batıl dinler / Dinimiz ve bâtıl dinler - Dinimiz İslam

Batıl Dinler

batıl dinler

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir kaynağı değiştir]

Çocuk doğumlarında ve evlenme törenlerinde batıl inançlar yaygındır. Yeni doğan çocuklar kırkları çıkıncaya kadar cinlerin, perilerin, şeytanların etkisi altında kalabilir diye, son derece büyük bir özen görürler. Gebeliği önleyici tedbirlerden biri olarak katır tırnağı kullanılır. Çünkü, katırın kısır bir hayvan olduğu bilinir. Batı Türkiye'nin bir yerinde de haşhaş, kahve, soğan, katır tırnağı, katran, sarımsak, kuru yumurta kabuğu tozu, su içinde bir arada kaynatılarak, gebeliği önleyici bir ilaç hazırlanır. Yeni doğan çocuklar "tuzlanır". Sözde bebeğin ileride güçlü olması böylece sağlanır, bazı yerlerde de yastığının altına kaplumbağa konur. Türkiye'nin pek çok yerinde kaplumbağalara büyük meziyetler yakıştırılır. Batıl inançlar arasında en yaygın olanlardan biri de, nazar, yani kem gözdür. Bebeklerin kırklarının çıkmasına kadar anneler babalar onları çevreye çirkin göstermeye özellikle dikkat ederler. Nazardan koruduğuna inanılan mavi boncuklar takılır. Özellikle de mavi gözlü ve sarı saçlı kişilerin gözlerinin kaldığı söylenir. Mavi boncuğun koruyucu gücü, büyünün birbirini çektiği ilkesine dayanır. Mavi gözden gelecek tehlike, mavi boncuk tarafından çekilir. Muskalara da büyük bir inanç vardır. Bunların içine genellikle Arap harfleriyle, Kur'an'dan ya da Şaman dininden dualar yazılı kâğıtlar yerleştirilir. Hepsi bir kumaş parçası içine sarılır.[3]

Konuyla ilgili yayınlar[değiştir

BÂTIL DİNLER

Cenâb-ı Hak'ın peygamberlerine indirdiği vahiyle ilgisi olmayan ve insanlar tarafından uydurulan yanlış inançlardan ibaret olan dinler.

Bâtıl, Hakk'ın zıddıdır. Sabit olmayan şey anlamına gelir. "Bunun sebebi şudur, muhakkak ki Allah hakkın kendisidir, bundan başka taptığınız şeyler ise bâtıldır." (Lokman, 31/30). Söylenen söz ve icra edilen iş için de bâtıl kelimesi kullanılır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Yapmakta oldukları şeyler de bâtıl olmuştur" (el-A'raf, 7/139), "Niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyorsunuz?" (Âli İmrân, 3/71), "De ki: Hak geldi, bâtıl ortadan kalktı. Zaten bâtıl ortadan kalkmaya mahkûmdur. " (İsra, 17/81), "De ki: Hak geldi; artık bâtıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir. " (Sebe, 34/49). İbtal, bir şeyi bozmak -ister hak olsun ister bâtıl- onu ortadan kaldırmaktır. Kur'an-ı Kerîm'de bu anlamda şöyle buyurulur: Allah hakkı hak kılmak ve bâtılı ibtal etmek için... " (el-Enfâl, 8/8). Gerçek olmayan söze de bâtıl denilir. (Râğıb el-Isfahânî, el-Müfredât fi Garîbi'l-Kur'an, Mısır, 1970, s. 66).

Tarihi seyir içerisinde dinlerin çeşitli tasnifleri yapılmıştır. Bazı din tarihçileri dinleri; iptidâî dinler, millî dinler ve dünya (evrensel) dinleri olmak üzere üç grupta ele almışlardır. (Annemarıe Schımmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 3). Bir kısım batılı bilginler de dinleri: "Kurucusu bulunan dinler" ve "geleneksel dinler" diye bölümlere ayırırken, diğer bazıları da "milli dinler" ve "evrensel dinler" şeklinde iki grupta ele almışlardır. (M. Şemseddin, Târîh-i Edyân, Dersaâdet 1338, s. 26-34). İslâm bilginleri ise dinleri; İlâhi vahye dayanan dinler ya da kısaca "hak dinler" ve "bâtıl dinler" yani ilâhi vahye dayanmayan dinler diye; iki kısma ayırmışlardır. Şehristâni gibi bazı İslâm bilginleri de dinleri; "el-Milel ve'n-Nihal" tarzında sınıflamaya tabi tutmuşlar; "hak dinler" karşılığında "el-milel", "bâtıl dinler" karşılığında da "en-nihal" ifadesini kullanmışlardır. (M. Şemseddin, a.g.e., s. 34-36; Ahmet Hamdi Akseki, İslâm Dini, s. 14; Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul, 1983, s. 13; Günay Tümer, Çeşitli Yönleriyle Din, A.Ü.İ.F. Dergisi, Cilt: XVIII, sh. 213-267).

İslâm bilginlerinin din tasnifi Kur'an-ı Kerîm'e dayanmaktadır, çünkü Kur'an-ı Kerîm'de, İslâm dini için: "Allah katındaki din" (Âli İmrân, 3/19), "dosdoğru din" (er-Rum, 30/30), "hak din" (et-Tevbe, 9/33), (el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19) gibi ifadeler kullanılır. İslâm, "bütün dinler üzerine üstün kılınmak" üzere gönderilmiştir. (et-Tevbe, 9/33; el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19). Dolayısıyla "Kim İslâmiyet'ten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerden olacaktır. " (Âli İmrân, 3/85). Bu son iki ayetten de anlaşılacağı gibi, İslâm'ın dışındaki dinlere de "din" denilmektedir. Fakat İslâm, hak din olduğuna göre, diğer dinlerden ilâhi vahye dayanmayanlar "bâtıl" dır. Yahudilik ve hristiyanlık gibi ilâhi vahye dayanmakla beraber, aslî şeklini kaybetmiş ve böylece dini esasları bozulmuş olanlar da "muharref" dinlerdir.

Bu sınıflamalara göre, ahlâkî fazilet üzerine kurulmuş, kudret ve iradesi bütün kâinata hakim, ilmi her şeyi kuşatmış bir tek "Allah'a ve O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine imanı" esas alan (el-Bakara, 2/285) ve "Yalnız Allah'a ibadeti emreden" (ez-Zâriyât, 51/56) dinler hak; bu özellikleri taşımayan dinler de bâtıl dinler grubuna dâhildir.

İslâm'a göre insanlığın ilk dini, tevhîd dinidir. Dinin kurucusu yüce Allah'tır. Allah kâinatı, insanı yaratmış, kitaplar ve peygamberler göndermiştir. İnsanlar bir erkek ve bir dişiden yaratılmıştır. Hz. Âdem'e her şeyin ismi öğretilmiş ve kendisi ilk peygamber olarak görevlendirilmiştir. Hz. Âdem de, Allah'dan aldığı vahiy ve ilham ile kendi devrindekileri irşat etmiştir. Sonra insanlar tevhîd esaslarını unutup, Allah'tan başka şeylere, tabiat kuvvetlerine, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmaya ve bunları Allah'a ortak koşmaya yöneldikçe, Allah da elçiler gönderip insanları "hak dine", "hak yola" davet etmiştir. Böylece hak din, Allah'ın gönderdiği elçiler ve kitaplar yoluyla akıl ve irade sahibi insanlara bildirilmiştir. Bunun için sapmalar sonradan olmuş, çok tanrıcılık sonradan gelişmiş ve dolayısıyla bâtıl dinler de sonradan ortaya çıkmıştır. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerîm'de şöyle dile getirilmiştir:

"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak kitaplar indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, insanları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi... " (el-Bakara, 2/213).

"Habibim! Hakk'a yönelerek kendini, Allah'ın insanlara yaratılışta bahşettiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. " (er-Rûm, 30/30).

Buna göre bâtıl dinler tevhîd esasına dayanmaz. İlâhi vahye dayalı bir kitabı yoktur. Peygamber anlayışına fazlaca yer verilmez. Cennet, Cehennem, melek ve ahiret telâkkisi belirgin bir şekilde gelişmemiştir. Devamlı değişmeye ve tahrife elverişlidir. Çoğu zaman bazı seçkin şahıslar tarafından uydurulmuş veya herhangi bir toplumda zaman içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Ahmet GÜÇ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir