yeniçeri ağası nedir / Yeniçeri Ağası - Türkçe Bilgi

Yeniçeri Ağası Nedir

yeniçeri ağası nedir

Yeniçeri

Osmanlı ordusunun kara kuvvetlerindeki süvari ve piyade birliklerini gösteren şema

Yeniçeri Ocağı (Osmanlıca:&#;یڭیچری, çev.&#;'yeni asker'), Osmanlı İmparatorluğu'nda padişaha bağlı Kapıkulu'nun en büyük birimi olan, Avrupa'nın ilk modern daimi askeri ordusudur. Kesin kuruluş tarihi bilinmese de, on dördüncü yüzyılın son yarısında I. Murad () döneminde kurulduğu kabul edilir.

Yeniçeri Ocağı başlangıçta Ahilik temelinde kurulmasına rağmen daha sonra Bektaşîliğe yöneldi. Hanefî Mezhebi'ne mensup olan Yeniçerilerin taşıdığı İmâm-ı Â'zam bayrağı ocağın en büyük bayrağıydı. Ocağa asker alımı pençik adı verilen yöntemle, savaşlarda ele geçirilen her beş erkek esirden birinin kısa bir eğitim görmesi ve ardından yeniçeri yapılmasıyla gerçekleşti. Bunun yanında devşirme denen yöntem ile devletin hüküm sürdüğü topraklardaki Hristiyan çocuklar Müslüman yapılarak ocağa alındılar. Yeniçerilerin evlenmelerine müsaade edilmesiyle birlikte erkek çocukları da "kuloğlu" adı altında ocağa kaydedilmeye başlandı. Yeniçeri Ocağında "cemâat", "ağa bölükleri", "sekban bölüğü" ve bunlara bağlı toplam adet bölük/orta mevcuttu.

I. Selim () ile I. Süleyman () dönemlerinde yaşlı ve hudutlarda görev yapanlarla sınırlı olmak üzere evlenmelerine müsaade edildi. Yeniçeri çocuklarının "kuloğlu" adıyla ocağa kaydedilmelerine müsaade edilmesi ise ocağın sistemini temelden etkiledi. Ayrıca evlenmenin yaygınlaşmasıyla birlikte yeniçeriler kışlalarda değil kendi evlerinde kalmaya başladılar. III. Murad'ın saltanatında ise geleneksel kurallara riayet edilmeden Türkler ve diğer Müslümanlardan da ocağa adam alınmaya başlandı. Zamanla kuralların gevşemesi ve ödeneklerin azalmasıyla birlikte ticaret ve diğer işler yapmaya başladılar. yüzyılın ortalarına doğru ise devşirme sistemi kademeli olarak uygulamadan çıkmaya başladı. 'daki Buçuktepe İsyanı bilinen ilk yeniçeri isyanıydı. Bu tarihten itibaren yeniçeriler çeşitli sebeplerle isyan ve ayaklanmalara müdahil oldular. ve yüzyıllarda padişah ve sadrazamların indirilmesiyle sonuçlanan isyanlara müdahil oldular. Nizâm-ı Cedîd ve Sekbân-ı Cedîd gibi birliklerin kurulması sonucu isyan çıkardılar. Yeniçeri Ocağı II. Mahmud tarafından işlevini kaybettiği ve eski faydalarının kalmadığı öne sürülerek 'da kaldırıldı.

Yeniçerilerin İstanbul'da "Eski Odalar" ve "Yeni Odalar" adıyla anılan kışlaları mevcuttu. Bu kışlalar yeniçerilerin askerî ve sivil yaşamlarındaki tüm faaliyetlere ev sahipliği yapardı. Yeniçerilerin yemek pişirdikleri kazanlar kutsal sayılırdı. Bu kazanların savaşta kaybedilmesi durumunda o bölüktekiler görevden alınır ve bir daha o bölüğe kaydedilmezlerdi. Her orta ve bölüğün kendine özel nişanları vardı. Yeniçeriler "börk" adı verilen bir başlık takarlardı. "Çuha" adı verilen kumaştan yapılan mavi veya lacivert renkli cübbeye benzeyen ve "dolama" adıyla bilinen bir elbise giyerlerdi. Kılıç, kalkan, yatağan ve balta yeniçerilerin başlıca kullandıkları silahlardandı. Tüfek de yüzyıldan itibaren orduda yaygınlaşmasıyla yeniçeriler tarafından kullanılmaya başlandı. Yeniçeriler her üç ayda bir "ulufe" adıyla bilinen bir maaş alırlardı. Bunun yanında "düzen akçesi" ve "cülûs bahşişi" gibi isimlerle bahşiş alırlardı. Yeniçeriler suçlu oldukları zaman yalnızca yeniçeri ağasının emriyle yargılanırlar ve teşhir edilmezlerdi. Sefer olmadığı zamanlarda Yeniçeri Ocağında tüm askerlerin katıldığı düzenli talimler yapılırdı.

Yeniçeri Ocağının asker sayısı sınırların genişlemesine ve ihtiyaca göre değişiklik gösterdi. Yeniçeriler barış dönemlerinde başta Dîvân-ı Hümâyun muhafızlığı olmak üzere çeşitli hizmetlerde kullanılırlardı. Yeniçeri ağası ocaktaki en yetkili zabitti. Onun ardından ise sekbanbaşı ve kul kethüdası gelirdi. Her odanın çorbacı, odabaşı ve vekilharç denen görevli zabitleri mevcuttu.

Tarihçe[değiştir kaynağı değiştir]

Yeniçeri Ocağı ve Bektaşîlik[değiştir kaynağı değiştir]

Bir yeniçeri üniforması ve beyaz börk.

Bir yeniçeri üniforması ve beyaz börk.

&#;
Bir yeniçeri üniforması ve beyaz börk.

Çorbacıların börkünün üzerinde "süpürge sorgucu" vardır (Claes Rålamb, Rålambska dräktboken, )

Yeniçeriler başlarına Ahilere mahsus beyaz keçeden yapılan "börk" adı verilen başlık takarlardı. Bu başlığa "yeniçeri keçesi" de denirdi. Yeniçeriler ve sınırda görev yapan kul kardeşlerinden başkalarının beyaz börk takması yasaktı. Börk, yaklaşık 45 cm yüksekliğindeydi ve arkaya doğru devrilen ve "yatırtma" denilen bir bölümü vardı. Tiftikten yapılan bu bölüm, yeniçerilerin omuzlarını kaplayacak kadar genişti ve yürürken omuzlarına vururdu. Ayrıca, enseyi yağmur, kar ve soğuktan da korumaya yarardı. Börkün baş kısmı, parmak genişliğinde gümüş veya altından yapılan bir zırha sahipti ve en tepesinde demir bir çember bulunurdu. yüzyılda yaşayan diplomat Busbecq, börkü şu şekilde tanımlar:

Bunlar topuklarına kadar inen bir esvap giyerler; başlarındaki serpuş bir kaputun kolundan ibarettir, serpuşun bir kısmı başı sarar, bir kısmı da arkaya enseye çarpar, altlarında gümüşten müstatil biçimde yaldızlı madenî bir parça vardır.

Börkün ön kısmında, mücevherlerle süslenen ve -Busbecq'in de belirttiği gibi- müstatil bir biçimde "yünlük" adı verilen parlak bir metal kısım bulunurdu. Yeniçerilerin servetine göre değerli veya değersiz taşlarla süslenen bu kısım, en tepedeki demir çembere kadar uzanırdı. Börkler, yünlüklü veya yünlüksüz, üsküf veya kuka gibi farklı türlerde ve özelliklerdeydi. Yeniçeri keçeleri ilk zamanlar Bilecik'te yapılmasına karşın, I. Selim döneminde ocak dışından bazı kişilerin yeniçeri keçesi giyerek kendilerini yeniçeri gibi göstermeleri nedeniyle börkün yeniçeri kışlalarında yapılmasına karar verildi.Kavânîn-i Yeniçeriyân'da yüzyıl başında yeniçerilerin seferlerde keçe takmayı önemsemediklerinden bahsedilirken, yüzyıldaki muharebelerde keçe taksalar bile zamanla bu alışkanlığın terkedildiği ve keçenin yalnızca merasim ve törenlere mahsus bir giyecek haline geldiği bilinmektedir. Keçe takmayan yeniçeriler bunun yerine fes giyerek üzerine astar sararlardı. Yalnızca karakullukçu adıyla anılan en kıdemsiz yeniçeriler astar saramazlardı.

Yeniçeriler "çuha" adı verilen kumaştan yapılan mavi veya lacivert renkli bir elbise giyerlerdi. Cübbeye benzeyen ve "dolama" adıyla bilinen bu elbise diz altına kadar uzanırdı. Yürümelerini engellememesi için dolamanın etek kısmını gerektiğinde bellerindeki ipek veya iplikten imal edilen sırma çubuklu kuşaklarına sokarlardı. Bu kuşaklarda ayrıca bıçaklarını taşırlardı. Dolamanın yanında "Barânî" adı verilen yağmurluk çuha da verilirdi. Her yeniçeriye yedişer endâze yağmurluk çuha, bu çuhaların içine de yedişer endâze astarlık bez verilirdi; ayrıca gömleklik bez, sarık için yedi endâze tülbent ve senede bir kez her yeniçeriye "yaka akçesi" adıyla dikiş ücreti olarak ayrıca bir para verilirdi. Yeniçeri çorbacılarına, sekban bölükbaşılara, sekban ve zağarcılara "sobramani" denilen kaputluk yeşil çuha ve dikiş parası olarak da akçe para verilirdi. Sobramani ile yeniçeri kaputundan hariç solaklara "mirî çuha" adı verilen bir çuha daha verilir ve dikiş parası olarak da 60 akçe ödenirdi.

Her yıl, Yeniçeri ağasından başlayarak, ocak ağaları ve Yeniçeri katibi de dahil olmak üzere tüm ocak mensuplarına yaz ve kış mevsimleri için iki kez üst elbisesi, çuha ve kumaş verilirdi. Bahar mevsiminde verilen elbiselere "Bahariye", kış mevsiminde verilenlere ise "Zemistaniyye" denirdi. Ocağın komutanları, serpuşlarından ve çizmelerinin renklerinden tanınırlardı. Yaya ve cemaat kumandanları genellikle sarı renkli çizme giyerken; Kethüda bey, muhzırbaşı, başçavuş gibi ağa bölükleri zabitleri de sarı renkli çizme giyerlerdi. Ağa bölükleri ve yayabaşılar kırmızı, diğer küçük zabitler ise siyah renkli çizme giyerlerdi. Sarı renkli çizme giyen zabitler daha itibarlıydı. İngiliz gezgin George Sandys, 'da yeniçerilerin şehirde dolaşırken menekşe rengi elbise giydiklerinden bahseder. Fransız diplomat Philippe Canaye ise yılında padişahın Cuma namazına gidişinde cuma alayındaki yeniçerilerin kırmızı renkli kaftan giydiklerini ve şehirde dolaşırken gümüş bir asa taşıdıklarını, ancak bu asanın onları rahatsız ettiğini belirtir.

Yeniçerilerde başeski, bayraktar ya da vekilharç gibi kıdemlere yükselmeden sakal bırakmak yasaktı. Sakal bırakmak emeklilik ve hizmet etmekten kurtulma alameti sayıldığı için, nefer seviyesindeki kişilerin emekli edilecekleri zaman sakal bırakmalarına izin verilirdi.

Silahlar[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.