bosna hersek katliamı mavi kelebek / Mavi Kelebekler - Vikipedi

Bosna Hersek Katliamı Mavi Kelebek

bosna hersek katliamı mavi kelebek

Srebrenitsa Soykırımı ve Mavi Kelebekler

Srebrenitsa SoykırımıSrebrenitsa Soykırımı ve Mavi Kelebekler

– yılları arasında yaşanan ve tüm Avrupa’nın seyre durduğu Bosna Savaşı’nda bin kişi öldü ve bunların 35 bini çocuktu. Üstelik kadına tecavüz edildi. Soykırımın izleri silinmeye çalışılsa da yaşanan acıların telafisi pek de mümkün değildir.

Srebrenitsa Soykırımı'nda Neler Oldu?

yılında yapılan bir referandumla Bosna’nın bağımsızlığı ilan edildi. Ancak Sırplar bu durum karşısında Saraybosna’yı kuşatma altına alarak 3 buçuk yıl süren Bosna Savaşı’nı başlattı.

Srebrenitsa, BM’ler tarafından güvenli bölge olarak belirlendi ve Müslümanlar -ellerindeki silahlar koruma gerekçesiyle alınarak- Srebrenitsa’ya bir kaç kilometre yakınlıktaki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Hollandalı askerler ise bir gece yarısı BM Barış Gücü Komutanı tarafından aldıkları emirle şehri boşalttı. Şehrin güvenliğinden sorumlu Hollandalı komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Ratko Mladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”nın askerlerine teslim etti.

Srebrenitsa Soykırımı

yılının 11 Temmuz günü Ratko Mladiç komutasında Sırp askerleri ağır silahlarla donatılarak 5 gün içinde en az Boşnak’ı katletmiştir. Dağlardan kaçmaya çalışanları ise keskin nişancılar ile öldürmüşlerdir. Sırplar bununla kalmayıp yüzlerce kadın ve küçük yaşta çocuğa tecavüz etmişlerdir.

Sırp askerler ele geçirdikleri 12 yaş üstü Müslüman erkekleri bir yana kadınları ise bir yana ayırdı. Kadınlara ve çocuklara tecavüz eden Sırp askerleri erkekleri kamyonların arkasına doldurarak ölüme götürdüler.

Mavi Kelebekler Nedir?

Srebrenitsa katliamı 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanmış en büyük toplu kıyım ve soykırım olarak belgelenmiştir. Ancak yaşanan bu katliamın soykırım olarak belgelendirilmesi pek de kolay olmadı. Mahkeme kararında “Ne bir politika konusu olarak bir alanın etnik açıdan türdeş hale getirilmesi, ne de böyle bir politikayı uygulamak amacıyla gerçekleştirilen operasyonlar, sadece bu halleriyle soykırım olarak tanımlanamazlar. Soykırımı niteleyen esas unsur, belirli bir grubu tümüyle ve kısmen yok etmektir. Bir grubun üyelerinin sınır dışına sürülmesi veya yaşadıkları bölgenin dışına çıkarılması, zor kullanarak gerçekleştirilmiş olsa bile, bu grubun imhasıyla eşdeğer olmadığı gibi, böyle bir imha da yer değiştirmenin otomatik sonucu değildir.” Yani soykırıma dair yeterli delil olmadığı belirtiliyordu.

Srebrenitsa Soykırımı

Sırp askeri cesetleri gömdükten sonra geri dönüp buldozerlerle çıkarıp kilometrelerce uzağa gömdüler. Toplu mezarlar bulunmasın diye bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle yeşillendirdiler. Toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bıraktılar. Böylesine profesyonelce ve ince hesaplar yapılarak planlanmış bir soykırımda bir şeyi hesaba katmamışlardı.

Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda Artemis adında çiçeklerin oluşumu başladı. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de bölgede hızla çoğaldı. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda bu durumun dikkat çekmesi ve yerel basına yansımasıyla halk araştırmalara katılmaya başladı.

Srebrenitsa Soykırımı

Mavi kelebekler takip edilerek toplu mezar bulundu. Toplu Mezar Enstitüsü 19 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda 20 bin kişinin cesedine ulaştı ancak yalnızca 18 bin kişinin kimliğini belirleyebildi. Cesetlerin parçalanmış ve yakılmış olması kimlik belirleme çalışmalarını güçleştirdi.

11 Temmuz Yas Günü

Her yıl 11 Temmuz’da mavi kelebekler sayesinde kimliği belirlenenler, düzenlenen törenle Srebrenitsa’da toprağa veriliyor. Yapılan bu vahşetin izlerini söküp atamayan aileler kimlikleri belirlenen yakınlarının mezarının başında dua ediyorlar.

Srebrenitsa Soykırımı

Bosna-Hersek Federasyonu’nun aldığı kararla 11 Temmuz günü Bosna-Hersek bayrağı yarıya indirilerek gün içinde hiçbir eğlence ve benzeri faaliyetlerin yapılmayacağı ve “Yas Günü” ilan edildiği bildirildi.

Bizlerde soykırımın yıl dönümünde Müslümanlara karşı yapılan bu katliamı unutmamalı ve unutturmamalıyız. Katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır diliyoruz.

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

Majko, majko, jos te sanjam (Anne, anne, hala rüyamda seni görüyorum)
Sestro, brate, jos vas sanjam svake noci (Abla, ağabey, hala her gece rüyamda sizi görüyorum)
Nema vas nema vas nema vas (Burada değilsiniz)
Trazim vas trazim vas trazim vas (Sizi arıyorum)
Gdje god krenem vidim vas (Nereye gitsem, sizi görüyorum)
Majko, oce, sto vas nema (Anne, baba, neden burada değilsiniz)

Bosno moja ti si moja mati (Bosna'm, sen benim annemsin)
Bosno moja majkom cu te zvati (Bosna'm, sana anne diyeceğim)
Bosno majko Srebrenice sestro (Bosna annem, Srebrenitsa ablam)
Necu biti sam (Yalnız olmayacağım)

yılında Josip Broz (Tito) liderliğinde kurulan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, farklı dinleri ve etnik grupları barındıran bir ülkeydi. Tito, soğuk savaş yıllarında iki kutuplu dünyada bağımsız politikalar izlemiş, ülkede onun temsilcisi olduğu yeni bir demokrasi deneyi yaşanmıştı. 'de Tito'nun ölümünden sonra, özerk cumhuriyet liderleri arasında anlaşmazlıklar başladı. Federal yapı dengesizleşti, milliyetçi ve ayrılıkçı akımlar baş gösterdi.

′ların başında Sovyet blokunun da parçalanmasının etkisiyle, etnik gruplar bağımsızlıkları için birer birer isyan bayraklarını çekti. Slovenya ve Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıyan Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM), Makedonya ve Bosna-Hersek'in bağımsızlığını referandum şartına bağladı. 'de Bosna-Hersek'te yapılan referandumda çoğunluk bağımsızlıktan yana oy kullandı ve yeni devlet kuruldu. Ancak bu devleti, başta Sırplar olmak üzere bölgedeki diğer etnik gruplar tanımak istemedi. Böylece ülke, 21 Kasım tarihinde imzalanacak Dayton Barış Anlaşması'na kadar sürecek bir iç savaşa sürüklendi.

Bosna-Hersek'in yaklaşık dört yıl boyunca sahne olduğu insanlık dışı olayları bütün dünya film izler gibi izledi. Devlet liderleri suya sabuna dokunmadı, insanların güvenliklerini sağlamakla yükümlü örgütler destek olma maskesi altında köstek oldu. Sırplar Boşnak ailelerin evlerine girip sivilleri toplattı. Esir alınan halk dövüldü, erkeklerin çoğu öldürüldü, kadınlar sistematik olarak tecavüze uğradı. Tarifsiz acılar yaşandı.

Sırpların Bosna'da başlattıkları bu soykırımın ardından, Birleşmiş Milletler Barış Gücü bölgeye müdahale etti. Nisan ′de Srebrenitsa, Barış Gücü'nün "Güvenli Bölge" ilan ettiği altı bölge arasına katıldı. Güvenli bölge, uluslararası koruma güçleri tarafından gerçekten güvenli bölgeler ya da mültecilerin kaçabileceği yollar yaratılması demektir ve bölgeye yönelik her türlü silahlı saldırı yasaklanır. Bu kararın da etkisiyle, diğer bölgelerdeki çatışmalardan kaçan insanlar buraya göç etti ve 24 bin civarı olan kent nüfusu 60 bin civarına ulaştı.

Ancak bu karar hiçbir zaman uygulanmadı. Srebrenitsa, yılına kadar Sırplar tarafından tecrit edildi. Kaçınılmaz bir sonuç olarak da, açlık ve hastalıklar ile mücadele eden bir toplama kampına dönüştü.

Dünyanın en büyük ordularından olan Eski Yugoslav Halk Ordusu'nun teçhizatına sahip Sırplar ve küçük çaplı Hırvat birlikleri kenti ateş altında tutarlarken, Boşnaklar bölgeye uygulanan silah ambargosu nedeniyle hafif silahlarla, o da atacak mermi bulabilirlerse direnmeye çalıştılar.

11 Temmuz tarihinde, kentin güvenliğinden sorumlu Hollandalı komutan, idaresi altındaki BM Potoçari kampına sığınan binlerce Boşnak sivili Sırplara teslim etti. General Ratko Mladiç komutasındaki Bosna Sırp ordusu, tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini, tüm dünyanın bakışları altında sergiledi. Sırplar topladıkları ve günlerce işkenceden geçirdikleri Bosnalı Müslümanları, evlatlarının kardeşlerinin gözleri önünde öldürdükten sonra, cesetlerini yine onlara gömdürdüler. Bosna Hersek'in Srebrenitsa kentinde en az sekiz bin (ölü sayısı hala tam olarak bilinemiyor) insan toplu soykırıma uğradı.

Eski Yugoslavya'da işlenen savaş suçları için Boşnaklar, Srebrenitsa Katliamı'ndan yıllar önce BM'nin başlıca yargı organı olan Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na başvurdular. Mahkeme, soykırımın önüne geçilmesi için taraflara çağrı yapmakla yetindi. Boşnaklar ikinci başvuruyu yılında yaptı. Lahey yargıçları, 26 Şubat ′de kararı açıkladı:

Srebrenitsa'da yaşananlar soykırım olarak kabul ediliyor, ancak sorumlusu olarak Sırbistan gösterilmiyordu. Gerekçe olarak da delil yetersizliği gösterilmişti. Bu kararın da etkisi ile Bosnalılar, toplu mezarların bulunması için bir komisyon kurdu.

Tam da o dönemde, Srebrenitsa başta olmak üzere, Bosna-Hersek'in belirli bölgelerinde yeni bitki türleri ortaya çıktı. Bir zamanlar kanla sulanan topraklar, rengarenk çiçeklere ev sahibi oldu. Çiçekler rüzgara anlattı renklerini, kokularını, özlerini. Rüzgar da estiği her yerde pul kanatlılara. Anlatılanlar en çok mavi kelebeklerin ilgisini çekmiş olacak ki, kısa sürede nüfuslarında büyük artış oldu.

Bu değişiklik, bilim insanlarının ve komisyonun da ilgisini çekti. Bölge genelinde araştırmalar başladı. Araştırmalar esnasında, Artemisia Vulgaris olarak adlandırılan bir bitki türünün belirli yerlerde adeta topraktan fışkırdığı fark edildi. Yaşanan bolluk ve güzellik, genel olarak bu bitki ile beslenen mavi kelebekleri de kendisine çekmişti. Mavi kelebeklerin nüfusu, artan besin miktarına paralel olarak artmıştı.

Artemisia Vulgaris; Yavşan Otu ya da Misk Otu olarak da adlandırılan bir bitki türüdür. Çoğunlukla mezarlıklarda açtığından, Ölüm Çiçeği olarak da bilinmektedir. Bitkiler karbonu, hidrojeni ve oksijeni hava ile sudan, diğer bütün besinleri topraktan alırlar. Toprağın verimliliğini artıran faktörlerden biri de doğal gübredir. İnsan bedeni toprağa karıştıkça çeşitli mineraller sağlayarak toprağın besleyiciliğini artırır. Bu artış da, yaşamak için söz konusu minerallere muhtaç Artemisia bitkisinin coşarak açmasını sağlar.

Mavi kelebeklerin gösterdikleri yol ile Artemisia bitkisine ulaşan bilim insanları, bu artışın altında yatan nedeni bulmak için bölgede kazılara başladılar. Önce bir kaç bedene rastlandı. Araştırma derinleştikçe toplu mezarlara ulaşıldı. Olay basına yansıyınca, yerel halk da kazılara katıldı. Mezarlar birer birer ortaya çıktı. Kazılara katılan arkeoloji profesörü MargaretCox'un anlattığına göre; uydu fotoğraflarıyla toplu mezarların yerleri tespit edilebilir olduğundan, cesetler tek tek bilindik mezarlıklara gömülmüş, herhangi bir manyetik değişkenlik taraması yapılamaması için mezarların içine metal parçalar bırakılmıştı. Hatta çoğu mezara, araştırmacıları yıldırmak için bubi tuzakları koyulmuştu.

ICMP (International Commission on Missing Persons - Kayıp Kişiler Uluslararası Komisyonu), Bosna'da bugüne dek toplu mezarların açılması sonucu toplam 17 bin kişinin kimlik tespitinin yapıldığını ve yaklaşık 13 bin kişinin daha olduğunu bildiriyor. Bu çalışmalar oldukça zahmetli olduğundan büyük kısmında iş makineleri ve sonrasında DNA analizi kullanılıyor.

Yine ICMP verdiği bir röportajda, aynı insana ait bir cesedin 50 km'lik bir alanda toplam 13 farklı mezardan çıkarıldığı durumların bile olduğunu söylüyor. Araştırmacılar, toplu mezarların bu kadar derin kazılmasının ve bedenlerin parçalanıp dağıtılmasının katliamın izlerinin silinmesine yönelik yapılmış bilinçli bir çalışmanın ürünü olduğunu düşünüyorlar.

Ben Srebrenitsa'da yaşamadım. 11 Temmuz gününü ve sonrasında neler yaşandığını; ne geride kalanların gözünden, ne de topraklarından silah zoruyla sökülüp alınan, sonra paramparça edilerek yine o toprakların altına hapsedilen bedenlerin gözünden görebilirim

Ancak Sırpların bu katliamdan sorumlu tutulmamasının, katliam hakkındaki belki de en çarpıcı ve doğru kararlardan biri olduğunu düşünüyorum. Sırp ordusunun yapmış olduğu katliamın arkasındaki asıl suçluların Sırp halkı olmadığını bilmek ve bildirmekle yükümlü hissediyorum kendimi. Çünkü burada işlenen insanlık ayıbı; çıkarcı politikaların, faşizmin, sadizmin, silah tüccarlarının zaferinin en acı örneklerinden biridir.

Srebrenitsa katliamı, dünyanın insan hakları konusundaki tutumunu tarihe kapkara harflerle yazdırmıştır. Barış kuruluşlarının içinde bile barışa karşı insanların olabildiğinin açık ispatıdır. Katliama seyirci kalan tüm ulusların, katliama azımsanmayacak kadar katkısı vardır. Dolayısı ile bu kıyımı bir milliyete ya da dine mal etmek, bunların hepsini görmezden gelmek demektir. Bir başka insanlık ayıbıdır (MO/AS)

* Yazı ilk olarak Atölye Zine'de yayınlandı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir