zam yapan hükümete sözler / Haksızlık Sözleri Yapılan Adaletsizlik Ve Haksızlığa Karşı Söylenmiş Güzel Sözler

Zam Yapan Hükümete Sözler

zam yapan hükümete sözler

MÜDAFAA-İ HUKUK HAREKETİ PARTİSİ

Siyaset İlmi ve Devlet İdaresi &#;zl&#; S&#;zler (Mustafa Kemal Atat&#;rk)

SİYASET İLMİ VE DEVLET İDARESİ

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Siyaset ve Müspet Ahlâk

1- İnsanlar daima yüksek, temiz ve mukaddes hedeflere yürümelidirler. Bu hareket şeklidir ki, insan olanın vicdanını, dimağını ve bütün insanî kavramını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük fedakarlık yaparlarsa, yükselirler ve bu hareket şekli mutlaka açık olur. Çünkü alnı açık, dimağı açık, kalp ve vicdanı açık insanlar tarafından idare olunabilen toplumlar ancak bu manada hareketlerin izleyicisi olabilirler. Fikirlerini, duygularını ve teşebbüslerini gizli tutanlar, gizli vasıtalar uygulamaya girişenler mutlaka utanma ve sıkılmayı gerektiren, akıl ve mantığın haricinde hareket edenler olabilirler. Bu gibi işlere girişenlerin sonu ergeç acıdır. ()

2- Bizim yüzümüz, her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar, bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi küçük ve çirkin ihtirasları yüzünden, çirkin göstermeye kalkışanlardır. ()

3- Milletin şahıslara, kendini unutacak ve kendini kaptıracak kadar tutkun olması, iyi netice vermez. Bunun tarihte misalleri çoktur. ()

Dürüst Siyaset

4- Hakikaten memlekete hizmet etmek istiyenlerin kalbi açık olmalıdır; açık söylemelidirler. Millet ile, milleti sevk ve idare edenler çok açık görüşmelidirler. Olan şeyler ve yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa safsatalar ile milleti aldatmak, onu birbirine düşürmek demektir. Kuralımız, daima millete karşı hakikatleri ifade olmalıdır. Milleti aydınlatma, bu demektir. Millete hakikati izah edenler, kendilerinin de aldanmadığına emin olmalıdır… Arkadaşlar… benim bütün hayatımda takip ettiğim meslek budur! ()

5- Samimî ve dürüst insanlar aynı zamanda medenî cesaret sahibi olur, imzalarını saklamaya tenezzül etmezler. Belli ki bunu yazan ahlaksız yalancının biridir. ()

6- Hakikati konuşmaktan korkmayınız. ()

7- Birbirimize daima hakikati söyleyeceğiz. Felaket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima hakikatten ayrılmayacağız. ()

8- Hayatta en fena şey riyakarlıktır. Hakikat ne olursa olsun riyakarlar onu temizlik ve saflık kisvesine bürünerek saklamaya çalışırlar ki, bu büyük bir tehlikedir.

9- Çok namuskar olmalıdır! Şimdiye kadar işlenen hataların en büyüğü, müteşebbislerimizin, münevverlerimizin, bilhassa alimlerimizin en büyük günahı namuskar olmamaktır. Milletin karşısında namuskâr olmak ve namuskârane hareket etmek lazımdır.

Milleti adlatmıyacağız! Millete, daima ve daima hakikati söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri hakikat zannederiz, fakat millet onu düzeltsin. Kendimizi kimsenin üstünde görmeye de hakkımız yoktur Efendiler. Gizli iş gizli kalamaz. Er geç meydana çıkar. İyisimi başından açık olsun, açık açık! ()

Hakikatte başkalarını aldatmak zannedildiği kadar kolay değildir. Hiçbir vakit, uygarlık dünyasını aldatabileceğimizi düşünmemeliyiz. Böyle bir zan, dünyanın en büyük gafleti içinde bulunduğumuzu göstermekten başka bir neticeye varamaz. ()

Bir takım hususî ve saklı maksatları gizliyerek, kalbinde, vicdanında tutarak, sebep diye bilir bilmez şeyleri söylemek doğru değildir. ()

Sorumluluk Duygusu

Her an tarihe karşı, cihana karşı hareketimizin hesabını verebilecek bir vaziyette bulunmak lazımdır. ()

Yapmamıza imkan hasıl olan işleri yapmazsak, tarih bizi tenkit eder. ()

Devlet İdaresi

Millî egemenlik esası üzerinde idare edilen medenî devletlerde, kabul edilmiş ve fiilen geçerli bulunan esas; milletin genel isteklerini en çok temsil eden ve bu isteklerin bağlı olduğu menfaat ve gerekleri, en yüksek kudretle ve salâhiyetle yapabilecek siyasî grubun, devlet işi erinin idaresini üzerine alması ve bu mesuliyeti en yüksek liderinin omuzuna bırakması prensibinden ibarettir. Zaten bu şartları kazanamayan bir hükümet vazife yapamaz. Hükümetin, kuvvetli grup üyeleri arasından ve fakat birinci derecede olmıyanlarından zayıf bir hükümet yapmak ve onu partinin birinci liderlerinin emir ve öğütleriyle yürütmeye kalkışmak fikri, elbette doğru değildir. Bunun feci neticeleri bilhassa Osmanlı Devleti’nin son günlerinde görülmüştür. İttihat ve Terakki liderlerinin elinde oyuncak olan sadrazamlardan ve onların hükümetlerinden, millete gelen zararlar sayılamıyacak kadar çok değil midir ?

Mecliste, hakim olan partinin, hükümet kurmayı, muhalif ve azınlıkta bulunan bir partiye terketmesi ise asla sözkonusu olamaz.

Kaideten ve usulen milletin ekseriyetini temsil eden ve özel amacı belli olan ‘ parti, hükümeti kurma mesuliyetini üzerine alır ve kendi amaç ve prensiplerini memlekette uygular. ()

Siyasi Kudret

Bir milleti teşkil eden fertlerin o millet içinde, her nevi hürriyeti; yaşamak hürriyeti, çalışmak hürriyeti, fikir ve vicdan hürriyeti emniyet altında bulunmak lazımdır. Keza, bir milletin tümünün her nevi hürriyeti, yani kendi topraklarında, haricin hiçbir müdahale ve sınırlaması olmaksızın hür ve bağımsız yaşaması ve çalışması lazımdır. İşte, devlet, gerek fertlerin hürriyetini temin için millet üzerinde bir nüfuza ve gerek millet ve memleketin bağımsızlığını muhafaza edebilmek için kendine has bir nüfuz ve kuvvete sahip olmalıdır.

Devleti teşkil eden milletin sinesinde nüfuz icra eden kuvvet, ferden hiç kimse tarafından verilmiş değildir. O, bir siyasî nüfuzdur ki, devlet kavramında kendiliğinden mevcuttur ve devlet, onu halk üzerinde tatbik etmek ve milleti haricen diğer milletlere karşı müdafaa eylemek salâhiyetine maliktir. Bu siyasî nüfuz ve kudrete “irade” veya “egemenlik” denir. ()

İdareciler Hakkında

Yurda hizmet, inkılaba inan ve Cumhuriyet ülküsüne bağlılık gibi yüksek ve yaratıcı kavramlarla beslenen şuurlu sevgi, bugünün ve yarının en muvaffakiyetli vazife erlerini yetiştirecek bir öz kaynaktır. Bunun Mülkiye Mektebi ve Mülkiyeliler arasında belirmesini görmek, beni pek sevindirdi. ()

Bana içten sevgilerini haykıranlar; yarım asırdan beri büyük Türk ulusunun tam anlamıyla millet olmasına çalışan, onunla en modern bir Türk Devleti kurmak için insanlık fedakârlıklarının hiçbirini kendilerinden esirgemiyen, kültür, idare, intizam, devlet anlamlarını en son ilmî telakkilere göre billurlaştırmaya çalışmış ve çalışan yüksek arkadaşlarımdır. ()

İnsaf ve Merhamet Dilenmek Yoktur

İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez; millet ve devlet şeref ve bağımsızlığı temin edilemez.

İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye’nin gelecek çocukları, bunu, biran hatırdan çıkarmamalıdırlar. ()

Hükümetin Hedefi

Bir hükümet iyi midir, fena mıdır ? Hangi hükümetin iyi veya fena olduğunu anlamak için, “Hükümetten gaye nedir?” bunu düşünmek lazımdır. Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemiyen fenadır. ()

Hükümetin varlığının sebebi, memleketin asayişini, milletin huzur ve rahatını temin eylemektir. Bütün memlekette gerçek bir asayiş hakim olmalıdır. Millet, büyük bir huzur ve emniyet içinde müsterih bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın emniyetini, devletin bütünlük ve asayişini bozmaya kalkışanlar devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar. ()

Türkiye’yi Düşünmek

Asırlardan beri Türkiye’yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir. Fakat yalnız bir şey düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde telafi edebiliriz. O da Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu zihniyetle hareket ederek her türlü kurtuluş ve saadet hedeflerine erişebiliriz. ()

Şimdiye kadar halkımız kendi memleketini, kendi hayatını, kendi menfaatini

düşünmek için serbest bırakılmamıştır. Kendi benliği kendisine unutturularak şunun ve bunun herhangi bir keyif ve emelini elde etmekle vakit geçirmiştir.

Yani toplumsal ve idarî kuruluşlarımızda^ bozukluk bu sonuçlan bize vermektedir. Bundan sonra şüphe yok ki halk bütün benliğini idrak edecek ve yaşama kabiliyetini azamî derecede geliştirecektir. ()

Millet İdaresi ve Fertler

Gerçi asıl olan millettir, toplumdur. Onun da umumi iradesi, Meclis’te belirir; bu her yerde böyledir. Fakat, fertler de vardır. Meclis, memleket ve devlet işlerini fertlerle, şahıslarla yapmaktadır. Her devletin işlerini yöneten şahıs ve şahıslar meydandadır. Hakikati, manasız görüşlerle inkara yer yoktur. ()

Her işi, bütün idarî karakterler ve şahsî faziletlerle mükemmelen yetişmiş adamlara bırakmak, pek kıymetli ve tatlı bir temenni olmakla beraber, muhitimiz için değil, hatta dünyanın en ileri gitmiş milletleri için bile her yer, her bölge, her meslek sahibi tarafından hürmete değer sayılacak bu kadar çok adam bulmak mümkün değildir. ()

Milleti İdarede Prensipler

Benim istediğim sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisi’nde açıkça münakaşa edilmesidir. Büyük Millet Meclisi’nde Türk milletinin gözü önünde açıkça konuşulamıyacak hiçbir iş yoktur. ()

Milletin rey ve iradesine dayanan her işin neticesi millet için hayır ve saadet olduğu sabittir. ()

Saadet ve emniyetin bütün gereklerini, Büyük Millet Meclisi kanunlarının itibar ve yürürlüğünde görmek, anlayışımızın esas noktasıdır. ()

Memleketin mukadderatında yegane salahiyet ve kudret sahibi olan Büyük Millet Meclisi, bu memleketin düzeni için, iç ve dış emniyet ve masuniyeti için en büyük teminattır. Büyük millî dertler şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisi’nde şifa buldu. Gelecekte de yalnız orada kat’î tedbirlerini bulabilecektir.

Türk milletinin sevgi ve bağlılığı daima Büyük Millet Meclisi’ne yöneldi ve daima oraya yönelecektir. ()

Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur. ()

” Tarih, “ananevi boyun kırmaktan müteessir olmayan millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin !” fikir ve görüşünde bulunanların uğradıkları akıbetler ve cezalarla doludur. İdare adamlarının, bilhassa millet adamlarının böyle yanlış ve reddolunmuş zihniyetlere asla kapılmamaları lazımdır. ()

Elimizdeki programın ruhu, bizi yalnız bir kısım vatandaşla alakalı kalmaktan meneder. Biz, büyük Türk milletinin hizmetindeyiz. ()

Vatandaşlara, kamuoyuna daima hakikati söylemek vazifemiz olsun. Herkese arzularının tamamen yerine getirilebilir olduğuna dair fikir vermek bizim için fayda vermez. Partimizin maksadı, böyle gün kazanmak değildir; bütün hayatımızı hakikî hedeflere sevketmek ve en nihayet millete birgün eliyle tutacağı hakikî ve maddî eserler vermektir.

Partimizin sözleri herkesin hoşuna gidecek sözler değil, fakat milleti yükseltecek hakikatler olacaktır. ()

Yapmak iktidarında olmadığımız işleri uyuşturucu, oyalayıcı sözlerle “yaparız”

diyerek millete karşı gündelik siyaset takip etmek prensibimiz değildir. ()

Her temenninin uygulanabilir olup olmadığını düşünmeli, lüzumunu bütün vatandaşlara anlatmalıdır. ()

Memleket işlerinde, millet işlerinde, hakiki işlerde duygulara, hatır’a, dostluğa bakılmaz. ()

Prensibimiz hiç kimseyi, hadiselerin sivrittiği fertler etrafında eli göğsünde durdurmak gayesini amaç edinmez.

Memleket dayanışma istiyen bir birliğe muhtaçtır. Alelade politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir. ()

Milleti idarede prensibimiz, milletin müşterek ve umumî fikir ve eğilimlerine uymaktır. Bu fikir ve eğilimlerin hakikî ve ciddî olabilmesi, milletin maddi ve manevî ihtiyaç kaynaklarından gelmesine bağlıdır. ()

Milletin müşterek arzu ve temayülüne temas etmek ve onun gereklerine hayatını vermeyi hareket kuralı bilmek, hakikî yolda yürüyebilmek için yegane esastır. Bir milletin fertlerinde hakim olan, uyulması gerekli olan milletin müşterek arzusu, maşerî fikridir. Bir insan, memleketine ve milletine faydalı bir iş yaparken göz önünden bir an uzak bulundurmamaya mecbur olduğu kural milletin hakikî temayülüdür. ()

Milleti, aklımızın ermediği, yapmak kudret ve kabiliyetini kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici teveccühler elde etmeye tenezzül etmeyiz. Millete, adi politikacılar gibi yalancı vaadlerde bulunmaktan nefret ederiz. ()

Devlet ve Milleti İdare Edenler

Bir milletin siyasî alın yazısında mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görebilme ve onun kudretini takdirde ehliyet sahibi olmak birinci şarttır. ()

Millet tarafından, millet adına, devleti idareye yetkili kılınanlar için gerektiği zaman, millete hesap vermek mecburiyeti, laubalilik ve keyfî hareketle uzlaşamaz. ()

Ben düşündüklerimi önce milletimin arzusunda, ihtiyaç ve iradesinde görmeyi şart sayan ve bunu gördükten sonra ancak, uygulaması ile kendimi vazifeli bilen bir adamım.

Her insanın mensup olduğu toplum için düşündüğü binbir fikir olabilir. Fakat sağını solunu dinlemeden söylenmiş sözler, benim telakkime göre, uzun uzun ve derin denemelerle incelenmedikçe iş sahasına çıkmazlar. Her toplumsal iş de şahsî düşünüşün umumî ihtiyaç ve iradeye uygun olduğunu hissetmemiş olanlar mutlaka başarısızlığa mahkumdurlar. ()

Birçok alimler, düşünürler, müteşebbisler zaman zaman, asır asır bu vatanı

bayındır hale getirmeye, gerçek kurtuluşa eriştirmeye çalışmışlardır. Bazıları bütün kalpleriyle, vicdanlariyle çalışmışlardır. Halbuki netice bir muvaffakiyet göstermiyor. Acaba bunun sebebi nedir?

Efendiler, bunun sebebi şimdiye kadar memlekette bir devlet siyaseti, devlet programı değil, şahsî siyaset, fikirlere göre değişen programlar takip olunmasıdır. Onun için herşeyden evvel bu millet ve memleket için bir hareket ve mesai düsturu vücuda getirmek lazımdır. Bundan sonra yapacağımız şey, bu olacaktır. ()

Tarihin bazı korkunç kayıtlarını tam uyanıklık ile hatırlatmayı faydalı buluyorum. Bir millette, özellikle bir milletin idaresinin başında bulunan kimselerde ihtiraslar ve şahsî münakaşalar, millî ve vatanî vazifenin gerektirdiği yüksek duygulara galip gelme derecesini bulduğu memleketlerde dağılma ve yokolma, sakınılması mümkün olmayan bir neticedir. ()

Hizmet ve Namus Borcu

Her ne suretle olursa olsun, hizmet edenler milletten büyük mükafatlar bekliyorlarsa katiyen doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, namus vazifelerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır. ()

Mille İdare Edenlerin İhaneti

Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat, kendi ırkından, büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar için onulmaz yaradır. ()

Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin ! ()

Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidar mevkiine geçtikten sonra onun hakikî ihtiyaçlarını düşünecek yerde memleketi kendi istediği yolda götüren, laf anlamayan, yetkili kimselerin yol göstermesine kulak asmayan, millette mevcut kuvvetleri şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan oldukça çok zarar çekildi. ()

Milletin Vekillerini Seçmesi

Vatandaşın en büyük vazifesi, aynı zamanda en mukaddes hakkı, seçme hakkıdır. Devlet binasının temeli olan, Büyük Millet Meclisi halinde toplanan mebusları, vatandaşlar seçer ve bu suretle devlet kurmakta haiz olduğu irade ve egemenliğin sahibi olduğunu gösterir. ()

İçinizde memleketi ve milleti en çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak bu sayede Meclis sizin arzularınızı yapmıya, layık olduğunuz refahı temin kudretine malik olacaktır. ()

Vatandaşlar! Vatanımızda herhangi bir şahsı, istediğinizi sevebilirsiniz! Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, millî mevcudiyetinizi bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeğe sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket kadar büyük hata olamaz. ()

Halk ve Devlet İlişkisi

Sebep ne olursa olsun vatandaşın derdine çare bulmak, yardım etmek ve destek olmak Cumhuriyet hükümetinin koşacağı bir vazifedir. Fakat hükümetin yardımını isterken ona karşı, hakikî ahlak sahibi olarak çıkmak tek çaredir. Yoksa birtakım küçük adi menfaatlerini gizlemeğe çalışmak, bu ferdî ıstırapları bütün milleti kapsayan ıstırap gibi göstermek ve bu suretle cumhuriyet hükümetini yanıltmak isteyenler bilsinler ki, daima aldanacaklardır. ()

İleri Hükümetçiliğin Özelliği

İleri hükümetçiliğin ayırıcı özelliği, halkı, kudretine olduğu kadar şefkatine de

samimiyetle inandırabilmesidir. Büyük, küçük bütün cumhuriyet memurlarında bu zihniyetin, en geniş ölçüde gelişmesine önem vermek, çok yerinde olur. ()

Herhalde millet, hükümetin gözcüsü olmak lazım gelir. Çünkü hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere iştirak etmiş demektir. ()

Devlet ve hükümeti, kendi malı ve koruyucusu tanımak, bir millet için büyük nimet ve şereftir. ()

Siyasi Hayatta Aranılacak Temel

Büyük Millet Meclisi’nde ve millet karşısında ulus işlerinin serbest münakaşası ve iyi niyet sahibi kişilerin ve partilerin özel görüşlerini ortaya koyarak milletin yüksek menfaatlerini aramaları benim gençliğimden beri aşık ve taraftar olduğum bir sistemdir. Memnuniyetle görüyorum ki, laik cumhuriyet esasında beraberiz. Zaten benim siyasî hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arıyacağım temel budur. Bundan ötürü Büyük Meclis’te aynı temele dayanan yeni bir partinin faaliyete geçerek millet işlerini serbest münakaşa etmesini cumhuriyetin esaslarından sayarım. ()

Demokrasi Hakkında

Demokrasi prensibi, hakimiyetin millette olduğunu, başka yerde olmayacağını gerektirir. Bu suretle demokrasi prensibi, siyasî kuvvetin, hakimiyetin, menşeine ve meşruiyetine temas etmektedir. Demokrasinin tam ve en bariz hükümet şekli Cumhuyettir. ()

Artık, bugün demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür. ()

Türk Milleti ve Demokrasi

Bizim milletimiz esasen demokrattır. Kültürünün, geleneklerinin en derin maziye ait safahatı bunu doğrular. Bizim yapabileceğimiz bir şey varsa bu fıtrî karakterin gereklerini sun’î bir surette men etmek istiyenleri ortadan kaldırmaktır.

Türk milleti en eski tarihlerinde, meşhur kurultaylarıyla, bu kurultaylarda devlet reislerini seçmeleriyle demokrasi fikrine ne kadar bağlı olduklarını göstermişlerdir. Son tarih devirlerinde, Türkler’in teşkil ettikleri devletlerde başlarına geçen padişahlar, bu usulden ayrılarak müstebit olmuşlardır. ()

Yenileşme çalışmalarında ve halkçı demokratik kuruluşlara yönelik gelişmelerinde genç Türkiye Cumhuriyeti, Fransız demokrasisini doğurmuş olup o zamandan beri her milletin gelişimine ve kendi teşkilatına uydurduğu inkılapçı büyük hak ve adalet prensiplerinde metin bir dayanak bulmuştur. ()

Siyasi Partiler ve Millet Yapısı

Milli egemenlik esasına dayanan ve bilhassa cumhuriyet idaresine malik bulunan memleketlerde sivasî partilerin mevcudiyeti tabiîdir. Türkiye Cumhuriyeti’nde de, birbirini denetleyen partilerin doğacağına şüphe yoktur. ()

Ben öyle bir parti teşkilini tasavvur ediyorum ki, bu parti milletin bütün sınıflarının refah ve saadetini temine yönelmiş bir programa sahip olsun. Milletimizin şartları buna müsaittir. ()

İsmi parti olan halk teşekkülünden maksat millet evladından bir kısmının, halk sınıflarından bazılarının, diğer evlat ve sınıfların zararına menfaatlerini temin etmek değildir. Belki birbirinden ayrı ve hariç olmayıp halk namı altında bulunan bütün milleti birlik ve beraberlik halinde ortak ve umumî olan hakiki refaha eriştirmek için faaliyete getirmektir. ()

Bu milletin siyasî partilerden çok canı yanmıştır. Şunu söyliyeyim ki, diğer memleketlerde partiler mutlaka ekonomik amaçlar üzerine kurulmuş ve kurulmaktadır. Çünkü o memleketlerde muhtelif sınıflar vardır. Bir sınıfın menfaatini muhafaza için teşekkül eden siyasî bir partiye mukabil diğer bir sınıfın menfaatini muhafaza amacıyla bir parti teşekkül eder. Bu pek tabiîdir. Güya bizim memleketimizde de ayrı ayrı sınıflar varmış gibi kurulan siyasî partiler yüzünden şahit olduğumuz neticeler malumdur. Halbuki Halk Partisi dediğimiz zaman bunun içinde bir kısım değil, bütün millet dahildir. ()

Herkesçe bilinir ki, siyasî partiler, belirli amaçlarla kurulurlar. Mesela, İzmir tüccarları yalnız kendi menfaatlerini tatmin edebilecek bir parti yapabilirler. Yahut yalnız çiftçilerden ibaret bir parti olabilir. Halbuki bizim partimiz böyle sınırlı bir görüşü izleyen kuruluş değildir. Tersine her sınıf halkın menfaatlerini eşit bir surette, biri diğerini zedelemeden temin etmeyi amaç edinen bir kuruluştur. Bunu davranış şeklimiz ispat etmektedir. Bundan sonra da böyle olacaktır. Diğer memleketlerde bu kuruluşun bir benzerini aramaya lüzum yoktur. ()

Bizim milletimiz birbirinden çok farklı menfaatler izleyecek ve bu itibarla birbiriyle mücadele halinde bulunacak çeşitli sınıflara malik değildir. Mevcut sınıflar, birbirleri için gerekli olma niteliğindedir. ()

Siyasi Partilerin Çalışma Şekli

Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetin verimli gelişmeleri ancak vatandaşlar arasında düşmanlık meydana gelmesine yer verilmemesiyle temin olunabilir.

Bunun çareleri: Partilerin içine girebilecek samimiyetten uzak ve gizli maksatlı unsurların, kanun dışında netice isteyen emel sahiplerinin bütün milletçe menfur görülmesi ve bir de cumhuriyet esası üzerinde çalışan partilerce bu gibilerin faaliyetlerinden daima uzak kalınmasıdır. ()

Parti Programlarında Prensip

Millet ve memleketten kaynak ve dayanak almayan ve onun gerçek menfaatleriyle hiç münasebeti olmayacak surette ya sırf nazari veya hissi ve şahsi programlar etrafında parti kurmaya kalkışacak insanların millet tarafından benimsenme şerefine erişeceklerini zannetmiyorum.

Benim, bütün hazırlıklarda ve yapılan işlerde hareket kuralı saydığım bir şey vardır. O da meydana getirilen kurum ve kuruluşların şahısla değil, hakikatle yaşayacağıdır. Bundan ötürü herhangi bir program, filanın programı olarak değil, fakat millet ve memleket ihtiyaçlarına cevap verecek düşünce ve tedbirleri içine alması sebebiyle kıymet ve saygı kazanabilir. ()

Uzağı görücü olduğu kadar milletimizin acil ihtiyaçlarına çare bulacak bir programa dayanmıyan yenileşme teşebbüsleri, şahsî ve keyfi olmaktan kurtulamaz. Bu gibi teşebbüsler, sahipleri olan şahısların değişmesi ile, hatta şahsî nüfuzunun azalması ile söner gider. Diğer yönden herhangi bir programın uzun bir çalışma devresine rehber olması için memlekette bütün vatanseverlerin ona yardımcı olması gerekir. Hakikaten büyük bir kütlenin gelişme emellerini kapsamıyan bir programın muvaffakiyetli ve devamlı olması ümit olunamaz. ()


Erdoğan emekliye 'müjde' diye canlı yayında açıkladı Tepkiler çığ gibi! 'Fazla prim ödeyenlere haksızlık'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalefetin başından bu yana direttiği en düşük emekli maaşlarıyla ilgili adım attı. Erdoğan dün gece NTV ve Star TV ortak yayınında yaptığı açıklamada, en düşük emekli maaşının 7 bin TL'ye yükseltileceğini söyledi.

Erdoğan'ın söz konusu açıklamasının ardından emekliye maaş promosyonu ve bayram ikramiyeleri ile en düşük emekli maaşı alan kişinin geliri ile asgari ücretlinin yıllık geliri eşitlendi.

x12=

Bayram ikramiyelerinin en az TL olması bekleniyor.

2x=

Ayrıca bankaların verdiği promosyon da eklenince TL.

Asgarî ücretlinin ise aldığı TL.

"ZAM TÜM EMEKLİ AYLIKLARINA AYNI ORANDA YANSITILMALI"

Kişisel sosyal medya hesabından emekli maaşı için dikkat çeken bir paylaşım yapan Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, "En düşük emekli aylığına yapılan yüzde oranında zam tüm emekli aylıklarına aynı oranda yansıtılmalıdır aksi durumda fazla prim ödeyenlere haksızlık olur! (SSK ve Bağ-Kur’da en düşük emekli aylığı ?’den ?’ye çıkartıldı…)" dedi.

SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN TEPKİ YAĞDI

Erdoğanın açıklamasının ardından Twitter'dan tepkiler geçikmedi. İşte bazı tepkiler:


emekli maaşıAKPÖzgür Erdursunemekli zammı

Memur konfederasyonları zam döneminde yeni hükümetten ne bekliyor?

1 Mayıs KESK korteji

Kaynak, KESK

Haber bilgisi
  • Yazan, Fundanur Öztürk
  • Unvan, Ankara

6 milyona yakın kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren maaş zammı Temmuz ayında gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesinde dile getirdiği “En düşük memur maaşı 22 bin lirayı bulacak” vaadi nasıl gerçekleşecek, memur sendikalarının yeni hükümetten talepleri ne?

TÜİK verilerine göre Ocak-Mayıs dönemini kapsaya beş aylık enflasyon %15,26 olarak gerçekleşti; memurlar ve memur emeklileri için %7,26’lık enflasyon farkı oluştu.

Toplu İş Sözleşmesi kapsamında %6’lık zam oranına enflasyon farkı da eklendiğinde; memur ve emeklilerin Temmuz ayında alacağı zam oranı yüzde 13,26 oldu. Asıl zam oranı, TÜİK’in Haziran ayında 6 aylık enflasyon rakamını açıklamasıyla kesinleşecek.

Öte yandan 11 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli maaşının 22 bin lirayı bulacağını ve bundan emekli maaşlarının da etkileneceğini söylemişti.

Erdoğan, “Kamu işçilerinde olduğu gibi, en düşük maaşı yine 15 bin liraya çıkartarak, üzerine de enflasyon ve refah payı olarak benzer bir artış yapacağız. Böylece en düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. Memur maaşlarındaki bu artışlar, otomatik olarak emekliliklerine de yansıyacak” dedi.

Bu açıklamanın ardından dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de en düşük memur maaşının “net 22 bin TL” olacağını söyledi.

Şu anda en düşük kamu çalışanı maaşı TL civarında seyrediyor. Düzenleme ile en düşük memur maaşına önce seyyanen zam yapılacağı, bunun üzerine toplu sözleşme zammı ve enflasyon farkının ekleneceği değerlendiriliyor.

Fakat düzenlemenin detayları henüz netlik kazanmış değil. En düşük memur maaşının hangi kalemlerdeki artışla 22 bin liraya tamamlanacağı, diğer kademelerdeki memur ve emeklilerin de aynı oranda zam alıp alamayacağı belirsizliğini koruyor.

8 Haziran’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'la görüşen Memur-Sen Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, düzenlemenin detaylarının kamuoyu ve yetkili konfederasyon ile paylaşılması gerektiğini vurguladı:

“Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personeller arasında ücret adaletsizliği oluşmuş, çalışma barışı sarsılmış ve toplu sözleşme masası dışında yapılan unvan bazlı düzenlemelerle kamudaki ücret dengesi bozulmuştur.”

“Yapılacak düzenlemenin; hangi maaş kalemlerine yapılacağı, unvanlara hangi oranda yansıyacağı ve yüzdelik mi ve seyyanen mi olacağına ilişkin bir çalışma tarafımızla ve kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Dolayısıyla bu hassasiyet gözetilerek düzenlemenin başka mağduriyetlere yol açmaması için yetkili konfederasyonla ortak çalışma yapılmalıdır.”

Yetkili sendikalar, memur ve emekli maaşlarına ilişkin yeni hükümetten beklentilerini BBC Türkçe’ye anlattı.

'Yoksulluk sınırı 34 bin TL'

TÜRK-İŞ Mayıs ayı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı 10 bin TL oldu.

Dört kişilik bir ailenin kira, fatura, eğitim, giyim, ulaşım gibi tüm giderlerini kapsayan yoksulluk sınırı ise 33 bin TL'ye yükseldi.

BBC Türkçe’ye konuşan memur sendikaları, en düşük kamu çalışanı maaşının yoksulluk sınırına çekilmesi gerektiğini söylüyor.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Uzmanı Özgür Yılmaz, son birkaç gündeki kur hareketlerinden sonra, "22 bin liranın şimdiden eridiğini" söylüyor:

"22 bin lira vaadi, 28 Mayıs secimlerinden bugüne geçen 10 gün içinde dolar eridi. 28 Mayıs'ta 1 dolar 19,5 TL iken dolar kuru 8 Haziran itibari ile 23,4 TL'ye çıktı."

“Yoksulluk sınırı şimdiden 34 bin TL ve önümüzdeki aylarda ne olacağını bilmiyoruz. 22 bin lira her koşulda yine yoksulluk sınırının altında kalacak” diyor.

Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Sekreteri Talip Geylan da “Bu gerçekler ortadayken, en düşük maaş yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır” diyor.

Peki, en düşük memur maaşı 22 bine çıkarıldıktan sonra, diğer kademelerdeki memurların maaşları nasıl değişecek?

Bu konu henüz belirsizliğini koruyor. İhtimaller arasında, “maaşa göre kademeli zam” seçeneği de bulunuyor.

Buna göre, en düşük maaşın üzerinde bir maaşı olanlar için kademeli bir artış söz konusu olacak; maaşlara ve görevlere göre farklı zam oranları ortaya çıkacak.

Örneğin Mart ayında yapılan düzenleme ile en düşük emekli aylığı liradan liraya yükseltildi ancak liranın üzerinde maaş alan üst kademe emekliler bu zamdan yararlanamadı.

Geylan, yüksek prim ödeyenle düşük prim ödeyen arasında bir adaletsizliğin ortaya çıktığını söylüyor:

“En düşük derece devlet memuru maaşı 22 bin liraya yükseltilirken, aynı oransal artışın bütün kademelere yansıtılması gerekir. Aksi takdirde emekli maaşına yapılan zamda ortaya çıkan adaletsizliği memur maaşlarında da yaşayacağız.”

Aynı prensibin emekli maaşları için de geçerli olması gerektiğini söyleyen Geylan, “Refah payı hangi oranda en düşük dereceli devlet memuru maaşına yansıtılıyorsa, aynı oransal artışın emekli maaşlarına da yansıtılması gerekir” diyor.

“Refah payı kalıcı hale getirilmelidir”

yılının Ocak ayında memura ve emekliye toplu sözleşme ve enflasyon farkına ek olarak %2,5 refah payı verildi.

Fakat bir sonraki dönemde bu pay 6 aylık enflasyon farkından düşüldü, memur ve emeklinin cebine giren maaş totalde değişmedi.

Beraberinde birçok tartışmayı getiren bu uygulamadan vazgeçildi ve Ocak ayında %13 olarak yansıtılan refah payı bu kez resmî gazetede, altı aylık enflasyon farkından düşülmeyecek şekilde belirlendi.

Geylan, Ağustos ayındaki yeni toplu sözleşme döneminde Kamu-Sen’in masaya getireceği temel taleplerden birinin refah payını belli standartlar dahilinde kalıcı hale getirmek olduğunu söylüyor.

“Her yıl büyüme oranında bir artış, refah payı olarak kamu çalışanlarının maaşına yansıtılmalıdır. Kamu çalışanlarının büyüyen ekonomiden, artan milli gelirden hak ettiği pay almasının yolu budur.”

“Enflasyon farkı, sadece enflasyon oranında zam almak demektir ki bu da aslında gerçek anlamda bir zam değildir. Enflasyon oranında zam, sıfır zam demektir.”

“Büyükşehirlerde yaşayan memurlara kira yardımı yapılmalı”

Merkez Bankası'nın verilerine göre konut fiyat endeksi (KFE), ocak ayında yıllık bazda yüzde ,1 arttı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe’nin ortaya koyduğu verilere göre, arasında büyükşehirlerdeki kiraların ortalama artış oranı % oldu.

KESK’in talepleri arasında özellikle büyükşehirlerde görev yapan kamu çalışanlarına kira yardımı yapılması da bulunuyor.

Yılmaz, “Artık bekar kamu emekçileri birkaç kişi beraber ev tutarak, öğrenci hayatı yaşamak zorunda kalıyorlar” diyor.

Memur-Sen ne talep ediyor?

Kamuda en yüksek üyeye sahip Memur-Sen Konfederasyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile dün gerçekleştirilen görüşmede şu talepleri dile getirdi:

  • 1. Dereceye gelmiş bütün kamu görevlilerine Ek Gösterge,
  • Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun evrensel ilkelere uyumlu hale getirilmesi ve sendikal örgütlenmenin kapsamının genişletilmesi,
  • Temmuz ayındaki düzenlemenin detaylarının kamuoyu ve yetkili konfederasyon ile paylaşılması,
  • Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantılarının kanunda belirtildiği gibi yılda iki kez yapılması,
  • Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarının periyodik olarak en fazla 3 yılda bir yapılması ve bu sınavlarda da mülakatın kaldırılması.

Enflasyonda doğalgaz etkisi

Mayıs ayında konutlarda kullanılan doğalgazdan bir ay süresince ücret alınmadı.

TÜİK, Mayıs ayı TÜFE hesaplamaları kapsamında doğalgaz için 'sıfır fiyat' yöntemi uygulanacağını bildirdi; enflasyon sepeti içindeki payı %2,9 olan doğal gaz fiyatı, enflasyon hesaplamasına dahil edilmedi.

Bu sayede Mayıs ayı enflasyonu yüzde 0,04 olarak gerçekleşti ve yıllık enflasyon sonlarından bu yana ilk kez yüzde 40’ın altına geriledi.

Memur ve emekli zamlarından önce enflasyonu düşüren bu uygulama, milyonlarca çalışanın alacağı zammı azaltmakla eleştirildi.

Yılmaz, TÜİK’in enflasyon hesaplamasındaki doğalgaz kararından sonra Cumhurbaşkanının “22 bin TL” vaadine de kuşkuyla yaklaştıklarını belirtiyor:

“İktidar ara ara çalışanları memnun etmek için, tepki yükseldiği dönemlerde artışlar yapıyor ama arkasından vergi oyunları ve TUİK hesaplamalarıyla verdiklerini tekrar geri alıyor.”

Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri Talip Geylan ise, enflasyon hesaplamaları üzerinden yapılan tartışmaları ‘gereksiz’ buluyor:

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın en düşük derece devlet memuru maaşı 22 bin TL olacak sözü neyi, hangi oranda zammı gerektiriyorsa yapılacaktır. Düşük çıkan enflasyon farkı üzerinden bir tartışma yapmayı gereksiz görüyoruz.”

“Yıllık enflasyon puan düşük çıkacak”

İlgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre, konutların doğalgaz kullanımında 25 metreküpe denk gelen bedel de 1 yıl boyunca ücretsiz olacak.

Haziran Mayıs dönemini kapsayan 11 aylık enflasyon hesabında, doğalgaz fiyatının 25 metreküplük kısmı sıfır kabul edilecek.

Yılmaz, düşürülen enflasyon sebebiyle kamu çalışanlarının zararının yıl boyuna yayılacağını değerlediriyor:

“Önümüzdeki 11 ay boyunca doğalgazın 25 metreküplük kısmı TÜİK hesabında dikkate alınmayacak. Bu aylık enflasyonu aşağı yukarı 1 puan düşürecek, yıllık enflasyon, nereden bakarsanız puan enflasyon düşük çıkacak. Ücretler enflasyona endekslendiği için, emekçilere bugün verdiğiniz parayı bir yönüyle geri almış olacaksınız.”

AKP'nin zam müjdesi milyonlarca emekliyi mağdur edecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün en düşük emekli maaşının 2 bin TL artırılarak 5 bin TL'den 7 bin TL'ye yükseltileceğini duyurdu.

Erdoğan'ın 'müjde' olarak sunduğu açıklamasının ardından AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş en düşük emekli maaşının 7 bin liraya çıkarılması ve ayrıca geçici işçilere kadro verilmesini de içeren 16 maddelik kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sunduklarını duyurdu.

7 bin lira üzeri için düzenleme yok

Elitaş Cuma günü yaptığı açıklamada 7 bin TL'nin üstünde emekli maaşı olanlar için ise bir düzenleme yapılmayacağını söyledi.

Ancak çalışma ekonomisi uzmanları ve emekli sendikalarına göre ortalama emekli maaşını en düşük emekli maaşına yaklaştıran bu adım emekliler arasındaki adaletsizliği daha da artıracak.

Seçim öncesi hamle olarak değerlendirilen artış emeklilere göre geçim sıkıntısı sorununu çözmekten uzak. Emekli maaşlarının düşük olmasının nedeninin AKP'nin 'de devreye aldığı yasal sistemle ilişkili olduğuna işaret eden uzmanlar ve sendikalar, "emekli maaşları en az asgari ücret düzeyinde olmalı" diyor.

Asgari ücretin altında kalıyor

AKP'nin iktidara geldiği 'de bir işçi emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 üstündeydi. Erdoğan'ın açıkladığı rakam yasalaşsa bile emekli maaşı asgari ücretin altında kalıyor. Asgari ücret yılında yüzde 54,66 zam oranıyla net 8 bin liraya çıkarılırken aynı dönemde emeklilere yüzde 30 zam yapılmıştı.

Uzun yıllardır asgari ücretin altında maaş aldıklarını belirten emekliler açıklanan rakamı tatmin edici bulmazken, emeklinin asgari ücret altında maaş almasının Anayasa'ya da aykırı olduğuna işaret ediyor.

DW Türkçe'ye konuşan Birleşik Emekliler Sendikası Genel Başkanı Mahmut Şengül, emeklinin bundan 20 yıl önce asgari ücretin üzerinde maaş aldığını belirterek "Bugün çarşı pazar enflasyonuna, ev kiralarına baktığımızda emeklilerin bu artışla yaşamını idame ettirebilmesi mümkün değil. Yani aslında biz yeni bir şey değil, 20 yıldan beri hem cebimizden hem soframızdan eksileni istiyoruz. Bunun da tekabül ettiği rakam 11 bin TL" diyor.

Kira hariç günlük lira

Erdoğan'ın açıkladığı 7 bin liralık emekli maaşı günlük lira gibi bir rakama denk geliyor. Bir emeklinin ortalama 5 bin lira kira verdiği düşünüldüğünde ise emeklilerin diğer ihtiyaçları için bir günde harcayabileceği rakam 85 lirayı bulmuyor.

Mahmut Şengül, buna elektrik, doğal gaz, su gibi faturaları da dahil edildiğinde emeklinin elinde hiçbir şey kalmadığını vurgulayarak "Emeklinin sağlık giderleri var, beslenme giderleri var. Maalesef şu anda dillendirilen 7 bin liralık emekli maaşı bu harcamaların hiçbirini karşılamıyor" ifadelerini kullanıyor.

Hazine'den karşılanacak

Yasa çıkarsa iddia edildiği gibi en düşük emekli aylığı 7 bin TL olmayacak. Bu rakamdan düşük aylıklar Hazine tarafından 7 bin liraya tamamlanacak. Peki emekli aylığı artışının Sosyal Güvenlik Kurumu ya da Hazine tarafından karşılanması arasında ne far var?

DW Türkçe'ye konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, bir sonraki zam dönemi geldiğinde emekli aylığı 5 bin lira olanın 5 bin lira üzerinden, 7 bin lira olanın 7 bin lira üzerinden zam alacağına işaret ederek "Yani 7 bin lira köklü emekli aylığı olmayacak. Bu da emekli aylıklarının uzun vadede daha az artması anlamına gelebilir" diye konuşuyor.

Çelik'in verdiği bilgiye göre söz konusu maaş tamamlaması, hak sahipleri ve yakınlarının da en az 7 bin lira emekli maaşı alacağı anlamına gelmiyor. Çelik, "Örneğin emeklinin eşi, çocukları 7 bin lira almayacaktır. Aldıkları maaş kendi almış oldukları pay oranında artırılacaktır. Yani şöyle düşünün emekli aylığının dörtte üçü eşine kalıyorsa, 7 bin liranın dörtte üçünü alacaktır" diye konuşuyor.

Diğer emekli maaşları gerileyecek

Yasa teklifiyle ortalama emekli maaşları tıpkı asgari ücrette olduğu gibi en düşük aylığa doğru gerileyecek.

Çelik, "Eğer en düşük emekli aylığını 2 bin lira ekleyerek 7 bin liraya tamamlarsanız, 7 bin liranın üstündeki emekli aylıklarını aynı oranda artırmazsanız, diğer emeklilerin aylıkları en düşük emekli aylığına doğru gerilemiş olacaktır" diyor.

Düzenleme yasalaşırsa en düşük emekli aylıklarına yüzde 40 civarı artış yapılmış olacağını ifade eden Çelik'e göre bu durum emekliler arasındaki makası kapatacak ve daha yüksek prim ödeyen emeklilerin daha düşük emekli aylığı almasına yol açacak.

"Asgari ücret gibi burada da emekli aylıklarının aşağı doğru bastırılması yaklaşımı var" diyen Çelik, Türkiye'de emeklilik sisteminin prime dayalı olduğunu belirterek ekliyor: "Ömür boyu yüksek prim öderseniz yüksek emekli aylığı bağlanır, düşük prim öderseniz düşük emekli aylığı bağlanır. Primli sistemlerin özü budur. Dolayısıyla primli sistemlerde buna dikkat edilmesi gerekir. Ama bu uygulamayla yüksek prim ödeyenler en düşük emekli aylığına yaklaşıyor."

Enflasyon oranında zam talebi

Birleşik Emekliler Sendikası Genel Başkanı Şengül de eşitlemenin daha yüksek maaş alanları cezalandırılarak yapıldığını, emeklilerin düşük maaşta eşitleneceğini ifade ederek "Pekâlâ 7 bin liranın üzerinde emekli maaşı alanlar da var ve bu emekli maaşını alanlar da enflasyondan ciddi anlamda etkilenmiş durumda" diyerek yılbaşında yapılan yüzde 54'lük asgari ücret zammını hatırlatıyor. Şengül, asgari ücretteki yüzde 54'lük artışa karşın emeklilere yüzde 30 zam yapıldığını belirterek, bütün emeklilere yüzde 24 oranında zam yapılmasını ve emeklinin enflasyon karşısındaki mağduriyetinin giderilmesini talep ettiklerini ifade ediyor.

Çalışma ekonomisi uzmanı Çelik ise normal şartlarda Erdoğan'ın açıklamasından önce Meclis'e yasa teklifinin gelmesi gerektiğini vurguluyor. 

Çelik, "Seçim gündemde olmasaydı ve emeklilerin oyuna ihtiyaç olmasaydı bu düzenlemenin yapılmayacağını düşünüyorum. Tamamen seçime endeksli. Çünkü bunun tersini yaptı AKP. Yani 'de emekli aylıklarını düşürecek bir yasal sistemi kabul etti" ifadelerini kullanıyor.

Maaşlar 'deki düzenlemeyle düştü

Sosyal güvenlik mevzuatında 'li yıllarda yapılan değişiklikler ve özellikle yılında yürürlüğe giren sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çalışanlar yanında emeklileri de oldukça olumsuz etkiledi. Emeklilik yaşı yükseltildi, emekli olmak zorlaştırıldı. Emekli aylığı hesaplama ve bağlama oranlarında yapılan değişiklikler sonucunda emekli aylıkları düşmeye başladı. Aynı koşullarda fakat farklı zamanlarda emekli olanların aylıkları arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıktı.

'dan itibaren emekli aylıkları hesaplamasına enflasyonun yanı sıra Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesi de dahil edilirken AKP'nin yılında yaptığı yasal değişiklikle güncelleme katsayısına milli gelirdeki büyümenin sadece yüzde 30'u eklenmeye başlandı. Aylık bağlama oranları da yüzde 75'ler seviyesinden yüzde 50'lere düşürüldü.

Emekli maaşları için köklü çözümün aylık bağlama oranı ve güncelleme katsayısının değiştirmesinden geçtiğini ifade eden Çelik, "Çözüm emeklilerin aylıklarının insanca bir seviyeye yükselmesidir. Alt sınırı asgari ücrete çekmektir. Şimdi bunlar yapılmıyor. Geçici düzenlemelerle Hazine'den geçici bir kaynak aktarılıyor" diye ekliyor.

"Bayram ikramiyesi maaş tutarında olmalı"

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, hazırladıkları yasa teklifiyle emekli bayram ikramiyesinin de liradan 2 bin liraya yükseltileceğini açıkladı. 

Bin lira ile başlayan bayram ikramiyesi beş yıldan beri sadece TL'lik bir artış gösterip TL olmuştu. Geçen beş yıl boyunca resmi enflasyon yüzde 'ler, gıda enflasyonu yüzde 'ler civarında yükseliş kaydetmişti.

14 milyon emeklinin yoksullukla mücadele ettiğini ve yaşama tutunmaya çalıştığını söyleyen Mahmut Şengül, yılda iki kez verilen bayram ikramiyesinin de yeterli düzeyde olmadığını söylüyor. Şengül, "Devlet kamuda çalışan personele 52 günlük ilave tediye veriyor. Yani ikramiye. Biz aynı oran kadar yani maaş tutarı kadar yılda iki sefer emeklilere ikramiye verilmesini istiyoruz" diyor.

Emeklilere göre siyasi rüşvet

Aziz Çelik emekli maaşlarındaki artış kararının siyasi olduğuna dikkat çekerken emekliler de açıklanan rakamı siyasi rüşvet olarak nitelendiriyor.

Mahmut Şengül, "Sosyal Güvenlik Kurumu maalesef emeklilere asgari ücretin altında bir maaş vererek aslında Anayasal bir suç işliyor. Bu bir. İkincisi bunu bir seçim yatırımı ve seçim rüşveti olarak görüyoruz" diyerek ekliyor: "Eğer niyetlerinde ciddilerse emeklilere insanca ve insan onuruna yaraşır bir ücret vermelerini talep ediyoruz. Bu da en düşük asgari ücret oranında olmalı."

Muhalefet partileri de emekli maaşının en az asgari ücret seviyesinde olması gerektiği görüşünde.

CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Perşembe günü Meclis'te düzenlediği toplantıda en düşük emekli maaşı ile emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin, asgari ücret seviyesine çekilmesi önerisinde bulundu.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim? 

Bize yazın

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir