seafoodplus.info / Rusça → Türkçe / [ Н ] / Не умеешь
1, parallel translation
Ты даже не умеешь сражаться.
- Mızrak dövüşü yapamazsın.
Да, потому что мы знаем, что ты не умеешь петь.
Evet, çünkü senin şarkı söyleyemediğini biliyoruz.
Не умеешь бегать?
Çok mu yavaşsın?
Ты даже за рыбками ухаживать не умеешь.
Sen sadece kırmızı balığı canlı tutabilirsin o da sadece birkaç günlüğüne.
Но эти "вагинальные оргазмы"? Да ладно Ты просто не умеешь проигрывать!
- Benimkisi daha orjinal gibiydi.
Боже мой, ты в самом деле Ты не умеешь сдерживать себя.
Aman Tanrım. Siz gerçekten Duygularına hakim olamıyorsun.
Я же говорил тебе, что ты не умеешь писать стихи.
Sana berbat sözler yazdığını söylemiştim.
Не умеешь - не трогай.
Bir şeyden anladığın yok zaten.
Это вдобавок к тому, что водить не умеешь.
Bu da kötü kullanmana yol açıyor.
- Все идет к тому, что если ты не разбираешься в компьютере - все равно что не умеешь читать.
Şimdiki zamanda, bilgisayar kullanamıyorsan, cahil oluyorsun.
Ты привык использовать свое обаяние, но раньше у тебя получалось лучше А по другому ты не умеешь, потому что ничему не учился.
Sadece tip ve cazibeni kullanmak is e yaramıyor ama başka ne yapabileceğini bilmiyorsun cünkü hic öğrenmen gerekmemis.
А ты не умеешь поддерживать дружбу.
Dur biraz, sigara içer misin?
Не умеешь готовить, покупать, и твой идеальный ужин это склизкий тушеный гамбургер из хрящей?
Sen şimdi yemek ve alışveriş yapmıyorsun ve senin için iyi bir öğün birbirine yapışmış kıkırdaksı hamburger mi?
Ты даже не умеешь надеть штаны. Подтяни штаны.
Pantolonunu bile doğru düzgün giyemiyorsun Çek şunu yukarı!
Ты не умеешь врать.
Gerçekten kötü bir yalancısın.
Ты что, читать не умеешь?
Tabelaları okuyamıyor musun?
- Ты же не умеешь драться.
Bebeğim, sen kavga edemezsin. Kim kavga edemez?
- Ты же не умеешь драться.
Bebeğim, sen kavga edemezsin. Hemen kes şunu. Ne olmuş?
Ты не умеешь быть другом.
- Arkadaş olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
Ты просто не умеешь сохранять отношения, правда?
Bir koltuğa iki karpuz sığmaz, değilmi.
Я думал, что ты не умеешь разговаривать.
Konuşamadığını sanıyordum.
А ты даже не умеешь готовить.
Hiç dhal pişirmesini öğrenemeyeceksin!
Ты че, читать не умеешь?
Şimdi, Anlayamıyor musun?
Если ты не умеешь читать ноты, то тебе не место на моем поле.
Eğer müziği okuyamazsan, benim sahamda olamazsın.
Ты не умеешь себя вести.
Yemek yeme kurallarını bilmiyorsun.
Почему ты не умеешь слушать?
Neden dinlemiyorsun?
Поскольку ты совершенно не умеешь обращаться с женщинами, мне очень любопытно, какая она.
Kadınlara dair en ufak bilgisi olmayan birine göre onun kim olduğunu çok merak ediyorum.
Так значит это ты у нас не умеешь читать?
Okumayı beceremeyen kişi sensin demek hı?
Ты не умеешь видеть целого.
- Bir bütün olarak görmüyorsun.
Что, не умеешь держать себя в руках?
Hiç kendini kontrol edemez misin?
- Милый, ты не умеешь врать.
- Tatlım, sen yalan konusunda berbatsın.
Он сказал : "Джоуи, ты не умеешь врать." Что же мне делать?
"Joey, sen yalan konusunda berbatsın." dedi. Ne yapacağım ben?
Совсем не умеешь себя контролировать, Росс? Сейчас речь не об этом.
- Kontrolsüz müsün Ross?
А почему же ты не умеешь готовить?
Nasıl oluyor da yemek pişiremiyorsun?
Ты не умеешь играть в баскетбол.
Basketbol oynayamıyorsun.
Стивен, ты не умеешь утешать людей, потому что тебя самого никогда не утешали.
Bak, Steven, insanları nasıl rahatlatacağını bilmiyorsun çünkü seni rahatlatan olmamış hiç.
- Ты не умеешь держать рот закрытым.
- Çeneni tutamıyorsun.
Ты что, болван, ничего другого не умеешь?
Aptal, Bir şey yapamıyor musun?
Хрена с два, не умеешь ты драться.
Palavracı. Dövüşemezsin. Şu haline bak
Ты не умеешь летать, Лиза, правда?
Sen uçamazsın.
Ты ведь знаешь, что не умеешь летать.
Bunu biliyorsun değil mi, Lisa?
Я не знала, что ты умеешь играть на трубе. - Почему ты мне не сказал?
Çaldığını bilmiyordum.
Ты ничего толком не умеешь делать.
Hiç bir haltı beceremiyormuşsun gibi görünüyor.
Эй, ты не умеешь врать.
Çok kötü bir yalancısın.
Не так уж трудно произнести слово "да" : "д-а". Да! Ты же умеешь, ты же можешь это сказать
Kelimeleri oluşturabilirsin.
- Не умею, но зато ты умеешь.
- Hayır, asla.
Не хочу, чтобы ты начал выступать, как ты умеешь
Ne demek istediğimi biliyorsun.
И не с тем, что ты умеешь делать партнёр.
Yani sen de söyleyemezsin, ortak.
И петь ты не умеешь!
Ayrıca şarkı da söyleyemiyorsun.
Я думал, что ты ушел и ты украл мой бумажник он у тебя в кармане я не хотел красть ты мне мешаешь зарабатывать на жизнь а кроме этого ты что-то умеешь?
gittiğini sanıyordum bir anda cüzdanımı çalacaksın cüzdanın cebinde çalmayı düşünmedim ancak burada para kazanmama engel oluyorsun yapacak başka işin yok mu senin?
© - seafoodplus.info
bir de — 1) ve olana katarak, fazladan Sen, o, bir de ben. Bir de şunu düşünmeli ki 2) umulanın veya beklenilenin dışında bir durumu anlatan cümlelerin başına gelir Bir de ne göreyim! Bir de öyle demişim ne çıkar? … Çağatay Osmanlı Sözlük
göreyim seni — 1) senden başarılı sonuçlar bekliyorum Haydi göreyim seni, bu işi yapıver. 2) sen bunu yaparsan karşılığını da görürsün anlamında tehdit yollu bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ha — ünl. 1) İstek uyandırmak için kullanılan bir söz Ha göreyim seni! Ha gayret! 2) (ha:) Şaşma anlatan bir söz Amma güzel ha! Öyle oldu ha! 3) (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına … Çağatay Osmanlı Sözlük
istek — is., ği 1) Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu. Ç. Altan 2) Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep Bu adamın istekleri bitmiyor. 3) dbl. İstek ve niyet kavramı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabil — 1. sf., Ar. ḳābil Olabilir, mümkün Ben onu bir göreyim, dedi, kabil mi? P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kabil değil 2. sf., esk., Ar. ḳabīl 1) Türlü, gibi, benzer 2) is. Tür, cins Birleşik Sözler bu kabil … Çağatay Osmanlı Sözlük