yetişkinlerde sarılık tedavisi / Sarılık Nedir? Sarılık Neden Olur? | NPİSTANBUL

Yetişkinlerde Sarılık Tedavisi

yetişkinlerde sarılık tedavisi

Hepatit (Sarılık)

HEPATİT

Hepatit kelime olarak "karaciğer iltihabı" anlamına gelir ve virüslere bağlı olarak gelişir. Genellikle karaciğerde büyümeye, hassasiyete ve bazen kalıcı hasar oluşmasına neden olur. Hepatit virüsler dışında çeşitli kimyasal maddeler, ilaçlar ve alkol alımı nedeniyle de oluşabilir.

Viral hepatit, karaciğere yerleşen çeşitli virüslerin neden olduğu en sık görülen bulaşıcı hastalıktır.

Özellikle Hepatit B virüsü enfeksiyonu gerek Türkiye’de, gerekse dünyada yaygın ve ciddi sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Sadece Hepatit B değil başta A ve C olmak üzere tüm hepatit çeşitleri sağlığımız açısından tehlike oluşturmaktadır.

VİRAL HEPATİT’İN FARKLI TİPLERİ NELERDİR?

Her biri farklı bir virüs tarafından oluşturulan en az sekiz tip viral hepatit bulunmaktadır.

Hepatit A:

Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde en çok çocuklarda, gelişmiş ülkelerde ise erişkinlerde görülmektedir.

Hepatit B

Hepatitin en sık görülen türüdür. Dünyada milyon, Türkiye’de ise milyon Hepatit B virüsü taşıyıcısı vardır.

Hepatit C

En tehlikeli olanıdır. Hastaların yarısında siroz hastalığına yol açar.

Hepatit D

Esas itibariyle hepatit B virüs taşıyıcısı olan ve damar içi uyuşturucu kullananlarda görülür.

Hepatit E

Bu hastalığın belirtileri hepatit A’ya benzer. Sıklıkla Hint Okyanusu bölgesinde, Afrika’da ve gelişmiş ülkelerde görülmektedir.

Yeni tanımlanan üç tane virüs hakkında çok az şey bilinmektedir. Son zamanlarda viral hepatit etkeni olduğu sanılan beş yeni virüs daha tanımlanmıştır.

Karaciğeri iltihaplandırarak hepatit oluşturan diğer hastalıkların virüsleri ise şunlardır. Soğuk algınlığı virüsü, su çiçeği virüsü, enfeksiyöz mononükleaziz virüsü ve sitomegalovirüs.

 

Viral Hepatit’in Bulaşma Yolları:

 

A

B

C

D

Yemek

<

 

 

<

Dışkı

<

 

 

<

Su

<

 

 

<

Aile İçi

<

<

q

<

Kurum İçi

<

<

 

 

Damar içi ilaç Kullanımı

q

<

<

<

Kan Nakli

u

<

<

<

Hemodiyaliz

 

 

 

 

Cinsel İlişki

q

<

l

<

Anal/Oral Cinsel İlişki

<

<

 

 

Ağız Yoluyla

<

u

 

 

Ev İçi Temas

<

<

 

 

Anneden Çocuğa Geçiş

 

<

l

<

<       : Geçtiği kanıtlanmıştır                      u      Nadiren geçer

q       : Geçtiği Şüphelidir                           l        Çok nadir geçer

 

Hepatit A ve E

Hepatit A en sık görülen hepatit çeşididir. Ağız yoluyla bulaşır. Virüsle bulaşık yiyecek ya da su alındığında ve tuvalet sonrası el yıkamama gibi basit temizlik kurallarına uyulmadığında görülür. Ayrıca midye ve istiridye gibi deniz ürünlerinden de bu virüsü kapmak mümkündür.

Hepatit B

Bu virüs kan ve kan ürünlerinin nakli ile bulaşabildiği gibi, küçük kesiklerden, kulak delinmesi, dövme yaptırılması, diş tedavisi, manikür, pedikür veya cinsel ilişki sırasında da bulaşabilir. Doğum esnasında annede virüs varsa, çocuğa geçebilir.

Hepatit C

Bu hepatit virüsü, kirli enjektör kullanımı, kirli kan ve kan ürünlerinin nakli ile bulaşır. Cinsel temas yoluyla ve anneden bebeğine geçtiği de bilinmektedir. Ancak hastaların üçte birinin hastalığı nereden ve nasıl aldığı saptanamamaktadır.

Hepatit D

Esas olarak virüs bulunduran kirli enjektör kullanımı veya kirli kan ve kan ürünlerinin nakli ile bulaşır. Bu virüs sadece hepatit B virüsü bulaşmış insanlarda hastalık yapmaktadır. Muhtemelen hepatit B ve D taşıyıcılarından geçmektedir.

Viral Hepatit’in Belirtileri Nelerdir?

En sık rastlanan belirtiler halsizlik, orta derecede ateş, kas ve eklem ağrıları, bulantı, kusma, dikkat azalması, müphrem karın ağrısı ve bazen “ishal”dir. Birçok hastada belirtiler hafiftir veya yoktur; bu nedenle teşhis edilemeyebilir. Hastaların küçük bir kısmında deride ve göz aklarında beliren sarılık, sarılığı takiben koyu renkte idrar ve açık renkte dışkı gözlenir. Kaşıntı olabilir. Sarılık ortaya çıktığında diğer belirtiler kaybolur. Bazı hastalar, hastalık sırasında 2, kg zayıflayabilirler.

Hepatit Olduğunuzda Renginiz Sarıya Dönecek mi, Yani Sarılık Olacak mısınız?

Hayır, birçok viral hepatit hastasında sarılık ortaya çıkmaz.

Peki Kimler Risk Altında?

Risk gruplarını sağlık personeli, uyuşturucu bağımlıları, homoseksüeller, çok sık cinsel partner değiştirenler, diyaliz hastaları, transplantasyon yaptıranlar ve ailesinde Hepatit B taşıyıcısı olanlar oluşturmaktadır. Hepatit C çok sessiz ve sinsi bir enfeksiyon olarak tanınır. Hepatit B gibi bulaşmasına karşın, seksüel yolla bulaşma riski B’ye göre daha düşüktür. Aynı zamanda taşıyıcı anneden bebeğe %1 gibi bir oranda geçme riski vardır. Genellikle çok geç bir aşamada fark edilir. Hepatit C Hepatit B’ye göre daha yavaş seyreder ve yine Hepatit B’ye göre kronikleşme riski daha fazladır (vakaların yüzde 80’i kronikleşir). Bu sebeple ileriki aşamada kansere çevirme riski daha yüksektir. Genellikle 20 yıl içersinde siroz gelişir ve zamanla kansere dönüşebilir. Ancak her iki virüs de bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde çok daha hızlı ilerler. Özellikle kanser, AIDS ve diyaliz hastalarında hastalık çok daha hızlı bir gelişim gösterir. Hepatit C için sadece tarama testleri yapılabilir ve şimdilik aşısı bulunmamaktadır. Ancak bilindiği gibi Hepatit B için aşı söz konusudur ve risk grubundakilerin hiç şüphesiz aşı olmaları gerekmektedir.

Ya Risk Altında Olmayanlar?

Hepatit B önlenebilir bir hastalıktır. Bugün hastanelerde doğan tüm bebeklere hepatit aşısı yapılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ülkede yeni doğanlara aşı yapılmasını şart koşmuştur. Ayrıca bebekler dışında aşı yaptırmak isteyenlerin aşı yaptırmasında da hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Dünyada milyon kişinin Hepatit B taşıyıcısı olduğu düşünüldüğünde geç kalmadan aşı yaptırmanın önemi ortaya çıkar.

Tekrar Hepatit Olur muyum?

Evet, çünkü en az beş veya daha fazla hepatit virüsü vardır. Bunlardan herhangi birini, herhangi bir zamanda alırsanız hepatit olursunuz. Hastalığı geçirdikten ve virüse karşı bağışıklık oluştuktan sonra aynı virüsü daha sonra alsanız bile hastalık oluşmaz. Bununla beraber, bazen B, C ve D hepatit virüsler yeniden hastalık oluşturabilirler.

Yatakta Yatmalı mıyım?

Zorunlu değildir. Kural şöyledir: Kendinizi iyi hissediyorsanız, kalkıp dolaşabilirsiniz, yorgun hissediyorsanız yatmanız doğru olacaktır.

Ben ve Ailem İçin Tehlike Nedir?

Aynı evi paylaşan bireylerden birinde A, B, C veya E hepatit görülmesi diğer bireylere bulaşma riski doğurur. Gerekli kurallara uyulması yanı sıra, evdeki bireylere A hepatit için gamma globülin, B hepatit için hiper immün gamma globülin, hepatit A ve B aşıları uygulanması koruyucudur.

Özel Bir Diyet Uygulamam Veya Vitamin Alamam Gerekli mi?

Kolay sindirilen ve kaloriden zengin (çorba, komposto ve meyve suları) yiyeceklerin yenmesi yeterlidir. Birçok hastada halsizlik ve bulantı olması nedeniyle hafif bir kahvaltı gün boyunca yeterli olmaktadır. Öğünler arasında yukarıda belirtilen yiyeceklerin alınması uygun olur. Vitamin almanın etkisi henüz bilinmemektedir.

Alkol Alabilir miyiz?

Alacağınız alkol hasta karaciğerinizi daha da yoracaktır. Alınmaması daha uygun olur.

Cinsel Hayatım Devam Edebilir mi?

Cinsel hayatın sürmesi hastalığın gidişini etkilemez. Ancak özellikle hepatit B’yi eşinize geçirme riski vardır. C hepatit için bu risk düşüktür. Prezervatif kullanırsanız bu tehlike ortadan kalkacaktır.

Yemek Yapabilir miyim?

Hepatit A ve E geçiriyorsanız bulaştırma riski olması yüzünden hem yemek yapmanız, hem de ailenizin yaptığınız yemekleri yemesi sakıncalıdır. Hepatit B, C ve D için böyle sakınca yoktur.

Bu Hastalık Ne Kadar Sürer?

Belirtilerin aniden ortaya çıkışını takiben birkaç hafta, bir veya iki ay içerisinde  hastalık belirtileri geriler. Erişkin hastaların % kadarı % hastada kronik hepatit veya taşıyıcılık gelişir. Hepatit C başlangıç döneminde bazen tanınmaz. Hastalık, mikrobun alınışından aylar ile yıllar sonra ortaya çıkabilir. Hepatit C hastalarının yarısından fazlasında belirtiler ve serum bulguları devam eder ve kronik hepatit gelişir. Hepatit B hastalarını yakalayan D hepatit virüsü, hepatit B’den daha ağır bir hastalık tablosu oluşturur, ancak hastalık birkaç ay sonra iyileşir.

Doktorumu görmeye ne kadar zamanda bir gitmeliyim?

Kan testleri hastalığın tamamen geçtiğini gösterinceye kadar doktorunuza gitmelisiniz. Kan testlerindeki bozukluk 6 aydan fazla sürerse hastalığın kronikleşmesi söz konusu olduğundan dikkatli olunmalıdır.

Hepatitin Komplikasyonları Nedir?

A, B, D, E hepatit hastaların çoğu tamamen iyileşirler. Birkaç ay ara ile hafif alevlenme atakları görülebilir. Her atak ile öncekinden daha hafif geçer. Ancak bu tekrarlanmalar, tam iyileşme olmayacağını göstermez. Hepatit A nedeniyle ölüm oranı, D ve B hepatite göre daha azdır. E hepatite bağlı ölüm oranı ise bilinmemektedir. Hepatit B hastalarını %’unda ve hepatit C vakalarının %80’den fazlasında kronik karaciğer hastalığı gelişir. Kronik hastalık hafif seyredebileceği gibi ilerleyerek siroza da neden olabilir. Kronik persistan ve kronik aktif hepatit olarak tanımlanan ve hastalık aktivitesini gösteren iki tip kronik karaciğer hastalığı vardır; ancak hasta karaciğerde aynı anda farklı bölgelerde bu farklı tipler bulunabilir. Kronik hepatit sonunda siroz ile sonuçlanır. Genellikle hastalığın seyrini takip etmek için biyopsi yapılır. Akut hepatit sonrasında kronik karaciğer hastalığı gelişiminin nedenleri  henüz bilinmemektedir.

Hepatit Kanser Nedeni Olabilir mi?

Kronik hepatit B taşıyıcılarında ve kronik hepatit C hastalarında karaciğer kanseri yüksek oranda görülmektedir.

Sonuç

Viral hepatitlerin bazı türleri ülkemizde çok sık görülmektedir. Bazı türleri oldukça bulaşıcı olan bu hastalık, çoğunlukla farkına varmadan geçirilmektedir. Hastaların bazıları ölmekte; bazıları da kronik hastalığa maruz kalmaktadır. Virüsün bulaştığı insanların birçoğu da hastalanmayıp taşıyıcı olmakta ve kendilerinde bulunan virüs farkında olmadan başka insanlara bulaştırarak onların da hepatit veya hepatit taşıyıcısı olmalarına neden olmaktadır. Hepatit B virüsünü taşıyan gebe annelerin, doğumu takiben çocuklarının aşı  ve pasif bağışıklık ilk korunmaları gerekmektedir. Hepatit B aşısının virüs bulaşmadan önce yapılmasının iltihabını ortaya çıkmasını önlemede yeterli ve güvenli olduğunu gösterilmiştir. Bu aşıyı bütün çocuklara, işlerinde kan ile temas ihtimali olan insanlara ve birden fazla cinsel partneri olanlara öneriyoruz. İnterferon tedavisi bazı hepatit B ve C hastalarında etkilidir.

Hepatit B ve C’ye Karşı Korunma Yolları Nelerdir?

Hepatit B ve C’nin tedavisi oldukça güç olduğu için aslında en iyisi ve doğrusu bu hastalığa karşı korunmaktır ve korunmanın yollarını şu şekilde sıralanır:

  • Hepatit hakkında bilgi sahibi olmak.
  • Aşı yaptırmak.
  • Hijyen kurallarına dikkat etmek.
  • Cinsel yolla bulaşmasını engellemek için prezervatif kullanmak.
  • Kuaförlerde ve berberlerde kullanılan aletlerin steril olmasına dikkat etmek.
  • Diş tedavilerinde gerekli önlemleri almak.
  • Kan almada ve vermede kanın virüssüz olduğuna emin olmak.
  • Hepatit riskinin olduğu yerlere seyahatte immoglobin yaptırmak

Gastroenteroloji doktorlarımızdan muayene randevusu almak için, 77 99 nolu telefondan arayabilir veya e-randevu hizmetimizden yararlanabilirsiniz.

Sarılık Nedir? Sarılık Belirtileri ve Tedavisi

Sarılık, ciltte ve gözün beyazlarında oluşan sarımsı bir renk tonunu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Sarılık, kanda bir atık madde olan bilirubin birikmesinden kaynaklanır. Bebek sarılığı, özellikle gebelik haftasından önce doğan bebeklerde (erken doğmuş bebekler) ve bazı emzirilen bebeklerde yaygın bir durumdur. Bebek sarılığı sıklıkla karşılaşılan bir durumdur, çünkü bir bebeğin karaciğeri kan dolaşımındaki bilirubinden kurtulmak için yeterince gelişmiş değildir. Bazı bebeklerde altta yatan bir hastalık bebek sarılığına neden olabilir.

SARILIK BELİRTİLERİ

Yenidoğan sarılığı bebeklerde uyku halinde arış,, dışkı ve idrar renginde değişme, emme güçlüğü gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Sarılık kafada başlar ve vücuda yayılır. Artan sarılıkta en son el ve ayaklar sarı renk alır. 

Daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde sarılık belirtileri şunlardır:

- Göz içi ve ciltte sarılık

- Kaşıntı

- Halsizlik/yorgunluk

- Koyulaşan idrar

- Açık renkli dışkı

- Karın ağrısı

- Kilo kaybı

- Ateş

SARILIK NEDENLERİ

Sarılık, çoğunlukla çok fazla bilirubin üretimine neden olan veya karaciğerin ondan kurtulmasını önleyen altta yatan bir bozukluğun bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bunların her ikisi de bilirubinin dokularda birikmesine neden olur.

Sarılık yaratabilecek altta yatan durumlardan bazıları:

- Karaciğerin akut iltihabı 

- Safra kanalının iltihaplanması: 

- Safra kanalının tıkanması 

- Hemolitik anemi

- Gilbert sendromu

- Kolestaz

Sarılığa neden olabilecek  daha nadir durumlar ise şunlardır:

- Crigler-Najjar sendromu 

- Dubin-Johnson sendromu

- Yalancı sarılık

Sarılık

Yeni doğan bebeklerden, yetişkinlik çağına kadar her yaştan kişide görülebilen ve çok çeşitli sağlık sorunlarının varlığına işaret edebilen önemli bulgulardan biri sarılıktır. Genellikle gözün beyaz kısmında sararma ve cilt renginin sarıya dönmesiyle tanınan sarılık, önemli sağlık problemlerinin habercisi olabildiğinden, sarılık hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olunması oldukça önemlidir.

Sarılık Nedir?

Sarılık; kandaki bilirubin molekülünün yoğunluğunun normal sınır değerinin üstüne çıkması sonucu, vücut dokularının renginde sararma görülmesi durumudur. Bu anlamda, bilirubin metabolizmasını yakından ilgilendiren her türlü patolojik durum sarılık ile sonuçlanabilir. Bir diğer ifadeyle, sarılık bir hastalık değil; ancak çeşitli hastalıkların gelişim sürecinde ortaya çıkabilen bir bulgudur.

Sarılık, belirli bir seviyeye kadar hayatı tehdit eden bir durum olmamakla birlikte, ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Çok yüksek seviyelere ulaşan bilirubin miktarı, yaşamı tehdit edebilen veya vücutta kalıcı hasara yol açabilen sorunlara sebep olabilir.

Sarılık Nasıl Gelişir?

Sağlıklı kişilerde, kana kırmızı rengini veren ve oksijen taşınmasından sorumlu kırmızı kan hücreleri olan eritrositler, yaşlandıkça dalakta yıkıma uğrar ve yerlerini genç hücreler alır. Dalakta yıkılan kırmızı kan hücrelerinden, oksijen taşınmasında kullanılan hemoglobin adlı molekül açığa çıkar. Demir içeren hemoglobin, kana kırmızı rengini veren maddedir. Hemoglobin yıkıldığında ise, demir molekülden ayrılır ve kalan protein parçası öncelikle yeşil renkli biliverdin molekülüne, ardından da sarı renkli bilirubine parçalanır.

Bu süreçte oluşan bilirubin molekülü hızla karaciğere taşınır. Karaciğerde çeşitli biyokimyasal işlemlere tabii tutularak çözünebilen forma dönüştürülür ve safra içine atılır. Safra kesesi yoluyla bağırsak sistemine aktarılan bilirubin, burada bulunan mikroorganizmalarca yıkılarak dışkıya rengini veren sterkobilin molekülüne dönüşür ve vücuttan atılır. Az miktarda bilirubin ise bağırsak tarafından kana geri emilir ve böbrekler vasıtasıyla vücuttan uzaklaştırılır. İdrara sarı rengini veren de bilirubindir.

Sarılık durumu ise tüm bu doğal mekanizmaların herhangi bir aşamasında meydana gelen aksamalar sonucu, bilirubin molekülünün kanda ve dokularda birikmesiyle ortaya çıkar. Kanın yıkım sürecinde hızlanma gibi bilirubin üretiminin arttığı durumlarda, karaciğer hastalıkları gibi bilirubinin işlenemediği durumlarda veya safra yollarının tıkanıklığı gibi bilirubinin atılamadığı durumlarda; kandaki bilirubin miktarı hızla yükselir ve öncelikle göz sklerasında (göz akı), ardından ciltte sarılık ortaya çıkar.

Sarılık Ne Zaman Ortaya Çıkar?

Sarılık bulgusunun ortaya çıkması için kandaki bilirubin değerinin belirli bir seviyeye ulaşması gerekir. Sağlık bir kişide kanda karaciğer tarafından işlenmiş bilirubin değeri mg/dl iken; toplam bilirubin değeri 0,,2 mg/dl arasında olmalıdır. Bilirubin değeri, 3 mg/dl değerini aştığında, sarılık göz aklarında fark edilmeye başlar. Bilirubin miktarı artmaya devam ettikçe önce baş ve boyun cildinde, ardından vücudun geri kalanında cilt sarı renk alır.

Sarılık Tehlikeli Midir?

Sarılığın erken safhalarında bilirubin değeri vücutta belirgin bir etkiye yol açmaz. Bununla beraber, özellikle yeni doğan bebeklerin çeşitli hastalıklarında, bilirubin değerinin aşırı yükselmesi durumunda (17 mg/dl’nin üstünde) ciddi bulgular gelişmeye başlar.

Bilirubin bu seviyeye ulaştığında, kan beyin bariyerini aşarak beyindeki çeşitli bölgelerde birikir ve beyin dokusunun hasar görmesine neden olur. Bunun sonucunda kernikterus adı verilen, çeşitli hareket bozukluklarıyla karakterize nadir görülen bir nörolojik hastalık ortaya çıkar. Kernikterus, tedavi edilmediği takdirde kalıcı olabilir veya ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle, bilirubin seviyesinin erken dönemde kontrol altına alınması ve kanda uzun süre yüksek seviyede kalmasına izin verilmemesi oldukça önemlidir.

Sarılık Neden Olur?

Sarılık; bilirubin metabolizmasında rol alan herhangi bir bölgeyi ilgilendiren çok çeşitli hastalıkların gelişim sürecinde karşılaşılabilen bir bulgudur. Bu anlamda, sarılık tespit edilen bir hastada, altta yatabilecek çok çeşitli hastalık olduğundan, tanıya yönelik işlemler büyük önem kazanır.

Genel anlamda, bilirubin metabolizması karaciğer merkezli olduğundan, bilirubinle ilişkili hastalıklar karaciğere göre sınıflandırılır. Bu doğrultuda, karaciğer safhası öncesindeki bilirubin oluşum süreciyle ilişkili durumlara pre-hepatik; karaciğerdeki bilirubin metabolizmasıyla ilgili durumlar hepatik; karaciğer safhası sonrası, bilirubinin uzaklaştırılması süreci ile ilgili sorunlar ise post-hepatik sebepler olarak sınıflandırılır. Aşağıda bu sınıflandırma doğrultusunda sarılığa yol açan nedenler özetlenmiştir:

Bilirubin Üretiminin Arttığı Durumlar (Pre-hepatik Sebepler)

•Hemolitik anemi: Hemoliz, kanın yıkıma uğramasına denir. Kandaki hücreleri olağanüstü şekilde yıkıma uğratan hastalıklarda, bilirubin miktarı artar ve sarılığa neden olur. Hemolitik anemi, otoimmün mekanizmalar (vücudun bağışıklık sisteminin kendi kendine yol açtığı hastalık durumu) sebebiyle gelişebildiği gibi, herediter sferositoz gibi kalıtsal da olabilir.

•Orak hücreli anemi: Kırmızı kan hücrelerinin normal şeklinden orak şekline dönüşmesi ve devamında fonksiyonunun bozulmasıyla seyreden bu hastalıkta, orak şekilli hücreler yıkıma uğrar ve bilirubin miktarını artırır.

•Akdeniz anemisi (talasemi): Oksijen taşımadan sorumlu hemoglobin molekülünün yapısındaki genetik bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan talasemide, yoğun kırmızı kan hücresi yıkımı mevcuttur.

•Enfeksiyonlar: Sıtma gibi doğrudan kırmızı kan hücrelerini hedef alan enfeksiyonlarda bilirubin miktarında ciddi artış görülür.

•Hipersplenizm: Dalağın çeşitli sağlık sorunları nedeniyle büyümesi sonucu, kırmızı kan hücresi yıkımında artış yaşanır ve bilirubin miktarı artar.

Bilirubin Metabolizmasının Aksadığı Durumlar (Hepatik Sebepler)

•Karaciğer yetersizliği ve siroz: Çeşitli sağlık sorunları sonucunda karaciğer dokusunun harabiyeti ve fonksiyonunun bozulması, bilirubin gibi maddelerin işlenemeden vücutta birikmesiyle sonuçlanır.

•Alkol kullanımı: Kronik alkol tüketimi, karaciğer dokusuna zarar vererek bilirubin metabolizmasını sekteye uğratır.

•Hepatitler: Özellikle hepatit B virüsü gibi viral enfeksiyonlar sonucunda, karaciğer hücreleri yaygın olarak hasara uğrayarak bilirubin birikimine yol açar.

•Primer biliyer kolanjit (eski adı primer biliyer siroz): Otoimmün rahatsızlıklardan kaynaklanan karaciğer dokusundaki safra kanallarının harabiyeti sonucu, yaygın karaciğer hasarı gelişir ve kandaki bilirubin miktarı artar.

•Kanser: Karaciğer dokusunu hedef alan birincil karaciğer tümörleri veya başka organlardaki kanserin karaciğere metastazları (ikincil karaciğer tümörleri), karaciğer fonksiyonlarını bozarak sarılığa yol açabilir.

•Bazı romatolojik hastalıklar: Sistemik lupus eritematozus gibi romatolojik hastalıklar karaciğer dokusunu hedef alabilir ve sarılık ortaya çıkabilir.

•İlaç yan etkileri: Bazı ilaçlar karaciğerde hasara yol açarak bilirubin miktarını yükseltebilir. Bu ilaçlar arasında çeşitli antibiyotikler, epilepsi ilaçları ve analjezikler yer alır.

•Bazı kalıtsal hastalıklar: Crigler-Najjar sendromu, Dubin-Johnson sendromu, Rotor sendromu, Gilbert sendromu gibi karaciğerdeki bilirubin metabolizması bozukluğuyla seyreden bazı genetik hastalıklarda da sarılık ortaya çıkar.

Bilirubinin Vücuttan Uzaklaştırılamadığı Durumlar (Post-hepatik Sebepler)

•Safra kesesi taşı: Çeşitli nedenler etkisiyle safra kesesi içerisinde oluşan taşların safra yollarını tıkaması sonucu, safranın oniki parmak bağırsağına (duodenum) atılımı engellenir ve kandaki bilirubin düzeyi artar.

•Safra yolu enfeksiyonları: Safra yollarının ve safra kesesinin çeşitli mikroorganizmalar tarafından enfekte olması hem taş oluşumuna yol açar hem de safranın oniki parmak bağırsağına atılımını bozarak sarılığa neden olur.

•Kanser: Özellikle pankreas kanseri ve safra yolu tümörlerinde, safra oniki parmak bağırsağına atılımının engellenmesi sebebiyle sarılık ortaya çıkar.

•İltihaplı bağırsak hastalıkları: Bağırsak iltihaplanmalarında çeşitli seviyelerde oluşan tıkanıklıklar sebebiyle kanda bilirubin düzeyi yükselebilir.

Yeni Doğan Sarılığı

Sarılık, özellikle yeni doğan bebeklerde oldukça sık görülen bir durumdur. Yeni doğan sarılığı; yetişkinlerde görülen formuna göre farklı sağlık sorunlarıyla ilişkilidir ve bazen fizyolojik olarak da ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bebeklerde sarılık tespit edildiğinde, bunun bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilmeli ve kesin tanı konularak tedavisi planlanmalıdır. Aşağıda yeni doğan bebeklerde sarılığa yol açan durumlar özetlenmiştir:

Fizyolojik Sarılık

Yeni doğan bebeklerde karaciğer ve mide-bağırsak sistemlerinin tam olarak olgunlaşmaması nedeniyle geçici süreyle sarılık görülmesine fizyolojik sarılık adı verilir normal olarak değerlendirilen bir durumdur.

Anne Sütü Sarılığı

Özellikle yeni doğan bebeklerde mide-bağırsak sistemi henüz tam olgunlaşmadığından ve bağırsak içindeki yararlı bakteriler tam gelişmediğinden, anne sütü ile beslenme sonrası karaciğerden bağırsağa ve oradan da kana geri geçen bilirubin düzeyinde artış ortaya çıkabilir. Bu doğrultuda iki farklı anne sütü sarılığından söz edilir:

•Erken anne sütü sarılığı

Doğumu takiben ilk 7 gün içinde gerçekleşir ve tam olgunlaşmayan bağırsak sistemi sebebiyle oluşur. Tedavisinde anne sütü ile beslenme sıklaştırılır.

•Geç anne sütü sarılığı

Doğumun ardından ilk 7 gün sonrasında ortaya çıkan sarılıktır ve sebebi artmış bilirubin metabolizmasıdır. Tedavisinde anne sütü ile beslenme sıklığı azaltılır.

Erken Doğum

37 haftalık gebelikten önce doğan bebekler prematüre kabul edilir. Prematüre bebeklerin çeşitli vücut sistemleri tam olgunlaşmadığından bazı hastalıklara yatkınlık söz konusudur. Bu anlamda, prematüre bebeklerde daha erken sarılık gelişebildiği gibi, gelişen sarılık da daha uzun sürebilir.

Doğum Travması

Normal doğum esnasında bebek vücudunun çeşitli bölgelerinde kanamalar veya şişlikler gelişebilir. Basit kanama bölgelerindeki kanın vücut tarafından giderilmesi sırasında çok miktarda bilirubin ortaya çıkacağından, kısa süreli sarılık gelişebilir.

Geç Doğum (Postmatürite)

42 haftadan fazla süren gebeliklerde geç doğum söz konusudur. Bu durumda, bebek anne karnındayken çeşitli vücut sistemleri açısından bazı riskler ortaya çıkar. Bunların başında kan hücrelerinin çok sayıda üretilmesine bağlı olarak sarılığa yatkınlık gelmektedir.

Diyabetik Anne Bebeği

Diyabet hastalığı olan annelerin bebeklerinde, aynı geç doğum durumunda olduğu gibi, kan hücreleri çok üretildiğinden sarılık gelişme riski yüksektir.

Kan Uyuşmazlığı

Annenin kan grubuyla bebeğin kan grubunun farklı olduğu durumlarda, kan uyuşmazlığı ortaya çıkar. Sıklıkla ikinci ve sonraki gebeliklerde, doğum esnasında gelişen kanamalar sırasında anne kanı, bebeğin kanıyla karışarak kan hücrelerinin erkenden yıkılmasına ve dolayısıyla bilirubin seviyesinin artmasına sebep olur.

Biliyer Atrezi

Yeni doğan bazı bebeklerde, safra yollarının gelişmemiş olması nedeniyle karaciğerde üretilen safra oniki parmak bağırsağına atılamaz. Bu durumda safra, karaciğerde birikerek yaygın karaciğer hasarına yol açar. Tedavi edilmediğinde ciddi karaciğer yetersizliğine ve ölüme yol açan biliyer atrezi, yenidoğanlarda hayatı tehdit eden sonuçları olan bir sarılık nedenidir.

Neonatal Hepatit

Yeni doğan bebeklerde, doğum sonrası çeşitli enfeksiyon etkenleri sonucu hepatit gelişebilir. Hepatit sarılık oluşmasında önemli bir etkendir.

Sepsis

Yeni doğan bebeklerin kanında bazı mikroorganizmalar tarafından yaygın enfeksiyonun gelişmesine sepsis adı verilir. Hayatı tehdit edici bu duruma ciddi sarılık eşlik edebilir.

Kalıtımsal hastalıklar

Bilirubin metabolizmasının çeşitli aşamalarını ilgilendiren farklı genetik hastalıkların seyrinde sarılık görülebilir.

Sarılık Tedavisinde Neler Yapılır?

Sarılık, çok çeşitli sağlık sorunları nedeniyle ortaya çıkabildiğinden, tedavisinin gerektiği şekilde yapılabilmesi öncelikle altta yatan hastalığın doğru tespit edilmesine bağlıdır. Bu doğrultuda, hekim tarafından hastanın detaylı hastalık öyküsü sorgulanır ve ayrıntılı fizik muayene yapılır. Gerekli görüldüğünde, ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurularak kesin hastalık tanısı konur. Tedavi ise tanıya göre şekillendirilir.

Sarılığa yol açan hastalığa göre aşağıdaki tedavi yöntemlerine başvurulur:

•Pre-hepatik sebeplerde söz konusu olan kan hastalıklarının tedavisi yapılır. Bu doğrultuda, altta yatan enfeksiyona yönelik antibiyotik tedavisine başvurulurken, gerekli görüldüğü durumlarda dalağın ameliyatla çıkarılması (splenektomi) gündeme gelebilir. Ayrıca, bağışıklık sisteminin kan hücrelerini hedeflediği durumlarda antikor içerikli özel serum tedavileri (intravenöz immunglobulin) uygulanabilir.

•Orak hücreli anemide, hücrelerin oraklaşmasını tetikleyen dış ortamlardan ve ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır. Bu noktada, uzman bir hekimin yönlendirmesine göre hareket edilmelidir.

•Hepatik sebeplerde, karaciğer hasarının önlenmesi amaçlanır. Sarılığa sebep olan viral hepatit, romatolojik hastalıklar gibi rahatsızlıkların spesifik tedavileri yapılır. Cerrahi müdahale gerektiren durumlarda operasyon planlanır.

•Karaciğer hasarına yol açan aşırı alkol ise tüketimine son verilmelidir.

•Post-hepatik sebeplerde; safra yollarının ince bağırsağa boşalmasının tekrar sağlanması hedeflenir. Buna yönelik olarak çeşitli girişimler yapılabilir, safra kesesinin ameliyatla alınması gündeme gelebilir. Enfeksiyon durumlarında antibiyotik tedavisi uygulanır.

•Yeni doğanlarda görülen sarılıklarda, öncelikle sarılığın sebebi kesin olarak tespit edilmelidir. Fizyolojik sarılık durumlarında bebek sıkı takip edilir. Anne sütüne bağlı sarılıklarda, rahatsızlığın geliştiği zamana göre anne sütü ile beslenme sıklığı yeniden düzenlenir.

•Bilirubin yüksek seviyelere ulaştığında, bebeklere fototerapi yapılması gündeme gelebilir. Fototerapi sayesinde, kandaki bilirubin ultraviyole altında biyokimyasal değişim gösterir ve böbrekler vasıtasıyla vücuttan uzaklaştırılabilecek forma dönüşür. Özellikle prematüre bebeklerde başvurulan bir yöntemdir.

•Biliyer atrezi gibi hastalıklarda, erken dönemde müdahale (Kasai ameliyatı veya bazı seçilmiş durumlarda Karaciğer nakli) hayat kurtarıcı olabilir.

•Karaciğer yetersizliği, sirozu gibi durumlarda tedavi için karaciğer nakli gündeme gelebilir.

Sarılık nasıl ge&#;er? Sarılık hastalığı riskli midir, tedavisi nasıl yapılır?

Sarılık genellikle bebeklerde görülen cilt ve göz akının sarı renkte olduğu tıbbi bir durum olarak öne çıkar. Hastalık olmayan sarılık pek çok hastalığın sonucu olan bir belirtidir.

Sarılık nasıl geçer?

Sarılık hastalığı ciddi sonuçlara neden olarak beyinde kalıcı hasara yol açabilir. Sarılık hastalığının tedavisi de nedeni altında yatan hastalığa göre tedavi yöntemi belirlenir. Özellikle Hemolitik Sarılık Tedavisi ile kırmızı kan hücrelerinin üretimini etkileyen koşullar düzenlenir. Hepatosellüler sarılık ise karaciğerden kaynaklanmaktadır. Bunun tedavisi için de Hepatosellüler sarılık tedavisi uygulanır. Ağır tedavide ise hastaların karaciğer nakli olmaları da gerekebilir. Özellikle sarılık nasıl geçer diye merak ediliyor. Tıkanıklıktan kaynaklanan sarılık vakalarında ise özellikle safra kesesi taşı neden olabilir. Safra kesesi taşlarının onarılması ile birlikte bu sarılık türü de geçer.

Sarılık hastalığı riskli midir, tedavisi nasıl yapılır?

Sarılığa neden olan pek çok hastalık türü bulunmaktadır. Sarılık için kullanılan tedavi yöntemleri genel olarak sarılığın altında yatan nedeni tedavi etmeye yönelik kullanılır. Sarılığa neden olan pek çok neden bulunmaktadır. Özellikle sarılık pankreas ve ya safra yolu kanserlerinden kaynaklanabilir. Bunun en yaygın semptomu ise karın ağrısı olarak bilinmektedir.

Kişilerde herhangi bir karaciğer hastalığı bulunuyorsa bu da sarılık hastalığına neden olabilir. Yetişkinlerde görülen sarılık genellikle tedavi gerektirmez. Sarılık hastalığına neden olan hastalıklar tedavi edildiği takdirde sarılık hastalığına da çözüm bulunabilir. Yaz aylarında daha çok görülen sarılık yaygın iltihabi bir hastalıktır. Bulaşıcı özelliği de bulunan sarılık tedavi edildiği takdirde kolay atlatılabilir.

Yenidoğan sarılığı nedir?

Yenidoğan bebeklerde sarılık çok sık görülür. Bebeklerin doğduğu ilk 28 günde çoğu bebekte sarılık görülebilir. Fizyolojik olarak öne çıkan bu hastalık tehlike sınırına da ulaşmaz. Yenidoğan bebeklerde sarılık yaklaşık 2 hafta içerisinde kendiliğinden geçebilir. Bebeklerin vücudundaki Bilirubin maddesinin birikmesi ile sarılık hastalığı ortaya çıkar.

Sarılığın erken teşhis edilmesi ve takibinin yapılması da çok önemlidir. Bebeklerdeki sarılık genel olarak normal sarılık, emzirme sarılığı ve anne sütü sarılığı olarak üçe ayrılır. Anne sütünün yetersiz kaldığı bebeklerde emzirme sarılığı çok sık görülür. Karaciğer gelişimini tamamlayamayan bebeklerde de doğumun ardından normal sarılık görülebilir.

Bebeklerde bağırsak yolu ile kandaki biluribinin atılmaması ile anne sütü sarılığı görülebilir. Yenidoğan bebeklerde görülen bu sarılıklar doğru yöntemler ile tedavi edilmelidir. Bebeklerde kandaki bilirubin maddesini eritmek için fototerapi uygulanır. Bebeğin tüm kıyafetleri çıkarılarak ışık tedavisi de uygulanır. Kan değişimi ile birlikte bebeğin kanının tümü değiştirilir. Ayrıca bilirubin oluşmasını engelleyici ilaç tedavisi de uygulanır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir