Cemalettin Ekmekçioğlu Şikayet

  yılında Çorum’da doğdu. yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun olan Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu, yılından itibaren İzmir Balçova’da bulunan kliniğinde tamamlayıcı tıp alanında çalışmalarına devam etmektedir. 

    Dr. Ekmekcioğlu kliniğinde başta Hacamat, Ozon Tedavisi ve Akupunktur olmak üzere Mezoterapi, Fitoterapi, Hirudoterapi, Nöral Terapi, Proloterapi, Glutatyon, Alfalipoik Asit, Yüksek Doz C vitamini.. gibi İntravenöz (damar içi) vitamin, mineral ve bağışıklığı güçlendirici takviye tedavileri, Detox – Diyet ve Sağlıklı Beslenme, Biorezonans Tedavisi, Homeopati, Aroma Terapi gibi hizmetler verilmektedir.

   Hacamat tedavisinin bilimsel temelleri ve Hacamat kanında bulunan ağır metal miktarı ile damardan alınan kanda bulunan ağır metal miktarının karşılaştırılması ile ilgili olarak Türkiye’de yapılan ilk çalışmayı da gerçekleştiren ve bu çalışmasını yılındaki Akupunktur Sempozyumunda sunmuş olan Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı tarafından hekimlere yönelik olarak düzenlenen Getat eğitimlerinde eğitimci olarak da zaman zaman görev almaktadır. 

  Klinikte yapılan tedavilerde “Hastalık yoktur, hasta vardır” kuralından yola çıkarak her birey için kişiye özel tedavi uygulaması yapılmaktadır. Doktor Ekmekcioğlu’nun başarısı standart uygulama dışında her bireyin gereksinimine göre tedavi planlamasından ve bu tedavinin özenle uygulanmasından geçmektedir. 

Toksinler, ağır metaller ve kimyasal maddelerin bedenimiz için büyük bir tehlike oluşturduğunu, vücuttan atılamayıp birikmeleri halinde bir çok rahatsızlığa ve fibromyalji, kronik yorgunluk sendromu, alerjiler, geçmeyen baş ağrıları, migren, enfeksiyonlara yatkınlık, stres hatta depresyon gibi yıllarca iyileşmeyen bir çok kronik hastalığa yol açtığını söyleyen Dr. Ekmekcioğlu, hacamatın bu rahatsızlıkların tedavisinde önemli bir yeri olduğunu belirtti. 

Aynı zamanda Türkiye’de bu konuda yapılmış olan ilk bilimsel çalışmayı gerçekleştiren hekim de olan Dr. Ekmekcioğlu çalışmasında civa, kurşun, alüminyum ve arsenik gibi ağır metallerin hacamatla alınan kanda normal kana göre çok daha yüksek miktarlarda olduğunu ispatladı.

İzmir’deki kliniğinde hacamat, ozon tedavisi akupunktur, sülük tedavisi, fitoterapi (Bitki tedavisi )gibi tamamlayıcı tıp alanlarında çalışmalarını yürüten Dr. Ekmekcioğlu, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen, sadece hekimlerin katılabildiği Hacamat ve sülük tedavisi eğitimlerinin de Türkiye’deki birkaç eğitmeninden birisi.

Dr. Ender Saraç ve Dr. Feridun Kunak başta olmak üzere, birçok hekimin hacamat tedavisiyle tanışmalarında önemli katkıları olan Dr. Cemalettin Ekmekcioğlu, hacamatın etki mekanizmasını ise şöyle anlattı: “Bedenimizde de çalışan ve enerji üretip tüketen her sistemde olduğu gibi mutlaka atıklar oluşur. Bu birikintiler ve atıklar tam olarak temizlenmez ise hücrelerimizi ve organlarımızı etkileyerek kronik hastalıklara yol açarlar. İşte hacamatla bizim yaptığımız iş bu toksinleri,atıkların en çok yoğunlaştığı yerden yani cilt altındaki lenfatik sistemden çekip almaktır.Böylece tıkanıklıklar açılarak beden normal işleyişine dönmektedir.”

HACAMAT NASIL UYGULANIYOR?

Öncelikle ilgili bölgeye (toksinler en çok sırtta biriktiği için genellikle ilk seans sırt bölgesi oluyor) tek kullanımlık kupalar yerleştirilip vakum etkisi elde ediliyor. Peşinden de steril bistürilerle mikro kesiler, çok yüzeysel  çizikler oluşturuluyor. Kupalar tekrar kapatılarak dışarıya çıkan toksinle dolu olan kirli kan beden dışına alınıyor. 15 dakika kadar süren bu işlem sonucunda bölge steril gazlı bezlerle kapatılıyor. 

Tedavi sonrasında deri üzerinde herhangi bir iz kalmıyor. Genelde ikinci seans için bel bölgesi, üçüncü seansta bacaklar ve en son olarak da baş bölgesinden yapılan hacamatla tedavi tamamlanmış oluyor. Böylece bütün bedenimiz baştan ayaklara kadar toksinlerden  atıklardan ve birikintilerden temizlenmiş oluyor. Hacamat yaptırmak için illa hasta olmak gerekmiyor. En iyi hacamat hasta olmamak için sağlam iken yapılan hacamat.