Türkçe, bundan çok uzun zaman önce kollara ayrlmtr. Türkiye Türkçesi de Osmanlcann bir devam olarak Bat Türkçesinde yer alr. Diller bu ekilde kollara ayrlarak özgünlemilerdir. Türkiye Türkçesi de bu ekilde özgünlemi bir Çada Türk lehçesidir. Türkiye Türkçesi, özgünlüünün yan sra oldukça gelimi bir kelime hazinesine de sahiptir. Yavak kelimesi de bu hazinenin içinde yer alan ilgi çekici kelimelerden biridir. Yavak kelimesi ne demektir?
Yavak TDK sözlük anlam u ekildedir:
"Sonra ayn yavak, teklifsizlikle Binba Ferit'in kadehini dikiyor." - Attila lhan
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Aslında sözlük anlamı ''bit yavrusu '' olan bu kelimenin son yıllardaki duyum oranı biraz daha düşmüş gibi görünüyor..
Özellikle 80'li ve 90'lı yıllarda sıklıkla duyulan bu harika sözcük şu an orta kuşak denilen yaş grubunun zaman zaman birbirine söylediği muhteşem bir benzetmedir..
En çok eski tip Kahvehanelerde , Çay ocaklarında oturan ''bkz. zırto '' familyasına ait alt sınıf meslek grubu bireylerin diyaloglarında ve ortalama 35 yaş üstü tipik orta kuşak insanların kelimelerinde duyulur..
Yavşak ne kadar ''bit yavrusu'' anlamını taşısada bu anlamda kullanılmıyor seafoodplus.infogi bir konuda tartışırken verilen tepkilerde , birisine laf anlatma zorluğu çekildiğinde , veya sevilmeyen bir kişi ekranlarda görülünce edilen küfürün sonuda sıklıkla duyulabilir bu muhteşem benzetme.. ( Akodumun yavşağı ) gibi..
Yani ''yavşak'' herhangi bir insan modeli değildir..
Herkes te olabilirHiç kimse de
Bu makalenin tamamı bana aittir.. Kopyalama değildir..
Belirtmez isek ''steemcleaner '' denen yavşak spam atıyor
Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ünde “yavşak” maddesinde “bit yavrusu, yapışkan yılışık” diye yazıyor. Bit yavrusu nasıl bir varlık tam bilmiyorum ama insanın yapışkan/yılışığı kadar tiksinti uyandıracağını sanmıyorum. Toplumsal görevi olan kimseler ilkelerle davranmak zorundadır; iktidar yanaşması olup adaletten koptuklarında sözcüğün tam anlamını hak ederler.
***
Ticarethane işletiyorsanız bile kuralları keyfi koyamazsınız. İşçi, tüketici hakları konusunda yasalarla bağlısınızdır. “Özel üniversite işletiyorum, akademik kuralları tanımam” diyemezsiniz örneğin. Gerçi bu söylediklerim bizim ülke için geçerli değil. Bizde kabzımaldan rektör, güreşçiden bankacı yaratmak mümkündür.
Özgür basın için “özel radyo ve televizyonlar” kurulmasına karar verildi. Sayıca çok olması çoğulculuk sağlamadı elbette. Nitekim iktidardan ihale kapmak için sıraya giren patronlar ardı ardına basına el attılar. Böylece “yavşak” sözcüğü bir kez daha gündeme geldi. Televizyon, gazete, radyo silaha döndü yılışık, yapışkanlar elinde.
***
Televizyon renklendi ama demokrasi soldu, şimdi teksesli, kapkara günlerdeyiz. Birkaç yayın organı dışında, hemen herkes teslim olmuş durumda. Kuralları iktidar koyuyor, patronların ödü patladığı için ne denirse yapıyorlar. Artık basın değerlerinden, etik ölçülerden, yasalardan, evrensel kurallardan söz açmak mümkün değil. Tam anlamıyla yapışkan, yılışık tiplerin sahne aldığı günlerdeyiz. Yani yavşaklar el üstünde tutuluyor. Sosyal medya biraz soluk aldırır sandık topluma, maalesef orada da maaşlı troller çıktı başımıza. Saldırgan sürüler; düşünen, yazan, çizen herkesin üstüne salınıyor. Daha yeni yedi bin hesap kapandı.
***
Akşamları evlere dolan gürültücü kalabalığa “malumatfuruş” diyebiliriz. Bir avukat hem futboldan, hem salgından, hem dış politikadan söz ediyor, kimse de yadırgamıyor. Son zamanlarda AKP, oylarının düştüğünü fark edince yeniden vatan, bayrak laflarına sığınmaya başladı. Eh buna en uygun düşman da HDP. Düşünün ekranda elli kişi sallıyor HDP’ye, bir dakika bile söz hakkı tanınmıyor. Darbe mahkemelerinde idamla yargılananlara bile savunma hakkı verilirdi. Demek yandaş ekranlar bu mahkemelerden bile geriler! Bu suça ortak olmamak lazım!
***
Bir de bu durumu fırsat bilip her gün görünenler var. Kim bunlar? Yıllarca tartışmalı siyasi hareketiyle hep kuşku uyandıran siyasi parti lideri, vekil seçildiği partiden yeniden aday olamayınca veya koltuğunu yitirince iktidara değil de kendi genel başkanına saldıranlar, sözde muhalif sanılan özünde kullanışlı, iktidara uyumlu çizgisi olan kimi gazeteciler ve benzerleri. Bu kimseler varlıklarıyla televizyon patronlarına ve yayını yapanlara meşruiyet sağlıyor. Yani AKP’nin ekmeğine bir güzel yağ sürüp baskı düzenini güçlendiriyorlar. Gün gelip çöpe atılacaklarını unutuyorlar, yazık!
***
Uzun süredir basında “çok satmak”, “çok izlenmek” tartışması yapılır. Şarlatanlık yaparak gazete satıp izlenmektense, onurlu yayınlarla halka “hakikati” söylemek arasında tercih yapmak gerekir. Dün Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü, yurttaşların en güvendiği gazetenin Cumhuriyet olduğunu açıkladı. Bu doğal, tarihsel görevini sürdürüyor gazetemiz. Çok olmak haklı olmak anlamına gelmez. Ancak hakikati söyleyen er ya da geç kazanır. Aynı durum ekran içinde geçerli! Çizgiyi korumak önemlidir.
***
Dün Deniz Gezmiş’in bilimci olmasını istediği kardeşi Hamdi Ağabey’i kaybettik. Üzüntüm büyük. Aynı gün gazetemizde ikinci sayfada Süleyman Demirel güzellemesi yapan yazı çıktı. Okudum, hüzünlendim. Demirel bizim için Deniz Gezmiş’in katillerinden biridir. Cumhuriyeti yıkan “karşıdevrim”in önünü açan kişidir. Sanmam ki Cumhuriyet okuru bu adamı unutsun, affetsin.
Geri kalmış toplumlarda tarih bilinci olmaz. AKP durup dururken mi iktidar oldu? Eğer Menderes, Demirel, Özal gericiliği olmasaydı Erdoğan bu güce sahip olabilir miydi? Elbette tüm darbeciler de suç ortağıdır. Diyeceğim, Demirelciler şimdi “kandırıldık” diyorlar sanırım, kusura bakmasınlar çok geç oldu! İnsan ya Gezmiş’ten yana olur ya Demirel’den!
***
Yazıyı sonlandırırken düşündüm de bit yavrusunun ne günahı var, şu içinde debelendiğimiz bataklığa bakınca, sevimli göründü birden Bu yazı asla bit yavrularını hedef almamaktadır!
Cumhuriyet okuruna veda5 Nisan
İflas25 Mart
İstanbul Sözleşmesi erkekleri de yaşatır!22 Mart