1283 apolet numarası / Harbiyeliler Atatürk'ü andı: , içimizde - Son Dakika Haberleri

1283 Apolet Numarası

1283 apolet numarası

Harbiyeliler Atatürk'ü andı: , içimizde

Bakan Akar, törenin yapıldığı Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu'na gelişinde Rektör Erhan Afyoncu ve diğer yetkililer tarafından karşılandı.

Harbiyelilerden oluşan tören mangasını selamlamasının ardından Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile törenin yapılacağı salona geldi.

Törende konuşan Kara Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Gültekin Yaralı, Harbiyelilerin kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin birer ferdi olarak bayraklaşan vatan topraklarının güvenliği ve bütünlüğünü sağlamak, milletine hizmet amacıyla yetiştirildiğini belirtti.

Harbiyeliler Atatürk'ü andı: , içimizde

Tatvan'da kaza kırıma uğrayan helikopterde şehit olan kahraman personele rahmet dileyerek sözlerine devam eden Yaralı, Atatürk'ün başarı ve türlü fedakarlıklarla dolu mesleki yolculuğunun yıl önce Kara Harp Okulunda başladığını hatırlattı.

Atatürk'ün büyük bir askeri deha olmasında bu okulda aldığı eğitimin büyük katkısı olduğunu ifade eden Yaralı, Kara Harp Okulu personeli olarak üzerlerine düşen büyük sorumluluğun farkında olarak görevlerini sürdürdüklerini dile getirdi.

Harbiyelilere 5 dilde eğitim veriliyor

Geleceğin komutanlarını bilimsel yaklaşımlarla yetiştirmek için çalıştıklarını belirten Yaralı, "Kara Harp Okulunda eğitim ve öğretimi çağın ihtiyaçlarına uygun olarak bilim, teknoloji ve askerlik sanatı yönünden geliştirilmesi çalışmaları okulumuzda sistemli bir şekilde devam etmekte, Harbiyeliler yeni teknolojiye ayak uyduracak donanım ve nitelikte yetiştirilmektedir." diye konuştu.

Okulun Kara Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda 14 askeri sınıfta muvazzaf subay yetiştirmeye devam ettiğini aktaran Yaralı, Harbiyelilere 5 dilde eğitim verildiğini bildirdi.

Fiziki gücü, sabır ve metaneti güçlü Harbiyelilerin yetiştirilmesi yönünde de eğitimlerin gerçekleştirildiğini ifade eden Yaralı, şunları kaydetti:

"Bu anlamlı günde başta en büyük Harbiyeli Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşlarını, tarih sahnesine çıktığımız ilk zamandan bugüne kadar vatan ve millet uğruna canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi saygı ve şükranla anıyor, onlardan aldığımız emanete sonsuza kadar sahip çıkacağımıza bir kez daha huzurlarınızda söz veriyoruz."

“, İçimizde ….”

Geleneksel yoklamanın da yaptırıldığı törende, sıra Atatürk'ün öğrencilik dönemindeki numarası 'e geldiğinde tüm Harbiyeliler geleneklere uygun olarak ayağa kalkarak "İçimizde" dedi.

Sonrasında Harbiyeliler, "Atatürk'ün ilke ve inkılapları ışığında mensubu olmaktan gurur duyduğumuz yüce Türk milleti için canımızı feda etmeye daima hazırız." ifadesini kullandı.

Daha sonra Ankara Devlet Tiyatrosunca hazırlanan "Maziden Atiye Harbiyeli Atatürk" adlı sahne gösterisi sergilendi. Tören, Harbiye Marşı'nın okunmasıyla sona erdi. Marşa, Bakan Akar ve TSK komuta kademesi de eşlik etti.

"TSK tüm coğrafyalarda yoğun bir mücadele içinde"

Törenin sonunda konuşan Akar, Harbiyelileri tebrik ederek koronavirüs salgını ile mücadelede alınan tedbirlerin eksiksiz ve ilk günkü hassasiyetle uygulanmasının önemini vurguladı. Bakan Akar, “Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri, başta ülkemizin ve asil milletimizin hak ve menfaatleri olmak üzere dost ve kardeş ülkelerin hak ve menfaatleri dahil, bunları korumak ve kollamak için, onların haklı davalarında yanlarında olmak için Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da, Afganistan’da, Kosova’da, Azerbaycan’da ve diğer coğrafyalarda yoğun bir mücadele içinde” diye konuştu.

"Ülkemiz, milletimiz, Silahı Kuvvetlerimiz sizlerden görev bekliyor"

Mezun olduktan sonra göreve başlayacak Harbiyelilerin söz konusu mücadelelerde önemli görevler üstleneceğini belirten Akar, Harbiyelilerin okulda aldıkları eğitiminden iyi faydalanmalarının ve kendilerini görevlere hazırlamalarının önemine değinerek, “Ülkemiz, milletimiz, Silahı Kuvvetlerimiz sizlerden görev bekliyor. Bu ciddiyet ve samimiyetle çalışmalarınızın devamını diliyorum” dedi.

Harbiyeliler Atatürk'ü andı: , içimizde

Bakan Akar ve beraberindekiler törenin ardından "Atatürk ve Sanat Sergisi"ni, faaliyetlere ilişkin yetkililerden bilgi aldı, Harbiyelilerle sohbet etti. 

Törende yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında maske takan öğrenciler ve davetliler, sosyal mesafe kurallarına uyarak programı izledi.

Atat&#;rk'&#;n harp okuluna girişinin '&#;nc&#; yılı t&#;renle kutlandı

Buğra OLAÇ-Oğuzhan DEMİR/ANKARA, (DHA)- TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Kara Harp Okulu'na (KHO) girişinin 'üncü yıl dönümü, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın katıldığı törenle kutlandı.
Kara Harp Okulu'nda düzenlenen törene Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile davetliler katıldı. Salona girişinde öğrencileri "Harbiyeliler, merhaba" diyerek selamlayan Bakan Akar ile komutanların yerlerini almasının ardından tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
'YUNANCAYLA BERABER 6 DİLDE EĞİTİM VERİYORUZ'
Törende konuşan Kara Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Gültekin Yaralı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öğrenci olarak KHO'na girişinin yılı nedeniyle düzenlenen töreni onurlandırmaları nedeniyle misafirlere teşekkür etti. Atatürk'ün ileride koyacağı ilkelerin ve yeniliklerin temel düşüncelerini burada edindiğini belirten Yaralı, "Bu şanlı çatı altında milli ve manevi değerlere sahip bütün Harbiyelilerle ülkemizin tüm hak ve menfaatlerini korumak asil milletimizin egemenliğini ve bağımsızlığını kutsal vatan topraklarının güvenliğini sağlamak üzere faaliyetlerini bilen, gerçekçi, detaycı ve hedef odaklı eğitim anlayışıyla devam ediyoruz" dedi. Temel gayelerinin binlerce yıllık tarihten süzülüp gelen milli, manevi, mesleki değerlere, milli benliğe bağlı gençler yetiştirmek olduğunu belirten Yaralı "Ülkemizin jeopolitik öneminin bilinciyle, bulunduğumuz coğrafyanın gerekliliklerini yerine getirerek, ülkemizin menfaatlerini daha etkin korumak maksadıyla bu yıl Yunanca'nın eklenmesiyle 6 yabancı dilde eğitim verilmekte, bu programlar doğal konuşmacı programıyla desteklenmektedir" diye konuştu.
HARBİYELİLERDEN 'İÇİMİZDE' CEVABI
Geleneksel yoklamanın yaptırıldığı törende, sıra Atatürk'ün öğrencilik dönemindeki apolet numarası 'e geldiğinde tüm Harbiyeliler geleneklere uygun olarak ayağa kalkarak "İçimizde" dedi. Sonrasında Harbiyeliler, "Atatürk'ün ilke ve inkılapları ışığında mensubu olmaktan gurur duyduğumuz yüce Türk milleti için canımızı feda etmeye daima hazırız" ifadesini kullandı. Daha sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'nca hazırlanan 'Harbiyeli Mustafa Kemal'den Lider Atatürk'e Yolculuk' adlı sahne gösterisi sergilendi. Tören, Akar ve kuvvet komutanlarının da eşlik ettiği Harbiye Marşı'nın okunmasıyla sona erdi.
BAKAN AKAR: ASLA TESLİM OLMAYACAKSINIZ
Törenin sonunda konuşan Bakan Akar, dünyadaki ve bölgedeki gelişmeleri yakinen takip ettiklerini belirtti. Bir milletin vatanını ancak o milletin evlatlarının, ordusunun koruyacağını belirten Akar, şöyle konuştu:
"Bunu gazetelerden okuyoruz, televizyonlarından seyrediyoruz. İttifaklar, mutabakatlar, sözleşmeler, anlaşmalar tabii ki gerekli. Fakat sonuçta vatanı o milletin evlatları, o milletin ordusu koruyor. Etkin, caydırıcı, saygın orduya ihtiyacımız her zamankinden daha gerekli. Sizler burada ve kıtalarda alacağınız tecrübelerle emir ve komutasında önemli görevler alacaksınız. Her türlü fırsattan istifadeyle kazanacağınız bu yetenekler arasında en önemlisi; mücadele azim ve kararlılığıdır. Ciddiyetle, samimiyetle, inançla, imanla mücadele edeceksiniz. Tüfekle, tankla, uçakla, gemilerimizle en üst teknoloji kullanılarak ancak gerektiğinde taşla, sopayla, kazmayla, kürekle mücadele edecek asla teslim olmayacaksınız. 'Ölürsem şehit kalırsam gazi' anlayışıyla mücadele etmek sizin en temel vasfınız olacak. Hepinize derslerinizde, çalışmalarınızda başarılar diliyorum." (DHA)

FOTOĞRAFLI

Harbiyeli ATATÜRK

HARBİYELİ MUSTAFA KEMAL

HARP OKULU KÜNYE BİLGİLER

Mustafa Kemal Atatürk hakkında yapılan biyografi çalışmalarında onun öğrenim hayatı ile ilgili verilen bilgilerin çoğunun yanlış olduğu görülmektedir. Bu yanlışlıklardan Harp Okulu'ndaki dönemi de kurtulamamış, arşiv çalışması yapılmadan genellikle birbirinden aktarmalarla ve Rumi, Hicri tarihleri Miladi tarihlere çevirirken yapılan hatalarla bu yanlışlıklar devam edip gitmiştir. Hatta, bu biyografilerin yanlışlarını düzeltmek iddiası ile ortaya çıkanlardan bazıları da yeni yanlışlara düşmüşlerdir.

Notları, toplam not üzerinden sırası ve derslerle ilgili bilgileri yukarıda verdiğimiz için bir kenara bırakacak olursak, Mustafa Kemal'in diğer künye bilgileri belgelere göre şu şekildedir:

Duhulü: 1 Mart (13 Mart Pazartesi). Apolet Numarası: Diploma Numarası: Üçüncü Sınıfta sınav sonuçlarının ve yeni subayların isimlerinin açıklanması ve öğrencilerin 39 günlük bayram iznine gitmeleri: 22 Teşrinisani (05 Aralık Perşembe). Bayramın Bitişi: 31 Kanunuevvel (13 Ocak Pazartesi). Diploma töreni ve diplomaların verilişi: 12 Kanunusani (25 Ocak Cumartesi). Neşeti (Harp Okulu'ndan Çıkışı): 28 Kanunusani (10 Şubat Pazartesi).


Önemli bir yanlışlık konusu da Mustafa Kemal'in "Sicili"dir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşivi'nde bulunan "Özlük Dosyası"nda sicili "P. 8", (Piyade-8) olarak görülmektedir. Buradaki Rumi tarihi bazı kaynaklarda , bazı kaynaklarda olarak çevrilmektedir. Bunun doğrusu 'dir. Okul o dönemde 13 Mart tarihinde eğitim ve öğretime başlamakta, Aralık ayı sonunda da eğitim-öğretim yılı bitmektedir. Rumi yılı 01 Mart ile 28 Şubat arasında 12 ayı kapsamaktadır. Rumi yılının toplam 9 ay ve 18 günü yani 14 Mart ile 31 Aralık arası Miladi yılındadır. yılının Mart ayında 18 gün, diğer Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarının tamamı yılına aittir. yılının sadece 2 ay ve 13 günü yani, 01 Ocak ile 13 Mart tarihleri arası Miladi yılındadır. 'nin Ocak, Şubat aylarının tamamı ile Mart ayının 13 günü, Rumi yılındadır. Bu duruma göre, Mustafa Kemal ve diğer " Duhullü" Harbiyeliler, " Devresi" olmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Sicili de "Piyade-8" dir.
Mustafa Kemal'in "sicili" bazı yayınlarda "Piyade" olarak verilmektedir. Bu bilginin en eski kaynağının Muharrem Mazlum (İskora)'un eseri olduğu görülmektedir. Bunun Mustafa Kemal'in Akademi'deki numarası olması muhtemeldir. Özlük dosyası bilgileri, Onun "subay sicili"nin "Piyade-8" (Piyade-8) olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadıseafoodplus.info OKULU KÜNYE BİLGİLER

Mustafa Kemal Atatürk hakkında yapılan biyografi çalışmalarında onun öğrenim hayatı ile ilgili verilen bilgilerin çoğunun yanlış olduğu görülmektedir. Bu yanlışlıklardan Harp Okulu'ndaki dönemi de kurtulamamış, arşiv çalışması yapılmadan genellikle birbirinden aktarmalarla ve Rumi, Hicri tarihleri Miladi tarihlere çevirirken yapılan hatalarla bu yanlışlıklar devam edip gitmiştir. Hatta, bu biyografilerin yanlışlarını düzeltmek iddiası ile ortaya çıkanlardan bazıları da yeni yanlışlara düşmüşlerdir.

Notları, toplam not üzerinden sırası ve derslerle ilgili bilgileri yukarıda verdiğimiz için bir kenara bırakacak olursak, Mustafa Kemal'in diğer künye bilgileri belgelere göre şu şekildedir:

Duhulü: 1 Mart (13 Mart Pazartesi). Apolet Numarası: Diploma Numarası: Üçüncü Sınıfta sınav sonuçlarının ve yeni subayların isimlerinin açıklanması ve öğrencilerin 39 günlük bayram iznine gitmeleri: 22 Teşrinisani (05 Aralık Perşembe). Bayramın Bitişi: 31 Kanunuevvel (13 Ocak Pazartesi). Diploma töreni ve diplomaların verilişi: 12 Kanunusani (25 Ocak Cumartesi). Neşeti (Harp Okulu'ndan Çıkışı): 28 Kanunusani (10 Şubat Pazartesi).


Önemli bir yanlışlık konusu da Mustafa Kemal'in "Sicili"dir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşivi'nde bulunan "Özlük Dosyası"nda sicili "P. 8", (Piyade-8) olarak görülmektedir. Buradaki Rumi tarihi bazı kaynaklarda , bazı kaynaklarda olarak çevrilmektedir. Bunun doğrusu 'dir. Okul o dönemde 13 Mart tarihinde eğitim ve öğretime başlamakta, Aralık ayı sonunda da eğitim-öğretim yılı bitmektedir. Rumi yılı 01 Mart ile 28 Şubat arasında 12 ayı kapsamaktadır. Rumi yılının toplam 9 ay ve 18 günü yani 14 Mart ile 31 Aralık arası Miladi yılındadır. yılının Mart ayında 18 gün, diğer Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarının tamamı yılına aittir. yılının sadece 2 ay ve 13 günü yani, 01 Ocak ile 13 Mart tarihleri arası Miladi yılındadır. 'nin Ocak, Şubat aylarının tamamı ile Mart ayının 13 günü, Rumi yılındadır. Bu duruma göre, Mustafa Kemal ve diğer " Duhullü" Harbiyeliler, " Devresi" olmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Sicili de "Piyade-8" dir.
Mustafa Kemal'in "sicili" bazı yayınlarda "Piyade" olarak verilmektedir. Bu bilginin en eski kaynağının Muharrem Mazlum (İskora)'un eseri olduğu görülmektedir. Bunun Mustafa Kemal'in Akademi'deki numarası olması muhtemeldir. Özlük dosyası bilgileri, Onun "subay sicili"nin "Piyade-8" (Piyade-8) olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır.

ARKADAŞLARI, ÖĞRETMENLERİ VE FAALİYETLERİ

Mustafa Kemal'in Harbiye'deki arkadaşları öncelikle Manastır İdadisi'nden gelenlerdi. Bunlar arasında, Ahmet Tevfik ilk sırayı almaktadır. Çocukluk arkadaşı, Rüştiye ve İdadi'de de birlikte okuduğu Mustafa Nuri (Conker), Lütfi Müfit (Özdeş), Ali Fuat (Cebesoy), Arif (Ayıcı), Hayri (Tırnovacık), Kazım (Karabekir), Ömer Naci, İsmail Hakkı (Pars), Kazım (İnanç), Kazım (Özalp), Ali Fethi (Okyar), onu takip eden arkadaşlarıydı. Bunların bazıları kendi devresi, bazıları da kendisinden önce veya sonraki devrenin öğrencileri idi.

Hayri Paşa (Tırnovacık), anılarında gazeteci Naci Sadullah'ın "sınıfta, en fazla kimlerle samimi konuşurlardı Paşam?" sorusuna şu cevabı vermiştir: "Manastır İdadisi'nden kendileriyle birlikte gelen Tevfik Bey'le ki bu kıymetli arkadaşı mektepten mezun olduğumuz sene kaybettik. Sonra şimdi Kırşehir mebusu bulunan Müfit Bey de samimi dostlarındandı"

Ali Fuat Cebesoy okuldaki arkadaşları ve arkadaşlıkları ile ilgili şunları yazmaktadır: "Günler geçtikçe yeni arkadaşlar edindim. Bunların arasında ikinci sınıfta okuyan Pirlepeli Ali Fethi (rahmetli Fethi Okyar) da vardı. Bir gün öğle namazından çıkarken Mustafa Kemal elimden tuttu. Yanımızdan geçmekte olan Ali Fethi'ye:

"Sana söz etmiş olduğum arkadaşım, Salacaklı Ali Fuat diye tanıttı. E1 sıkıştık. Nazik ve terbiyeli bir çocuktu. Hafta tatilinde üçümüz beraber çıktık. Beyoğlu'nda gezdik, dolaştık. Onlar beni vapura kadar götürüp uğurladılar. Cafer Tayyar Edirne (General Cafer Tayyar Eğilmez) de Fethi'nin sınıfındaydı. Kendisi ile çok yakın arkadaşlığımız olmuştur. Ağabeyimin sınıfından Enver'i (Birinci Dünya Savaşı'nda Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olan Enver Paşa) de orada tanıdım. Yakışıklı ve güzel bir gençti. Selahattin Adil (Rahmetli Korgeneral) de aynı sınıftaydı. Enver'in amcası Halil (Birinci Dünya Savaşı'nda Ordu Kumandanlığı yapan rahmetli Orgeneral Halil Kut), bizim sınıfın üçüncü kısmında okuyordu. Halil Paşa ile olan arkadaşlığımız o tarihte başlar.

"Erzincan Askeri Rüştiyesi'nden tanıdığım bazı öğrenciler, ben Fransız Lisesi'nde dil öğrenmek için iki yıl hazırlığa devam etmek zorunda kaldığım için, Harbiye'de üçüncü sınıfa geçmişlerdi. Bunların arasında Fahrettin (Emekli Orgeneral Fahrettin Altay) da vardı."

Mustafa Kemal Harbiye'de öğretime başladığı sırada, okul komutanı 24 yıl () bu kutsal yuvaya komutanlık yapmış olan Mustafa Zeki Paşa; öğretim başkanı, o zamanki ismi ile "ders nazırı", daha sonra Çanakkale'de kendisine kolordu komutanlığı yapacak olan Esat Paşa'dır.

Mustafa Kemal'in Harp Okulu'ndaki öğretmenleri arasında, onun kişiliğini etkileyen ve onu hayata hazırlayan çok değerli öğretmenleri olduğunu görüyoruz. Bunlar arasında; sonradan İstanbul Üniversitesi'nde Profesör olan, Türk Tarih Kurumu kurucu üyesi ve Milletvekili olan Fransızca öğretmeni Necip Asım (Yazıksız) Bey (), Talim Öğretmeni Rahmi Paşa ve onun maiyetindeki Binbaşı Fazıl Bey, sonra Korgeneral ve milletvekili olan Yüzbaşı Naci (İldeniz)Bey ve Teğmen Osman Efendi bulunuyordu.

Ali Fuat Cebesoy öğretmenleri hakkında şunları anlatmıştır: "Hocalarımızdan memnunduk. Talim öğretmenlerimizin başında öğrenimini Almanya'da yapmış olan Rahmi Paşa bulunuyordu. Maiyetinde Birinci Dünya Savaşı'nda ölen, Hünkâr yaverlerinden Binbaşı Fazıl Bey, Yüzbaşı Naci (Rahmetli Korgeneral ve Milletvekili Naci Eldeniz) ve Teğmen Erzurumlu Osman Efendi vardı. Osman Efendi talim yaptırırken: "Birinci mangadan sağdan itibaren beş kişi kop da gel !" Diye bizleri çağırırdı. Bundan dolayı kendisine Kopdagel adını vermiştik. Daha sonra bu lakabı kendisi de beğenmiş olacak ki, soyadı olarak almıştır.

Mustafa Kemal en ziyade Yüzbaşı Naci Bey'i sayar ve severdi. Hatırımda yanlış kalmadıysa, Manastır'dan tanışıyorlardı. Bu saygı ölünceye kadar devam etti. Çok yıllar önce Naci Paşa Kolordu Kumandanıyken bir münasebetle Atatürk'ü ziyaret etmişti. Ben de oradaydım. Kendisine çok itibar etti. "Buyurunuz hocam." Diye yer gösterdi ve sonra bana döndü : "Naci Paşa Hazretleri'nin", dedi, "İkimizin üzerinde de emeği vardır." Ben, okula geldikten on beş gün kadar sonra Ders Nazırlığı'na Yanyalı Esat Paşa atandı. O zaman rütbesi albaydı. Taşkentli Mehmet Kaçın'ın sülalesinden olan Esat Paşa vatanperver ve bilgili bir askerdi. Harp Okulu'nda ve Harp Akademisi'nde birçok ıslahat yapmıştır. Bu kişi Balkan Savaşı'nda Yanya Savunması'nda benim kumandanımdı. Onun kolordusunun Kurmay Başkanlığı'nı yaptım, yine onun emri altında Tümen Kumandan Vekili olarak Pasita ve Pizani mevkilerini müdafaa ettim. Yaralandığım zaman çok üzülmüştü.

Esat Paşa, Çanakkale Savaşları'nda Atatürk'e de kumandanlık etmiştir. Atatürk'ün meşhur Tümeni Esat Paşa'nın kumandasındaki 3. Kolordu'nun kuruluşu içindeydi."

Okul arkadaşlarının anlattıklarından Harbiyeli Mustafa Kemal'in, bu dönemde hem Fransızca'sını geliştirdiği, hem de memleket meseleleri üzerindeki düşüncelerinin daha da olgunlaştığı görülmektedir. Onun nasıl bir öğrenci olduğunu ve ileriye dönük hangi düşüncelere sahip olduğunu göstermek için Harbiye öğrenciliği ile ilgili bazı anıları buraya aynen alıyoruz.

En samimi arkadaşlarından Lütfi Müfit (Özdeş)'e göre Harbiyeli Mustafa Kemal:

"Gazi Hazretleri askerî idadisinden yılında Harbiye mektebine gelmişlerdi. Orada, İstanbul Erzurum, Şam, Bağdat idadilerinin sınıfları da toplanmışlardı. Sınıf mevcudu dokuz yüzü geçiyordu. Bu sebeple tedrisatın kolaylaştırılması için sınıf altı kısma ayrılmıştı. Gazi Hazretleri birinci kısımda idiler. de üç Harbiye sınıfı bitirilerek otuz dokuz efendi Erkân-ı Harbiye namzeti birinci sınıfına seçildi.

Harbiye'den çıkan Büyük Şefin gerek Harbiye ve gerekse Erkân-ı Harbiye namzeti sınıflarında geçirdikleri tahsil hayatı öyle birkaç cümle veya satırla ifade edilebilecek bir mevzu değildir. Onun altı senelik hayatı ciltler dolduracak başlı başına bir tarihtir.

Daha o zaman mektepte iken, şuursuz, düşüncesiz kötü bir idareye karşı vicdan ve ruhundan fışkıran inkılapçı düşünceleri bilhassa kayda şayandır. Her okuduğu ders, her mütalaa ettiği ilim ve fenni dikkatle tahlil ederek neticeyi alırdı. Bütün talebe arkadaşlarının ders müşküllerini makul ve mukni cevaplarla izah ederdi. Erkân-ı Harbiye'de mesleğe ait ihtisas derslerinde en iyi notu Büyük Şef almıştır." Lütfü Müfit Bey Gazi Hazretlerinin istibdat devrinde mektepteki hatıralarını anlatırken onun gazete çıkararak talebe arkadaşlarını tenvir ettiğini kaydetmiş ve böyle devam etmişti:

" Büyük Şef şuursuz idareden o derece ıstırap duymuştu ki, daha mektepte iken o zamanki idareye karşı arkadaşları ile hasbıhaller, tenkitlere başlamış ve hatta büyük tehlikelere rağmen haftada bir iki defa gizli olarak gazete bile çıkarmışlardır.

Daha o zaman evlâdı bulunduğu asil Türk milletine ileride ne büyük hizmetler yapmağa namzet olduğunu pek güzel anlatıyordu. Onun her haline olduğu gibi dürüst düşüncelerine meftun olan ve candan inanan arkadaşları O Büyük Adamın etrafına toplanmışlardı."

Hayri Paşa (Tırnovacık) Gazeteci Naci Sadullah'a anlatıyor:

" Gazi Hazretleri sınıfın en zeki talebesiydi. Hallerinden, yaşlarından umulmayan bir olgunluk vardı. Çok kuvvetli bir ikna kabiliyetine sahipti Herhangi kavgaya tek defa olsun karıştığını hatırlamıyorum.

Mekteplerde,intikal kabiliyetinin ve zekalarının kıtlığını, zorlamalarla telafiye çalışan bedbaht talebeler vardır. Bu zorlamalardan müstağni olan Gazi Hazretlerinin kitaplar üzerinde mütemadiyen kafa patlatan ezberciler gibi de çalıştığını hatırlamıyorum. Bilhassa merak ettikleri derslerle fazla meşgul olurlardı. Riyaziye (Matematik)ve edebiyata karşı fazla düşkünlüğü vardı. En çok okudukları Tevfik Fikret'in bilhassa Sis manzumesini beğenirlerdi. Namık Kemal'i, Abdülhak Hamit'i okumaktan da zevk duyarlardı.

"En fazla meşgul oldukları şeylerden biri de zamanın felsefesi ve fikri cereyanları idi. Toplumun henüz halledilmemiş davalarıyla dimağlarını meşgul ederlerdi. Darvin nazariyesiyle de çok meşgul olurlar, papazlar dini neşriyatını dikkatle takip ederlerdi."

Sınıftaki durumu,davranışları nasıldı?

Gazi Hazretleri,sınıfımızın en yakışıklı, en şık, en temiz giyinen talebesiydi. Kendisi, muasır hayatın İstanbul'dan evvel yer bulduğu Selanik'te bulundukları için cemiyetin ince muaşeret kaidelerine hepimizden fazla vakıftı. Beyrut'tayken de davet edildiğimiz yüksek mahfellerde gayet güzel dans etmeleri,çok serbest halleri ve çok tatlı konuşmalarıyla kadınlar ve erkekler arasında büyük tesir ve itibarla hepimize geniş bir iftihar hissesi ayırmışlardır.

Sınıfta en fazla kimlerle konuşurlardı Paşam?

Manastır İdadisi'nden kendileriyle beraber gelen Tevfik Bey'le, ki bu kıymetli arkadaşı mektepten mezun olduğu zaman kaybettik.

Sonra şimdi Kırşehir mebusu bulunan Müfit Bey'de samimi dostlarındandı"

Manastır ve Harp Okulu'nda kendisini bir devre arkadan takip eden Kazım Özalp Paşa da Harbiye'deki arkadaşlıkları hakkında şunları anlatmıştır: " yılında Mustafa Kemal İstanbul'a Harp Okulu'na gitti. Bir yıl sonra ben de aynı okula gittim. Böylece arkadaşlığımız tekrar başladı. Manastır İdadisi'nden Harbiye'ye gelenler tatil günlerinde genellikle Babıali'deki Stefan'ın kıraathanesinde veya Sirkeci'deki Yani'nin kahvehanesinde buluşurlardı. Buralardaki sohbetlerimiz önceki yıllara göre daha anlamlı ve tartışmalı olurdu. Tavladan başka, imkan bulduğumuz için bilardo da oynamaya çalışırdık"

Harp Okulu'nda Mustafa Kemal'den bir devre önce olan (Piyade-2) fakat, okulu bitirdiğinde bir sene "tebdil-i hava" raporu alarak memleketine giden ve Harp Akademisi'ne bir yıl sonra başlayan Asım Gündüz, orada Mustafa Kemal'lerle birlikte aynı sınıfları okumuştur. Anılarında Harbiyeli Mustafa Kemal'i şöyle anlatmaktadır:

"Kuleli'den sonra Harbiye'ye geçtim. Manastır, Şam ve Erzurum İdadilerinden gelen arkadaşlar Harbiye'de toplanmıştık. Bu defa da çeşitli idadilerden gelen arkadaşlar arasında üstünlük yarısı başlamıştı. Bu yarış, zaman zaman büyük geçimsizliklere yol açıyordu.

Kuleli'den mezun olurken aldığım notlar, diğer idadilerden gelen arkadaşların notlarından daha yüksek olduğu için sınıf birincisi ve başçavuş olmuştum. Harp okulunda bulunduğum sürede sınıf birinciliğim ve başçavuşluğum devam etti.

Harp Okulunu bitirdiğim zaman hastalanmış ve okul hastanesi raporuyla bir yıl hava tebdili olarak memleketime gitmiştim. O zaman, Harbiye'yi birincilikle onunculuk arasında bitirenler, Harp Akademisi sınıflarına ayrılırlardı. Harp Okulunu birincilikle bitirmiş olmama rağmen, rahatsızlığım sebebiyle Harp Akademisi'ne, ancak bir yıl sonra gidebildim. Böylece Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy ve Ali Ihsan Sabis'le Harp Akademisi'nde beraber oldum. Daha önce de sınıf birincisi olmam ve notlarımın o yılın sınıf birincisi Ali Ihsan Sabis'ten 14 numara yüksek bulunması dolayısıyla yine sınıf kıdemlisi seçildim.

Gerek Harbiye'de, gerek Harp Akademisi'nde bir şey dikkatimi çekmişti. Doğu illerinden ve Anadolu'dan gelen arkadaşlar, İstanbullular gibi, yalnız dersleriyle meşguldüler. Sadece Manastır İdadisi'nden gelen arkadaşlarımız daha çok uyanık, daha çok Batı'ya dönüktüler. Onlar derslerinin dışında memleketin meselelerini de tartışıyorlar, bu konularda fikirler ileri sürüyorlardı. Mustafa Kemal de bunlardandı.

Beni, Mustafa Kemal'le ilk tanıştıran eski arkadaşım Fethi Bey (Okyar) olmuştu. Mustafa Kemal, çok güzel giyinir, çok güzel konuşur, kimseyi kırmaz, terbiyeli bir çocuktu. Doğup büyüdüğü Selanik'in batıyla daha çok bağlantılı bulunması sebebiyle olacak, dikkati çeken fikirleri vardı. Etrafına topladığı arkadaşlarla cesaretle konuşuyor, onları güzel konuşmasıyla kısa zamanda tesiri altına alıyordu. Bizlerin okumadığımız bir çok vatan şiirlerini sık sık tekrarlıyordu. Namık Kemal'in bütün şiirlerini bir defterde toplamıştı. Bu şiirleri kısa zamanda bütün arkadaşlar defterlerimize yazmış ve ezberlemiştik. Mustafa Kemal "Milletleri uyandıracak olan fikir adamları, devlet adamlarıdır" diyordu. Yabancı lisana karşı büyük bir hevesi vardı. Bu maksatla. Beyoğlu'nda bir Fransız madamına pansiyoner olmuştu. Bu Fransız kadın, Fransız sefareti kuryeleriyle, ittihatçıların Paris'te yayınladıkları gazeteleri getirtiyor ve Mustafa Kemal'e veriyordu. Fransız kadın aynı zamanda Mustafa Kemal'e Fransızca dersi veriyordu. Bizler, Vatan, Millet ve Türklük fikirlerini ilk defa, Harp Akademisi sıralarında ondan duymuştuk. Bizim sınıfta en iyi Fransızca bilen Ali Fuat'tı (Cebesoy). Çünkü, Ali Fuat Fransız okulundan Harbiye'ye gelmişti. Onu takiben de Mustafa Kemal iyi Fransızca bilirdi. Mustafa Kemal, Harbiye'de iken her tatilde Selânik'te bir Fransız okulunun tatil kurslarına devam ederek lisanını ilerlettiğini söylerdi."

Bütün bu anlatılanlardan anlaşılmaktadır ki, Harp Okulu eğitimi ve öğrenimi dönemi, Mustafa Kemal'in hem vatan, millet, Türklük fikirlerinin olgunlaşmasında, hem de Batıya dönük "çağdaşlaşma" düşüncelerinin gelişmesinde önemli bir dönem olmuştur. Ayrıca bu fikirlerini arkadaşlarına da anlatması, okula bu fikirleri yaymak için bir gazete çıkarma girişiminde bulunması, onun daha o dönemde liderlik özelliklerinin gelişmeye başladığını da göstermektedir. O, yine bu dönemde özellikle ilk sınıfta İstanbul'un sosyal hayatı içinde kendisini bulmuş görünmektedir. "İçki" ve "dans" konusunda da bazı ilk deneyimlerin burada yaşandığı bilinmektedir.

Son yapılan araştırmalara göre Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nda iken "şiir yazıp, dergilere gönderdiği" bilgisinin de yanlış olduğu anlaşılmıştır. Şiir okuyan, arkadaşlarına şiir okutan Mustafa Kemal Atatürk, şiir yazan bir başka Mustafa Kemal ile karıştırılmıştır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir