Tür: | Felsefe |
Yazar: | Desiderius Erasmus |
Yayınlanma Tarihi: | |
Yayınevi: | Alfa Yayınları |
Deliliği konuşturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleştirileri yöneltir. Bu niteliğiyle “Deliliğe Övgü” çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur.
Her sayfasında hiciv ve ironiyi birlikte gördüğümüz için konusu zıtlıktır.
yüzyılda edebiyat, tiyatro ve plastik sanatlarda sıklıkla karşımıza çıkan “delilik” kavramı Erasmus’un eserinde More’nin soyadının Latince “morus” ve Yunanca “moria” kelimelerini çağrıştırmasıyla oluşmuştur.
Deliliği , okurla konuşur bir şekilde bizlere sunan Erasmus , yüzeysel bakıldığında saçma gibi görünen anca derinden bir inceleme söz konusu olduğunda hayranlık uyandıran bir anlatımla eserini sunmuştur.
Bizlere doğru-yanlış, güzel –çirkin, cehalet-bilgelik gibi kavramları birlikte vererek sorgulamamızı ve düşünmemizi istemektedir. Aklın düşünce ile kirlendiği, mutsuzluğun ve ruh sıkıntılarının başlıca nedenin insanın doğasından koparılması olduğunu söyler. Genel olarak akılcılığı ve aklı yerse de deliliğin içine gizlediği gerçek deliği yani bilgeliği de övmektedir. Filozofları, din adamlarını, halkı da eleştiren Erasmus bunları delilik ve dâhilik altında yapmaktadır. Aslında yazar kitap boyunca deliliği överken bilgeliği de övmektedir. Deliliğin hayatın kaynağını teşkil ettiğini ve hemen her şeyde bir parça delilik olduğunu söyler. Hayatımızda karşımıza çıkan güçlüklerle baş edebiliyorsak başvurduğumuz bu delilikler sayesindedir der.
Hiciv ve güldürünün en güzel kitabı diyebileceğimiz bu eseri keyifle okumanızı dilerim.
Kısa BilgilerErasmus, sıkıntısını çektiği lumbago hastalığı sebebiyle yılında, kendisi gibi Hristiyan hümanizminin önemli temsilcilerinden olan dostu Thomas More’nin davetlisi olarak İngiltere’ye gider. Yolculuğu sırasında tasarladığı ve More’nin evinde yazdığı Deliliğe Övgü, beş asrı aşkın süredir Erasmus’un en çok tanınan ve sevilen eseri olmaya devam etmektedir.
Erasmus yılında Basel kentinde hayata veda ettiğinde, arkasında bıraktığı yığınla eser arasında Deliliğe Övgü kendisine sonsuzluk bahşeden en önemli eseri olur. Çünkü bu eser ölümünden sonra Fransızca, Almanca, İtalyanca başta olmak üzere pek çok dile çevrilir. Zaman zaman Erasmusun yaptığı şakaları kaldıramayan bazı ilahiyatçılar yasaklatsa da Deliliğe Övgü yüzyıllar boyunca halk tarafından çok okunur ve sevilir. Çünkü Erasmusun Deliliği, yani Stultitiası bir tanrıçadır, hem de lütfuna ereni dipsiz kuyuların karanlığından güneş ışığına çekip çıkaran ve yaşamı zevklere boğan bir tanrıça, yani bir kadın. Giyinişi, düşüncesi, davranışı ve yaşam şekliyle Minervanın, yani Bilgelik tanrıçasının tam zıddıdır. Erasmus deliliği önce överek yerer, sonra da yererek över. Çünkü Erasmusun yerdiği sıradan delilik, yani insana göre deliliktir; övdüğü ise kutlu delilik, yani Tanrı katında kutsal olan deliliktir. Kutlu delilik özünde hakiki bir bilgelik içerir.
Deliliğe Övgü (Özgün adıyla: Morias enkomion seu laus stultitiae), Erasmus’un canlılığını, geçerliliğini ve çekiciliğini günümüze kadar değişmeden koruyabilmiş tek yapıtıdır. Bu küçük kitabın taslağını yazında, İtalya’dan İngiltere’ye yaptığı yolculuk sırasında çıkaran Erasmus, yazma işini İngiltere’de, dostu Thomas More’un evine vardıktan kısa bir süre sonra gerçekleştirdi; kitabı da Thomas More’a adadı. Yapıtını birkaç gün gibi kısacık bir sürede tamamlayan Erasmus, bu arada hiçbir kitaptan yararlanmadı.
Gülmece türündeki yapıta egemen olan iki temel görüş vardır. Bunlardan birine göre gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir. İnsana yeryüzünde yaşama gücü kazandıran şey, gerçek bilgelik olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisidir. Kitapta delilik (stultitia), kendi kendisine övgüler düzer; bu arada çocuklukta ve yaşlılıkta, aşkta, evlilikte ve dostlukta, politikada ve savaşta, yazında ve bilimde deliliğin nasıl her zaman egemen olduğu gösterilir. Tüm uğraş alanları, bu arada özellikle din kurumu ve din adamları bu panorama çerçevesinde sergilenir. Deliliği konuşturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleştirileri yöneltir. Bu niteliğiyle “Deliliğe Övgü” çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur. Yapıtın yazılışını izleyen sonraki yüzyıllarda -haklı olarak- düşünce düzeyindeki bağnazlığın her türlüsüne yönelen bir eleştiri diye yorumlanması, belki de bugüne değin koruduğu kalıcılığın baş nedenidir.
Yazınsal açıdan “Deliliğe Övgü”, Latin ozanı Horatius’un “Hakikati Gülerek Söylemek” ilkesinin belki de en yetkin örneğidir. Biçim açısından Erasmus, yapıtını kaleme alırken daha önce yapıtlarını çevirdiği Lukianos ve Libanios’tan da esinlenmiştir.
Rönesans ressamlarından Hans Holbein, Erasmus’un pek çok portresini yaptığı gibi, Deliliğe Övgü’yü de resimlemiştir. Bu yapıtların bir kısmı Basel, bir kısmı da Louvre Müzesi'ndedir.