las Vegas uçuşunun iki ayağı için de uçağa biniş kartlarınızı buyurun. Adam kartları tezgâhın üstüne koydu ve Kelly ye doğru ittirdi. Kelly kartlan aldı ve sevinç çığlığı attı. Aynı anda hem tepiniyor hem de Candice e sarılıp onunla birlikte zıplıyordu. Tüm dikkatimi gişe görevlisine verirken, Kelly yi sakinleştirmek için elimi omzuna koydum. Bize yardım ettiğin için çok teşekkür ederiz, Samuel. Bu cidden çok hoş bir davranıştı. Adam bana gülümsedi. Sanırım bu, tezgâha yaklaştığımdan beri onda gördüğüm ilk gerçek yüz ifadesiydi. Sadece dikkatli olun. Vegas ta yaşananlar Vegas ta kalır derler, fakat bazen bela sizi eve kadar izler. Ne demek istediğimi anladınız mı? Göz kırptı. Neden bahsettiğine dair bir fikrim olmasa da başımı sallayarak onayladım. Başımı o tarz bir belaya sokacak türden bir kız değildim. Ara sıra birazcık şarap veya belki bir bira içebilirdim. Fakat olanları ertesi gün mutlaka hatırlardım ve asla aşırıya kaçmazdım. Artık bir yetişkin olduğuma ve üniversitede avarelik etmediğime göre kendime tamamen hâkimdim. Güzel bir tüyo Tekrar teşekkürler. Bir şey değil. Delta ile uçtuğunuz için teşekkür ederiz. İyi yolculuklar. Adam kuyrukta benden sonraki kişiye doğru baktı, o yüzden imasını anlayıp kenara çekildim. El bagajlarımızı alıp güvenlik kontrol noktasına geçmek üzere oradan ayrıldığımızda, Candice ile Kelly Vegas ta-ki ilk gecemiz için çoktan planlar yapmaya başlamışlardı. Geri kalanını duymamak için başarısız bir girişimde bulunmadan önce slot makineleri ve bir gece kulübü hakkında bir şeyler duymuştum. Planlarının her yönden, beni bekleyen iki gün sürecek yetişkin bebek bakıcılığını gösterdiğini fark ederek uzun bir iç geçirdim. Yine de abartılacak bir şey değildi. Üniversitedeyken ikisinin oda arkadaşı olarak bu konuda oldukça tecrübe edinmiştim. İçlerinde sorumluluk sahibi olan kişi, gerektiğinde başvurulan sürücü, onlar tuvalete kusarken saçlarını tutan kız, erkek arkadaşları onları ağlattığında mendil veren ve dondurma ikram eden kişi her zaman bendim. Vegas ta en iyi arkadaşlarımın peşinden koşarak ve onları insanı evine kadar izleyen türden bir beladan uzak tutarak geçecek iki gün

6 Bu ne kadar zor olabilirdi ki? Florida Üniversitesi nde edindiğim dört yıllık tecrübem vardı. Bu iş çocuk oyuncağı olacaktı. Güvenlikten geçtikten sonra telefonuma mesaj bildirim sesi geldi ve çıkış kapısına doğru yürüdüğümüz sırada ekrandaki metni okudum. Ekranda parlayan sözcükler, seyahatimin benim için görünüşünü bundan daha cezp edici bir hale getiremezdi. Geriye dönüp sorunla şu an ilgilenmeyi ve sorunu halledip kurtulmayı göz önünde bulundurdum. Arkadaşlarıma daha sonra katılabileceğimi düşündüm. Bu durum benim için seyahati ciddi anlamda olumsuz etkileyecekti. Candice yanıma gelip kolunu omzuma atarak, Sorun ne, oyunbozan? diye sordu. Candice normalde benden sadece beş santim uzundu, fakat topuklu ayakkabılarıyla bana yarım kafa boyu kadar fark atıyordu. Yolculuk sırasında rahat edebilmek için bugün daha kısa topuklu ayakkabılar giymiştim. Böylesi daha kullanışlıydı ve ben her şeyin ötesinde kullanışlılık takıntısı olan biriydim. Diğer taraftan Candice kullanışlılık kavramından nefret ederdi. Candice bunun şeytanın işi olduğunu ve insanı son derece sıkıcı bir hayata sürükleyen bir yol olduğunu düşünürdü. Dişlerimi sıktım, öfkeme hâkim olmaya çalıştım, Lu-ke un güzel yolculuğumuzu bozmasına izin vermemeye çalıştım. Umursamaz bir tavır takınarak, Bir şey yok, dedim. Sadece Luke. Telefonumu çantamın ön gözüne koymaya giriştim, fakat Candice telefonu elimden kaptı. Telefona doğru uzanarak, Hey! diye itiraz ettim. Candice omzumu sımsıkı tutmaya devam ederek telefonu Kelly ye uzattı. Rahatla. Yardım etmek için yanındayız. Ah, pembe paçalı donlarım adına! Cidden bunu sana yazılı mesajla mı gönderdi? Tam bir dangalak! Kelly bana kendine has, Bu da ne böyle? yüz ifadesiyle baktı. Cidden, Andie, geri döndüğünde onun gerçekten canına okumalısın. Candice beni bırakıp telefona uzanarak, Ne yazmış? diye sordu. Oku ve ağla. Kelly telefonu Candice e verirken, bana acıyarak kaşlarını çattı. İki saniye sonra Candice telefonda bir şeyler yazıyordu. Telefona uzanarak, Hayır! dedim. Yapma! Candice telefonu başının üstünde tutarak ve küçük bir daire içinde dans ederek, Çok geç! Çok geç! diye şarkı söylüyordu. Zıplayarak telefonu Candice in elinden kaptım, bu sayede kısacık yazışmayı okuyabildim. Luke: Gittiğine inanamıyorum. Hayatta başarılar Andie nin telefonu: Asıl sana hayatta başarılar, pislik. Vay canına! Teşekkürler, Candice Bu mükemmeldi. Başparmağım tuşların üstünde bekliyordu, bir açıklama yazmak için hazırlanıyordum. Bir özür. Herhangi bir şey Candice kolumu tuttu ve beni uçağa bineceğimiz alandaki bir grup boş koltuğa doğru sürükledi. Beni dinle, Andie. Ona bir mesaj daha göndermeden önce, bunu bir düşün. Oturdum, sinirden uflayıp pufladım. Tatil mekânıma çoktan varmıştım. Cehenneme hoş geldiniz! Sonraki durak: Cehennemin dibi! Candice devam etti. Luke tam anlamıyla üç yıldır hayatını mahvediyor. Üç yıl! Ve tüm bu süre zarfında en iyi arkadaşlarını zıvanadan çıkarmak ve seni ağlatmak dışında ne yaptı? Hı? Senin sonsuz sadakatini hak etmek için ne yaptı? O kadar da kötü biri değil, dedim, bunu söylerken kendimi biraz suçlu hissetmiştim. Büyükannem bana hep küçük, beyaz yalanların bile kötü yalanlar olduğunu söylerdi. O kadar da kötü değil mi? Evet, doğru Bu yıl Sevgililer Günü nde sana ne hediye aldı? Ah evet, doğru ya! Yağ aldırman için bir hediye çeki Ne kadar da düşünceli, değil mi? Candice gözlerini yuvarladı ve söylediğini vurgulamak için elini havaya kaldırdı. Hiç değil! diye araya girdi Kelly. Kalçamın üstündeki bel yağlarımı sevmediğimi biliyor, dedim. Sözcükler dudaklarımdan döküldüğü anda, akıl almaz derecede saçmaladığımı biliyordum. Böyle şeylerin sürekli olmasına neden izin verip duruyorum? Erkekler konusunda tam bir beceriksiz gibi davranırken, kendimi nasıl olur da güçlü, zeki bir kadın olarak nitelendirebilirim?

7 Doğru. Her neyse Candice tiksinmişti. Bir kadını sindirmek, işte böyle bir şey Ayrıca iş için şehir dışına çıktığın son seferde ne yapmıştı? Ah, evet! Şimdi hatırladım! Ofis partisinde sekreteriyle işi pişirmişti! Candice iki elini de havaya kaldırdı ve ellerini sertçe bırakarak baldırlarına vurdu. Sarhoşmuş. İkisi de sarhoşlarmış. Luke bana bundan bahsetti, yani benden saklamaya çalışmadı. O zaman hissettiğim keskin aşağılanma sızısını hatırladım. Bunu her düşündüğümde o sızı da tüm gücüyle geri geliyordu, ki bunu gereğinden fazla düşünüyordum. Kelly diğer tarafıma oturdu. Lütfen o hıyar için mazeretler uydurmayı bırak, olur mu? İtiraf etti, çünkü şirketteki herkes onu görmüştü ve senin bunu eninde sonunda öğreneceğini biliyordu. Kelly kolunu bana dolayıp beni sıkıca sardı. O berbat bir sevgili ve genel anlamda berbat bir adam. Lütfen, bırak gitsin, sen de hayatına devam et. Lütfen, lütfen ona geri dönme. Şu an sana bulunmaz bir fırsat sunuyor. Senin için söylemesi kolay. Gelecek hafta cenazeci Matty ile evleniyorsun. Evet, hatırlarsan, prensimi bulmadan önce bir sürü tüylü, siğilli kurbağayı öptüm. Candice kıkırdayarak, Evet İtalyan Bruno yu hatırlıyor musun? diye sordu. Ben de gülümseyerek, Nasıl unutabilirim? diye sordum. El ile gelen düğün bayrammış. Bruno, tek hayalı mucize. Hey! Bir testisinin eksik olması onun elinde değil, dedi Kelly. Gücenmiş gibi davranmak için cidden çok gayret ediyordu, fakat başarılı olduğu söylenemezdi. Candice kahkaha atarak, Ah, evet elinde Özellikle de testisini düşüren kendisiyse dedi. Kelly abartılı bir sabır gösterisiyle iç çekti. Testisi düşmedi, tamam mı? Size yüzlerce defa söyledim, Candice, Bruno onu ameliyatla aldırdı. Aptalca mesaja ve geri döndüğümde yapmak zorunda kalacağım ilk işin Luke un ıvır zıvırım toplayıp dairesine göndermek olacağı fikrine sinirlenmiş olmama rağmen gülmeden edemedim. Yine de gardırobuma kavuşmak iyi olacaktı. Cevabı bilmiyormuşum gibi davranarak, Peki, Bruno kendi testisini neden ameliyatla aldırmıştı? diye sordum. Kelly omuz silkti. Sanırım çok fazla testosteronu mu ne varmış! Candice bir kez daha kıkırdadı, artık kontrol edemediği kıkırdamaları yüzünden iki büklüm olmuştu. Arkama yaslandım ve bacak bacak üstüne attım. Hayalarına kara borsadan aldığı steroidlerden enjekte ettiğini ve hayalarından birinin büzüşüp düşmesine yol açan bir enfeksiyona yol açtığını sanıyordum. Candice artık kahkahayla gülüyordu, kahkahaları son derece itici homurtularının arasında özgürce yankılanıyordu. Kes sesini, Andie! Adam az kalsın ölüyordu. Onunla alay etmemelisin. Kelly gülmemek için dudaklarını sıkıyordu. İleri doğru uzanarak Kelly yi kendime doğru çektim ve ona sarıldım. Özür dilerim. Haklısın. Zavallı yaşlı tek-hayalı Bizim alay etmemizi değil, merhametimizi hak ediyor. Başımı kaldırıp Candice e baktım ve göz kırptım. Candice kendini tutmak için başını çevirmek zorunda kaldı. Hoparlörden bir ses yükseldi. Delta Havayolları na ait seksen yedi sefer sayılı Las Vegas uçuşunun sadece birinci sınıf yolcuları şu anda uçağa alınmaktadır. Sadece birinci sınıf yolcuları Candice ve Kelly ayağa fırladı, Tek-Hayalı Bruno tarih olmuştu. Candice, Louis Vuitton marka makyaj çantasını alarak, Bu biziz dedi. Birinci sınıf, biz geliyoruz. Parmak uçlarına basarak bilet gişesine ilerledi, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle biniş kartını uzattı. Parlak gümüş rengi bir takım elbise giyen bir adamla alenen flört eden arkadaşımızın yanına gittiğimiz sırada Kelly, Cidden, dedi, Luke u boş vermelisin, en azından bu yolculuk boyunca. Kendini tamamen eğlenmeye ve kız kıza geçireceğimiz bu zamana vermelisin.

8 Evlenip çoluk çocuğa karıştığımda bir daha böyle bir şey yapmak için vakit bulabileceğimden emin değilim, en azından altmış yaşıma falan gelene dek. Başımla onayladım. Biliyorum. Onunla geri döndüğümde ilgileneceğim. Ayrılma işi. Benim açımdan üç yıllık zaman yatırımının ve gelecekle ilgili ciddi planların ardından pek de hoş olmayacaktı. Kelly tek koluyla bana sarılarak, İşte benim kızım! dedi. Hadi! Gidip uçaktaki tüm votkayı içelim! Biletçi Samuel e bunu yapmayacağına dair söz vermemiş miydin? dedim. Görevliye biniş kartımı verdim ve bizi uçağa götürecek olan koridora geçtim. Hayır, hiçbir söz vermedim. Kelly koluma asılarak beni çekiştirdi. Söz vermek, sadece söz veriyorum dersen geçerli olur. Bence önemli olan kelimeler değil, niyettir. Ayaklarım geri geri gidiyordu, beynim şu an Las Vegas ın iyi bir fikir olduğuna kesinlikle katılmıyordu. Bazen tam bir avukat gibi davranıyorsun, dedi Kelly, bana kızmıştı. Kolumu sarstı. Daha fazla avukatlık yapmak yok. Şu andan itibaren eve dönüp burada, yani West Palm da uçaktan indiğin ana kadar bir avukat olmayacaksın. Kelly bana doğru döndü, uçağın kapısında durmuştu. Bana söz ver. O kelimeyi söyle. Burada olmadığımız tüm süre zarfında, bir avukat gibi davranmayacağına söz ver. Derin bir iç geçirdim, arkamızdaki körükten gelen ekonomi sınıfı yolcuları kalabalığını izledim. Kelly inatçıydı. Bütün gün orada dikilirdi ve istediğini elde edene kadar herkesi bekletirdi. Tamam. Söz veriyorum. Avukat Andie burada, havaalanında kalıyor. Omuzlarım yenilgiyle düştü. Kelly, bana kısa bir süre fakat sıkıca sarılarak, Oley! diye bağırdı. Parti kızı Andie uçağa bindi, uçak ahalisi! Uçağın ön kısmına geçip birinci sınıftaki koltuklara bakınırken gülümsüyordu. Şimdi birileri bize votkanın yerini göstersin. Kelly beni orada öylece bırakarak Candice in VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR yanma oturdu. İkisi de genç kızlar gibi sevinç çığlıkları atıyordu. Yavaşça devam ettim, parti kızı Andie ile yeniden haşır neşir olmaya pek de hevesli değildim. Onu üniversitede arkamda bırakmıştım ve çok ama çok uzun zamandır görmemiştim. Parti kızı Andie, otuz beş yaşıma geldiğimde şirkete ortak olma, evlenme ve ülke ortalaması kadar çocuk yapma planlarıma uymuyordu. lan MacKenzie babasının kısa mesafe yarış atlarından birine eyer taktı ve onu en uçtaki otlağın arka kısımlarına götürecek olan patikada yola çıktı. Ağabeyi Gavin, nam-ı diğer Mack, orada çalışıyordu. MacKenzie ailesinin öngörülen şiddetli sağanaklar yüzünden daha yüksek yerlere çıkarılması gereken büyük bir sürüsü vardı, fakat bu iş yavaşça yapılmalıydı. Ağırlığı temel alınarak satılacak olan hayvanların satıştan önce çok fazla kilo kaybetmesini istemiyorlardı. Her bir hayvan için kaybedilecek tek bir kilo, MacKenzie çiftliğinde şölen ile açlık arasındaki fark anlamına gelebilirdi. Otuz dakika sonra ağabeyinin müzikal ıslığı, Ian ı ağabeyinin bulunduğu yere, birkaç yüksek ağacın altındaki büyük bir kaya çıkıntısına yönlendirdi. Mack, sürüyü taşıma görevinde daha hızlı ilerlemişti ve yolculuk lan için tahmininden çok daha uzun sürmüştü. Atının bodur çalılıkların ve büyük kayaların etrafından ağır ağır dolanmasına izin vermişti. Atm güçlü bacakları ve kaslı gövdesi, bölgedeki engebeli araziye iyi uyum sağlamıştı. lan, ağabeyini veya ağabeyinin atını ürkütmemek için geldiğini haber vererek, Hey, Mack! diye seslendi. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR

9 Islık sesi aniden kesildi. Her ne kadar daha az coşkulu bir ses tonuyla da olsa, Hey, lan! diye yanıt geldi. lan geniş bariyerin yan tarafından dolandı. Ağabeyini eyerine oturmuş, aşağıdaki göz alıcı vadiye bakarken buldu, atın dizginleri eyerin topuzuna gevşekçe sarılmıştı. Ağabeyinin kot pantolonunun üstüne giydiği deri tozluklar, buradaki tepeler kadar eski görünüyordu. lan, ağabeyine doğum gününde yeni bir çift tozluk almayı akimın bir köşesine not etti. Mack başına uzanarak krem rengi kovboy şapkasını oynattı ve terli başını ovaladı. Bu manzaradan asla sıkılmayacağım, dedi, koyu kahverengi, uzun saçları ense kökünde kıvrılıyordu. Kolundaki güçlü kaslar kasılıp gevşiyor, ekose gömleğini çıkarıp güneşin altında çalışarak edindiği koyu bronz tenini ortaya seriyordu. İnsan neden başka bir yerde yaşamak istesin ki? Mack, kafasını kaşımayı bıraktı ve elini baldırına koydu. Küçük kardeşine dönerek Ian ı küçükken bağışlanmak için yalvartan bakışının aynısını attı. lan öfkeyle iç çekti. Bazı insanlar yaşamak için çiftçilik ve eski, sıkıcı gelenek göreneklerin yanı sıra başka şeyler de buluyor. Mack kardeşini tamamen görmek için ona doğru iyice döndüğünde, coşkulu açık mavi gözleri şapkasının altından parlıyordu. Bu, kasabadaki kızların hepsini heyecanlandıran, klasik, yaşlı kovboyun üç ayda bir yayınlanan erkek dergisi mankeniyle karşı karşıya kaldığında attığı bakıştı. lan ömrünü ağabeyinin neredeyse bütün kızlardan sakınıp kaçmasını izleyerek geçirmişti. Ona kalırsa ağabeyinin son derece huysuz olmasının yanı sıra aşırı se- çici olması çok yazıktı. Baker City deki kızların hiçbiri, şu ana dek istenen kıstaslara uymamıştı ve Mack in pek de fazla talibi kalmamıştı. Her ne kadar Hannah öyle olduğunu düşünmekten hoşlansa da, ortaokuldan beri ağabeyinin etrafında pervane olan ve başının belası haline gelen Hannah Price bile aslında adaylardan biri değildi. Mack kaşlarını çatarak, Eski ve sıkıcı gelenekler mi? dedi. Hadi ama lan! Bu hiç adil değil! Bu gelenekler okulda başarılı olmanı sağladı. Dahası Ginny ile tam da istediği gibi, son moda bir düğünle evlenmen için seni hazırladı. Mack yeniden muhteşem manzaraya doğru döndü ve eyer üstündeki oturuşunu ayarladı, hareket ettikçe deri gıcırdıyordu. Mack dizginlerini eldivenli elinde toplamak için uzanarak tekrar ıslık çalmaya başladı, Rascal Flatts in I m Movin On şarkısının eşsiz bir yorumunu çalıyordu. lan bu melodiyi çok iyi biliyordu. Annesi küçük oğlunu büyük şehre kaptırmanın üzüntüsü içinde debelenirken, evde her gün bu şarkıyı çalardı. lan başını salladı. Portland, Oregon büyük bir şehirden ziyade küçük bir kasabaydı, fakat tüm aile sanki New York a gidip bir daha asla ortaya çıkmayacakmış gibi davranıyordu. O ve yakında evleneceği Ginny, şimdiden her büyük tatilde ve Noel sırasında iki hafta boyunca ziyaretlerine gelmeye söz vermişlerdi, fakat bu, annesinin acısını dindirmeye yetmemişti. Annesinin tek bahsettiği konu, hemen hemen hiç göremeyeceği henüz var olmayan torunuydu. Bugün senin için bir bilet aldım, dedi lan. Boise e gitmek üzere yola çıkmadan önce, hazırlanıp duş alman için sana haber vermeye geldim. Uçak saat dörtte kalkıyor, o yüzden en geç saat üçte orada olmamız gerekiyor. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR Sana söyledim, ben gitmiyorum. Sürüyü gelecek haftadan önce taşımam gerek. Boog bu işi halledeceğini söylemişti. Zaten sana her halükarda borçlu, o yüzden bırak yapsın. Ayrıca sana ihtiyacım var. Bir kerecik olsun ara verebilirsin. On yıldır tatil yapmadın. Mack bacaklarını sıkarak ve yanağının içinde bir tıklama sesi çıkararak atını ileri doğru yürüttü. Bana ihtiyacın mı var? Vegas ta mı? Tatilde mi? Ah evet, bu doğruysa dişimi kıracağım. At, ağacın yanından geçerek yüksek bir tepenin altındaki çimenlik alanda ilerledi, uzaktaki dağlarla karşılaştırıldığında burası sadece bir tümsek gibi kalıyordu. lan atma hafifçe vurarak atın ileri doğru sıçramasını ve ağabeyinin atının önünü kesmesini sağladı.

10 Mack kaşlarını çattı. Kes şunu, lan! Şu an seninle oyun oynayacak vaktim yok! Mankafa gibi davranmayı bırak! lan gülümsedi, ağabeyini sıkıştırıp tepki vermesini sağlamak için atını onun etrafında döndürüyordu. Bu soğuk kayıtsızlık, ona hiçbir şey kazandırmıyordu. Ağabeyini uyandırmanın ve hâlâ Baker City de sürdürdüğü yaşamına dâhil etmenin tek yolu, ona meydan okumaktı, lan, Vegas ta yapacağı bekârlığa veda partisini, Mack in tıpkı babaları gibi münzevi biri haline gelmeden önce bu kasabadan ayrılıp dünyanın birazını olsun görmesi için son şansı olarak görüyordu. Mack yirmi beş yaşındaydı, fakat elli yaşındaymış gibi davranıyordu. Sorumluluk sahibi. Olgun. Hemen hemen her zaman ciddi. Ian m ağabeyini eyerin üstünde seyretmesi bile Mack in hayat ışığının söndüğünü hissetmesi için yeterliydi. İddiaya varım, şuradaki tepenin zirvesine senden önce giderim. lan çenesini bir kez daha meydan okuyarak kaldırdı, ağabeyinin karşı koyamayacağını biliyordu. Mack daima en hızlı koşan, en yükseğe zıplayan ve en yüksek sesle ıslık çalan olmalıydı. Mack son derece hırslıydı, yine de hırsını Cool Hand Luke2 tarzında yaşamayı hep başarırdı. Hiç kimse onun zirvede olmayı ne kadar çok önemsediğini tam olarak fark edemezdi. Gizli ego. Mack MacKenzie nin her yerinden gizli ego akıyordu. Ne zaman vazgeçeceksin, lan? Kahrolası bir atın üstünde Methuselah3 kadar yavaş olduğunu biliyorsun. Laf çok, icraat yok. Hiç kimse ayıbını öğrenemesin diye şehre kaçmak istiyorsun zaten. Mack kendi kendine güldü. Orada gitmen gereken her yere tabanvayla gidebilirsin ve bu dört bacaklı sevimsiz hayvanları unutabilirsin. lan, babalarının onlar daha doğmadan önceden beri kullandığı sözleri duyunca gözlerini yuvarladı. Mack artık çiftlik yöneticiliği asasını devraldığı için, bu sözlerin ona bu kadar kolayca geçmesi korkutucuydu. Hayır, Methuselah kadar yavaş değilim. Senden daha hızlıyım ve bunu kanıtlayabilirim. Boş boş konuşacağına göstermeye ne dersin? Tepenin zirvesine kadar yarışalım. Mack göz ucuyla Ian a baktı, bakışını aşağı doğru kaydırarak Ian ın eyerinin altındaki atı süzdü. Daha sonra 2 Türkiye de Parmaklıklar Arkasında adıyla gösterilen, özgün adı Cool Hand Luke (Serinkanlı Luke) olan yapımı bir Amerikan filmidir. Filmin kahramanı Luke (Paul Newman), basit bir suçtan hapishaneye girer ve cezası az olmasına rağmen defalarca kaçmaya yeltenir, bu yüzden cezası sürekli uzar ve soğukkanlılığı, inatçılığı ve iradesiyle diğer mahkûmların kahramanı olur. 3 Nuh peygamberin dedesinin adı, çok yaşlı kimseler için kullanılan bir deyim. VEGAS&#;TA OLAN VEGAS&#;TA KALIRtırmanması gereken tepeye baktı, gözleri atının durduğu yerle zirve arasındaki araziyi tarıyordu. Mack eyerinde yeniden kıpırdanarak, dizginlerini daha sıkı kavrayıp en dibine kadar kısaltarak, Nesine? diye sordu. lan sırıttı, zaferin çok yakın olduğunu biliyordu. Kazanırsam, Vegas a gidersin. Şikâyet edip durmak yok, sızlanmak yok, mazeret yok. Ayrıca biraz içeceksin, kumar oynayacaksın ve zamparalık edeceksin. Çok fazla değil, birazcık Mack dişlerini sıkarken çenesi birkaç kez seğirdi, fakat hayır demedi. Bunun yerine pişmiş kelle gibi sırıttı. Ve ben kazanırsam, annemin doğum gününe katılacak kadar uzun süre burada kalırsın. lan m yüzündeki gülümseme soldu. Ah, hadi ama! Bu adil değil! O tarihten daha önce, Portland da işe başlamış olmam gerektiğini biliyorsun! Mack omuz silkti, ilk kez günü selamlamak için yüzünde gerçek bir tebessüm belirmişti. Benim sorunum değil, ufaklık. Yapman gerekeni yaparsın. Mack devam etti, tamamen umursamaz görünüyordu, hiç takmıyor gibiydi. Bugün yarışmak zorunda değilim. Her halükarda canına okuyacağımı biliyorsun.

11 lan, atma ayağıyla sertçe vurup dizginlerinin uzun ucuyla atın arkasına şaplatarak, Boş versene! dedi. Deeh! Hayvan aniden harekete geçti, az kalsın onu eyerden fırlatıp düşürüyordu. lan üzengiye bastırdı, fakat tutunup iyi sonuçlanmasını ummaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. Mack vakit kaybetmedi, atım bir mermi gibi hızla harekete geçirdi. Kardeşi ondan önce davranmıştı, fakat önemli değildi. Mack, ata binme ve yol kesme yetenekleri ile o civarda bir efsane sayılırdı. İnsanlar ona denge binici derdi, Mack atın üstünde o kadar rahattı ki, atın aklında ne yapmak olursa olsun Mack ona ayak uydururdu ve atm tek bir ritmini bile kaçırmazdı. Beş yaşından beri attan düşmemişti. Atından ve kemendinden kaçabilmiş ya da onu alt edebilmiş sağ bir inek veya boğa yoktu. Saniyeler içinde küçük kardeşine bile yetişmişti. Mack daha çok kardeşinin iyiliği için, Deeh! diye bağırdı, fakat bundan kendi atı da heyecanlanmış gibiydi. Ian ın kısrağını geride bırakarak ona tozunu yutturdu. Küçük kayaların ve mülkün bir ucundan diğerine doğru akan derenin üstünden atlayarak diğer tarafa sorunsuzca indi. Tepeye tırmanırken hız kesme gereği bile duymamıştı. Mack zirvede atını öyle sert döndürdü ki, beygir şaha kalktı ve atm kişnemesi vadinin her yerinde yankılandı. Mack her gün yaptığı işin bir parçasıymış gibi gelişigüzel VEGAS&#;TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR - bir biçimde öne doğru eğildi, atın yeniden dört ayağının üstüne basarak sakinleşmesini bekledi. Atının boynunu okşadı, çıkardığı muhteşem iş için ona teşekkürlerini fısıldadı. lan dörtnala koşarak geldi, pancar gibi kızaran yüzünden ter süzülüyordu. Atının geminin yan taraflarında beyaz köpükler birikmişti. Lanet olsun, Mack! Neden gidip böyle bir şey yaptın ki? Portland a aym onundan önce gitmem gerektiğini biliyorsun! lan, atı yavaşlayarak tırıs gitmeye başlamışken eyerde huzursuzca hopluyordu, asla çiftçilik yapabilecek biri olmamıştı. Mack gülümsedi, at için üzülüyordu. Kaybedince küplere binme. Küçük bebeği kalacağı için annemin çok sevineceğini biliyorsun. Ama yine de ona bir iddiayı kaybettiğin için kaldığını söyleme, aksi takdirde canına okurum. Yapmalıyım ama yapmayacağım. lan kaşlarını çattı. İğrençsin, biliyor muydun? Sağdıcım bile orada yokken, bekârlığa veda partimde nasıl iyi vakit geçirebilirim? Bir yolunu bulursun, eminim. Mack atını geriye doğru döndürüp tepe aşağı yönlendirdi. Dinle, birkaç başıboş hayvanı bulmam gerekiyor. Buradaki ekmek paranı kazanmak ve bana yardım etmek ister misin? Hayır, sana yardım etmek istemiyorum. Ekmeğimi zaten elime aldım ve gidip duş almalıyım, sayende bugünkü ikinci duşum olacak. Yakalamam gereken bir uçak var. Mack arkasına dönüp bakmadan, Eve döndüğünde görüşürüz, dedi. lan ağabeyinin arkasından, Bilet iade edilemiyor! diye bağırdı. En başında almamalıydın zaten! diye karşılık verdi Mack. Mack atını hızlandırdı, işini halletmek için acele ediyordu. Eğer küçük kardeşinin bekârlığa veda partisi için o uçağa binecekse, saat on bir buçuğu geçmeden duşunu almış olmalıydı. Mack, uçağa binmesini izlerken Ian m yüzünde oluşacak bakışı hayal ederek gülümsedi. O ve lan artık birer çocuk değillerdi, fakat bu, fırsat önüne geldiğinde Mack in ona sataşma keyfini çıkarmayacağı anlamına gelmezdi. Vegas kesinlikle Mack in herhangi bir sebeple gidilebilecek eğlenceli yer kavramına uymuyordu, fakat küçük kardeşinin bekâr hayatının son parti gecesinde, onu elbette yalnız bırakamazdı, değil mi? Dahası, gidecekti ve iki gün içinde eve dönmüş olacaktı, bir aksilik olmadan eyerine kavuşacaktı. Yapması gereken tek şey dik başlı küçük kardeşini beladan uzak tutmak ve çocukluk aşkıyla evlenmek için vaktinde eve dönmesini sağlamaktı. Ayrıca beladan uzak durmak son derece kolay olacaktı. Hayatı boyunca bunu yapmayı başarmıştı.

12 Aman Tanrım! Müthiş! Şuraya bir bakar mısınız? dedi Kelly. Daha fazla içinde tutamadığı bir tebessümle Candice e bakmak için arkasını döndü. Bunu sen mi yaptın? Candice pişmiş kelle gibi sırıttı. Elbette ben yaptım. Bekârlığa veda partin sırasında seni pahalı, gösterişli bir süitte misafir etmeyi benden başka kim düşünebilir? Candice in koluna yavaşça vurdum. Bu da ne demek şimdi? Çantamı kapının hemen yanma bıraktım. Ah bir şey değil. Yani, planlamanın sana kalması durumunda, muhtemelen şu anda Olive Garden da yemek yiyor olacağımız ve saat on gibi eve dönmüş olacağımız gerçeğini saymazsak Candice e bakıp başımı salladım. Şu anda topuklu ayakkabı giydiğin için çok şanslısın. Candice parmaklarını havaya kaldırıp bir haç şekli yaptı. Yaklaşma. Rahmimi sarsmanı istemiyorum. Bu gece için planlarım var. Ağzımdan bir kahkaha kaçtı. Neyini dedin? Candice çenesini birazcık kaldırarak dudak büktü. Rahmim. Her an regl olabilirim, fakat deneyip elimden geldiğince geciktirmek istiyorum. Reglim sırasında tek gecelik ilişkiler yaşamayı sevmiyorum. Yüzümü buruşturdum. Candice in çıkmaz bir yola benzeyen zihninde ilerlemeye çalışıyordum, bu sayede gerçekten ne düşündüğünü anlayabilirdim. Yani teorine göre seni kovalarsam, rahmini sarsıp reglini mi başlatırım? Aynen. Candice kendisiyle gurur duyarak gülümsedi. İnanamayarak başımı salladım. Gerçekten tıp fakültesine gitmeliydin. Bunun gibi teorilerle başka bir mesleğin olabilirdi. Andie, bana makasımı çıkarttırma. Odada dolanıp etrafa bakınarak, Bu hiç de iyi bir tehdit değil, dedim. Saçımın kesim zamanı gelmişti zaten. Candice bazen tam bir beyinsiz mankafa olabiliyordu, fakat çok iyi bir kuafördü. Saç boyama ve şekillendirmede sınıfının birincisiydi. Ailesine Florida Üniversitesi n-de dört yıllık moda tasarım eğitiminin parasını ödettikten sonra, kozmetoloji okuluna gitmek için iş piyasasından kaçıvermişti. Ailesi moda tasarım işini seviyordu, fakat Candice iş başındayken hiç kimse ona hayır diyemezdi. Candice in salonunu gerçekten daha sık ziyaret etmeliydim, fakat hep çok meşguldüm. Hukuk fakültesinden mezun olduğumdan beri, son üç yıldır, sıkıcı atkuyrukları kurtarıcı saç modelim olmuştu. Candice çantasını yakındaki bir sandalyeden hızla aldı. Gidip saçını ıslat. Şu karman çorman saçlarına el atmak için haftalardır can atıyordum. Hayır, şuna aylardır diyelim. Yıllardır. Kelly güldü. İşini bu kadar sevmesine bayılıyorum, ya sen? VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR Banyoya doğru yürürken başımı salladım. Tek kelime etmeyeceğim. Makasının ne kadar keskin olduğunu gördüm ve kulaklarımı şu anki halleriyle seviyorum. Candi-ce in saçımla uğraşmasına izin verdiğim için mutluydum. Madem tatildeyim, neden mini bir tatilin ve mini bir spa tedavisinin de keyfini çıkarmayayım? Evdeyken kendimi asla böyle şımartmazdım. Hep çok meşguldüm. Saçımı ıslatırken bu saç kesme olayının aslında saçımın kesilmeye ihtiyacı olmasıyla ilgisi olmadığını fark ettim. Daha çok simgesel bir anlamı vardı. İşimi bitirip saçımı havluyla sardığımda telefonumu cebimden çıkardım ve Luke un mesajını bir kez daha okuyarak kendime biraz ilham vermeye çalıştım. Hayatta başarılar. Telefonu kapattım ve tezgâha bırakıp telefona sanki bir yılanmış gibi baktım. Kötü haberci. Hain. Derin bir nefes aldım ve nefesimi yavaşça bıraktım, yoğunlaşmaya çalışıyordum. Bazı işe yaramazları hayatımdan çıkarma vakti gelmişti. Kontrolü eline al. Bir değişim için biraz daha cesur ve daha güçlü hamleler yap. Mahkeme salonunda bir buldog kadar cesurdum, bir

13 konunun son savını bile kazanana kadar asla pes etmezdim. Avukatlar, kaya gibi sağlam delilli davaları olduğunda dahi benimle karşı karşıya gelmeye çekinirlerdi. Fakat iş özel hayatıma geldiğinde tam bir felakettim. Her erkeğin içinde yatan aslanın ağzına layık bir kuzuya benziyordum. Erkekler beni bütün bir sosismişim gibi çiğneyip tükürerek heba ederlerdi, buna izin veren bendim. Luke, son derece kötü ilişki kararları dizisinde sadece son sıradakiydi. Gerçekten, Kelly nin Tek-Hayalısı bile benim için bir terfi olurdu. Havluyu çıkardım ve Kelly nin yanında getirdiği fırçayı saçımda gezdirdim, son anda karar verdiğim bu küçük tatili düşünürken aynadaki yansımama bakıyordum. Evden çok uzakta, kız kıza geçecek bir gece için dışarıdaydım. Belki de bu gece yeni bir görünüşle sıcak Las Vegas gecesine dalabilir ve farklı bir kız olabilirdim. Bir gece ve bir gün sürecek olsa da, bu fikir beni resmen bir mıknatıs gibi çekmişti. Beni hiç kimsenin tanımadığı, neredeyse yabancı bir ülkedeydim. Ne istersem yapabilirdim. Tutuklanmadığım sürece özgürce eve dönecektim ve Pazartesi günü mükemmel bir avukat olarak ofisimde olacaktım. Ve bekâr olarak Bekâr olacaktım, fakat bu durum değişebilirdi. Kendime bakıp çekinerek gülümsedim. Seçeneklerim var, ıssızlık ve yalnızlık dolu bir hayattan başka bir şeyi kalmayan çirkin bir kız kurusu değilim. Aynaya doğru iyice eğilerek kendimi inceledim. Yeşilimsi gri gözler, doğal gölgeleri olan kahverengi saçlar, çıkık elmacık kemikleri, düzgün bir çene, mükemmel bir burun, en azından büyükannem hep öyle olduğunu söylerdi. Ne çok küçük ne de çok büyük Göğüslerim Candice in göğüsleri kadar büyük değildi, fakat tamamen bana aittiler. Ayrıca çoğu erkek arkadaşım en iyi kısmımın arkamda olduğunu söylemişti. Arkamı döndüm, kalçalarımı görmeye çalıştım. Benim büyük, kalp şekilli kalçalarım Çıplak bedenime yandan baktım. Kendimi tanımlayabileceğim kelime kıvrımlı olurdu. Genç bir kızken yıllarca uzun bacaklı ve kaslı karınlı bir manken gibi bir vücudum olmasını dilemiştim, fakat son zamanlarda daha kadınsı görünen siluetimi beğenmeye başlamıştım. Yansımama VEGAS&#;TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR bakıp başımla onayladım ve tekrar aynaya baktım. Bir erkek ona sunabileceklerimi takdir edemiyorsa, yürümeye devam edebilir. Hâlâ vaktim vardı. Henüz yirmi beş yaşındaydım. Luke artık aynı fikirde olmasa da planlarım hâlâ yolunda ilerliyordu. Önümüzdeki yılın başında küçük hissedar olacaktım. Sonraki sene evlenecektim. Bundan birkaç sene sonra bebeklerim olacaktı. Ve sonra şirkete daimi ortak olacaktım. Bingo. Otuz beş yaşıma geldiğimde zorlu işlerin hepsini tamamlamış olacaktım ve o zamandan sonra her şey sorunsuz ilerleyecekti. Aynada ıslak saçıma bakıp omuz silktim. Saçım omuzlarımdan oldukça fazla aşağı inmişti, fazla uzayan kâküllerim gözlerimi rahatsız ediyordu. Denizde bir sürü balık vardı. Dışarıda bir yerde beni isteyecek ve yaşam planımı cazip bulacak biri olmak zorundaydı. Bu, en mükemmel plandı, emindim. Planımı dikkatlice geliştirmiştim ve on yıldan uzun süredir bunu gerçekleştirmek için çalışıyordum. Planım milyonlarca erkeğin parçası olmak isteyeceği bir yaşam yolculuğuydu. Artık yapmam gereken tek şey, doğru adamı bulmaktı. Sadık kalacak adamı Geçmişimden fırlayıp gelen ve arkamda bırakmak için çok uğraştığım sefaletle bana musallat olmaya çalışan kuruntuları görmezden geldim. Bugün olmaz, kötü anılar. Bugün, yenilmez biriyim ve eğleneceğim. Diğer odaya geçtim, Candice ile Kelly nin ellerinde içkileriyle balkona çıkmış olduklarını fark ettim. Yanlarına gittim, günün sıcaklığı tüm gücüyle üstüme hücum ettiğinde bir an için nefesim kesildi. Dört yüz elli dereceye ayarlanmış açık bir firma girmişim gibi geldi. Candice in içkisini elinden aldım. İçki içme, saç kes. Benim felsefem budur. İçkiden büyük bir yudum içtim ve kusacak gibi oldum, alkol boğazımı resmen ateşe vermişti.

14 Kelly kadehini bana doğru kaldırıp kokteylinden büyük bir yudum içmeden önce güldü. Lanet olsun! dedim, sesim aşırı gerilmişti. O da neydi? Çakmak yakıtı mı? Az önce çakmak yakıtı mı içtim? Birkaç kez yüksek sesle nefes verdim ve uyarı niteliğinde elimi kaldırdım. Kimse kibrit yakmasın. İnfilak edeceğim veya yanacağım veya öyle bir şey işte. Candice elini sallayarak endişelerimi savuşturdu. Öyle bir şey sadece gazını içinde tutarsan olur. Gel otur. Önündeki sandalyeyi işaret etti. Kadehi tekrar dudaklarıma götürmek üzereyken elim havada donup kaldı. Kadehi uzaklaştırdım. Ufff, ne? Kelly de yüzünde şaşkın bir ifadeyle hareketsiz duruyordu. Candice kendinden son derece emin bir şekilde, Beni duydun, dedi. Gazını içinde tutarsan, gaz çıkarmazsan, kendiliğinden alev alabilirsin. Candice bize aptal olanlar bizlermişiz gibi bakıyordu. Bu, tıbbi bir gerçektir. Araştırın. Bir kez daha Tıp fakültesine gitmeyerek yeteneklerini nasıl da heba ettiğinin bir göstergesi daha Şaşkınlık içinde başımı salladım. Bu özel durumu nereden öğrendiğini sorabilir miyim? Kelly iç çekerek, Neden soruyorsun? dedi. Vereceği cevaptan hoşlanmayacağını biliyorsun. Candice çenesini havaya kaldırarak, İlla bilmen gerekiyorsa, South Park dizisinde görmüştüm, dedi. VEGAS&#;TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR South Park dedim ruhsuzca. Bir parmağımı havaya kaldırdım ve kulağımı temizliyormuşum gibi yaptım. Bilimsel tıbbi gerçeklerimizi artık South Park animasyon komedisinden mi öğreniyoruz? Candice beni sık sık korkutuyordu. Bu, Candice in kendini bir araba veya bisikletli birine ya da üç tekerlekli bisikletteki bir yumurcağa ezdirmeden tek bir günü nasıl geçirebildiğini merak ettiğim anlardan biriydi. Hey! Ne istersen diyebilirsin. Fakat o şovda gerçek hayattan alınmış bir sürü durum gösteriyorlar ve kendilerinden söz ettiren bir şekilde o durumların üstesinden geliyorlar. Candice omzumu itti. Şimdi otur. Burada yapmam gereken bir sihir var. Bir tutam saçımı havaya kaldırdı. Ümitsiz durumlar, olağandışı stratejiler gerektirir. Ümitsiz mi? dedim, başımdan büyük bir işe kalkışmışım gibi hissediyordum. Neyse ki saçlar konusundaki bilgisi tıp bilgisinden iyiydi, yoksa cidden mahvoldum demekti. Ateş suyundan büyük bir yudum daha içtim. Evet, ümitsiz. Hem de büyük Ü ile. Kısa süre önce geri zekâlının teki tarafından terk edildin, Vegas tasm Candice saatine baktı. Saat sekiz ve sen hâlâ ayıksın. Candice parmaklarını kadehimin altına koydu ve kadehi yüzüme doğru ittirdi. Son yudumuna kadar iç, sevgili kardeşim. Gevşe ve Ulu Candice in seni güzelleştirmesine izin ver. Bu gece yeni bir erkek bulmana yardım edeceğiz. Çekici bir erkek! Candice biraz fazla delice kıkırdadı. Elimi uzatarak Kelly nin parmaklarını avucuma aldım. Benim için dua et, Kells. Cennetteki babamız dedi Kelly, fakat cümlesinin geri kalanını içkisini yutarken çıkardığı sesler bastırmıştı. Sıvı, midesine doğru inerken içini yaktığı için gözlerini şaşı yaptı, fakat bu Kelly yi birkaç saniye sonra biraz daha içmekten alıkoymadı. Gözlerimi kapadım, kokteylimin kalanını ve Kelly nin kadehime doldurduğu ikinci postayı içtim, bu sırada Candice in makasının kulağımın yanında çıkardığı kırpma seslerini dinliyordum. Candice in işi bittiğinde şarkıcı Pink e benzememek için dua ettim, çünkü kısa saçlıyken minyon bir adamı andırıyordum. Aklım Luke ile ilgili düşüncelere kaydı, Candice in saçımı evirip çevirmesi beni tamamen rahatlatmıştı ve dünyadan koparmıştı. Kokteylin de bu sersemlik hissiyle alakası olabilirdi, fakat bununla mücadele etmedim. Bana yağlarımı aldırmam için hediye çeki verdikten sonra, o aşağılık herifle çıkmaya neden devam etmiştim? Ve de aldatma olayından sonra? Bir öpücük o kadar da abartılacak bir konu

15 olmasa da, bir süredir Luke un itiraf etmesi gereken başka şeyler de olduğunu düşünüyordum. Daha fazlasını anlatması için onu hiç zorlamamıştım, çünkü gerçeği bilmek istemiyordum. Neden? Çünkü gerçek, planlarımı alt üst ederdi. Benim delice planlarım Planlarımın gerçekleşmesini herhangi bir adamı koca kalıbına sokmaya çalışacak kadar çok mu kafaya koymuştum? Görünüşe göre öyleydi. Ne kadar da acınası Hatta Kelly ve Candice e Luke ile ilgili gerçeklerin hepsini anlatmamıştım. Luke un her zaman kalçalarım hakkında yorumlar yaptığını. Nasıl da beni sürekli saçımı sarıya boyatmaya ve göğüslerime silikon taktırmaya ikna etmeye çalıştığını. Onlara Luke hakkında ateşe atacak daha fazla VEGAS&#;TA OLAN VEGAS TA KALIRbenzin vermeden de ondan yeterince nefret ediyorlardı. Son üç yılda kendimden ne kadar çok şey kaybettiğimi düşününce ağlayacak gibi oldum. Güçlü, doğal ve korkusuz olmanın anlamını unutmuştum. Luke un beni sindirmesine izin vermiştim. Bu sayede beni terk etmeyecekti. Bu sayede hâlâ evlenebilirdik ve çocuklarımız olabilirdi. Tanrım, daha ne kadar zavallı olabilirdim? Candice in ilanıyla, daldığım hayalden uyandım. Candice makasını sandalyemin yanındaki masaya bırakarak, Ve bitti! dedi. îşte bakın! Yeni ve iyileştirilmiş Andie Marks! Parti Kızı muhteşem evde Kelly içkisini havaya kaldırarak, Parti sarayında, dedi. Kelly nin kolu biraz dengesizce sallanıyordu. Parti kızı, parti sarayında Burası bir saray Kelly dönerken kolunu etrafta gezdirdi, otel odasını mı, yoksa Las Vegas ı mı kastettiği belli değildi. Ayağa kalktım, dengede durmakta biraz zorlanıyordum. Vay canına. Mükemmel. Candice kadehimi Kelly ye uzatarak, Andie ye bir içki daha koy, dedi. Bir kokteyl daha, hemen geliyor! Kelly sandalyeme çarparak otel odasına girdi. Kelly nin arkasından odaya geçerek, Yavaşlaşa iyi olur, yoksa gerçek eğlence başlamadan zum olacak, dedim. Hâlâ ıslak olan saçıma dokunarak, Bunu kurutmam filan gerekiyor mu? diye sordum. Senin için kurutacağım, fakat önce duş almalısın. Üstündeki saçları temizle, sonra da bu gece giyeceğin kıyafeti seçebilirsin. Saçını hızlıca kurutacağım, sonra da yemeğe gidebiliriz. #- 41 Eğilerek kot pantolonuma ve hoş bluzuma baktım. Üzerimdekileri giymeyi düşünmüştüm. Candice bana bakıp beğenmediğini belirten sesler çıkardı. Hayır, hayır, hayır-hayır-hayır, şehirde geçireceğimiz bir gece için o bohem kıyafetleri giymeyeceksin. Hayır. Bir elbise. Siyah, dar bir elbise Ayrıca topuklu ayakkabılar. Ama yanımda öyle bir elbise getirmedim. Suratımı astım, kendimi güzel elbiseler içindeki üvey kız kardeşleri tarafından kuşatılmış Külkedisi gibi hissediyordum. Sorun değil. Yedek kıyafet getirdim, dedi Candice. Sen duştayken senin için bir şeyler ayarlarım, endişelenme. Doğrudan Candice in göğsüne baktım. Kıyafetlerin bana uymaz, Candice. Bütün bir tuvalet kâğıdı rulosunu sutyenimin içine tıkarsam o zaman başka, fakat böyle bir şey yapmayacağıma göre, deneme bile. Son derece ciddi olduğumu anlaması için parmağımı tehditkâr bir şekilde ona doğru uzattım ve gözlerimi kıstım. Sutyenimi doldurmam için beni zorlamayı denemesi beni hiç şaşırtmazdı. Bunu daha önce üniversitedeyken de yapmıştı ve katıldığımız partide birden bire başlayan ıslak tişört yarışması hiç iyi bitmemişti. Aslında ödüm patlamıştı. Bir daha asla, vıcık vıcık memelerin tişörtümden kayıp ayaklarımın dibine düştüğünü görmeden bir tuvalet kâğıdı rulosuna bakamamıştım. Sadece gidip duş al ve ayrıntıları bana bırak, olur mu? Candice in yüzündeki gülümseme rahatlamamı sağlayamayacak kadar tehlikeliydi. Fakat aniden tuvaletimi yapmam gerektiğini fark ettim, o yüzden mesanemi VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR

16 boşaltmak için onu orada hain planlarıyla dikilirken bıraktım. Tuvalete giderken, Sutyenimi tuvalet kâğıdıyla doldurmayacağım. Öyle bir şey olmayacak, diye mırıldandım. Bana bunca yol getirttin, ama otel rezervasyonu yaptırmayı akıl edemedin mi? Mack kardeşine bakıp başını salladı. Ian ın iki arkadaşı hemen arkalarında duruyordu ve yanlarından geçen yarı çıplak kadınları seyretmeye o denli dalmışlardı ki, geceyi geçirecek bir otel odaları olmamasına takmıyorlardı. lan çantasını omzuna huzursuzca asarak, Buranın bu kadar kalabalık olacağını nasıl bilebilirdim? diye somurttu. İnsana bu şehirde bin tane otel varmış gibi geliyor. Mack şapkasını başında hafifçe oynatarak, Yapma ama! dedi. Bu kez sadece başı terlediği veya kaşındığı için değil, gerildiği için böyle yapmıştı. En azından şu komileri biz yiyecek bir şeyler alırken çantalarımıza bakmaya ikna edebilecek miyiz, bir bakalım. Otuz dakika sonra dört kişilik bir masada oturuyorlardı, yiyebildiğin-kadar-ye açık büfe yemeklerle tepeleme dolu tabaklarına gömülmüşlerdi. Çantaları rezervasyon masasının hemen arkasındaki küçük bir odaya kilitlenmişti ve çantalarını geri almak için kullanacakları bilet Mack in şapkasının altında güvendeydi. 44 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR Ian m ilkokuldan beri en iyi arkadaşı olan Bo, Dostum, hayatım boyunca bu kadar yemeği bir arada görmemiştim, dedi. Çünkü hayatın boyunca Baker m dışına çıkmadın, dedi lan. Portland ın her yerinde böyle büfeler var. lan koca bir kaşık dolusu patates salatasını ağzına tıktı, ağzının dolu olmasının konuşmasını engellemesine izin vermiyordu. Burada, Vegas taki farklılığı görüyor musunuz? Deniz mahsulleri, biftek, Hint yemeği, vejetaryen zımbırtısı, her türlü yemek var. Herkes Vegas a gelip iyi vakit geçirebilir. lan çatalını iri bir et parçasına batırmadan önce başını kaldırıp ağabeyine baktı. Mack bile. Ian ın arkadaşları kıs kıs gülüyorlardı. Gülün bakalım çocuklar, fakat buraya iş yapmak için geldim. Planlarım var. Mack fazla pişmiş bifteğinden bir ısırık aldı ve yüzünü ekşitti. Yüce Tanrım, bu et kurumuş gibi. Bir sene annemle birlikte geyik etinden yaptığınız şu kuru eti hatırlıyor musun? Yemeye devam etmeyeceği et parçasını çatalıyla dürttü. Bu şey ondan bile kötü. lan ın diğer arkadaşı Dillon, Ah, hatırlıyorum, dedi. O eti köpekler bile yemezdi. Mack tabağını itti ve birasını sonuna kadar içti. Dil-lon m kaburgasına dirseğiyle vurarak, Yirmi bir masalarında bir randevum var. Kımılda! dedi. lan önce ağabeyine sonra da yarısı dolu tabağına bakarak, Bizi beklemeyecek misin? diye sordu. Dalga mı geçiyorsun? Sizi tanıyorsam, doyana kadar en az üç kez daha açık büfeye gidersiniz. Şimdi başlarsam siz tatlınızı bitirene kadar bin dolara ulaşırım. lan homurdandı. îyi bakalım, Bay Kumarbaz, git ve kendini kaybet. Büfeyi yağmalamayı bitirdiğimizde gelip seni buluruz. Sadece bu oteldeki kumarhaneden ayrılma yeter. lan çatalını beş katlı, farklı yemek tabakalarından oluşan yığına batırıp ağzına tıktı, hepsini birden çiğnemeye çalışırken yanakları şişmişti. Mack ayağa kalkıp masaya biraz para fırlatarak, Aklıma bile gelmez, dedi. Yemekler benden. Biraya yer ayırın. Kumar masalarında görüşürüz. Mack yürüyerek uzaklaştı, en iyi kovboy şapkasını başında biraz öne doğru yatırarak yirmi bir alanına doğru ilerledi. Salata ve tek bir galetadan oluşan akşam yemeği, tam olarak ağız sulandıran bir yemek sayılmazdı. Fakat üzerimde bu dar elbise varken ve Candice in sutyenime zorla tıktığı şu aptal jel dolgulu göğüs destekleriyle, istesem bile karnıma normal bir yemeği sığdırmamın imkânı

17 yoktu. İşin aslı, bir şey yiyemeyecek kadar gergindim. Saçımın kesilmesinden beri, kendimi beslediğim yakıcı sıvı diyetini ağız tadıma daha uygun bulmuştum. Tanrım! Sadece aptal bir salata yedim, ama elbisenin dikişlerini patlatacakmışım gibi hissediyorum. Kelly le ayakkabı numaralarımızın aynı olması sayesinde alışkın olduğumdan daha yüksek topuklu ayakkabılarla yürüyordum. Siz ikiniz bu elbiseyle bana komplo kurdunuz ve sakın bunu kolayca unutacağımı düşünmeyin. Gelecekte planlayacağımız en az iki bekârlığa veda partisi daha var ve zamanı geldiğinde intikam benim kölem olacak. Gülmemeye çalışarak saçımı arkaya attım. Saçımın kesilmesi kendimi gerçekten güzel hissetmemi sağlamıştı. Saçım Jennifer Anniston un saçının aynısı olmuştu, Kelly ile Candice de bu modelin bana yakıştığını söylüyordu. - Candice küçük pudralığını kullanarak rujunu sürerken, Bu kez neden mızmızlanıyor? diye sordu. Kelly hıçkırdı. Emin değilim, fakat sanırım yine ayakkabılardan şikâyet ediyor. Belki de elbiseden. Takip edemiyorum. Yaklaşık bir saat ve üç margarita önce aklım başımdan gitti. Kelly kamını ovaladı ve suratını ekşitti. Artık yatabilir miyim? Hayır, yatamazsm. Candice pudralığını kapatarak küçük el çantasının içine attı. Daha yeni başlıyoruz. Ellerini ovaladı. Tamam, kızlar, önce nereye? Poker? Kollu makineler? Barbut boktan mı olur? Tuvalete mi gitmen gerekiyor? Çünkü benim de geldi. îyi fikir. Kelly Candice in elini tutmaya çalıştı fakat Candice onu uzaklaştırdı. Sen neden bahsediyorsun? Kimse tuvalete gitmekle ilgili bir şey söylemedi. Ben sessizce gülerken Kelly ona bakıp kaşlarını çattı. Kuş beyinli dostlarımın bir yetişkin konuşması yapmaya çalışmasını izlemeye bayılıyordum. Saçım kesildiğinden beri içtiğim kokteyler de bu dummu normalden daha eğlenceli kılıyordu. Kakanı yapacağını söyledin, o yüzden istersen bana deli de ama benim dünyamda bu bir tuvalet bulman gerektiği anlamına gelir. Kelly Candice e pis pis sırıttı, sonra da gözlerini yuvarlayarak bana baktı. Şu an çalışan bir beyin hücren olsaydı, tehlike arz ederdin, dedi Candice. Ben, Barbut boktan mı olur? dedim. Kakam var, demedim. Tanrım, o kelimeyi kullanmadım bile. Böyle bir şey söylemeyeceğimi bilirsin. Senin derdin ne? 48 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR- Candice in neden bahsettiğini anlamaya çalışarak daha da sersemlemeden önce, zavallı çakırkeyif arkadaşımı kurtarmaya karar verdim. Candice barbut oyunundan bahsediyor, tatlım. Kumar oyunu. Hani zarları masanın üstüne attığımız ve hokey sopalı adamın sopasını kumar fişlerlerini itip çekmek için kullandığı oyun var ya? Şansı açık adamın televizyonda bir yığın para kazandığı ve o zarları atarken herkesin onun etrafında dikilip tezahürat yaptığı oyundaki gibi? Saniyeler geçti ve Kelly nin tepesinde gerçek bir ampul yandı. Aaah, siz barbut oyununu diyorsunuz. Şimdi çok daha mantıklı geliyor. Doğru. Etkilemek istediğin insanların yakınında olmadığın sürece kaka kelimesini kullanmazsın ve o zaman da bok demek yerine o kelimeyi kullanırsın. Candice bozulmuş, belki biraz da utanmış görünerek, Hayır, öyle bir şey yapmıyorum, dedi. Evet, yapıyorsun, dedi Kelly, Candice in ruh halinin değiştiğinin hiç farkında değildi. Hadi şu barbut şeyini oynayalım. Şu boktan bombok barbut oyununu Kelly kıkır kıkır gülüyordu. Candice gözlerini yuvarladı. Ona bir içki daha almak istiyor muyum, Andie? Hem evet hem de hayır dedim. Evet, çünkü bu onun bekârlığa veda partisi ve evet çünkü onun eğlenip sonra da kafayı bulmasını istiyoruz. Bu sayede bu geziyi ve bekâr olmanın ne

18 kadar eğlenceli olduğunu asla unutmaz. Ve hayır, çünkü insanların kusmasından nefret ederim. Buna şahit olmak beni de kusturur. Ve biraz daha fazla içerse Candice cümlemi benim için,kusacak, diye tamamladı. Aynen öyle. Candice elinde bir tepsi bulunan barmen kızın peşinden koşarak, Garson! diye bağırdı. Kelly ile birlikte onun gidişini seyrettik. Ne yapıyor? diye sordu Kelly. Bizi sarhoş ediyor. Kelly başını kaşıyarak, Zaten sarhoş olmadık mı? diye sordu. Kelly nin şaşkınlığının sonucu dikilen saç tutamını düzelttim. Sen ve ben olmak üzereyiz. Ama bu senin partin, ufaklık O yüzden yere yığılana veya bir yabancıyı öpene kadar içmelisin. Kelly dehşet içinde bana baktı. Vegas a Matty yi aldatmak için gelmedim! Candice in getirdiği kokteyllerden birini ona uzatarak, O halde içmeye başlasan iyi edersin, dedim. Bardağa bakarak, Bunları nasıl bu kadar çabuk alabildin? diye sordum. Candice in kollu bir makinenin yanında bulduğu bir şeyi mi içiyorum acaba diye merak ediyordum. Ne diyebilirim? Göğüs dekoltesi işe yarıyor. Candice bardağını havaya kaldırdı. Bu gece büyük paralar kazanmanın ve muhtemelen Vegas ta biriyle sevişmenin şerefine kadeh kaldırıyorum! Kelly bardağını kaldırarak, Evlenmenin şerefine! dedi. Vegas ta biriyle sevişmenin ve evlenmenin şerefine! dedim. İkisinin de bardaklarına tokuşturarak içkimi tek bir VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRkoca yudumda içip, üç kez yutkunarak mideme indirdim. Candice, Kelly ye baktı. Sence az önce ne yaptığının farkında mı? Kelly pipetiyle içkisini yudumlayarak, Hayır dedi. Kesin sesinizi, aptallar! Ne demek istediğimi biliyorsunuz. Sanki Vegas ta evlenmeye içermişim gibi. Şşş, doğru. Bu benim yaşam planıma veya kişiliğime kesinlikle hiç uymuyordu. İçkimi bitirip bardağımı yakındaki bir rafa koyduğum gibi kol kola girdik ve otelin kumarhane bölümüne doğru ilerledik. İki kolumda da kız arkadaşlarımın olması Kelly nin gaddar topuklu ayakkabılarıyla yürümeyi oldukça kolaylaştırıyordu. Her ne kadar yanımızdan geçmeye çalışan insanların yolunu kapatsak da, bu iş hoşuma gitmişti. Birileri bize bakıp kaşlarını her çattığında kocaman gülümseyerek, Arkadaşım evleniyor. Bir cenaze levazımatçısıyla Bu onun veda partisi diyordum ve insanların çatık kaşları tersine dönüyordu. Bu herhalde Vegas m sihriydi. Burada asabi olmak imkânsızdı. Restoranları ve lobiyi arkamızda bırakarak devasa tesisin daha karanlık bir alanına girdik. Kumarhane. Mekânın her yerinde ziller çınlıyordu. Gökkuşağının her rengine ait ışıklar yanıp sönüyordu ve binlerce insan ortalıkta dolanıyordu. Gruplar halinde kollu makineler, makinelerin arasından geçmek için küçük geçitler ve popolarla dolu sandalyeler vardı. İnsanlar bozuk paraları dünyanın son günüymüş gibi makinelere atarak, paranın yerleştiğine dair ses duyulur duyulmaz tek kollu canavara asılıyorlardı. Kollu makine bölümünden sonraki ara yolun karşısında üzerleri yeşil keçe kaplı bir grup masa vardı. O yöne doğru yürüdüğümüzde ilk fark ettiğim şey bir kovboy şapkasıydı. Ve şapkanın hemen altında oturan kişi o ana dek gördüğüm en yakışıklı adamdı.

19 Ah. Aman. Yüce. Tanrım, dedim. Bir tür çekim merkezine yakalanmıştım, gözlerimi alamıyordum. Ayaklarım havalandı, o yöne doğru yürümeye çalışıyorlardı, fakat Candice beni geriye doğru çekti. Kelly benden uzaklaşarak, Kendimi iyi hissetmiyorum, dedi. Hiç düşünmeden onu bıraktım. Ah, lanet olsun! Candice de beni bıraktı ve kendi başıma yalpalayarak yürümeye terk etti. Hadi, Kelly, benimle gel! Adamların güzelim halısına kusmanı istemiyorum. Lütfen çıkarma. Çıkarmandan nefret ediyorum, çok gürültülü kusuyorsun. Beynim ikisinin konuşmalarını zar zor algılıyordu. Gözüm sadece altı metre uzağımdaki taburede oturan ilahtan başkasını görmüyordu. Kot pantolon, frak gömlek, kovboy şapkası, kirli sakal, katlanmış manşetlerinin hemen altından görünen kaslar, gününün çoğunu dışarıda geçirmiş gibi bronzlaşmış teni. Hiç kimseyle, rüzgârla, göğüs boşluğuma az önce bir ok fırlattığına oldukça emin olduğum aşk tanrıçasıyla konuşarak, Sakin ol kalbim! dedim. Elimi kaldırıp mükemmel olduğunu umarak saçıma dokundum. Ben onunla ilgilenirken sen burada kal! diye emretti Candice. Candice uzaklaştıkça sesi de giderek soluyordu. Senin de onu izleyip mide bulantısı yaşamanı istemiyorum, yoksa bütün gecem mahvolacak. Pekâlâ, olur, dedim ilgisizce ve nefesimi kesip beynimi Mars a tatile gönderen kovboya daha yakından bakabilmek için oyun masasına doğru yürüdüm. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR- Masaya varmak üzereyken bir kokteyl garsonu yanıma gelerek bana birinin parasını ödediği ama gidip almadığı bir içkiyi önerdi. Başımla onayladım ve bunun tanrılardan bir hediye olduğunu, bu gizemli adama selam verebilmek için ihtiyaç duyduğum cesareti vermesi amacıyla özel olarak hazırlandığını umarak masaya varmadan önce içkinin yarısını bitirdim. Adam sanki az önce bir Levis veya Bowf-lex dergi reklamından fırlamış gibi görünüyordu. Kovboyun bulunduğu yere varmak üzereyken ödünç aldığım topuklu ayakkabımın ucu halıdaki bir şeye takıldı ve beni ileriye doğru fırlattı. Dengemi sağlamak için elimin ileri doğru uzanmasını, bardağımdakileri en şehvetli rüyalarımdan çıkagelen adamın tam üstüne boca etmesini dehşet içinde izledim. Yarı yalpalayarak, yarı koşturarak işleri yoluna koymaya çalışıyordum. Aman Tanrım! Aman Tanrım! Ben ne yaptım? Bardağımın içindekiler artık adamın şapkasından, yanağından süzülerek gömleğine akıyordu. Kovboy ayağa kalkmıştı ve şaşkın halde kendine bakıyordu. Lanet olsun! Çok üzgünüm. Aman Tanrım! Ben ne yaptım? Aman Tanrım! Masadan bir yığın kokteyl peçetesi aldığımda, telaştan az kalsın diğer insanların içkilerini de döküyordum. Peçeteleri kullanarak adamın mükemmel, göz alıcı, yıpranmış yüzünü temizledim. Saniyeler önce imkânsız olduğunu söylerdim, fakat kovboy yakından çok daha yakışıklıydı. Adam başını kaldırıp bana baktığında az kalsın kalp krizi geçiriyordum. Peçeteleri pat diye adamın kovboy botlarının üstüne düşürdüm. Kızsal ciyaklamamla çıkardığım yüksek ses perdesi Candice i gururlandırırdı. Ayy! Ah o gözler! Gözleri şapkasının altından parlıyordu. Gözleri o kadar parlak bir gök mavisi rengindeydi ki, kafasının içinden aydınlatılıyor gibi görünüyordu. İçkiler benden demek isterdim, fakat bu son derece S- 4 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRbayağı ve basmakalıp olurdu, dedi kovboy, adamın sesi dudaklarından resmen miskince dökülüyordu. Söylediklerini zar zor duydum çünkü parlayan mavi gözleri ruhumu delip geçiyordu. Hayatımda bu gözlere benzeyen bir şey görmemiştim. Bütün gün ona bakabilirdim ve bundan asla sıkılmazdım. Hı? Bu hece ağzımdan kaçar kaçmaz iki büklüm oldum. Mahkeme salonunda çok işime yarayan güzel konuşma yeteneklerim beni tümüyle terk etmişti. Şu anda mantıklı bir cümle

20 kurabileceğimden bile şüpheliydim. Yakışıklılığı, yavaş konuşan kovboy çekiciliği ile birleşince aklımı başımdan almıştı. Muhtemelen içkilerin de faydası olmuyordu. Boş ver. Adam, şapkasını başından aldı ve yan tarafına doğru silkeledi, içkimin damlaları halının üstüne uçuşuyordu. Kovboyun saçı uzun sayılırdı, saçının uçları ensesinde kıvrılıyordu ve buna cidden şaşırmıştım. Şapkasının altında çekiciliğini bozacak, onu bu denli doğaüstü değil de daha insancıl gösterecek bir asker tıraşı veya kocaman kel bir nokta bekliyordum. Fakat nerede bende o şans! Adam çok yakışıklıydı, mekândaki diğer adamların hepsi onun yanında çirkin kurbağalar gibi kalıyordu. Benim için her biri aniden varlığını yitirdi. Tıpkı üç yıldır beraber olduğum ve buraya geldiğim sırada mesaj atarak benden ayrılan adamla ilgili anılarım gibi. Sahi adı neydi? Sanırım Puke tu, değil mi? Başımı eğdim, kovboyun kot pantolonunun önünde ve gömleğinin ön kısmı boyunca ıslaklık olduğunu gördüm. Aniden aşırı derecede yardım etme gereği hissettim. Bu 55 soruna ben yol açmıştım. Adamın gecesini mahvetmiştim. Ayrıca önünde duran fiş yığınlarından oldukça iyi gittiği anlaşılıyordu. Krupiyenin yerine koyduğu bir yığın kokteyl peçetesini aldım ve tüm tomarı kullanarak adamın önce gömleğini, sonra da pantolonunun önünü silmeye başladım. Çok üzgünüm. Benim neyim var, bilmiyorum. Aslında doğru değil, neyim olduğunu gayet iyi biliyorum. Tiksinerek homurdandım. Daha ilk gördüğümde bir hata olduğunu bildiğim şu saçma topuklu ayakkabıları giyiyorum, aksini düşünmeme rağmen sonuçta bunları yine de giydim. Adamın pantolonunun ağma yavaşça vurmakla meşguldüm, ne yaptığımın farkında değildim, tamamen bir kâbusa dönüşen hayatıma dalmıştım. Bunun bir hata olduğunu biliyordum, Vegas ın bir bela olacağını biliyordum. İnsanların beni sürekli böyle şeyler yapmaya ikna etmelerine neden izin verdiğimi bilmiyorum. Kovboy, bileğimi tuttu ve hareket etmemi engelledi. Ağzımdan dökülen bir dizi saçmalığın tam ortasında durdum ve başımı kaldırıp ona baktım. Bence artık durmalısın. Ne? Kafam karışmıştı. Kovboy, bileğimi tutmaya devam ederek başını eğip pantolonunun ağma baktı. Ben de bakışını takip ettim ve az kalsın bir kez daha kalp krizi geçirecektim. Pantolonunun bacak kısmında uzanan, önceden orada olmayan belirgin bir çıkıntı vardı. 56 Aman Tanrım! Çok özür dilerim. Lanet olsun! Peçeteleri bir kez daha kovboyun botlarının üstüne düşürdüm, yüzüm alev alev yanıyordu. Gözlerimi hemen tavana çevirdim, utançtan ağlamaya hazırdım. En az yüz kişinin önünde adama resmen mastürbasyon yapmıştım. Tek çaremin evrene bir dua yollamak olduğuna karar verdim. Duamın işleri olduğundan daha da kötüleştirmesi mümkün değildi. Yerin dibi, beni hemen şimdi yutarsan sefil hayatımın geri kalanında kendimi evsizleri doyurmaya adayacağıma söz veriyorum. Bir el nazikçe kolumu tuttu. Sıcaktı ve büyüktü, parmakları tüm kolumu kaplamıştı. Benim yüzümden kendini Vegas tanrılarına kurban etmene gerek yok, dedi kovboy. İyi olacağım. Sadece gidip temizleneceğim. Kulağımın yanma eğilip, Benim için fişlerime göz kulak ol, tamam mı? Şanslı günümdeyim ve henüz bırakmak istemiyorum, diye fısıldadı. Başımla onaylayarak kovboydan boşalan yere oturdum, o uzaklaşırken adamın geniş sırtını ve ince belini seyrettim. Lanet olsun, bu gerçekten oluyor mu? Oturu- şumu dikleştirdim, krupiyeye doğru döndüm. Fişlerden birkaç tanesini elime alıp ön yüzlerindeki değerlerini okudum. Matematik kafamın beni kriz anında tamamıyla terk etmediğini ve doğru hesaplamama izin verdiğini varsaydığımda önümde bin dolardan fazla paranın durduğunu gördüm. Kovboy öylece gidip, parasını bana emanet etmişti. Deli mi ne?

21 Kandırılıyor muyum? Hayır, bu duruma düşmem kendi hatam olduğuna göre, bir kandırmacanın ortasında olamam. Başımı eğip ayaklarıma baktım. Sızlayan ayaklarım Sorun topuklardı. Küçük düşmemin tek sebebi onlardı. Acınası hayatımda erkeklerin beni ezip geçmesine izin vermekle kalmayıp kız arkadaşlarımın da aynı şeyi yapmasına müsaade etmiştim. Kelly ile Candice kullanışlı kısa topuklu ayakkabılarımın Vegas ta tamamen kullanışsız olduğu konusunda diretmişlerdi. Bu fikir beni aynı anda hem öfkelendiriyordu, hem de üzüyor, kendimi umursamaz hissettiriyordu. Yere eğilip işkence aletlerini ayağımdan çıkardım, taburenin altına attım. Hah! Bu sana ders olsun, Kelly! Ayakkabılarını burada bırakacağım! Bir daha asla ayaklarımı acıtan topuklu ayakkabılar giymeyeceğim! Yeni Andie kontrolü devralıyor! Bundan sonra mecbur bırakılmak yok! Patronluk taslamak yok! Bana ne yapacağımı söylemek yok! Var mısınız yok musunuz? diye sordu krupiye. Bahsinizi koymazsanız masadan kalkmak zorunda kalırsınız. Adam bana bakarken ağzım bir karış açık kaldı. Benimle mi konuşuyorsunuz? diye cıyakladım. Evet, sizinle konuşuyorum. Krupiye önümdeki fiş- VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRlere baktı. Burası minimum on dolar bahis konulan bir masadır. İnsanların ne yapacağımı söylemesine izin vermemek buraya kadardı. Elime birkaç fiş aldım, parmaklarım işbirliği yapmak istemiyor gibiydi. Kovboy, lavaboda benim yol açtığım pisliği temizlerken, ben onun parasını harcayabilir miydim? Bu hareketim, şimdiye kadar yazılmış, sosyal açıdan kabul edilebilir davranışların her türlü kuralını çiğnemek anlamına gelmez miydi? Sağımdaki kişinin hareketlerini taklit ederek masaya iki fiş koydum. Bunun kaç para ettiğine dair fikrim yoktu. Solumdaki yaşlı adam mükemmel derecede düzgün takma dişlerini ve parlak pembe dişetlerini göstererek gülümsedi. Daha önce hiç yirmi bir oynadın mı? diye sordu. Hayır, hiç oynamadım. Muhtemelen ödümün patlıyor olması gerekiyordu. Kumar oynamak bana göre değildi ve başkalarının parasını harcamak on kat daha yanlış geliyordu. Fakat ayakkabılarımı çıkarmış, göğüslerim boynuma kadar çıkmış halde, bu neon ışıltılı yerde bulunmak bana kendimi nedense cesur hissettirmişti. Korkusuz. Dünyaya diz çöktürüp merhamet için yalvartmaya hazır. Arrr. Sadece elinden geldiğince yirmi bire yaklaşmaya çalış ama yirmi biri aşma, diye anlattı adam. İlk kartımı çekerek, Kolay görünüyor, dedim. Kartı yaşlı adama gösterdim. Bu iyi mi? Adam başıyla onayladı ve eğilerek kulağıma fısıldadı. Yumuşak bir el Parmaklarımı önüme doğru uzatarak gülümsedim. - Teşekkür ederim. Nemli kalmaları için el kremi kullanıyorum. Elin değil, karttan bahsediyorum. Bu bir as. Yumuşak bir el ihtimali Bir ya da on bire eş değerdir, hangisi olduğuna sen karar verebilirsin. On veya daha büyük bir kart gelirse, yani resimli kartlardan herhangi biri, kazanırsın. Ortaya koyduğun bahsi, yüzde ellisiyle beraber geri alırsın. Yaşlı adam masaya baktı. İki yüz dolar koydun, o halde bu sana üç yüz kazandırır. Birkaç saniye nefesim tutuldu ve betim benzim attı. Sesim normalden birkaç oktav daha yüksek çıkıyordu. Az önce iki yüz dolar mı koydum? Adam takma dişlerini daha da göstererek kıkırdadı. Aynen öyle yaptın. Kovboyun geri dönüp oynadığım koca para yığınını görmemesini umarak kumarhaneye bakındım. Fişlere neden daha iyi bakmamıştım? Önceden neden kontrol etmemiştim?

22 Sigorta isteyen var mı? diye sordu krupiye. Betimin benzimin daha da attığını hissettim. Sigorta mı? Sesim bir fısıltıdan ibaretti. Krupiyede bir as var. Sana fazladan yan bahis oynama şansı veriyor. Sigorta bire iki öder. Eğer krupiyenin sonraki kartı renkli çıkarsa, otomatik olarak kazanır. O yüzden bu, kayıplarını karşılamana yardım edebilir. Şu an masada bulunan bahsinin yarısına kadarını ortaya koyabilirsin. Ben yirmi bir yaparsam bile o mu kazanır? Hayır, o zaman itme oluşur. Fakat tüm sigorta paranı kaybedersin, yani kazancını kaybedersin. VEGAS&#;TA OLAN VEGAS TA KALIR- Bunu yapmalı mıyım? diye sordum. Yaşlı adam omuz silkti. Yap veya yapma diyemem. İçinden geldiği gibi davranmalısın. Adam kendi kartlarını inceledi ve sigorta çağrısına başını sallayarak karşılık verdi. İçimden buradan kaçıp kendimi banyoya kilitlemek geliyor. Yaşlı adam başını salladı. Yapmasan iyi edersin. Erkek arkadaşın masadaki yerini kaybeder ve bu krupiye ona adil davranıyor. Yirmi dakika içinde mola verecek ve erkek arkadaşın iyi para kazanma fırsatını kaçıracak. Dişlerimi sıktım ve burnumdan derin bir nefes aldım. Odanın etrafımda dönmesine aldırış etmemeye çalışıyordum. Çok fazla kokteyl içmiştim. Çok kısa sürede. İyi, tamam. Cesur olabilirim. Tehlikeli olabilirim. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalışarak krupiyeye başımı salladım. Sigorta istemiyorum. Fakat teklif ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu çok hoştu. Krupiye bana hafifçe gülümsedi. Müessesenin kuralları. Kuralları ben koymuyorum, sadece onlara göre oynuyorum. Adam oldukça sevimliydi. Ah. Yüzüm kıpkırmızı oldu. Tamamen çaylakça bir hamle Oturduğum yerde hafifçe kamburlaştım. Bir kokteyl garsonu yanımıza gelip sandalyemin yanında durdu. Kokteyl ister misiniz? Ah, şu an yanımda hiç para yok, dedim. Cüzdanımı ve kredi kartımı Candice in çantasında unutmuştum. Oyuna devam ettiğiniz sürece içkiler müesseseden-dir. Kız bana sıkkın bir şekilde baktı. Tamam, o halde. Eğer bedavaysa bana ve arkadaşıma - birer içki getirin. Yanımdaki adama göz kırptım, o da başını sallayarak karşılık verdi. Bana cin tonik ve İki olsun, dedi komşum. Krupiye diğer herkese ikinci bir kart verdi. Kartlarımızın köşelerini kaldırdı ve sonra geri bıraktı, beklentiyle sağımdaki en son adama baktı. Yaşlı adam dişlerinin arasından bir tıslama sesi çıkardı. Önce krupiyeye sonra tekrar yaşlı adama bakarak, Ne? Şimdi ne oldu? diye sordum. Krupiyenin elindeki ikinci kartta on veya daha büyük bir kart yok. Bahsin şimdilik güvende Masanın çevresinde oturan insanları izledim. Hepsi ikinci kartlarına göz ucuyla bakıp kaşlarını çatıyordu. Ben de aynını yaptım, kartların sadece en uç köşesini kıvırıp, bakma tekniklerini taklit etmeye çalıştım. Asımın yanında bir as daha vardı. Kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı. Bunun anlamı ne? Yirmi iki mi? bu iyi olamaz. On iki mi? Bu da kulağa çok düşük geliyor. Yardım edin, diye fısıldadım. Poker tanrılarının küçülerek omuzlarıma konmalarını ve kulağıma fısıldayarak ne yapmam gerektiğini söylemelerini diliyordum. Yaşlı adam bana doğru hafifçe eğilirken sesi eğleniyor-muş gibiydi. Elinde ne var? diye sordu.

23 Adam görebilsin diye kartlarımı havaya kaldırdım. Cevabını korkuyla bekleyerek, Sanırım kötü haber, dedim. Az önce başka birinin parasının iki yüz dolarını harcamıştım. Bir ATM bulmalıydım, hem de hemen! Bu sayede kovboy öğrenmeden parayı yerine koyabilirdim. Candice i bulup eşyalarımı ondan almalıydım. Etrafıma bakındım, fakat o ve Kelly ortalıkta yoktu. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» Yaşlı adam uzun bir ıslık çaldı. Ayırmalısın. Sandalyeden fırladım ve etrafıma bakındım. Ellerimi ovuşturarak, nereye gideceğime ve fişlerin hepsini yanıma mı alsam yoksa utanmayı göze alıp hepsini öylece bıraksam mı diye karar vermeye çalıştım. Pekâlâ! Yaşlı adam elini koluma koydu. Ne yapıyorsun? Yerine otur. Adama baktım, kafam karışmıştı. Ama siz ayrılmamı söylediniz. Yaşlı adam kahkahayla güldü, adamın yuvarlak göbeği gömleğinin altında sallanıyordu. Hayır, küçük bayan Sana ayırmanı söyledim, gitmeni değil. Kartlarını iki farklı ele böl ve ikisiyle ayrı ayrı oyna. Ne? Tabureye yavaşça geri tırmandım. Kafamdaki karmaşa biraz olsun hafiflememişti, fakat en azından buradan koşarak tuvaletlere veya odama kaçmam gerekmediğine oldukça emindim. Tek eli iki ele dönüştürmeyi seçebilirsin. Bahsini ikiye katlaman gerek, fakat senin durumunda buna değebilir. Zorlukla yutkundum. Yani, iki yüz dolar yerine dört yüz dolar mı koyayım? Dolarlar. Şu yabancının paraları Tanrım, ben ne yapıyorum böyle? Evet. Yaşlı adam yeniden kendi kartlarına baktı. Sıranı kaçırmadan önce ne yapacağına karar vermelisin. Yaşlı adam krupiyeye başıyla onay verdi. Başımı kaldırdığında krupiyenin beklentiyle bana baktığını gördüm. Şey ben ıh bölmem gerekiyor. Yüzüm yanıyordu. Acilen bir içkiye ihtiyacım vardı. Lavabolara koşmak, şu an gerçekten iyi bir fikir gibi gelmeye başlamıştı. Krupiye başıyla onayladı. İki yüz dolar. Evirip çevirerek ve üzerlerini okuyarak fişlerimi inceledim. Fişlerin renklerine göre kodlandığını anladığımda, bahse koyduklarım gibi iki tane daha fiş buldum ve masaya koydum. Krupiye bana doğru uzanarak kartlarımı ikiye ayırdı, her kartın yanma iki fiş koydu. Bir tur kart daha dağıttı ve bu sayede artık önümde dört kart vardı. Sağımdaki adamın işaret parmağıyla masayı kaşır gibi yaptığını gördüm, krupiye de adama bir kart daha attı. Adam ellerini kartlarının üstüne tuttu ve başını salladı. Krupiye bir kez daha bana bakıyordu. Ben de ona bakıyordum, ama adam beni biraz rahatsız etmeye başlamıştı. Ne? Size vurmamı ister misiniz? diye sordu krupiye. Dehşet içinde krupiyeye bakıyordum, hangi kuralı fiziksel olarak cezalandırılmayı hak edecek derecede çiğnediğimi merak ediyordum. Hayır, bana vurmanı istemiyorum. Benim sana vurmamı ister misin? Ayağa kalktım, kendimi savunmaya hazırdım. Hayatım boyunca gördüğüm en kötü müşteri hizmetiydi. Muhtemelen asların yarısı bende olduğu için kızmıştı. Yaşlı adam elini koluma koydu. Bir kart daha isteyip istemediğini öğrenmek istiyor? Buna vurmak denir. Bütün dövüşme hırsı büyük bir dalga halinde içimden çıkıp beni terk etti ve giderken arkasında rezil olmayı bıraktı. Bu, bir ıslak tişört yarışmasında tuvalet kâğıdından göğüsleri kaybetmekten daha beterdi. Tabureme geri oturdum, iç çamaşırım görünmesin diye elbisemi baldırlarımdan aşağı doğru çekiştirdim. Ah! Bunun için çok üzgünüm. Sizi tehdit ettiğim için özür dilerim. Evet, lütfen, ikisi için de bir kart alayım. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR

24 Yaşlı adam tavanda siyah bir kürenin içindeki güvenlik kamerasını işaret ederek, Söylemen yeterli değil, ona bir işaret vermelisin. Büyük Birader izliyor, dedi. Kaybeden insanlar sonrasında kart çek yerine bekle dediklerini iddia eder, o yüzden ne istediğini çok net görmek isterler. Yumruğumu diğer elime vurdum. Vur bana. Krupiye güldü ve bir saniye için toparlanmaya çalışıyormuş gibi başını başka yöne çevirdi. Yaşlı adam da gülüyordu. Parmağınla masaya vurman yeterli Kimseyi yumruklamana gerek yok. Ah! Acemice bir hamle daha Bunun için muhtemelen daha fazla utanç hissetmeliydim, fakat kokteyller acıyı hafifletiyordu. Parmaklarımla masayı kaşıyor gibi yaptım, her kart destesinin yanını bir kez. Krupiye başıyla onayladı ve iki kart attı. Elleri doğru dürüst hareket etmese bile, adam kartları bir şekilde tam da olmaları gereken yere gönderebiliyordu. Bir sihirbaza benziyordu. Ve yine bana bakıyordu. Bakışı, içimde ona hırlama isteği uyandırıyordu. Kartlara bak, dedi yardımsever arkadaşım. Elinden geldiğince yirmi bire yaklaşmaya çalış. Sağ tarafımdaki kartı havaya kaldırdım. Bir papazdı. Bu kaç puan ediyor? On. Beklemelisin. Gülümsedim. Ah, inan bana beklemeyi planlıyorum zaten. Şu kovboy dönene kadar fişlere göz kulak olmam gerekiyor. Hayır, krupiyeye bu elde daha fazla karta ihtiyacın olmadığını söylemelisin. Bir el işaretiyle ona bekleyeceğini söyle. C5 İşareti ne? diye sordum. Yaşlı adam avucunu düz bir şekilde açıp masanın üstündeki bir şeyi beyin gücüyle havaya kaldırmaya çalışıyormuş gibi elini masanın üstünde salladı. Yaşlı adamı taklit ettim. Krupiye başıyla onayladı ve sonraki elime baktı. Adamın bakışını takip ettim ve kartlara benim de bakmam gerektiğini fark ederek yerimden hafifçe kalktım. Kartları aldım ve elime yeni eklenen kartın bir ikili olduğunu gördüm. Yaşlı adam kaşlarını çattı. Bekleyebilirsin ya da yeni bir kart isteyebilirsin. Ne yapmalıyım? Stres seviyemin yükseldiğini hissediyordum. Önceki zaferimden kalan heyecan çok hızlı bir şekilde soluyordu ve zaferimi düzgün bir şekilde kutlama fırsatını bile bulamamıştım. Üç yüz dolar gibi bir meblağ kazandığım düşünülürse, böyle bir durumda bir zafer dansının gerekli olduğuna oldukça emindim. Bu miktar benim bir avukat olarak bir saatlik çalışmama eşdeğerdi ve bu parayı sadece beş dakika içinde, hiçbir hukuki araştırma yapmadan kazanmıştım. İnsanların Vegas a gitmeyi sevmesine şaşmamak gerekirdi. Sana ne yapman gerektiğini söyleyemem. Sadece krupiye yanarsa, henüz yanmamış olan her elin galip olacağını göz önünde bulundur. Yanarsa mı? Yirmi biri aşarsa diye açıkladı yaşlı adam. Ah! Tamam. Kartlarımın tutarını hesapladım. Elimde ya on üç ya da üç vardı. İkisi de yirmi bire yakın görünmüyordu. Tamam, bana bir kart vermenizi istiyorum. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR Krupiyeye baktım, söylediğimi yapmasını bekliyordum. Adam sanki doğrudan onunla konuşmamışım gibi bana boş boş bakıyordu. Yaşlı adam beni dirseğiyle hafifçe dürttü. El işaretleri. Büyük Birader. Hatırladın mı? Sağımdaki adam hiçbir şey söylemedi, yine de benim için masa kaşıma işaretini gösterdi. Ben de masadaki keçeyi kaşıyormuşum gibi üç parmağımı masanın üstünde oynattım. Yaşlı adam kıkırdadı, krupiye ise gülümsemekle yetindi. Krupiye ikinci destemin üzerine bir kart fırlatarak, Bu iş görür, dedi.

25 Kartın köşesini kaldırdım. Beşli. Bu da on bir artı yedi eder. On sekiz. Yaşlı adama baktım. Bana oldukça iyi göründü. Yaşlı adam başıyla onayladı, artık tamamen ciddi görünüyordu. Bana da oldukça iyi göründü. Elimi masanın üstünde salladım. Tam bu noktada bekliyorum. Bana daha fazla vurma. Yeterince vuruş aldım. Arkamda birinin varlığını hissettim ve saniyeler sonra çok yakınımda duran cüsseli bir bedenin sıcaklığı elbisemden içeri sızdı. Omzumun üzerinden baktım ve kovboyun göz alıcı çekiciliğini gördüm. Cazibemin onu masanın üstündeki para miktarına öfkelenmekten alıkoymasını umarak sırıttım. Kovboy da gülümsedi. Anlaşılan meşgulmüşsün. Bana bakıp bir kaşını kaldırdı ve sonra manalı bir şekilde masaya baktı. 10 &#; Meme uçlarım elbisemin altında sertleşti ve doğrudan bacaklarımın arasındaki boşluğa heyecan verici bir sızı girdi. Karşılık olarak biraz olsun akıllıca bir cevap düşünemeyecek kadar kızışmıştım. Evet. Yirmi bir öğrenmekle meşguldüm. Kız arkadaşın hızlı öğreniyor, dedi yaşlı adam. Krupiyeye yeni bir kart vermesini işaret etti. Kartına baktığında kaşlarını çattı ve iki kartı da ters çevirdi. Kartları hesapladım, kız arkadaş yorumunun laf arasında kaynamasına izin verdim. Yandın, dedim, yaşlı adamın kaybetmesine çok üzülmüştüm. Onun adına kötü hissetmiştim. Krupiye yaşlı adamın kartlarını ve parasını toplayıp kendine doğru çekti. Yaşlı adam başıyla onayladı. Gerçekten yandım. Ayağa kalktı ve kovboya bakarak sandalyesini işaret etti. Benden bu kadar İkinize de iyi şanslar. Arkamı döndüm, bacaklarım kovboya değiyordu. Bu basit temasın kalp atışımı damarlarımda zonklatmasını görmezden gelmeye çalıştım. Gidiyor musunuz? es VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR- Evet. Bugünlük bu kadar yeter. Ah, çok üzüldüm. Fakat yardımınız için çok teşekkür ederim. Sandalyeden fırladım ve yaşlı adama sarıldım. Bana üç yıl önce ölen büyük babamı hatırlatıyordu. Yaşlı adam sırtımı sıvazladı. Benim için bir zevkti, Şans Meleği. İyi akşamlar. Yaşlı adam kovboyun şapkasını salladı. Ona iyi bak. Potansiyeli son derece yüksek Kovboy başını bir kez sallayarak, Elimden geleni yaparım, dedi. Akıl hocamın gidişini izledim, ne demek istediğini merak ediyordum. Kulağa hoş geliyordu. Potansiyelimin yüksek olması fikri hoşuma gitmişti. Beni yıllardır tanıyan ve hakkımda böyle bir şey söylememiş olan insanlar vardı, fakat onların gecemi bozmalarına izin yoktu. Bu gece olmazdı. Hayaletleri aklımdan kovaladım. Kovboy onun için tuttuğum taburenin arka kısmına tutundu. Kalıyor musun? diye sordu. Öylece dikildim, yüzüm aniden alev alev yanmaya başlamıştı. Bedenim onun sadece bir oyun ortağı veya sakarlığımın bir kurbanı olmaktan daha fazlası olması için deliriyordu. Boş ver gitsin. Elbette. Bu oyunu bitirmeliyim, değil mi? Kovboy, başıyla onayladı. Buraya otur. Fişlerinin arkasındaki yeri işaret etti. Dediği yere oturdum, kovboy da az önce arkadaşımdan boşalan yere oturunca kollarımın altından ter boşandığını hissettim. Kartlarımı görmek ister misin? Daha doğrusu, senin kartlarını? diye sordum. Önümdeki fişlere birkaç saniye dokundum ve sonra ellerimi hemen geri çekip kucağıma koydum. Krupiye bana bakıp kaşlarını çatarak, Eller masaya lütfen! dedi.

26 Ellerimi tekrar kaldırıp fiş yığınının önündeki dolgulu bölmeye koydum. Hile yapmaya teşebbüs etmekten dolayı tutuklanmak üzere olduğumdan korkuyordum. Kovboy önce soldaki kartlan, sonra da sağdakileri kaldırdı. Memnuniyet içinde fısıldadı. Aferin, Şans Meleği O kadar yakındı ki, kokusunu duyabiliyordum. Candice i tanıdığım onca yıldır, ilk kez eğilip insanların parfümlerini koklama alışkanlığını tamamen takdir ettim. Kovboyun erkeksi kokusunu beynime kazımak istiyordum. Bu koku, bana daha önce hiç yaşamadığım bir şey hissettiriyordu. Feromonlar4. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu adamın erkeksiliği beni tamamen uyuşturuyordu. Bir kız nasıl bu kadar kolay etkilenebilirdi? Belki de bu durum feminist tarafımı sinirlendirmeliydi, fakat tek yaptığı burnumu adamın boynuna gömme isteği uyandırmaktı. Kovboya göz ucuyla baktım, burnumu boynuna gömdüğümü düşünerek alt dudağımı ısırdım. Böyle bir şey yapabilecek kadar sarhoş muydum? Kovboy eğilmişti, kartlara bakıyordu, bu çok kolay olurdu. Belimi çok az kırdım ve gözlerimi kapattım. Kovboy duymasın diye derin ama yavaş soluklar alıp vermeye başladım. Gözlerimi açtığımda kovboyun yüzü neredeyse yüzümün dibindeydi. İyi misin? diye sordu. Adamın nefis dudaklarının kenarları keyifle yukarı doğru kalkmıştı. 4 Vücut dışına salgılanan, aynı canlı türünün arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen ve hormon taşıyan anlamına gelen kimyasal maddedir. 70 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» Iıh Evet. Sen iyi misin? Başımı eğip pantolonunun ağma baktım. Lavaboda kendinle iyice ilgilendin mi? Yarım saniye sonra az kalsın kendi dilimi yutuyordum. Az önce bunu cidden söyledim mi? Kovboy kısık sesle güldü. Olanlar göz önüne alınırsa, pantolonumu elimden geldiğince kuruttum. Tabi kastettiğin buysa Başımla onayladım, bu noktada konuşmaktan korkuyordum. Ağzımdan çıkacak bir sonraki sözlerin ne olacağını kim bilebilirdi? Bu kadar çok kokteyl midemdeyken tehlikeli biriydim. Krupiye beni utancımdan çekip çıkardı. Adam kartlarımızı ters çevirdi. Bazılarına ödeme yapıyordu, bazılarının ise parasını alıyordu. Krupiyenin kartlarına baktım. Bir as, bir üçlü ve bir sekizlisi vardı. Hızlıca aklımdan hesapladım. On bir, üç, bu on dört artı sekiz eder, buda Yirmi bir mi? Hayır! Yirmi iki! Yirmi iki mi ediyor? Kovboya baktım. Krupiyenin kartlarını işaret ederek, Bunun anlamı ne? diye sordum. Yandı. Yirmi biri aşmayan herkes kazanır ve sende tam yirmi bir olduğu için biraz fazladan alırsın. Krupiyenin bir yığın fişi benim bulunduğum tarafa itmesini izledim. Tebrikler dedi adam. Acemi şansı olmalı. Ağzım açık kalmıştı. Bu Altı yüz dolar ediyor, diye fısıldadım. Hayatım boyunca zahmetsiz para kazanmamıştım. Banka hesabımdaki her kuruş alm terimin sonucuydu. Kovboy, önümden altı fişi çekip masaya koyarak, Umarım kalırsın, dedi. Üç fişi benim bölmeme, üç tanesini de kendi bölmesine koydu > Hiç param yok, dedim. Bütün paramı Candice te bırakmıştım ve paramın toplamı kesinlikle altı yüz dolar etmiyordu. Kovboy önümdeki yığma baktı. Kesinlikle var gibi görünüyor. Gülümsedim, ağzım bir karış açılırken çenem de tuhaf bir şekil almıştı. Eğer bu, onun flört etme oyunuysa hakkını vermem gerekirdi. Birazcık fuhuşa teşvik hissi yaratsa da orijinaldi. Bu senin paran, benim değil.

27 Kovboy omuz silkti. Sadece oyun parası. Kaybet veya kazan, amaç iyi vakit geçirmek. Ah, inan bana, Vegas ta iyi vakit geçirebilirim. Ayrıca bunun için çok da para gerekmez. Kokteyl garsonu elinde bir tepsi ve iki içkiyle yanımıza geldi. Garson kız masadaki yüzleri inceleyerek, Arkadaşınız nerede? diye sordu. Ayrıldı. Fakat onun içkisini ben alacağım, dedim ve kız içkileri masada önüme koyabilsin diye geriye doğru çekildim. Bir sonraki gelişinizde bir Budweiser alayım, dedi kovboy. Kız ona seksi bir gülümsemeyle karşılık verdi ve kalçasını kovboya doğru kaldırdı. Kızın bu hareketi, beni kabul etmek istediğimden çok daha fazla rahatsız etmişti. Hemen geliyor. Size biranızın yanında başka bir şeyler daha getireyim mi? Kovboy doğrudan bana baktı. İhtiyacım olan her şey burada var, teşekkürler. Kovboyun ağzından çıktığına yemin edebileceğim ima yüzünden boğazım düğümlendi. Fakat kesinlikle beni VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» kastediyor olamazdı. Benim hakkımda bildiği tek şey, parasını harcamaktan hoşlanan sakar bir kız oldıığumdu. Bunlar bir kız arkadaş adayında aranacak en iyi özellikler sayılmazdı. Aklımın kaydığı düşüncelerden dolayı kendi yüzümü tokatlamak istiyordum. Kız arkadaş adayı mı? Senin derdin ne? Tanrı aşkına, Vegas&#;tasın! Kendini toparla. Bu gece yaşam planını uygulamak için uygun bir zaman değil. Ya tek gecelik bir ilişki? Belki Oturuşumu dikleştirdim, kartımın köşesini kaldırarak masaya baktım. Kovboy, yüzünü masaya döndü, fakat taburenin normalde müsaade edeceğinden biraz daha fazla eğilerek bana sokuldu. İyi misin? Ona baktım, yüzünü yeniden bu kadar yakınımda görmek beni şaşırtmıştı. Yine de bu durumdan şikâyetçi değildim. Sonuçta adamın çok güzel bir yüzü vardı. Evet, harikayım. Neden? Kovboy beni ateşe veren yavaş, miskin bir tebessümle karşılık verdi. Biraz gergin görünüyorsun. Kendimi tutamayıp ufladım. Çünkü çok yakışıklısın. Sözcükler ağzımdan çıktığı anda söylediklerimi duydum ve iki büklüm oldum. Bunu sesli mi söyledim? Emin değilim. Ne söylediğini düşünüyorsun? diye sordu kovboy. Bana sataşıyordu. Sesindeki alayı duyabiliyordum, fakat ona bakamıyordum. Bakarsam utancım tamamlanmış olacaktı. Cesaretimi toplamak için derin bir nefes aldım. Sen bu kadar yakınımda otururken, akıl sahibi bir insan gibi davranmakta biraz zorlanıyorum. Nefes alamıyordum ve bunun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Oksijen is- teyemeye veya onun yanından ayrılamaya gücüm yoktu, bunu yapmaya hazır değildim. Potansiyelden bahsedelim. Bu adamda benim Vegas kaçamağım olma potansiyeli vardı. Candice in uçaktayken bahsettiği vahşice, deliler gibi sevişme Luke u unutup hayatıma devam etmemi sağlayacak adam Kovboya hızlıca bakıp başımı yeniden karşıya çevirdim. Bu adamla sevişebilir miyim? Hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yabancıyla? Bir daha asla görmeyeceğim biriyle? Adını bile bilmediğim biriyle? Bu arada benim adım Mack. Seninki ne? Panik durumu, sekizinci seviye! Bu adam ne böyle? Bir zihin okuyucu mu? Pekâlâ, adını bile bilmemek kısmının üstünü çiz. Asıl soru şu. Bir kumarhaneye gelirken kovboy şapkası takan Mack adında bir adamla tek gecelik bir ilişkiye girebilir miyim? Mack kartlarına bakıp cevabımı beklerken kollarını masaya uzattı. Kolları, bronzlaşmış teninin altındaki yağsız kaslarını ortaya çıkarıyordu ve koluna yayılan, yer yer altın sarısına dönüşmüş az miktardaki kol tüyleri gömleğinin altında ne olduğunu merak etmeme yol açmaya yetiyordu. Evet, bunu kesinlikle yapabilirim.

28 Mack e bakıyordum. Bakışımı yakaladı ve bana gülümsedi. Bu sırada sol yanağındaki gamze kendini az da olsa gösterdi ve bu, Vegas a gelmeden önce biraz olsun irade gücüm varsa onu da alıp götürdü. Adım Andrea, ama arkadaşlarım bana Andie der. O halde, Andie. Mack kolunu sandalyemin arkasına attı, bana iyice yaklaşabilmek için doğrulmuştu. Peki, ne yapacaksın, Andie? Tamam mı, yoksa devam mı? Mack kartlarına bakmıyordu bile. İnsanı delip geçen mavi göz- VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» leri doğrudan gözlerimin içine bakıyor, muhtemelen riske girmem için beni cesaretlendiriyordu. Kartlarıma bakmadım bile. Şu an ikisini de yapabilirim ve bu beni gerçekten çok mutlu eder. Omurgama yayılan heyecan dalgası, Mack bana doğru eğilip yüzünü kulağıma yaklaştırdığında tüm bedenimi sarsan gerilimle asla kıyaslanamazdı. Konuşurken nefesi tenimi gıdıklıyordu. Masada ne yapacağını kastettim. Gülümsedim, içimdeki şeytan beni ele geçirmişti. Her nerede olursa, her ne olursa Seçim senin. Mack, başını arkaya doğru yatırarak güldü, delirmiş gibi sırıtırken başındaki şapkayı birkaç kez ovuşturdu. Andie, sen başka türlü bir şeysin, farkında mısın? Mack, bir anda arkamızda beliren garsondan kokteyli alıp bana uzattı. Artık üç içkim olmuştu ve her birini içmeyi planlıyordum. Mack birasını alıp kıza birkaç dolar bahşiş verdikten sonra şişesini bana doğru kaldırdı. Vegas ta şansı bulmanın şerefine. Kafayı yemiş bir ahmak gibi sırıttım. İşte buna içilir. Bardağımı Mack in şişesine o kadar sert tokuşturdum ki içkimin birazı bardaktan dışarı sıçradı. Mack hızla geri çekilerek parmağını bana doğru uzattı. Sen tehlikeli birisin. İşin doğrusunu bilmesem, beni yeniden sırılsıklam etmeye çalıştığını düşünürdüm. Omuz silktim, içkimi elimden geldiğince masum bir şekilde yudumladım. Daha sonra ağzım açıldı ve ağzımdan daha fazla saçmalık döküldü. Sen de her şeyi kendin için istiyorsun. Mack bir şey demedi, fakat bir kaşını kaldırdı. Yirmi bir oyunun ikimizin de kazandığı sonraki üç elinde Mack bana giderek daha da yaklaştı, öyle ki sonunda yana dönmüştüm ve Mack in baldırı benim baldırlarımın arasındaydı. Eğer taburenin ucuna doğru biraz daha kayarsam bacağı tamamen üzerimde olacaktı, fakat hiç umurumda değildi. Hatta arkadaşlarımın nerede olduğuna veya beni bulmalarının neden bu kadar uzun sürdüğüne bile aldırış etmiyordum. Candice in önce Kelly i üst kata çıkarıp yatırmak zorunda kalsa bile sonunda geri geleceğini biliyordum. Ve onlar geri gelene dek Mack in benimle ilgileneceğine son derece emindim. Dürüst olmak gerekirse, arkadaşlarımın geri dönmesini beklerken aşk tanrıçasına birkaç dua göndererek Candice in beni gerçekten uzunca bir süre bulamaması için yalvardığımı itiraf etmeliydim. Mack önümüzdeki fişlerin çoğunu alıp üzerinde kumarhanenin amblemi bulunan plastik bir kupaya koydu. Krupiyeye yirmi dolar değerinde bir fiş fırlattı. Buradan çıkmaya hazır mısın? İçtiği onca biraya rağmen sesi şaşırtıcı derecede ayık geliyordu. Mack in geride bıraktığı fişlere dokunarak, Peki, bunlar ne olacak? diye sordum. Onlar senin. Kafası karışmış olmalı. Ya da belki göründüğünden daha sarhoştur. Kafa karışıklığı veya biralar yüzünden olmayabileceğini fark ettiğimde biraz panikledim. Belki de başından beri onun fişlerini kullandığımı bilmiyordu. Önümde duran bin iki yüz dolar değerindeki rengârenk fişlere baktım. Bunlar benim değil, senin. Ben İlk elde senin fişlerinden birkaçını almıştım. Üzgünüm, panikle-miştim. Yerini kaybedeceğini söylemişlerdi. Mississip-pi nin bu

29 yakasındaki en çekici kovboyla şu meşhur mercimeği fırına verme şansımı kaybedip kaybetmediğimi merak ederek suratımı ekşittim. Bu parayı bileğinin hakkıyla kazandın. Kendi ayak- larının üstünde durana kadar seni birazcık desteklemiş olduğumu varsayalım. Parayı alması için ısrar etmeli miyim, diye düşünürken alt dudağımı ısırdım. Ancak, kısa süre sonra öylece kıpırdamadan oturup yoğunlaşmanın bir hata olduğunu fark ettim. Salon, iyi düşünülmüş, mantıklı gerekçeler bulamayacağım kadar çok dönüyordu. Enerjimi para üzerinde hak talep etmemek yerine, düz yürüyebilmeye odaklamanın daha yerinde bir davranış olacağına karar verdim. Oyun oynadığımız şu son bir saat içinde kaç tane bedava kokteyl içtiğimi hatırlamıyordum, fakat oyun alanının etrafımda dönüp durmasından dolayı fazla kaçırdığımı anlıyordum. Fişleri üst üste yığıp avucuma koydum. Bin iki yüz dolar şaşırtıcı derecede hafifti. Teşekkürler, kovboy. Gerçekten çok cömertsin. Sarhoş bir aptal gibi sırıttım, aslında aynen öyleydim. Sanırım, sana borcumu ödemenin bir yolunu bulmalıyım. Kovboy koluna girmemi işaret ederek, Hadi, gidip biraz temiz hava alalım, dedi. Bu işe bu günlerde böyle mi deniyor? diye sordum, tabureden kayarak indim ve elimi kovboyun karın boşluğuna geçirdim. Sadece kaburgalarına biraz sertçe bastırmıştım. Ancak ayaklarım sağlam zemine bastığında ve baş dönmem hafiflediğinde ne kadar ahmak göründüğümü fark ettim. Ortamı bozmak böyle bir şey olsa gerekti. İç çekerek, Yine yaptım, değil mi? dedim. Seksi siyah elbise ve Jennifer tarzı saç stili buraya kadardı. Ne yaptın? Bir şey yaptığını fark etmedim. Ayakkabılarını giymek ister misin? Mack, taburemin altında Kel-ly nin ayakkabılarının sivri uçlu küçük bir yığın halinde durduğu noktayı gösteriyordu. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR- Ayakkabılar derken şeytanın işkence aletlerini kastediyorsan, o halde hayır. Onları kesinlikle giymek istemiyorum. Kaşlarımı çatıp yüksek topuklu ayakkabılara baktım, onları burada bırakırsam başımın ne kadar derde gireceğini merak ediyordum. Mack eğilerek ayakkabıları aldı, boştaki eliyle ortalarından çapraz bir şekilde tutmaya çalıştı. Sen tekrar giymek isteyene kadar ayakkabılarına senin için göz kulak olmama ne dersin? İyi bir plan Aslında muhtemelen odama çıkıp üstüme daha rahat bir şeyler giymeliyim. Burada mı kalıyorsun? Bu otelde mi? Mack, yirmi bir masasının birkaç metre ötesinde aniden durarak ona toslamama yol açtı. Evet. Afili bir süitte Hadi ya! Sen burada kalmıyor musun? Hayır. Mack başka açıklama yapmadı, ben de bir şey sormadım. Sonuçta fark etmezdi, değil mi? İşleri karma-şıklaştırmaya gerek yoktu. Mack tekrar yürümeye başladı. Bedenlerimiz dip di-beydi, sağ kolunun üst kısmı sağ göğsüme değiyordu. O minicik, masum temas bile içime bir heyecan dalgası yayılmasına yol açmıştı, özellikle de Mack in bunu kasıtlı olarak yapıp yapmadığını merak ettiğimde. Bu kadar yakınımda yürümesine gerek yoktu, fakat yanımdaydı. Belki de bunu yapan bendim, bir yosun parçasının bir kayaya yapıştığı gibi adama yapışıyordum. Tanrım, lütfen bir yosun olmama izin verme! O kelimeyi uzun süredir duymamıştım. Afili. Bunu sevdim.»- Bana takıl, kovboy! Sana her türlü havalı retro zımbırtıyı gösteririm. Jennifer Anniston saçım gibi. Saçımı beğendin mi? Mack in bakıp bakmadığını görmek için başımı kaldırmadan önce saçımı ileri geri salladım.

30 Mack hafifçe gülümseyerek, Çok hoş, dedi. Mack aniden döndü ve durdu, kolum boşta kalmıştı. Sadece birkaç santim uzağımdaydım ve bana bakıyordu. Ayakkabıları fiş dolu kupanın bulunduğu eline alarak boştaki elini omzuma koydu, yüz ifadesi aniden ciddileşmişti. Yüreğim ağzıma geldi. Benimle daha sonra görüşeceğini söyleyecek. Ortadan kaybolacak. Biliyordum! Saçımı Jennifer Anniston tarzında savurmak fazla kaçtı. Lanet olsun! Dinle, Andie. Çok fazla içtiğini biliyorum, o yüzden yapılacak en centilmence hareket sana uzaklaşman için bir şans vermek gibi geliyor. Yapmak istediğin buysa tabi Işıl ışıl parlayan mavi gözleriyle bana bakıyordu ve bu gözler tarafından hipnotize ediliyormuşum gibi hissettim. Doğrudan gözlerinin içine bakmadığım zaman onun yanında olmakla daha kolay baş edebiliyordum. Dikkatini benim dışımda bir şeye verdiğinde çekiciliğini baş edebileceğim bir şeye indirgeyebiliyordum. Uzaklaşmak mı? Neyden uzaklaşmak? Benimle takılarak sadece merhametli biri gibi davranıyor olması ihtimaline karşı, zor kadını oynamak yapılacak en mantıklı şey gibi gelmişti. Şu an gerçekten merhametli biri gibi görünüyordu ve deneyimlerime göre bana karşı hiçbir ilgi duymayan bir adama kapılmak bilhassa acı veren bir deneyimdi. Mack boştaki elini şapkasının tepesine koydu ve şapkasını ileri geri oynattı. Bu sırada ensesindeki kıvırcık 80 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRsaçları da hareket ediyordu. Ne dediğimi bilmiyorum. İçtiğim son bira doğrudan beynime gitti ve korkarım kafamı biraz sersemletti. Sersemletti. Güzel kelime. Benimle yukarı gelip ayakkabılarımı değiştirirken yanımda duracak mısın? Mack in odama davet etmek için yanlış bir adam olacağına dair hiç korku duymuyordum. Bana kesinlikle tecavüzcü bir tip gibi gelmemişti. Diğer taraftan kendimden o kadar da emin değildim. Mack karşı konulmaz biriydi ve başlangıç atışını yaparsa, bin altı yüz kilometre hızla bayır aşağı inişini durdurmaya kesinlikle niyetim yoktu. Yine de ne olursa olsun, Vegas tan herhangi bir pişmanlık duyarak ayrılmak istemiyordum. Eğer Mack birlikte kan ter içinde kalmak istiyorsa, bunu şüphesiz yapacaktık. Düşünüp taşınılarak alınan kararların canı cehenneme, mesaj gönderip ayrılan eski erkek arkadaşların canı cehenneme ve karmaşık durumların canı cehenneme! Tek istediğim bir gecelik tasasız bir coşkuydu. Bu sayede tüm bu deliliği sistemimden çıkarabilir, eve temiz bir sayfayla, birkaç kıç tekmeleyip öttürmeye ve yeni hayatıma başlamaya hazır halde dönebilirdim. Yukarı gelmemi mi istiyorsun? diye sordu Mack. Zor kadını oynamanın canı cehenneme! Evet. Hadi! Mack in elini tuttum ve onu neredeyse sürükleyerek asansörlerin önüne götürdüm. Sanırım arkadaşlarım yukarıda. Anahtarım yok, o yüzden odada olsalar iyi olur. Yukarı tuşuna bastım, yaptığım şeyden dolayı biraz titriyordum. Yani hemen hemen hiç tanımadığım bir yabancıyı, tanışmamızdan bir saat sonra kıyafetlerini soyup vahşi ve çılgın bir fahişe gibi üstüne atlamak için odama çıkarıyor- dum. Şu an bir fahişe olmaya son derece hazırdım. Bin iki yüz dolar ona kesinlikle bir oral seks satın alırdı. Tek düşünebildiğim, kovboy kıyafetlerinin altında aslında neye benzediği ve bacağından aşağı doğru indiğini gördüğüm o çıkıntının hayal ettiğim kadar uzun olup olmadığıydı. Arkadaşların kumar oynamayı sevmiyor mu? Severler, fakat bir tanesi içkiyi fazla kaçırdı, o yüzden diğeri de onunla ilgileniyordu. Seni o elbiseyle tek başına mı bıraktılar? Kendimi gülmemek için gerçekten zor tuttum. Sayılır. Aslında pek sayılmaz. Sekiz asansörden birinin geldiğine dair çınlama sesi duyuldu ve asansörün kapısı açıldı. İçeri adımımı atarken, Ben de yardım edecektim, fakat şu kovboy şapkalı çekici adamı gördüm ve dikkatim biraz dağıldı, dedim. Sözcükleri ağzımda yuvarlayarak konuşmamdan dolayı biraz utandım. Havalı görünmek için çok uğraşıyordum, fakat maalesef aptal biri gibi görünmeye

31 giderek daha çok yaklaşıyordum. Doğru katın düğmesine bastım ve az önce niyetimi tamamen belli etmemişim gibi davranmak için elimden geleni yaptım. Gerçekten mi? diye sordu Mack. Gidip onunla konuşmalı mıyım? Yüzümde sinsi bir tebessümle arkamı döndüm. Başımı yana yatırdım, bu sayede saçım omzumun üzerine düştü. Belki. Ona ne söylerdin? Mack iyice yakınıma geldi. Ona treni kaçırdığını söylerdim. Önce benim geldiğimi ve kenara çekilmesini söylerdim. Kızışmış bir dişi köpek gibi solumamaya çalışarak, Bundan emin misin? diye sordum. Mack o kadar yakınımdaydı ki göğsünün çekici çıkıntısını hissedebiliyor- VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRdum. Bu denli uzun boylu ve geniş omuzlu olmasından dolayı dizlerimin bağı çözülüyordu. Bir de şu aptal kovboy şapkası O şapkadan nefret etmiş olmam gerekirdi. O şapka, Mack in tüm çekiciliğini yok edip onu ahmak bir taşralıya çevirmeliydi. Fakat öyle bir şey olmamıştı. Ona vahşi bir hava katmıştı. Tehlikeli bir yabancı, evcilleşmemiş Başkalarının ne düşündüğünü kesinlikle hiç umursamayan ve kendisiyle barışık biri Bu denli sarhoş olmasaydım, onunla konuşmaya bile cesaret edemeyecek kadar korkardım. Şimdiyse işi yokuşa sürmemek için öne atılıyordum. Onu büyük bir zevkle seyrediyordum ve bunu yaptığım için hiç de utanç duymuyordum. Mack in sesi alçalarak neredeyse bir hırıltıya dönüştü. Asıl soru benim değil, senin emin olup olmadığın. Çünkü tam olarak ne istediğimi biliyorum ve istediğim şeyi gördüğümde, peşinden gitmekten korkacak türden bir adam değilim. Mack, ayakkabılarımı ve fişleri dağınık bir yığın halinde yere bıraktı. Asansör durduğunda kollarını belime dolamıştı. Benim katıma gelmiştik. Bir saniye sonra kapılar açıldı. Mack in başı yavaşça eğildi ve şapkasının kenarı tepeden gelen ışığı kapattı. Bir cinsel enerji kozasının içindeydik ve asansörden inene kadar beklemek istemiyordum. Ellerimi Mack in göğsüne koydum, yumuşak pamuk gömleğinin üzerinde omuzlarına doğru gezdirdim. Hissettiğim sıkı, güçlü kaslarının tadını çıkardım. Ellerimi boynuna doladım ve Mack dudaklarımı dudaklarıyla birleştirmek için eğildiğinde parmaklarımı ensesindeki kıvırcık saçlara gömdüm. Dudaklarımız kilitlenmişti, giderek büyüyen tutku, güçlü ve ateşli bir şekilde parlayıvermişti. Daha önceki flört-leşmemiz ve pek de kazara olmayan dokunuşlarımız beni buna hazırlamamıştı. Mack in dudakları dolgundu ve yumuşaktı, fakat dudaklarıma bastırmaları ve daha fazlasını elde etmek için hızlıca hareket etmeleri bakımından ısrarcıydı. Davet beklemiyordum. Ağzımı açtım ve dilimin dudaklarını yalamasına izin verdim, ona dışarı çıkıp benimle oynaması için meydan okuyordum. Mack, cüretimi inleyerek karşıladı ve cesur dili dilimle oynaşmak için ağzından dışarı çıktı. Hayatım boyunca böyle öpülmemiştim. Kapılar kayarak kapandı. Mack elini uzatarak yeniden katımın düğmesine bastı, fakat çoktan aşağıya inmeye başlamıştık. Dudaklarımı dudaklarından ayırmadan, Kahretsin, katımı kaçırdık, diye fısıldadım. Mack in elleri arkama kaydı ve kalçalarımı sıktı. En sıcak bölgeme bir heyecan sızısı göndererek beklentiyle ıslanmama yol açtı. Kalçalarımı Mack e doğru ittim, orada hissettiğim sertlikten dolayı haz içinde hırlamak istedim. Mack kalçamı okşamaya devam ederek bana sürtünüyordu, doyuramadığım arzumdan dolayı çığlık atmak istiyordum. Tam o sırada asansörün zili çalmasaydı, eteğimi yukarı kaldırıp Mack in penisinin üzerine atlayabilirdim. Ama zil çalmıştı ve sonra kapılar açıldı. O yüzden aceleyle geri çekildim, elbisemin düğmesine bastırdım. Az önce az kalsın otelimin asansöründe bir kovboyla sevişmeyecekmişim gibi görünmeye çalışmak yaptığım en zor şeylerden biriydi. Bunun üstesinden gelmede iyi bir iş çıkarmadığıma oldukça emindim. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR

32 Yaşlı bir çift inmediğimizi, orada öylece dikildiğimizi gördüklerine biraz şaşırarak, Yukarı mı çıkıyorsunuz? diye sordu. Ah, evet! dedi Mack. Konuşmaya devam etmeden önce boğazını temizlemek zorunda kalmıştı. Yukarı çıkıyoruz. En yukarı Sesli bir şekilde hıçkırdım ve elimle ağzımı kapattım, gözlerim çıldırmış gibi bakıyordu. Hiç çekici değil! Hiç çekici değil! Kadın, elini kocasının omzuna koyarak adamın bizimle asansöre binmesini engelledi. Kadın, ayaklarımızın dibine dağılmış olan fişlere baktı ve sonra başını kaldırdı. Sanırım biz sonrakine bineceğiz. Siz çocuklar devam edin. Kadın bize göz kırptı ve kocası söylenmeye başladığında onu susturdu. Kapılar kapandı ve Mack bir saniye bile kaybetmeden peşimden geldi. Onu kollarımı ve bacaklarımı açarak karşıladım. Aslında giymeye zorlandığım bu aşırı dar elbisenin içinde mümkün olabilecek kadar açtım. Tek istediğim Mack in üstüne atlayıp bacaklarımı ona dolamakken, üzerimde bir deli gömleği varmış gibi hissediyordum. Dudaklarımı ağzına dayayarak, Ne yapıyoruz? diye sordum. Aptalca bir soruydu, cevabı ikimiz de biliyorduk. Beynim dönüyordu ve hormonlarım kudurmuştu. Onu içimde istiyordum ve hemen şimdi istiyordum. Hayatım boyunca hiç bu kadar azgın hissetmemiştim. Eğer Candi-ce ile Kelly odamızdaysa bir yerlerde bir malzeme odası bulmam gerekecekti. Görünüşe göre biraz eğleniyoruz, dedi Mack. Mack in sesinde eğlenceden eser yoktu. Sen hazırsan, ben» de hazırım. Asansör tekrar yukarı çıkmaya başlarken hafifçe sarsıldı. Geri çekildim, Mack in gözlerine baktım. Bulanıklığın yok olması için gözlerimi kırpıyordum. Kesinlikle hazırım. Kesinlikle, tamamen hazırım. Tekrar öpüştük ve bu kez ellerini sırtımdan aşağı doğru indirdiğinde kalçamda durmadı. Baldırıma inene kadar devam etti, aynı anda beni asansörün duvarına doğru bastırıyordu. Bacağımı havaya kaldırdığında, sıcak bölgem bir kez daha bana doğru ittirdiği penisinin tadını tümüyle çıkarmak için istekle açılmıştı. Ayak bileğimi Mack in kalçalarına doladım, bir aşağı bir yukarı hareket ederek inliyordum, kontrolümde olmayan bir ritimle ona sürtünüyordum. Ağızlarımız mükemmel bir uyum içinde hareket ederken, kalçalarım kendi etrafında dönerek, her itişle onu daha yakınıma getiriyordu. Eteğim belime kadar sıyrılmıştı ve asansör zili tekrar çaldığında kırmızı dantel iç çamaşırım iyice ıslanmıştı. Mack bacağımı bıraktı, ellerini kalçamdan ve baldırlarımdan çekti, eteğimi insanların içindeyken olması gereken yerine indirdi. Fişleri ve ayakkabıları alarak koridora çıktı ve beni de kendine doğru çekti. Kendi ayaklarıma takılarak sendeledim, fakat Mack bedenini ve bir kolunu kullanarak beni yakaladı. Tekrar doğrulduğumda ayakkabıları tutan eli gelişigüzel bir biçimde belime dolandı. Mack gözlerini kısıp duvardaki levhalara bakarak, Hangi taraftan? diye sordu. İki-sıfır-bir-dört numaralı oda, dedim, sesim aynı bir ayyaşmki gibi çıkmıştı. Hızlıca birkaç ağız egzersizi yaptım. Aslında olduğum eğitimli kadın gibi konuşabilmek için çenemi gevşetmeye çalışıyordum. 8 e VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR - Mack beni bunu yaparken yakaladı ve güldü. Şunları benim için tutabilir misin? Mack fişleri ve ayakkabıları elime tutuşturduktan sonra koridorda ilerleyerek odama doğru yöneldim. Mack beni çok şaşırtarak kucağına çekip güçlü kollarına alarak taşımaya başlayınca birden ağzımdan Hey! diye kaçtı. Uzun adımlar bizi koridorda sağdaki en son odaya doğru götürürken plastik kaptaki paralar tıngırtılar çıkarıyordu. Ayaklarım resmen yerden kesilmişti ve koridor, duvarlar, yerler ve tavan dönmüyor olsaydı bu, gecemin en büyük olayı olurdu.

33 Lütfen Candice ile Kelly dışarı çıkmak üzere olsunlar! Kapıya vardığımızda Mack beni yere indirdi. Tek eliyle kapıya yaslandı, diğer eliyle de beni kendine doğru çekti. Bunu izleyen öpüşme sonucu nefesim kesilmişti, düşüncelerimi toparlamakta güçlük çekiyordum. Fişler ve ayakkabılar yeniden elimden kayarak yere ve ayaklarımın üstüne dağıldı. Öpüşmemiz sırasında gözlerimi etrafın dönmesini durdurmak için sadece birkaç kez açmıştım. Koridorun aşağısında bir kapı açıldığında ve koridordan sesler yükseldiğinde, Bekle, bekle, dedim. Odamın kapısını çaldım, kapıyı süratli bir şekilde çalışım gözümün dönmüş olduğunu ele veriyordu. Şu anda soğukkanlı olmayı başaramıyordum. Soğukkanlı mı? Soytarıya merhaba de. Anahtarın yok mu? diye sordu Mack. Sence anahtarı bu elbisenin neresine saklayabilirdim? Hızlı nefes almaktan göğsüm resmen inip kalkıyordu. Tamamen kızışmıştım ve gerilmiştim, ellerimi sabit tutamıyordum. Mack in gömleğinden karın kasla- 87 rım hissedebiliyordum. Dokunduğumda kasları gerçekten kıpırdıyordu. Pantolonundaki şişkinlik devasaydı. Bu adamı hemen çıplak olarak görmeliydim, aksi takdirde bastırılmış cinsel arzunun neden olacağı bir felç geçirecektim. Kendiliğinden tutuşmak gibi, fakat gaz veya ateş kısımları olmadan Mack parmaklarını kaburgalarımdan sırtıma doğru gezdirdi. Hımm, burada anahtar yok. Parmakları kalçama indi. Burada da yok. Elini sağ göğsümün hemen altına koyarak gülümsedi. Ve burada da yok. Kalçamı bir kez kavradı ve bıraktı. Haklısın. Anahtarın yok. Bana baktı ve yüzünü ellerimin içine alıp onu yeniden öpmek istememe yol açacak şekilde sırıttı. Kapı tıkırdadı ve ben sonraki hamleme, yani önündeki şişkinliğe dokunmaya başlayamadan sıçrayarak birbirimizden uzaklaştık. Kelly nin ayakkabılarının yerde olduğunu unuttum ve arkamı dönmeye çalışırken ayakkabılara takıldım. Kapı açıldığı sırada yana doğru düştüm ve kendimi Mack in açılmış kollarında buldum. Candice biraz keyifsiz ama son derece muzip bir ses tonuyla, Vay, vay, vay! Bayan kumarbaz ve kahraman kovboyu gelmiş, dedi. Yere inmek için Mack in göğsünü ittirdim ve Kelly nin ayakkabılarını almak için eğildim. Ayağa kalktığımda sendeledim, oda önümde tam tur dönüyordu. Mack elini belime koydu ve bedenini bedenime yaklaştırmak için öne çıktı. Düşersem beni tutmak için yanımda olacağını bilmek rahatlatıcıydı. Ay! Üzgünüm, bir an için dengemi kaybettim. Can-dice e bakıp sırıttım. Rastgele bir adamla odamıza gel- VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR diğim gerçeğini örtbas etmeye çalışıyordum. Candice in yanından geçerek ve Mack i de elinden tutup beraberimde sürükleyerek, Gelmeniz neden bu kadar uzun sürdü? diye sordum. Sizi çok bekledim. Bak ne kazandım? Mack in yerden topladığı fişleri bir saniyeliğine havaya kaldırıp masaya bıraktım. Fişlerin çoğu yuvarlanıp yere düştü. İyiymiş. Candice in gözleri Mack ten başka bir şey görmüyordu. Ayrıca birkaç fiş de mi kazandın? Hareket ederek Mack in yanma geçtim. Ha ha Bu kovboyu kazanmadım, onu yirmi birde yendim. Mack in yüzündeki hoşnutsuzluğu görünce kahkahayı patlattım. Elimle önce kovboyu, sonra da arkadaşımı işaret ettim. Candice, bu Mack. Mack, bu da Candice. Candice bir kaşını kaldırarak Mack in elini sıktı. Mack mi? Dalga mı geçiyorsun, adm cidden bu mu?

34 Mack takma bir isim. Soyadım MacKenzie nin kısaltması. Mack sırıttı ve gülümsemesinin Candice üzerindeki etkisini gördüm. Candice in huysuzluğu bile Mack in cazibesine karşı koyamıyordu. Mack e doğru yamuldum ve Mack kolunu bana doladı. Candice ayakkabılarını giyerken, Nerelisin? diye sordu. Candice in giydiği ayakkabıların, giymeye zorlandığım ayakkabılardan daha kısa topuklu olduğunu fark ederek biraz öfkelendim. Baker City, Oregon. Candice doğrulup memelerinin sutyeninin içinde dikleştirerek, Evinden çok uzaktasın, kovboy, dedi. Öyleyim, hanımefendi. Candice in yüzü düştü ve ortalıkta gezinmeyi kesti, omuzları çökmüştü. Az önce bana hanımefendi dedi. Gidip içerek efkâr dağıtacağım. Boynunu büküp kamburlaşarak küçük çantasını masadan aldı ve kapıya doğru yürüdü. Nereye gidiyorsun? diye sordum, şaşırmıştım. Dışarı çıkıp bir erkek bulacağım. Büyük bir penisi olan daha genç birini İçinden geliyorsa Kelly ye göz kulak ol. Aksi takdirde, onu odasına kilitle. İyi olacaktır. Soldaki yatak odasında sızıp kaldı. Candice odadan çıktı. Ama Bekle, Candice! Gitmene gerek yok! Başını kapıdan uzattı, yeniden gülümsüyordu. Üzgünüm, bebeğim, ama üç kişi kalabalık olur. Candice göz kırptı. Sonra görüşürüz, çocuklar. Kapı bir klik sesiyle kapandı. Sanırım arkadaşın az önce bana yeşil ışık yaktı, dedi Mack. Ağzımı kocaman açarak sırıttım. Bence de Mack bir kez daha ayaklarımı yerden kesti, fakat bu kez sürekli gözlerinin içine baktığım için baş dönmem o kadar da kötü sayılmazdı. Boş oda hangi tarafta? diye sordu. Omzumun üzerinden gösterdim. Şu tarafta Gösteriyi izleyebilmek için yatağın ayakucuna oturdum. İlk iş olarak gömleğini çıkardı, düğmelerini tek tek açtı. Kesinlikle önce kovboy şapkasının havada uçarak gideceğini veya striptize başlamadan önce şapkasını masaya koyacağını düşünmüştüm. Ama hayır İşe gömleğiyle başladı ve lanet olsun, bunu yapmasına çok memnun olmuştum. Hayatım boyunca, gömleğini çıkarmış ama şapkası hâlâ başında olan bir kovboy görmemiştim fakat tam o anda ve o noktada, bunu hayatımın geri kalanı boyunca düzenli olarak yaşamak istediğime karar verdim. O an, keşke bir kameram olsaydı, diye diledim, böylece bu deneyimi tekrar tekrar yaşayabilirdim. Bunun sadece tek gecelik bir ilişki oluşu o anda gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı. Daha sonra botlar çıktı, Mack çoraplarıyla botlarını da çıkardığında odanın ortasında sadece eskitilmiş bir kot pantolon ve saman rengi bir kovboy şapkasıyla kalakal-mıştı. Belinde sarı metalden büyük bir kemer tokası vardı. Yüce Tanrım, merhamet et! dedim fısıltıyla, gözümü ondan alamıyordum. Konuşmama bir şekilde güney - aksam karışmıştı. Onu tüm o taşralı ihtişamıyla karşımda dururken gördüğümde böylesi uygun gelmişti. Bir kez daha hıçkırdım. Bu iyi bir şey, değil mi? diye sordu Mack, sırıtışı iyice büyümüştü. Bana doğru birkaç adım attı, ben ise biraz geri çekildim. Nereye gidiyorsun? diye sordu Mack alçak sesle. Durumumuz bir yırtıcıyla avını aklıma getirdi. Ani utangaçlık krizimden dolayı kekeleyerek, Ben Bilmiyorum, dedim. Mack sözlerle ifade edilemeyecek kadar muhteşemdi. Onun karşısında çıplak kalmaya korkuyordum.

35 Mack bana doğru ilerlemeye devam ederek, Benden korkmana gerek yok, dedi. Elini teskin edici bir hareketle ileri doğru uzattı, avucu yere bakıyordu. Şşş! Buraya gel, bebeğim. Bırak sana sadece sarılayım. İstemediğin hiçbir şey yapmak zorunda değilsin. Mack in sözleri beni iliklerime kadar ısıttı. İçimde, ürkek bir atm onun yanındayken nasıl hissedeceğini artık tam olarak bildiğime dair bir his vardı. Bu adamın bana zarar vermek gibi bir niyeti yoktu. Çekip gitmek, yapabileceğim en aptalca hareket olurdu. Asla bu pişmanlıkla yaşamayacaktım. Elimi uzattım ve parmaklarımızın birbirine kenetlenmesine müsaade ettim. Sadece biraz gerginim. Tek gecelik ilişkiler asla benim tarzım olmadı. Pekâlâ, aslında bu yalan sayılırdı. Üniversitedeyken gayet tarzımdı, fakat o zamandan beri değildi. Altı yıl süren adanmış ilişkiler yaşamıştım ve hepsi de tamamen gerzek tiplerleydi. Ben son derece istikrarlı biriydim. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» Şapka yüzünden, değil mi? Mack şapkasını çıkardı ve gözlerini benden bir saniye bile ayırmadan şapkasını yavaşça yere bıraktı. Şapka yüzünden değildi, dedim, sesim gergin çıkıyordu. Kesinlikle şapka yüzünden değildi. Nabzım giderek hızlanıyordu ve kaç ya da savaş dürtüm etkisini göstermeye başlamıştı. Belki de seviş ya da kaç dürtümdü. Mack in bana bakışını hesaba katarsak, muhtemelen bu daha uygundu. Mack kemer tokasını parmaklarının arasına alıp bana doğru kıvırarak, Kemer tokası yüzünden mi? diye sordu. Tokanm ön kısmında bir armanın üzerine kazınmış La-tinceye benzeyen harflere bakarak, Kemer tokası yüzünden değil, diye fısıldadım. Tokadakilerin ne olduğuna kafa yoramayacak kadar şaşkındım. Mack bana mantıklı düşünmemi imkânsız kılacak kadar çok yaklaşmıştı. Alkolden dolayı da başım fazlasıyla dönüyordu, o yüzden faydası olmasını umarak ayağa kalktım. Mack sadece birkaç santimetre uzağımda durdu. Botları ayağında değilken o kadar da uzun değildi, fakat yine de gözlerine bakmak için başımı yukarı kaldırmak zorunda kalacağım kadar uzundu. Bu koca şehirdeki en güzel kadın sensin, biliyor musun? Birazcık güldüm, boş sözlerine kanmamıştım, fakat yine de içimi ısıtmasına izin verdim. Bir veya iki saat içinde yaklaşık altı bira içtiğini biliyorum, o yüzden bu durumun muhakemene engel olduğunu düşünmek zorundayım. Mack başını salladı. Hayır. Akli melekelerim yerinde. Lanet olsun! Bugün için dışın bu çeyreklik kelimelerle dolu, yanılıyor muyum? Bana ne kadar güçlü bir adam olduğunu ve şu ana dek kendini nasıl da dizginlediğini hatırlatarak beni hızlı bir hareketle göğsüne doğru çekti. Çeyreklik kelime ne demek? Başını eğdi ve ağzımın kenarını öptü. Şey Şey Cevap vermeye çalışıyordum, fakat sonra soruyu unuttum. Dudaklarımın çevresine kondurduğu küçük öpücükler beni sersemletiyordu. Hı? Çeyreklik kelime? diye hatırlattı Mack. Şey Büyük bir kelime Yirmi beş sent değerinde Ağzımı açtım ve dönüp dudaklarını hissetmeye çalıştım, fakat Mack başını çevirerek beni öylece bıraktı. Ağzı boynuma doğru indi, dudakları tenimi hafifçe emiyordu. Boynumdaki en hassas noktayı yaladı ve sonra hafifçe üfleyerek bedenimin o tarafındaki tüylerimin hepsinin ürpermesine yol açtı. Ona yakınlaşmak için gerindim, göğüslerim arzuyla sızlıyordu. Seni çıplak görmek istiyorum, diye fısıldadı Mack. Mack in elleri sırtıma doğru kayarak saçlarımı kenara çekti ve elbisemin fermuarını yavaşça açtı. Parmak uçları fermuarın

36 arkasından inerek omurgamın üst kısmından belime kadar tenimde yavaşça kaydı. Elbisemin omuzları gevşeyip kollarımdan düştüğünde, odanın serin havası tenimi okşadı. Tutkumun ateşi gölgelenmişti ve yüzüm Mack in beni görüp vücudumun beş para etmeyeceği kanısına varmasından korkarak alev alev yanıyordu. Orada VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR - sutyen ve külotumla öylece dikildim, yüzüm parlak kırmızıya dönmüştü. Tanrım, kadın! Mack beni yeniden hışımla kendine doğru çekti, arzusunun sertliği kalçama çarpıyordu. Hayatımda hissettiğim en tatlı acıydı. Dudaklarımdan bir inilti kaçtı ve bu Mack i harekete geçirdi. Elbisemi ayaklarımın dibine düşene kadar aşağı doğru çekti. Ayaklarımı kaldırarak elbiseden kurtuldum ve elbiseyi hafifçe tekmeleyerek kenara ittim. Bu sırada sürekli Mack e yapışık halde duruyordum. Mack beni kollarının üst kısmıyla hafifçe iterek aniden geriye çekildi. Bekle. Sadece bir saniye için Bırak sana bakayım. Başımı yere eğdim, Mack in gözlerine bakamıyordum. Mack, uzun süre tek kelime etmedi. Bilmemenin baskısına dayanamayarak gizlice baktım. Mack vücudumu baştan ayağa inceliyordu ve yandaki banyodan gelen loş ışıktan hiçbir şey seçemiyordum. Mack in yüz ifadesi ciddiydi. Hatta tehlikeliydi. Ellerimi vücudumun üstünde kavuşturmayı isteyerek, Ne? dedim. Hayır, bekle! Kendini örtme! Lütfen Seni bir süre daha hayranlıkla seyretmeme izin ver. Yüzüm tekrar kızardı. Tek düşünebildiğim, altlarına iki plastik meme büyütücü saklanmış olan aşırı küçük göğüslerim, geniş kalçalarım ve koca popomdu. Sen neden bahsediyorsun? Kendimi tuhaf hissetmekle seksi hissetmek arasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordum. Mack in söyleyeceği tek bir sözle iki taraftan birine girebilirdim. Mack başını salladı. Böyle vücutların sadece fantezilerimde var olduğunu sanırdım. Gerçekte de var oldukla-» rım fark etmemiştim. Elini kaburgalarımda ve kalçamda gezdirdi. Her yerde kıvrımlar var. Gözlerimin içine baktı. Halis muhlis bir kadının vücudu Göğsünü ittirdim, boğazımdan kahkaha yükselirken içimdeki korku dağıldı ve sonra tamamen yok oldu. Kıvrımları seviyor! Defol git, seni çılgın! Mack ellerimi tuttu ve beni kendine doğru çekti. Kesinlikle hayır, hiçbir yere gitmiyorum. Beni buradaki inine sen çektin ve şimdi benden faydalanmana izin vereceğim. Yapmacık bir öfkeyle ağzım açık kaldı. Seni buraya ben mi çektim? Benimle dalga mı geçiyorsun? Onunla boğuşarak elinden kurtulmaya çalıştım, fakat beni sımsıkı tutarak yatağa doğru yürüttü. Duygularımla oynama, Andie. Beni buraya sadece soyunup muhteşem vücudunu göstermek ve sonra da kapı dışarı etmek için getirmediğini söyle lütfen. Egomun bunu kaldırabileceğini sanmıyorum. Ayrıca Diğer kısımlarım da kaldıramaz. Küstahlık yapmak için çenemi kaldırdım, fakat Mack boyunun avantajını kullanarak dudaklarımı ele geçirdi ve beni dudaklarıyla susturdu. Vücudumu bu kadar çekici bulması düşüncesi, içimde bir ateşin alevlenmesine yol açtı. Bu geceden sonra bir daha asla görmeyeceğim bir adamı odama getirme konusunda her ne kuşkum varsa, evet Hepsi pencereden uçup, sıcak Las Vegas gecesine karışmıştı. Kendi çekici-ğimle ilgili tereddütlerime gelince Evet, onlar da şüphelerime eşlik etmişti ve yerlerine son derece azgın, son derece heyecanlı bir ben bırakmışlardı. Parti kızı Andie, VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR kesinlikle geri dönmüştü. Mack beni öperken iç çamaşırlarımdan kurtuldum ve tamamen çıplak kaldığımda Ma-ck ten uzaklaştım. Vay canına! Mack bana bakıyordu, gözleriyle vücudumun her ayrıntısını inceliyordu. Şanslı olmak işte bu Yirmi bir masası, bunun yanında hiç kalır.

37 İltifatları kalbimi coşturdu ve ani bir enerji patlaması yaşadım. Oley! diye bağırdım ve onu yatağa iterek üstüne sıçradım. Ancak sıçrayışım biraz fazla coşkulu olmuştu, çünkü ineceğim yeri yanlış hesapladığımdan dolayı yatağın yan tarafına düştüm. Yatağın ucuna tutunmaya çalıştım, fakat aptal saten örtü tutunmamı engelledi. Yatağın kenarından devrilip gümbürtüyle yere düştüm. Yerde birkaç saniye öylece kalarak odanın dönmeyi kesmesini bekledim. Mack bana bakmak için yatağın kenarından eğildiği sırada gülmemeye çalışarak, Lanet olsun! dedi. İyi misin? Ayağa fırladım ve gülümsedim, tam bir geri zekâlı olduğum gerçeğine aldırmaksızm eğlenmeye devam etmeye kararlıydım. Kollarımı başımın üstüne kaldırıp tavana doğru uzattım. Mack e bir süperstar gülümsemesiyle bakarak, Nasıl inişti ama? dedim. Mack beni belimden yakaladı ve yatağa doğru çekti, üstüme çıktı. Altın madalyayı hak ediyor. Kot pantolonu çıplak bedenime baskı yapıyor, erotik duygularımı birkaç kademe daha arttırıyordu. Budalalığımın ortamı bozacağından korkmuştum, fakat tek yaptığı ikimizin de aynı mizah anlayışına sahip olduğumuzu anlamamı sağlamak oldu. Mack i üstümden ittim ve üstüne çıkmak için debelendim. Ben üstte olacağım, dedim. Mack oturmaya çalışırken, Vay canına! dedi. Belimi tuttu ve beni tek bir hareketle hiç zorlanmadan sırtüstü yatırdı. Artık o üstteydi ve bana tepemden bakıyordu. Pantolonunu çıkar! diye emrettim. Ve seni incele-yebilmem için odanın ortasında dur. Öküzün trene baktığı gibi bakma sırası bende. O anda elimde bir kamçı olsaydı, kamçıyı şaklatırdım. Bu gece Mack ile birlikte olmak beni tamamen galeyana getirmişti. Eğer odada bir boğa olsaydı, kırmızı bir pelerini havaya kaldırıp ona doğru sallardım. Mack, gözlerini bir saniye bile benden ayırmadan yataktan indi ve geri gitti. Baş üstüne, hanımefendi Candice in aksine ben hanımefendi diye hitap edilmekten gocunmuyordum. Eğer isterse bana bütün gece hanımefendi diyebilirdi. Odanın ortasında, yatağın ayakucuna yakın bir yerde durarak pantolonunun düğmelerini açtı. Yavaşça ve dikkatlice, neredeyse acı çekiyormuş gibi görünen sertleşmiş penisini ortaya çıkardı. Hediyesinin sadece benim zevkim için açılma şekli, Noel sabahı ve doğum günüm bir araya gelmiş gibi hissettirmişti. Penisini görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Aman Tanrım, çok büyük! O şeyi pantolonuna sığdırabilmesi bir tür sihir olmalı. Mack kot pantolonunu bacaklarından aşağıya doğru çekerek çıkardı ve yan tarafına koydu. Mack in orta kısmına bakmaya devam ederek, İç çamaşırın yok, dedim. Tanrım, çok büyük bir penisin var, 98 VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR» demek dışında aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Fakat bu düzgün bir hamle gibi gelmemişti, o yüzden en basit cümleye bağlı kalmıştım. Bana doğru gelerek, Aşırı sınırlayıcı, dedi. Yatakta durduğum noktadan bakıldığında, bel çevresi ve penisi tam göz hizamdaydı. Yatağın ucuna yaklaşarak bacaklarımı yataktan aşağıya uzattım, Mack in cüssesinden ve şeklinden büyülenmiştim. Penisinin içime girdiğini hayal etmek bile ıslanmam için yeterli olmuştu. Penisinin görüntüsü vücuduma arzu dolu şok dalgaları yayıyordu. Her zaman ön sevişmenin çok önemli olduğunu düşünürdüm, fakat bu gece hepsini geçip arkama bile bakmadan doğrudan konunun özüne girebilirdim. Ancak sonra bir kez daha Mack in penisini gördüm. Ona dokunmalıydım. Onu elime almak için uzandım, bir taraftan da tepkisini ölçmek için Ma-ck e bakıyordum. Mack in gözleri o denli yakıcıydı ve yüz ifadesi o kadar ciddiydi ki, bu kadar kızışmış olmasaydım ve Mack in de benden etkilendiğine ikna olmasaydım, onu korkutucu

38 bulabilirdim. Kendimi güçlü ve denetim sahibi hissediyordum. Ne istiyorsun? diye sordum. Sesim bir fısıltıdan daha yüksek sayılmazdı. Ne vermek istiyorsan Mack in sesi pürüzlüydü, arzudan boğuklaşmıştı. Elimi tecrübe amaçlı uzattığımda, Mack in çenesindeki kaslar gerildi. Çok hafif bir dokunuşla penisinin önce dibine doğru, sonra tekrar ucuna doğru okşadım. Mack in hafif dokunuşları seven adamlardan mı yoksa daha sıkı kavranmayı tercih edenlerden mi olduğunu henüz bilmi-» yordum, fakat kesinlikle öğrenecektim. Dilimi penisinin ucuna hafifçe değdirmem karşısında, Mack nefesini içine çekip hafifçe sıçrayarak tepki verdi. Gözlerini kapatmadan önce söyleyebildiği tek şey, Tanrım! oldu. Islatmak için penisinin ucunda dilimle daireler çizdim ve sonra onu ağzıma aldım. Bu sırada Mack parmak uçlarını omzuma koymuştu. Yatak odasında gerçekten iyi olduğumu bildiğim tek şeyi yaptığım sırada, Mack in parmaklarını hafifçe etime geçirdiğini hissettim. Sanırım bir grup bencil ezikle çıkmanın da bir faydası vardı. Bu durum, kesinlikle bir kıza iyi oral seks yapmayı öğretiyordu. Mack in kalçaları benim ritmimle uyumlu olarak hareket etmeye başladı ve solukları hızlandı. Elim Mack in bacaklarının arasındaydı, hayalarını okşuyordum. Dudaklarımın her dokunuşuyla hayalarının yukarı çekilmesi ve sonra gevşemesinden, penisini çok uzun süre çekmeye devam edersem Mack in aklını kaçıracak derecede altüst olacağını ve emrime amade olacağını biliyordum. Bu düşünce aklımdan geçer geçmez Mack beni itti ve penisini çekerek ağzımdan çıkardı. Yüz ifadesinde gördüğüm hayvani şehvetten dolayı dudaklarım bir tebessümle kıvrıldı. Mack homurdanır gibi bir sesle, Tadına bakmalıyım! dedi. Beni yatağa doğru itti ve bacaklarımın arasında diz çöktü. Bacaklarım komik bir şekilde yataktan sarkıyordu. Geri doğru çekilmek istedim, fakat buna vakit bulamadım. Bir şeyler söylemeye yeltendim, ancak Mack in ağzı herhangi bir başlangıç sinyali veya hemen hemen hiç uyarı vermeden aniden üzerimdeydi. Sustum. Bir saniye VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR önce yorgun çenemi dinlendirirken, bir saniye sonrasında bu adamın güzel yüzü bacaklarımın arasındaydı ve üzerimde çılgınca bir sihir yapıyordu. Aman Tanrım! dedim, sesim sanki ağlıyormuşum gibi çıkmıştı. Bacaklarımın arasından kalbime, beynime ve bedenimin diğer her yerine fırlayan hisler, daha önce hissettiğim hiçbir şeye benzemiyordu. Boğazımdan uzun, sessiz bir inilti kaçtı. Belimi havaya kaldırdım, kendimi Mack e doğru itip sessizce daha fazlası için yalvarıyordum. Mack in dili içime doğru kaydı ve beni orgazm öncesi heyecanıyla aniden kıpırdatan bir şey yaptı. Bir parmağı dilinin yerine geçti ve ağzı en hassas noktama gelerek son derece nazikçe, hafif daireler çizmeye, yukarı ve aşağı hareket etmeye başladı. Bacaklarımı kaldırdım ve hiç utanç duymadan omuzlarının üstüne koydum. Muhteşem ağzına daha da yakınlaşmak için bacaklarımı bir kaldıraç gibi kullanıyordum. Mack bu davetimi hevesle kabul etti, hareketleri giderek hızlandığı sırada kendisi de inliyordu. Normalde, böyle bir yaklaşımı geri çevirirdim, fakat tamamen ve tek kelimeyle kendimden geçmiştim. Çirkin yüzünü göstermeye kalkışmış olabilecek utanç veya korkunun her parçasını ele geçiren cinsel bir girdaba düşmüştüm. Bacaklarımı mümkün olan son noktaya kadar açmak ve Mack in bana yapmakta olduğu şeyin her zerresini hissetmek istiyordum. Hafifmeşrep Andie geri dönmüştü. Mack inledi, en hassas yerlerime karşı boğuk bir inilti çıkararak içime işleyen, şaşkınlıktan ve iffetsizce saf hazdan nefesimi kesen hafif titreşimler gönderdi. Gel-

39 mekte olan dalgayı hissedebiliyordum. Beni daha yüksek bir yere, vahşi yolculuğumuzun sonuna götürecek olan dalgayı Tatmin olmayı deli gibi istiyordum, fakat aynı zamanda istemiyordum. Henüz olmazdı. Bu hazzm gece boyunca sürmesini istiyordum. Yaklaştın, dedi. Dili durmamıştı, fakat eli geri çekilmişti. Mack iki avucunu da kamıma koydu. Elleri sıcaktı ve kamımı tamamen kaplıyordu. Tenimi okşadı, sonra da yukarılara çıkarak iki göğsümü de avuçlarına aldı. Sert meme uçlarımı sıkarak bana yeniden çığlık attırdı. Mack in her yerine dokunmaya çalışıyordum, her şeyinin daha fazlasına ihtiyacım vardı. Açgözlüydüm ve tamamen utanmazdım. Hızlı hızlı nefes alarak ve inleyerek, Evet! diye bağırdım. Elimde değildi. Her şey kontrolden çıkmıştı. İçine boşalmak istiyorum, dedi Mack boğuk bir sesle. Evet. Lütfen, Mack. İçime boşal. Mantıklı düşünceler beni terk etmişti. Tek istediğim içimi tamamen doldurduğunu hissetmek, penisinin beni en son noktaya kadar zorlamasının hazzını yaşamaktı. Mack in penisi daha önce beraber olduğum erkeklerin hepsinin penisinden çok daha büyüktü ve bu yeni deneyimi kollarımı ve bacaklarımı açarak karşılamıştım. Mack aniden bacaklarımın arasından uzaklaştı ve bir prezervatif paketinin yırtıldığını duydum. Daha sonra kollan kaskatı kesilmiş halde üstümde duruyordu, avuçları iki yanımda yatağa yaslanmıştı. Bir eli belimin altına doğru kaydı ve beni yatakta yukarı doğru çekti. Ellerimi kollarının ve pazılarının şişkin kaslarında gezdirdim ve kollarımı boynuna dolayarak onu kendime doğru çektim. VEGAS&#;TA OLAN VEGAS TA KALIR Mack in ağzından tutkumuzun tadını almanın zevkini çıkardım. Mack bedenini üstüme doğru indirirken sert penisi bedenime baskı yapıyor, içeri girmek için yalvarıyordu. Öpüştük ve birbirimizin dillerinin tadına baktık, tutkumuz hâlâ Mack bacaklarımın arasında olduğundaki kadar güçlüydü. Mack in eliyle birlikte elimi aşağıya doğru indirdim ve birlikte penisinin başını girişime yönlendirdik. Onun için tümüyle hazırdım. Emin misin? diye sordu Mack. Az önce ağızlarımızın bulunduğu yer düşünüldüğünde bu delice bir soruydu. Fakat sanırım Max, gerçek sevişme olayına farklı değer veren türden adamlardan biriydi. Dillerimizin sertçe öpüşmesinin arasında, Evet, eminim, dedim. Hiçbir şeyi tehlikeye atmadığımdan emindim. Muhtemelen kokteyllerin de oldukça fazla katkısı vardı, fakat bir nebze olsun umurumda değildi. Tutku, kalmış olabilecek sağduyumun her zerresine üstün gelmişti. Bu da daha yeni tanıştığım bu çekici yabancının şu anda odamda ne işinin olduğunu açıklıyordu. Lütfen onu içime sok! Yalvarıyordum, fakat umurumda değildi. Artık göbek adım Utanmaz olacaktı. İlk başta biraz direniş oldu. Kıvrımlarım tutkuyla o kadar ağırlaşmıştı ki, Mack in girmesini engelliyordu. Mack bir kez daha uzanarak penisinin ucunu ustalıkla oynattı ve yavaşça içeri yönlendirdi. Çığlık attım, bacaklarımı iki yana açtım ve kalçalarımı öne doğru ittim. Onu daha fazla içime girmesi için zorlu-yordum. Mmmm, sabırlı ol, dedi Mack. Öpücüklerimin altındaki dudaklarında şeytani bir gülümseme belirdi. Yapamam, diye yalvardım. Lütfen Mack içime sadece azıcık daha girdi ve sonra geri çıktı. Onu daha derine girmesi için zorlama girişimlerimden ustaca kaçmıştı. Bir sonraki hamlesini soluksuz beklerken, Beni kışkırtıyorsun, dedim. Bana yaptığı şeyden hem çok zevk alıyordum hem de nefret ediyordum. Bu kez penisinin başını biraz daha ileri ittirdi. Orada birkaç saniye kıpırdamadan tutarak kalçalarıyla küçük bir daire çizdi ve sonra yeniden geri çekildi. Sanki bir bal kâsesine

40 parmağını banıyordu, birazcık tadına bakıyor, biraz kendi tadını veriyor ve sonra ortadan kayboluyordu. Bu, delirticiydi, aynı anda lezzetliydi. Ellerimi Mack in kalçalarına koyarak, Çok kötüsün, dedim. Sonuna kadar gitmesini sağlamak için ne gerekirse yapmaya hazırdım, onu üstüme inmeye zorlamak da dâhil. Ah öyle mi? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Mack içime girdi, penisinin yarısı içimdeyken durdu. Küçük, kısa vuruşlarla penisini sıkıp gevşetti ve sonra yine içimden çıktı. Sonraki hamlesini beklerken hızlı hızlı soluyarak, Evet, gerçekten, gerçekten öyle düşünüyorum, dedim. Beklentiyle kıvranıyordum, bilememek beni çıldırtıyordu. Şimdi mi olacaktı? Bu kez tamamen içime, en derine girecek miydi? Mack penisini tamamen içime soktuğunda, Eeevet! diye tısladım. Penisi girdikçe giriyordu, birkaç çılgınca VEGAS&#;TA OLAN VEGAS TA KALIR - saniye boyunca hiç durmayacağını düşündüm. Ellerimi Mack in kalçasına koydum ve onu gidebileceği kadar derine ittim. Kendimi Mack in kamının altına doğru bastırdım ve bunun yarattığı duygulardan dolayı çığlık attım. Her şeyi, Mack tamamen içimdeyken kalçamla daireler çizmek ve kendimi ona doğru itmek başlattı. Aynı anda hem hiçliğe hem de her yere çıkan yola koyulmama sebep olan buydu. Mack kahredici bir yavaşlıkla içimden çıktı ve işkence tekrar başladı. Kendini sonuna kadar içime sokup birkaç saniye öylece bekliyor, saf cinselliğin, saf hayvani isteklerin baş döndürücü okşayışıyla geri çekiliyordu. Kalçalarını aşağı doğm çekerken kendimi defalarca ona doğra ittim. Derine girmesi, ritmini hızlandırması ve ihtiyaç duyduğum sürtünmeyi bana sağlaması için onu zorladım. Mack geri çekilme çabasıyla dişlerini sıkarak, Bunu yapmaya devam edersen beni boşaltacaksın, dedi. Lanet ol Tanrım, çok güzel! Cümlesini resmen soluksuz kalarak bitirdi. Bunu nasıl yapıyorsun? Neden bahsettiğine dair fikrim yoktu. Bildiğim tek şey devasa bir orgazm dalgasının önümde olduğu, benim bu dalga içinde boğulmaya tamamen hazır olduğum ve bunu dört gözle beklediğimdi. Alkolün bunu imkânsız kılması gerekirdi, beni hissiz ve uyuşuk kılmış olmalıydı. Ancak görünüşe göre tam tersi bir etki yapmıştı. Ya da belki sadece Mack yüzündendi. Hayatım boyunca bu kadar şaşırtıcı derecede çekici bir adamla birlikte olmamıştım. Mack in itişleri giderek daha sertleşti ve daha derinde kalmaya başladı. Hassas çıkıntım Mack in bedeninin vuruşunu zevkle karşılıyordu. Mack in her itişine kendi itişimle cevap vererek onu memnuniyetle karşılıyordum. Ritmimiz deli gibiydi, yabani, ham Dikkatlice kaleme alınmış hayatımda yepyeni bir deneyim Mack in kontrol edemediği heyecanından doğan hırıltıları ve solukları, benim giderek yükselen tutku coşkuma ayna tutuyordu. Mack öfkeli bir sesle ve kontrolsüzlüğünden dolayı kendinden geçerek,ah, kahretsin, geleceğim! dedi. Bana bunu yapan, Mack in kontrolünü kaybetmesi ve onun içimi dolduruyor olmasının yarattığı duygunun bir birleşimiydi. Bir süredir biriken hisler beni gafil yakalayarak hep birden bana hücum etti. Bağırmaya, çığlık atmaya ve hızlı hızlı solumaya başladım, bedenimin yaptığı şeyler üzerinde hiçbir kontrolüm yoktu. Tırnaklarımı Mack in sırtına geçirdim, derisine ne yaptığıma aldırmıyordum. Bana seslenen karanlık uçuruma düşmek istemiyordum. Oraya bir kez düşersem, asla geri çıkamamaktan korkuyordum. Mack beni korurdu. Mack beni boğulmaktan korurdu. Ve sonra, Mack yüksek sesle bağırıp içime kısa, keskin vuruşlarla girmeye başladığında düştüm. Başımın içinde girdap yaparak dolanan kadifemsi karanlığın içine düştüm. Bunun

41 yarattığı his tümüyle çok güzeldi. Bu adam içimi doldururken ve bedeninin her santimiyle bana zevk verirken başka seçeneğim yoktu. En zirveye doğru heyecan verici yolculuğumuza çıktığımızda ve tekrar dünyaya indiğimiz sırada zaman durmuştu. Saat ancak ikimizin de orgazmı tam olarak sona erdiğinde çalışmaya başladı. Bedenlerimiz birbirine karışmıştı. Sertliğinin birazını kaybettiğinde bile Mack in her santimini hissedebiliyor- -loc- VEGAS&#;TA OLAN VEGAS TA KALIR» dum. Mack üstüme yığıldı ve yüzünü başımın yanındaki yastığa koydu. İyi misin? diye fısıldadı, nefesinin belli belirsiz esintisi kulağımı gıdıklıyordu. Başımla onayladım, sesimin henüz düzgün çıkacağından emin değildim. Mack içime hafifçe ittirdi. İçime yayılan şoktan dolayı ciyakladım. Mack kıkırdadı. Biraz hassas mıyız? Biraz diye itiraf ettim. Yaptığım herhangi bir şeyden dolayı utanmam gerekip gerekmediğini merak ediyordum. Sanmıyordum. Bu kadar güzel hissettiren bir şey kesinlikle yanlış olamazdı. Tuhaf duygular kabararak beni boğmaya başladı. Yaşam planım gerçekten çok aptalca ve boş geliyordu. Bu adam planıma asla uyum sağlayamazdı. Ama şu an bana kendimi asla böyle hissettiremeyeceklerini bile bile Luke gibi adamlara nasıl geri dönebileceğimi merak ediyordum. Mack in ağır bedenini üstümde hissedip hayatım boyunca yaşadığım en iyi sevişmenin hazzmm içinde yüzerken, ilk kez hayatımda ne yaptığımı sorguladım. Bunları Vegas ta tek gecelik bir ilişki sırasında düşündüğüm için kendime gülmeye çalıştım, fakat hiç komik gelmedi. Bu gerçekti. Bu kovboyla olan bağlantı, öylesine bir şey değildi. Mack, Tam şu anda aklından ne geçiyor? diye sorarak yan tarafıma kaydı. Artık iyice gevşeyen penisi içimden çıkmıştı, nemli bir şekilde bacağımda duruyordu. Mack kullanılmış prezervatifi çıkardı ve komodindeki bir gazete parçasının üstüne koydu Hiçbir şey. Beynim henüz çalışmıyor. Aklımdan geçenleri ona kesinlikle söylemeyecektim. Arkasına bakmadan kaçardı ve onu bir daha asla göremezdim. Onu tekrar görmek istiyor muyum? Evet, sanırım istiyorum. Hayır, istediğimi biliyorum. Mack parmağını alnımdan burnuma doğru yavaşça gezdirerek, Yalan söylüyorsun, dedi. Minik burnunu kırıştırmandan yalan söylediğini anlayabiliyorum. Bana ne düşündüğünü söyle. Ah, yani şimdi ben Pinokyo mu oldum? Geçiştirmeye, dikkatini kafamın içine girmeye çalışmaktan başka yöne çekmeye çalıştım, fakat bunu yutmuyordu. Lütfen söyle. Mack o kadar samimi görünüyordu ki, kalbim duracak gibi oldu. Yatakta bu kadar iyi olan ve bu kadar görkemli bir adam aynı zamanda nasıl bu kadar iyi olabilirdi? Bu, doğanın en temel kanunlarına aykırı değil miydi? Belki de Mack, evrimleşmiş bir mutanttı. Başımı çevirdim, yüzlerimizin arasında sadece iki veya üç santim mesafe vardı. Neden bilmek istiyorsun? Çünkü ben de bir sürü şey düşünüyorum ve senin de aynı şeyi düşünüp düşünmediğini merak ediyorum. Önce sen söyle, dedim. Kalbim aptalca bir sebepten hızlanmaya başlamıştı. Aynı şeyi düşünüyor olmamız imkânsızdı. Ama düşünseydik harika olmaz mıydı? Luceo non uro, dedi Mack. Babam hep böyle derdi. Ne anlama geliyor? diye sordum. Hâlâ oldukça sarhoş olmama rağmen Mack in İngilizce konuşmadığından emindim.

42 Eğer seninle şansım olmasını istiyorsam, riski göze VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR alıp sana aklımdan geçeni söylemem gerektiği anlamına geliyor. Çünkü başarısızlık, hiç denememekten daha kötü olacaktır. Sırıttım. Benimle şansının zaten yaver gittiğine oldukça eminim, fakat sapıkça sevişme peşindeysen beni bunun iyi bir fikir olduğuna ikna etmek zorunda kalacaksın. Onun için her şeyi yapacağıma emindim, fakat ona bunu söyleyerek işleri o kadar da kolaylaştırmaya niyetim yoktu. Mack üstümde tamamen ayılarak, Sevişmekle ilgili değil, dedi. Pekâlâ! Sevişmek pastanın üstündeki krema kaplaması gibi işin mükâfat kısmı olabilir, fakat asıl konu bu değil. Çok gizemli davranıyorsun, dedim, artık çok gerilmiştim. Bu kovboydan gerçekten hoşlanmıştım. Mack. Mack in hakkında, iç çamaşırı giymediği ve nasıl kullanacağını kesinlikle iyi bildiği büyük bir kukurikusu olduğu dışında hiçbir şey bilmiyordum. Yee-havv. Gizemli olmaya çalışmıyorum. Sanırım bazen arzuladığım kadar cesur olamıyorum. Olan şu ki Mack duraksayarak sırtüstü döndü ve ellerini başının altına koydu. Aklımda bir şey var ve muhtemelen fark yaratmayacağını, muhtemelen seni bir daha asla göremeyeceğimi bilmeme rağmen bunu sana söylemek istiyorum. Bir daha asla birlikte olamayacağımız düşüncesi midemin bulanmasına yol açtı ve alkolün etkisiyle yatağın hâlâ dönüyor olmasına rağmen mide bulantımın sebebinin alkol olmadığına oldukça emindim. Yatak cidden çok kötü dönüyordu. Söyle artık, diye direttim, kelimeleri ağzımda yuvar- lıyordum. Önce sen söyle, sonra da ben söyleyeceğim. Mack kolunu boynumun altına uzatarak, Tavuk! diye takıldı. Suçlu! Mack e iyice sokuldum, başımı göğsüne yaslayabilmek için yan döndüm. Aptalca olduğunu biliyordum, fakat o anda önemsendiğimi hissettim. Kısa süre öncesine kadar Kocam demek istediğim adamın yanında gerçekten hiç hissetmediğim bir duyguydu bu. Aslında çok acıklı bir durumdu. OregonTu bir adamı ihtirasla arzuluyordum, oysa ülkenin diğer ucunda yaşıyordum. Durumumuz şu an olduğundan daha karmaşık olamazdı. Pekâlâ, işte geliyor. Eğer bunu söyledikten sonra gitmemi istersen, öyle olacak. Söylemeyip bir fırsatı ka-çırmaktansa, söyleyip utanç yürüyüşünü yapmayı tercih ederim. Yeter artık, söyle şunu. Yalancıktan yüksek sesle esnedim. Şuracıkta uyuyup kalacağım. Mack boştaki eliyle kaburgalarımı gıdıkladı. Huysuz birisin. Bu özelliğini seviyorum. Üzerime eğilerek boynumu öptü, bir iz bırakacak kadar sert emmişti. Deliye dönmem gerekirdi, fakat öpüşünün yarattığı hazdan dolayı meme uçlarım taş gibi sertleşince tersi bir duygu galip geldi. Mack boynumu bıraktı ve yeniden sırtüstü uzandı. Aklımdan geçen şey, bunun sona ermesini istemediğim. Sende kalbimi veya aklımı kement gibi kendine bağlayan bir şeyler var. Ve korkarım sen serbest bırakmadıkça onu geri alamayacağım. Kalbim göğsümde duracak gibi oldu. Sanki nabzım hiç atmıyordu. Ve sonra zorlukla nefes aldım, oksijen ihtiyacı ağır basmıştı. Farkında değildim ama bir süredir VEGAS TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR nefesimi tutuyordum. Gerçekten mi? diye ciyakladım. Daha önce hiç kimse bana buna biraz olsun benzer bir şey söylememişti. Hatta beni sevdiklerini iddia eden adamlar bile. Gerçekten. Bu sende Meksika ya kaçma isteği uyandırıyor mu? Meksika mı? diye kıkırdadım. Aklıma gelen en uzak yer orası. Ayılmam için bana birkaç dakika daha tanı, daha iyi bir yer düşüneceğim. Dirseğimi kaldırıp başımı avucuma dayadım. Belki de sırf bira yüzünden böyle söylüyorsundur. Belki de ayık kafayla gün ışığında baktığında, düşündüğün kadar harika değilimdir.

43 Mack beni kendine doğru çekti ve uzun uzun öptü. Hayır. Bira yüzünden değil. Biraz kafayı bulmuş olabilirim, fakat bu beni sağır, dilsiz veya kör yapmaz. Sen özelsin. Sen hissetmedin mi? Birbirimize nasıl da mükemmel uyduğumuzu? Mack in yüzünde savunmasız bir ifade vardı. Bu, onun için önemliymiş gibi görünüyordu. Evet diye fısıldadım. Mack in ağzından böyle şeylerin çıktığını duymak beni o kadar çok heyecanlandırmıştı ki, düzgün konuşamıyordum. Hatta düzgün düşünemiyordum. Beynimde ziller çalıyordu ve sirenler ötüyordu. Benden hoşlanıyor! Hem de çok! Benden gerçekten hoşlanıyor! Ve penisi bir atınki kadar büyük! Mack beni üzerine doğru çekerek, Bak sana ne diyeceğim dedi,tam şu anda seninle yapmak istediğim iki şey var, fakat önce hangisini yapsam karar veremiyorum. Mack bana haylazca sırıttı, saçım aşağı doğru sarkarak etrafımızda bir perde oluşturmuştu. Ne? Ters ilişki mi? Mack yüksek sesle uzun süre güldü. Kalçalarıma önce şaplak attı ve sonra da onları nazikçe ovalayıp sıktı. Kalçalarını bana doğru itti ve yarı sertleşmiş penisi vajinamın kıvrımlarına baskı yaptı. Hayır, seni çılgın kız, düşündüğüm bu değildi. Yine de hakkımı sonra kullanmak üzere saklayabilirim. Mack in yanağındaki gamze yirmi bir oynadığımızdan beri ilk kez ortaya çıkmıştı. Tamam, anal sevişme değilse o halde ne düşünüyordun? Kendimi hafifçe Mack in penisine sürttüm ve bu kadar kısa süre içinde bir kez daha sevişme fikrinin hiç de kötü gelmediğini fark edince şaşırdım. Aslında tam tersiydi. Mack her geçen saniye daha da sertleşiyordu. Mack elini aramıza uzattı ve penisini yukarı kaldırdı, penisinin başı kamımın alt kısmına dokunuyordu. Mack hiçbir şey söylemedi, sadece ne yapacağımı görmek için bekledi. Kendimi Mack in üstünde ayarladım. Kalçalarımla küçük daireler çizerek aletinin başını vajinama yerleştirdim. Onu sonuna kadar içime almak için vajinamın ağzına ittirerek yavaşça üstüne oturdum. Ancak penisinin üstüne tamamen oturduğumda durdum, penisinin başı yolun sonuna ulaşmıştı. Mack in söyleyebildiği tek şey, Lanet olsun, kadın! oldu. Kalçaları tüm konuşma fikirlerini aniden unutturan bir ritimle hareket ederken başını arkaya eğdi ve gözlerini kapattı. Az önceki sevişmemizden dolayı hâlâ hassas ve şişkindim, o yüzden orgazma yaklaşmam fazla uzun sürmedi. Fakat bu kez hissettiklerim farklıydı. Keskin. Vahşi. VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR Çok daha kontrolsüz. Yumuşak ve nazik itişlere değil, hıza ve sert vuruşlara ihtiyacım vardı. Mack in penisinde aşağı yukarı hareket ediyordum, bedenime istediği acıyı vermek için sertçe bastırıyordum. Mack her itişimde bana aynı şekilde karşılık veriyordu. Aleti o kadar sertti ki, çelik gibiydi. Hırsımdan birkaç kez çığlık attım, aradığım şeyi elde edemiyordum. Bir şey Bir şey Ne olduğunu bilmiyordum. Bir türlü ya-kalayamıyordum. Ona ihtiyacım vardı, fakat o şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum. Mack bir kez yüksek sesle hırladı ve doğrularak oturdu, tek bir hareketle beni sırtüstü çevirdi. Daha sonra içimden çıktı ve beni kamımın üstüne doğru çevirdi. Poponu havaya kaldır, diye emrederek kalçalarımın altından tuttu ve popomu havaya kaldırdı. Ses çıkarmadan itaat ettim. Bunu istiyordum. O şey, işte buydu. Başparmaklarıyla vajinamın dudaklarını ayırdı ve bir kez daha içime girdi. Bükülmüş dizlerini hafifçe altıma doğm kaydırdı ve içime girmeye devam ederken kalçalarımın üst kısmını bir kaldıraç gibi kullandı. Her itişinde bedenim yatağın baş kısmındaki yastıklara doğm kayıyordu. Kalçamı o kadar yukarı kaldırmıştım ki, Mack in hayalarının klitorisime çarptığını hissedebiliyordum. Hafif vuruşlar bile beni çıldırtıyordu. Bu yeterli değildi. Fakat şimdiye dek farkına varmamış olsam da, Mack in haşin itişleri tam da ihtiyaç duyduğum şeydi.

44 Koridorlarda veya muhtemelen alt katta insanların beni duymasını umursamadan, Evet! Evet! diye bağırdım. Mack sıktığı dişlerinin arasından, Kahretsin! Seni becermeye bayılıyorum, dedi. Birbirine çarpan bedenlerimizin çıkardığı ses, odanın içinde yankılanıyordu. Evet, becer beni! Lütfen, becer beni! Utanç duymadan yalvarıyordum, fakat bu bana son derece doğru geliyordu. Onun olmak istiyordum, hayatımın her bir gecesinde onun bana sahip olmasını istiyordum. Şu ana kadar gerçekten bir kadın olarak yaşamamışım gibi hissediyordum. Anlamadığım bir başarı hissi yaşıyordum. Eskiden hiç hazzetmediğim bir şey olan sert sevişmeden haz duyuyordum. Bu zevk duygusu nereden geliyordu? Benim en ilkel, en hayvani parçam olmalıydı. Tutku yabaniydi, beni başka bir yere sürüklüyordu ve yapabileceğimi asla düşünmediğim şeyler düşünmeme, söylememe ve yapmama sebep oluyordu. Mack savaş çığlığı atan vahşi bir adam gibi ses çıkararak, Aaaarrrgghh! diye bağırdı. Aaahhh! diye çığlık attım. Çok yaklaşmıştım, hem de çok. Mack üstüme abandı, elini bedenimin altına geçirdi. Hızlı bir tempoyla ve her itişinde homurdanıp hırlayarak içime girmeye devam ederken, parmağı klitorisimi ovalamaya başladı. O basit dokunuş İçimi tamamen doldururken en kaba şekilde bana zar zar dokunan o iki parmak Kendimi kaybetmem için, beni mahvedip bütün bütün yutmakla tehdit eden bu tutkuya düşmek için ihtiyacım olan tek şey buydu. Bacaklarımı açabildiğim kadar açtım, kalçamı VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIR olabildiğince yukarı kaldırdım ve başından sonuna kadar çığlık atarak orgazmın tadını çıkardım. Mack o gece ikinci defa içime geldi ve ben çok geniş hayal gücümle bile olabileceğini hiç hayal etmediğim bir orgazm yaşadım. Dakikalar sonra, belki de saatler sonraydı. Mack içimden çıktı ve hemen yanıma yan olarak uzandı. Ona baktım, saçım yüzümün üstünde karmakarışık duruyordu. Ukala bir tavırla, Neye bakıyorsun? diye sordum. Bana uçabileceğimi düşündüren güzel bir kadına Alacağım cevaptan çekinerek, Peki, sırada ne var? diye sordum. Gece yarısını geçmişti ve Candice yakında dönerdi. Aklımda gerçekten acayip, gerçekten çılgınca, gerçekten aptalca bir fikir var. Ne, prezervatif kullanmadan sevişmek gibi mi? Mack yüzünü buruşturdu. Bunun için üzgünüm. Sorun olacak mı? Özür dileme, benim hatamdı. Ayrıca hap kullanıyorum. Eğer daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, ben de temizim. Doktor öyle diyor. Ben de. Güzel. Konumuza dönersekbahsettiğim bu değildi. Dirseklerimin üstünde doğruldum, saçımı üfleyerek yüzümden çektim. Tamam, o halde bana da söyle, seksi şey. Emin misin? Yüzümü işaret ettim. Sence ben ne istediğini bilmeyen bir kadına mı benziyorum? Mack beni sırtüstü yatırıp zorla öptü. Ellerimi yanaklarına koyup ittirmeden Önce öpücüğünün birkaç saniyeliğine biraz daha ateşlenmesine izin verdim. Oyalanmayı kes de söyle artık. Mack yataktan fırladı ve kot pantolonunu giymeye koyuldu. Gel hadi. Dışarı çıkıyoruz. Doğrularak oturdum, kafam karışmıştı. Dışarı mı? Sarılıp yatacağımızı düşünmüştüm. Evet. Önce dışarı çıkıyoruz, sonra sarılıp yatıyoruz. Elbisemi yerden aldı ve bana doğru uzattı.

45 Yavaşça yatağın kenarına doğru kaydım, elbiseyi almak için elimi uzattım. Mack elbiseyi biraz daha yaklaştırınca aldım, bu ani enerji patlaması ve dışarıya yapacağımız gizemli yolculuk hakkında nasıl hissettiğimden emin değildim. Kokteyller ve sevişmek bir uyku iksiri gibi gelmişti ve yapmak istediğim tek şey dinlenmekti. Mack elbiseyi bırakmadı, beni gözlerine bakmaya zorladı. Bana güveniyor musun? Hiç tereddüt etmeden başımla onayladım. Ona güven-memeliydim. O bir yabancıydı. Mack in vücudunu ve çekici bir yaratık olduğunu biliyordum, fakat onun hakkında başka hiçbir şey bilmiyordum. Her şeyin son derece saçma görünmesinden dolayı az kalsın sesli olarak gülecektim. Fakat işin aslı ona gerçekten güveniyordum. Tamamen. Onun yanındayken kendim olabileceğimi biliyordum. Kendimden emin, çekici ve denetim sahibi olabiliyordum. Önümüzdeki on yıl boyunca sürdürülmesi gereken bir plan içermeyen bir hayat hayal edebiliyordum. Nereden geldiğimi ve şu an olduğum kadına dönüşmek için arkamda kimi bıraktığımı unutabiliyordum. VEGAS TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR Nihayet, Evet, sana güveniyorum, dedim. Tamam, o zaman giyin. Senin için bir sürprizim var ve umarım bunu yapmayı istersin. Yataktan inerek, Ne olduğuna dair bir ipucu alabilir miyim? diye sordum. Elbette. İşte ipucun: Yanma, parla. Mack bana gülümseyip göz kırptığında içimin yağları eridi. O anda bu yabancı kovboya kendimi çok kötü kaptırdığımı fark ettim. Yatakta ters döndüm ve inledim. Beynim zonkluyordu ve kusacakmışım gibi hissediyordum. Horlama sesleri beni yarı uyanık halimden çıkarıp iyice kendime getirdi. Kurumuş gözümü araladığımda yatakta yanımda birbirine girmiş sarı saçların bulanık bir görüntüsünü yakaladım. Candice? diye sordum. Sesim bir kurbağanın sesi gibi çıkmıştı. Ne oluyor? Dün gece sigaraya mı başlamıştım? Candice, yüzü yastığa gömülmüş halde, Ne? diye mırıldandı. Neredeyiz? diye sordum. Doğrulmaya korkuyordum. Yatak, odanın içinde ayağa kalkamayacağım kadar çok dönüyordu. Vegas. Vegas ta nerede? Candice başını kaldırdı, arkadaşımın saçları koca bir düğüm halinde yüzüne düşmüştü. Otel odasında. Candice yüzünü yatağa geri bıraktı. Saniyeler sonra yeniden horlamaya başladı. Kendi tarafıma döndüm, Candice ten uzaklaştım ve VEGAS TA OLAN VEGAS TA KALIRyanımdaki komodine baktım, dün gece neler yaptığımı hatırlamaya çalışıyordum. Bilinçli zihnim hatıralarımın koridorlarında gezinerek gerçekleri anlamaya, onları belirsizlikten ve hiçbir anlam ifade etmeyen şeylerden ayıklamaya çalışıyordu. Candice ve Kelly ile aşağıya indiğimizi hatırlıyordum. O kısmı gayet netti. Ellerimi çıplak göğsüme koydum, şu jel meme büyütücüler üzerimdeyken uyuyakalmadığıma memnun olmuştum. Bunca zaman sonra göğüslerim kesin kan dolaşımı zorluğundan düşmüş olurdu. Meme uçlarımın hassaslaştığını fark ettim. Seks. Biriyle sevişmiş miydim? Kovboyun hayal meyal görüntüsü aniden gözümün önünde belirdi. Ah, aman Tanrım! Bir kovboyla çılgın bir maymun gibi sevişmiştim. Kelly kapı eşiğinde duruyordu. Az önce ne dedin? Bir maymunla sevişmekle ilgili bir şey miydi? Dikkatlice doğrularak oturdum, bu hareket beni çok fazla zorladığı için alnımı tuttum. Hayır. Bir maymunla değil, bir kovboyla çılgın bir maymun seksi yaptım. İçinde maymun yoksa bunu maymun sevişmesi yapan neydi? Kelly yatağın ayakucuna oturup Candice in ayağını gıdıklamaya başladı. Candice inleyerek ayağını geri çekti.

46 Kes sesini. Başım çatlıyor. Büyük ihtimalle kan çanağına dönmüş olan gözlerimle Kelly ye baktım. Ben dün gece ne yaptım? Kelly omuz silkti. Bana sorma. Aşağıya kumarhaneye indim ve bu sabah kendimi diğer yatakta buldum. Ben de pek bir şey hatırlamıyorum. Ş-üs-%, Candice yüzünü yastıktan kaldırmadan konuştu. Sarhoş oldun, seni dayanıksız. Ve ben de senin arkanı toplamak için iyi bir erkek araştırma vaktimin bir saatini heba ettim. Üç kez filan kustun. Kelly dudaklarını ve dilini şapırdatarak, Oh! dedi. Demek ağzım o yüzden kedi pisliği gibi kokuyor. Candice in kolunu dürterek, Peki ya ben? dedim. Dün gece ben ne yaptım? Candice öfkeyle iç geçirerek oturdu. Ben nereden bilebilirim? Kovboyla çıkageldin. Oda kalabalıklaşınca ben çıktım ve buraya döndüğümde gitmiştiniz. Uyudum. Tek başıma, diyebilirim. Bu şehir sıkı erkekler bakımından kıt bir yer. Bacaklarımın arasındaki sızı aksini söylüyordu, fakat Candice ile tartışmadım. Düzgün bir şekilde konuşabilecek kadarını hatırlamıyordum. Bu odada kovboyla birlikte geçirdiğim geceye ait ufak tefek ayrıntılar parça parça aklıma geliyordu. Aklıma gelenlerden dolayı yüzüm kızardı. Ayağa kalktım, cep telefonumu da alarak banyoya gittim. Kapıyı kapatırken, Yaptığım çoğu şeyi hatırlayamıyorum, dedim. Kelly kapı kapandığında onu duyabilmem için bağırarak, Belki de böylesi daha iyidir! dedi. Aynada kendime baktım. Boynumda bir kızarıklık vardı. Cep telefonumu klozetin arka kısmına koyarak saçımı toplayıp atkuyruğu yaptım. İki kızarıklık. Bir tane de diğer tarafta vardı. Harika. Bunlardan biri başıma son geldiğinde sekizinci sınıftaydım. Soyundum, duşa girerek sabunlandım ve hafızamı toparlamaya çabaladım. Kovboyla dün gece saat dokuz ci- VEGAS TA OLAN VEGAS&#;TA KALIR varı tanıştım. Adı neydi? Mike? Mick? Ve sonra buraya çıktık ve Seviştik. Evet, kesinlikle seviştik. Bacaklarımın arasına dokundum ve hassas yerlerimin kullanılmış gibi hissettirdiğini, dün gece gerçekten çok iyi vakit geçirmişim gibi geldiğini fark ettim. Kovboyun çıplak görüntüleri, şapkayla ve kot pantolonla görüntüsü, beni kollarında tutuşu Mümkün olabilir miydi? Hatıralarımın hepsi sıcacıktı ve sevildiğimi hissettiriyorlardı. Ekstazi mi almıştım? Uyuşturucu mu kullanmıştım? Son derece zevkli geçtiği belli olan sevişme, beni güzelce tatmin ettikten sonra neler olduğunu keşke hatırlayabilsey-dim. Saçımı şampuanladım ve kaşlarımı çatarak konsantre oldum. Kovboy şu an neredeydi? Deli gibi sevişmemizin ardından Görüşürüz, sevişme için sağ ol, deyip öylece çekip gitmiş miydi? Peki ben sonra nereye gittim? Can-dice geri döndüğünde neden burada değildim? Ne yapıyordum ve her ne yapıyorsam onu kiminle yapıyordum? Cevapları bulamıyordum. Bu durum beni birçok açıdan rahatsız ediyordu, özellikle de gerçekten hatırlamam gerekiyor gibi hissettiğim için huzursuzdum. Önemli bir şey olmuş gibi geliyordu, hatta çılgın maymun sevişmesinden bile önemli bir şey. Candice banyoya girdi ve klozete oturdu. Kendimi bayatlamış kedi kakası gibi hissediyorum, dedi ve tuvalet kâğıdı rulosuna vurarak kâğıdı döndürmeye çalıştı. Tuvalet kâğıdı ona itaat etmiyordu. Yine de kedi pisliğinden birazcık daha iyi görünüyorsun, dedim. Şeytan dilimi ele geçirmişti ve arkadaşıma işkence ediyordu. Evet, her neyse Acele et ve çabuk çık da ben de duşumu alabileyim. Saçımdaki kremi durularken, Bu süslü süitte başka banyo yok mu? diye sordum. Var, ama Kelly nin kusmuğu gibi kokuyor, o yüzden almayayım.

47

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir