Türkçe sözlüklerde "Dest" ifadesini detaylı bir şekilde araştırdık
Hedef
Dest ne demek sözlük anlamı nedir sorusunu farklı sözlüklerden yararlanarak yanıtladık. Paylaştığımız bilgilerde eksik veya hatalı bir şey var ise, buraya tıklayarak bize bildirebilirsiniz.
Türkçe dilinden Farsça diline (google translate aracılığıyla) hızlı cümle ya da kelime çeviri yapmanıza yardımcı olan bir sözlük sistemidir. Dünya dilleri arasında yapılacak olan cümle ve kelime çevirilerinizi kolaylaştırır. ÇevirSözlüseafoodplus.info Dünya'da en yaygın olarak kullanılan bir çok dili içinde barındırmaktadır. Bu diller arasında herhangi bir ücret ödemeden ve sınırlama olmaksızın istediğiniz cümle ya da kelime çevirilerinizi hızlı bir şekilde yapmanız mümkündür.
Sitenize ya da blogunuza Türkçe Farsça çeviri ekleyin:
l
3. دست El.
4. دَسْتْ El.
5. دست (Farsça) El.
6. دست (Farsça) Bozkır, çöl, sahra. Kumluk ve nebatsız geniş arazi.
8. دست (C.: Düsut) Dört bucaklı yastık ve elbise.
Hile.
9. دست f. Bozkır, çöl, sahra. Kumluk ve nebatsız geniş arazi.
deste : deck.
deste : book. bunch. bundle. wad. bouquet. packet. package. pack. deck.
deste : bunch. bouquet. sheaf. bundle. deck.
Deste : Deck
deste : 1. bunch, bouquet. 2. packet, package. 3. pack (of playing cards). 4. hilt, handle. 5. the lowest of the five grades into which wrestlers are divided.
deste deste by dozens; in packets; in heaps.
destan : epic. epic poem. saga. song.
destek : support. backing. crutch. plank. prop. reinforcement. stanchion. stay. strut. truss. stand. base. pedestal. stock. poppet. rest. backstay. outrigger. cleat. stay-by. skid. bolster. strutting. holdfast. staff. counterfront. angle tie. abutment. aid and com.
destan : epic. saga.
destek : aid. assistance. auspices. backing. boost. brace. bracket. buttress. comfort. console. cooperate. countenance. favour. pier. promotion. prop. reinforcement. rest. shore. shoulder. stand. strut. support. truss. beam. reinforcements. help. helper.
destur : permission. leave. make way.
destine : (f)., to veya for ile nasip etmek, tahsis etmek, tayin etmek, ayırmak; belirli bir gayeye doğru yöneltmek.
destiny : (i). kader, nasip, kısmet, mukadderat, alın yazısı.
destroy : (f). harap etmek, mahvetmek, yıkmak; yok etmek, imha etmek, vücudunu ortadan kaldırmak, öIdürmek; iptal etmek, bertaraf etmek.
destiny : i. talih, kısmet, kader, alınyazısı, yazgı.
destroy : f. yıkmak, harap etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak; öldürmek.
destiny : kader
destroy : yok et
destruct : (f). (fırlatılan roket veya bombayı) hedefe ulaşmadan imha etmek. destructor (i). roket imha cihazı; (ing)., çöp fırını.
destined : s.
destitute : (s)., gen of ile yoksul, yoksun, mahrum, muhtaç, fakir. destitu'tion (i). yoksulluk, mahrumiyet.
destgâh-ı levh-i mahfuz-u hakikat : * Gerçekte herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhasının tezgâhı.
dest-i dâmen-i kerîmâne : * Değerli, yüce el ve etek.
dest-i kudret-i rabbâniye : * Herşeyi terbiye ve idare eden Allah'ın kudret eli.
dest ve dâmen-i kerimane : * Şerefli ve izzetli olan el ve etekler.
dest ve dâmen-i mübarek : * Mübarek el ve etek.
dest-i lukman-ı hazâkat : * Hz. Lokman'ın (a.s.) hastalıkları tedavideki marifet ve hünerli eli.
dest ü dâmen-i muallâ : * Yüce el ve etek.
dest ve dâmen-i muallâ : * Yüce, yüksek el ve etek.
dest-i tasarruf-u kudret : * Allah'ın herşeyi dilediği gibi kullanan ve yöneten kudret eli.
dest-i kudret-i ilâhî : * Allah'ın sonsuz kudret eli.