Bahis Siteleri - Sosyal Medya - Whatsapp" width="1300" height="731" data-litespeed-src="https://www.youtube.com/embed/-5CGqOQmez4?feature=oembed" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen>
Ancak millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler kişiye verilemez.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sırasında elde edilen kişisel veriler, işlenme amacının ortadan kalkması hâlinde veya her durumda iki yılın sonunda değerlendirme komisyonlarınca silinir ve yok edilir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ait veriler iki yılın sonunda silinir ve yok edilir.
Bu veriler, işleme karşı dava açılması hâlinde karar kesinleşmeden silinemez ve yok edilemez. Mahkemelerin bu konudaki talepleri, Değerlendirme Komisyonunun bünyesinde bulunduğu ilgili kurum ve kuruluş tarafından karşılanır.
Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi’nin 24/07/2019 tarih ve 2018/73 E. ; 2019/65 K. sayılı kararından bahsetmekte fayda olacaktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Genel ve özel şartlar” başlıklı 48. maddesinin A fıkrasının 8. bendine 03/10/2016 tarih ve 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 74. maddesi ve 01/02/2018 tarih ve 7070 sayılı aynen kabul edilen Kanun ile “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.” şartı getirilmiş ancak 29/11/2019 tarih ve 30963 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 24/07/2019 tarih ve 2018/73 E. ; 2019/65 K. sayılı kararıyla aşağıdaki gerekçelerle iptal edilmiştir.
“ Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir. Kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması, kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir.
Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir. Belirtilen hususlar gözetilerek kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından birtakım şartlar getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir. Dolayısıyla kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir.”
Jandarma uzman erbaş güvenlik soruşturması 2023 başlığı altında Tahancı Hukuk Bürosu olarak tarafımıza sıklıkla sorulan soruları kısaca bu başlık altında cevaplamaya çalıştık. 2023 Nisan ayına kadar 4045 sayılı kanun yürürlükteki iken Nisan 2023 sonrasında ise 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu yürürlüğe girmiştir. Jandarma uzman çavuş veya jandarma uzman erbaş adaylarının tamamı için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması bu kanun çerçevesinde yapılmaktadır.
Jandarma uzman erbaş adaylarının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması 2023 yılında yapılırken öncelikle haklarında daha önceden verilmiş bir ceza mahkumiyet kararı bulunup bulunmadığı, var ise bu suçun neye ilişkin olduğu verilen cezanın infaz edilmiş olup olmadığına bakılmaktadır. Ayrıca kişiler hakkında bir soruşturma veya kovuşturma olup olmadığına da bakılmaktadır. Bunun yanı sıra hükmün açıklanmasının geri bırakılması – hagb veya kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı – kdae bulunup bulunmadığı da araştırılmaktadır. 1 yılın üzerinde kesinleşmiş hapis cezası olan adayların güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandırılmaktadır. HAGB be KDAE kararlarının güvenlik soruşturmasına etkisi açısından işlenen suç önem arz etmektedir. Bugüne kadar verilmiş olan lehe ve aleyhe idari yargı kararları mevcuttur.
Daha önce güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması süreçlerinde Jandarma uzman erbaş adaylarının anne, babası, kardeşi ve eşi de bu incelemeye tabi tutulurken 7315 sayılı kanun çerçevesinde artık bu sayılan kişiler bu incelemenin dışına çıkartılmıştır. Araştırma ve soruşturma sadece uzman erbaş adayının kendisi hakkında yapılmaktadır.
Bu sorunun yanıtını Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinin 12. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması taleplerinin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 iş günü, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 işgünü içinde cevaplandırılır. Burada dikkat edilmesi gereken husus sürenin 30 yahut 60 gün değil iş günü olmasıdır.
Bu nedenle hafta sonları ve tatil süreleri bu 30/60 günlük süreye dâhil değildir. Bu bakımdan güvenlik soruşturması yahut arşiv araştırması süreleri 40/80 güne kadar uzayabilmektedir. Bunun yanında bu süreler idare açısından hak düşürücü değil düzenleyici süredir.
Yani kolluk 30/60 iş günü içinde bu soruşturmayı yapmaz ise artık yapamaz hale gelmez. Bu süre geçtikten sonra bile idare yine güvenlik soruşturması yapılabilir. Dava açılması halinde sırf süre geçtiği için mahkemeler bu işlemi iptal etmezler.
Öte yandan bu süre kurumdan kuruma yahut kişinin durumuna göre değişebilmektedir. Mesela Sağlık Bakanlığı doktor veya diğer sağlık görevlilerinin (hemşire, sağlık teknikeri vb.) alımlarında MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) yahut ilgili kolluk birimlerine (polis-jandarma) yazı göndermekte ve MİT yahut kolluk birimleri de ilgili kişi ve yakınları hakkında araştırma yapmaktadırlar.
Benzer bir durum MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) öğretmenlik alımları için de geçerlidir. Bazen kolluk görevlilerinin iş yoğunluğu nedeniyle güvenlik soruşturması uzayabilmektedir. Bazen de kişi ile ilgili toplanması gereken çok sayıda veri olduğu için araştırma uzamaktadır.
MSB (Milli Savunma Bakanlığı)’nin uzman çavuş, uzman erbaş alımları kapsamında güvenlik soruşturması yapılmakta bu alımlarda başvuru yapan ve alınan kişi sayısı çok fazla olduğu için bu tarz kurumlar bakımından güvenlik soruşturması arşiv araştırması süreleri diğer kurumlara göre biraz daha fazla olabilmektedir.
Üniversite ve diğer yükseköğretim kurumlarına alınacak araştırma görevlisi, doktor öğretim üyesi veyahut diğer akademik personel bakımından da süreç benzer şekilde yürütülmektedir. Bazen de üniversite yönetimi tarafından diğer kamu idarelerine görüş sorulmakta ve buradan gelecek görüşlere göre hareket edilmektedir.
17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nda kişi hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının süresi belirlenmemiştir. Güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik hükümleri ile düzenlenecektir.
4045 sayılı Kanun’un 1. maddesine dayanılarak çıkarılan ve henüz yürürlükte bulunan 12/04/2020 tarih ve 24018 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin “Yöntem” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasının c bendi şu şekildedir:
“Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması taleplerinin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 iş günü, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 iş günü içinde cevaplandırılır. Soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgeler ilgilinin işlemini yapan makamlardaki dosyasında asgari “gizli” gizlilik derecesinde aidiyet konusuna göre fiziki ve/veya elektronik ortamda muhafaza edilir.”
Dikkat edildiği üzere burada süre, 30 ve 60 gün değil, 30 ve 60 iş günüdür. Bu nedenle hesap yaparken yalnızca iş günleri dikkate alınmalı, hafta sonları ve tatil süreleri dahil edilmemelidir. Bununla birlikte bu süreler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapan idare bakımından hak düşürücü değil, düzenleyici süredir. Düzenleyici süre, bir işlemin yapılması veya yapılmaması için taraflara yol gösteren, yaptırımı olmayan süredir. Bir diğer deyişle; idare 30 ve 60 iş günü içinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını tamamlamaz ise yine de bu işlemi yapma yetkisi sona ermez. Bu nedenle bazı idarelerce yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının süresi mevzuatta belirtilen süreleri aşabilmekte, 4-6 aya kadar uzayabilmektedir. Bireylerin hukuki durumunun bu şekilde sürüncemede bırakıldığı hallerde, alanında uzman avukatlarımız ile hukuk büromuz tüm süreci takiptedir.
Kişi hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması herhangi bir nedenle olumsuz sonuçlanmış ise idarece tesis edilen bu işlemin iptali istemi ile işlemin kişiye tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde idari dava açılmalıdır. Zira mevzuata aykırı bir şekilde yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemi hukuka aykırı hale getirecektir. İdari davanın açılmasıyla idare mahkemeleri, idareden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının neden olumsuz sonuçlandığına dair bilgi ve belge istemekte ve buna göre değerlendirme yapılmaktadır.
Özel güvenlik hizmetleri kapsamında yapılan özel güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yukarıda bahsedilen 4045 sayılı Kanun’un 1. maddesine dayanılarak çıkarılan ve henüz yürürlükte bulunan 12/04/2020 tarih ve 24018 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin “Yöntem” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasının c bendi uyarınca “arşiv araştırması sonuçları en geç 30 iş günü, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 iş günü içinde cevaplandırılır.” şeklindedir.
Yukarıda bahsedilen tüm hususlar özel güvenlik hizmetleri kapsamında yapılan özel güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması için de geçerlidir. Bununla birlikte yine aynı şekilde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının sonucunun olumsuz olması halinde bir avukattan yardım alarak, idari işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içinde idari dava açılmalıdır. İdari dava açılmadan işlemin neden olumsuz sonuçlandığı hakkında bilgi ve belge alınamayacak, idarenin savunması öğrenilemeyecektir.
Yönetmeliğin 13. maddesinde “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının her evresinde kesinlikle gizliliğe uyulur. Soruşturma ve araştırma evre ve sonucu bilmesi gerekenlerden başkasına açıklanmaz.” kuralı yer almaktadır. Bu nedenle güvenlik soruşturmasının sonucunu, nedenini ve durumunu ayrıca sorgulama imkânı maalesef bulunmamaktadır.
E-devlet uygulamasında da buna dair bir alan yoktur. Mesela Sağlık Bakanlığı’na başvuru yapıldığında güvenlik soruşturması sorgulaması için Sağlık Bakanlığı da yardımcı olmamaktadır. Emniyet, jandarma birimlerine sorulması halinde bile durumu resmi olarak öğrenme olanağı bulunmamaktadır.
Güvenlik soruşturma durumu ancak ilgili idarenin sonuçları açıklaması sonucu öğrenilebilmektedir. Yönetmelik gereği bu sorgulamaya dair bilgi ve belgeler gizli olduğu için kurumlar arası yazışmalarda bile “gizli” gizlilik derecesi kullanılarak bu evrak gönderilmektedir. Ülkemizde fiili durum maalesef bu şekildedir.
Ancak 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde güvenlik soruşturmasının neden olumsuz olduğu öğrenilebilir. Şayet idare bu bilgiyi vermeyi reddederse Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na yahut idare mahkemesine dava açılarak da öğrenilebilir.
Bunun yanında güvenlik soruşturmasının olumsuz gelmesi halinde bu işlemin iptali için idare mahkemesine dava açılması halinde idare emniyet, jandarma birimlerinden aldığı veriyi mahkemeye göndermektedir. Bu suretle dosyaya giren bilgi ve belgelerden de güvenlik soruşturmasının neden olumsuz olduğu görülebilmektedir.
Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi emniyet ve jandarma birimleri gizli evrak olarak bu bilgileri göndermekte bu nedenle bu bilgiler UYAP sistemine kaydedilmemektedir. Bu uygulama, Anayasa Mahkemesi tarafından adil yargılama hakkının ihlali gerekçe gösterilerek ihlal kararına konu olmaktadır. Hukuka uygun davranan şeffaf bir idarenin, vatandaşın talep etmesi halinde vatandaşın kendisiyle ilgili bilgileri paylaşması gerekir.
Güvenlik soruşturması olumsuz çıkan kişilerin önünde iki temel yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki idari başvuru, diğeri ise dava yoludur. Öncelikle idari başvuru yoluna değinelim. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca bir idari işlemin geri alınması, kaldırılması, düzeltilmesi, değiştirilmesi için dava açma süresi içinde (60 gün) o işlemi yapanın üstü olan makama, öyle bir makam yoksa işlemi yapan makama başvuru yapılabilir. Yani güvenlik soruşturması olumsuz olarak değerlendirilen kişiler mesela işlem Genel Müdürlük tarafından yapıldı ise o Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanlığa başvuru yapılabilir. Bizzat Bakanlık tarafından yapıldıysa (Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı vs) Cumhurbaşkanlığına 60 gün içinde itiraz edilebilir. Ancak bu yolu tavsiye etmemekteyiz. Zira bu yol ile sonuç almak neredeyse imkânsız gibidir. Uygulamada idareler verdikleri karardan talep üzerine geri adım atmamaktadır.
İkinci yol ise dava yoludur. Güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu ve bu nedenle atamanın yapılmadığı kararı kişilere tebliğ edilebilir yahut uzman çavuş uzman erbaş alımlarındaki gibi kurumun sitesinde ilan edilebilir. Tebliğ veya ilanın öğrenilmesinden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekmektedir.
Bu süre çok önemlidir zira sürenin geçirilmesi halinde davanın açılma olanağı ortadan kalkmaktadır. Bu davalar idare mahkemesine açılmaktadır. Herhangi bir idare mahkemesi değil işlemi yapan idarenin olduğu yerdeki idare mahkemesi bu konuda yetkilidir.
Mesela Hakkâri Üniversitesi’nin işlemine karşı en yakın idare mahkemesi Van ilinde olduğu için Van İdare Mahkemesine dava açılacaktır. Yine Bakanlıkların yaptığı alımlarda bakanlıklar Ankara ilinde oldukları için Ankara idare mahkemesine dava açılacaktır.
Dava açıldıktan sonra idare mahkemesi idareden güvenlik soruşturmasının neden olumsuz olduğuna dair bilgi belge istemekte ve gelen bilgi ve belgeye göre değerlendirme yapmaktadır. Bu konuda Danıştay’ın güvenlik soruşturmaları bakımından ortaya koyduğu içtihatlar bellidir. Bu içtihatlara göre ve somut olayın özelliklerine göre mahkeme davanın reddine yahut dava konusu işlemin iptaline karar vermektedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere güvenlik soruşturmasında önceden sorgulama imkânı bulunmamaktadır. Ancak kurumlar açıklama yaptıktan sonra sonuç öğrenilebilmektedir.
Mesela Sağlık Bakanlığı yahut Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlar başvuranlara tebliğ yapmakta ve güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğunu belirtmektedirler. Öte yandan Mili Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kurumlar çok sayıda personel alımı olması halinde bunu web sitesinde ilan etmekte gerekçe olarak da güvenlik soruşturması mevzuatına atıf yapılabilmektedir.
Ancak her iki durumda da güvenlik soruşturmasının niçin olumsuz olduğu açıklanmamaktadır. Bu durumda 60 günlük süreyi geçirmeden idare mahkemesine dava açma açmak gerekmektedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere güvenlik soruşturmasında önceden sorgulama imkânı bulunmamaktadır. Ancak kurumlar açıklama yaptıktan sonra sonuç öğrenilebilmektedir. Mesela Sağlık Bakanlığı yahut Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlar başvuranlara tebliğ yapmakta ve güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğunu belirtmektedirler. Öte yandan Mili Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kurumlar çok sayıda personel alımı olması halinde bunu web sitesinde ilan etmekte gerekçe olarak da güvenlik soruşturması mevzuatına atıf yapılabilmektedir. Ancak her iki durumda da güvenlik soruşturmasının niçin olumsuz olduğu açıklanmamaktadır. Bu durumda 60 günlük süreyi geçirmeden idare mahkemesine dava açma açmak gerekmektedir.
Güvenlik soruşturması arşiv araştırmasında kişilerin ahlaki durumları da araştırılmaktadır. Ancak bu kural her şeyin araştırıldığı anlamına gelmemektedir. Ahlaki durumun neleri kapsayacağı Yönetmeliğin 11. maddesinin (ç) bendinde düzenlenmiştir. “Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı” hususları bu kapsamda araştırmanın sınırını belirlemektedir.
Madde metnine dikkat edilirse herhangi bir kumar, uyuşturucu, içki değil bunların göreve yansıyacak şekilde ve müptela olunması halinin güvenlik soruşturmasına engel teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla görevini yapamayacak kadar alkolik düzeyde bir içki tüketimi, yine sürekli olarak kumar oynama gibi haller güvenlik soruşturmasına engel teşkil etmektedir.
Tabii ki bu sorunuza en iyi cevabı; dava açtıktan sonra tebligatlar, müzekkereler ve incelemeler için gereken ortalama 6 aylık bir yargılama süresi geçtikten sonra alabileceksiniz. Elbette o aşamaya kadar kafayı yememeniz için ihtimalleri buraya sıralıyorum ve inceliyorum.
Eğer soruşturmanız uzadıysa ve bir türlü sonuçlanmadı ise şuraya göz atabilirsiniz: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Ne Kadar Sürer?
ÖNEMLİ NOT: AŞAĞIDA YAZAN RED SEBEPLERİ KATİYEN KANUNDA, NORMDA VE MEVZUATTA NET BİR ŞEKİLDE YAZMAMAKTA OLUP TÜM BU BAŞLIKLAR HALİHAZIRDA DÖNEN DEDİKODULARDAN VE SORULAN SORULARDAN YA DA DAVA DOSYALARINDAN FAYDALANILARAK ÜRETİLMİŞTİR. YANİ BİR HUKUKÇU OLARAK BU RED SEBEPLERİNİN BİRİNİ VEYA BİRKAÇINI %100 TASVİP EDİP ONAYLAMIYORUM; ÇOĞUNUN HUKUKA UYGUNLUĞU NOKTASINDA TARTIŞMALARA CİDDİ DERECEDE AÇIK OLDUĞUNU DA BELİRTME GEREĞİ DUYUYORUM.
YANİ SONUÇ OLARAK TÜM BU AŞAĞIDAKİ “RED SEBEPLERİ” ŞAHSIMDAN VEYA BİR HUKUKÇUDAN DEĞİL DEĞERLENDİRME KOMİSYONUNDAKİ HUKUKÇU KİMLİĞİ OLMAYAN ALELADE MEMURLARIN DEĞERLENDİRMELERİNDEN VE SIRADAN VATANDAŞLARIN GOOGLE ARAMALARINDAN, BİZE GELEN SORULARDAN ALINMIŞTIR.
–Sebeplere geçmeden önce güvenlik soruşturmam-arşiv araştırmam olumsuz çıktı diyenler için hazırladığımız şu kapsamlı rehberi yeni sekmede açın kenarda dursun. Bu yazıya göz attıktan sonra ona da bakarsınız.–
Herhangi bir sürü liderinin (evet cemaat değil sürü diyorum çünkü burada kast edilen lider; din için değil de; hile, darbe teşebbüsü, devleti ele geçirme, hak yeme gibi kötü amaçlar için uğraşan türden bir liderdir. Temiz cemaat liderleri yok değildir, onları istisna tutarım, onlar ve onları takip edenler alınmasın) ücretsizce tahsis ettiği konaklama yerlerinde gerek mecburiyetten gerek ideolojik sebeplerden ötürü kaldıysanız güvenlik soruşturmanızın-arşiv araştırmanızın olumsuz sonuçlanması ihtimali çok yükselmektedir.
Zira bu tür yurtların amacı, gayesi bellidir arkadaşlar. Sürüye; sorgulamayan, biat eden, itaat eden ve etinden sütünden gelecekte faydalanılabilecek yeni fertler kazandırmaktadır. Bunun için size ücretsiz konaklama hizmeti sunmaktadırlar ki ileride kendilerine minnet duyun ve istediklerini harfiyen yapın, sürü liderinin sadık bir kulu olun diye…
Bu tür yerlerde fakirlikten bile kalmamalısınız. Gerekirse sokaklarda, Starbucks’larda yatın, ucuz ve kalitesiz hotellerde konaklayın ama yine de kendinizi buralara kaptırmayın, esir etmeyin, köle olarak tahsis ettirmeyin. Çünkü ülkemiz gündeminden de görebileceğiniz üzere bugün değil ise bile yarın öbür gün bunun acısı çıkabilir.
Sevgili okur bireycilik çok kötü bir ideolojidir. Bencilce, egoistçe ve ahlaksızca daha da ötesi köhnemiş bir ideolojidir. Şu güne kadar gördüğüm çoğu işe yaramaz, parazit, asalak, amacı olmayan canlılar ne yazık ki bireycilerdi. Lakin bireycilikten daha ahlaksızca, daha işe yaramaz ve daha boş , daha onursuzca bir yaşam biçimi var ise o da biat kültürünün egemen olduğu, düşünmenin ve sorgulamanın kısıtlı olduğu sürülere yakın veya uzakta elde edeceğiniz çıkarlar için (sol örgütlerin hepsini bu sürülerin kapsamına dahil edebilirsiniz) kendinizi teslim etmektir. (kollektivist olmaktan bahsediyorum)… Ne bireyci olun ne de sürünün bir ferdi. İkisinin ortasını tutturun işte.
Tek başınıza da güçlü olabilirsiniz. Davut ve Goliat’ın hikayesini nette araştırıp okuyun. Yeri gelir tek başınıza o koca sürülere, koskoca krallara, devlere meydan okuyup kazanabilirsiniz. Korkak olmayın. Korkaklık büyük bir günahtır ve tüm kötülüklerin anasıdır…
Cemaat yurdunda istemeden ve bilmeden kalan uzman erbaşa ilişkin örnek karara şuradan ulaşabilirsiniz: FETÖ yurdunda kalan kişinin güvenlik soruşturmasına ilişkin emsal karar
———Sevgilinizle, nişanlınızla, eşinizle kalmış olduğunuz otel, pansiyon, günlük kiralık ev sizin güvenlik soruşturmanızın-arşiv araştırmanızın olumsuz gelmesine nedenOLMAZ! Bu soruyu bana özelden sorup durmayın lütfen 🙂 Vereceğim cevap aynı bu paragraftaki gibi olacaktır. Otelde kalmaktan dolayı hiçbir şey olmaz! (şu güne kadar ki gördüğüm güvenlik soruşturması-arşiv araştırması dosyalarında otel kaydı gerekçesiyle elenen görmediğim için bu yorumu yapıyorum ancak bu durum ileride değişebilir, yanıladabilirim o sebeple risk size aittir ve asla hukuki sorumluluk da kabul etmiyorum)
Ancak şu aşağıdaki bilgiyi de aklınızda bulundurmanızda fayda var:
Hani o festivalde kamp yapmak için ya da o otelde konaklamak için ücreti öderken senden istedikleri kimlik bilgileri var ya işte o bilgiler anlık olarak Emniyet’in bilişim sistemine, terminaline aktarılır. Bu durum kanunun emrettiği bir zorunluluktur. Eğer ki oteller veyahut konaklama yerleri (günlük kiralıklar dahil) bunu yapmazlar ise o takdirde takriben 5000 + 10 000 TL idari para cezasına çarptırılmakta ve yine Kabahatler Kanunun’da bahsi edilen emre aykırı davranışta bulunma kabahatini işlemiş sayılmakta oluyorlar. Hemen aşağıdaki ekran görüntüsüne iyi bak (1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu’nun güncel 2. maddesinden kesit sunuyorum buraya, iyi bak) :
Madde 2: “…..herkesin kimlik ve geliş-ayrılış kayıtlarını, örneğine ve usulüne uygun şekilde günü gününe tutmak, genel kolluk örgütlerinin her an incelemesine hazır bulundurmak, devlet istihbarat enstütisine, talebi halinde vermek zorundadırla…..“
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1774.pdf
Uzun lafın kısası eğer ki kamp, otel, tatil köyü, günlük kiralık ev gibi yerlerde kalıp da kimlik bilgilerini yanında konaklayacak kişi ile birlikte ilgili tesise ibraz ettiysen ve eğer bunu da nişanlınız, sevgiliniz, eşiniz ile değil de sık sık, farklı farklı sakıncalı görülen alaksız kişiler ile birlikteyapıyorsanız bu takdirde hakkınızda olumsuz bir polis istihabarat notu tutulabilmesi riski olacaktır. Ancak dediğim gibi eşiniz, nişanlınız, sevgiliniz bu noktada risk teşkil etmeyeceğini düşünüyorum (şu güne kadar ki gördüğüm güvenlik soruşturması-arşiv araştırması dosyalarına bakaraktan bunu söylüyorum ve bu durum ileride değişebilir, yanıladabilirim).
İstihbarat kuruluşları gerek güvenlik soruşturmanız-arşiv araştırmanız sırasında gerekse daha öncesinde iletişiminizi CMK 135 dışındaki yöntemle “önleme istihbaratı” kapsamında dinleyip depolayabilir. Eğer ki bu konuşmalarda toplum ve devletimiz nazarında tehdit teşkil edecek kelamlar var ise yine yukarıda yönetmeliğin 11. maddesinde bahsi geçen araştırılacak hususlar saptanmış ise pek tabi değerlendirme komisyonuna bu telefon konuşması metni veya ses kaydı iletilebilir. Red nedenleri arasında bu da olabililir. Ancak bunun gerçekten çok ama çok düşük ihtimal olduğunu söylemek isterim.
İşte bundan dolayı telefonda şaka yaparken bile dikkatli olmakta fayda var. Mesela kötü bir adam taklidi yapsanız veya arkadaşınıza bir suç işlediğinizden cihetle trollemelerde bulunsanız başınız ileride belaya girebilir. Biliyorum korkunç ama mevzuat ortada, ben yazmadım bu mevzuatı.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğinin 11. maddesinin ilk cümlesine iyi bakın arkadaşlar. Orada “kişinin içinde bulunduğu ortam” ve “ikamet adresi” dikkate alınarak denilmektedir. Yine Danıştay’ın kararlarında aynen şöyle denilmektedir;
“Yukarıdaki açıklamalardan, Yönetmelik hükümlerine göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak kişilerle sınırlandırmadığı, kişi hakkında yeterli ve sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için kişinin içinde bulunduğu ortam ile yakınlarını ve birinci derece akrabalarını da kapsayacak şekilde yaptırılmasının öngörüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır.“
Danıştay 1. Daire, 2003/15 Esas, 2003/40 Karar, 25.03.2003 tarihli kararından kesit
“Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “suç ve cezaların şahsiliği” ilkesi idarenin takdir yetkisini kullanarak yaptığı bu işlemleri yönünden ihlal edilmiş sayılmayacaktır” şeklinde bir görüş de beyan edilmektedir.
Bu yukarıdaki mesele tillahına kadar, başından sonuna kadar tartışmalı arkadaşlar. Yani ben derim A; Ahmet der B ve her ikisi de doğru kabul edilebilir.
Aynı Danıştay’ın suç ve cezaların şahsiliğinin ihlal edildiği yönünde kararları da bulunmaktadır bu konuda.
Bana sorarsanız kişinin içinde bulunduğu ortam, ailesi, çevresi önemli olsa da tek başına kişinin üzerini çizmeye yetecek kadar güçlü bir faktör olmamalıdır.Yani mesela adamın babası kaçakçıdır ve kendisi de kaçakçılık yapmıştır, bunu doğrular sabıkası vardır işte o vakit kişinin içinde bulunduğu ortam da güvenlik soruşturmasının reddedilmesinde etkin rol oynayabilmesi lazımdır. Aile etkisi bu kadar kuvvetli olmamalıdır.
Mesela şöyle düşünün Muhammed Peygamberin içinde bulunduğu ortam hiç de iyi değildi. Etrafı kadınları diri diri gömen, sapkınlık yapan, ahlaksızlıkta çığır açmış, yalancılıkta üst seviyeleri zorlayan insanlarla doluymuş. Ancak o tüm bunlara rağmen içinde bulunduğu çağın ahlaksızca geleneklerini kabul etmeyip daha etik yolları insanlara göstermiştir. İçinde bulunduğu ortama nazaran son derece de ahlaklı bir çizgide yaşamını sürdürmüştür. Bu örneği niye verdim. Amacım sizlerin imana getirip ehli sünnet bir mümin yapmak değil 🙂Niyetim meselemize örnek sunmak ve konuyu anlaşılır kılmaktır (yoksa banane sizin inancınızdan isterseniz şeytana tapın, umrumda bile değil).
İnsanların üstünü içinde bulunduğu çirkin ortama dayanarak hemenecik çizmenin, onları bir çırpıda “sakıncalı ilan etmenin” doğru olmadığını belirtmek için yazıyorum bunları.
Kardeşi yüzünden (kardeş hakkındaki suçlar) güvenlik soruşturmasından elenip dönen kişi hakkındaki karara buradan ulaşabilirsiniz: Babası ve kardeşi hakkında kaçakçılık ve hırsızlık suçu bulunan uzman erbaş(çavuş) hakkında örnek karar
Bu hususta bir Danıştay kararı bulamadım lakin genelde son çalışılan işyeri veya SGK kaydından çok eskilerde gözüken iş yeri sebebiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması durumu FETÖ’nün bir zamanlar yönettiği iş yerleri için mevzu bahsi olmaktadır.
Son çalışılan iş yeri FETÖ’ye ya da başkaca diğer zararlı örgütlerin yönetiminde ise buralarda çalışan kişilerin halihazırda devlet memuru olabilmeleri çok zor. Zaten bu iş yerlerinde üst kademede çalışanların ezici çoğunluğu bu millete eziyet eden, zulmeden, ayrımcılık ve iltizamda, adam kayırmada çığır açan, hukuksuzlukta zirveleri zorlayan insan müsveddelerinden oluşuyor.
Ancak; alt kademelerde işçi, hademe olarak çalışan ve bunu da uzun yıllar değil de geçici süre işsizlikten, parasızlıktan yapanlar için bir umut olduğunu ve kendilerinin eğer örgüt ile başkaca yönlerden alakası, ilintisi, irtibatları olmamış ise idari dava yoluyla temize çıkmasının ihtimalinin mümkün olduğu kanaatindeyim. Sonuçta kimselerin yapmak istemediği, işçi bulmanın zor olduğu hademelik, temizlikçilik, tuvalet bakımı, onarım gibi işler FETÖ üyesi olup da örgütte bulunmanın semeresini yiyen kişilerin yapacağı işler olması ihtimali düşük gibi geliyor bana. Elbette bu benim yorumum, açıkçası ben işin ceza hukuku boyutuyla da çok ilgilenmiyorum burada. Suçlu ya da değil; bunların takdiri ceza hakimlerinde ve savcılarda olacaktır.
Ancak işin idare hukuku boyutuna bakacak olursak; idarenin bir zamanlar ruhsatlar, izinler verdiği, teşvikler üstüne teşvik yağdırdığı, her yerde iltizamlar geçtiği, çalışmanın memurluğa katkısı olduğu iş yerlerinde; “çevresi, bağlantısı, parası olmayanların yapabileceği alt tabaka işçilerin işlerini” yaptı diye örgütün başlı başına suç teşkil eden herhangi faaliyetlerine bulaşmamış olan işçi kişiye de dünyayı dar etmenin zülüm olacağı aşikardır. Yani mesela adam boyacıdır. Bu lanet örgütün bir zamanlar işlettiği okul görünümlü hücre evini okul olduğu sanrısı ile boyayıp, geçici süre çalışıp defolup gitmiştir. Şimdi bu adamın kusuru olduğunu kabul edecek değilim. Böylesi durumlarda örnekteki işçiyi; suçlu, kusurlu kabul eden hukukçular da mevzu bahis lanet örgütlerin üyelerinden farksızdır gözümde.
Bu meseleler hassas meseleler arkadaşlar. Memlekette at izi it izine karışmış vaziyette. Bu makaleyi yazmak bile son derece riskli ve sakıncalı ama ben gözümü karartıp gerek para için gerekse bu alanda uzmanlaştığım için yazıyorum işte… Uzmanlık alanım daha doğrusu odaklandığım alan “güvenlik soruşturması ve kişisel veriler” . (evet seçecek başka alan bulamadım çünkü hepsi kapılıydı 🙂
Genelde kişi güvenlik belgesi alımı sırasında yapılan güvenlik soruşturmalarında sık sık karşımıza çıkan bu “son çalışılan iş yerinin FETÖ iltisaklı olması hali” nedeniyle elenirseniz soğukkanlı şekilde davanızı açıp yürütme durdurma ya da iptal kararı için mahkemenin karar vermesini beklemeniz gerekmektedir.
Eğer bulunulan ilçede FETÖ’cülerin okulu dışında okul var iken bile bile isteyerek bu okulları tercih ettiyseniz güvenlik soruşturmanızda sıkıntı çıkması ihtimali yüksek olacaktır.
Lakin; eğer ki, “ben temizim, örgütle, cemaat ile alakam yok, hem zaten hiç sevmezdim onları, şu şu şu sebeplerden ötürü gitmek zorunda kaldım, allah belasını versin onların” şeklinde bir mazeretiniz var ise bunu dava açarak ifade etmeniz durumunda belki %50 ihtimal görevinize iade edilmeniz mümkün. Her ne kadar normalde lisanslı, ruhsatlı ve yasaya uygun gözüken bir okulda okumak tek başına suç veya sakıncalı görülmeye yeter kabahat teşkil etmese de söz konusu olan FETÖ okulu ise o vakit akan sular durmaktadır. Zira idari mercilerin bunlara karşı ciddi hassasiyeti ve güvensizliği var ki bence bu hassasiyette paranoya derecesine varmadıkları müddetçe haklılar. Burada idareyi destekliyorum. Bunların okullarında, eğitim kurumlarında kalmış kişilerin ilk etapta sakıncalı görülmesi ve sıkı bir yargılamadan geçmek durumuda kalması bu konjunktürde çok normal. Esasında “saçma, tuhaf ve mantıksız” ama yine de şu şartlar altında normal.
Arkadaşlar gitmeyin artık bu cemaat okullarına, yurtlarına, kurslarına. Sonra ağlıyorsunuz “güvenlik soruşturmam reddedildi“, “sakıncalı görüldüm” diye. Tabi reddedilir, ne bekliyordunuz?
BU KONUYLA İLGİLİ ŞU ÖRNEK KARARA GÖZ ATIN:
Kapatılan FETÖ Okulunda Okuyan Uzman Çavuşun Güvenlik Soruşturması Hakkında Örnek Karar
Arkadaşlar dua edelim de istihbarat kuruluşları telefonlarımızın ekranlarını da izlemiyordur. Aksi halde çoğu kişiyi cinsel şeyler yapmaktan (böyle acemice yazdım çünkü aynen böyle aratmışsınız yüce Google’da) fişleyebilirler.
Böylesi bir fişlemenin güvenlik soruşturması değerlendirme komisyonu tarafından incelemeye alınması için gönderilmesinin yasal dayanağının olmadığını düşünüyorum. Zira her ne kadar ilgili yönetmeliğin 11. maddesinin ç bendinde “ahlaklı olmaktan” bahsediliyorsa bile bu meselenin irdelenmesi özel hayatın gizliliğine saldırı niteliği taşır ve bu meselenin ahlaksız bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Yani olmaz böyle bir şey. Suç teşkil eden pornografik sitelere (çocuk pornografisi gibi) girmediğiniz sürece sizin cinsel hayatınız size özeldir ve devlet memuru olabilmeniz için güvenlik soruşturmasında masaya yatırılamaz. Aksi hareketlerin icrası halinde TCK 134, 136,137 suçlarının oluşacağını düşünüyorum.
Böye bir şey başınıza gelebilir lakin sakın ağır depresyonlara girmeyin. Çünkü böyle bir idari işlemin hukuken geçerli olabilecek en ufak bir yanı yok ve idare mahkemesine açacağınız iptal davası ile hukuken maruz kaldığınız haksızlık geri alınabilir, telafi edilebilir, idari işlem iptal edilebilir.
Gerek Anaysa’da gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesin’de din, dil, ırk ve renk ayrımı yapılmaksızın herkesin yasalar önünde eşit olduğu güvence altına alınmıştır. Yani isterseniz düşman devletin vatandaşlarının çoğunluğunu oluşturan ırktan olun eğer ki o düşman devlet ile sakıncalı bir irtibatınız yok ise hiçbir sıkıntı yok demektir.
Bundan dolayı güvenlik soruşturmanız olumsuz gelmez. İsterse hakkınızda 1 milyon TL’lik bir icra takibi olsun yine de bu durum engel değildir. Hukuki ihtilaf olduğu için ve sizin hakkınızda bir yargıya varılamayacağı için böyle bir şey önünüzde engel değildir. İcra takiplerinin sayısının çok olması bir tek bankaları ve sizinle ticaret yapacak kişileri alakadar eder. İcra takibine itiraz yaparak takibi durdurmanızdan sonra ya da borca hiç itiraz bile etmemeniz nedeniyle kimse size hesap soramaz. Böyle bir hukuki uygulama yok. En ufak şüphelenmeniz yersiz olacaktır.
Yukarıda icra takibi hakkında yapmış olduğum yorumun aynısı burada da geçerlidir. Hukuki ihtilafların bu meseleyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kimse sizin hukuk dava dosyanızı inceleyip oradaki materyalleri güvenlik soruşturmanızda olumsuz yargıya varmak üzere kullanamaz. Aksi kabulde bu mesele iyice içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Ayrıca zaten 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv araştırması Kanunun’da nelere bakılacağı çok net yazılmış durumdadır. Bu bakılacak materyaller arasında hukuk dava dosyaları hiçbir şekilde yoktur.
Bu konu hakkında diyebileceğim tek şey “teori ile pratik çatışmasıdır“. Teoride yani yürürlülükteki yönetmeliklerde GS’nizi etkilemesi gerektiği yönünde bir çıkarım yapabiliriz. Çünkü hakkınızda verilen idari cezalar, yaptırımlar bir kabahat işlediğinize delalettir.
Neticede bu kabahati işlediğinizi dair kamu görevlileri, komiserler, zabıtalar ya da diğer kolluk kuvvetleri; düzenlemiş oldukları tutanaklara imza atmak suretiyle şahit olmaktadırlar.
Ancak layıkıyla yapılamayan bir yargılama nedeniyle; yani muhakeme süreci muallakta olan hüküm söz konusu olması sebebiyle sizin hakkınızda kesin, net, her tür şüpheden ari bir kanaat oluşmasına yetmeyecektir.
Dolayısısyla sadece bir adet idari ceza makbuzu ile sizin güvenlik soruşturmanızın olumsuz neticelendirilmesinin doğru olmayacağı kanaatindeyim. Ancak aynı veya benzeri kabahatleri işlediğinize dair var olan harici deliller söz konusu ise ve girmek istediğiniz kurum biraz gizlilik dereceli ise ne yazık ki bu durum GS’nizin olumsuz gelmesi için engel diyebilirim. Mesela kişi hakkında farklı tarihlerde işlenildiği iddia edilen “kumar oynama” kabahatinden 4 farklı İPC söz konusu ise bu durumda bu kişinin kumarbaz olduğuna dair her tür şüpheden ari bir kanaat oluşabilir görüşündeyim.
En sık kuruntu yapılan idari para cezaları türleri “fuhuş, kumar, kimlik bildirmeme” sebeplerinden ileri gelmektedir. Hemen hemen hepsinin hukuki etkisi ilk etapta benzerdir. Ancak sürekli tekrarlanması durumunda farklı etkiler doğuracaktır.
Eğer idari para cezası gelirse güvenlik soruşturması gibi tahkikatlar yönünden şüphelenmemek için itiraz etmek ve iptal ettirmek isteyebilirsiniz. Bunun için şu linke göz atın: İdari Ceza Gelince İtiraz İçin Yapılacaklar-Örnek Kararlar ve Dilekçe
ÖNEMLİ NOT: Arkadaşlar lakin bekçilik gibi bazı kurumlarda bahisten ötürü alınan idari para cezaları her ne kadar arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yönünden sorun yaratmasa da alım yönetmelikleri nedeniyle birtakım sorunlar çıkabiliyor. Lakin bu hallerde de dava ile çözüm gayet mümkündür. Yönetmelik ile çalışma hakkı kısıtlanamaz, sırf yönetmelikte engel diye temel haklarınızın zayi olması kabul edilemez. Şansınızı denemekten vazgeçmeyin.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma ve kullanımı sonucunda yakalanmış ve kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı alınmış ise ve bundan mütevellit güvenlik soruşturmanızın-arşiv araştırmanızın red gelmesi durumunda ne yapmalıyım diyenlere bir iyi bir de kötü bir haberim var.
Önce kötü olandan başlayayım.
Eğer bir hata yapıp ot, bonzai, hap içtiyseniz yüksek ihtimalle güvenlik soruşturmanız olumsuz neticelenecek.
İyi haber ise olumsuz gelecek olsa da dava ile geri dönme şansınız var.
Şu linke göz atın: Uyuştucu Kullanımı Nedeniyle Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelen Uzman Çavuş Hakkında Karar
Uyuşturucu denetimlisi olmasına rağmen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından elenen uzman erbaşı göreve iade etmeyi başardık bu yukarıdaki linkte yer alan kararda. Şu an bu alanda davalar açtık ve devam etmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi iptal kararı uyarınca bir süreliğine cereyan etmiş bulunan hukuki boşluk nedeniyle usulen verilen iptal kararları gereği olarak uzman erbaşlar görevlerine başlasalar da bundan sonra ortada hukuken boşluk yok iken mahkemelerin ne karar vereceği muammadır.
En bomba gerekçeyi sona sakladım 🙂
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya kamu davasının açılmasının ertelenmesi müesseseleri birbirine çok benzer olup elbette farklı kavramlardır. Birisinde (HAGB) suç ne oluşmuştur ne de oluşmamıştır, arafta beklemektedir, diğerinde ise suç oluşmamıştır bile. Zira kamu davasının açılmasını ertelenmesi durumunda ortada dava açmaya yeter şüphe vardır ancak idarenin bu kişiyi suçlu ilan etmekten cayması, vazgeçmesi durumu söz konusudur. Masumiyet karinesi gereği kişi kamu davasının açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesi durumunda halen tertemizdir, masumdur, saftır. Aksi bir kabul bu müessesiyi anlamsız kılar.
HAGB ve güvenlik soruşturması konusunda 2500 kelimeyi geçkin bir çalışmam da mevcut linkte tıklayıp göz atabilirsiniz. HAGB’nin hiçbirinin güvenlik soruşturmasına engel olmaması kanaatindeyim ancak uygulamada suç ayrımlarının yapıldığını, suçun işleniş şekline, zamanına, kişinin özelliklerine bakıldığını ve buna göre idare mahkemesi kararları verildiğini görüyorum. Hukukçular da bu meselede kararsız olmakla beraber halen bir orta yol bulunmuş değil, davalar şansa kader ilerliyor bu noktada… Eğer geçmişteki HAGB’niz yüzünden güvenlik soruşturmanızın-arşiv araştırmanızın olumsuz sonuçlandığını düşünüyorsanız avukatınızın deyim yerindeyse gerçek bir sihirbaz olması gerektiğini ifade etmek isterim.
Bu konuda HAGB eğer ki yüz kızartıcı suç ile alakalı ise şu yazımıza muhakkak göz atın: HAGB Ve Arşiv Araştırması- HAGB Kararı Memuriyete Engel Midir? Yüz Kızartıcı Suçlarda HAGB Kararının Etkisi Ve Düşme Kararı Hakkında
Hadi yine iyisiniz ücretli danışmanlıkla bile zor öğrenebileceğiniz bilgileri ücretsiz öğreneceksiniz.
Değerli okur; KYOK yani “Kamu davasının açılmasına yer olmadığına dair karar” bir tür masumiyet vesikasıdır. Eğer birisi sizi cinsel tacizden şikayet ederse siz hemencecik oracıkta suçu olmazsınız. Evvela bir yargılama geçirir ve eğer mahkeme hakimleri sizin şüpheye yer bırakmayacak şekilde suçlu olduğunu kanısına varırsa o takdirde suçlu sayılırsınız. Bu aralıkta kimse size suçlu muamelesi yapamaz!
Ancak evet, şikayet edildiğiniz andan itibaren; öfkeli ve başarısızlıklarını, yetersizliklerini günah keçilerinden çıkarmak isteyen sıradan insanların gözünde suçlusunuzdur. Lakin gerçek hukukçuların ve hakikatin gözünde siz hala masum bir vatandaşsınız. Eğer ki bir dönem şüpheli olarak görülmüş ardından da masum olduğunuz bir resmi belge olan (KYOK kararı) takipsizlik kararı ile tescillendi ise bu durum güvenlik soruşturmasına-arşiv araştırmasına engel değildir.
Hakkında FETÖ’den KYOK olup da elenen ve sonradan dönen araştırma görevlisinin açmış olduğu tazminat davasına ilişkin karar: Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelen Araştırma-Öğretim Görevlisinin Kazandığı Tazminat Davası Kararı
Bazen görüyoruz, cinsel taciz gibi suçlardan takipsizlik bile alında güvenlik soruştırması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandırılabiliyor. Bu gibi haller açıkça hatalıdır. Hukuka aykırıdır. Anayasa bireysel başvuru aşamasına ve hatta AİHM’e kadar gidilmesi gerekir böyle bir şey başınıza gelirse.
Bu noktada “savcılık soruşturması ve arşiv araştırması-güvenlik soruşturması” ile ilgili karalamış olduğum şu makaleme göz atabilirsiniz.
Yukarıda KYOK (takipsizlik) kararı ve güvenlik soruşturması bölümünde dediklerim burada da aynen geçerlidir. Siz soruşturma devam ettiği müddetçe teoride halen masum sayılırsınız.
Ancak uygulama ne yazık ki yine teori ile örtüşmemektedir. Eğer ki söz konusu savcılık soruşturması terör suçları ile ilintili ile işiniz sekteye uğrayacaktır.
Bu memlekette her şeyden bir şekilde sıyrılabilirsiniz ama terör suçlarından sıyrılmanız çok zordur. Suçun kendisini geçtim şüphesi dahi adamın kalemini kırmaya yeter…
Bu konuda şu yazıdan detaylı bilgi edinebilirsiz: Devam Eden Mahkeme/Yargılama Ve Güvenlik Soruşturması-Arşiv Araştırması İlişkisi
Ceza Ertelemesi ne yazık ki HAGB’den daha tesirli ve etkili bir karardır. Eğer yargılanıyorsanız erteleme almaktan sakının. Çünkü ceza ertelemesi sizin adli sicil kaydınızı ne yazık ki korumayacaktır. Sadece cezanın kendisinden bir defaya mahsus alıkoyacaktır. 2 yıl ve üstü mahkumiyette söz konusu olmayan ve 3 yıl uslu durulması şartıyla cezanın çekilmeksizin tamamlanmış sayılmasına yol açan ceza erteleme kararları güvenlik soruşturmalarında-arşiv araştırmalarında karşımıza olumsuzluk/ red sebebi olarak çıkmaktadır.
Ancak bu noktada adli sicil ve arşiv kaydının bir süre sonra silinecek olması sizi kurtaracaktır. Yani eğer ceza ertlemesi aldıysanız her şey için geç değil. Bir sonraki madde başlığında bu meseleye değineceğiz.
Bu konuda şu yazımızdan örnek karar görebilirsiniz: Uyuştucu Kullanımı Nedeniyle Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelen Uzman Çavuş Hakkında Karar
Adli sicil ile arşiv kaydı aynı şey değildir. Birisi diğerinden daha önce gelir. Adli Sicil Kaydındaki bilgiler aşağıdaki şartların varlığında silinir ve arşiv kaydına taşınır:
Madde 11 — Adlî sicildeki bilgiler; cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık, ceza zamanaşımının dolmasına ilişkin bildirme fişinin Genel Müdürlükteki merkezi sisteme girilerek güncellenmesini müteakip Genel Müdürlük tarafından silinerek arşiv kaydına alınır. Kaynak: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/09/20050907-9.htm
Görüleceği üzere adli sicil kaydının silinmesi öyle çok da zor değil. Cezanın tamamlanması üzerine verilecek dilekçeler ile diğer şartlar da gerçekleşti ise silinmektedir. Ancak arşiv kayıtları ne yazık ki 80 yıla kadar saklanabiliyor.
Silinmiş adli sicil ve arşiv kaydının silinmiş bulunması güvenlik soruşturmanızın-arşiv araştırmalarında olumsuz çıkması nedeni olarak var olabilir. Ancak silindiği için bu ihtimal epey düşmektedir. Yani yine iyisiniz. Bu noktada emniyet istihbaratın elinde de söz konusu silinen suça ilişkin kayıt yok ise yırttınız demektir.
Bu kısımda belirtmek gerekir ki “memnu hakların iadesi” kararı “silinme kararı” kadar güçlü olmayacaktır. O sebeple imkanları zorlayıp o suçu sildirmeye bakın.
Bu aşamada Adli Sicil Kaydı Sildirmek İçin Yapılacaklar-Şartları Neler? konulu yazımıza göz atarsanız kafanızdaki sorulara bir nebze de olsa cevap bulabilmeniz mümkün olacaktır.
Bu konuda şu yazımıza da göz atın: Memnu Hakların İadesi Kararı ve Arşiv Araştırması Etkisi-Elenme Halinde Yapılacaklar Memnu hakların iadesi karar verilmesi sonrası güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından elenen bir müvekkilimiz oldu. Davasını açtık halen sürüyor. Kazanacağız büyük ihtimalle.
Çocuk iken yani henüz 18 yaşından küçük iken işlenilen suçların ne güvenlik soruşturmasına ne de bir başka mecrada hakkınızda bir hüküm, yargı, karar alınması üzere kullanılması hukuka uygun OLMAYACAKTIR. Çünkü gerek Çocuk Koruma Kanunu gerekse Adli Sicil Kanunu ve birtakım uluslararası sözleşmeler sebebiyle böylesi bir hareket adil olmayacaktır. Siz de mesela çocuk iken hırsızlık suçu işlediğiniz için güvenlik soruşturmasından-arşiv araştırmasından elendiyseniz dava açma hakkınızın olduğunu ifade etmek isterim. 18 Yaş Altı Sicil Kaydı Güvenlik Soruşturmasında Çıkar Mı? Nasıl Silinir? Memnu Hak İadesi Süreci başlıklı şu yazımız; uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan “adli sicil” kaynaklı elenmelere yönelik dava prosedürü ve sonrasında memuriyet süreci için yapılacakları” anlatmaktadır. Arkadaşlar şunu asla unutmayın çocuk toplumdaki en savunmasız ve en masum birey olduğu kadar aynı zamanda en çok hata yapma potansiyeline sahip bireydir. Bu çocuk yaşta işlenen hatalarla insan bir bütündür. Kimliğinin oluşma sürecinde onun hataları ve hatalardan çıkardığı dersler ve pişmanlıklar büyük rol oynamaktadır. Kişiyi sırf çocuk yaşta bir suç işledi diye bir ömür memuriyetten men etmek hem vicdanen hem de uluslarası alanda kabul gören 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen “Çocuk haklarına dair sözleşmesine” aykırıdır. Çocuk; bizim hukuk sistemimizde de hem Anayasa hem de özel 5395 sayılı ve 2005 tarihinde kabul edilen Çocuk Koruma Kanunu uyarınca korunmaktadır.
Güvenlik soruşturmasından geçebilmek için bu linkteki makalede yer alan altın tavsiyelere hayat boyu kulak verin sevgili okurlar. Yukarıda sohbet havası eşliğinde yazdığım başlıca güvenlik soruşturması-arşiv araştırması red sebepleri sadece bunlarla sınırlı değildir. Zira ahlak gibi sınırları belirsiz kavramlar işin içinde olduğu için hiç ummadığımız sebepler her daim türeyecektir. O sebeple sürprizlere hazır olun ve yenilikçi bir red sebebi görürseniz bana mail atmayı unutmayın.