PADİŞAH , DEVLET ADAMI ( - )
Osmanlı Devleti'nin Padişahı olan II. Abdülhamid, izlediği politika ve yapmış olduğu yeniliklerle imparatorluğun çöküşünü çeyrek asır ertelemiştir.
İsim Soyisim | : | II. Abdülhamid |
Adresi | : | Çemberlitaş Sultan II. Mahmud Hân Türbesi, İstanbul, Türkiye |
Doğum Tarihi | : | 22 Eylül |
Doğum Yeri | : | İstanbul, Türkiye |
Ölüm Tarihi | : | 10 Şubat |
Ölüm Yeri | : | İstanbul, Türkiye |
KURUM | KURUM YERİ, TARİH | ||
---|---|---|---|
Saray Eğitimi | Osmanlı Sarayı | ||
Abdülhamid, annesini küçük yaşta kaybetmesinden sonra üvey annesi olan Piristu Kadın tarafından oldukça ilgilenilerek büyütülmüştür. Abdülhamid'in bünyesinin çok zayıf olması ve buna bağlı olarak sık sık hasta olmasından dolayı özel bir ilgi görmüştür. İlk olarak da sarayda eğitim almış ve aldığı eğitimlerde ağırlıklı olarak kültür dersleri, musiki ve piyano dersleri olmuştur. | |||
Gezi Eğitimi | Sultan Abdülaziz tarafından, Avrupa Gezisinde Özel Hocalardan ( - ) | ||
Abdülhamid, babası Sultan Abdülmecit'i de erken yaşta kaybetmiştir ve babasının yerine amcası Sultan Abdülaziz tahta geçmiştir. Sultan Abdülaziz, Abdülhamid'in eğitimiyle ilgilenmiş, gittiği her yere O'nu yanında götürmüştür. Abdülaziz Abdülhamid'i Mısır ve Avrupa seyahatlerinde asla yanından ayırmamıştır. Abdülhamid üst düzeyde Arapça, Farsça, Fransızca, hadis, fıkıh ve fen dersleriyle ilgili eğitimin almıştır. Abdülhamid, özellikle Avrupa seyahatinin etkisinde kalmıştır. Avrupa ülkelerinin gelişmişlik seviyelerini üst düzeyde gözlemlemiş ve Osmanlı Devleti'nde bunları uyguladığı görülmüştür. |
MESLEK | ÇALIŞTIĞI KURUM, YER, TARİH | ||
---|---|---|---|
Padişah | Osmanlı Devleti (31 Ağustos - 27 Nisan ) | ||
Abdülhamid'in tahta geçişi, yılında Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa, Mütercim Rüştü, Mahmud Celaleddin ve Nuri Paşa'nın yanlarına Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendiyi de alarak Sultan Abdülaziz'i tahtan indirmeleriyle gerçekleşmiştir. Tahta Abdülhamid'in ağabeyi V. Murad'ın geçmesi gerekiyordu fakat V. Murad'ın ruh sağlığının bozuk olmasından dolayı tahta Abdülhamid geçmiştir. Abdülhamid tahta geçtiğinde Osmanlı Devleti'nin dış ilişkilerde yaşadığı buhran dönemini dahiyane bir siyaset ve adaletle yönetmiştir. Yapmış olduğu gelişimler, değişimler ve katkılarla Osmanlı Devleti'nin çöküşünü 20 ile 30 sene arasında geciktirmiştir. |
Savaşın Adı | Kime Karşı Savaştı? | Başlama Tarihi | Bitiş Tarihi | |
---|---|---|---|---|
Yunan Devleti Savaşları | Yunan Devleti - Osmanlı İmparatorluğu | 17 Nisan | 19 Mayıs | |
II. Balkan Savaşı | Bulgaristan - Osmanlı İmparatorluğu ve Romanya | 16 Haziran | 10 Ağustos |
Savaşın Adı | Kime Karşı Savaştı? | Başlama Tarihi | Bitiş Tarihi | |
---|---|---|---|---|
93 Harbi | Rusya imparatorluğu, Romanya, Bulgaristan - Osmanlı İmparatorluğu | |||
Trablusgarp Savaşı | İtalya Krallığı - Osmanlı İmparatorluğu | 29 Eylül | 18 Ekim | |
I. Balkan Savaşı | Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan, Karadağ - Osmanlı İmparatorluğu | 8 Ekim | 30 Mayıs |
izmir escort
antalya escort
izmir escort
antalya escort
izmir escort
bursa escort
porno izle
brazzers porno
istanbul escort
instagram ucuz takipçi
instagram takipci kasma
takipçi satın al
escort istanbul
escort bayan
instagram takipçi satın alma
takipçi satın al ucuz
instagram takipçi satın al
takipçi satın alma
porno
porno
smm panel
takipçi instagram
escort istanbul
escort istanbul
smm panel
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
escort
izmir escort
porno video
porno izle
bornova escort
istanbul escort
seafoodplus.info internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright - Tüm Hakları Saklıdır.
AnasayfaKünyeİletişim
Ana maddeler: Yıldız İstihbarat Teşkilatı ve Umur-u Hafiye
"Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat teşkilatı kurmaya bu düşünce ile karar verdim. İç düşmanlarımın jurnalcilik dedikleri teşkilat budur”
II. Abdülhamid'in tahttan indirildikten sonra Yıldız İstihbarat Teşkilatını niye kurduğunda dair suçlamalara karşı hatıralarındaki savunması[73]
Esasında Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bir istihbarat teşkilatı kurma fikri tek başına II. Abdülhamid'e ait değildir. Padişahlardan seafoodplus.infoülhamid, seafoodplus.info, seafoodplus.info hatta Sultan Abdülmecid'de modern anlamda istihbarati faaliyetlerde bulunmaya çalışmış; Sultan Abdülmecid bu yönde bir kurumsallaşma yapmaya uğraşsa da başarısız olmuştur.[74] Abdülaziz döneminde Tuna valiliği sırasında Mithad Paşa, Bulgar bölgesinde Rusları takip isyan faaliyetlerini engelleme amaçlı bir istihbarat örgütü kurmuşseafoodplus.info örgüt iyi işler cikarsa da Midhat Paşa'nın valiliği,Bulgar Bölgesi ve Rusya ile sınırlı kaldı,padişah geliştirilmesine sürdürülmesine ilgi göstermeyince dağıldı.[75] II. Abdülhamid, Meclisi kapatarak yönetimi kendi eline aldıktan sonra özellikle kendisine karşı yapılan başarısız Çırağan Baskını sonrası Osmanlı tarihinde ilk defa geniş kurumsallaşmış kapsamlı bir polis ve istihbarat örgütü olarak yılında Yıldız İstihbarat Teşkilatını kurdu.[76] Bu örgüt gereken bir örgüt olmasına, 93 Harbinin kaybedilme nedenlerinin de biri istihbarat zaafiyeti olmasına karşın ne yazık ki sansür ve istihbarat II. Abdülhamid'in istibdat döneminin bilinmesine sebep en önemli iki sembol olduğundan ve bu dönem içinde Sultan'ın şahsi çıkarlarına da hizmet ettiğinden, kimi zaman düştüğü acziyetten, büyük eleştiri konusu olmuştur.[75] Zira çok sayıda hafiyeden meydana gelen bu teşkilatın gayesi ilgili devletlerin durumu hakkında haber alma espiyonaj faaliyetleri yanında II. Abdülhamid'in siyasi rakipleri hakkında bilgi toplamak ve Abdülhamid'e karşı hazırlanan darbe veya isyan teşebbüslerini önlemekti. Bu sebeple teşkilatın Jöntürklerin bulunduğu toplandığı Paris, Roma, Londra, Berlin gibi yurtdışı yerlerde de örgütlendi ve operasyonlar düzenledi.[77][B]
Yine aslen Osmanlı zaptiye (jandarma) teşkilatına bağlı gözükse de doğrudan II. Abdülhamid'e bağlı Umur-u Hafiye denen bir teşkilat daha vardı.[78] Hafiyeler sadece kendi başlarına bilgi toplamakla kalmıyor, halk arasında çok sayıda kişiye maaş bağlayarak geniş bir istihbarat ağı oluşturuyorlardı. Jurnalci adı verilen bu kişiler, Abdülhamid yönetimine karşı olabilecek faaliyetleri bildiriyor, böylece her türlü hareketin önü önceden kesilmiş oluyordu.[79]
Bu teşkilatlardan Yıldız İstihbarat Teşkilatı II. Meşrutiyet'in ilanı akabinde Bakanlar Kurulunun (Vukela) 29 Temmuz tarihli kararnamesi ile dağıtılsa da; Abdülhamid'in tahttan indirilmesi sonrasında I. Balkan Savaşı sırasında Osmanlı'nın bozgunun bir diğer nedeni Balkan devletlerinin durumu hakkındaki istihbarat zafiyeti oldu. Bir istihbarat teşkilatının varlığını gerektirdiğinden bu teşkilattan yola çıkarak Enver Paşa tarafından 'te Teşkilatı Mahsusa adlı istihbarat örgütü kurulacaktı.[77][B]
Bununla birlikte II. Abdülhamid döneminin bilinen iki istihbaratçısı Serhafiye Fehim Paşa ve Ahmet Celalettin Paşa'dır. İkisinin de birbiri ile aynı zamanda rekabetleri oldu. Ahmet Celalettin Paşa, Paris'te 'de Contraxeville'de yaptığı antlaşmayla bir grup Jön Türk'ün İstanbul'a dönmesini ve bazı Jön Türk gazetelerinin kapatılmasını sağladı.[80] Ancak sonradan her ne kadar Paris'e kaçtı olarak bazı kaynaklarda denilse de Payitaht Abdülhamid dizisine konu olacak kadar hayatı ve ölümüne dair çeşitli hikâyeler uydurulsa da[81][82][83] yapılan son araştırmalara göre kendisi 'te Sultan'ın gözünden düşüp İstanbul'dan Mısır'a kaçmış ve yılında orada ölmüştür.[84] Mısır'daki faaliyetleri II. Abdülhamid'in iktidarda olduğu süre boyunca sürekli gözlemlendi. Jöntürk muhalefetine katılıp katılmadığı konusu ise belirsizdir.[84]
Diğer serhafiye ise Fehim Paşa olup o da hafiye teşkilatının en üst kademesine kadar çıktı ancak keyfi ve görev dışı, hukuka aykırı davranışları neticesinde[K] dış ülkelerin büyükelçilik yetkililerinden bile gelen şikayetler üzerine 'de görevden alınarak Bursa'ya sürgün edildi; 'de halktan bir kısım kişilerce linç edilerek öldürüldü.[72] Öte yandan II. Abdülhamid döneminde gelen bilgilerin önemli bir kısmının doğruluk payı varken zaman içinde bu doğruluk payları Sultan'ın gözüne girebilmek için sahte jurnaller vs. uyduranlar ile azalmıştır. Bu da istihbarat verilerinin doğruluğu konusunda büyük sorunlar çıkardı.[85]
II. Abdülhamid döneminde bu iki istihbarat kurumuna karşın İstanbul'da dahil asayiş olaylarındaki sorunlarda giderilemedi hatta devlet içinde Sultan'ın gözüne girmek isteyenlerle aralarındaki rekabetten veya rant sağlama amaçlı çete ve kişilerce sokak çatışmaları bile süre geldi. Amaç dışı kendi rantlarının peşine düşen hafiye ve istihbarat ajanları çıktı. Örneğin Sadrazam Halil Rıfat Paşa'nın oğlunun öldürülmesi olayında olduğu gibi. Burada Sadrazam'ın oğlu aynı zamanda yargılama makamı olan Şûrâ-yı Devlet (Şimdiki Danıştay) üyesi İbrahim Cavid Bey'in İstanbul'da bir haraç rant çetesi kurdurup bir süre sonra bölge çatışmasına girdiği; rant konusunda Arnavut Toptanilerden Gani Toptani ile anlaşamadığı ve onu adamlarına 'de öldürttüğü ve bunun üzerine ağabeyi Esad Toptani'nin Arnavutluk'tan getirdiği adamlarına onu Cisr-i Cedit'te (Yeni Köprü-Eski Galata Köprüsü) 7 Ekim 'da öldürttüğü iddia edilmektedir.[15] Sadrazam oğlunun öldürülmesinden kısa süre sonra hastalandı, akabinde öldü.
Aynı şekilde İstanbul Şehremini Rıdvan Paşa cinayeti de bir başka olaydı. Burada İstanbul'un rantında söz sahibi Kürt Bedirhanilerden ayni zamanda yine Şurayı Devlet üyesi Abdürrezzak Bey'in rantta kendilerine direnen İstanbul Şehremini Rıdvan İsmail Paşa'yı 23 Mart Cuma günü adamlarına öldürttü. Akabinde aile, Trablusgarb'a sürüldü.[86] Birkaç yıl sonra Abdürrezzak Bey affedildi. Deli Fuad Paşa'nın yakını Çerkeslerin de bu rantta söz sahibi olmak isteyip Serhafiye Fehim Paşa ile işbirliğine girmeye çalıştıkları ancak gerekli desteği elde edememeleri, Deli Fuad Paşa'nın Abdülhamid'e muhalefeti neticesi etkisiz kaldıkları da yine bazı iddialar arasındadır.[15] Kısacası bu asayiş olaylarının önü kesilemediği gibi bir artış yaşandığı ve Abdülhamid'in kendi istihbarat kurumu hafiye ve çevresindeki rant mücadelelerini engelleyemediği, engellemekte yetersiz kaldığı iddia edilmektedir.[15]
Tîr-î-Müjgan Kadın Efendi 19 Ağustos tarihinde doğdu.
Abdülmecid'in ikinci eşi, II. Abdülhamid'in öz annesi Tîr-î-Müjgan Kadın Efendi'nin kökeni hakkında öne sürülen farklı görüşler bulunuyor. Bir taraf onun Trabzon'da esir pazarından alınma bir Ermeni kızı olduğunu iddia ederken diğer bir görüşe göre ise Tirimüjgan Kadın Efendi Çerkes.
Necdet Sakaoğlu'nun bildirdiğine göre Abdülmecid'in gözdelerinden olmamasına rağmen diğerleri gibi onun da Çerkes olduğu iddiası daha güçlüdür. Çerkes olduğunu savunan araştırmacılar Ayşe Osmanoğlu hatıralarında belirttiği gibi, II. Abdülhamid'in annesi için bizzat haremdeki cariyeleri kastederek: "Bunlar da çerkesdir, bizim validenin soyundan" dediğini kanıt olarak sunuyorlar.
Ayrıca İkinci Abdülhamid'in padişahlığı sırasında İkinci Abdülhamid karşıtı bazı kesimlerin salt kendisini kötülemek için sarayda Tirimüjgan'ın Ermeni asıllı olduğu dedikodularını yaymaya çalıştıkları da riveyet ediliyor. Ali Saib, Abdülhamid'in Evail-i Saltanat adlı yapıtında, Tirimüjgan'ın Ermeni asıllı olmadığını; asıl adının Çandır olup saray hareminde hizmet cariyesi iken her nasılsa Abdülmecid'in dikkatini çekip kadınefendileri arasında yer aldığını yazıyor.
Tîr-î-Müjgan Kadınefendi 10 Kasım tarihinde Sultan Abdülmecid'in eşi oldu. İki çocuk doğurdu. Birisi 22 Eylül tarihinde doğan Şehzade Abdülhamid, diğeri ise Seniha Sultan'dı. Tîr-î-Müjgan Kadınefendi, Şehzade Abdülhamid on yaşındayken eski ahşap Beylerbeyi Sarayı'nda 30 yaşındayken veremden öldü. O yüzden Valide Sultan olamadı; oğlu Abdülhamid'i Piristû Kadın Efendi yetiştirdi. Cenazesi İstanbul Yeni Cami Cedit Havatin Türbesi'ne gömüldü.