kaynağı değiştir]
Fotoreseptörler, gözde bulunan reseptörlerdir. Işığı algılarlar. Koni ve çomak hücreleri olmak üzere iki çeşidi vardır.
Duyu Organlarımız Nelerdir?
Duyu organları öğrenciler için büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda gündelik yaşam içerisinde duyu organları hakkında bilgi sahibi olmak ve onların sağlığını korumak önemli bir potansiyel teşkil ediyor. Bu doğrultuda beş duyu organını kısaca maddeler halinde söylemek mümkün.
- Göz,
- Kulak,
- Burun,
- Dil,
- Deri,
Her bir duyu organı birbirini tamamlamak suretiyle farklı özelliklere sahip olarak dünyanın algılanmasına olanak vermektedir.
Duyu Organları Konu Anlatımı
Kısa şekilde anlatarak duyu organlarını daha iyi öğrenmek mümkün. Özellikle öğrenciler için büyük öneme sahip olan bu konu, ilköğretimin temel yapı taşıdır.
Göz: Görme duyu organımız olarak öne çıkıyor. Çevremizde bulunan tüm varlıkları algılayabilmemiz ve onları görmenize imkan tanır. Özellikle A vitamini bulunduran besin kaynaklarını sağlık açısından bu konuda tüketmek çok önemlidir. Gözleri aşırı ışıktan korumak ve televizyon, bilgisayar ve aşırı kitap okumaktan da uzak tutmak gerekir.
Kulak: Çevremizdeki sesleri duymamızı yarayan organ kulak olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda vücut dengesini sağlayan yapısal unsurları bünyesinde taşımaktadır. Genel olarak çekiç, örs ve üzengi üçlüsünden oluşur. Böylece insanlar başı dönmeden ayakta rahat hareket edebilmekte ve yürüyebilmektedir.
Burun: Burun koku alma organımızdır. Çevredeki kokuları burun ile algılar ve onları ayırt ederiz. Aynı zamanda sağlıklı şekilde nefes alıp vermenin temelini oluşturur. Özellikle spor yaparken bu konuda büyük bir öneme sahiptir. İçinde yer alan kıllar sayesinde etkin bir koruma potansiyeli oluşturur.
Dil: Tat alma duyu organı olarak biliniyor. Yiyeceklerin acı, tatlı ya da ekşi ve tuzlu olup olmadığını anlatır. Tabii görevi sadece bununla sınırlı değildir. Özellikle konuşmak ve iletişim kurmak için en önemli yapıdır. Ağız içindeki hareket ile beraber diş ve damak desteği üzerinden konuşma imkanı sağlar.
Deri: Dokunma duyu organıdır. Bütün farklı nesnelerin sert ya da yumuşak, soğuk veya sıcak gibi özelliklerini anlama olanağı tanıyarak hayatta kalma imkanı verir.
Bize öğretilen duyu organlarımız şunlardı: Burun, göz, kulak, deri, dil. Bu duyu organlarına sahip olduğumuzu somut bir şekilde görebiliyoruz zaten fakat göremememize rağmen sahip olduğumuz duyular nelerdir? Aristotelesin önerdiği 5 geleneksel duyu organı dışında hayati önem taşıyan diğer duyulara bakalım.
Yer çekimi ve ivmeyi tespit etme yeteneğimiz bu denge hissinden gelir. Böylelikle iç kulağımızdan gelen bir hisle dengede kalırız ve bu duyu bizim hayatımızı devam ettirebilmemiz için oldukça önemlidir.
İç algı duyumuz sayesinde vücudumuzun herhangi bir bölümünün nerede olduğunu bakmadan anlayabiliriz. Mesela ayaklarımıza bakmadan yürüyebiliyoruz ya telefonda yazı yazarken bazen tuşlara bakmadan yazabiliyoruz işte bu iç algıyla ilgili.
Vücudumuzun herhangi bir yerinde hissettiğimiz ufacık bir acıyı bile algılayan organ reseptörleri sayesinde bu duyu devreye girer.
İçinde bulunduğumuz ortamın sıcaklığını anlamamızı sağlar.
Hiçbir organa ve vücudun farklı bir yerine bağlı olmayan tek duyumuzdur ve tamamen psikolojik olarak oluşur. Bulunduğumuz zamanı fark etmemizi sağlar.
Bu başlıkta toplanan tüm hisler vücudumuzdaki duyu reseptörleri tarafından yönetilmektedir. Örneğin; açlık, susuzluk, tuvalet kullanma, solunum, kusma ve yutkunma hisleri bu duyumuz sayesinde algılanır.
Çevrede bulunan elektriği algılama duyusudur. Köpekbalıkları çevresinde bulunan avları onların fark etmediği bir elektrik algısıyla fark eder ve yakalar.
Yarasa ve deniz kaplumbağası gibi bazı hayvanlar Dünyanın manyetik alanını algılayarak bunu yaptıkları gezi rotalarını belirlemek için kullanabilir.
Böcekler ve kuşlar dahil birçok hayvan hangi yöne gideceğini belirlemek için bu duyudan faydalanır.
Aristotelesin keşfettiği 5 duyu organımız dışında da duyularımız bulunur ve bunlar çok sensörlü algı dediğimiz şekilde beraber hareket eder.