yaşar kemal alageyik özeti / Üç Anadolu Efsanesi - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaşar Kemal Alageyik Özeti

yaşar kemal alageyik özeti

Üç Anadolu Efsanesi

Üç Anadolu Efsanesi, Yaşar Kemal'in destansı romanlarından. İlk basımı 'de Ararat Yayınevi tarafından yapılmıştır. Kitabın tam adı Üç Anadolu Efsanesi - Köroğlunun Meydana Çıkışı, Karacaoğlan, Alageyik'dir.

Kitap yapı itibarı ile bu üç efsaneyi konu olmaktadır. Yaşar Kemal, Anadolu'yu karış karış gezerek topladığı derlediği destanları kendi üslubu ile harmanlayarak okuyucuya sunmaktadır.

Kitapta sıralama olarak ilk destan Köroğlu Destanı'dır. Bu destanda Köroğlu'nun ortaya çıkışı ve Bolu Beyi ile verdiği mücadele anlatılır. Köroğlu'nun ve babası Koca Yusuf'un söylediği veya ona atfedilen sözlere, türkülere bu destanda yer verilir. Aşağıda yazılan şiir Koca Yusuf'un oğlu Köroğlu'ya nasihatıdır.

Akar abı hayat biter yemişler
Aslan gibi dağlarda kalmalı
Yürü oğlum burada aslanlar yatar
Aslan yatağında aslan olmalı

Buralardan kalkıp gitmeli düze
Allah yardım eder burada bize
Almalı kervanı çıkmalı düze
Bu dağlarda mesken tutup kalmalı

Topuzu çekmeli yola durmalı
Bezirgan bozmalı çerçi vurmalı
Fakirler donatıp, aç doyurmalı
Koğan aslan gibi alıp gelmeli

Seyis Yusuf derler benim adıma
Rahmetme bir kulun asla dadına
İşte nasihatim budur zatına
Kesmeli kervanı alıp gelmeli

İkinci destan ise Karacaoğlan Destanı'dır. Bu destanda Karacaoğlan'ın yaşadığı çevre ortaya çıkışı ve sevdiği Elif'e kavuşması anlatılır. Bu destanda da Köroğlu'nda olduğu gibi Karacaoğlan'ın söylediği veya ona atfedilmiş sözlere, türkülere, ağıtlara yer verilir. Aşağıdaki şiir Karacaoğlan'ın sıla hasreti ile söylediği bir türkünün sözleridir.

İmana gel kanlı gurbet imana
Biz de başımızı saldık gümana
Yağıp yağmur gün deyince çimene
Kokar burcu burcu gülü sılanın

Ovalar ovalar engin ovalar
Gözüm yaşı biribirin kovalar
Yüce dağ başında şahin yuvalar
Öter garip bülbülleri sılanın

Bitmedik işlere Mevla ulaşa
Daha neler gelir sağ olan başa
Geçerse bu yaz da kalırsak kışa
Korkarım kapanır yolu sılanın

Karacaoğlan derki bana n'oldu
Sarardı gül benzim gazele döndü
Sılada sevdiğimi yadeller aldı
Bilmem nasıl oldu hali sılanın

Üçüncü destan Alageyik Destanı'dır. Bu destan kahramanı geyik avcısı Halil'in sevdiğine kavuşması ve geyik avı müptelalığını anlatır. Diğer destanlarda olduğu gibi bu destanda da çeşitli folklorik söz, ağıt, türkü ögelerine yer verilir. Aşağıdaki şiir Halil'in Zeynep'e söylediği ağıttır.

Bende gittim bir geyiğin avına
Geyik çekti beni kendi dağına
Tövbeler tövbesi geyik avına
Siz gidin kardaşlar kaldım kayada

Ben giderken kayabaşı kar idi
Yel vurduda iklim iklim eridi
Ak bilekler taş üstünde çürüdü
Siz gidin kardaşlar kaldım kayada

Urganım kayada asılı kaldı
Elbise sandıkta deşili kaldı
Gerdekte nişanlım küsülü kaldı
Siz gidin kardaşlar kaldım kayada

Kayanın dibinde çadır kursunlar
Çifte davul çifte zurna vursunlar
Kayada kaldığım yare desinler
Siz gidin kardaşlar kaldım kayada

Yaşar Kemal bu eserinde halk diline sadık kalarak yorumladığı üç anadolu efsanesini anlatırken okuyucuya dönemin sosyo-kültürel yapısı ve folklorik mirasını da sunar.

Üç Anadolu Efsanesi - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Yaşar Kemal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Üç Anadolu Efsanesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da "Üç Anadolu Efsanesi" ile öder.

“Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kârdır kuralınca, önce ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil.”

Abidin Dino, Milliyet Sanat

“Yaşar Kemal, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlanmış bir yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş.”

Pertev Naili Boratav

Üç Anadolu Efsanesi Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan, gönlü kadar büyüktür."
  • İnsan, gönlü kadar büyüktür.
  • “Gurbet elin kahrı zehirden acıdır.”
  • "İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı."
  • İnsanoğlu bir yalnızlık, umutsuzluk içinde bunaldı. Kahroluyordu.
  • Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek.
  • Kula kul olma, kulun emrine girme. Girersen, bil ki başına büyük belalar gelecektir. Kendi başına buyruk ol.
  • İnsanlardan ne kadar şüphe edersen onlara o kadar güveneceksin ki iş göresin.
  • Kimi Cennet ister, kimi Cehennem Cennetten beride daha neler var.
  • Sevda zor. Sen dağları delen Ferhadı bilin mi? Zora dağ dayanmaz. Sevdaya dağ dayanmaz.
  • Pusu kuran pusudan gider. Atadan dededen böyledir. Böyle gelmiş böyle gider.
  • Dünya dünya olunca iş­te böyle bir dünya olmalı. Olmalı da insanoğlu şöyle bir sere serpe yaşamalı
  • İşini sen görmezsen, kimse senin işini görmez. Sen işini kendin görecek kadar yiğit olursan, o zaman da herkesler senin ardından gelir.
  • İnsanoğlu şu dünyada neyi arar?

Üç Anadolu Efsanesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Adını bilip içini bilmediğimiz üç güzel efsane. Hayatın içinden çoğu kavram müthiş bir biçimde vücut buluyor. Aşk bir başka güzel, bir başka gerçek kitapta. Başkaldırı var beylere, paşalara. Oba birleşir, köy birleşir kanunsuzluğu, kansızlığa, sakalı bitli ağalara, il beylerine dur der. El mi yaman bey mi yaman günleri. Nerde kaldı o günler? Her efsanede aşktan hariç kahramanın etrafında bir kardeş, bir dost, bir yaren, bir yol gösterici ana, doğanın yol vermesi yol kesmesi.. iyi ki bu dünyadan geçmişsin Yaşar Kemal. (Hüseyin Yurtal)

"Üç efsane, üç yiğit, üç güzel, bir Yaşar Kemal, bir Anadolu.": Sizin canınız hiç Yaşar Kemal çekiyor mu? Benim çekiyor. Tıpkı ilk kez anne olacak bir kadının hamileliğinin 3. ayında mevsim normalleri dışındaki bir meyveyi aşermesi gibi. Hoş, hiç yaşamadım bu duyguyu lâkin bir şeyleri hissetmek için illa yaşamak gerekmez kanımca. Misâl benim geçmiş asırlardaki Anadolu'yu Yaşar Kemal okurken hissetmem gibi. Herkesin bazı zamanlarda uğradığı bir durak vardır muhakkak. Ruhu yorulduğunda gideceği bir park, derdi bünyeye ağır geldiğinde arayacağı bir dost, kendini anlamsız şekilde bitkin hissettiğinde lambayı kapatıp başını koyacağı bir yastık, canı paça istediğinde gideceği bir çorbacı, kendisini yalnız hissettiğinde yaslanıp ağlayacağı bir duvar kenarı, hiçbir şeyi düşünmek istemediğinde açıp izleyeceği komik videolar ya da geyik yapacağı mizahsever bir arkadaşı ki bu arkadaş her zaman en çok acı çeken kişidir, özlediğinde galerinin en ücra köşesinde sakladığı bir fotoğraf ki bazılarında cüzdanda vesikalık fotoğrafların bulunduğu bölmede fotoğrafların tam ortasında yer alır fotoğrafın renginin bozulması için, bazen de geçmişi gözlerinin önüne getiren bir şarkısı vardır. Benim de bazı zamanlarda uğradığım bazı duraklar var elbet. Mesela canım Anadolu çektiyse Yaşar Kemal'i okurum. Buram buram Anadolu kokan satırları, gözlerinizde canlandırdığı o eşine zor rastlanan  Anadolu betimlemeleri ki ben bunları genellikle Yeşilçam filmlerindeki mekanları baz alarak canlandırım, ve o akıcı olay akışları.. Bir yazarda olması gereken her şeyin bir fazlasına sahip Yaşar Kemal. Eserleriyle buna bizi her defasında ikna etmiştir. Basit gibi görünen lakin çok ustaca bir olay anlatımına sahiptir. Bu kitapta misal 3 tane efsanemizi kaleme almıştır. Bir efsane yazmak, bir destanı kaleme alıp okura sunmak zor olmasa gerek diye düşünebilirsiniz. Buna hakkınız var lakin bu sorunun cevabını hemen sayfasının 3. sayfasına geldiğinizde çoktan almış oluyorsunuz. Bir örnek verirken, bir betimleme yaparken bunu konuyla bağdaştırmak öyle kolay değildir. Yaşar Kemal bunu ustaca yapan sayılı yazarlarımızdan birisidir. Betimlemelerle başlar kitapları, bir anda olaya giriş yapar ve bunun farkına öyle hemen  varamayız. Bize bunları yaşatır, Yaşar Kemal. Ne güzel ama, değil mi? Adından anlaşılacağı üzere kitapta üç tane efsane anlatılır. Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik. Üç ayrı hikaye, üç mücadele, üç yiğit, üç güzel( anlatılan kadınları görmedim, betimlemeleri gözümde canlandırdığımda güzel bir kadın profili oluştuğu için güzel diyorum) üç aşk, bir Yaşar Kemal ve bir Anadolu. Üç efsane ve kahramanları hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum. Köroğlu, Ruşen Ali’nin Köroğlu adıyla nam salması ve Bolu Beyi ile yaşadığı olayların anlatıldığı efsanedir. Kahramanları Ruşen Ali, Koca Yusuf Ve Bolu Beyi'dir. Köroğlu: Asıl adı Ruşen Ali’dir. Romanın asıl kahramanıdır. Babası Koca Yusuf’un gözlerine mil çekilip saraydan kovulmasından sonra Ruşen Ali kır atıyla büyük bir nam salar. Babasının işaret ettiği köpüğü içince ölümsüzlüğe ve güce ulaşır. Bolu Beyi: Çok güçlü bir beydir. Koca Yusuf’un gözlerine mil çektirir. Osmanlı padişahları ile arası pek iyi değildir. Karacaoğlan Efsanesi'nde konuyu Karacaoğlan’ın Elif’le olan aşkı ve ondan ayrılışı oluşturur. Kahramanları Karacaoğlan, Elif ve Deli Hüseyin'dir. Karacaoğlan: Saz çalan ve söylediği türkülerle çok sevilen bir şahıstır, insanları tanımak için obasından ayrılır ve Elife âşık olur. Dürüst bir şahıs olan Karacaoğlan, Eliften ayrılınca onun ölümüne kadar onu görmez ve onun ölümünden sonra mezarına gelir. Elif: Karacaoğlan’a âşıktır. Bey kızıdır. Babası aşkını duyduğunda ondan kaçmak için başka obaya gider ve Karacaoğlan ile evlenir. Halil’in yaptıkları yüzünden Karacaoğlan kendisini terk eder. Ölümüne kadar onu beklese de bir daha göremez. Alageyik'in konusunu, Geyik avcısı Halil ile Zeynep arasındaki aşk, onları ayırmaya çalışan Karaca Ali’nin sonu ölümle biten yaşamı oluşturur. Kahramanları Halil, Zeynep ve Karaca Ali'dir. Halil: Romanın başkahramanıdır. Gökdere köyünde yaşayan bir geyik avcısıdır. Geyikler onun için bir tutkudur. Evlendiği gün bile ava gider. Zeynep: Halil’in nişanlısıdır. Ali tarafından da sevilir. Halil uğruna her şeyi yapar. Kendini kurşunların önüne atacak kadar onu çok sever. Filmlere de konu olan, her ne kadar şimdi yerini Şeyma Subaşı, Serenay Sarıkaya gibi isimlerin aşk(!) hikayelerine bıraksa da vaktiyle  asırlarca dillerden düşmeyen hikayelerin bulunduğu bu kitapta Yaşar Kemal'in yalın ve romantik anlatımıyla Anadolu topraklarında süregelen geleneklere, törelere, dostluklara, düşmanlıklara ve daha bir çok şeye tanık olacaksınız. Kitabın adından tahmin ediyorum ki bayağı üzüleceksiniz. Nasıl bir milletmişiz, nasıl bir millete dönüşmüşüz diyeceksiniz. Örneğin kitabın sayfasında  çok güzel bir alıntı geçer. "Eskiden, Köroğlu‘nun yaşadığı çağlarda gelenek böyleydi. Bir yiğit bir kızı kaçırırsa evleninceye kadar ona el sürmez, uyurlarken de kılıcını araya koyar öyle uyurlardı. Bu, yiğidin kıza, sana dokunmayacağım demesiydi." İnsan düşünmeden edemiyor; sevdiği kadına dahi bu denli dikkatli davranan insanlardan, kendisiyle bir alakası olmayan kadınları tecavüz eden, öldüren insanlara ne oldu da döndü bu memleket. Neyse konuyu dağıtmamalıyım. En çok hoşuma giden hikaye Karacaoğlan'ın hikayesi oldu. Nedendir bilmem daha çok etkilendim. Karacaoğlan'ı kendime benzettiğimdendir belki de. Ben yavaştan kaçayım. Malûnuz marketler pandemi şartlarından dolayı erken kapanıyor. Hoşça kalın. Ha bu arada Karacaoğlan'ın Elif'i; "Bir ayrılık seç, sessizce çal benim için; yüreğin ellerimde öylece kal benim için.." (Kadir Tribbiani)

Yaşar kemal ustanın okurken ağladığım hüzünlendiğim kitabı oldu, ilk olarak Köroğlu ile başlayalım, seyis bir babanın oğlu, her yiğit gibi imkansıza aşık, aşık olduğu kadın bolu beyinin kardeşi, köroğlu nigarını vezirin oğlu ile düğün olurken kıratıyla sevdiğini alır yeni bir belde de padişahlar gibi 40 gün 40 gece düğün ederler. Muradına ererler sonu mutlu biter. Karacaoğlana gelince obasından ayrılıp başka obada hayatını sürdürür, Karacaoğlan üstün yeteneğiyle güzel yanık sesiyle yeni geldiği oba beyinin kızına kendini aşık eder karşılıklı aşk var. Elif ile Karacaoğlan düğün ederler kavuşurlar, ama elife halil denen başka bir beyin yiğeni musallat olur. Kıza derki bir gece benimle yatarsan senden soğurum, kız başından def etmek için yatar ama temas yok, bizim yiğidim düğünde sazını çalıp türküsünü derken sazının teli kopar varır elifin yanına bir de görürki elif başka biriyle karacaoğlanın yatağında yatarken görmüştür. Karacaoğlan ikisinin üstünü örter ve başlar kendini yola vurmaya. Aylar yıllar geçer yaşlanırlar bizim elif artık ölüme yakın gidici, köyde ne kadar adam var ise karacaoğlanı bulmaya giderler. Bulurlarda yiğidim elif öldü ölecek geç olmadan tez var yanına derler giderler elifin yanına ama mezarı kazılmıs toprağına su dökülmüş yeni gömülmüş, bizim oğlan oracıkta türküyü patlatırsayfa deki türküyü söyler. Ve sazını mezarının başında bırakır bir hayat sevda mutlu sona kavuşamadan biter. Karacaoğlan baki dünyada sevdiğinle birlikte ol. Yaşar Kemal Üstat harika kitap. (Selim)

Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?

Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] ; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.

Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.

Çocukluğu

Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.

Sanat hayatı

yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:

"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."

Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından yılında yayınladı.  yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 'lerde yayımlandı.

Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.

'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve ’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.

Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.

Siyaset

17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir.  Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:

"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."

TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.

Temalar

« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »

Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.

Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri

  • Teneke
  • Çakırcalı Efe
  • İnce Memed 1
  • İnce Memed 2
  • İnce Memed 3
  • İnce Memed 4
  • Ağacın Çürüğü
  • Ağıtlar
  • Ağrıdağı Efsanesi
  • Al Gözüm Seyreyle Salih
  • Yılanı Öldürseler
  • Çıplak Deniz Çıplak Ada
  • Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
  • Karıncanın Su İçtiği
  • Tanyeri Horozları
  • Demirciler Çarşısı Cinayeti
  • Yusufçuk Yusuf
  • Allahın Askerleri
  • Hüyükteki Nar Ağacı
  • Zulmün Artsın
  • Üç Anadolu Efsanesi
  • Binboğalar Efsanesi
  • Ortadirek
  • Denizler Kurudu
  • Kuşlar da Gitti
  • Deniz Küstü
  • Tek Kanatlı Bir Kuş
  • Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
  • Yağmurcuk Kuşu
  • Kale Kapısı
  • Kanın Sesi
  • Ölmez Otu
  • Yer Demir Gök Bakır
  • Gökyüzü Mavi Kaldı
  • Sarı Sıcak
  • Yanan Ormanlarda Elli Gün
  • Nuhun Gemisi
  • Peri Bacaları
  • Bir Bulut Kaynıyor
  • Neredesin Arkadaşım
  • Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
  • Baldaki Tuz
  • Bugünlerde Bahar İndi
  • Yolda
  • Yağmurla Gelen
  • Binbir Çiçekli Bahçe
  • Pis Hikaye
  • Kalemler
  • Ustadır Arı
  • Bu Bir Çağrıdır
  • Yüzler
  • Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
  • Dağın Öte Yüzü
  • Beyaz Pantolon
  • Sarı Defterdekiler
  • Don Quijote ve Roman Sanatı
  • Bu Diyar Baştan Başa
  • Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
  • Yeşil Kertenkele
  • İnce Memed
  • Taş Çatlasa
  • Çukurova Yana Yana
  • Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
  • Bütün Hikayeler
  • Memed, mein Falke
  • Van

Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri

  • " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
  • İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
  • Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
  • Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür (Kuşlar da Gitti)
  • Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
  • "Oğlum, seafoodplus.info sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür" (Teneke)
  • Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
  • Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
  • İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
  • Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
  • İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
  • Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
  • insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
  • "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
  • “Bir insan ne ka­dar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar kor­kaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan an­cak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
  • "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
  • Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
  • "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
  • Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
  • Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir