الطقس راجو / ترجمة 'خمسينية' – قاموس التركية-العربية | Glosbe

الطقس راجو

الطقس راجو

Efsane: عربى الترجمة, معنى, مرادفات, المتضادات, أمثلة

أمثلة: efsane

Efsane mi yoksa Güvenilir Kayıt mı? أسطورة أم سجل موثوق؟ Başyapıtım sinematarihinde bir efsaneolacak. تحفتى ستكون أسطورة فى تاريخ السينما. Japonya'da pek çok efsane var. هناك الكثير من الأساطير في اليابان. Çünkü karanlıkgeçti ve efsanehalabüyüyor. لأن الظلام قد مضى والأسطورة تكبر. Özel kuvvetlerhakkındabirçok efsane var. هناك الكثير من الأساطير حول القوات الخاصة. Rambo'nun bir orduyu tek başınayenebileceği bir efsane . إنها مجرد أسطورة أن رامبو يمكنه هزيمة الجيش بمفرده.efsaneormanda. terkedildidiyorتقول الأسطورة أنه تم التخلي عنه في الغابة. Efsane kılıcınıtanrılarınelindenaldığınısöylüyor. تقول الأسطورة أنه تلقى سيفه من أيدي الآلهة أنفسهم. Marco Polo'yu Çin'e karşılayan Moğol İmparatoru olarak Kublai Khan Avrupa'da bir efsaneoldu. بصفته الإمبراطور المغولي الذي رحب بماركو بولو في الصين ، أصبح كوبلاي خان أسطورة في أوروبا. Biyologlar, chupacabralarıçağdaş bir efsaneolarakgörüyorlar. ينظر علماء الأحياء إلى تشوباكابرا على أنها أسطورة معاصرة. Muhteşem bir sıçramak, ama efsanedikeyolarakmeydanokumayadevamediyor. إنه رش مذهل ، لكن الأسطورة ما زالت تواجه تحديًا عموديًا. Geçmişte anomalilerortayaçıktıysa ve Pristichampsus yıl önce Nil tarafındankendinibatırıyorsa, bu bir efsanemeselesidir. إذاالشذوذ ظهرت في الماضي لديهم ، Pristichampsus كان التشمس نفسها من خلال النيل من سنة مضت ، هذا هو أسطورة. Çünkü bu bir efsane , salak! لأنها أسطورة ، خدر! Savaşçı anneninyolculuğu, ölümleyüzleşmek ve aydınlanmış ve güçlendirilmişklasikmono efsaneşeyleridöndürmekiçin onu karanlıkalem, bu durumdabatıkgemiiçinealır. تأخذها رحلة الأم المحاربة إلى العالم المظلم ، في هذه الحالة ، السفينة الغارقة ، لمواجهة الموت والعودة المستنيرة والقوية ، والأشياء الأسطورية الكلاسيكية الأحادية. Bana bir türbebulmamızgerektiğinisöyledi, eski bir efsaneiyileştiricigüçleriolduğunusöyledi. أخبرتني أسطورة قديمة أنه يجب علينا العثور على ضريح ، وقال إن لديه قوى الشفاء. Efsane No. 7: Çin büyümemodelitehlikedeالخرافة السابعة: نموذج النمو الصيني في خطر. Bana İki Başlı Efsane Mitolojik Gizemler adlıkitabıgetirir misin? هل يمكنك إحضار هذا الكتاب المسمى الأسطورة الأسطورية ذات الرأسين! Gayri resmiolarak, bana "John Cameron" ın bir efsaneolduğunu ve seninhoşnutsuzolduğunusöyledi. بشكل غير رسمي ، أخبرني أن "جون كاميرون" كان أسطورة وأنه تم التنصل منك. Yağmurlu havalardabilehala iyi bir bronzlukolabilen bir efsane var. هناك أسطورة تقول أنه حتى في الطقس الممطر ، لا يزال هناك تان جيد. Bugün itibariyle, tüm zamanların en popülermodern efsanesiartık bir efsanedeğildi. اعتبارًا من اليوم ، لم تعد الأسطورة الحديثة الأكثر شعبية على الإطلاق أسطورة. Bir efsane , sonsuzakadaryaşayacakalbümleryapmış bir adam. أسطورة ، رجل صنع ألبومات ستعيش إلى الأبد. Onun bir efsaneolduğunudüşündüm. اعتقدت أنه كان أسطورة. Efsane, bir kelebeğinkanatçırpışınıduyabileceğinizisöylüyor. تقول الأسطورة أنك ستفعل تكون قادرة على سماع ضربات جناح الفراشة. Efsane sadecebize bir gün ayrıldığını ve gökyüzünegeridöndüğünü, başka bir tanegöndereceğine söz verdiğinisöylüyor. تخبرنا الأسطورة فقط أنه غادر يومًا ما وعاد إلى السماء ، واعدًا بأنه سيرسل آخر. Orada Mozart rakibibesteci Antonio Salieri tarafındanzehirlendiğini bir efsane . هناك أسطورة أن موزارت قد سممه الملحن المنافس أنطونيو ساليري. Efsane, her ruhunmükemmellikyolundaoradangeçmesigerektiğinisöylüyor. تقول الأسطورة أن كل روح يجب أن تمر من هناك في طريق الكمال. Ve birçokdurumda, kokular ve kokularrüzgarlarda çok uzakyerleresürüklenir. Koku ve koku, efsane ve efsaneyerineokuyun. ” وفي كثير من الحالات تنجرف الروائح والروائح على الرياح إلى أماكن بعيدة جدًا. اقرأ ، بدلاً من الرائحة والرائحة ، الأسطورة والأسطورة .. ". 'Avalon, uzak bir efsaneadası ' elmabahçeleri ve sis أفالون ، جزيرة الأسطورة البعيدة من بساتين التفاح والضباب Rezervasyon paralarışimdiden onu bir efsanehalinegetiriyor. تعمل حجوزات الحجز بالفعل على "أسطورة منه. Efsane, ebedi bir durgunlukalemidir. الأسطورة هي عالم من الركود الأبدي. çok dahayağmuryağıyor, Ben güneşmağarayagider ve çıkıpaslasözü Japon efsanegibiydidüşünmeyebaşladı. لقد كانت تمطر كثيرًا ، بدأت أعتقد أنه كان مثل تلك الأسطورة اليابانية حيث غروب الشمس إلى الكهف ويتعهد أبدا للخروج. Sıradan insanlariçintarihsanat, efsane ve ayinlerlegeçti. بالنسبة للناس العاديين ، صمد التاريخ من خلال الفن والأساطير والليتورجيا. Efsane avcıları nın bu yüksekhızlıbölümünde في هذه الحلقة عالية السرعة من "mythbusters" Efsane, Ölüm 13 ruh aldığındagücünündurdurulamazolacağınısöylüyor. تقول الأسطورة ، عندما أخذ الموت 13 روحًا ، فإن قوتها لا يمكن إيقافها. Çöp, sadece efsane , saf bir serap. قمامة ، مجرد أسطورة ، سراب خالص. İntikam alanhayalet. Kötü niyetliniyetiolanherhangi bir insanınkalbineterörsaldırmakiçin bir efsane . شبح الانتقام. أسطورة لضرب الرعب في قلب أي رجل بنية خبيثة. Bir efsane var ve bu gerçekten bir efsane : هناك خرافة ، وهي حقًا خرافة:efsanesöylediiçin Tony Bennett'in kalpiçinuyanıkolun o şehirsınırlarıiçinde bir yerebıraktı. كن على اطلاع بقلب توني بينيت ، لأن الأسطورة أخبرت أنه تركها في مكان ما داخل حدود المدينة. Hayatında sadece bir kez şarkısöyleyen bir kuş hakkında, dünyanınyüzündekidiğeryaratıklardandahatatlı bir efsane var. هناك أسطورة عن طائر يغني مرة واحدة فقط في حياته ، بشكل أكثر حلاوة من أي مخلوق آخر على وجه الأرض. Ve eski bir efsane kanıtlanmıştı: Drogheda gerçekten on yıllıkkuraklıktankurtulmakiçinyeterlisuyasahipti, ama sadeceçiftlikiçin. وقد أثبتت أسطورة قديمة حقيقة: كان لدى دروغيدا بالفعل ما يكفي من الماء للبقاء على قيد الحياة لمدة عشر سنوات من الجفاف ، ولكن فقط للمنزل.onunyenilmez efsanevarsaymakizinverilmesi a öğretmen katili? o mantıksızdeğil mi? مدرس قاتل السماح لنفترض أسطورته مهزوم؟ أليس هذا مناف للعقل؟ Ama efsane , Ludwig'in Viyana'da çocuğazulümetti onu umutsuz bir eylemenasılsürüklediğinedair. لكن الأسطورة نمت في فيينا من قسوة لودفيج للصبي كيف قاده إلى عمل يائس. Tüm haritaların bir anahtarıvardır, Lara, ölçek, efsane , evet? كل الخرائط بها مفتاح ، لارا ، ميزان ، أسطورة ، نعم؟ Evet, efsane yüzyılınsonlarınakadaruzanıyor. نعم ، تعود الأسطورة إلى أواخر القرن الثاني عشر. Çentikler ve efsane , açıkladığınızgibiküreküzerineoyulmuştur. تم نحت الشقوق والأسطورة على المجذاف تمامًا كما وصفتها. Bu efsane yok olursa, onundeğeri de artar. إذا تبخرت هذه الأسطورة ، فستزداد قيمته. Casati'nin oradakisoireleri efsaneolacaktı. سوف تصبح سهرات كاساتي هناك أسطورية. Çoğu harita, yerlerietiketlemek ve haritabaşlığı, efsane ve diğerbilgilergibişeyleriçinmetinkullanır. تستخدم معظم الخرائط نصًا لتسمية الأماكن ولأشياء مثل عنوان الخريطة ووسيلة الإيضاح والمعلومات الأخرى. Efsane tarafından çok sayıdaalıntı Louis XIV'e atfedilmiştir. نُسبت العديد من الاقتباسات إلى لويس الرابع عشر بواسطة الأسطورة. Drakula mitiylebağlantılıolarakbirçok efsane Vlad III ile bağlantılıolsa da, çoğutarihçi Vlad III Drakula'nın Bran Şatosu'na aslaayakbasmadığıkonusundahemfikirdir. على الرغم من أن العديد من الأساطير مرتبطة بفلاد الثالث فيما يتعلق بأسطورة دراكولا ، يتفق معظم المؤرخين على أن فلاد الثالث دراكولا لم تطأ قدمه قلعة بران. Raju, birçokkabileinsanınınbüyülüyeteneklere ve neredeysemesihgibi bir statüyesahipolduğunainanılan, karizmatik, efsaneyaratangezgin bir sannyasin'di. كان راجو رجلًا كاريزميًا يتجول في بناء الأساطير ، يعتقد العديد من القبائل أنه يمتلك قدرات سحرية وأن يكون له مكانة مسيانية تقريبًا. Bir liseetkinliğiolanhikayeanlatımında, yarışmacılaraokumalarıiçin bir çocukkitabı, perimasalı, masal, efsane , efsaneveyahayalethikayesiverilir. في سرد ​​القصص ، وهو حدث في المدرسة الثانوية ، يحصل المتنافسون على كتاب للأطفال أو حكاية خرافية أو حكاية أو أسطورة أو أسطورة أو قصة شبح ليقرأوها. Efsane, karşılaştırmalımitolog Joseph Campbell tarafındangeliştirilenarketipik bir şablonolankahramanınyolculuğundanbüyükölçüdeyararlanıyor. تستمد الملحمة بشكل كبير من رحلة البطل ، وهو نموذج أصلي طوره عالم الأساطير المقارن جوزيف كامبل. no'lu yasa ile disiplinaltınaalındı. Halkbilimci Andrew Lang, yılankatliamınınolduğunu öne sürüyor. efsane , sularınakışınıengelleyen bir kurbağaveyakurbağanınhalkmasalımotifinedönüştü. اقترح عالم الفولكلوري أندرو لانغ أن أسطورة ذبح الثعابين قد تحولت إلى فكرة خرافية لضفدع أو علجوم يسد تدفق المياه. İkinci bir efsane , yalnızca Trinity'ye ait olanarazide Cambridge'den Oxford'a yürümekmümkündür. الأسطورة الثانية هي أنه من الممكن السير من كامبريدج إلى أكسفورد على أرض يملكها ترينيتي وحدها. Yüzyıllar boyunca pek çok efsane Lady Gouyi'nin ölümündendoğdu. على مر القرون ، نشأت العديد من الأساطير عن وفاة السيدة قويي. Katolik geleneğinde, ısrarcıduanıngücühakkındabirçok efsanevardır. في التقليد الكاثوليكي ، هناك العديد من الأساطير حول قوة الإصرار على الصلاة. Ayrıntılarında tutarsızbirçok efsane var, ailesi ve erkenyaşamıhakkında. توجد العديد من الأساطير ، غير المتسقة في تفاصيلها ، حول عائلته وحياته المبكرة. Ortak harmancıhakkında sık sık tekrarlanan bir efsane , balinalarasaldırmakiçinkılıçbalıklarıylaişbirliğiyaptıklarıdır. هناك أسطورة متكررة حول الدرس الشائع وهي أنهم يتعاونون مع سمك أبو سيف لمهاجمة الحيتان. Sosyalizm hakkındabirçok efsaneyayıldı. الكحول .. تم نشر العديد من الأساطير حول الاشتراكية. Kanada banknotlarıylailgili bir dizi efsanedolaşıyor. تم تداول عدد من الأساطير حول الأوراق النقدية الكندية. İki efsaneşato ile bağlantılı. تم ربط أسطورتين بالقصر. İlk asmanınyetiştirilmesi ve şarabınfermantasyonuhakkındaanlatılanbirçoketiyolojik efsanevardır. هناك العديد من الأساطير المسببة للمرض التي قيلت عن أول زراعة لعنب العنب وتخمير النبيذ. Nur Jahan ve Jahangir yüzyıllarboyunca çok ilgikonusuolmuşlardır ve sayısız efsane ve hikayevardır. ilişkilerihakkında. كان نور جهان وجهانجير موضوع اهتمام كبير على مر القرون وهناك عدد لا يحصى من الأساطير والقصص حول علاقتهما. Efsane, popülerdini de etkiledi. أثرت الأسطورة على الدين الشعبي أيضًا.

ترجمة "خمسينية" إلى التركية

Pentakostalizm هي ترجمة "خمسينية" إلى التركية. نموذج جملة مترجمة: بحلول خمسينيات القرن التاسع عشر كان البخار يغير العالم ↔ 'lerle birlikte, buhar dünyayı değiştiriyordu.

  • Glosbe
  • Google

أضف مثالأضف

بحلول خمسينيات القرن التاسع عشر كان البخار يغير العالم

'lerle birlikte, buhar dünyayı değiştiriyordu.

OpenSubtitlesv3

والتي كانت عموماً في تلك الفترة من خمسينيات القرن قبل الماضي بمثابة كارثة حقيقية.

Bu olay birçok açıdan 'lerin ortasında tam bir felaketti.

ted

هل ستجلبون آلة طباعة الجرائد في المراب كما كانو في الخمسينيات ؟

Garajda 50'lik basan para makineniz mi var?

OpenSubtitlesv3

وعشرات المدن الأخرى ، كلّ في الطريق إلى ( إيران ) في الخمسينيات

Seçilmiş rejim için bu işin sonu iyi bitmez.

OpenSubtitlesv3

هنا حيث كنا في سنوات الخمسينيات من القرن الماضي(s).

'lerde bu durumdaydık.

ted

* صحيح ان هذه الخطوة تطلبت منهما اجراء تعديلات في حياتهما وهما في اواخر الخمسينيات، لكنهما شعرا ان التضحيات تستحق العناء.

* Bu hayatlarında pek çok değişiklik yapmalarını gerektirse de, tüm özverilerine değdiğini düşünüyorlar.

jw

ولا بد من الإشارة إلى أن مفهوم المثلية وتعريف التوجه الجنسي تغير واختلف كثيراً بمرور الزمن؛ فعلى سبيل المثال لم تستخدم كلمة "مثلي الجنس" كتوجه جنسي حتى خمسينيات القرن العشرين.

Tarihsel süreçte, cinsel yönelim kavramı ve kavramın tanımı büyük değişim göstermiştir; örneğin "gay" kelimesi yüzyılın ortalarına kadar herhangi bir cinsel yönelimi ifade etmek amacıyla kullanılmıyordu.

WikiMatrix

ما الذي دفع قسيسا من الكنيسة الخمسينية الى تغيير معتقداته؟

Pentekostal Kilisesindeki bir papazın inancını değiştirmesine hangi şey yol açtı?

jw

استخدم مصطلح "طقس الفضاء" لأول مرة في الخمسينيات من القرن العشرين، وأصبح يستخدم بشكل شائع في التسعينيات.

Uzay havası terimi, ilk olarak 'lerde kullanıldı ve 'lı yıllarda ortak kullanım haline geldi.

WikiMatrix

حكايات أختطاف المخلوقات الفضائيه للبشر أصبحت مألوفه منذ كنت فى الثانويه فى الخمسينيات

Uzaylıların insanları kaçırma hikayeleri 'lerde ben daha öğrenci olduğum yıllardan beri yaygındır.

OpenSubtitlesv3

في خمسينيات القرن الماضي الأوروغون أصبح مركز للبحوث الجنسية والآقتصادية

'lerde, Orgonon seks ekonomisi araştırmaları için uluslararası bir merkez haline geldi.

OpenSubtitlesv3

أحضرت كسرولة كما لو أننا في الخمسينيات

'50lerdeki gibi fırında güveç getirdim.

OpenSubtitlesv3

نعم ، لقد تغير الكثير. منذ أيام الخمسينيات

Evet, 50lerden beri çok şey değişti.

OpenSubtitlesv3

منزل ( راجو ) مثل أفلام الخمسينيات الأبيض و الأسـود

Raju'nun evinin hâli, 50'li yıllardan fırlama siyah-beyaz bir film sahnesiydi.

OpenSubtitlesv3

حدثت إعداماتٌ هذه السنة, أكثر مما حدث في الخمسينيات.

50'lerden bu yana olduğundan daha fazla infaz bu sene içerisinde oldu.

OpenSubtitlesv3

"ذا كوكيز" (بالإنجليزية: The Cookies) كانت فرقة آر & بي أمريكية للفتيات في الخمسينيات والستينيات.

The Cardinals, Amerikalı R&B topluluğu 'li yıllarda.

WikiMatrix

فالتحقت في حزيران (يونيو) ١٩٩١ بمدرسة كتاب مقدس خمسينية قيل انها تساعد الشخص على نيل «هبة الروح القدس».

Okulda verilen eğitim kapsamında öğrencilerin “kutsal ruh armağanı” alması da vardı.

jw

او، ‹ها هم الخمسينيون (او المعمدانيون) من جديد!›

veya ‘İşte yine Pentikostçular (ya da Baptistler) geliyor!’

jw

التي علي الغلاف في الاحتفال الخمسيني لفانيتي

yıldönümünde, Vanity'ye kapak olacak kızı, şöhret ve servet bekliyor.

OpenSubtitlesv3

فيما كانت واحدة من شهود يهوه تكرز من بيت الى بيت التقت سيدة من الخمسينيين علَّقت، ‹نحن نملك الروح القدس، أما انتم فتقومون بالعمل.›

YEHOVA’NIN Şahidi bir kadın evden eve vaaz ederken, Pentikostçu bir hanıma rastladı; o, biz ‘mukaddes ruha sahibiz, siz ise işi yapıyorsunuz’ diyerek düşüncesini açıkladı.

jw

قالت في وقت لاحق: «خلدتُ الى النوم واحدة من الخمسينيين واستيقظتُ واحدة من شهود يهوه».

Sonradan şöyle dedi: “O gece Pentekostalist olarak yatıp Yehova’nın Şahidi olarak kalktım.”

jw

و ماساكو من اليابان هي اخت في اوائل خمسينياتها الآن، وقد كانت امنية حياتها ان تصبح مرسلة. غير ان مشاكلها الصحية جعلت ذلك يبدو مستحيلا.

Daha önce Japonya’da yaşayan ve şu anda 50’lerinin başında olan Masako hep görevli vaiz olmak istemişti, ancak sağlık sorunları yüzünden bunu yapması imkânsız görünüyordu.

jw

وكما هو مذكور في مستهل المقالة، اتى مبشر من الكنيسة الخمسينية لحضور التخرج.

Makalenin başında anlattığım gibi o sırada orayı bir vaiz ziyaret etmişti.

jw

وقد كان في الماضي في الخمسينيات عبارة عن كتيب رفيع صغير.

Bu, bilinen tüm zihinsel rahatsızlıkları listeler.

QED

الحكومة كانت تجرّب الرجال الخنازير منذ الخمسينيات

Hükümet 50'lerden beri domuz-adamlar üzerinde çalışıyor.

OpenSubtitlesv3

Hanbelî Düşüncede Eleştiri (İbnü’l-Hanbelî Örneği)/Criticism in Hanbali Tradition (Example of Ibn al-Hanbali)

Editörden From the Editor İnsan tahayyül eden bir varlıktır. Tahayyülde bulunma insanın toplumsal varlığı ve yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan tahayyül sayesindedir ki, diğer varoluş tarzlarından farklı olarak kendi potansiyelini kültürel ve toplumsal katmanlarda en üst düzeyde ortaya koyabilmektedir. Tasavvurlar insandaki potansiyelin bu düzeylerde sonuçlar çıkartmasının hem sebebi he de sonuçları olarak değerlendirilebilirler. İnsanın tahayyülü, dolayısıyla tasavvuratı bu bakımdan en üst düzeylerde belli alanlarda temayüz ediyor olagelmiştir. Din, felsefe, sanat ve bilim bu noktada temel kategoriler arasın- da yer alıyor görünmektedir. Bununla birlikte dinin hem onu olumlayan çoğu kesimi ile, ona karşı mesafeli duran ya da reddeden kesimlerin uzlaştıkları bir nokta, dinin insani düşünce ve bilgi üretimi ile ilişkisi hususunu görmezden gelişleridir. Tabii birincisi itibariyle bu bir tenzih yönelimlilikten fazlasıyla nasiplenen bir arkaplandan, ikincisi itibariyle de illüzyon, yanlış bilinçlilik vb. teşhisleri içerisinde barındıran bir indirgemeci- likten kaynaklanmaktadır. Ne var ki, her iki yönelim de aslında insan tasavvuratını oldukça hafife almakta birleşmiş bulunmaktadırlar. İÇİNDEKİLER/CONTENTS Editörden From the Editor 5 Araştırma/Research Articles Müfit Selim SARUHAN Tanrı ve Ahlâk Kabuller ve Önyargılar God and Ethics. Assumptions and Prejudices 7 Mahmut AY Kelam’da Adalet, Kudret ve Hikmet Bağlamında Tanrı Tasavvurları The Images of God in the Context of Justice Power and Wisdom in Muslim Theology 25 Bülent AKOT Bazı Mutasavvıfların Tanrı/İlâh Anlayışı ve Muhâsibî’nin “er-Riâye” Adlı Eseri Bağlamın- da Allah’ın Hakları Some Sufi’s Understandings of God and Allah’s Rights in Muhasibi’s “Riâye” 51 Ömer GÜLEN Tanrı Kavramının “Kutsallaşması” The God as a “Sacred” 75 Hasan TÜRKMEN Fahreddîn Râzî’nin Nefs Kavramı ve Mahiyetine Yönelik Yaklaşımı Approach of Fakr al-Dîn al-Râzî to the Concept and Nature of The Nafs 95 Faruk GÖRGÜLÜ Eş’arî’nin İrade Konusunda Yorumladığı Bazı Ayetlere Bütüncül Bir Bakış A Holistic Approach to Some Koranic Comments of al-Ash’ari on Will. Tahkik/Edition Critique Ali BENLİ Muhammed el-Medenî et-Trabzûnî ve Risâle f î Beyâni’l-Ezdâd’ı Muhammad al-Madani al-Trabzuni and his Risalah fi Bayan al-Azdad Deneme/Essays Gürbüz DENİZ Kıble Dağı Qibla Mountain

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir