Kur'an’da Srada yer alan Yâsîn suresi, toplam 83 ayetten oluur. Mekke döneminde indirilmi olup ismini ilk ayette geçen “Yâsîn” kelimesinden almtr. Yâsîn suresinde Hz. Muhammed’i yalanlayan Kurey kabilesi, Allah’n birliine iaret eden deliller, ölümden sonra dirili, Antakya halkna gönderilen peygamberler konu edilmitir. Yâsîn suresi 9. Ayet de üzerinde oldukça durulan çok faziletli bir ayettir. Bu yüzden pek çok kii Yasin suresi 9. Ayet ile ilgili aratrma yapmaktadr.
Yâsîn Suresi 9. ayet okunuu Müslümanlar için önemli bir konudur. Ksa bir ayettir ve kolayca ezberlenebilir. Kur'an’da Yâsîn Suresi 9. ayet Arapça olarak yer alr ve u ekilde yazlr:
Kur'an- Kerim’in Türkçe okunuundan bu sureyi okumak isteyenler olabilir. Yâsîn Suresi 9. ayet Türkçe okunuu ise aadaki gibidir:
Yâsîn Suresi 9. ayet anlam, bu sureyi okuyanlarn merak ettii bir eydir. Çünkü ayeti yalnzca okumak yeterli deildir. Ayn zamanda Türkçe anlamn da bilmek gerekir. Yâsîn suresinin 9. Ayetinde verilmek istenen mesaj çok önemlidir. Yâsîn Suresi 9. ayet meal olarak öyledir:
Yâsîn Suresi 9 ayet Türkçesi sayesinde ayetin mesaj anlalabilir. Ancak daha detayl bir analiz için tefsirine bakmak gerekir. Bu sayede ayette anlatlan konu daha iyi kavranabilir. Yâsîn suresi 9. Ayet tefsiri u ekildedir:
lk âyette inkârda direnenlerin durumuna ait temsilî bir anlatma yer verilmitir. Bunun inkârclarn âhiretteki halleriyle ilgili bir ifade olduu da ileri sürülmütür. Fakat müteakip âyette gözlerine perde indirildiinin ve artk görmediklerinin belirtilmesi bu yorumu zayflatmaktadr, zira kyamet günü inkârclar kendi durumlarnn ne kadar kötü olduunu çok iyi göreceklerdir (bn Atyye, IV, ; inkârclarn âhirette kör olmalarnn ne anlama geldii konusunda bk. srâ 17/72, 97; Tâhâ 20/).
8 ve 9. âyetlerdeki tasvir için yaplan izahlar öyle özetlemek mümkündür: Pek çok açk kanta ramen inatla inkârclklarn sürdürenler öyle iç ve d etkenler, öyle psikolojik ve sosyolojik artlar ve alkanlklarla kuatlmlardr ki, boyunlarna çenelerine kadar dayanan boyunduruklar geçirilmi gibidirler; kafalar yukar kalkk, gözleri aaya kaymtr; hangi yöne dönseler hidayet na uzaktrlar; böbürlendikleri ve nefislerine tutsak olduklar için Fusslet sûresinin âyetinde sözü edilen delilleri, gerek kendilerini çevreleyen d âlemdeki gerekse ruhî ve biyolojik yaplarndaki kantlar artk göremezler. Boyunlarna halkalar geçirildiinin belirtilmesi, insann ftratna yerletirilen cebrî bir durumdan deil, onlarn kendi iledikleri suçtan ötürü gördükleri bir karlktan söz edildiini gösterir; zira bunlar birer cezalandrma aracdr, ceza ise suçun karldr (baka açklamalarla birlikte bk. Râzî, XXVI, ; Elmall, VI, ). Baz müfessirlere göre 8. âyette, inkârclarn bu tutumlarnn onlar sahip olduklar imkânlardan bakalarn yararlandrmaktan ve Allah yolunda harcama yapmaktan da alkoyduuna iaret edilmektedir (Taberî, XXII, ; evkânî, IV, ).
Halkalarn çenelere kadar dayand belirtilirken kullanlan “onlar” zamiri baz müfessirlere göre daha sonra gelen “eller” anlamndaki kelimenin yerini tutmakta ve burada ellerin boyuna balanm halinden söz edilmektedir (Taberî’nin farkl bir kraatle destekledii bu yorumun ayrnts için bk. XXII, ; Zemaherî’nin bu yoruma yönelttii eletiri için bk. III, ). (Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: )
Yâsîn Suresi 9 ayet fazileti ve srlar ile öne çkar. Bu ayeti okumann Müslümanlara pek çok faydas vardr. Yâsîn suresi 9. Ayeti okumann faydalar aada sralanmtr:
Faziletlerden yararlanmak isteyen kiiler, Yâsîn Suresi 9. ayet fazileti kaç defa okunmal sorusuna yant arar. Her gün besmele ile bu ayeti okuyanlar Allah’n izni ile bu ayetin mucizelerini görür. Tehlike annda 7 kere Yasin suresi 9. Ayetin okunmas ve üflenmesi, o tehlikeli durumdan kurtulmay salar.
Yâsîn suresi 9. Ayetin okunabilecei pek çok durum vardr. Çünkü çok fazla fazilete sahip bir ayettir. Yâsîn suresi 9. Ayet; kötü kimselerin errinden korunmak, düman gözünden saknmak, haneyi hrszlara kar korumak, mazlumun bir savatan galip çkmas ve tehlikeli durumlar atlatmak için okunabilecek bir ayettir.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
وجعلنا من بين أيديهم سدا ومن خلفهم سدا فأغشيناهم فهم لا يبصرون ٩
Kaynak : Cübbeli Ahmet Hoca Efendi
Yâsîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına göre sûredir.
Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur.
Sûrede üç ana mevzu üzerinde durulur. Öncelikle Resûlullah (s.a.s.)’e hitap edilerek, kesinlikle peygamber olduğu ve ona indirilen Kur’ân-ı Kerîm’in de Allah’tan geldiği beyân edilir. Efendimiz (a.s.)’ı, İslâm’ı tebliğ ederken müşriklerden gördüğü eziyetlere sabredip katlanmaya teşvik ve teselli etmek için önceki peygamberler ve onlara inananların mücâdelelerinden dikkat çekici misaller arz edilir. Bunun en güzel misallerinden biri, dini uğruna canını fedâ edip şehâdet şerbetini içen Habîb-i Neccâr’ın kıssasıdır. Bu misallerde aynı zaman da inkârcılara da ciddi bir ikaz ve tehdit vardır. İkinci olarak sûrede Allah’ın varlığını, birliğini, nihâyetsiz ilim ve kudretini gösteren kevnî delillere ve Allah’ın insanlığa olan müstesnâ lutuflarına yer verilerek beşeriyet tevhide çağrılır. Üçüncü olarak da âhiret gerçeği işlenir. Ölüm ve kıyâmetten, mahşerden, cennet ve cehennemden son derece canlı; bir taraftan ümitlendiren, bir taraftan korkutan manzaralar sunulur. Neticede insanın dikkat nazarı, kendi yaratılışı üzerine çekilerek, hiç olmazsa buradan hareketle göklerin ve yerin melekûtuna, açık ve gizli hükümranlığına sahip olan Allah’ın birliğini, kudret ve azametini anlaması istenir.
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 7)
Yine Efendimiz (s.a.s.) buyurur:
“Ölülerinizin yanında Yâsîn’i okuyun.” (İbn Mâce, Cenâiz 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 26)
Bu hadis-i şerifi iki türlü anlamak mümkündür. Birincisi, “Ölmek üzere olanlarınıza okuyun.” Çünkü Yâsîn sûresi hep imanî mevzulardan bahsettiği için, son nefeslerini vermekte olan bir kişi onu dinlediği zaman imanı takviye olacak ve biiznillâh imanla âhirete intikâline yardımcı olacaktır. Bir kısım âlimlerimiz ise, hadisin zahiri mânasını dikkate alarak, “Yâsîn’i ölüp defnettiğiniz mevtâlarınız üzerine okuyun” şeklinde anlamışlardır. Her iki mânada dinimiz açısından doğrudur. Çünkü, ölülerimizin hayrına yaptığımız duaların, istiğfarların, kestiğimiz kurban ve verdiğimiz sadakaların onlara faydalı olacağını haber veren çok sayıda âyet-i kerîme ve hadis-i şerif vardır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu açıdan dikkat çekicidir:
“…Rabbimiz bizi ve bizden önce geçmiş olan mü’min kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin ve kötü duygu bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr 59/10)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:
“İnsan öldüğü zaman bütün amelleri kesilir. Ancak şu üç şey bundan müstesnâdır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasıyet 14)
Sa‘d b. Ubâde (r.a.), yanında bulunmadığı bir esnâda annesinin vefât ettiğini, onun adına sadaka verdiği takdirde kendisine bir faydası olup olmayacağını sormuştu. Allah Resûlü (s.a.s.) “Evet” buyurunca, Sa‘d sahip olduğu meyve bahçesini annesi adına tasadduk etmişti. (Buhârî, Vesâyâ 15)
Çünkü dinimiz kabir âlemini ve âhiret hayatını dünyanın tabii bir devamı saymakta, ölüsüyle dirisiyle Müslümanları tek ruh olarak görmekte, mü’minlerin gönüllerinde âhirete imanı kökleştirecek hususlara çok önem vermekte, bu sebeple dirilerin ölülerle, daha açık bir ifadeyle hayattakilerin kabir âlemiyle irtibatlarını hep canlı tutmaktadır. Efendimiz (s.a.s.) kabirdekilerini selamlarken buyurduğu وَ اِنَّا اِنْ شَاءَ اللّٰهُ بِكُمْ لَاحِقُونَ(ve innâ inşâellâhu bikum lâhikûn) “İnşallah biz de yakın zamanda size kavuşacağız” (Müslim, C3nâiz ) sözü bu açıdan çok mânidardır.
Yâsîn sûresi İslâm toplumlarında öylesine mühim bir yere sahiptir ki hatta “Yâsîn sütü” diye bir tabir ortaya çıkmıştır. Nitekim anlatıldığına göre imanlı bir kadın, çocuğunu emzirirken daima Yâsîn sûresini baştan sona kadar okurdu. Kadın sûreyi bitirinceye kadar da çocuk emmeyi bitirir ve bu âdetini muntazaman devam ettirirdi. Çocuk büyüdü; hayırlı, âlim, fâzıl bir zat oldu. Kadın oğluna ara - sıra şöyle derdi:
“- Oğlum! Sakın bu fazileti hep kendinden bilme, zira ben seni Yâsîn sütü ile büyüttüm!..”
Şimdi Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın kalbi olan Yâsîn sûresinin muhteşem talimatlarıyla kalbimizi harekete geçirmek, Yâsîn sütünden içerek manen tekamül etmemizi sağlamak üzere buyuruyor ki: