b12 vitamini fazla alınırsa ne olur / Vitamin Takviyesi Nasıl Kullanılmalıdır? | NPİSTANBUL

B12 Vitamini Fazla Alınırsa Ne Olur

b12 vitamini fazla alınırsa ne olur

Vücudun En Çok İhtiyaç Duyduğu Vitaminler

11Emilimini artırmak için:

Emilimini artırmak için:

Gıdalardan yeterli miktarda B12 vitamini alınsa bile alkol ve sigara kullanımı, doğum kontrol hapları ve bazı ilaçların kullanımı B12 vitaminin emilimini azaltabiliyor. Bu vitamini vücutta en verimli şekilde kullanmak için sağlıklı beslenmek ve doktor kontrolü dışında ilaç kullanmaktan kaçınmak gerekiyor.

12C VİTAMİNİ

C VİTAMİNİ

Eksikliğinin belirtileri: Eksikliğinde diş eti kanamaları, eklemlerde şişme, anemi, demir emiliminin azalması gibi şikayetler görülüyor.Kaynakları: Turunçgiller, kuşburnu, kivi, çilek, brokoli, kırmızı ve yeşilbiber, kavun, yeşil yapraklı sebzeler, domates, karnabahar ve patates C vitamini açısından en zengin besinler arasında. Kışın günlük tüketilmesi gereken 2-3 adet meyveyi C vitamini yüksek olan portakal, mandalina gibi turunçgillerden tercih etmek özellikle bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor.

B12 Vitamini ve Sağlığa Etkisi

B12 vitamini suda çözünebilen vitaminler arasında yer alır. (2) İnsan vücudunda sentezlenemediği için dışarıdan gıdalar veya takviyeler yardımıyla alınması gerekir.(2) Çeşitli gıdaların tüketilmesiyle vücuda alınan B12 vitamininin emilebilmesi için mideden salgılanan ve intrinsik faktör olarak bilinen yardımcı moleküle ihtiyaç vardır. (2) Gıdalardan mide asidinin etkisiyle ayrılıp intrinsik faktör yardımıyla emilen B12 vitamini, vücutta yeterli miktarda bulunması halinde karaciğerde ileride kullanılmak üzere depolanabilir. (2)

Kobalamin olarak da bilinen ve protein yapıdaki besin maddelerine bağlı olarak bulunan B12 vitamini, mide asidine maruz kalması sonucunda ayrılır. Serbest kalan B12 vitamini intrinsik faktör yardımıyla ince bağırsaklardan emilir (1).
Gıdalarla alınan ve emilimi gerçekleştirilen B12 vitamini transkobalamin adı verilen taşıyıcı proteinler vasıtasıyla kan dolaşımından hücrelere geçer (2). Vücutta hücre metabolizması, DNA sentezi, sinir sistemi sağlığı ve oksijenin taşınmasından sorumlu kırmızı kan hücrelerinin fonksiyonları için gerekli olan B12 vitamini, çeşitli biyolojik olaylarda rol oynar (2).
•    B12 vitamini, hücre içerisinde kalıtım materyali olan DNA’nın yapısını oluşturan azotlu bazların sentezinde görev alır (1)
•    Homosistein adı verilen maddenin kan dolaşımında yükselmesi kalp damar hastalıklarının gelişimi açısından bir risk faktörü olarak kabul edilir (3).  B12 vitamini; B6 vitamini ve folik asit ile birlikte çalışarak homosistein seviyesinin kontrolünü sağlayabilir (3)
 

Bitkisel kaynaklı besinlerde B12 vitamininin biyoaktif formu şu an için tespit edilmemiştir (1).  Hayvanların sindirim sisteminde bulunan bazı bakteri türleri B12 vitaminini sentezleyebilir (1).  Bu nedenle, B12 vitamini temel olarak süt ürünleri ve kırmızı et gibi hayvansal gıdalar içerisinde yer alır (3).  
•    Karaciğer ve böbrek eti
Kuzu, sığır ve danaların karaciğer ve böbrekleri B12 vitamini bakımından zengin gıdaların başında gelir (2). Kuzu etinden üretilen gıdalar, B12 vitamini dışında bakır ve selenyum minerali açısından da zengin olması nedeniyle önem arz eder (2)
•    Sığır eti
Sığır eti, B12 vitamini için önemli bir kaynaktır (2).  Tek porsiyonluk (190 g) bir biftek günlük ihtiyacın 5 katına kadar B12 vitamini içerir (2).  Sığır eti B12 vitamini dışında B2, B3, B6, çinko ve selenyum bakımından zengin olması nedeniyle de önem arz eder (2)
•    Kabuklu deniz ürünleri
Kabuklu deniz ürünleri, iyi bir protein kaynağı olmalarına ilave olarak demir ve antioksidan bakımından da zengin gıdalardır (2).  Yumuşakçalar sınıfında bulunan bu deniz canlıları, yüksek oranda B12 vitamini içerirler ve yaklaşık olarak 20 tane tüketilmeleri halinde günlük B12 vitamini ihtiyacının 70 katına kadar alımı sağlanabilir (2)
•    Balık
Kabuklu deniz ürünleri dışında çeşitli balık türleri de B12 vitamini açısından önemli gıdalar arasında yer alır (2).  Sardunya, orkinos, somon ve alabalık bu balık türleri arasında yer alır (2)
Sardunya, küçük ve yumuşak kılçıklı bir balık türüdür (2).  Birçok besin maddesini bünyelerinde barındırmaları dolayısıyla besleyici özelliği yüksektir (2).  Omega-3 yağ asitleri açısından da önemli bir kaynak olan sardunyalar tüketildiklerinde enflamasyonun (iltihaplanma) baskılanmasına ve kalp sağlığının iyileşmesine katkı yapabilir (2)
Tüketilen balık türleri arasında ilk sıralarda olan ton balığı hem protein hem de vitamin ve mineraller gibi besin maddelerini bünyesinde barındırması nedeniyle önemli bir besin türüdür (2).  Ton balığının derisinin hemen altındaki kas tabakası, balığın B12 vitamini açısından zengin bölümünü oluşturur (2)
Gökkuşağı alabalığı, tüketilen balıklar arasında en sağlıklı kabul edilen balıkların başında gelir(2).Tatlı suda yaşayan bu balıklar B12, omega-3 yağ asitleri, manganez, fosfor ve selenyum bakımından zengin içeriğe sahiptir(2).  
•    Süt ve süt ürünleri
Süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir gibi) protein açısından olduğu kadar mineral ve vitaminler açısından da önemli besin kaynaklarıdır(2)
•    Yumurta
Yumurta; protein, B2 ve B12 vitamininden zengin bir gıdadır (2).  Yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda yumurtanın sarısının B12 vitamini açısından yumurta akına göre daha zengin olduğu ve emiliminin daha kolay olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir (2)
 

B12 Vitamini Eksikliği Nasıl Gelişir?

B12 eksikliği genel olarak yetersiz emilim veya hayvansal gıdalardan fakir beslenme sonrasında meydana gelir (1).  Bu durumlar dışında emilim için gerekli intrinsik faktörün yetersiz üretimi veya B12 vitamininin emilimini engelleyebilecek çeşitli sindirim sistemi rahatsızlıkları gelişimini takiben de B12 vitamininin eksikliği meydana gelebilir (1).
Birçok farklı rahatsızlığın tedavisinde kullanılan ilaçların istenmeyen etkileri dolayısıyla B12 vitamini yetersizliği oluşabilir.
Metformin, insülin direnci tespit edilen hastaların tedavi planlaması içerisinde hekimin uygun görmesi halinde kullanılan ilaçların başında gelir. Bu ilaçla sürdürülen tedavi esnasında kişide B12 vitamini eksikliğine bağlı oluşan megaloblastik anemi hastalığı ortaya çıkabilir. Hastalığın ilacın sindirim hareketleri ve sindirim sisteminde yer alan bakteri düzeyinde değişiklik meydana getirmesi sonucu oluştuğu varsayılmaktadır.
B12 vitamininin tüketilen gıdaların içerisinde proteinlere bağlı olarak bulunması ve bu bağın mide asidi yardımıyla kırılması dolayısıyla, mide asidini azaltıcı etki gösteren ilaçların uzun süreli kullanımı sonrasında da B12 eksikliği belirtileri ortaya çıkabilir (1)
Bu ilaçlar dışında bazı anestezik ajanların, epileptik nöbet gelişimine karşı kullanılan antikonvülsan ilaçların ya da ailesel Akdeniz ateşi (FMF) gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan kolşisin içeren ilaçların kullanımı sonrasında da B12 eksikliği nedenleri ortaya çıkabileceği için dikkatli olunmalıdır (1)
B12 vitamini eksikliği temel olarak 3 farklı durum sonucunda oluşur (4).  Savunma sisteminin kendi doku ve organlarına saldırdığı ve otoimmün olarak ifade edilen hastalıklar, emilim bozuklukları, beslenme ile yetersiz vitamin alımı B12 eksikliğine sebep olabilecek durumlardır (4)
•    Otoimmünite kaynaklı B12 vitamin eksikliği
Savunma sistemi tarafından iç ve dış zararlı etkenlerin ortadan kaldırılması amacıyla üretilen antikor adı verilen maddelerin, midede B12 vitamininin emilebilmesi için sentezlenen intrinsik faktörü hedef alması sonucu meydana gelen otoimmün rahatsızlık pernisyöz anemi olarak adlandırılır (4).  Bu durum sonucunda B12 vitamini ve intrinsik faktör arasında bağ kurulamaz, dolayısıyla gıdalarla alınan B12 vitamininin ince bağırsaklardan emilimi de engellenmiş olur (4)
•    Bozulmuş emilim sonrası gelişen B12 vitamin eksikliği
B12 vitamininin emilimi için gerekli olan intrinsik faktör, midede yer alan özelleşmiş hücreler tarafından sentezlenir (4).  Çeşitli nedenlerin tedavisi amacıyla gerçekleştirilen mide ameliyatları sonrasında bu hücrelerin kaybına bağlı olarak intrinsik faktör yetmezliği gelişir ve B12 vitamininin emilimi bozulabilir (4)
Bu duruma ek olarak Crohn hastalığı gibi rahatsızlıkların tedavisi amacıyla gerçekleştirilen ince bağırsağın bir bölümünün cerrahi olarak çıkarılması sonrasında da intrinsik faktör yeterli düzeyde üretilse bile, B12 vitamininin emiliminden sorumlu sindirim sistemi bölgesinin çıkarılmasına bağlı olarak emilim bozulur ve eksiklik oluşabilir (4)
İnce bağırsaklarda meydana gelebilecek enflamasyon (iltihaplanma) durumlarında B12 vitamininin emilimi olumsuz yönde etkilenebilir (4).  Çölyak hastalığı ve diphyllobothrium latum adı verilen bir parazit enfeksiyonu sonucunda ince bağırsaklardan B12 vitamininin emilimi olumsuz yönde etkilenir (4)
•    Gıdalarla yetersiz alım sonucu gelişen B12 vitamin eksikliği
Tüketilen besinler vasıtasıyla alınan B12 vitamini fazlalık halinde karaciğerde depolanabilir (4). Hayvansal gıda tüketmeyen kişilerde bir süre sonra depolanan B12 vitamini tükenir ve eksiklik belirtileri ortaya çıkabilir (4)
 

B12 Vitamini Eksikliğinin Belirtileri Nelerdir?

Çeşitli durumlar sonrasında ortaya çıkan B12 vitamini eksikliği birden fazla sisteme dair bulguların ortaya çıktığı bir durumdur(5).  Karaciğerde depolanan B12 vitamini 10 yıl kadar eksiklik belirtilerinin ortaya çıkışını geciktirebilir(5)
B12 vitamininin eksikliği sonrasında kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin üretimi olumsuz yönde etkilenir ve anormal hücrelerinin üretimi ile sonuçlanan megaloblastik anemi, B12 vitamini eksikliğine bağlı oluşan durumların en sık karşılaşılanlarındandır (5).  Megaloblastik anemi gelişimi sonrasında meydana gelen belirtilerin en sık gözlenenlerine halsizlik, kolay yorulma, çarpıntı ve solukluk örnek olarak verilebilir.(5) Anormal kırmızı kan hücrelerinin dalak ve karaciğer gibi organlar tarafından tespit edilerek yıkılması sonucunda sarılık bulguları oluşabilir ve hekimin cilt rengini incelemesi sonucunda bu durum fark edilebilir (4)
B12 vitamini eksikliği sonucunda oluşabilecek diğer belirtiler arasında periferik nöropati gibi çeşitli nörolojik durumlar, dilin iltihaplanması anlamına gelen glossit, ishal, baş ağrısı örnek olarak sayılabilir (4)
Nörolojik belirtilerin ortaya çıkışının altında yatan neden, B12 vitamini eksikliği sonrasında sinir hücrelerinin kılıflarında meydana gelen hasarlanmadır (5).  Bu hasarlanma sonrasında karıncalanma, uyuşma, ağrı gibi periferik nöropati bulguları ve çeşitli derecelerde reflekslerde azalma, B12 vitamini eksikliği belirtisi olarak ortaya çıkabilir (5). Uzun süreli ve ileri derecede B12 vitamini eksikliği halinde ise demans tablosuna varan nörolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir (5)
Hamilelik ya da emzirme dönemindeki annelerde meydana gelen B12 vitamini eksikliği sonrasında gelişme geriliği, anemi, ataksi ve nöral tüp defekti gibi ciddi seyirli rahatsızlıkların çocuk üzerinde gelişme ihtimaline karşı olarak hekimin önerisi dahilinde emziren kadınlar ve anne adaylarında B12 vitamini desteği kullanılabilir (5)
 

B12 Vitamini Eksikliği Tanısı ve Tedavisi Nasıldır?

B12 vitamini eksikliğine dair tanısal girişimlere, eksiklik gelişimine dair riskli grupta yer alan kişilerde veya eksikliğe dair belirti ve bulguların görüldüğü kişilerde başvurulabilir (5).  B12 vitamininin eksikliğinin ortaya konmasında başvurulacak laboratuvar testleri arasında ilk olarak tam kan sayımı ve kan dolaşımındaki B12 vitamin düzeyinin tespiti gelir (5)
Sağlık kuruluşları ve kullanılan cihazlar arasında değişkenlik göstermekle birlikte genel olarak mililitrede 150 pikogram düzeyinden daha düşük tespit edilen B12 vitamini değerleri bu vitaminin eksikliği olarak değerlendirilir (5)
Besinler ve takviye ürünler yardımıyla alınan uygun dozlardaki B12 vitamini, güvenli olarak kabul edilir (6).  Besin ve takviye ürünler yardımıyla vücudun ihtiyacından fazla alınan B12 vitamini ise boşaltım sistemine geçer ve idrar vasıtasıyla atılır (6)
B12 vitaminin eksikliğinin tedavisi amacıyla hekimin kontrolünde yüksek dozda uygulanan vitamin tedavisinde meydana gelen B12 yüksekliği sonucu sersemlik, baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkabilir (6)
 

Kolajen kelimesi, Yunanca "yapıştırıcı" anlamına gelen “kolla” kelimesinden türetilmiştir (9).  Bağ dokunun temel maddelerinden olan kolajen vücutta jelatinöz yapıdaki birçok dokunun yapısında yer alır (9)
Kolajen Nedir? 
Vücutta protein yapıya sahip maddelerden en fazla bulunanlardan biri olan kolajen; kemik, deri, kas, kan damarları, kornea ve dişlerin yapısında bulunur (7). Vücuttaki toplam protein kütlesinin yaklaşık olarak üçte biri kolajendir (8)
Kolajen Ne İşe Yarar?
Kolajen maddesinin 4 ana alt tipine ek olarak yaklaşık olarak toplamda 28 adet alt tipi moleküler olarak tanımlanmıştır (8).
•    Tip 1 kolajen 
Vücutta yer alan toplam kolajenin büyük bir kısmını oluşturan tip 1 kolajen; kemik, tendon, kıkırdak ve dişlerin yapısında bulunan kolajen alt tipidir (7)
•    Tip 2 kolajen
Tip 1 kolajene göre daha gevşek yapıda olan tip 2 kolajen, daha elastik formdaki kıkırdakların yapısında yer alır (7)
•    Tip 3 kolajen
Kolajenin bu alt tipi kas, damar ve organ yapılarının desteklenmesini sağlar (7)
•    Tip 4 kolajen
Tip 4 kolajen deri katmanlarının arasında yer alan kolajen alt tipidir (7)
Kolajen vücutta sentezlenen bir maddedir. Bağ dokusu hücreleri, kıkırdak hücreleri, kemik hücreleri, diş hücreleri, deri hücreleri, sinir sistemindeki bazı hücreler ve damar yüzeyini döşeyen hücreler kolajen sentezi yapabilir (9)
Hücre içerisinde kolajen sentezinin doğru şekilde gerçekleşmesi için C vitamini varlığı önem arz eder (9).  Uzun süreli C vitamini eksikliğinde kolajenin doğru şekilde üretilememesi nedeniyle skorbüt adı verilen hastalık ortaya çıkar (9).  Bu hastalıkta kolajen eksikliğinin belirtileri arasında diş etlerinde kanama, diş kaybı ve yara iyileşmesinde gecikme görülür (9)
 

Kolajen İçeren Besinler Nelerdir?

Hayvansal gıdalardan örnek olarak tavuk etinde kolajen bulunur (7).  Kolajenin pişirilmesi ile elde edilen besin maddesi jelatin olarak adlandırılır (7).  Kolajenden zengin bir diğer gıda maddesi de kemik suyudur (7)
Kolajenden zengin gıdaların tüketilmesi ile kolajen seviyesinde beklenen düzeyde bir yükselme meydana gelmeyebilir (7).  Bunun nedeni gıdalarla alınan kolajenin insan sindirim sisteminde daha küçük parçalara ayrıştırılarak emilmesinden kaynaklanır (7)
Kolajen içeren gıdalara ek olarak vücutta kolajen üretimine destek sağlayan çeşitli besin maddeleri de bulunur (7).  C vitamini, bakır, prolin ve glisin amino asitleri tüketimi ile birlikte vücutta kolajen üretimi desteklenebilir (7)
Kolajen içeren veya kolajen üretimini destekleyen ürünlerin tam tersi şeklinde etki eden gıdalar da bulunur (7).  Yüksek miktarda şeker ve işlenmiş karbonhidratların tüketimi vücutta kolajen onarımını olumsuz yönde etkileyebilir (7).
Aşırı miktarda güneş ışınına maruz kalma ve sigara tüketimi gibi durumlar kolajen üretimini olumsuz yönde etkileyen davranışlara örnek olarak verilebilir (7)
 

Kolajen Takviyesi Nedir? Kolajen Faydaları Nelerdir?

Yaşlanmayla birlikte vücutta üretilen kolajenin miktarı ve kalitesinde bir azalma meydana gelir (7).  Eklem ağrıları, eklem bağlarında katılık, deride kırışıklık artışı ve kas güçsüzlüğü gibi şikayetler vücutta kolajen üretiminin azalması sonrası oluşan kolajen eksikliği belirtileri arasında yer alır(12). Vücutta birçok dokunun yapısının desteklenmesini sağlayan kolajenin sentezi çeşitli gıdaların tüketilmesi ile desteklenebilir (7)

İnsan yaşamının üçte biri uykuda geçer (13). Uykunun önemi herkes tarafından bilinen bir gerçek olmasına rağmen neden gerekli olduğuna dair araştırmalar günümüzde de devam etmektedir (13). Mevcut araştırmalardan bir tanesinde gün içerisinde beynin çalışması esnasında tükettiği enerji kaynaklarının uyku esnasında tekrar oluşturulduğu tespit edilmiştir (14)
Uyanıklık hali, merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik) tarafından gerçekleştirilen bir eylemdir (13). Uyku ve uyanıklık hali arasındaki denge genel olarak memelilerin biyolojik saati tarafından kontrol edilir (13).
Uyku temel olarak 2 evrede incelenir (13). Bu evrelerden biri hızlı göz hareketlerinin gerçekleştiği REM evresi olarak adlandırılırken hızlı göz hareketlerinin olmadığı diğer evre NREM olarak isimlendirilir (13). Normal bireyler uykuya geçiş aşamasında NREM evresindedir(13). REM uykusuna geçiş yaklaşık olarak 80 dakika sonrasında gerçekleşir (13). Bu evreler kendi içerisinde ortalama 90 dakikalık döngüler ile geçiş gösterirler (13)
Her canlının belirli bir zaman diliminde uyku ihtiyacının oluşması nedeniyle uyku hayatın gerekliliklerinden biri olarak kabul edilir (14). Aynı zamanda büyüme hormonlarının uyku esnasında salınması da sağlıklı bir uyku düzeninin önemine işaret eder (14)
 

Uykuya başlamada ve sürdürmekte yaşanan güçlük sonrası uykusuzluk ortaya çıkar (15). Kalitesiz ya da yetersiz bir süre içerisinde gerçekleşen uyku problemi yaşayan kişilerin vücudunda birçok sistemi ilgilendiren sorunlar ortaya çıkabilir (15)
Uyku problemleri genel olarak beden ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki gösterir (15). Uykusuzluğa neden olan bazı durumların tedavisinde çeşitli zorlukla karşılaşılabilirken bazı durumlarda uykusuzluk sorunu kolayca kontrol altına alınabilir (15).
Uykusuzluk nedenleri iç ve dış faktörler olmak üzere 2 grupta değerlendirilebilir (17). Insomnia, narkolepsi, obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS) ve huzursuz bacak sendromu iç faktörlere bağlı gelişen uykusuzluk durumlarına örnek olarak verilebilir (17). Uyku problemleri ile ilgili dış faktörler arasında uyku hijyeninin bozulmasına neden olabilen çevresel etmenler, uyarıcı ilaçlar ve alkol kullanımı örnektir (17).
 

Uykusuzluk İle İlgili Rahatsızlıklar Nelerdir?

Uykusuzluk probleminin ortaya çıktığı rahatsızlıklar temel olarak yetersiz düzeyde uyku veya uyku esnasında anormal hareketler ile seyreden çeşitli nörolojik rahatsızlıklar sonucunda ortaya çıkar (15).
•    Insomnia
Insomnia temel olarak uykuyu başlatma ve sürdürmede zorlanma ile seyreden, geceleri yetersiz düzeyde uyuma ve gece uyanık kalma gibi belirtilerin oluştuğu bir rahatsızlık tablosudur (16). Yetişkin bireylerin yaklaşık olarak üçte biri hayatlarının bir bölümünde Insomnia yaşar (16). Uyku problemleri arasında en sık karşılaşılanlardan biri olan Insomnia, kadınlarda daha sık ortaya çıkan bir durumdur (17).
Insomnia için tanı kriterleri arasında uyku kalitesinin bozulmasına ilave olarak gündüz zaman dilimi içerisinde uykululuk hali, dikkat bozukluğu ve ruh hali değişkenlikleri yer alır (15).  Bu problemlerin haftada en az 3 gece olacak şekilde 3 aydan daha uzun süreyle devam etmesi, Insomnia için tanısal öneme sahip belirtilerdir (15).
Insomnia tedavisinde hastanın mevcut durumu hakkında bilgilendirilmesi önem taşır (17). Tedavi yaklaşımında öncelikle sağlıklı uykunun sağlanmasına yönelik hayat tarzı değişiklikleri önerilir ve bu önerilerin yetersiz kalması durumunda ise kısa süreli olacak şekilde uyku sağlayıcı (hipnotik) ilaçların kullanımına başvurulabilir (17).
•    Narkolepsi
Narkolepsi, en sık olarak 15-30 yaşları arasında görülen ve gündüz vakti aşırı uykululuğuna ek olarak karşı konulamayacak derecede yoğun uyku atakları ile karakterize bir durumdur (18,19).  Uyku ile belirtilere ek olarak katepleksi olarak adlandırılan ve kişinin bilinci yerinde iken vücudun iki taraflı olacak şekilde kas kontrolünü kaybetmesi, narkolepsi bulguları arasında yer alabilir (18). Uyku atağı esnasında kişi çevresinin farkında olmasına rağmen vücudunu hareket ettiremez, hatta gözünü bile açamaz (18)
•    Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS)
Apne kelimesi hava akımının 10 saniyeden daha uzun olacak şekilde kesilmesi anlamına gelir (17). Kişide OSAS gelişmesi durumunda uyku esnasında tekrarlayıcı ataklar halinde solunum durur ve kan oksijen düzeyinde azalma meydana gelir (17).
Solunumun kesildiği ataklar yaklaşık olarak saatte 5 kez meydana gelir (18).  OSAS toplumun yaklaşık olarak %2-5’ini etkileyen bir durumdur(18). OSAS için risk faktörleri arasında obezite, boynun normalden geniş olması, küçük ve geriye doğru çene yapısına sahip olma yer alır (18). Horlama ve kesintisiz uyumanın gerçekleşmemesi tipik olarak görülür ve birçok hastada karşılaşılan belirtilerdir (16).
Polisomnografi adı verilen bir yöntemle kişinin uyku halindeyken beyin ve vücudunda meydana gelen değişiklerin tespit ve kayıt edilmesine yarayan bir alet vasıtasıyla tanı konulur (18). Bu durumun tedavisinde hastanın eğitimi ve yaşam tarzı değişiklikleri ön plandadır (18). Özellikle obezite nedeniyle ortaya çıkan OSAS tablolarında kilo verilmesi ile semptomlarda iyileşme gözlenebilir (18). Pozitif basınçlı hava sağlayan cihazlar ve gerekli durumlarda cerrahi uygulamalar OSAS tedavi planlaması içerisinde yer alabilir (18).
•    Huzursuz bacak sendromu
Bacaklarda hissedilen ağrı ve diğer duyu bozuklukları dolayısıyla hareket ettirme isteğinin meydana geldiği huzursuz bacak sendromunda, bu bulgular genellikle geceleri ortaya çıkar ve istirahat halinde kötüleşme eğilimindedirler (18). Yürümeyle ya da bacakları hareket ettirmeyle bacaklarda rahatlamanın meydana gelmesi nedeniyle uyku problemleri ortaya çıkar (16).
 

Uykusuzluk Nasıl Giderilir? (17)

Uykusuzluk problemi yaşayan kişiler hekimlerinin bilgisi ve önerisi dahilinde bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile bu problemlerinde iyileşme sağlayabilirler. "Uykusuzluk sorununa ne iyi gelir?" sorusunun cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz:
•    Gün içerisinde sigara, kahve ve diğer uyarıcı içeriğe sahip maddelerin tüketiminin kısıtlanması ve özellikle yatıştan 4-6 saat öncesinde alımlarının kesilmesi.
•    Uykuya geçiş amacıyla alkol kullanılmaması.
•    Uykudan önceki zaman diliminde olmayacak şekilde günlük fiziksel aktiviteler yapılması.
•    Yatış saatinden 1-2 saat öncesinde rahatlatıcı aktiviteler yapılması ve pozitif düşüncelerle yatağa gidilmesi.
•    Gürültü, ışık ve sıcaklığın uykuya geçiş ve uyku döneminde kontrol altında tutulması.
•    Sadece uyku amacıyla yatağa gidilmesi, yatakta kitap okuma ya da televizyon izleme gibi eylemlerin yapılmaması.
•    Yatıştan 15-20 dakika içerisinde uykuya geçiş olmaması halinde yataktan kalkarak başka bir odaya geçilmesi ve rahatlatıcı aktivitelere başvurulmasını takiben hazır olunduğunda uyku amacıyla tekrar yatağa geçilmesi.
•    Gece ne kadar uyunduğundan bağımsız olarak uyanılacak saatin sabit olarak belirlenmesi ve o saatte yataktan kalkılması.
•    Gündüz kestirmelerinin 1 saatten daha kısa tutulması.
 

Diz Ağrısı Nedenleri ve Çözüm Önerileri

Diz eklemi, alt ekstremitede yer alan uyluk kemiği ve kaval kemiği arasında bulunur (20).Diz ekleminin bünyesinde ve çevresinde yer alan bağlar, kaslar ve menisküsler yardımıyla yapılan hareketlerin normal şekilde gerçekleşmesi ve ilişkili olduğu yapılarda stabilizasyon oluşmasını sağlar (20).
Diz bölgesinde ağrı hissedilmesi her yaş grubunda ortaya çıkabilecek bir yakınmadır (21). Ağrı hissi, dizin kıkırdak yapısında oluşan hasardan veya çevresindeki bağ yapılarının kopmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir (21). Bu mekanik durumlar dışında eklemde iltihaplanma (enflamasyon) ile seyreden artrit, gut veya çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak oluşan enfeksiyon hastalıkları sonrasında da bir belirti olarak diz ağrısı ortaya çıkabilir (21).
 

Yetişkinlerin yaklaşık olarak dörtte biri diz ağrısından şikayet eder (22). Çeşitli yaralanmalar, travmalar ve iltihaplanmalar durumunda diz ağrısı ortaya çıkabilir.
•    Diz ağrısı ile sonuçlanan yaralanmalar
Diz ekleminde yer alan çapraz bağlar, destek görevi gören yağ yastıkçıkları veya menisküslerde hasar meydana gelmesi sonucunda diz ağrısı oluşabilir (22). Orta, ön, yan ve arka çapraz bağlarda meydana gelebilecek zorlanma ya da yırtılmalar sonucunda ani başlangıçlı mekanik bir diz ağrısı ortaya çıkar (22).
Ön çapraz bağ ile ilgili sorunlar, karşılaşma içerisinde ani yön değişiklikleri yapılan basketbol ve futbol gibi sporlarla uğraşan kişilerde sık karşılan bir yaralanma çeşididir (21). Yaralanma sonrasında dışarıdan duyulabilen bir kopma sesi ve diz ekleminde dengesizliğe eklem bölgesinde şişlik oluşması eşlik eder (22).
Diz kapağı patella olarak adlandırılır (21). Motorlu taşıt kazalarında ve yüksekten düşme sonrasında patellada kırıklar oluşabilir ve bu durum da ani başlangıçlı diz ağrısı nedenleri arasında yer alır (21).
Diz ekleminin hareketi esnasında meydana gelen kuvvetlerin dengelenmesinden sorumlu olan menisküsler, çeşitli travmalar sonrasında hasarlanabilir (21). Bu travmalar özellikle üzerine ağırlık verilen dizin ani döndürülmesi sonucunda meydana gelir (21). Menisküslerde meydana gelen hasarlanma sonrasında 24-48 saat içerisinde diz bölgesinde şişlik ve boşalma-kitlenme hissi ortaya çıkar (22).
•    Diz ekleminde iltihaplanma ile seyreden rahatsızlıklar
En sık görülen eklem iltihabı (artrit) olan osteartrit, diz ekleminin uzun dönem kullanımında kıkırdak yapıların hasarlanması sonucunda meydana gelir (21). Uzun dönemde gelişen ve mekanik ağrı sebeplerinden olan osteoartrit durumu, genellikle 50 yaşından sonra dejeneratif bir süreç sonucunda ortaya çıkar ve gün içerisinde ayakta kalmak ile kötüleşen diz ağrısı, dinlenme ile hafifler (22).
Savunma sisteminin vücudun kendi yapılarını hedef aldığı hastalıklar otoimmün rahatsızlıklar olarak adlandırılır. Savunma sistemi hücrelerinin eklem yapılarını hedef alması sonucunda oluşan romatoid artrit, diz dahil olmak üzere vücudun herhangi bir ekleminde meydana gelebilir (21)
Kırmızı et ve ciğer gibi gıdaların aşırı miktarda tüketilmesi ve sindirilmesi sonucunda ürik asit kristallerinin eklem aralıklarında birikmesi ile oluşan gut hastalığı genellikle ayak baş parmağı eklemini tutmasına rağmen diz tutulumu da görülebilen bir rahatsızlıktır (21,23). Genellikle ileri yaş grubunda görülen gut hastalığında atak esnasında ateş yüksekliği, diz ağrısına eşlik edebilir (22).
Çeşitli mikroorganizmaların diz ekleminde hastalık oluşturması septik artrit olarak isimlendirilir (21). Hastalığın seyrinde kısa sürede diz ekleminde yüksek derece tahribat meydana gelme riskinden dolayı herhangi bir travma öyküsü olmadan kızarıklık, şişlik, hareket kısıtlılığı ve ateşin eşlik ettiği bir diz ağrısı durumunda sağlık kuruluşlarına başvurulması önem taşır (21).
 

Diz Ağrısına Eşlik Eden Belirtiler Nelerdir?

Diz ağrısının oluşmasına neden olan ve altta yatan faktöre bağlı olarak belirtiler değişkenlik gösterebilir (21). Genel olarak diz ağrısına eşlik eden belirtiler arasında eklem bölgesinde ödem, katılık, ısı artışı, güçsüzlük, sürtünme sesi, bacağı uzatmada zorlanma yer alır (21).

Diz Ağrısının Tedavisi Nasıldır?

Diz ağrısının tedavisi ağrının oluşmasının nedeni göz önünde bulundurularak planlanır (24).
Altta yatan nedenin eklem iltihabı ile seyreden gut ve romatoid artrit gibi hastalıklar olması durumunda hekimin uygun görmesi halinde ağrı kesici ve enflamasyonu baskılayıcı ilaçlar kullanılabilir (24).
İlaç tedavisine ek olarak bazı durumlarda hekimin uygun görmesi halinde eklem içine kortikosteroid, hyalüronik asit ya da plateletten zengin plazma gibi maddelerin enjeksiyonu gerçekleştirilebilir (24).
Cerrahi gerektiren durumların varlığında ise sadece hasarlanan eklem bölgesinin çıkarılması veya tamamen eklemin çıkarılarak yerine protez eklemin yerleştirilmesi uygulanabilecek tedavi yöntemleri arasında yer alır (24).
Diz Ağrısına Ne İyi Gelir?
Diz ağrısından şikayet eden kişiler hekimlerin bilgisi ve önerisi dahilinde çeşitli kişisel girişimlerle ağrının hafiflemesini sağlayabilirler:
•    İstirahat
Ağrı hissedilen dizin dinlendirilmesi ile hem iyileşmesine imkan verilmiş olur hem de ekstra hasara yol açabilecek yeni travmaların önlenmesi sağlanır (24).
•    Soğuk ve sıcak uygulamalar
Soğuk uygulamalar ağrı ve enflamasyon üzerine etkilidir (24). Dizin çevresindeki deri ve sinirlerde hasar oluşabilme riski nedeniyle uzun süreli soğuk uygulamalardan kaçınılması önerilir (24). Soğuk uygulamalarda olduğu gibi dizin üzerine sıcak su torbası koyma gibi çeşitli uygulamalar ile ağrının hafifletilmesi sağlanabilir (24).
•    Dizin sabitlenmesini sağlayacak sargılar
Hafif ve hava alan bandajlar ile diz yapılarının desteklenmesi sağlanabilir (24).
•    Yüksekte tutma
Etkilenen dizin olduğu bacağın yüksekte tutulması ile oluşan şişliğin azaltılmasına katkı sağlanabilir (24).
 

Referanslar

 
1,1-1,2. ‘Vitamin B12 Eksikliği ve Tedavisi, Klinik Tıp Aile Hekimliği Dergisi Cilt: 10 Sayı: 6 Kasım - Aralık 2018 Arş. Gör. Dr. Hümeyra ASLANER¹ Prof. Dr. Selçuk MISTIK¹ Uzm. Dr. Hacı Ahmet ASLANER² 1. Erciyes Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı 2. Kayseri Yahyalı Devlet Hastanesi Dahiliye Kliniği’
2. ‘http://www.thd.org.tr/thdData/userfiles/file/b12.pdf’
3. ‘http://dergipark.org.tr/en/download/article-file/195924’
4. ‘https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3257642/
5. ‘https://www.mayoclinic.org/drugs-supplements-vitamin-b12/art-20363663’
6. ‘http://acibadem.dergisi.org/pdf.php?&id=637’

B12 Vitamini Nedir?

B12 vitamini daha çok hayvansal gıdalarda bulunan bir vitamindir. Vücudun kendi kendine üretemediği bir vitamin olan B12 vitamini besinlerle dışarıdan alınması gerekir. Suda çözünen bu vitamin, kobalt minerali içerir ve bu nedenle kobalamin olarak da adlandırılır. Vücuttaki her hücre B12 vitamine ihtiyaç duyar. Yetişkinlerde ortalama günlük B12 vitamin ihtiyacı 2,4 mikrogramdır. Bu vitaminin fazlası karaciğerde depolanır. B12 vitaminini alacağınız besinleri gündelik beslenmenize eklemelisiniz.


B12 Vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?

Bazı besinler B12 vitamini açısından zengindir. Hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini hangi besinlerde var inceleyelim.

Kırmızı Et

Dana eti ve kuzu eti, B12 vitamini açısından zengindir. Yine bu hayvanların ciğerinde de B12 yoğun miktarda bulunur. Ancak kan yağlarını da yükseltme riski nedeniyle kırmızı et tüketiminde ölçülü olunmalıdır son derece sınırlı olunmalıdır. Aksi halde kalp ve damar sorunları baş gösterir. Karaciğerin yanı sıra, beyin böbrek gibi sakatat türleri de bol miktarda B12 vitamini içerir. Ancak özellikle sakatat tüketirken sakatatın B12 vitamini haricinde önemli miktarda da kolesterol ihtiva ettiğini gözden kaçırmamak gerekir. Örneğin 100 gram sığır beyni, insan vücudunun bir günlük kolesterol ihtiyacının 10 katı kadar kolesterol içerir. Bu nedenle beynin B12 kaynağı olarak sık tüketilmemesi önerilir.

Yumurta

Protein ve B2 vitaminlerince de zengin olan yumurta, B12 vitamini bakımında en zengin besinlerden biridir. Özellikle yumurta sarısı iyi bir B12 vitamin kaynağıdır. Yumurta sarısındaki B12 vitamininin emilimi daha kolaydır. Yumurtayı tüketirken sadece beyazlarını ayırıp yemek yerine hem beyazını hem sarısını yiyin. 60-70 gramlık orta boy bir yumurta günlük B12 vitamini ihtiyacının yaklaşık yüzde 25-30’unu ihtiva ederken, günlük kolesterol ihtiyacının yüzde 60’ını içinde barındırır. Bu durumda B12 vitaminini sadece yumurta ile karşılamaya çalıştığımızda her gün 4 yumurta yememiz gerekir, ancak bu tüketim de kolesterol değerlerine olumsuz etki eder.

Süt ve Süt Ürünleri

Süt, peynir, yoğurt ve kefir B12 vitamininin bol miktarda bulunduğu besinlerdir. Protein bakımından da zengin olan bu besinler, günlük B12 vitamin alımında büyük destektir. Araştırmalar vücudun süt ve süt ürünlerindeki B12 vitaminini, et ve yumurtadaki B12 vitaminine göre daha iyi emdiğini söylüyor. Süt ve süt ürünleri aynı zamanda iyi birer kalsiyum, A vitamini, D vitamini, çinko, potasyum ve kolin kaynağıdır.

Balık

Sardalya, somon, alabalık, ton balığı ve uskumru gibi balıklar, B12 vitamini kaynaklarından biridir. İyot deposu da olan bu balıklar, diğer hayvansal gıdalara göre daha sağlıklı biçimde B12 vitamini ihtiyacını karşılar. Ton balığı, derinin hemen altındaki koyu renk kaslarda biriken B12 açısından çok zengindir. Omega 3 kaynağı balık, inflamasyonu azaltmada, kalp sağlığını iyileştirmede büyük rol oynar. B12 vitaminini gıdalardan alırken her birinden daha dengeli ve sınırlı miktarlarda tüketmeniz uygun olur.

Kabuklu Deniz Ürünleri

Çiğnenebilir küçük bir deniz ürünü olan istiridye, yağsız bir B12 vitamin kaynağıdır. Demir ve antioksidan bakımından da zengin olan istiridyenin haşladığınız suyu da yüksek miktarda B12 vitamini içerir. Aynı şekilde midye de B12 vitamini kaynaklarından olan bir deniz ürünüdür.

Kümes Hayvanları

Dana, kuzu ve balığın yanı sıra kümes hayvanları da B12 vitamini içerir. Hindi ve tavuk hem iyi birer protein kaynağıdır hem de kardiyovasküler hastalıklara uygun beslenmede önemli olan sağlıklı etlerdir.

Besin Mayası

“B12 hangi yiyeceklerde var?” diye düşündüğünüzde aklınıza bitkisel kaynaklar gelmeyebilir ama bazı bitkisel gıdalarda da B12 vitamini bulunur. B12 vitamini, özellikle vegan beslenenler için daha özenli alınması gereken bir vitamindir. Hayvansal gıdalarda daha çok yer alan B12 vitamini, zenginleştirilmiş besin mayasında da bulunur. Bu maya bira ve ekmek mayası değildir. Özel olarak geliştirilen bu maya vegan beslenenler için protein, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamada büyük bir destekçidir. Besin mayasında doğal olarak B12 vitamini bulunmaz. Mayaya takviye edilmesiyle B12 vitamini eksikliğinin özellikle veganlarda önüne geçilir. Soya fasulyesinden yapılan mayalı bir ürün olan olan tempeh ve nori adlı kurutulmuş yosun yaprakları gibi bitkisel ürünler de B12 vitamin desteği sağlar. Ancak bu ürünlerden ne kadar B12 vitamini alacağınızı gıda etiketini okuyarak anlayabilirsiniz.

Bitkisel Süt

Badem, fındık, soya, pirinçten yapılan bitkisel sütler doğal olarak B12 vitaminini çokça barındırmaz. Yine vegan beslenenler için kurtarıcı olan bu sütlerin B12 vitamini ile zenginleştirilmiş olanları B12 vitamin eksikliğinin oluşmamasında önemli birer kaynaktır.

Sebzeler

Özellikle vegan ve vejetaryen beslenen kişiler için tüketilebilecek olan B12 vitamin kaynakları bazı sebzelerdir. Ispanak, pancar, bal kabağı, tatlı patates ve mantar B12 vitamini açısından zengindir. Beslenmenizde sadece bu sebzelere yer vermeyin, çok çeşitli beslenin. 

B12 Vitamini Ne İşe Yarar?

Günlük hayatın koşuşturmacasında çoğu kez sağlıklı ve dengeli beslenmek yerine fast-food türü yiyecekler ve hazır gıdalar devreye girer. Hal böyle olunca yanlış beslenme alışkanlığının da etkisiyle B12 vitamini eksikliği son yıllarda yaygınlaşan bir sorun olarak karşımıza çıkar. Oysa B12 vitamini sinir sistemini ve hafızayı güçlendirmesinden öğrenmeyi kolaylaştırmaya, kansızlığı önlemesinden bağışıklık sistemini güçlendirmeye, hücre çoğalması ve yenilenmesinden sigara dumanı ve ultraviyole ışınları gibi dış etkenler nedeniyle zarar gören hücrelerin yenilenmesine dek son derece önemli rol oynar. B12 vitamini eksikliği, kansızlık ve sinir sistemi hasarına bağlı rahatsızlıklara yol açar. Çarpıntı, halsizlik, çabuk yorulma ve cilt renginde solukluk gibi kansızlık belirtileri, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, denge duyusunda bozulma, hafıza ve hatırlama güçlüğü, bunama benzeri nörolojik belirtiler görülebilir.

B12 Vitamin Eksikliği Daha Çok Yaşlılarda Görülür

Hayvansal gıdaları yeterince tüketemeyen kişilerde, vegan vevejetaryen beslenenlerde B12 vitamininin alım azlığına bağlı eksiklik görülebildiği gibi sorun yaşla birlikte daha da yaygınlaşır. Yaş arttıkça emilim azaldığı için B12 vitamini eksikliği yaşlılarda daha sık görülür. Öte yandan kronik gastrit, iltihabi bağırsak hastalıkları, midenin ya da bağırsağın bir kısmının cerrahi olarak alınması gereken durumlar, proteinden kısıtlı beslenme gerektiren hastalıklar (gut hastalığı, fenilketonüri vb.) gibi çeşitli hastalıklar ile uzun süreli antibiyotik ve mide koruyucu kullanmak da B12 vitamin eksikliğine yol açar.

B12 Vitamini Yüksekliği de Sorun

B12 vitamini düzeyi kandan bakılır. Tedavide günlük olarak ağızdan alınan haplar ya da birkaç haftada bir tekrarlanan iğneler ile B12 vitamini takviyesi yapılır. B12 vitamininin fazlası idrarla atılır, bu nedenle fazla miktarda alınması kendi başına bir sağlık sorunu oluşturmaz. Ancak kanda bakılan B12 vitamini düzeyinin normalin üzerinde çıkması başta kronik böbrek yetmezliği, diyabet ve bazı kan hastalıklarının da belirtisi olabilir. Gebeler ve emziren anneler de B12 takviyesi kullanabilir. Bu dönemde vücudun B12 ihtiyacı normal zamanlara göre artış gösterir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir