Uzun süredir diyet yapmanıza rağmen bir türlü istediğiniz gibi kilo veremiyor musunuz? O halde doğru yerdesiniz. Diyet, hem kilo kontrolünü sağlayan, hem de sağlıklı beslenmeyi teşvik eden bir beslenme çeşididir. Ancak kilo vermek için diyet yapmak tek başına yeterli değildir. Diyete ek olarak spor ve egzersizlere ağırlık verilmeli, bir uzmandan yardım alınmalı ve kişiye özel diyet listeleri tercih edilmelidir. Hızlı kilo verdirdiği söylenen şok diyetlerden ise uzak durulmalıdır. Peki, düzenli olarak diyet yapılmasına rağmen neden kilo verilmez? İşte, Uzm. Dyt. Şebnem Kandıralı Yıldırım, diyet yaparken kilo verememenin nedenlerini tek tek anlattı:
Diyetin İlk Haftası Neden Kilo Verilmez?
Herkes farklıdır, bazı kişiler hafta içinde sonuç alır ve sonra bir süre durur, bazılarındaysa hemen sonuç görülmez ve hafta sonra büyük bir düşüş yaşanır. Diyette bir hafta çok uzun bir süre değildir ve vücuttaki mekanizmaların devreye girmesi biraz zaman almaktadır. Sürdürülebilir bir diyet, hızla kilo verdirip tekrar kilo alımına neden olacak bir diyetten her zaman daha iyidir. Kalorilerin özellikle karbonhidratlardan kesildiği bazı diyetler hızlı su ağırlığı kaybına neden olduğundan kilo çabuk düşer ve çoğunluğun ilk hafta daha fazla kilo vermesi bundandır. İlk su ağırlığı verildikten sonra vücut daha yavaş bir hızda kilo kaybetmeye başlayacaktır. Kilo verme planınıza sadık kalmanız ve motive olmanız bu süreçte önem arz eder.
Şunlara da göz atın;
1) Diyet yapmaya hazır olmamak
Bir şeyi yapmaya karar vermek, aslında o işi yarılamaktır. Kilo verememenin en belirgin nedenlerinden biri de tam istekli olmamaktır, sadece başkaları istiyor diye başlamak, tam kararlı ve iradeli olmamak başarının önündeki en büyük engellerden biridir. Bunun için önce neden kilo vermek istediğinizi, zayıfladıktan sonra nasıl hissedeceğinizi, zayıflama sürecinde önünüze çıkabilecek sıkıntıları ve bunlarla nasıl başedebileceğinizi, hedefe ulaştıktan sonra kendinize ne ödül vereceğinizi değerlendirmelisiniz. Unutmayın istedikten sonra yapılmayacak şey yoktur, yeterki kararınızı verin.
2) Yanlış diyetler uygulamak
Besin öğeleri, kalori açısından yetersiz, tek tip besine dayalı şok diyetler ya da uzmanlar tarafından düzenlenmeyen programlar yo-yo şeklinde bir yukarı bir aşağı izleyen kilo grafiklerine yol açmaktadır. Zayıflama süreci pek çok faktöre bağlı, uzun ve keyifli bir yolculuktur. Sağlıklı kilo kaybı için kişisel biyo-kimyasal verileriniz (karbonhidrat, yağ, protein metabolizması, mineral dengeniz ve tiroid metabolizmanız ile ilgili kan tahlilleri sonuçları), vücut yapınız (total yağ, vücut sıvısı, kas+kemik ağırlığı gibi), sosyal yaşamınız, genetik yapınız, diyet disiplininiz, sağlık, diyet ve beslenme geçmişiniz ile ilgili birçok bilginin incelenmesi gerekir. Başarılı kilo kaybı için kişilerin tüm bu incelemelerden geçip, yaşam haritası üzerinden hazırlanmış özel beslenme ve diyet planlarını takip etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde tartıda kilo kaybı görülürken, yağ kaybedilmediği için gerçekçi ve sağlıklı bir zayıflama sağlanmamaktadır.
3) Psikolojik sorunlar yaşamak
Zayıflama süreci disiplin, sabır, özveri, irade ve en önemlisi takip gerektiren kısıtlayıcı bir dönemdir. Bu süreçte kişiler yoğun stres altına girebilir, planlı olmanın, kurallara bağlı kalma zorunluluğu ile kendilerini baskı altında hissedebilirler. Bu sıkıntıları minimuma indirmek için, kişiler diyetisyenleri ile tüm problemlerini paylaşıp çözüm yolları aramalı, bitki çayları ile oluşan gerginliği azaltmalı, doğru egzersizler uygulayarak deşarj olmalıdırlar.
4) Kalori tuzaklarına düşmek
Hayatımızın her aşamasında rolü olan çevresel faktörler beslenme ve diyet sürecinde de etkili olmaktadır. Kilo veremeyen pek çok kişinin problemi fizyolojik açlık duymadan, sadece zevk için yemeğe yönelten kalori tuzaklarıdır. Gıda sanayinin gelişimi ile artan abur cubur çeşitleri, fast food restoranların her köşe başında yer almaya başlaması, restoranların artan porsiyon miktarları en sık karşılaşılan tuzakların başında gelmektedir. Yapılan çalışmalar çok çeşitli besin servis edilen bireylerin daha fazla yediklerini söylemektedir, işte açık büfelerde neden fazla kaçırıyoruz bir sebebi de budur. Besine ulaşılabilirliğin artmasıyla doğru orantılı olarak gıda tüketimi de artmaktadır. Bu nedenle
sizi fazla yeme tuzağına düşürecek besinleri gözden uzak tutun, içi görünmeyen saklama kaplarında, kapalı mutfak dolaplarında depolayın.
5) Sık sık tatlı krizleri yaşamak
Bayanların en büyük yakınması olan tatlı krizleri artık bilinen bir gerçektir. Özellikle bazı hormonal değişimlerin olduğu dönemlerde, mutlu olmak için tatlıya duyulan isteğin artması hızlıca alınan kiloların da habercisidir. Sofra şekeri insan metabolizmasının gereksinim duymadığı bir besindir. Vücudumuz glukoza ihtiyaç duyar ve bunu neredeyse tüm besin gruplarından karşılayabilir önemli olan dengeli beslenmektir. Tatlı krizi yaşamamak için vücudu aç bırakmamak, özellikle tatlı isteğinin arttığı ikindi saatlerinde minik kahvaltılar yapmak, ara öğünleri kaçırmamak çok önemlidir. Şeker, tatlı yendikçe daha da çok tüketim alışkanlığı yaratır. Bunun için tatlı zevkini genellikle meyve, kurutulmuş meyve, sütlü tatlılardan karşılamalı, ağır, şerbetli tatlıların tüketimini kısıtlamalısınız. Yoksa giderek büyüyen bir çığ gibi tatlı krizleri artacak, kilo vermeniz engellenecektir.
6) Dışarıda yemek yemek
Yemek yemek fizyolojik ihtiyaçlarımızın karşılanması için gerekli olduğu kadar sosyal bir ihtiyaçtır da. Tabii ki bundan zevk almasını bilmeli, ortamların tadını çıkarmalısınız ancak yemeğin bulunduğu toplu ortamlarda bilinçsizce alınan ekstra kalorilerinde farkına varmalısınız. Önemli olan dışarıda yemek yerken de kontrollü gitmek, diyetinize ihanet etmeden doğru seçimler yapmaktır. Besin sanayi ve restoranlar daha iyi hizmet vermek adına ‘supersize’ besinler sunuyorlar ve tüketiciler de ödediklerinin karşılığını alma içgüdüsüyle gerekenden %33 daha fazla yiyorlar, bu tuzaklara düşmemeli, planlı olup ne yiyeceğinize önceden karar vermeli, hafif yemekler sipariş edebileceğimiz restoran ve kafeleri tercih etmelisiniz.
7) Fiziksel olarak aktif olmamak
Günümüzde giderek pasifleşen toplumlar, televizyon/bilgisayar karşısında daha fazla vakit harcamaya, her işlerini uzaktan kumandayla yapmaya, mümkün olduğunca hızlı yaşamak adına minimum hareket etmeyi alışkanlık haline getirdi. Bu durum harcanan kalorilerin azalmasına, vücudun çalışan işçileri olan kas kitlesinin azalmasına, malesef ki yanlış beslenme az hareketle vücudun yağ kitlesinin ise artmasına neden oldu. Bunun için mümkün olduğunca fiziksel olarak aktif olmak, sevdiğimiz ve sürekli devam ettirebileceğimiz bir spor dalı seçmek çok önemlidir.
8) Öğün atlatmak
Öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki saatlerin uzaması, vücudun kıtlık sinyalleri vererek çalışma hızını azaltmasına ve daha çok depo kabiliyeti geliştirmesine neden olmaktadır. Uzun sure açlık; bir sonraki öğünde daha fazla yeme riskini artıracak, irade kontrol mekanizmanızı da zorlayacaktır. Açlık durumunun uzun süre devam etmesi halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, ekşime gibi sorunlara neden olur, iş verimi düşer. Öğün atlamak kan şekerinde dengesizliklere yol açarak tatlıya düşkünlüğü de arttırabilmekte, dolaylı olarak kilo artışına neden olabilmektedir. Bunun için az az sık sık beslenmek, hergün mutlaka kahvaltı yapmak gerekir. Ne demişler ‘ Kahvaltıyı krallar gibi, öğle yemeğini prensesler gibi, akşam yemeğini ise fukaralar gibi yemelisin’…
9) Metabolik sorunlar
Kilo verme grafiğinde karbonhidrat, yağ, protein metabolizmaları, mineral depoları, tiroid bezinin çalışma temposu, hormonal etkenler gibi pek çok metabolik olay etkendir. Kişilerin kilo almaları veya verememeleri ardında sadece oburluk veya irade eksikliği dışında fizyolojik bir problem de yatabilmektedir. Hayat boyu kilo sorunu yaşamamak, köklü çözüm sağlayabilmek adına asıl nedeni deşifre etmek adına mutlaka kan tahlilleri yorumlanmalıdır.
10) Mide kapasitesinin genişlemesi
Kilo verememenin en bilinen nedenlerinden biri de kişilerin fazla yemek yeme potansiyalleri ve mide kapasitesinin genişliğidir. Zayıflama diyetlerinde başarı kazanmak adına ilk hedef kişinin mide kapasitesini daraltarak aşırı yeme meyilinin önüne geçmektir. Bunun için atılacak ilk adım mide hacmini genişleten gazlı içecekleri kesmek, hazma yardımcı bitki çaylarını tüketmek, sindirime yardımcı olması adına soda tüketmek ve çok önemlisi az az sık sık besin tüketmek gerekir.
Hizli kilo verirken altinci ayda ve birinci yilda boy, agirlik, vucut kitle indeksi, bel cevresi olculmeli ve ne kadar zayiflandigi takip edilmelidir. Ilac alanlarin daha siki takip edilmesi gerekebilir. Diyet yapan kisinin, alti ay-1 yil icinde agirliginin %10'nunu kaybetmesi, zayiflama programinin iyi gittiginin bir isaretidir. O zaman bu kiloyu muhafaza etme asamasina girilir. Risk faktorleri devam ediyorsa yogun kilo verme programina devam etmelidir.
Kilo verme cabasi basarisizlikla sonuclanmissa, bunun nedenlerini degerlendirmek gerekir. Kilo verememenin nedenleri genellikle sunlardir:
' Fazla yemeye devam etmek
' Hareketi yeterince artirmamak, devamli oturmak
' Psikolojik olaylarin araya girmesi
' Ailede diger kisilerin yardimci olmamasi ve sosyal baskilar
' Depresyon, tikinircasina yeme nobetleri (yeme davranis bozukluklari)
' Tiroid hormon yetmezligi veya baska hormon bozuklugu olmasi
' Yumurtalarda kist olmasi (Polikistik over hastaligi)
' Kanda insulin hormonunun yuksekligi ve aclik ataklarinin devami
' Erkeklerde kanda erkeklik hormonu testosteronun azligi
' Kanda kalsiyum, selenyum ve magnezyum azligi
' Ogunleri atlamak
' Yemekleri zamaninda yememek
' Az su icmek
' Alkol kullanmaya devam etmek
Yukarida belirtilen durumlardan birisi sizde varsa ona yonelik girisimde bulunmak gerekir. Fazla yemek yiyorsaniz zayiflayamazsiniz. Az yediginiz halde hic hareket etmiyorsaniz yine problem var demektir. Hareket etmeden zayiflamak mumkun degildir. Psikolojik problemleriniz ve asiri stres varsa basarisiz olma olasiligi yuksektir. Bir psikolog veya psikiyatristten yardim almak ve gevseme tekniklerini ogrenmek size yardimci olabilir. Geceleri uyaniyor ve dogru buzdolabina gidip atistirmalarda bulunuyorsaniz kaninizda insulin hormonunda yukseklik olma olasiligi vardir. Bunun icin uygun ilaclar almaniz ve diyetinizi ayarlamaniz gerekir. Bu amacla bir endokrinoloji uzmanina gitmeniz gerekebilir.
Siklikla karsilasilan bir durum ise, belirli bir kilo verdikten sonra, daha fazla kilo verememektir. Bunun nedeni vucudun kendini koruma mekanizmasidir. Bu koruma mekanizmalarindan biri, kalori azalinca tiroid hormonu olan T4'un T3'e donusumunu saglayan 5' deiyodinaz enziminin calismasinda bir yavaslama olmasidir. T4 hormonundan T3 hormonu az olustugu icin, metabolizma biraz yavaslar ve bu durum da kilo vermeyi onler. Kilo veren kisilerin kanlarindaki T3 isimli tiroid hormonunun azalmasinin bir baska nedeni de, insulin direncinin duzelmemesidir. Insulin hormonunun kanda yuksek olmasi ve hucrelere kan sekerini sokamamasi nedeniyle ortaya cikan duruma insulin direnci adi verilir. Insulin direnci yuksek olan kisilerde, kan sekeri dusuklugu (hipoglisemi) ataklari olusur. Bu durum insani sekerli seyler yemeye yoneltigi icin zayiflamak mumkun olmaz. Uygun diyete ragmen aclik ataklari devam eden kisilerde doktorunuz gerek gorurse insulin direncini azaltan acarboz veya metformin gibi ilaclar bu konuda faydali olabilir. Kilo vermeyi engelleyen bir diger hormon, midemizden salgilanan ghrelin isimli hormondur. Kilo vermeye basladikca kanimizda ghrelin hormonu artmaya baslar ve bizi yemek yemeye yonlendirir. Beyinden salgilanan oreksin isimli hormon da yemek yemeyi artirmaktadir. Leptin isimli hormondaki degisiklikler de kilo vermeyi onlemektedir. Yag kaybettikce veya kilo verdikce, kanimizdaki leptin hormonu duser. Dusuk leptin duzeyleri bu defa beyini uyararak yemek yemeyi artirir. Gordugunuz uzere vucudumuz salgiladigi hormonlarla, devamli kilo vermeye karsi direnc gosterir.
Belirli miktarda kilo verildikten sonra, vucut yeni duruma karsi bir denge saglamaya calisir ve kilo kaybi azalir, bazen durur. Bu kisiler umitsizlige kapilmamali, saglikli beslenme ve egzersize devam etmeli hatta egzersizi biraz daha artirmalidirlar.
Stres ve depresyon kilo vermeyi engeller. Bu hastalarin bir kisminda tikanircasina yeme krizleri ve gece atistirmalari fazla gorulur. Beynimizin hipotalamus bolgesinden salgilanan kortikotropin hormonu (CRH) ve bobrek ustu bezinden salgilanan kortizol isimli hormonun stresli kisilerde iyi calismadigi saptanmistir. Bu hormonlarin bozuklugu ise istahi artirmakta ve kilo alinmasina neden olmaktadir. Stresli kisilerde artan kortizol hormonu ''Konfor Saglayici Gidalar'' denilen yuksek yagli ve sekerli gidalar yenmesine neden olmaktadir. Stres ve depresyon yeme bozuklugu olan kisilerde siklikla birlikte bulunur. Konfor gidalarini yani yagli ve sekerli gidalar yenince beyindeki stres hormonu CRH azalmakta ve kisiler rahatlamaktadir. Bu kisilerin kanlarinda kortizol ve ACTH hormonu biraz fazladir. Kilo alan, fazla yiyen ve depresyonda iken fazla uyuyan kisilerde stres hormonu bozuklugu mevcut demektir. CRH'yi azaltmak icin kisa zaman icin bu gidalari yemek stresi giderir, ancak uzun devam etmesi halinde kilo alimi olmaktadir.
Stresi azatlamak icin sunlar yapilabilir:
1-Egzersiz yapiniz. Egzersiz stresi giderdigi gibi zayiflamaniza da faydali olur.
2-Kahvalti mutlaka yapiniz ve ogun atlamadan az yemeye calisiniz.
3-Iyi uyku uyuyunuz ve dinlenmek icin kendinize zaman ayiriniz.
4-Isinizden arta kalan zamanlarda baska islerle mesgul olmaya calisiniz.
5-Kahve, sigara ve alkolu azaltin
6-B kompleks ve C vitamin destegi aliniz.
Kaynak:
FacebookTwitter