yüze jilet vurma haram mı / Çarşaf, sarık giymek, sakal bırakmak - Dinimiz İslam

Yüze Jilet Vurma Haram Mı

yüze jilet vurma haram mı

  • Hola soy Carlos. Ingrese a La Red Sanar por intermedio de una persona conocida. Era el dueño de la verdad, juzgaba a todo el mundo, no aceptaba una crítica. Pero con mucho esfuerzo y trabajo interior lo pude superar, me costó y mucho. Hay días en que parece imposible, pero no lo es, tampoco es una solución mágica que desaparece de un día para otro, esto es el día a día. Me hizo crecer como ser humano, a poder relacionarme muchísimo mejor con personas que antes no podía. Realmente estoy eternamente agradecido a todos mis coordinadores y a los alumnos/pacientes por apoyarnos y darnos las fuerzas necesarias en esos momentos en que perdíamos un poco el rumbo. Espero que con este testimonio pueda ayudar a alguien que lo precise como yo lo precise en su momento a dar el puntapié inicial para reacomodar mi vida.

    Carlos

  • Hola, soy José luis Acosta llegue a la Red Sanar en el año 2019, participo en los talleres que ofrecen los nodos para el herido psicológico, y veo como las personas son tratadas con amor curando sus heridas y evolucionan positivamente, me llamo mucho la atención que el que llega a la Red Sanar no se va, los psicoeducadores  ponen un montón de amor que es lo que le destaca, nunca había visto gente con tanta vocación de servicio y ganas de hacer bien su trabajo, En lo personal me potencio 100 x 100, me permitió observar la realidad del lado positivo, el de la solidaridad, empatía y conocimiento al servicio del otro en comunión y comunidad. Te recomiendo Sed Sanar.

    José luis Acosta

  • Soy Silvia Corvalán .y llegue a la red sanar , por medio de Celsa y Carmen , amigas q estaban concurriendo, por 20 años , sufrí de ataques de pánico , pasando por varias terapias, teniendo ciertos alivios o mejoras temporales, a través de mi fe en Dios , en la red , encontré la estabilidad emocional q necesitaba , además de reestructurar mis pensamientos , ahora soy una persona más asertiva y sabiendo manejar mis crisis q casi no están más , gracias. Ahora me encuentro realizando el curso para psicoeducadora , teniendo la meta de retribuir lo recibido pudiendo ayudar como me ayudaron

    Silvia Corvalán

  • El comienzo en Red Sanar que ya lleva unos 4 años fue un milagro para mi, después de tanto andar surgió este lugar que por tal motivo estamos más que agradecido y conforme por los resultados obtenido por todo esto gracias, gracias de corazón

    Ariel Leguizamon

  • Sakal Kesmek Haram Mı? Diyanet'e Göre Jiletle Sakal Tıraşı Haram Mı, Caiz Mi, Hükmü Ne?

    İslam inancının getirdiği kurallar ve İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in insanlara sünnet ve hadislerle göstermiş olduğu yol Müslümanlar tarafından her daim kabul edilmiştir. Sakal tıraşı da Müslümanlar için önem arz eden konulardan. Sakal tıraşı haram mı veya sakalı jiletle kesmek haram mı Müslüman erkekler açısından önemli konulardan. İslam'da saç, sakal ve bıyık nasıl olmalıdır? Sakal kesmek haram mıdır? Konuyu Diyanet'in İlmihal-2 "İslam ve toplum" kitabından ve Türkiye Diyanet Vakfı ansiklopedisinden sizler için derledik.

    Sakal Kesmek Haram Mı?

    Kutsal kitabımız olan Kur'an-ı Kerim ayetlerinin ve yaşamı boyunca Hz. Peygamber'in her zaman üzerine ağırlık verdiği konulardan birisi de Müslümanların birey ve topluluk olarak belli bir şahsiyet kazanmaları, kendi kimliklerini muhafaza etmeleri ve kendilerine güvenmeleri olmuştur. Çünkü bu, Müslümanların bir bütün olması, belli bir siyasal güç haline gelip bir devlet haline gelmesi ve millet olması kadar, kendi inanç ve ibadetlerini, değer ve özelliklerini muhafaza ermeleri bakımında da önemlidir. Bundan dolayı Kur'an, müminlere sık sık birlik ve beraberlik içinde olmalarını, imansız kişilerle ve diğer dinlere mensup kişilerle dost olunmamasını, onlarla sıkı bir ilişkide bulunmamalarını tavsiye eder. Hz. Muhammed de müminleri, her alanda olduğu gibi giyim, kuşam ve şekil yönünden de inançsız kişilere benzememeye davet ve teşvik etmiştir.

    Sakal Tıraşı Haram Mı?

    Kur'an-ı Kerîm'de sakal kesmek bir ayette geçer (Tâhâ 20/94), ama sakal bırakma veya kesmenin kuralından bahsedilmez. Hadis-i şeriflerde ise bu konuda bazı emir ve tavsiyeler bulunmaktadır. Hz. Peygamber sakal uzatmayı yaratılışa yaraşır davranışlar arasında bulmuş (Buhârî, "Libas", 62; Müslim, "Taharet", 56), bazen İslam inancında olmayanlara muhalefet etmek zarureti ile bağlayarak, bazen da zaruret olmadan sakalın bırakılıp bıyıkların kısaltılmasını (Buhârî, "Libas", 63; Müslim, "Taharet", 52-55), saçın ve sakalın rengini değiştirerek Yahudi ve Hristiyanlardan farklı görünmeyi (Buhârî, "Libas", 67; Müslim, "Libas", 80) istemiştir.

    Saçı sakalı siyaha boyamayı Müslümanlara yasaklamıştır (Müslim, "Libas", 78-79; Ebû Dâvûd, "Teveccül", 20). Hz. Peygamber'in sakalının sık olduğu (Müslim, "Feżâʾil", 109), sakalını kısaltarak düzelttiği (Tirmizî, "Edep", 17) ve Hz. Peygamber'in sünnetine uymakta hassasiyeti ile bilinen Abdullah b. Ömer'in sakalını elinin içi ile tutup, sakalının bundan fazla olan bölümünü tıraş ettiği (Buhârî, "Libas", 64) bildirilmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber'in saçı ve sakalı dağınık olanları ikaz ederek kendilerinden bunu düzeltmelerini istediği bilenmektedir. (el-Muvaṭṭaʾ, "Şaʿr", 7).

    Sakalı Jiletle Kesmek Haram mı?

    Hz. Peygamber'in ve ashabının bu konuyla ilgili söylediklerini ve davranışlarını değerlendiren alimler sakal bırakmanın kesin hükmü hakkında değişen fikirler ortaya atmışlardır. Alimlerin hemen hemen hepsi sakal bırakmayı müminlerin ayırıcı özelliği ve dini bir hüküm olarak kabul etmişler ve sakal kesmeyi haram kılmışlardır. Hanefi mezhebinde ise bu konu mekruh olarak tanımlanmıştır.

    Peygamber Efendimiz konuyla ilgili şöyle buyurmuştur;

    - On şey fıtrattandır (yaratılıştan olması gereken âdetlerdendir): bıyığı kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak aralarını yıkamak, koltuk altını temizlemek, etek tıraşı olmak, istinca ve istibra. (Müslim, Tahare 56; Neseî, Zinet 1)
    - "Sakalı bırakın ve bıyıklarınızı kısaltın." derken "Müşriklere muhalefet edin." (Buhari, Libas 64)
    - On şey fıtrattandır. Bıyığı kısaltmak, sakalı uzatmak…. (Müslim)

    SAKAL

    Sakal,yetişkin erkeklerin yanak, çene ve yüzlerinin alt kısımlarında çıkan kıllar.

    İnsanları en güzel şekilde yaratan Cenab-ı Allah peygamberleri vasıtasıyla kulluk görevlerini onlara bildirdiği ve öğrettiği gibi, kılık-kıyafetlerini de belirlemiştir.

    Allah Teâlâ, insanların bedenlerinde saç, sakal ve diğer kılları yaratmış, peygamberleri de bunlardan bir kısmının giderilmesini veya kısaltılmasını, bir kısmının da kesilmeyerek uzatılmasını tebliğ etmiş ve bu konuda insanları uyarmışlardır.

    Allah Teâlâ (c.c), "Peygamber size neyi getirip verdi ise onu kabul edin, alın ve sizi yasakladığı şeyden de sakının." (el-Haşr, 59/7) ve "Allah'ın Rasulünde sizin için güzel örnekler vardır."(el-Ahzâb, 33/21) meallerindeki âyetlerinde buyurduğu gibi, mü'minlere sîrette, sûrette, ahlâkta, âdette ve hayatın bütün dallarında, Rasulu (s.a.s)'un sünnetine uymalarını emretmiştir. Rasulullah (s.a.s)'ın sünnetine uymak, İslâmiyet'i daha doğru anlamanın, daha doğru yaşamanın yegâne yoludur.

    Allah (c.c)'ın: "Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur."(en-Nisa, 4/80) âyet mealinde buyurduklarından hareket ederek, Rasulullah (s.a.s)'a itaatin her şeyden önce farz hükmünü taşıdığını göz önüne alırsak, onun sünnetine sarılmanın önem ve ciddiyeti kendiliğinden ortaya çıkar.

    Rasûlullah (s.a.s) ümmetini, kılık kıyafet ve dış görünüşleri bakımından müşriklere benzemekten alıkoymuş; "Kim bir kavme benzerse, onlardandır." (Ebu Davud, Libas, 4) hadisiyle de müslümanları uyarmıştır. Özellikle sakal bırakmaları hususunda mü'minlere tavsiyelerde bulunmuş, çeşitli hadisleriyle de sakalın müslüman için taşıdığı önemi belirtmiştir.

    Hz. Aişe (r.anha)'den rivayet edilen bir hadislerinde

    "On şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek; sakalı salıvermek; misvak ile ağzı, dişleri temizlemek; su ile burnu temizlemek; tırnakları kesmek; kirlerin barınabileceği yerleri yıkamak; koltuk altındaki kılları gidermek, kasıkları tıraş etmek; necaset yolunu su ile pak eylemektir." (Müslim, Tahare, 56; Ebu Davud Tahare, 29; Nesâî, Zine, I)

    buyurmuşlardır. Diğer hadislerinde ise,

    "Bıyıkları çok kısaltın, sakalları ise bırakın";
    "Müşriklere muhalefet edin; bıyıkları kısaltın, sakalları çoğaltın";
    "Bıyıkları kesin, sakalları bırakın. Böylece Mecusîlere benzemeyin."
    (Buharî, Libas, 64; Müslim, Tahare, 54)

    buyurmuşlar ve mü'minleri sakal bırakmaya teşvik etmişlerdir.

    Sakal, hadiste de buyurulduğu gibi, yaratılış icabı erkeklerde bulunması gereken ve daha önceki peygamberlerin sünneti olan bir kılıktır. Müteaddid hadislerde sakalların tabii halleri üzere terk edilmesi ve uzatılması emredilmektedir. Kısaltılması konusunda herhangi bir cevaz görülmemektedir. Asırlardır her devirdeki İslâm âlimleri ile bütün mü'minler bu tabii hali benimsemişler ve kendilerinde uygulamışlardır.

    Bu hadislerden anlaşıldığına göre, bütün peygamberlerle birlikte Rasul-i Ekrem de sakalını bırakmış ve sakal bırakmayı tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber ve ashabının sakallarını traş ettiklerine dair hiç bir kayıt yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s) sakalının ucundan ve yanlarından alırdı (Tirmizi, Edeb, 17). İmam Malik, "Müslüman, çoğunluk sakalını ne şekilde bırakıyorsa o kadar bırakmalı, fazlasını kesmeli, böyle yapmak menduptur. Çünkü bu fazlalığın kesilmemesi, çirkin görünmeye sebeb olur. Sakalı kısaltmanın bir sınırı yoktur. En uygunu, şekli güzelleştirecek biçimde kısaltmaktır." der. İmam Bâcî Abdullah İbn Ömer ve Ebu Hureyre'den nakledilen tatbikata dayanılarak bir tutamdan fazlasının kesilebileceğini söylemiştir.

    Dürrül-Muhtar'da sakalın bir tutam boyunda olmasının sünnet olduğu ifade edilmektedir. Aynı şekilde, ekseriyetin görüşüne göre bir tutamdan fazlasını kesmek de sünnettir.

    Sakal bırakmak ve buna bağlı olarak sakalı traş etmek konusunda âlimler değişik kanaatlere varmışlardır. Bu alimlerin bir kısmına göre sakal bırakmak farz, kesmek haram; bazılarına göre sakal bırakmak sünnet, kesmek mekruhtur, kimisine göre de müstehaptır. Bunların görüş ve delillerine gelince:

    a) Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde sakal bırakmayı emretmiştir. Emirler mendup veya mübah olduğunu ifade ettiğine dair bir delil bulunmadıkça vucub için olurlar. "Sakalları bırakın " emri de sakal bırakmanın farz olmasını gerektirir.

    b) Aynı şekilde, Hz. Peygamber (s.a.s) müşrik veya mecusilere benzememeyi emretmiştir. Sakalı traş etmek onlara benzemektir. Bu da haramdır.

    c) Sakal traşı, Nisa süresinin 119. ayetinde sözü edilen Allah'ın yarattığı şeyi değiştirmek demektir. Şeytana uyularak yapılân bu hareket de yasaktır.

    d) Sakal, erkekleri kadınlardan ayıran bir özelliktir. Sakalını traş eden erkekler kadınlara benzemektedirler. Erkeklerin kadınlara benzemesi de dinen yasaklanmıştır.

    Ancak sakalı kesmenin haram olduğunu söyleyen bazı alimlerimiz, sakalın bırakıldıktan sonra kesilmesinin haram olduğunu kasdetmişlerdir. Yoksa sakalı bırakmadan tıraş olmak haram olmaz.

    Sakal bırakmak sünnet, traş etmekse mekruhtur görüşünde olanlar Şafiî mezhebinden İmam Nevevi, Râzi, Gazzalî, Şeyh Zekeriyya el-Ensari, İbn-i Hacer, Remli, Hatib, Şirbini gibi zatlardır. Bu görüşü savunanlar şöyle demişlerdir.

    a) Hadis-i şerifteki emir, sakal bırakmanın farz olmasını gerektirmez. Zira aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.s), Yahudi ve Hıristiyanlara benzememek için saçların boyanmasını emretmiş, fakat Sahabeden bazı kimseler saçlarını boyamamışlardır. Bu olay bu gibi emirlerin vücub için olmadığını gösterir.

    b) Müşriklere din ve imanla ilgili konularda benzemek haramdır. Örf ve âdetlerle ilgili hususlarda ise haram değildir. Zira Rasûlüllah (s.a.s)'de rahiplerinkine benzer bir takunya giymiştir. Şayet bu gibi hususlarda benzemek kesin olarak yasak olsaydı, Hz. Peygamber bunu yapmazdı.

    c) Örf ve âdetlerde bile olsa konu sadece müşriklere benzeme noktasından ele alındığı zaman aksine sakal bırakmanın haram olması gerektiği hükmüne varılır. Zira bugün birçok rahip ve gayr-i müslimler de sakal bırakmaktadırlar.

    d) Peygamberlerin sünnetlerinden sayılan on şey alimlerin çoğunluğu tarafından sünnet veya müstehap olarak değerlendirilmektedir. Sakal da bunlardan biri olduğuna göre bu da öyle değerlendirilmelidir. Çünkü bunların hepsi temizlik ve iyi görünüşlü olmak gibi güzel âdetlerdir. Rasûlüllah (s.a.s) ümmetine en güzel âdetleri tavsiye etmiştir.

    Sakal bırakmak müstehap, (sünnet-i zevaid) traş etmek ise mübahtır görüşünü savunanlar şöyle derler: Sakal bırakmak, yemek, içmek, oturmak, giyinmek gibi Hz. Peygamber'in insan olduğu için tabii olarak yapmış olduğu âdetleridir. Bu itibarla sakal bırakmak ibadetle ilgili sünnet değil, Hz. Peygamber (s.a.s)'in gelenek kasdiyle yapmış olduğu sünnetidir. Buna sünnet-i zevaid de denir. Mahmud Şeltut ve Muhammed Ebu Zehra gibi zamanımızın bazı âlimlerinin görüşü bu şekildedir. Buna göre sakal bırakmak faziletli olmakla birlikte, sakal traşı mübahtır. Sakal bırakılmadığı veya traş edildiği takdirde aleyhte bir hüküm terettüp etmez. İçinde bulunulan çevreye göre hareket etmek yerinde olur.

    Sakalın adeta bir parçası olan bıyığa gelince; Hz. Peygamber (s.a.s)'den üst dudağının kenarları görünecek şekilde bıyığı kısaltmak veya tamamen kesmek şeklinde rivayetler vardır. Asıl alınan görüşe göre bıyığı kısaltmak da tamamen traş etmek de sünnettir: Mükellef dilediği şekilde hareket etmekte serbesttir.

    Ancak bıyıkların yan taraflarından alıp ortada az birşey bırakmak caiz görülmemiştir. Şir'a şerhinde Hz. Ömer'in bıyıklarının iki ucunu uzattığından söz edilerek bunun bir sakıncası olmadığı açıklanmıştır.

    [Sakal ve bıyığın hükümleri ve bu konudaki görüş ve ictihadlar için bk. İbn-i Abidin, II, 113, V, 261; el-Mehhel, I,183-189; Şevkânî, Neylül-Evtar, I, 137-138; el-Mezahibül-Erbea, II, 44-46; Şerhu'n-Nevevî (İrşadüşşarinin kenarında), II, 261-265; İânetü't-Tâlıbin, II, 340; Fethü'r-Rabbânî, XVII, 313-314;ş Mahmut Şeltut, el-Fetâvâ, 227-229; İslâmda Helal ve Haram, Yusuf el-Kardâvî, (Terc. Mustafa Varlı), 107-109; Muhammed Ebu Zehra, İslâm Hukuku Metedolojisi(Terc. Abdülkadir Şener), 51-52; Zekeriyya Kandehlevi, Vucübu ı'fail-Iihye].

    (Ahmet ARPA)

    * * *
    SAKAL KESMEK HARAM MIDIR?

    Peygamber Efendimizin (a.s.m.) getirdiği esas, kaide ve prensipler hayatın bütün safhalarını içine alır. İbadetten muamelâta, ahlâktan insanın şahsî yaşayışına ve cemiyetin bütün unsurlarına kadar...
    Peygamberimizin yaşayışı en güzel bir örnek ve mü'minler için en açık bir misaldir. Bu hususu Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de şöyle belirtir:

    «Gerçekten Allah'ı, âhiret gününü arzulayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için, size Allah'ın Resulünde (takip edeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır.»1

    Peygamberimizin birtakım sünnetleri vardır ki, bunlar, onun fıtrî muameleleri şeklindedir. Giyinip kuşanması, yeyip içmesi, vücudunun bakımı ve temizliği bu kabildendir. Bunların birçoğu muaşeret kaideleri sınıfına girmektedir. Mü'minler ise, bu sünnetlere uymakla hareketlerini nurlandırmış olurlar.

    İşte bu fıtrî sünnetlerden bir kısmını Hz. Âişe validemiz Resul-i Ekrem Efendimizden şöyle rivayet etmektedir:

    «On şey fıtrattandır (yaratılıştan olması gereken âdetlerdendir): bıyığı kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, buruna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak aralarını yıkamak, koltuk altını temizlemek, etek tıraşı olmak, istinca ve istibra.»2

    Her insanın belli zamanlarda yapması gereken bu fıtrî sünnetler hem bir temizlik vasıtasıdır, hem de Peygamber âdetidir. İnsan bu vazifeleri yerine getirmekle hem bedenî vazifelerini yapmış, hem de sünnete uymakla manevî mükâfata kavuşmuş olur.

    Bahsi geçen sünnetler içinde sakal bırakmak ve bıyıkları kısaltmak dış görünüş itibarıyla ayrı bir hususiyet taşımaktadır. Sevgili Peygamberimiz «Sakalı bırakın ve bıyıklarınızı kısaltın» derken «Müşriklere muhalefet edin» 3 buyurmakla da hikmet cihetini belirtmektedirler. Çünkü müşrikler sakallarını kesip bıyıklarını alabildiğine uzatırlardı.

    İslâm âlimleri sakalı bırakma ölçüsü olarak bir tutamdan fazlasının kesilmesini ifade ederler. Hz. Ömer, sakalını uzatmış birini görerek bir tutamdan fazlasını kesmesini söylemiştir. Ebû Hüreyre gibi büyük bir Sahabî de (r.a.) sakalını tutar, bir tutamdan fazlasını keserdi. Abdullah bin Ömer'in de aynı şekilde hareket ettiği rivayet edilmektedir.

    Fıkıh kitaplarımızda ifade edildiği gibi, sakalın kâmil mânâdaki şekli «arız» denilen yüzün iki tarafı ile çenede bırakılmasıdır. Şayet sadece çenede sakal bırakılsa sünnet yerine gelmiş olmaz.

    Sakal bırakmakta ve diğer sünnetleri işlemekte mü'minin esas niyeti Peygamberimize uymak ve onu taklit etmektir. Bir Müslümanm gayesi, mümkün olduğu ölçüde sünnet-i seniyyeye her yönüyle uymaktır. Fakat buna muvaffak olmak ancak «ehass-ı havas» denilen bazı mümtaz şahsiyetlere mahsustur. Yalnızca müçtehid ve velî mertebesine varan zatlar bu sınıfa girer. Fakat herkes sünnetin tamamını yapamasa da, taraftar olmak, kabul etmek ve hâlis bir niyetle de yapmaya gayret göstermek mecburiyetindedir. Ancak bu niyet ve kararlılık içinde olmakla beraber, daha başka maslahatlar icabı olarak bazı sünnetleri yapmayanları ve yapamayanları çok büyük bir günaha girmiş gibi suçlamaya ve tahkir etmeye, küçük görmeye de hakkımız yoktur.

    Sakal meselesine de bu ölçü içinde bakmak lâzımdır. Sakal bırakmak Peygamberimizin hem fiilî ve hem de kavlî bir sünnetidir. Mü'min bu sünneti işlemekle, âdetini ibadete çevirir ve büyük sevaba kavuşur. Sakal bırakmayanların mes'uliyet altına girdiklerini söyleyen müçtehidler varsa da, bazı âlimler sakalı kesmenin tenzihen mekruh olduğunu ve hattâ son devir İslâm âlimlerinin bazıları da mubah olduğunu belirtmişlerdir.

    Asrımızın büyük âlimi Bediüzzaman, «Bazı âlimler 'Sakalı tıraş etmek caiz değildir' demişler. Muradları, 'Sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır' demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur» 4 demektedir.

    Bu durumda, sakalı bıraktıktan sonra kesenler, Hanefî, Hanbelî ve Maliki âlimlerince mes'ul duruma düşerlerse de, Şafiî âlimlerince -Gazali, İbni Hacer, Remli, Rafiî ve Nevevî- ye göre tenzihi bir mekruh işlemiş olmaktadırlar. Bu meselede Şafiî mezhebine uyan kimseler,bir mes'uliyet altına girmezler.5

    Bu sünneti işlemeye taraftar olmak, işleyenleri tebrik etmek, onlara hürmet etmek İslâmî bir davranış olduğu gibi, bırakamayanları veya bir mazeretinden dolayı terk edenleri de hor görüp küçük düşürücü konuşmak, büyük bir İslâmî eksiklikmiş gibi değerlendirmek de normal bir hareket değildir. Hele bu meseleden dolayı Müslümanlar arasındaki birlik ve kardeşlik bağlarına zarar vermek, şuurlu Müslümanın yapacağı işlerden değildir.

    Sakal bırakan kimselerin, sünnete göre bakımını yapmaları, sünnete hürmetin ifadesi olur. Bıyık meselesinde ise dinî ölçü, kılların üst dudağı kaplamaması, bıyığın herkesin kendi kaşının kılları uzunluğunda olması ve dudak hizasını geçmemesidir. "Bıyıkları kısaltın" hadisine uyan âlimler bıyıklarını ciltleri görünecek kadar kısaltmışlardır.

    Kaynaklar:

    1. Ahzab suresi, 21. ayet.
    2. Müslim, Tahare : 56; Neseî, Zinet: 1.
    3. Buhari, Libas: 64.
    4. Emirdağ Lahikası, s. 48:49.
    5. Mezahibü'l-Erbaa,2 :44-45; İânetü'l-Tâlibîn, 2/340.

    (Mehmed PAKSU)

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir