Yaşam
Kur'an ve Bilim Işığında Ecel Nedir?
Saygıdeğer okurlar, bu bölümde kadere bağlı olan ecel inancını irdeleyeceğim. Çok hassas bir konu olduğu için bütünlüğü bozulmasın diye bölmeden yayınlıyorum. Bu yüzden biraz uzun bir makaledir sabırla okumanızı rica ederim.
Bildiğiniz gibi ecel, inanç konusu olduğu için orijinal kaynak olan Kur’an’ı esas alacağım ve elbette mantık ve bilimi de katarak yorumlayacağım. Şimdi ecel konusuna geçelim.
Aslına bakarsanız sadece Maide-32 ayeti bile ecel konusunu açıklamak için yeterlidir Dolayısıyla gelin bu ayet üzerinden örnekler vererek değerlendirelim.
Bu ayet, haksız yere bir kişiyi öldüreni tüm insanları öldürmüş sayarım diyor. Öte yandan vadesi dolan kişi vadesini ne ileri götüre bilir ne de beri getirebilir, dakikası saniyesinde ölür diyen ayetler var. Ancak dikkat ederseniz ecelden bahsedilen ayetlerde sadece zamandan bahsederek, kişinin vadesi dolduğu anda mutlaka ölür diyor. Ama herhangi bir nedenle öldürülenler hariçtir demiyor. O zaman kişi, cinayet dahil, her ne şekilde ölürse ölsün eceli gelmiş demektir. Öyleyse cinayet sonucu öldürülmeler, intihar gibi benzer tüm ölümler vadesi değişmez ecele dahil demektir. İşte gözden kaçan nokta budur.
Düşünsenize, bir insanın öldürülmesi demek aynı zamanda onun eceli gelmiş, Yaratıcının o kişiye tayin ettiği vade dolmuş demektir. Ama Maide-32 ayeti ne diyor? “Bir kişiyi öldüreni tüm insanları öldürmüş sayarım” diyerek cezalandıracağını söylüyor. Hadi bakalım, çıkın işin içinden! Eğer öldürene ceza olmasaydı hadi neyse derdik, ama ortada bir yaptırım var. Ayet öldüreni cezalandırmayla tehdit ediyor. Bu kafa karıştırıcı bir durum. Öyle ya! Bir kişinin eceli, cinayete kurban gideceği şekilde tayin edilmişse, o kişiyi öldürecek olan şahıs da aynı saatte, aynı yerde orada olup belirlenmiş bir şekilde o kişiyi öldüreceği tayin edilmiş, planlanmış demektir. Ki, bu asla değiştirilemez plandır.
Olabilirdi ama şu öldürmeyi yasaklayan ayetler olmasaydı. Burada dikkatlerden kaçan şey şudur. Ölüm insanın biyolojik varlığının bitmesidir. Yani doğa yasalarına bağlı bir gelişmedir. Öyleyse ister yaşlanarak ister kaza ister cinayet veya çeşitli hayvan tarafından, isterse de doğal felaketler olsun tüm ölümler mutlaka biyolojik bir sebebe dayalı bir sonuçtur. Dediğim gibi eğer Yaratıcı kişinin sonunu saniyesi saniyesine tayin ettiyse, aynı şekilde o kişinin ölüm sebebini de düzenlemiş demektir. Öyleyse ölüm sebebi her ne olursa olsun sebeplerin hiçbirisi sorumlu tutulamaz.
Şimdi burada enteresan bir şekilde madalyonun öbür yüzü durumu daha var. Yine Maide-32 ayetinde “Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.” Diyor. Görüldüğü gibi burada da yine aynı açmazla karşılaşıyoruz. Eğer insana şu dakika şu saatte ölecek diye bir vade biçilmişse, o kişiyi yaşatmanız mümkün değildir. Yaşatmak demek ölmesine bir şekilde engel olup, onu yaşamda tutmak demektir. İyi de ayetlere göre kişinin eceli gelmiş, vadesi dolmuşsa, kimse ölümüne engel olamaz, yaşatamaz. Bu durumda, eğer müdahale edilince hayatta kalmışsa, demek ki o kişinin eceli gelmemiş, vadesi dolmamış demektir. O zaman Allah, onu yaşatan kişiyi tüm insanları yaşatmış saymaz. Öyle ya, zaten ölmeyecek biriyse nasıl yaşatmış sayılacak?
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Rüyada depremden bebek kurtarmak sorumluluk alacağına, insanlık görevlerine daha fazla eğileceğine, sorunların yakın zaman içinde sona ereceğine, sağlıklarına zeval gelmeyeceğine, çok büyük çalışmalar ortaya koyacağına ve maddi açıdan çok yüklü miktarda kazanç elde edeceğine, engel olmak isteyen kişilere rağmen bazı adımlar atılacağına, kazancının günbegün artacağına, iş hayatında çok büyük kar edileceğine, elinde bulunan imkânların boşa çıkacağına işaret eder.
Rüyada depremden bebek kurtarmak yaşamının çok lüks bir hale geleceğine, hayallerinin tek tek gerçekleşmeye başlayacağına, anlaşmazlıkların, düşmanlıkların ve nefretin yok olacağına alamet etmektedir.
Rüyada birini depremden kurtarmak yaşadığı darlığın son bulacağına, kısa süre içinde tatsız bir durumla karşı karşıya kalınacağına yorulur.
Rüyada depremden insan kurtarmak çok huzurlu ve güzel bir yuvaya sahip olacağına, rüya sahibi eğer bekâr birisi ise yakın hayırlı bir kısmet ile evleneceğine ama evli birisi ise çok büyük bir mutluluk yaşayacağına tabir olunur.
Rüyada depremde birini kurtarmak zaaflarına kapılacağına, göğsü önde yani mağrur kimse olacağına inanılır.
Rüyada depremden birini kurtarmak hoş muhabbette olacağına, bol kazanç getireceğine, yeni iş ilişkileri kurulmasını sağlayacağına delalet eder.
Rüyada depremde insan kurtarmak bunun da kendisine hem meslek hem de özel hayatında pek çok avantaj getireceğine, her geçen gün daha da iyileşerek umutlanacağına, moral veren yakınları sayesinde kısa süre sonra tamamen ayağa kalkıp, işlerin başına geçeceğine işaret etmektedir.
Rüyada denizde boğulan bebeği kurtarmak çok önemli bir sağlık sorunu olmadığı için kısa sürede ortadan kalkacağına, ayrılık yaşanacağına, sevilen bir kişi ile yapılan bir ortaklığın kısa zamanda bozulacağına ve kötü bir duruma düşürüleceğine rivayet eder.
Rüyada erkek bebek kurtarmak üzüleceğine, masrafların altında kalacağına, herkesin takdir edeceği, imreneceği ve adından övgü dolu sözlerle bahsedeceği kimse haline geleceğine delalet eder.
Hayırlı Paylaş, Hayırlı Çıksın
Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti, Ankara ilinin merkezi, Türkiye'nin en kalabalık ikinci ve dünyanın en kalabalık otuz sekizinci kenti. Topraklarının büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Sakarya bölümünde yer alır. Türkiye'nin coğrafi merkezine yakın olduğu için, hem konum hem de işlev itibariyle Türkiye'nin kalbi benzetmesi yapılır.
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.