ciguli limonata / Ciguli | SinemaTürk

Ciguli Limonata

ciguli limonata

Taa uzak yollardan

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Ali Atay’ın ilk yönetmenlik hamlesi ‘Limonata’, İstanbul’da başlayıp Makedonya’ya kadar uzanan bir zıt kardeşler hikâyesi. Serkan Keskin-Ertan Saban ikilisinin sürüklediği filmin özellikle ilk bölümündeki sahneler çok komik.

Haberin Devamı

En iyi yapımlarından biri Şerif Gören-Yılmaz Güney imzalı ‘Yol’ olmasına rağmen (!) sinemamız genel olarak yollara pek düşmez. Bu bakımdan oyuncu Ali Atay’ın ilk yönetmenlik çalışması ‘Limonata’, en azından konusu itibariyle farklı bir çabayı barındırıyor.

Önce kısaca konu diyelim: Yer Makedonya, Manastır Eski TIR şoförü Suat, ölüm döşeğindeyken oğlu Sakip’ten, yıllar önce İstanbul’da imam nikâhıyla evlendiği bir kadından olan oğlu Selim’i bulup yanına getirmesini istiyor. Sakip de babasının bu son isteğini gerçekleştirmek üzere emektar arabasıyla yollara düşüyor ve km. kat ettikten sonra koca şehirde adeta iğneyle kuyu kazıyor. Ama asıl dert bir şekilde
Selim’i bulduğunda başlıyor

Senaryosunu Ali Atay’ın başrol oyuncularından Ertan Saban’la birlikte kaleme aldığı ‘Limonata’, deyim yerindeyse fişek gibi başlıyor. Sakip’in babasının arkadaşı Ali Rıza üzerinden şehirdeki camilerdeki arayışı, peşi sıra Selim’i bulduktan sonra adeta hayatına ‘çöreklenmesi’ bölümlerinde metrekareye düşen kahkaha sayısı o kadar yüksek ki Bu arada anneyle babanın ‘Telefon sahnesi’ de çok iyi. Böylesi bir tabloda da özellikle son dönemde karşımıza çıkan yerli komedi filmlerindeki sefalet göz önüne alınırsa ‘Limonata’ sanki ulaşılması zor bir yerde duruyor.

CİGULİ’YE SAYGILARIMIZLA

Haberin Devamı

Taa uzak yollardan
(Beş üzerinden üç yıldız)


Film aslında üç katman ya da üç bölüm gibi: İstanbul, yolculuk ve Makedonya Öykünün genel tonu ise komediden hüzne çalıyor. Lakin bu diziliş, sahada söyle bir probleme neden oluyor: Başlarda art arda gelen sıkı esprilerden sonra hikâye hafiften hüzne göz kırpınca tempo düşmüş hissi yaratıyor

Oyunculuklara gelince: Serkan Keskin kıymetine daha öncelerden vâkıf olduğumuz bir yetenek. Ertan Saban’ı ise daha çok dizilerden ve ‘Başka Semtin Çocukları’ndaki ‘Psikopat Gürdal’ rolünden hatırlıyoruz. ‘Limonota’ özellikle Saban’daki cevheri daha fazla ortaya çıkaran bir proje olmuş. Ayrıca Keskin’le birlikte son derece verimli bir ikili olmuşlar Ya da şöyle söyleyelim: ‘Yol filmleri’ formatının aradığı ‘zıt kişilikler’ bu ikilide fazlasıyla var.
Öykünün Bulgaristan üzerinden ‘rahmetli’ Ciguli’ye (Angel Jordanov Kapsov) uğraması da sanki özel bir veda olmuş gibi.
Sonuç? ‘Limonata’nın bir ilk film olduğu da düşünülürse Ali Atay açısından yönetmenlik uğraşı adına gayet başarılı bir giriş olmuş.

Haberin Devamı

Son bir not, ki bu notu filmi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim: Peki filmin ismi niçin ‘Limonata’? Buna ilişkin öyküde tek bir ipucu var: Makedonya bölümünde Manastır sokaklarında ‘Blood is not lemonade’ (‘Kan, limonata değildir’) diye bir duvar yazısı görüyoruz. Sanırım bu Balkanlar’ın yakın geçmişinde yaşanmış onca acılı günlere, kayıp canlara bir gönderme.

LİMONATA
Yönetmen: Ali Akay
Oyuncular: Ertan Saban, Serkan Keskin, Funda Eryiğit, Luran Ahmeti, Ciguli
Türkiye yapımı

#Ali Akay#Ciguli

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Ölmeden Önceki Son Rolü İle Sinemalarda

Sevimli bir koala olan Mannu’nun, sahibi William ile birlikte çıktığı macera dolu serüveni anlatan TRT ortak yapımı “Mannu Çanakkale’de” filminin galası İstanbul’da gerçekleşti.

Sevimli bir koala olan Mannunun, sahibi William ile birlikte Avustralyadan Çanakkaleye uzanan macera dolu eğlenceli serüvenini konu alan animasyon filmin galası İstanbul’da gerçekleşti. Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen galaya Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, TRT Yönetimi, filmin genel yönetmeni Nurullah Yenihan, Yapımcı Kemal Bilal Aydın ve çok sayıda davetli katıldı.

“Çanakkale Zaferi’nin TRT aracılığıyla gelecek nesillere aktarılması önemli”

Galaya konuk olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, basın mensuplarına yaptığı açıklamada Türkiye&#;de film sektörünün ve animasyon prodüksiyonlarının ciddi aşamalar kaydettiğini söyledi. Ersoy, TRT ortak yapımı &#;Mannu Çanakkale&#;de&#; filminin fragmanlarından yola çıkarak prodüksiyon kalitesini beğendiğini, Türk film ve animasyon sektörünün gelmiş olduğu noktanın memnuniyet verdiğini belirtti.

Çanakkale Zaferi’nin birliktelik ruhunun çocuklara aşılanması, gelecek nesillere aktarılması açısından bu filmin çok anlamlı ve önemli olduğunu söyleyen Ersoy, “Tabi bunun TRT ve sinema üzerinden gelecek nesillere, gelecek toplumlara yayılması ayrıca anlamlı. Biz bakanlık olarak bu çalışmalara verdiğimiz desteğe arttırarak devam edeceğiz. Bu filmin farklı özellikleri var. Bir çocuklarımıza küçük yaştan çizgi film vasıtasıyla tarihimizi geçmişimizi öğretmek. Ayrıca bu bölgelerimizi tanımalarını sağlamak çok anlamlı ve önemli.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet’in yılına özel anlamlı bir animasyon

TRT ortak yapımı &#;Mannu Çanakkale&#;de&#; filmi, sevimli bir koala olan Mannu&#;nun, sahibi William ile birlikte Avustralya&#;dan Çanakkale&#;ye uzanan macera dolu eğlenceli serüvenini konu alıyor.

Cumhuriyet&#;in yılında &#;Çanakkale Zaferi&#;ni farklı ve anlamlı bir dille izleyiciye aktaran yapım, TRT Çocukun uzman psikologları, çocuk gelişim uzmanları ve içerik editörlerinin de katkılarıyla üç boyutlu animasyon türünde hazırlandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı&#;nın da desteklediği, TRT ortak yapımı “Mannu Çanakkale’de” 14 Nisan’da tüm Türkiye’de sinemalarda izleyiciyle buluşacak.

Okumaya Devam Et

Limonata

BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ

Allah, futbol ve eroin üzerine bir film çekmek istiyorum demişti Onur Ünlü. Limonata başlar başlamaz bu cümle geldi aklıma, zira Ali Atay filmde en azından bu iki temayı kullanmıştı; futbol ve ezan. Leyla ile Mecnun’un Mecnun’u olarak çok sevilen bir karakteri canlandıran, ardından yine Onur Ünlü imzalı film ve dizilerde boy gösteren Ali Atay, yönetmenliğine imza attığı Limonata’da da Onur Ünlü ekolünden geldiğini kanıtlar nitelikte bir filmle çıkıyor karşımıza, ancak bu kez filmin yalnızca kamera arkasında. Aynı zamanda geçtiğimiz haftalarda yeni başlayan ve başrolü Ertan Saban ile paylaştığı dizisi Mutlu Ol Yeter ile de birden fazla ortak noktası var filmin aslında.

Limonata, ölüm döşeğindeki babasının isteği üzerine, ailenin şimdiye kadar haberinin olmadığı kardeşini bulmaya Makedonya’dan Türkiye’ye gelen Sakip ve babasının son isteğini yerine getirmek için kendisi ile Makedonya’ya gitmesine ikna etmeye çalıştığı kardeşi Selim’in hikayesini anlatıyor. Sakip karakterini canlandıran Ertan Saban, kendisi de Üsküp doğumlu Makedon Türk’ü olduğundan bu karakter için biçilmiş kaftan. Zaten filmin senaryosuna da Ali Atay ile birlikte imza atmış. Oldukça başarılı yaratılmış karakterler eşliğinde bir yol filmine göz kırpan Limonata, Ali Atay’ın babasına ve Ertan Saban’ın genç yaşta kanserden kaybettiği eşi İnci’ye adanmış. Bu arada Ertan Saban ile ilgili bir detayı yazmadan geçemeyeceğim. Oyuncu eşini kaybettikten sonra alyansını hiç çıkarmamış ve o günden bu yana yer aldığı tüm projelerde, karakteri çıkarmasını gerektirse bile yüzükle oynamış. Tabii Limonata’da da bu durum değişmemiş. Filmin bir diğer ayrıntısı ise geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Ciguli’nin de konuk oyuncu olarak yer alması. Limonata’nın biraz sancılı olan tamamlanma süreci uzadığından, Ciguli’yi son kez karşımızda görmek hoş bir sürpriz oldu.

Gelelim filmin detaylarına. Limonata, bir kısmı Makedonya’da bir kısmı İstanbul’da çekilmiş sinir bozucu derecede komik sahnelerle bezeli bir film. Ama tam da bu kadrodan çıkmasını beklediğim, adı gibi tatta bir film. Serinletici, muzip ve bittiğinde üzen. Son zamanlarda vizyonda izlediğimiz diğer yerli komedilerle kıyasladığımızda, Limonata’nın çok daha farklı bir kulvarda olduğunu söylemek yanlış olmaz. Evet o da yer yer küfür ile güldürüyor ancak karakterler öyle gerçek ki, ağızlarından çıkan hiçbir kelime sakil durmuyor ve izleyiciyi rahatsız etmiyor. Eyvah şimdi Yeşilçam’a bağlayacak diye beklenen bir iki sahnenin ters köşesi ohh çektirirken, filmin ilk yarım saatinde yer alan telefon sahnesi filmin en iyi anlarından biri. Zaman zaman tempo düşecek gibi olsa hatta düşse de, Limonata, sadece güldürmeyi değil, kalbimize de dokunmayı isteyen bir film ve bu amaca ulaşması da hiç zor olmuyor. Bu açıdan filmin son yarım saatini sıkıcı bulan genele katılmıyorum.

Serkan Keskin’in oyunculuğu artık tartışılmayacak bir seviyedeyken, Ertan Saban’ın da kendi topraklarındaki rahatlığı filmin geneline yayılıyor. Sakip’in amcası Fuat karakterini oynayan, Mutlu Ol Yeter’de de izlediğimiz Makedon oyuncu Luran Ahmedi’nin oyunculuğu da oldukça samimi. Bu açıdan da bir ilk filme böyle isimlerle imza attığı için, Ali Atay çok şanslı.

Filmin bence en önemli handikaplarından biri şiveydi. Makedon şivesi ile konuşulan sahnelerin bir çoğundaki diyalogları, festival kopyasını İngilizce alt yazılı olarak izlediğim için anlayabildim. Zira vizyon izleyicisinin böyle bir şansı olmayacak. Umarım izleyici bu konuda benim kadar zorlanmaz.  

Daha Fazlasını Göster

Yorumlar

Son eleştirilerimiz

İki Şafak Arasında
Flash
beyazperde Eleştirileri

Vizyondaki En İyi Filmler

Flash
Vizyondaki En İyi Filmler

Ciguli kimdir

ciguli

Bugün 90’larda tanıdığımız yüzlerden biri, Ciguli, öleli 4 yıl olmuş. Bildiğim tek şarkısı “Binnaz” sanırdım, meğer hakkında ne çok şey biliyormuşum. Eminim sizlere de öyle gelecek.

Çocukluğumda haliyle şarkılar şimdiki kadar anlamlı değildi. İnsan çocukluğunda fark edemediği duygularıyla “Çalgıcı karısı Binnaz” diyen bir şarkıya anlam yükleyebiliyormuş. Aslında insanın duyduğu özlem, nasıl geçerse geçsin, çocukluğunaymış. Biyografi yazmaya başladığım günden beri beğendiğim ya da beğenmediğim sanatçı diye bir şey kalmadı; yazdıkça sevdiğim “insanlara” dönüşüyorlar. Öyle ki, sanki yıllardır Ciguli hayranıymışım da, bir benim haberim yokmuş gibi… E hadi o zaman, bir açın da klibini izleyin, onu, şarkısını dinleyerek analım, olmaz mı?

İnsan ne çok şaşıyor bazen; ama en çok kendine. Bizi buluşturan tüm notalara, izlediğimiz filmlere, okuduğumuz kitaplara minnetle…

Ruhun şad olsun adam…

Ciguli kimdir

Çocukluğu ve eğitim hayatı

Ciguli, ’de Bulgaristan’da beş çocuklu bir aileye doğduğunda ailesi ona resmi olarak “Angel Jordanov Kapsov” adını verdi. Oysa babası oğlunun adı “Ahmet” olsun istiyordu. Ama doğduğu yıllar Bulgaristan’da İslami ve Türkçe isimlere getirilmiş bir yasak vardı. Bu baskıdan dolayı oğluna vermek istediği ismi kayıtlara geçemedi. Yine de ailesi için evde hep Ahmet’ti.

Hayat içinde bir isme ait olamadan yaşayacaktı aslında. Çocukluktan akordeon çalmaya başlamıştı ve bunu çok iyi becermişti. Çok hızlı ve kıvrak hareketleri vardı. İşte bu yüzden ona, o dönem Bulgaristan’da popüler olan Sovyet AvtoVAZ firmasının ürettiği VAZ MODEL SEDAN arabanın daha çok bilinen adı, "Ciguli" (Zhiguli) verildi. Artık Ciguli olarak anılacak, öyle tanınacaktı… Ben de yazım boyunca ona, onu tanıdığımız isimle hitap etmeyi seçiyorum.

Babası Hüseyin Bey, hamallık, annesi de süpürgecilik yapıyordu. Babasını erken kaybettiler, Hüseyin Bey ’de öldü. Ciguli, 15 yaşındaydı. Ailesiyle birlikte hayata devam etmeliydi ve artık çalışmalı, eve para getirmeliydi. 11 yaşından beri ara ara düğünlere gider çalgıcılık yapardı. Bunu artık iş haline getirdi ve para kazanmak için daha çok çalışmaya başladı.

Eğitimi hakkında iki farklı bilgi edindim. İlki ilkokul 7. Sınıfa kadar okuduğu, ikincisi ise lise mezunu olduğu yönünde. Bu bir ikilem olabilir. Bence ilginç olan, Bulgarca yazmayı Türkçe okumayı öğrenmesi. Bu konudaki üzüntüsünü yıllar sonra gelmeyi çok istediği Türkiye’de bir röportajı sırasında şu cümleyle dile getirdi: “Ne yapalım, o dönem bize Türkçeyi okutmadı Bulgarlar”. Bu yüzden Türkiye'ye geldiğinde, o hep Bulgarca yazacak ve Türkçe'ye çevirisi yapılacaktı.

Türkiye’ye özlemle yıllarını geçirecek ve bir gün geldiğindeyse çok sevilecekti. Neyse ki gelecek ve yaşayacaktı…

Ciguli kimdir

Ciguli evlendi

Ciguli, ’te Ayten’le evlendi. Henüz 18’ini doldurmamış gencecik bir delikanlıydı. Evlilik hayatı da iş hayatı gibi erken başlamıştı. Ama pek sevdiler birbirlerini, güvendiler.

Bu evlilikten iki çocukları oldu. Ciguli, İbrahim Tatlıses ve Ferdi Tayfur hayranıydı. Bu yüzden çocuklarına "İbrahim ve Ferdi" adını verdi. En azından kendisi oğullarına Türkçe isim verebilmişti.

Ciguli kimdir

90’larda Ciguli

90’lar da Ciguli için zordu, ama hayatı değişecekti. Türkiye onun gözünde cennetti, İstanbul da masal şehri…

İlk iş pasaport çıkardı. Her anı ayrı heyecan dolu bir serüvendi bu Ciguli için. İstanbul otobüsüne bindiğinde sanki bunları yaşayan kendisi değilmiş gibi hissediyordu. Artık hayatı İstanbul’da yaşayacaktı. Henüz haberi yoktu, ama onu Türkiye tanıyacaktı.

Yıllar sonra bu ilk geldiği zamanları şu cümlelerle anlatacaktı: “O gece otelde kaldık; su var, banyo var, yumuşak yatak var… Hemen beni götürdüler bir düğüne. Bana o gece 50 bin lira verdiler. Nasıl sevindik biliyon mu?”

Yaşadıklarına inanamıyor, yaşayacaklarını da tahayyül edemiyordu. Üstü başı perişandı, ayağında kenarları yırtılmış pabuçlar… Ama bunları fark ettirmeyen kocaman bir gülümsemesi de vardı. Yaşadığı ne varsa içine bir yerlere istifliyor, daha da güleç oluyordu sanki.

İstanbul’da müzik hayatına ’de Çakıl Gazinosu’nda "Hülya Avşar"a akordeon çalarak gazino hayatıyla başladı.

Kaçınılmaz son olarak Ciguli de kendini Kumkapı’da buldu. Burada ilk günü çok eğlenceli geçmişti. İnsanlar kendisine çok gülüyordu. İnsanların gülüşleri o akordeon çalmaya başladığında dudaklarında donup kaldı.

Hint filmlerini çok seviyordu Ciguli ve bu filmlerden ince ince sesler çıkarmayı öğrenmişti; dinleyenleri donuk yüzü çözülmüştü. Kumkapı’da Üçler Restoran’da iş bulmuştu.

Kumkapı’da 8 yıl çalışacaktı.

Ciguli kimdir

İlk albümü

Kumkapı meyhanelerinde çalıştığı zamanlarda akordeonuyla, sesiyle ve şen şakrak yüzüyle oldukça ilgi çekmişti. İlk albümünü aslında ’te yaptı. Ama albümü beğenmemişti, bu yüzden asla sahiplenmedi. Promosyon amaçlı bir klip çekilmek istendi, ancak klipte kadın rolünde olması bekleniyordu. Çünkü sesini incelterek kadın sesiyle söylemişti şarksını. Ama bunu kabu etmedi ve bu video klip asla çekilmedi.

İlk denemesi başarısız olmuştu, daha doğrusu hayal kırıklığıydı. Kumkapı’da çalışmaya devam etti. ’de İzmir Fuarı’na katıldığında müzik camiasında kendine bir yer buldu. Fuar’da "İbrahim Tatlıses ve Sibel Can"ın müzisyenliğini yaptı. Bu iki programda da sergilediği performansla en az onlar kadar ön planda olmuştu.

Uzaktan görünen ışık giderek yaklaşıyordu. Türkiye’nin ismini duyacağı zamanlara az kalmıştı.

Ciguli kimdir

Çalgıcı karısı Binnaz

İzmir Fuarı sonrası artık müzik camiasında duyulmuş bir adı vardı Ciguli’nin. Bu renkli keşif sonrası kaseti bir milyon satan albümü Ocak ’da geldi. Aslında kasetine kendi adını vermişti. Kaset bir ilaç gibi paketlenmişti ve üzerinde "Stres ve üzüntünün tedavisinde Ciguli" yazıyordu. Biliyordu, insanın en çok gülmeye,eğlenmeye ihtiyacı vardı.

Ama biz onu çıkış şarkısı olan “Binnaz” ile tanıdık.

“Çalgıcı karısı Binnaz,

Esnaf karısı Binnaz…”

Binnaz, Ciguli’nin klarnetçisi, "Gırnatacı Ahmet Babati"nin karısıydı. Belki de yaşayan bir şarkı oluşuydu onu dillere mühürleyen. Binnaz, özellikle renkli klibiyle çok dikkat çekmişti, hatırlayanlar vardır.

Binnaz klibinin ardından ikinci klip Eylül’de “Yapma Bana Numara” şarkısına çekildi. Bu şarkı da en az Binnaz kadar beğenilmiş, Ciguli’nin halk ile enerjisi tutmuştu.

Arkasında sabırlı bir bekleyiş barındıran bu hızlı giriş, Ciguli’ye “6. Kral TV Video Müzik Ödülleri”nde “En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı” ödülünü getirdi.

Ardından ’de “Horozum”, ’te “Sabır Yaa Sabır”, ’da “Ben Akordiyonum”, ’de “Tersoyum Safinaz”, ’da “Sensiz Kaldım Şimdi” albümlerini çıkardı.

Hiçbir albümü “Binnaz” kadar tutmadı, ama Ciguli de Binnaz da hiç unutulmadı.

Ciguli kimdir

Ciguli kamera önünde

Ciguli, aslında albümden önce kamera karşısına geçti. ’de Star TV’de yayınlanan “Bizim Sokak” dizisinde rol aldı. Fazlasıyla karakteristik bir yüzdü ekran için. ’te “Neredesin Firuze” adlı filmde müzisyen rolündeydi. ’te “Biz Boşanıyoruz” adlı dizideydi.

’de “Bu Son Olsun” filmindeki müzisyen rolü performansı dillere destan olmuştu. ’te “Olur Olur” ve “Limonata” filmlerindeydi.

Ali Atay’ın yönetmen koltuğuna oturduğu “Limonata” gösterime Ciguli aramızdan ayrıldıktan sonra, 24 Nisan ’te girecekti…

Ciguli kimdir

Ciguli öldü

Ciguli, en son yazında, Açıkhava’da “Güldür Güldür” gösterisine konuk olarak çıktı. Yine yüzünde o kocaman gülüşü vardı. Tüm Açıkhava’yı bir kez daha “Binnaz” ile coşturdu; esprileri ile güldürdü.

Sonra bir sessizlik oldu sanki, birkaç ay süren. 31 Ekim ’te de Ciguli’nin Sofya’da geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası narkozun etkisinden çıkamayarak öldüğü haberi geldi. Sonrası uzun soluklu bir sessizlik… Bu kez, Ciguli’nin gülüşü hafızalarımızda dudaklarında donmuş şekilde kaldı. Doğduğu topraklara gömüldü…

90’ları ucundan kıyısından yakaladıysanız, “Bre Binnaz” diye pencerelerden yükselen o sesleri duyarak büyümüşsünüz demektir. Şimdi çok uzaklarda kaldığından mıdır bilmem, daha bir keyifli ve özlem duyulası geliyor. Çünkü bir şeyler yok olup gitmeden, insan değerini bilemiyor…

Öyle işte, içimde eskiye bir özlem; bir de kulaklarımda çınlayan “Bre Binnaz sen bu gece şaşırdın mı?” nidası…

Hayatı saran, acılarını saklayan gülüşüyle bir Ciguli geçti bu dünyadan…

İyi ki…

Not:

Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.

FilmÖlümDizisevgitelevizyon

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir