DOSYA
seafoodplus.infoŞ
Demokratik siyasal sistemlerde uzun bir geçmişe sahip olan siyaset para ilişkisi, özellikle 2. Dünya Savaşından sonra önem kazanmıştır. Profesyonelleşen parti örgütleri ve çeşitlenen kampanya teknikleri, siyasi partilerin paraya olan gereksinimini artırmıştır. Seçim dönemleri kadar, iki seçim arasındaki dönem de siyasetin finansmanında önem kazanmıştır. Siyasette fırsat eşitliğinin asli kaynağı olan para, çeşitli kaynaklardan sağlanabilmektedir. İlk kaynağı bilinmeden her türlü metaya çevrilebilen para sonunda siyasi iktidarı ele geçirmeye yarayan bir araç haline dönüşebilmektedir.
Günümüzde siyasi partilerin başlıca gelir kaynakları şunlardır:
Üyelik ödentileri;
Özel kişi ve kuruluşlardan alınan bağışlar;
Kamusal mali destek;
Mevduat, kira vb. gelirler;
Parti yayınları, rozet ve flama satışları ile konser, yemek ve balo gibi etkinlikler;
Rüşvet ve komisyonlar ve
Uluslararası kuruluşların sağladığı eğitim amaçlı destekler.
Birçok Avrupa ülkesinde, ABDde ve Japonyada siyasete yasa dışı para girişi ler de başlayarak yaygınlaşmıştır. ABDde, özellikle başkanlık seçimlerinde, denetimsiz para (soft money) olarak tanımlanan, kayda geçirilemeyen bağışlar yüz milyonlarca dolara ulaşmaktadır. Çeşitli çıkar gruplarından ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan gizli yada açık bağışlar, son yirmi yıldır partilerin başlıca gelir kaynakları arasındadır. Siyasi partilerin karıştığı, bağlantıları sınırları aşan yolsuzlukların sayısı da artmıştır. Kapatılan Refah Partisinin "Kayıp Trilyon" davası ile Almanya eski şansölyesi Helmut Kohlun kabul ettiği ve un sonunda ortaya çıkan gizli hesap skandalı bu konudaki son örneklerdir.
Daha adil ve eşitlikçi siyasi rekabet ortamı sağlanması amacıyla, lerden bu yana Batı demokrasilerinde uygulanan siyasi partilere sağlanan kamusal mali destek, birçok ülkede partilerin gelirlerinin ortalama yüzde 50sini oluşturmaktadır. Üyelik aidatları hızla azalırken; bağışlar, rüşvet ve komisyonlarla uluslararası destekler, kapsamı büyük ama miktarı belirsiz kaynaklar olarak bilinmektedir.
Türkiyede, siyasi partilerin gelir kaynakları Anayasası döneminde yasal düzenlemeye konu olmuştur. Anayasa yapıcılarının siyasi partilere duyduğu güvensizlik nedeniyle, Anayasasına göre, bugünkü Anayasası (Madde 69) siyasi partilerin gelir kaynaklarıyla ilgili daha ayrıntılı hükümler getirmiştir. Anayasası döneminde yürürlükte bulunan (Madde 65) ve bugünkü (Madde 61) sayılı Siyasi Partiler Yasaları partilerin hangi kaynaklardan gelir temin edebileceklerini düzenlemiştir.
sayılı yasanın (bundan sonra SPY olarak anılacak) 61inci maddesi gelir kaynaklarını şöyle sıralamaktadır:
Parti üyelerinden alınacak giriş aidatı ve üyelik aidatı;
Partili milletvekillerinden alınacak milletvekili aidatı;
Milletvekili, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği aday adaylarından alınacak özel aidat (Bu aidatlar, Maddedeki esaslar dahilinde siyasi partilerin yetkili merkez karar organlarınca da tespit ve tahsil olunur) ( tarih ve sayılı yasa);
Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler;
Parti yayınlarının satış bedelleri;
Üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kağıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar;
Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlanacak gelirler;
Parti malvarlığından elde edilecek gelirler;
Bağışlar ve
Devletçe yapılan yardımlar ( tarih ve sayılı yasa).
Gerek Anayasası, gerekse SPY siyasi partilerin, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden hiçbir biçimde ayni ve nakdi yardım alamayacaklarını da emretmektedir.
seafoodplus.infoımlar ve Yöntem
Türkiyede, siyasi partilerin gelir kaynaklarıyla ilgili kapsayıcı bilimsel çalışmalar sınırlıdır. Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan siyasi parti mali denetimleri ise, sonrasında düzenlilik kazanmıştır. Bir başka değişle; öncesi dönemle ilgili olarak, siyasi partilere yapılmış olan Hazine yardımları dışında süreklilik gösteren ve çözümlemeye uygun bilgiler ya yoktur, ya da düzensizdir.
Bu çalışmanın amacı, sonrasında kurulan ve etkinlikte bulunan siyasi partilerimizin gelir kaynaklarıyla ilgili bilimsel genellemeler üretmektedir. Genel varsayımımız şudur:
"Hazine yardımı, özellikle sistemdeki büyük partilerin gelirlerinin giderek büyük bir bölümünü oluşturmakta ve parti sisteminde kartelleştirmeye yol açmaktadır."
Parti sisteminin kartelleşmesi ne demektir? Bir siyasal parti sisteminin kartelleştiği aşağıdaki unsurların varlığıyla gözlemlenebilir:
Siyaset, yönetimin etkinleştirilmesi temelinde rekabetçi bir meslek haline gelmektedir;
Siyaset, kapital yoğun bir süreç olmaktadır;
Partilerin devlet yardımına bağımlılığı artmaktadır;
Partiler devletin bir parçası haline gelmektedir.
Sistemin kartelleşmesinin bazı sonuçları da bulunmaktadır:
Sistemdeki partiler bir araya gelerek, seçmenin var olan alternatiflerinden yapacağı tercihi sınırlamaktadırlar;
Sistemdeki partiler yeni partilerin sisteme girmesini özendirmezler örneğin, Hazine yardımını sadece sistemdeki partilere vererek- ya da kartele girmek istemeyen partileri etkisiz kılar, kendilerine katılmaya zorlar ya da marjinalleştirir.
Kartel parti sisteminin yerleşik Avrupa demokrasilerindeki varlığı ve ne kadar süreceği tartışılmaktadır. Türkiyede ise, siyasi partilerle ilgili Anayasal ve yasal düzenlemeler kartelleşme eğilimlerini güçlendirmektedir. Toplumdaki farklı çıkarları savunmak ve bunları iktidara taşımak amacıyla kurulan siyasi partiler, yeknesak bir yapı içinde, devletle uyumlu bir anlayışa yöneltilmiştir. Bir başka deyişle, Türkiyede, siyasi partiler için rekabet koşulları mevcut değildir. Siyasi anlamda devletle uzlaşmak zorunda olan partiler, düzenli Hazine yardımıyla bir anlamda "devletleşmekte" dirler. Ya da devlet " partileşmekte" dir.
Tek parti sisteminden farklı olarak, birbirleriyle çatışır görünen kartel partileri, toplumdan gelen taleplere olabildiğince kayıtsız kalan bir yapı oluşturmaktadır. Kısaca, siyasetin kamusal finansmanı ile siyasal parti sisteminin kartelleşmesi arasında nedensellik kadar karşılıklı etkileşim ilişkisi de bulunmaktadır.
Özellikle, iktidarda bulunan partilerin kaynakların dağıtılması ve kullanılmasıyla ilgili güçleri nedeniyle, çeşitli çıkar çevrelerinin ilgi odağı durumundadırlar. Bunun sonucunda, iktidar partilerinin öteki partilere göre daha fazla bağış toplayacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda ikinci varsayımımız şudur:
İktidar olanağını paylaşan kartel partilerinin düzenli bağış gelirleri bulunmaktadır.
Demokratik ülkelerde parti üyelerinin sayısı mutlak anlamda da azalmakla birlikte, parti içi demokrasinin en önemli aracı düzenli üyelik ve üyelik aidatı olmaya devam etmektedir. Çalışmamızda gözönüne alacağımız son varsayımımız, parti gelirleri içerisinde üye aidatının yeri ve önemiyle ilgilidir:
Parti içi demokrasinin bir ön koşulu olarak, parti gelirleri içerisinde üye aidatlarının anlamlı bir düzeyde bulunması gerekir.
Ülke düzeyinde örgütlenen, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) temsil edilen ve Hazine yardımından en az bir seçim dönemi boyunca yararlanmış tüm siyasi partilerin, genel merkez ve il örgütlerinin gelirleri değerlendirmeye dahil edilmiştir.
"Partilerin beyanlarına ve eldeki bilgi ve belgelere göre" yapılan Anayasa Mahkemesi denetim sonuçlarının verileriyle, ülkemizde siyasetin finansmanının gerçek tablosunu bilimsel kıstaslara göre çizmek kolay değildir. Son yıllara değin, siyasi partilerin kendi usullerine göre tuttukları ve çoğunlukla düzenli, açık ve ayrıntılı olmayan hesaplar; hem denetim sırasında, hem de burada yapmaya çalıştığımız dönemsel çözümlemelere büyük ölçüde uygun değildir.
Bu çalışma kapsamındaki önde gelen bazı partiler, uzun yıllar il hesaplarını ayrıntılı olarak beyan etmemişlerdir. Varsayımlar ve gözlemlerimiz de elimizdeki verilerin, özellikle, il örgütlerindeki finansman yapısını buzdağının görünen yüzü olarak temsil ettiğini göstermektedir. Partiden partiye değişmekle birlikte, yerel siyasetin finansmanı kurumsallıktan uzak ve kişilere bağlı olmaktan kurtulamamıştır.
Öte yandan, ülkemizde partilerin ve adayların seçim harcamaları yasal olarak düzenlenmemiş ve denetlenmemektedir. Yerel ve genel seçimlerde bazı adayların, partilerin yıllık bütçelerinin birkaç katı harcama yaptıkları basın organlarında yayınlanmıştır. Öte yandan, partilerin Anayasa Mahkemesince denetlenen hesaplarındaki seçim harcamalarına ilişkin beyanlarının gerçeği yansıttığını söylemek olanaksızdır.
Siyasetin finansmanında başlıca kaçak alanı oluşturan seçim kampanyalarının finansmanıyla ilgili somut bir değerlendirme yapmak olanağı yoktur. Tüm sınırlılıklara karşın; bu ve benzeri çalışmalar, siyasi parti mali kayıtlarının daha düzenli tutulduğu merkez örgütleri için güvenilir genellemeler yapmamıza yardımcı olabilecektir. Ayrıca, öteki varsayımlarımızla ilgili bulgularımız da bize siyasetin finansmanındaki sorun alanlarını irdelememize yardımcı olacaktır. Kuşkusuz, daha sağlıklı değerlendirmeler, siyasetin finansmanının saydam ve ulaşılabilir verileri ışığında yapılabilecektir.
Çalışmamızda partilerin genel merkez, il ve bunların toplamından oluşan toplam net gelirleri geçen yıldan devirler ve transferler hariç tutularak hesaplanmıştır. Bu nedenle, parti brüt gelirlerini dikkate alarak yaptığımız daha önceki çalışmamızda (Gençkaya, ) yer alan tablolardaki değerlere göre bazı farklılıklar bulunmaktadır.
Bir seçim döneminden daha az süreyle Hazine yardımı aldıkları için; Demokrasi Partisi (DEP), Demokrat Türkiye Partisi (DTP), Halkın Emek Partisi (HEP), Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP), Yeni Parti ve Yeni Demokrasi Hareketi (YDH), bu çalışma kapsamına alınmamıştır. Bununla birlikte; bu partilere ilişkin veriler, parti gelirleri ve Hazine yardımıyla ilgili genel değerlendirmemize dahil edilmiştir. Feshedilen MDPnin , kapatılan DEPin ve Refah Partisinin (RP) yılı hesapları Hazine yardımı dışında bulunamadığından genel ve partilerle ilgili değerlendirmemize dahil edilememiştir.
3. Devletleşen Partiler: Türkiyede Siyasi Partilerin Başlıca Gelir Kaynakları,
Kartel partilerinin Hazine yardımına bağımlılıkları açıktır. Siyasi partilerin gelirleri ile Hazine yardımı artış oranlarındaki paralellik bunu doğrulamaktadır. den bu yana Hazine yardımı alan partilerin, yardımı almalarından bir önceki yıldan başlayarak ve yardım almadıkları yıllar hariç tutularak merkez ve il örgütleri ile toplam net gelirlerindeki artış, partilere yıllar itibarıyla verilen Hazine yardımı artışıyla karşılaştırılmıştır.
Seçim yılları (, , , ve ) dışında parti toplam gelirleriyle Hazine yardımındaki artış ve azalış hemen hemen çakışmaktadır. Bir başka deyişle, kartel partilerinin denetlenen gelirlerindeki artış, büyük oranda Hazine yardımından kaynaklanmaktadır.
SPYna göre, Hazine yardımı milletvekili genel seçimlerinde üç, yerel yönetimler genel seçimlerinde iki katı oranında ödenmektedir. Seçim yıllarındaki sapmalar büyük ölçüde bundan kaynaklanmıştır. Ayrıca, ve de siyasi parti sistemimizde yaşanan yeniden yapılanmalar sonucunda, partilere verilen Hazine yardımındaki değişiklikler ile değerlendirmeye dahil edemediğimiz RPnin yılı hesapları, değişkenler arası paralel artışlarda kırılmalara neden olmuştur.
Seçimleri izleyen , , , ve yıllarında azalan Hazine yardımıyla parti gelirlerindeki paralellik olağan karşılanabilir. Çünkü, bu dönemlerde partilerin hem genel merkez, hem de yerel örgütlerine üye aidati ve bağış biçiminde para akışının azaldığı varsayılabilir.
de Hazine yardımı, partilerin merkez örgütleri ve toplam net gelirlerinin artış oranları sırasıyla , ve olmuştur. Esas olarak, bu eğilim sonrasında başlayarak te doruğa ulaşmıştır. Genel seçimlerin yapıldığı te partilerin genel merkez (), toplam net gelir () ve Hazine yardımı () artışındaki tam sayılabilecek çakışma, kartel partilerinin büyük oranda Hazine yardımına bağlı olduklarını göstermektedir.
sonrasıyla ilgili olarak dikkatimizi çeken bir başka husus şudur; Seçimi izleyen yıllarda olağan biçimde toplam parti gelirlerinde ve Hazine yardımında görülen azalışlar; düzenli seçim takvimi olmasa bile ve de tam tersine dönerek artma eğilimine girmiştir. Bunun başlıca üç nedeni bulunmaktadır: Parti sistemi ve meclis artimetiğindeki değişmeler sonucunda değerlendirmeye katılan yeni partilerin gelirleri; olası bir erken seçime hazırlıklı olmak amacıyla partilerin yaptıkları kredili alımlar ve borçlanmalar ile bazı partilerin faiz ve repo gelirlerindeki yükseliş.
Hazine Yardımı
Türkiyede, partilere Hazine yardımının uzun ve karmaşık bir öyküsü bulunmaktadır. İlk kez sayılı SPYnın maddesine uygun olarak te siyasi partilere yedi buçuk milyon liralık yardım yapılmıştır. Daha sonra e değin, Hazine yardımı siyasi manüpülasyonlara konu olmuştur.
Anayasası ve yürürlükteki SPYnın ilk şeklinde siyasi partilere Hazine yardımı bulunmamaktaydı. Yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), öncelikli olarak, 27 Haziran tarih ve sayılı yasayla SPYnın Maddesine yeni bir fıkra ekleyerek, Hazine yardımını yasallaştırmıştır. Siyasi partilere yapılacak yardımın dayandığı ilkeler, dan a değin, yedi kez değişikliğe uğramıştır.
Son değişikliklere göre, Genel Bütçe Gelirleri B cetveli toplamının binde ikisi oranında bütçeye konulan ödenek, genel seçimde ülke barajını geçen partiler arasında oy oranları esas alınarak dağıtılmaktadır. Genel seçimlerde yüzde 7den fazla oy alan, ancak TBMMnde temsil edilemeyen partiler; TBMMnde 10 ya da daha fazla temsilcisi olup, seçimlere girecek biçimde örgütlenen partiler ile örgütlenme koşulunu yerine getirmiş ve TBMMnde 10dan az, ancak en az 3 ya da daha fazla temsilcisi olan partiler de Hazine yardımından yararlanabilmektedir. (SPY Ek Madde 1/4, Geçici Madde 16 birinci ve ikinci cümle).
İncelediğimiz 15 yıllık dönemde siyasi partilere verilen Hazine yardımı miktarı yaklaşık 11,1 trilyon liradır. Aynı dönemde Hazine yardımından yararlanan partilerin toplam net gelirleri ise trilyon lira olmuştur. Bir başka deyişle parti gelirlerinin yarısına yakını (yüzde 45) Hazine yardımından sağlanmıştır. Hazine yardımının parti toplam gelirlerine oranı seçim yılları olan ve dışında birçok Batı Avrupa demokrasilerindeki ortalama değerin altındadır. Benzer bir biçimde kayıtlı seçmen başına Hazine yardımı miktarı, ve yılları dışında, bir dolar civarındaki evrensel değerlerden uzaktır. Her şeye karşın, seçimlerde alınan oy oranı ve TBMMnde temsile göre belirlenen Hazine yardımı özellikle büyük partiler için bir cankurtaran simidi olmuştur
Hazine yardımının parti toplam net gelirine oranının ortalaması incelediğimiz partiler için şöyledir: Anavatan Partisi (ANAP) % 37, Büyük Birlik Partisi (BBP) % 45, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) % 25, Demokratik Sol Parti (DSP) % 39, Doğru Yol Partisi (DYP) % 26, Halkı Parti ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (HP - SHP) % 32, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi (MÇP - MHP) % 40 ve RP % ANAPın , ve ; BBPnin ve ; DSPnin , , ve ; DYPnin ve ; HP - SHPnin - ; MÇP - MHPnin ve RPnin , ve deki parti toplam net gelirlerinin yüzde 50sinden fazlası Hazine yardımından oluşmuştur.
Bu çalışmaya dahil edilen tüm partiler için sonrasında ortaya çıkan ortak eğilim, parti gelirlerinin ortalama en az 1/3ünün Hazine yardımından oluştuğu yönündedir. Bunun tek istisnası, özellikle TBMMdeki temsil oranının azalması nedeniyle CHP olarak görülmektedir.
Kısaca, SPYdeki koşullara uyan partiler bir anlamda Hazine partisi haline gelmiştir. Aşağıda, partilerle ilgili şahsi değerlendirmelerde de Hazine yardımı genel merkez örgütlerinin başlıca gelir kaynağı olmuştur. Bu bağlamda; elde edilmesi ve hesap verilmesindeki kolaylık nedeniyle, partilerin beyan edilen gelirlerinde Hazine yardımının giderek ağırlık taşıdığı düşünülebilir.
Bağış Gelirleri
SPYnın 66ncı maddesinde 12 Ağustos tarih ve sayılı yasayla yapılan değişiklikle; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, işçi ve işveren sendikaları ile bunların üst kuruluşları, dernekler, vakıflar ve kooperatifler yasalara uygun olarak siyasi partilere maddi yardım ve bağışta bulunabilirler. Yukarıda sayılan kuruluşlar dışındaki gerçek ve tüzel kişilerin; her yıl Vergi Usül Yasası uyarınca belirlenecek yeniden değerleme oranına göre artırılmak üzere, en fazla iki milyar lira bağışta bulunabilecekleri de hükme bağlanmıştır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Anayasa (Madde 69/9) ve SPY (Madde 66/3 ve /3) siyasi partilerin yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlar veya yabancı gerçek ve tüzel kişilerden yardım ve bağış almalarını yasaklamıştır.
Partilerin kuruluş yıllarında başlıca gelir kaynağını oluşturan bağışlar; izleyen yıllarda ya azalmakta, ya da istikrarsız bir seyir izlemektedir. Merkez sağ ve merkezin sağındaki partilerde toplam bağış gelirlerinin parti toplam net gelirine oranı ortalama olarak yüzde 20yken, merkez sol partiler için bu değer yüzde 15 dolaylarındadır. İSKİ skandalının patlak verdiği den sonara tüm partilerin, ama özellikle sol partilerin bağış gelirlerinde gözle görülür bir azalma tesbit edilmektedir.
ten e değin Türkiyeyi tek parti ya da koalisyon ortağı olarak idare eden partilerin toplam bağış gelirlerinin parti toplam net gelirlerine oranlarının ortamalası şöyledir: ANAP yüzde 20, CHP yüzde 14, DSP yüzde 23, DYP yüzde 22, HP-SHP yüzde 23 ve RP yüzde Bu değerlerin, iktidar partilerine daha fazla bağış verilir savını Türkiye için yanlışladığı ortadadır.
Anayasamız (Madde 69/3), bağış sahiplerinin adlarının bağış makbuzu koçanına yazılmasını emretmektedir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi denetimleri sonucunda bağış sahiplerinin kimlikleri açıklanmamaktadır. Bağış üst sınırının bulunması özellikle büyük partilere kayıt dışı bağışları özendirici olmaktadır. Aynı zamanda, seçim dönemlerinde ve yerel örgütlerde olağan dönemlerde ayni nitelikteki bağışlarında parti gelirlerinde gösterilmemekle birlikte, önemli bir miktar oluşturduğu bilinmektedir. Çeşitli yollardan iktidar partilerine sağlanan bağışların kayıtlara geçirilmemesi de önemli bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Kısaca, seçim kampanyalarının finansmanı gibi bağışlarda siyasetin finansmanında en büyük kaçak alanları oluşturmaktadır. Denetimsiz para (soft money) tüm demokratik ülkelerde sorun olmaya devam etmektedir. Bu konuda alınacak önlemler kadar, partilerin ve parti önderlerinin etik ilkelere uygun davranışları yolsuzluklarının önlenmesinde kilit niteliğinde görünmektedir.
3. 3. Üye Aidat Gelirleri
Batı demokrasilerindeki gelişmelere karşıt olarak, Türkiyede parti üyesi yasasının hızla arttığı gözlenmektedir. Çalışma kapsamına alınan, ancak parti sicilinde üye kaydı bulunmayan BBP dışındaki yedi partinin toplam üye sayısı, sonu itibariyle, 13 milyona yaklaşmıştır. Geçen yüzyılın sonlarında, Batı Avrupa demokrasilerinde parti üyesi sayısının kayıtlı seçmen sayısına oranı yüzde 5 olarak belirlenmiştir. Elimizdeki verilere göre, Türkiyede bu oran ( yılı seçmen sayısına göre) yaklaşık yüzde 38 olarak hesaplanmıştır. Parti üyeliği, partiler için önemlerini üye aidat girişini artırma dışındaki nedenlerle - meşruiyet, iletişim, mali çıkarlar (bağış ve ihale kolaylığı), ucuz emek vb. korumayı sürdürmektedir (Scarrow, ). Türkiyedeki parti sicillerinin sağlıksızlığını göz önüne alsak ta, üye sayısıyla üye aidatı arasında olumlu bir ilişki kurmak zordur.
Hazine yardımı konusunda "devleşen" siyasi partilerimiz, parti içi demokrasinin en önemli kıstası olan üye aidatlarında "cüceleşmişlerdir." Batı demokrasilerinde olduğu gibi Türkiyede de üye aidatları düzenli olarak toplanamamaktadır. Parti örgütleriyleilgili olarak yapılmış en kapsamlı bir çalışmanın sonuçları da bunu doğrulamaktadır. Sözü edilen çalışma kapsamına alınmayan BBP dışındaki merkez sağ partilerde, üye aidatının toplanmasıyla ilgili yanıtlarla, aşağıda verdiğimiz üye aidatının parti gelirleri içindeki yüzdeleri arasında paralellik bulunmaktadır. CHP ve DSPde ise, bu gelirlerin miktarı üye aidatının genellikle toplandığını belirten yanıtları doğrulamamaktadır. DSPde üye sayısının belli nedenlerle sınırlı tutulması (Akar, ) ve CHPnin de SHP ile birleşme sürecinin getirdiği yeniden yapılanmanın buna neden olduğu düşünülmektedir.
Üye aidat gelirinin il ve parti toplam net gelirine oranları ortalama olarak merkez sağ ve merkezin sağındaki partiler için şöyledir: ANAP yüzde 2 ve 1, BBP yüzde 27 ve 14, DYP yüzde 2 ve binde 6, MÇP-MHP yüzde 11 ve 4 RP yüzde 22 ve Üye aidat gelirleri merkez sol ve merkezin solundaki partiler için de oldukça düşük düzeylerde belirlenmiştir: CHP yüzde 12 ve 4, DSP yüzde 19 ve 9, HP-SHP yüzde 19 ve 8.
Merkez sağ partiler olan ANAP ve DYPnin üye aidat gelirleri gösterge alındığında parti içi demokrasi sınavında sınıfta kaldıkları görülmektedir. Merkezin sağındaki BBP, MÇP-MHP ve RPnin yerel örgütlere verdikleri önem, parti içi demokrasinin niteliği sorgulanmadan öne çıkmaktadır. Bununla birlikte; en örgütlü parti olduğu iddia edilen MÇP-MHP yanında, en fazla üyeye sahip DYPnin ve ANAPın da e değin hiç bir yıl üye aidatı beyan etmemeleri dikkat çekicidir.
Merkez sol partilerin, il düzeyinde merkezin sağındaki BBP ve RPye oranla daha az üye aidat gelirine sahip olmaları, yukarıda açıkladığımız nedenler saklı kalmak kaydıyla, sol partilerin de yerel örgütlere önem vermeyen bir yapı içinde olduklarını göstermektedir. Kuşkusuz, gerek sağ gerekse sol partiler için ortaya çıkan bu durum, sonrası yaşanan "uzun sürmüş" yeniden yapılanma ve kartelleşmenin de sonuçladır.
Aslında bu durum, Hazine yardımı gibi düzenli ve sıkıntısız bir gelir kaynağına alışmış kartel partileri yönetimlerinin işine de gelmektedir. Sağlıksız üye kayıtları ve ekonomik zorluklar aidat toplanmasını güçleştirmektedir. Etkili üye denetiminden kurtulan parti yönetimleri tabandan kopmakta; siyaset, profesyonel kadroların eline kalmaktadır. Bunun sonucunda partinin mali gücünü elinde bulunduran merkez yönetimleri / yöneticileri, partileri tepeden inmeci yaklaşımlarla yönetmekte, kongreler ve yerel örgütlere tahakküm etmektedirler. Partiler birbirine benzemekte; seçmen istemlerinden çok, makro politikalar önem kazanmaktadır. Bununla birlikte, varlığını sürdüren yanaşmacı ilişkiler ve kayırma sistemleri özellikle makro ekonominin yönetimini oldukça zorlaştırmaktadır..
Çeşitli çıkar beklentileriyle kayırma, tayin, teşvik, kredi vb. özellikle seçim dönemlerinde yoğunlaşan üye kayıtlarına bağlı olarak, partilerin kuruluş yıllarında ve seçim dönemlerinde arttığı gözlemlenen üye aidat gelirlerini dışarıda bırakacak olursak; partilerimizin, hukuken olduğu gibi (üye yazılımlarındaki sorunlar, fesihler, görevden alınmalar vb.), mali yönden de parti içi demokrasi sınavında başarısız görünmektedirler.
4. Parti Gelirlerinin Değerlendirilmesi
Aşağıda, daha önce açıkladığımız varsayımlarımız ışığında, inceleme kapsamına aldığımız siyasi partilerin döneminde beyan edilen merkez ve il örgütleri gelirlerini, Hazine yardımı, bağışlar ve üye aidat gelirleri esas alınarak değerlendireceğiz.
Merkez - Sağ ve Merkezin Sağındaki Partiler
Anavatan Partisi
Seçim yılları ve dışında ANAPın özellikle genel merkez ve Hazine yardımı gelirlerindeki artış tam bir kesişme göstermektedir. İl gelirlerindeki farklılaşmalar toplam gelir artışlarında paralel gelişmeleri engellemiştir.
Parti genel merkez gelirleri incelendiğinde, bağış yüzde 19 ve Hazine yardımı yüzde 57 ortalamaya sahiptir. Bir başka deyişle; ANAP, genel merkez gelirleri dikkate alındığında "Hazine" partisi niteliğindedir. Hazine yardımları te genel merkez gelirlerinin yüzde 50sini oluştururken; Bu oran, arasında yüzde 60ın üzerinde seyretmiştir. te ANAP genel merkez gelirlerinin yüzde 77si Hazine yardımından sağlanmıştır. Hazine yardımının parti toplam net geliri içindeki ortalama payı da yüzde 37 olmuştur.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, partiye yapılan bağışlar; te genel merkez gelirleri içinde yüzde 62 paya sahipken, istikrarsız bir seyir izleyerek, lerin sonunda yüzde 10un altına ve dan sonra da 0a inmiştir. Bağış gelirlerinin seyri, partinin konumu (iktidar-muhalefet) yanında başka nedenlere bağlı olarak gelişmiştir. Bu nedenler arasında ANAPın Turgut Özal sonrasında siyasi yönü konusunda yaşadığı istikrarsızlık ve önderlik sorunları sayılabilir. Hangi nedenle olursa olsun, ANAPın bağış gelirleri ne bizim varsayımımızı, ne de karşı varsayımı doğrulamaktan uzaktır.
dan sonra parti hesaplarında beyan edilmeye başlayan il düzeyinde toplanan bağışların il net gelirine oranının, dönemi ortalaması yüzde 31 olmuştur. Beyan edilen dönem dikkate alındığında; bu ortalama, yüzde 50nin üzerindedir. İl örgütüne yapılan bağışlar, yüzde 62yle te en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Toplam bağış geliri parti toplam net gelirinde ortalama yüzde 20 paya sahiptir. En yüksek değerler, ve de sırasıyla yüzde 33 ve 34 olarak gerçekleşmiştir.
ten sonra beyan edilmeye başlayan il gelirlerinde üye aidatlarının payı, te yüzde 10a yükselmiştir. Üye aidatlarının il net ve toplam net gelir içindeki ortalama payları, sırasıyla yüzde 2 ve 1 olmuştur. Kayıtlı üye sayısında DYP ve RPden sonragelen ANAPın, üye aidatını ve yerel örgütü göz ardı ettiği anlaşılmaktadır.
Partinin diğer gelir kaynakları, Hazine yardımından sonra ikinci sıradadır. Bunlar arasında, "mal varlığından sağlanan gelirler" ten itibaren yüzde lik bir paya sahiptir. Piyasa ekonomisini savunan ANAPın, merkez sol partilerden bile çok düşük faiz ve repo geliri beyan etmesi de ilginçtir. Sonuç olarak, ANAP sadece genel merkez değil, parti toplam gelirleri de dikkate alındığında esas olarak "Hazine partisi" niteliğini korumaktadır.
Büyük Birlik Partisi
MÇPden ayrılan bir grup milletvekiliyle, TBMMde temsil edilmeye başladığı ten itbaren Hazine yardımı almaya başlayan BBP, "Hazine partisi" niteliğine en uygun parti olmuştur. Parti hesaplarında gözlemlenen genel eğilime uygun olarak, özellikle ten sonra, parti gelirlerinin Hazine yardımına bağımlılığı artmıştır.
Parti genel merkez gelirleri incelendiğinde; bağış gelirlerinin yüzde 6 ve Hazine yardımının da yüzde 88 ortalama paya sahip olduğu görülmektedir. Eldeki veriler, BBPnin genel merkez etkinliklerini tümüyle Hazine desteğiyle sürdürdüğünü göstermektedir.
Hazine yardımı, te genel merkez gelirlerinin yüzde 60tan fazlasını oluştururken; bu oran, arasında yüzde 90larda seyretmiştir. te genel merkez gelirlerinin yüzde 97si Hazine yardımından sağlanmıştır. Hazine yardımının parti toplam net geliri içindeki ortalama payı da yüzde 45 olmuştur.
Genel merkez bağış gelirlerinin genel merkez net gelirleri içindeki ortalama payı yüzde 6 olurken; te yüzde 37yle en yüksek orana ulaşmıştır. Öteki yıllarda önemli bir bağış geliri beyan edilmemiştir. Bağış gelirleri il düzeyinde gelirlerin ortalama yüzde 66sını oluşturmuştur. Toplam bağış gelirlerinin toplam net gelire oranının ortalaması da yüzde 35 olarak gerçekleşmiştir. Bu kategoride, BBP RPden sonra ikinci gelmektedir. e göre azalma göstermekle birlikte, bağış gelirleri toplam gelirleri içerisinde Hazine yardımının başlıca tamamlayıcısı olarak görünmektedir. Hazine yardımı ve bağışlar her yıl toplam gelirlerin yaklaşık yüzde 80ini oluşturmuştur.
İl düzeyinde bağıştan sonra ikinci gelir kaynağını oluşturan üye aidatları, istikrarlı bir seyir izleyerek il net gelirleri içerisinde ortalama yüzde 27 paya sahip olmuştur. te il gelirlerinin yüzde 30una ulaşan üye aidat gelirleri, tüm zamanlarda parti toplam net gelirinin ortalama yüzde 14ünü kapsamıştır. Böylece, BBP RPyle birlikte en yüksek üye aidat geliri ortalamasını elde etmiştir.
Kısaca, yeknesak ve istikrarlı bir mali yapıya sahip olan BBP; genel merkez gelirlerinde tam anlamıyla "Hazine Partisi" niteliği gösterirken, il düzeyindeki gelirleri esas olarak bağışlar ve üye aidatlarından oluşmuştur. Öteki partilerle karşılaştırıldığında, BBP, toplam net gelirleri itibariyle de Hazine yardımına en fazla bağımlı parti kimliğindedir.
Doğru Yol Partisi
Merkez sağın bir başka partisi olan DYP, geleneksel olarak bağış (yüzde 70) ve genel merkezde yirmi kurucu üyeden toplanan üye aidatı (yüzde 30) desteğiyle siyasi yaşamına başlamıştır. Seçim dönemlerine rastlayan , ve dışında ve özellikle den sonra, Hazine yardımındaki artışın genel merkez ve toplam gelirdeki artışla paralellik gösterdiği belirlenmiştir. Bununla birlikte, gelir artış grafiği en istikrarsız parti DYPdir.
Parti genel merkez gelirleri incelendiğinde, Hazine yardımının yüzde 46 ve bağış gelirlerinin de yüzde 40 ortalama değerlere sahip olduğu görülmektedir. Hazine yardımı te genel merkez gelirlerinin yüzde 22sini oluştururken; bu oran, arasında yüzde 60ın üzerinde seyretmiştir. te DYP genel merkez gelirlerinin yüzde 86sı Hazine yardımından sağlanmıştır. Hazine yardımının parti toplam net geliri içindeki ortalama payı da yüzde 26 olmuştur.
DYP öteki partilerden farklı olarak kuruluşundan itibaren en uzun süreyle (7 yıl) bağış gelirlerine dayanarak etkinlikte bulunan tek partidir. DYP ten başlayarak Hazine yardımı almasına karşın, döneminde bağış gelirleri ortalaması yüzde 80e yakındır. Aynı dönemde, Hazine yardımlarının ortalaması ise, yüzde 27dir.
Genel merkez bağış gelirleri genel seçimlerin yapıldığı de yüzde 22ye ve izleyen yıllarda, dışında, "0"a inmiştir. Bu bağlamda, DYP, bağışlarla ilgili varsayımımızı doğrulamaktadır. ten başlayarak il bağış gelirleri artarak, döneminde il gelirlerinin yüzde 63ünü oluşturmuştur. Bu oran, dönemi için yüzde 24 olarak gerçekleşmiştir. Toplam bağış gelirlerinin toplam net gelirler içindeki ortalama oranı yüzde 22dir.
Eldeki verilere göre, en fazla üyeye sahip olan DYPnin üye aidat gelirleri ten sonra beyan edilmeye başlanmıştır. Dört yıl (, , ve ) beyan edilen üye aidat gelirlerinin il net gelirleri içindeki oranı dönemi için yüzde 2 olurken, bu oran tüm dönem il gelirlerinin binde 8idir. Üye aidatının toplam net gelirler içindeki payı ise, binde 6 olmuştur. ANAP gibi, DYP de "aidatsız üyelik" sistemi geliştirmiş görünmektedir.
DYPnin gelir kaynaklarında sonrasında gözlemlenen çeşitleme, partinin seçimlerinde aldığı sonuçla ilişkilendirilebilir. DYP, bu seçimlerde kazandığı yüzde 19luk oyla merkez sağın ikinci büyük partisi ve ANAPa ciddi bir rakip olmuştur. Gerçekten de, bunu izleyen seçimlerinde DYP yüzde 27 ile merkez sağda birinci parti konumuna gelmiştir.
Buradan hareketle, siyasi partilerin sistemindeki konumlarının gelir yapısını etkilediğini söyleyebiliriz. Örneğin, DYPnin iktidar alternatifi olmasıyla birlikte, döneminde bağışlar, toplam gelirler içerisinde yüzde 50ye yakın bir ortalamaya sahiptir. Bununla birlikte; bağışlar, DYPnin iktidara gelmesiyle hızla eriyerek, (yüzde 5) dışında "0" olarak beyan edilmiştir. Bir başka deyişle, Türkiyede iktidar alternatifi partilerin bağış toplama potansiyeli büyüktür; ancak, iktidara gelince bu kaynak kurumaktadır. Burada akla şu soru geliyor: Parti iktidara gelince para kaynağının yönü değişmekte midir?
DYPnin genel merkez gelir kaynakları arasında vurgulanması gereken bir başka husus, den başlayarak faiz ve repo gelirlerindeki artıştır. Bu durum, yılı gelirleri incelendiğinde daha açıktır: Hazine yardımı yüzde 62 ve faiz ve repo gelirleri yüzde Bir başka deyişle, DYP merkez sağın Hazine destekli faizci ve repocusu olmuştur.
Milliyetçi Çalışma Partisi - Milliyetçi Hareket Partisi
RP ve IDPyle yaptığı seçim ittifakı sonucunda de TBMMne giren MÇP, de MHP adını almıştır. MÇP - MHPnin dönemi merkez örgüt gelirleri toplam olarak beyan edildiğinden, değerlendirme dan itibaren yapılmıştır.
Genel merkez gelirleri, Hazine yardımı almaya başladığı ye değin tümüyle bağış olarak beyan edilmiştir. Hazine yardımının süreklilik kazanması ve bağış gelirlerinin yerini almasıyla partinin gelir kalıbı özellike merkez örgütünde Hazine yardımı ağırlıklı olmuştur.
ten başlayarak genel merkez, il, toplam gelir ve Hazine yardımı artış oranları büyük paralellik göstermeye başlamıştır. döneminde, genel merkez gelirlerinin ortalama yüzde 71i Hazine yardımından sağlanmıştır. Aynı dönemde, Hazine yardımının toplam net gelirler içindeki payı ortalama yüzde 40 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu değerler, MÇP - MHPyi " Hazine partisi" olma sıralamasında BBPden sonra ikinci yapmıştır.
döneminde, genel merkez gelirlerinin ortalama yüzde 34ünü oluşturan bağış gelirleri, dan sonra hiç beyan edilmemiştir. ten başlayarak beyan edilen il bağış gelirlerinin il net gelirlerindeki ortalama payı da yüzde 72 olarak gerçekleşmiştir. Toplam bağış gelirlerinin toplam net gelire oranı, den başlayarak artmış, de yüzde 39a ve ortalama olarak ta yüzde 24 düzeyine ulaşmıştır.
te ilk beyan edildiğinde il net gelirlerinin yüzde ünü oluşturan; ancak, izleyen yıllarda yüzde yirminin altında seyreden üye aidatının, döneminde ortalama payı yüzde yirminin altında seyreden üye aidatının, döneminde ortalama payı yüzde 30dur. Bu dönemde, üye aidat gelirlerinin toplam net gelirler içindeki payı da ortalama olarak yüzde 11 düzeyindedir. Partinin kurulduğu yıl esas alındığında, bu oran yüzde 4e düşmektedir.
MÇP-MHPnin, gerek genel merkez, gerekse il örgütü gelir yapısı, bazı değişikliklerle BBPyle büyük benzerlik göstermektedir. döneminde DYPye göre daha az olmakla birlikte, hazine yardımı destekli faiz ve repo gelir kaynağına yönelen ikinci sağ partidir. teki oy artışına karşın, erken genel seçimlerine değin "ciddi" bir iktidar alternatifi olarak algılanmayan MHPnin, beyan ettiği gelir yapısı da bunu desteklemektedir.
Refah Partisi
Genel merkez, il ve toplam gelir ile Hazine yardımı artış oranları arasındaki parelel gelişmeler özellikle ten sonra belirginlik kazanmıştır. Ancak yılına ilişkin parti hesaplarının beyan edilememesi nedeniyle bu konuda daha güvenli bir değerlendirme yapmak olanaksızdır. Hazine yardımının döneminde yüzde 67 olan genel merkez gelirleri içindeki ortalama payı, den başlayarak artmış ve ve dışında yüzde 90ın üzerinde olmuştur. den başlayarak artan Hazine yardımının parti toplam gelirindeki payı, ortalama yüzde 30dur. Bu nedenle, RP, özellikle son yıllarda bir "Hazine partisi" görüntüsü vermektedir.
Öteki partilerde olduğu gibi, RPnin de kuruluş yıllarında etkinliğini bağışlarla sürdürdüğü görülmektedir. Bağışların genel merkez ve toplam net gelirlerdeki ortalama payları, sırasıyla, yüzde 48 ve 44 olarak hesaplanmıştır. Bu değerler göstermektedir ki, RP, Hazine yardımından sonra bağış kaynaklı bir gelir yapısına sahip olmuştur. Bununla birlikte, genel merkez bağış gelirleri sonrasında, dışında hemen hemen "0" çıkmıştır. "Mercümek skandalının" bu gelişmede etkisi olduğu düşünülmektedir. Her şeye karşın, RP tüm partiler içerisinde bağış gelirlerinin toplam net gelire oranı itibariyle birinci sırada yer almıştır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, ikinci en fazla kayıtlı üye sayısına sahip olan RPnin 14 yıllık gelirleri içinde, üye aidatı il net gelirinin ortalama yüzde 22si ile toplam net gelirin ortalama yüzde 14ünü oluşturmuştur.
Toplam gelirler içerisindeki oranı itibariyle, BBP partisi ile birlikte en fazla üye aidat gelirine sahip parti olmuştur. Hem il hem de genel merkez gelirlerindeki en yüksek oran, partinin kurulduğu te sırayla yüzde 39 ve 32 olarak gerçekleşmiştir. Genel merkez gelirlerinin ortalama yüzde 15ini yerel örgütüne yardım olarak gönderen RPnin, mali anlamda örgütüyle en iyi ilişkide bulunan parti olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak; öteki partileri sürekli olarak kartel partileri olarak suçlayan RPnin "Hazine partisi" niteliği yanında, il gelirleri itibariyle bağış ve üye aidatı kaynaklı bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Merkez - Sol ve Merkezin Solundaki Partiler
Cumhuriyet Halk Partisi
12 Eylül askeri müdahalesi sonucunda kapatılan CHP, de yeniden açılarak siyasi etkinliklerine başlamıştır. O tarihte SHPden ayrılan bir grup milletvekili ile TBMMnde grup kuran yeni CHP, ten başlayarak Hazine yardımından yararlanmıştır. Bilindiği gibi bu iki parti daha sonra teki kurultayda birleşme kararı almışlardır.
CHPnin de öteki partiler gibi ten başlayarak Hazine yardımına bağımlı hale geldiğini böyleyebiliriz. Yıldan yıla değişkenlik göstermekle birlikte, Hazine yardımının genel merkez gelirlerinin ortalama yüzde 40, toplam net gelirlerin de ortalama yüzde 25ine ulaştığı hesaplanmıştır.
Bağış gelirlerinin gelen merkez gelirleri içindeki payı ortalama yüzde 4tür. Daha önece de açıklandığı gibi, özellikle İSKİ skandalının etkisiyle olsa gerek, dışında partinin genel merkez gelirlerinde bağış geliri hemen hemen yok gibidir. İl bağış gelirleri, il net gelirleri içinde ortalama yüzde 37 paya sahiptir ve en yüksek değerine te yüzde 59la ulaşmıştır. Toplam net gelirler içindeki bağış gelirlerinin payı ise yüzde 14tür.
Büyük olasılıkla üye kayıtları oluşturulmadığından, CHP,nin yeniden açıldığı de üye aidat geliri beyan edilmemiştir. döneminde toplanan üye aidatlarının il net geliri içindeki ortalama payı yüzde 30un üzerinde olmuştur. Bir başka deyişle, üye aidatları, CHPnin il gelirlerinde bağışlardan sonra ikinci sırayı almaktadır. Bununla birlikte; SHPden katılımlarla birlikte, üye sayısı yönünden merkez sol partiler arasında birinci sırada yer alan CHP, üye aidatlarının toplam net gelir içindeki yüzde 4 ortalamasıyla bu partiler içinde son sırada yer almıştır.
Öte yandan, CHPnin gelirleri arasında, diğer gelir kaynakları daima önemli bir paya sahiptir. Bunlar arasında, malvarlığı ve kira gelirleri başlıca diğer gelir kaynaklarıdır. Bu kategoride, partinin gelecek yıla devreden alacak ve borçları da önemli bir yekün tutmaktadır. Örneğin , ve de devreden borçlar toplam gelirin 1/4 ila 1/5ini oluşturmaktadır. Bir başka deyişle, CHP borçla yaşayan bir parti görünümündedir.
Özetleyecek olursak; CHPnin merkez örgütü gelirleri, esas olarak hazine yardımı, faiz ve repo ile diğer gelir kaynaklarına dayanmaktadır. Bir başka deyişle, sağda DYP ve aşağıda açıklayacağımız DSP gibi, CHP de Hazine kaynaklı faiz ve repocu olmuştur. İl düzeyinde ise, bağış ve üye aidatı başlıca gelir kaynaklarıdır.
Demokratik Sol Parti
İlk kuruluş yılında toplam gelirlerinin yüzde 61i üye aidatından oluşan DSP, Hazine yardımı aldığı den başlayarak merkez solun "Hazine partisi" olmuştur. arasındaki bazı sapmalara karşın; genel merkez, il, toplam net gelir ve Hazine yardımı artış oranlarındaki paralellik, özellikle, den başlayarak belirginlik kazanmıştır. Bir başka deyişle, "Hazine yardımı sendromu" DSP için de geçerlidir. Hazine yardımının arttığı yıllarda, diğer kategorilerdeki gelirlerin hızla azaldığı belirlenmiştir.
Esas olarak, Hazine yardımı (yüzde 48), (yüzde 40) dışında yüzde 50 ve üzerinden seyretmiştir. de genel merkez gelirlerinin yüzde 83ü ve toplam gelirin yüzde 57si Hazine yardımından sağlanmıştır. Genel merkez gelirlerinin ortalama yüzde 62si ve toplam gelirin ortalama yüzde 39u Hazine yardımı kaynaklıdır. İncelediğimiz partiler içerisinde DSP, BBP ve MÇP-MHPden sonra Hazine yardımına bağımlılıkta üçüncü partidir. DSPnin Hazine yardımı almadığı ve yıllarını dışarda tutacak olursak, Hazine yardımının parti toplam gelirlerindeki oranı yüzde 50nin üzerine çıkmaktadır.
Genel merkez ve toplam bağış gelirlerinin genel merkez ve toplam net gelir içindeki payları; , , ve yılları dışında, çok önemsiz miktarlardır. da genel merkez gelirlerinin yüzde 97sini oluşturan bağışların, genel merkez gelirleri içindeki ortalama payı yüzde 12dir. Yine da il gelirlerinin yüzde 60ını oluşturan il düzeyinde toplanan bağışların il net geliri içindeki ortalama payı yüzde 45 olmuştur. Bir başka deyişle, DSP il düzeyinde bağışlarla varlığını sürdürmüştür.
Toplam bağışların toplam parti net gelirlerindeki seyri özellikle den sonra azalmakla birliklte tüm zamanlarda ortalama yüzde 23lük bir paya sahip olmuştur. RP, BBP ve MÇP-MHPden sonra bağış gelirlerinin toplam gelire oranı en yüksek parti DSPdir.
İl düzeyinde toplanan üye aidatları, il net geliri içinde en yüksek düzeyine yüzde 49la te ulaşmıştır. dışında (yüzde 28) hızla azalmakla birlikte; istikrarlı bir seyir izleyerek il net gelirlerinin ortalama yüzde 19unu oluşturmuştur. Buna karışlık, üye aidat gelirlerinin toplam net gelirler içerisindeki ortalama oranı yüzde 9dur. Parti örgütünde üyeliğin sınırlı tutulması ve demokratik olmayan uygulama söylentilerine karşın, DSP, üye aidat gelirleri sıralamasında RP ve BBPden sonra üçüncü sırayı almaktadır. Öte yandan, DSP, RP ve HP-SHPden sonra genel merkezden yerel örgütüne en fazla yardım (ortalama yüzde 10) gönderen üçüncü partidir.
DSPdeki kartelleşme eğilimleri, son yıllarda gelir yapısıyla bütünlük oluşturmaktadır. Merkeziyetçi yönetim eğilimleri, merkeziyetçi mali yapılanmayla güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Bunun en somut örneği, gelir kaynaklarında merkezin etkisini artıracak araçların giderek önem kazanmasıdır.
Eldeki verilere göre, faiz ve repo gelirleri özellikle ten sonra ivme kazanarak, de parti gelirleri içerisindeki birinci sıraya (yüzde 49) yükselmiştir. Özellikle, ve rakamları gösterilmiştir ki, DSP, sadece Hazine destekli faiz ve repocu olmakla kalmamış, tasarruflu davranarak faiz ve repo gelirlerini ana para haline getirebilmiştir. Kısaca, DSP, aynı zamanda iyi bir "yatırımcı parti" kimliğinde gözükmektedir.
Halkçı Parti - Sosyal Demokrat Halkçı Parti
genel seçimlerinde ikinci büyük parti olan HP; 2 Kasım te adını SHP olarak değiştirdikten bir gün sonra, SODEPle birleşmiştir. te de SHP, CHPyle, birleşme kararı almıştır. te kurulduğunda üye aidatı (yüzde 82) ve bağışlardan (yüzde 15) oluşan başlıca gelir kaynakları, Hazine yardımının alındığı ten itibaren farklılaşmalar göstermiştir.
Genel merkez, il, toplam net gelir ve Hazine yardımı artışı arasındaki ilişkide, HP-SHP sürekliliği genel bulgumuzla büyük bir benzerlik göstermektedir. den başlayarak Hazine yardımlarındaki artış, parti gelirlerinin temel itici gücü olmuştur.
Genel merkez gelirleri içindeki ortalama değeri yüzde 52 olan Hazine yardımı, toplam net gelirler içinde de yüzde 32lik bir ortalama değere sahiptir. Partinin Hazine yardımına bağımlılığı den sonra hızlanarak, te genel merkez ve toplam net gelirin yüzde 60tan fazlası bu kaynaktan sağlanmıştır. Bu veriler ışığında, HP-SHP sürekliliğini de "Hazine partisi" olarak tanımlayabiliriz.
İnişli çıkışlı bir grafik izleyen genel merkez ve toplam bağış gelirleri özellikle den sonra nızla azalmıştır. Kuşkusuz, bunda İSKİ skandalının büyük etkisi olduğunu söyleyebiliriz. En yüksek düzeyine (yüzde 30) de ulaşan genel merkez bağış gelirleri, genel merkez gelirleri içerisinde ortalama yüzde 11lik bir paya sahiptir. İl düzeyindeki bağışlar ilk yıllara göre azalmakla birlikte; toplam il gelirleri içerisinde ortalama yüzde 40lık payla, birinci gelir kaynağını oluşturmaktadır. Bağış gelirlerinin toplam net gelir içindeki payı ise, DSPyle benzerlik göstererek ortalama yüzde 23tür.
Üye aidat gelirlerinin il net gelirlerine oranı ortalama yüzde 19dur. Genellikle, yüzde 10 düzeyinde seyreden üye aidatlarının, toplam gelir içerisindeki ortalama payı da yüzde 8 olmuştur. te özel aidat ve parti faaliyet gelirleri içerisinde toplam olarak verilen üye aidat miktarı tüm partiler içinde rekor düzeye ulaşmıştır (yüzde 61). Öte yandan, HP-SHP, RPden sonra genel merkez gelirlerinde parti örgütüne en fazla (ortalama yüzde 11) yardım gönderen ikinci partidir.
HPnin SHP adını almasından sonra önem kazanan diğer gelirler içerisinde başlıca kaynaklar, varlık gelirleriyle borçlanma ve kredili alımlardır. Tıpkı CHP gibi, HP-SHPnin de etkinliklerini borçla sürdürdüğü görülmektedir.
Esas olarak "Hazine partisi" niteliğindeki HP-SHP, öteki merkez sol partiler gibi düzenli faiz ve repo gelirlerine sahiptir. da Hazine yardımının (yüzde 15) yaklaşık iki katı tutarında gerçekleşen faiz ve repo gelirleri, Hazine kaynaklı tasarrufu değerlendirme becerisini göstermektedir.
5 Genel Değerlendirme ve Sonuç
Türkiyede siyasi partilerin mali yapılarıyla ilgili bilgileri, sadece Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan siyasi parti mali denetim kararlarından öğrenmek olanaklıdır. Ancak, bu kararlar, "siyasi partilerin beyanları ve eldeki bilgi ve belgelere göre" alınmaktadır.
Parti hesaplarının büyük bir bölümü sistematikten uzaktır. SPY (Madde 73) hem bilanço esası, hem de gelir gider cetvelleri tutulmasını öngörmüştür. Partilerin bu konuda izleyecekleri yol, kendi iç düzenlemelerine bırakılmıştır. Özellikle yerel örgütlerdeki kayıtlar sorun yaratmaktadır. Buna bağlı olarak, mali denetim sonuçlarının yayınlanması uzamakta ve çoğu kez yüzeysel kalmaktadır. Ayrıca, parti gelir ve giderlerinle usulsüzlük yaygındır. Bu konuda ayrıntılı veriler, yakında yayınlanacak bir başka çalışmamızda kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.
Bu sınırlılıklar içerisinde yapmış olduğumuz incelemenin başlıca bulguları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Birinci varsayımımıza uygun olarak; TBMMnde temsil edilen büyük partilerin hepsi, gelirlerinin artan bir bölümünü Hazine yardımından sağlamaktadır. "Hazine yardımı sendromu" olarak tanımladığımız bu olgu sonucunda, beyan edilen öteki gelir kaynaklarının toplam parti gelirindeki değerleri oransal olarak azalmaktadır.
Bağış gelirleri, genel olarak, partilerin ilk kuruluş yıllarında ve iktidara gelmeden önce önem taşımaktadır. İzleyen yıllarda ve özellikle iktidar dönemlerinde bağış gelirleri yok denecek kadar azdır. Böylece, iktidar partilerinin daha kolay bağış toplayacağı yolundaki varsayımımız doğrulanmamıştır. Bu durumda; iktidara gelmeden önce bağış toplayabilen partilerin, iktidara gelince kontrol ettikleri kaynakları bağış sahiplerine yönlendirip yönlendirmediği sorusu akla gelmektedir. Bir başka deyişle, partiler iktidara geldikten sonra para akışının yönü değişmekte midir? Özellikle, ihale ve teşvik süreçlerinde sürekli gündemde olan "rüşvet" söylentiyeriyle birlikte, bu varsayımımızın sınanması gerekmektedir.
Üye aidatları hemen hemen tüm partilerde "cüceleşerek", faiz ve repo gelirlerinin ardından beşinci sırada yer almaktadır. Hazine yardımının artışına karşıt olarak, üye aidatının azalması, partilerin tabandan kopuşunu; demokratik olmayan ve merkeziyetçi parti yönetimleri ile kartelleşme eğilimleri varsayımını desteklemektedir. Siyasi partilerde üyeliğin işlevinin yeniden sorgulanması ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması düşünülmelidir. Öte yandan, bir önceki sonucumuzla bağlantılı olarak, illerde izlenmesi zor olan üye aidatı yerine bağış toplandığını çıkarsayabiliriz.
Bu çalışmamızda, niceliksel çözümlemesini yapmadığımız, partilerin gelir kaynaklarıyla ilgili öteki saptamalarımız şunlardır:
Özellikle merkez sol ve sağ partilerin büyük bir bölümünde CHP, DSP, DYP, HP-SHP ve MÇP-MHP- istikrarlı bir tasarruf eğilimi saptanmıştır. Hazine yardımının da etkisiyle, birikimler banka mevduatında faiz ve repo olarak değerlendirilmekte ve parti örgütü mali yönden güçlendirilmektedir. Buna karşılık, serbest piyasa ekonomisini savunan ANAPın faiz ve repo geliri beyan etmeyişi şaşırtıcı olmuştur.
Partilerin rozet, bayrak ve flama gibi tanıtım malzemeleri satışlarından elde ettikleri gelirler son sırada yer almaktadır.
Başlıca varlık gelirleri, kira ve nakit devrinden oluşan diğer gelirler kategorisi; tüm partiler için iskitrarlı bir seyir izleyerek, Hazine yardımı ve bağışlardan sonra üçüncü en fazla gelir sağlayan kanağı oluşturmaktadır.
Yukarıdaki bulgular ışığında incelediğimiz partileri toplam gelirlerinin ortalama değerlerini göz önüne alınarak aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz.
Hazine yardımı partisi: BBP
Hazine yardımı ve bağış partisi: RP
Hazine yardımı ve diğer gelir partisi: CHP
Hazine yardımı, bağış ve diğer gelir partileri: ANAP, DSP, DYP, HP-SHP ve MÇP-MHP
Kısaca, sistemdeki partiler mali anlamda büyük oranda Hazine yardımına ve dolayısıyla devlete bağımlı hale gelmişlerdir. Bunun sonucunda, siyasi partiler sisteminde ortaya çıkan gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz.
Siyaset, Michelsin ( / ) "oligarşinin tunç yasası"nı anımsatan bir biçimde; genel merkezlerdeki parti bürokrasisinin yönetiminde, profesyonel kamuoyu araştırma ve tanıtım uzmanlarınca yönlendirilmeye başlanmıştır.
Parti tabanı kavramı hızla yok olmaktadır ve parti önderleri kendileriyle uyumlu olmayan yerel örgütleri kolaylıkla görevden alabilmektedir.
Mali ve idari yönden etkisiz üyelik kurumunun tabanda denetimi de olmayınca, parti merkez yönetimi seçmen istemlerinden çok, merkezde üretilen politikaların pazarlanmasıyla uğraşmaktadır.
Mali yönden güçlü parti genel merkezleri, "parti disiplini" adı altında merkeziyetçi eğilimlerini artırmaktadır.
Sistemin kartelleşmesini teşvik eden Hazine yardımına bağımlılık, parti sisteminde statükoyu korumaktadır. SPYye göre, Hazine yardımında esas olarak büyük partiler yararlanmaktadır. Sisteme yeni partilerin girmesi oldukça zor ve özel koşullara bağlıdır. döneminde Hazine yardımından yararlanan küçük partiler DEP, DTP, HEP, IDP, Yeni Parti ve YDH aslında büyük partilerden ayrılan milletvekillerince oluşturulmuştur. Hazine yardımı almadığı de RP-MÇP ittifakıyla Meclise giren IDP dahil, bu partiler, ya Anayasa Mahkemesince kapatılmış, ya kendilerini feshetmiş ya da izleyen ilk seçimde silinip gitmişlerdir. Sisteme sonradan giren DYP, CHP ve MÇP-MHPyse; merkezci ve kartel anlayışları da içinde barındıran, öncesi mirasa bağlı olarak sistemde varlıklarını sürdürmektedirler.
Seçmen tercihlerindeki yüksek oynaklık, birçok partiye iktidar alternatifi olma şansı verebilmektedir. Askeri müdahalelerin etkisi ve siyasi partilerin sivil toplum örgütleriyle yeterince bütünleşmemesi yanında, partilerin bol vaade dayalı her kesimden oy almaya yönelik (catch-all) stratejileri de seçmen tercihlerini etkilemektedir. Seçmen, Anayasal ve yasal çerçevinin yeknesaklaştırdığı siyasi partiler arasından ehven-i şeri seçmektedir.
Seçmen tercihlerinde "merkezkaç eğilimlerin" artmasına karşın, bu tür partiler - RP ve MHP- kısa sürede merkezci bir niteliğe bürünmektedirler. Bir başka anlatımla, parti sisteminin oturmamışlığı ve seçmenin tatminsizliği ortamında bazı "denenmemiş" partilerin slogan zenginliği seçmenin merkezkaç eğilimlerini cezbetmektedir.
Parti sisteminin bölünmüşlüğü önlemek amacıyla uygulanan yüksek barajlı dHondt seçim sistemi, merkezkaç eğilimlerce desteklenen partiler lehine daha gayri adil sonuçlara yol açmaktadır. Bu partiler aldıkları oydan daha fazla oranda temsil edilebilmektedir. Böylece, hükümet olma şansları artmakta ve kartelle bütünleşme sürecine girmektedirler. Kısaca, hem seçmen tercihlerindeki oynaklık, hem de parti sisteminin bölünmüşlüğü sürmektedir. Aslında bu partilerden MÇP-MHP, hükümette olmasa bile devlet örgütünde uzun yıllar iktidar ortağı olarak gizli - açık merkezci bir yaklaşıma sahip olmuştur. RP ise, uzun direnişine karşın 28 Şubat süreciyle merkezci eğilimlerle uzlaşma yapmak zorunda kalmıştır.
Bir yandan Hazine yardımı alma olanağı, öte yandan, belki daha önemli olarak merkezde iktidarı paylaşarak yanaşmacı çıkar ilişkilerinden yararlanmak isteği, partileri merkezci kılmaktadır. Bunun sonucunda, partinin sistemdeki konumu gelir yapısını da etkilemektedir. Seçmen tercihleriyle siyasi partilerin stratejilerindeki bu özellikler, Türk siyasi parti sisteminde kilitlenmeye neden olmaktadır. Değişmeyen kadrolar, her seçmene yönelik politikalar ve kartelleşme eğilimleri bu yapının temel özellikleridir.
Siyasi parti sistemiyle ilgili bu değerlendirmemizden sonra, partelerin gelir kaynaklarıyla ilgili birkaç noktaya daha işaret etmek istiyoruz. Siyasetin pahalılandığı bir ortamda, "siyasi partelerin beyanları ve eldeki bilgi ve belgelere göre" yapılan siyasi parti mali denetimindeki verilerin gerçeği ne kadar yansıttığı sorgulanabilir. Son yıllarda, bazı partilerin yurtiçi ve yurtdışı yasal olmayan gelir kaynaklarıyla ilgili ortaya çıkan iddialar ve saptamaların kapsamını genişletmek olanaklıdır. Siyaset-iş dünyası ve özellikle, siyaset-medya ilişkilerindeki yakınlaşma ve çıkar ilişkileri, Türkiyede siyasetin finansmanıyla ilgili engin bir araştırma konusu oluşturmaktadır.
Partilerin genel merkez ve yerel örgütlerinde yaygın bir biçimde ayni nitelikte kaynakların kullanıldığı bilinmektedir. Bu tür gelirler parti hesaplarında görünmemektedir. Dolayısıyla, özellikle büyük partiler için tahminen beyan edilenin en az katı kadar beyan edilmeyen parti gelirleri mevcuttur.
Seçim kampanyalarında partilere ve adaylara sağlanan miktarı ve kaynağı beyan edilmeyen bağışları da hesaba katacak oluşsak, siyasetin finansmanının kapsamı öngörü sınırlarını zorlamaktadır. Bu bağlamda, ANAPın hesaplarında gösterilen ve SPYnin 66ncı maddesine aykırı biçimmde parti genel başkanına bedelsiz olarak uçak tahsis edilmesi ile eski DYP milletvekili ve bakan Köksal Toptanın Ağustos de açıkladığı bir hayali ihracatçıdan aldığı 15 milyarliralik bağış "devede kulak" kalmaktadır. Bununla birlikte, dünyada olduğu gibi Türkiyede de siyasetin finansmanında bağışlar en önemli kaçak noktası olarak görünmektedir.
Doğrudan parti gelirlerine etkisi olmasa da, partinin araç olarak kullanıldığı devlet ihalelerindeki komisyonlar ve rüşvet söylentileri de "ciddi" araştırma gerektirmektedir. Rüşveti siyasetin ayrılmaz bir parçası haline getiren bazı siyasetçilerinin son yaşanan Kohl sıkandalından almaları gereken çok ders bulunmaktadır.
Mevcudu varsa "siyasi etik" ve gerçekten isteniyorsa "saydamlık" gereği siyasette dönen paranın cesurca açıklanması demokratikleşme için son derece önemlidir. Yaptığımız bu çalışma, buz dağının görünen yüzeyini yansıtmaktadır. Ferçek bilgiler, "dürüst siyaset anlayışının" erdemine sığınan derin sularda bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
Atilla Akar, Öteki DSP, Ecevitlerin Gayri Resmi Öyküsü, İstanbul, Metis Yayınları,
Herbert E. Alexander (derl.), Comparative Political Finance in the s, Cabridge: CUP,
Peter Burnell ve Alan Ware (derl.). Funding democratization, MAnchester ve New York: Manchester University Press,
Ali Çarkoğlu, "The Turkish Party System in Transition: Party Performance and Agenda Transformation", Political Studies, 46 ():
Tarhan Erdem ve Mehmet Kabasakal, "Türkiyede Yeni bir Parti Sistemine Doğru: Siyasi Partiler Kanunu, Parti Örgütleri ve Parti İçi Demokrasiden Beklentiler," Ali Çarkoğlu, Tarkan Erdem, Mehmet Kabasakal ve Ömer Faruk Gençkaya, Siyasi Partilerde Reform, İstanbul: Tesev, ,
Ömer Faruk Gençkaya, "Siyasi Partiler ve Adaylara DEvlet Desteği, Bağışlar ve Seçim Giderlerinin Sınırlandırılması", Ali Carkoğlu vd., Siyasi ,
Ersin Kalaycıoğlu, "Turkish Democracy: Patronage versus Governance," Turkish Studies, 1 (): 54 - 70
"The Shaping of Party Preferences in Turkey: Coping with the Post-Cold War Era," New Perspectives on Turkey, Spring ,
RichardS. Katz ve Deter Mair, "Changing Modells of Party Organization and Party
Democracy: the Emergence of the Cartel Party", Party Politics, 1 (January ): 5 - 28
"The membership of political parties in European democracies, , European Journal of Political Research, 22 () :
Robert Michels, Political Parties: A Sociological Study of the Oligarchical Tendencies of Modern Democracy, New York: The Free Press, /
Susan Scarrow, Parties and Their Members: Organizing for Victory ih Britain and Germany, New York ve Oxfort: Oxfort University Press,
Herbert Kitschelt, "Citizens, politicians, and party-cartelization: Political representation and state failure in post-industrial democracies", European Journal of Political Research, 37 ():
Ergun Özbudun, Contemporary Turkish Politics, Challenges to Democratic Consuldation, Boulder, London: Lynne, Dienner Publishers,
T.C. Resmi Gazete, "Anayasa Mahkemesi Kararları-Siyasi Parti Mali Denetimi," (çeşitli)
Nahit Yüksel, Türkiyede Siyasi Partilere Devlet Yardımı, Yüksek Lisans Tezi, AÜSBE,
ANKARA - Barış Gündoğan
CHP'de üyelik işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla "online üyelik" sistemi devreye kondu.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, partinin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Genel Başkan Yardımcılığı'nın (BİTEM) uzun zamandır üzerinde çalıştığı sistem, hayata geçirildi.
CHP Olağanüstü Kurultayı'nda parti tüzüğüne de konulan "online üyelik sistemi", bir kaç dakika içerisinde üyelik işleminin yapılmasını sağlıyor.
Sistem, CHP üyelik başvurularını ve başvuru takibini internet üzerinden yaparak sürecin kısa zamanda ve kolayca tamamlanabilmesine olanak veriyor.
"seafoodplus.info" adresinden ulaşılan sistemde Siyasi Partiler Kanunu'ndaki hükümler de hatırlatılıyor.
Buna göre, 18 yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşının siyasi parti üyesi olabileceği ancak bir partinin birden fazla teşkilat birimine üye kaydolunamayacağı vurgulanıyor.
Başvuruda belgedeki "kişisel bilgiler", "parti bilgileri" ve diğer başvuru bölümlerinin eksiksiz doldurulması, üye olmak isteyenlerin geçerli bir adres ve kimlik numarasına da sahip olması gerekiyor.
Üyelik aidatı
Partiye üye olanların 1 ila 10 lira arasındaki aylık ödeme miktarı olan aidatlarını da yatırmaları isteniyor. Üyelik aidat ödemesi ise cep telefonu ile "Mobil Aidat Sistemi" veya kredi kartı ile yapılabiliyor.
Bu işlemlerin tamamlanmasının ardından kullanıcı, sistemin verilen bilgileri kontrol ederek açtığı formu doldurması gerekiyor. Başvuru formuna fotoğraf da ekleniyor. Formda kişinin üyeliğini takip edeceği bir başvuru numarası veriliyor. Kişi başvurusunu bu numara ile takip ediyor.
Sahte başvuruya kanuni işlem
Başvuru adımlarının tamamı CHP Bilgi ve İletişim Teknolojileri Merkezi (BİTEM) tarafından kayıt altına alınırken, sahte başvuru yapanlar ve yanıltıcı bilgi verenler hakkında ise kanuni işlem uygulanacağı belirtiliyor.
Sistemin ana teması ise "Sadece 5 dakikanızı ayırarak CHP'ye üye olun, iktidara birlikte yürüyelim" olarak belirlendi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.CHP
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Genel Sekreterlik Faaliyet Raporlarına göre, CHP'nin parti kütüğüne kayıtlı 1 milyon bin asıl üyesi bulunuyor. Partinin, tüm üye sayısının yüzde 33,2'sine denk gelen bin kadın üyesi, doğumlu ve daha küçük bin genç üyesi bulunuyor.
İl bazında ise partiye kayıtlı en fazla üye binle İstanbul'da. Bunu binle İzmir, 83 bin ile Ankara, 46 binle Adana, 45 bin ile Antalya takip ediyor. CHP'nin en az üyesinin bulunduğu iki il ile Bayburt ve ile Siirt.
5 binden fazla işlem devam ediyor
CHP'nin "seafoodplus.info" adresinden 8 Temmuz 'te hizmete açtığı "CHP online üyelik sistemi" de partililerden ilgi görüyor.
"Genel Merkez Üye Yazım Birimi" tarafından alınan üyelik başvurularında, uygunluk kriterleri değerlendiriliyor. Değerlendirme sürecindeki başvurular, Yargıtay kontrolü, varsa CHP geçmişi, mobil aidat ödeme uygunluk durumu, sisteme girilen kişisel bilgilerin doğruluğu, eklenen fotoğrafın uygunluğu ve herhangi bir siyasi partiye üye olmaya uygunluk durumları açısından kontrolden geçiriliyor.
Buna göre internetten üyelik uygulaması kapsamında bugüne kadar 53 bin kişi üye yapılırken, 5 bin kişinin işlemleri ise devam ediyor.