Ben Bir Tek Kadın Sevdim Video Indir

\n

Çarşamba günü başladığımız Black Mirror 6. sezon bölümlerinin röportajlarına bugün sezonun en can alıcı hikayesi, \"Beyond the Sea\" oyuncuları Kate Mara ile Josh Hartnett devam ediyoruz. Dizi hakkında konuştukça teknolojinin değil; insanın zayıflığının nelere yol açabileceği konusunda korkular artıyor.

\n

Netflix’te izleyebileceğiniz 6. sezonun üçüncü bölümü Beyond the Sea, pandemide yazıldığını hemen hissettiren bir hikâye. Josh Hartnett, Aaron Paul ve Kate Mara’nın oynadığı bölümün Zoom röportajında maalesef Aaron Paul yoktu. Josh Hartnett sosyal medya bile kullanmayan, tüm kariyeri boyunca tercihen geride duran biri olarak bu hikâyeye kesinlikle en çok uyan oyuncu. Sohbetimizde de bunu gösterdi.

\n

Beyond the Sea, yılında geçiyor. 2 adamın ileri bir teknoloji ile uzayda geçirdikleri süreci ve bu teknoloji ile yaşanan, asla hayal edilemeyecek bir trajediyi konu ediyor.

\n

\n

-Bu bölümde sadece teknolojiye ve insanın buna tepkisine dayalı bir trajediyi değil; aynı zamanda bir kadının evlilik içinde yaşadığı yalnızlığı, duygusal şiddeti de izliyoruz… Sizin ilginizi neler çekmişti senaryoyu ilk okuduğunuzda?

\n

Kate Mara: İnsanın partneriyle bağ kuramadığında yaşadığı çaresizlik, dizinin en derin noktası belki de. Karakterimi okurken kocasıyla ilişkisi hemen ön plana çıkıyordu.

\n

Ailenizle ve partnerinizle bağlantı kuramadığınızda ve o bağlantıyı özlediğinizdeki hissi ortaya çıkarmam gerekiyordu. Genellikle ilişki dramalarını çok severim. O nedenle bu karakteri de sevdim.

\n

Josh Hartnett: Black Mirror ve Charlie Brooker hayranı olduğum için karakter ya da hikâye nasıl olursa olsun oynayacaktım. Hikâyeyi okuduğumda beklediğimden çok daha karanlık olduğunu düşündüm. Ama izolasyonla ilgili bir hikâye anlatma fikri hoşuma gitti. Bütün karakterlerde bir tür izole edilmişlik duygusu mevcuttu. Benim karakterim, bunun yanı sıra kıskançlıkla ve başka temalarla boğuşuyor. Yaptığı korkunç şeylerin dayandığı duygular var. Karaktere karşı empati duydum. Yani sadece karanlık bir hikâye anlatmak için yazılmamıştı, bir gerçeklik vardı ortada ve hepsi bana mantıklı geldi.

\n

\n

-Black Mirror’ın 6 sezonu birden düşünülünce ama özellikle bu sezon ve sizin bölümü göz önüne alınca ben şu an gerçekten Josh Hartnett ve Kate Mara ile konuştuğumdan, Zoom’un öte yanından bir tür AI teknolojisi olmadığından nasıl emin olabilirim?

\n

J.H.: Bunu asla bilemeyeceksin. (Fısıltıyla) Ben aslında Kate’im.

\n

K.M.: Ben de Josh. Bu, oynamaktan keyif aldığımız bir oyun.

\n

J.H.: Aslında parmak bastığın nokta çok iyi çünkü bu yakın zamanda hayatımızda tartışılacak bir durum olacak. Ki zaten Black Mirror’ın bazı hikayelerinin kısmen gerçekleştiğini de görüyoruz. Hatta artık video görüşmelerde karşımızdakinin gerçekten o kişi olduğunu sorgulamamız gerekecek. Şu an dünyada çok tuhaf şeyler oluyor. Mesela insanlar artık aileleri için özel bir şifre geliştiriyorlar çünkü biri sizi arayıp \"Çocuğunuzu kaçırdık\" derse onlara inanmak için çocuğun sesini duymak isteyeceksiniz. Oysa çocuğunuzun ya da herhangi birinin sesi AI ile rahatlıkla taklit edilebiliyor. Bu nedenle aileler bir şifre geliştirip onu soruyorlar.

\n

K.M.: Ciddi misin?

\n

J.H.: Evet, bunu duymamış mıydın?

\n

K.M.: Hayır…

\n

J: H.: Evet işte başkası ile paylaşmadığın özel bir şifre belirleyip karşı tarafa fidye transfer etmeden önce şifreyi teyit ettiriyorsun. Bilmezlerse o senin çocuğun değildir… Yani bu tür şeyler oluyor ve gelecekte yaşıyormuşuz gibi hissettiriyor.

\n

K.M.: Çok çılgınca…

\n

\n

-Kate, sen Aaron’ın eşi rolündesin ve Aaron iki karakter canlandırıyor. Bu durum oynarken seni zorladı mı?

\n

K.M.:  Bence işi en zor olan Aaron’dı. İki karakteri birden ustalıkla canlandırdı. Ben sadece iki farklı karakteri canlandırırken aynı zamanda başka biriymiş gibi davranan bir karakterin karşısında oynamanın zevkini çıkardım. Ama sanırım John Crowley gibi harika bir yönetmenimiz olmasaydı biraz kafa karıştırıcı bir süreç olurdu. Ödevini inanılmaz iyi yapmış, her anı yakalamaya hazırdı. Hangi anda hikâyenin neresinde olacağımızı ve hangi duyguyu yansıtmamız gerektiğini inanılmaz iyi şekilde anlattı ve kendimi onun kanatlarının altında güvende hissetmemi sağladı.

\n

\n

-Peki bu kadar karanlık bir hikâyenin seti nasıldı?

\n

J: H.: Mini bir film çekiyormuşuz gibi hissettirdi. Kısa film değil; mini bir film. Çok kısa bir sürede inanılmaz derinlikli karakterleri, İngiltere’de olağan üstü bir sıcak hava dalgası sırasında canlandırdık. O sıcakta çok ilginç bir kafada oluyor insan. Normal düşünmekte zorlanıyor.

\n

K.M.: Gerçekten çok aşırı sıcaktı.

\n

J: H.: Bölümün karanlık yanına rağmen biz çekimlerde çok güzel zaman geçirdik. Bu tarz işleri yapma fırsatı her zaman doğmuyor. Bir antoloji serisinin parçası olduğumuz için de diğer bölümlerde neler olduğunu bilmiyorduk.

\n

\n

---

\n

Dizinin yaratıcı senaristi Charlie Brooker ve yapımcısı Jessica Rhoades ile röportajımızı kaçırdıysanız buradan okuyabilirsiniz.

\n