yavuz sultan selim cariye şiiri / Şiirin Sultanları: Yavuz Sultan Selim (Selimi)

Yavuz Sultan Selim Cariye Şiiri

yavuz sultan selim cariye şiiri

Yavuz Sultan Selim Han Mısır seferi sırasında Mısır&#; daki idareyi tesis etmek ordunun başında olmak maksadıyla burada kalır. Mısır&#; da kaldığı bu dönem içerisinde Yavuz Sultan Selim Han kendisine bir otağ kurdurur ve bu otağda kalır. Padişahın kaldığı çadırı Mısırlı bir cariye temizlemekte, etrafı düzenlemektedir. Her sabah aynı cariye padişah çadırdan çıktıktan sonra yatakları düzeltir, otağın içerisini temizler akşamları ise Yavuz Sultan Selim Han otağına geri döner.

Neredeyse hergün aynı şekilde bu devran böyle devam eder. Padişahın çadıra girip çıktığı bir gün Mısırlı cariye (ki bazı kaynaklarda ismi Aliye olarak geçmektedir) padişahı görür ve ona âşık olur. Cariye padişaha âşık olur olmasına ama bir cariye bir cihan padişahına aşkını nasıl anlatabilir ki&#; Bir tarafta padişahın bir cariyesi diğer tarafta koskoca bir cihan padişahı. Üstelik bir kadının bir erkeğe aşkını itiraf etmesi o dönem olacak şey değildir. Cariyenin aklına bir fikir gelir. Padişahın otağda olmadığı bir sabah alır eline okka diviti ve küçük bir kağıda;

&#;Derdi olan neylesün? diye yazar.

 Cesaretini toplayıp notu padişahın yatacağı yastığın üzerine bırakır. Heyacan ve merak içinde gün biter. Padişah gece otağına gelip yatağına yatacağı esnada yastığın üzerinde küçücük bir kağıda yazılı notu görür ve notu yazanın çadırı temizleyen cariye olduğunu anlar. Aslında padişah cariyeyi otağa girerken birkaç kez görmüş, beğenmiştir.
Ama cihan padişahı da olsa kızın gönlü olup olmadığını bilmediğinden niyetini belli etmemiştir. Padişah hemen alır eline diviti ve notun altına yazar:

&#;Derdi neyse söylesün&#;

Sabah kağıdı aynı yere bırakan padişah otağdan çıkar ve heyacan içinde cariye otağa girer. Hemen padişahın yattığı yere koşar ve notunun orada aynen durduğunu altında da padişahın cevabının olduğunu görür. Padişahın cevabından mutlu olan cariye padişahın kendisine verdiği cevabın cesareti ile aynı kağıdın altına şu sözleri ekler:

 &#;Ya çekinirse neylesün?&#;

           

            Yavuz Sultan Selim akşam büyük bir heyecan içinde otağa gelir ve notun yazılı olduğu yere doğru yürür cariyenin kendisine cevap yazdığını okuyan padişah altına bir satır daha ekler:

&#;Çekinmesin söylesün&#;&#;

            (Film ve dizilerde gösterildiği gibi padişahlar kadın düşkünü bir sapık değildir. Gönlü olmasına rağmen karşı tarafın niyetini bilmeden cariyesi bile olsa bir padişah cariyesi ile konuşmaktan haya etmiştir. Yukarıdaki notlar birer beyit notun kendisi de bir şiirdir. Notları alt alta getirdiğinizde ortaya bir şiir çıkar:

&#;Derdi olan neylesün?

Derdi neyse söylesün.

Ya çekinirse neylesün?

Çekinmesin söylesün.&#;

Padişah cariyesine doğrudan gel buraya bakalım diye hitap etmemiştir. Cariyesinin kendisine ilgi gösterdiğini görünce ona şiirle yaklaşmıştır. Burada büyük bir incelik ve büyük edep örneği vardır.)
Yavuz Sultan Selim ve Mısırlı Cariye

            Sabah notu alan cariye padişahın da kendisine olan ilgisini anlar ve büyük bir heyecan içinde akşam olup padişahın otağa gelmesini bekler. Padişah otağa geldiğinde cariyenin kendisini beklediğini görür ve huzura çıkar. Büyük bir saygı ve edep içinde padişahın huzurunda bulunan cariyeye Yavuz Sultan Selim Han&#; ın &#;Buyrunuz sizi dinliyorum&#; demesiyle birlikte heyecandan kalbi tir tir titreyen ve mahcubiyetin verdiği utançla yüzü kıpkırmızı olan cariye kısık ve mahcup bir ses tonuyla : &#;Sultanım, cariyeniz size&#;&#; der sözünü bitiremeden oracıkta yığılıp kalır. Padişah bu durum karşısında müthiş derecede duygulanır, bir yandan gözünden akan yaşları silerken bir yandan da etrafındakilere şöyle buyurur: &#;Gerçek aşkı şu cariyeden öğrendim, zira aşık maşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.&#;

            (Şiirlerinde Selimi mahlasını kullanan Yavuz Sultan Selim HAN&#; ın aşağıdaki şiiri bu olay üzerine yazdığı belirtilir:

Osmanlı Türkçesi (Orijinal)

"Merdüm-i dideme bilmem ne füsûn etti felek,

 Giryemi kıldı hûn eşkimi füzûn etti felek
 Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
 Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek "

Türkiye Türkçesi:

Bilmem ki gözlerime nasıl bir büyü yaptı felek,

Gözlerimi kan içinde bırakıp gözyaşımı artırdı felek.

Pençelerimin korkusundan aslanlar bile tir tir titrerken

Beni gözleri bir ahuya esir etti felek.


 Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettiğinde bir süre orada kalır. Bu sırada kaldığı otağda görevli Mısırlı bir cariye vardır ki, Selim Han sabah çıkınca, geliyor, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyor, akşam olunca da Yavuz Selim Han çadırına dönüyor 

Bu cariye Yavuz Sultan Selim Hanı görür görmez âşık olur. Lâkin ümitsiz bir aşk!.. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padişahı Halife-i Rûy-i Zemin, diğer tarafta basit bir cariye “Derdi olan neylesin?”

Cariyenin aşkı dayanılmaz seviyeye ulaşıp da kalbine sığmaz hale gelince, ne yapacağını bilemez halde Padişaha açılmaya karar verir. Lâkin aradaki uçurumu düşününce koca sultanın karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamaz. Düşünür, taşınır ve bir yazıyla ilân-ı aşk etmeye karar verir. Bir not yazarak Selim Hanın yatağına bırakır. Notta sadece üç kelime yazılıdır: “Derdi olan neylesin?”

Akşam gelince notu gören Selim Han, bunun, çadırını süpüren cariyeye ait olduğunu anlar ve kâğıdın arkasına cevabını yazar: “Derdi neyse söylesin.” 

Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Cariye temizlik için çadıra geldiğinde kaparcasına kâğıdı alıp heyecanla okur. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye, kâğıdı çevirip önceki notunun altına şu cümleyi ekler: “Korkuyorsa neylesin?”

“Hiç korkmasın söylesin!”

Akşam olur. Halife çadıra döner. Kâğıdı okur ve cevabı yazar: “Hiç korkmasın söylesin!”

Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir! Aşkını o akşam halifeye söyleyecektir. O gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip beklemeye başlar

Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariye hemen ayağa kalkar. Selim Han “Buyurunuz, sizi dinliyorum” deyince, cariye bütün cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan kalbi yerinden fırlarcasına atarken, titrek ve mahcup bir sesle “Efendim” der. “Cariyeniz” ve cümlesini tamamlayamadan “Allah!” diye feryad ederek yığılıp kalır. Selim Han da çok hislenmiştir. Gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der: 

“Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.”

Tüm İçerikler

Rivayet odur ki; Yavuz Sultan Selim Han Mısır’ı fethettiğinde bir müddet orada kalır. İdareyi eline alıp kendi hâkimiyetini yerleştirmek için bu elzemdir. İstirahat ettiği otağını süpürüp temizleyen, yemeğini yapan Mısırlı bir cariye vardır. Yavuz Selim Han sabah erkenden çıkınca, cariye gelir, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlar, çıkıp gider. Akşam olunca da Yavuz Selim Han otağına döner.

Cariye nasıl olduysa birkaç defa Yavuz Sultan Selim Hanı uzaktan görür ve ona sırılsıklam âşık olur. Lâkin bu ümitsiz bir aşktır. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padişahı Halife-i Rûy-i Zemin, diğer tarafta esir bir cariye Fakat cariyenin aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşır ve kalbine sığmaz olur. Gece gündüz onu düşünür. En sonunda Halifeye açılmaya karar verir. Lâkin bu işi bir türlü becerememektedir. Aradaki uçurum cariyeyi iyice çıkmaza sokar ve kararsız hale getirir. Bir yandan aşkının dayanılmaz baskısı, diğer yandan aradaki devâsâ farkın kendine mâni olması arasında kıvranıp durur. Çok bocalayan ve nefsine de söz geçiremeyen cariye, Halifenin karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamadığından, yazıyla ilân-ı aşk etmeye karar verir. Ve üç kelimelik bir not yazarak Halifenin yatağına bırakır.

Kâğıtta sadece üç kelime yazılıdır: "Derdi olan neylesin?"

Akşam çadırına gelip de yatağının üzerinde küçük bir kâğıt parçası bulan Yavuz Sultan Selim Han, kâğıdı okuyunca bu notu yazanın, çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Ve kâğıdın arkasına cevabını yazar: "Derdi neyse söylesin."

Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Bir müddet sonra cariye temizlik için çadıra geldiğinde ilk iş olarak kâğıdı arar, bıraktığı yerde duruyor bulur. Kaparcasına alıp okuduğunda heyecanı bir kat daha artar. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye, kâğıdı çevirip dünkü notunun altına şu cümleyi ilave eder: "Korkuyorsa neylesin?"

Akşam olur. Halife çadıra döner. Yazılanları okur ve tekrar cevap yazar: "Hiç korkmasın söylesin."

Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir: Aşkını bu akşam halifeye söyleyecek; "Ne olacaksa olsun artık!" demektedir. Ve o gün temizliği bitirdiği halde gitmez. Yavuz Sultan Selim Han, akşam otağına dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariye, Halifeyi görünce hemen ayağa kalkıp temennâ eder, hürmetle durur.

Yavuz Selim Han "Buyurun, sizi dinliyorum" deyince, cariye bütün cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen bedenini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olmuş, boncuk boncuk ter içinde kalmıştır. Kalbi yerinden fırlarcasına, ürkek ve mahcup bir sesle "Efendim" der. "Cariyeniz, size" ve cümlesini tamamlayamadan oracıkta yığılıp kalır.

Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin, bu tertemiz aşkı karşısında koca Halife gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der:

"Gerçek muhabbeti şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda icap ederse ölür!"

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir