din kültürü kaza ne demek / KAZÂ - TDV İslâm Ansiklopedisi

Din Kültürü Kaza Ne Demek

din kültürü kaza ne demek

8. Sınıf Kader ve Kaza İnancı Konu Anlatımı

Bu yazımızda sizlere LGS Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi konusu olan aynı zamanda  8. sınıf konuları arasında yer alan Kader ve Kaza İnancı hakkında bilgilendireceğiz. Aşağıda sizlere başlıklar halinde konularımızı anlattık. Üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kader: Allah&#;ın evrende olacak olan her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde önceden yazmasına (planlama ve programlama) kader denir.

Kaza: Zamanı geldiğinde Allah tarafından önceden planlanan bu olayların gerçekleşmesine kaza denir

Kader ve kazaya iman etmek inanç esasları arasında yer alan önemli bir konudur. Yüce Allah&#;ın her şeyi ezeli ilminde bilmesi ve her şeyin o bilgi dahilinde ortaya çıkması tartışılamaz. Allah’ın olacakları ezeli ilminde bilip takdir etmesi, kulun kendi iradesiyle işleyeceği sevap ya da günahlardır. Allah, kulunun bir günahı işleyeceğini bildiği için ezeli ilmine kaydetmiştir.

Örneğin; yağmurun nasıl yağacağı ile ilgili yasaların Allah tarafından konması kadere , zamanı ve şartları oluşunca yağmurun yağması da kazaya örnektir.

Çevremize baktığımızda kainatın yerli yerinde  muntazam bir şekilde olduğunu görürüz.

Çünkü, Allah (c.c.) kainatta bulunan her şeyi belli bir plan, uyum ve ölçüye göre yaratmıştır. Bu yaratılış, evrendeki varlıkların uyumlu bir düzende hareket etmelerini sağlar. Bu yaratılışta hiçbir düzensizlik ve dengesizlik görülmez. Dengeyi bozan insanlardır. Allah, insana evrendeki bu düzene bakmasını ve üzerinde düşünüp ibret almasını ister.

&#;Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler. &#; ( Ali İmran suresi, ayet)

Kaza ve Kader İnancı İle İlgili Kur&#;an-ı Kerim&#;den Ayetler

Ali İmran suresi

Ayeti: Üzüntünün arkasından, size bir güven ve bir uyku indirildi. Bu uyku bir kısım insanı bürüyorken, bir kısım insanı da kendi canlarının derdine düşürmüştü. Allah’a karşı haksız bir zanda bulunuyorlar: onlar “Bu işten bize bir şey var mı?” diyorlar. De ki: “Bütün her şey Allah’a aittir.” Onlar sana açıklayamadığı şeyleri içlerinde gizliyor. Diyorlar ki: “Bu işin bize faydası olsaydı, burada öldürülmezdik.” De ki: “Evinizin içinde dahi olsaydınız, yine de öldürülmesi yazılı olanlar, mutlaka öleceklerdi. Allah, kalplerin içindekini deneyip yürekleri temizlemek için yaptı. Şüphesiz Allah, göğüslerin içinde olanı bilir.”

Ayeti: Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır, hiç kimse Allah’ın izni olmadan ölemez. Kim dünyada sevap kazanmak isterse, kendisine veririz; kim ahirette sevap isterse ondan veririz. Şükredenleri de mükâfatlandıracağız.

En&#;âm Suresi

2. Ayeti: Önce sizi çamurdan yaratıp, sonra da bir ecel takdir eden Allah&#;tır. Tayin edilen ecel O’nun katındadır. Bir de şüphe ediyorsunuz.

Ayeti: Eğer onların yüz çevirmesi ağır geldiyse, gücün de yetiyorsa haydi yerin dibine inebileceğin bir delik veya göğe çıkabileceğin bir merdiven bul da onlara bir mucize getir! Eğer Allah dileseydi, elbette onlara hidayet ederdi. O halde cahillerden olmayın.

Kamer Suresi

Ayeti: Ant olsun ki biz, küfürde size benzeyenleri hep helak ettik. Ama bunu düşüneniniz mi var?

Ayeti: Yapılan her şey kitaplarda kayıtlıdır. Büyük olsun küçük olsun her şey satır satır yazılmıştır.

Cin Suresi

Ayeti: Ey Muhammed! De ki: “Söz verilen (azap) yakın mıdır, yoksa onu Rabbim uzun süreli mi kılmıştır ben bilemem.”

Ayeti: Böyle yapar ki, Rablerinin mesajlarını tebliğ ettiğini bilirler. Allah onların nezdinde olanları kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) den Kader ve Kaza İle İlgili Hadisler

  1. &#;Kadere, şerre ve hayra ve iman etmedikçe, olacak şeyin asla şaşmayacağına, olmayacak şeyin de asla gelmeyeceğine inanmadıkça, kimse iman etmiş sayılmaz.&#;
  2. &#;Yüce Allah, önce kalemi yarattı sonra, kaderi ve sonsuza kadar olacak olanları yaz emri verdi.
  3. Kadere inanmak, imanın esaslarındandır&#;
  4. &#;Kadere inanmayan kimsenin imanı gerçeğine erişmez&#;
  5. &#;Kaderi inkar eden kimsenin İslam’dan nasibi yoktur&#;
  6. &#;Kadere iman etmek, tevhidin bir nizamıdır&#;
  7. &#;Ahir zamanda şerli olan kimseler kader hakkında konuşur &#;
  8. &#;Ahir zamanda da kaderi inkar edenler çıkacaktır&#;
  9. Hz.Ömer (r.a.)ın rivayet ettiği hadis-i şerifte, Cebrail islam, iman ve ihsanın ne olduğunu anlatırken şu ifadeyi kullanmıştır: &#;Allah’a, meleklere, kitaplara, Peygamberlere, ahiret gününe, kadere, hayrın da şerrin de Allah’tan olduğuna inanmaktır.”

Kaza ve kadere iman konusunda Peygamber efendimiz, fazla konuşmayı, münakaşa edilmesini ve bu konuya fazla dalınmasını uygun görmediği bilinmektedir.

LGS Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi için Tıklayınız

8. Sınıf Kader ve Kaza İnancı, 8. Sınıf Kader ve Kaza İnancı Konu Anlatımı, Kader ve Kaza İnancı

Kaza ve Kader İnancı Nedir? Hakkında Bilgi ve Hadisler

İnsanın kaderi nasıl belirlenir?" veya "Her şey önceden planlanmış mıdır?" gibi sorular, İslam'da kaza ve kader inancını anlamaya çalışırken zihinleri meşgul eder. İslam'ın kaza ve kader inancı, Allah'ın hikmeti ve iradesinin yansımalarını temsil eder. Bu inanç, özgür iradeyle kaderin nasıl birleştiği konusunda derin bir anlayış sunar. Bu yazıda, İslam'ın kaza ve kader inancını ve bu inancın toplumdaki etkilerini keşfedeceğiz.

Kaderin Nedir?

Kaza ve Kader İnancı

Kader, İslam inancında önemli bir konudur ve Müslümanlar için hayati bir inanç meselesidir. İslam'da kader, Allah'ın evrenin her yönünü kontrol ettiği ve her şeyin önceden belirlendiği inancını ifade eder. Bu inanışa göre, Allah her olayın, her durumun ve her insanın kaderini önceden belirlemiştir.

Kaderin İslam'daki tanımı, "her şeyi yaratıp düzenleyen ve kontrol eden Allah'ın, her şeyin başından sonuna kadar olan yazılı takdiri" şeklinde yapılabilir. İslam'a göre, Allah'ın her şeyi bilen ve her şeyi yönlendiren bir gücü vardır ve bu güç kaderin belirlenmesinde etkilidir. İslam'ın kader anlayışında, geçmiş, gelecek ve mevcut olaylar Allah'ın bilgisi ve takdiri dahilinde gerçekleşir.

Kaderin önemi İslam inancında oldukça büyüktür. Müslümanlar, kaderin her olayın ve durumun arkasında olduğuna ve Allah'ın büyük bir hikmetle her şeyi planladığına inanır. Kader, hayatın zorlukları, başarıları, başarısızlıkları ve deneyimleri gibi her şeyi içine alan bir kavramdır. Müslümanlar, kaderin, hayatlarının her alanında etkili olduğunu ve onların her türlü deneyiminin bir parçası olduğunu kabul ederler.

Kaderin önemi, Müslümanları teselli etme ve güçlendirme açısından da büyük bir rol oynar. Zor zamanlarda, Müslümanlar kaderin adaletine ve hikmetine güvenerek rahatlarlar. Kader, insanların hayatındaki sıkıntıların bir anlamı ve amacı olduğunu düşünmelerini sağlar. İslam inancında, Allah'ın her durumu bir hikmetle yarattığına ve kaderin insanların imtihanını ve ruhlarının gelişimini sağladığına inanılır. Bu nedenle, Müslümanlar, kaderin gerçekleşmesini kabul etmek ve her durumu Allah'ın hikmetine boyun eğmekle sorumludurlar.

Kaza’nın Tanımı ve Önemi Nedir?

Kaza ve Kader İnancı

Kaza, İslam inancında önemli bir konudur ve kaderle yakından ilişkilidir. İslam'a göre, kaza, Allah'ın takdir ettiği ve gerçekleşmesine izin verdiği olaylar, durumlar veya kaderin gerçekleşmesidir. Kaza, insanların kontrolü dışında gerçekleşen olayları ifade eder ve genellikle beklenmedik veya istenmeyen durumları içerir.

İslam'da kaza, Allah'ın evrendeki her şeyi kontrol ettiği ve her olayın gerçekleşmesine izin verdiği inancıyla ilişkilendirilir. Müslümanlar, Allah'ın evrende her şeyi bilen ve yönlendiren bir gücü olduğuna inanır ve bu güç kaza ve kaderin gerçekleşmesinde etkilidir. Kaza, Allah'ın iradesiyle gerçekleşen olaylardır ve Müslümanlar, her kaza olayının bir hikmeti olduğuna inanırlar.

Kaza, İslam inancında birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir. Bunlar arasında doğal afetler, hastalıklar, kazalar, maddi kayıplar veya insanlar arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar gibi durumlar bulunabilir. Kaza, insanların hayatlarında beklenmedik değişikliklere veya zorluklara yol açabilir. Bununla birlikte, Müslümanlar, her ne olursa olsun kaza olaylarının Allah'ın hikmeti ve takdiriyle gerçekleştiğine inanarak, sükunet ve sabır içinde yaklaşırlar.

Kaza'nın İslam'daki önemi, Müslümanları imtihan etme, sabır ve şükür gibi erdemleri geliştirmeleri için bir fırsat sunmasıdır. İslam inancında, kaza olaylarının hayatın bir parçası olduğu ve bu olaylarla baş etmenin önemli bir sınav olduğu kabul edilir. Müslümanlar, kaza karşısında sabır göstermeli, Allah'a güvenmeli ve O'nun hikmetine boyun eğmelidirler. Kaza, insanların imanlarını güçlendirebilir ve onları daha da yakınlaştırabilir.

Kaza ve Kaderin İslam'daki Temelleri

Kaza ve Kader İnancı

İslam dini, kaza ve kader konularına büyük bir önem verir. Kaza ve kader, İslam inancının temel unsurlarından biridir ve Müslümanlar için hayati bir rol oynar. İslam'da kaza ve kader, Allah'ın iradesi, bilgisi ve gücüyle ilgili derin bir anlayışı ifade eder.

Kur'an-ı Kerim, kaza ve kaderin İslam inancındaki temellerini açıklar. Kaza ve kader, birçok ayette bahsedilir ve Müslümanlar için Allah'ın büyüklüğünü, kontrolünü ve hikmetini yansıtır. Kur'an'da, "Allah'ın dilediğini yapan, dilediğini yapmayan" şeklinde ifade edilen ayetler, kaza ve kaderin Allah'ın iradesine bağlı olduğunu vurgular. Müslümanlar, kaza ve kaderin her olayın, durumun ve insanın hayatının bir parçası olduğuna inanırlar.

Hadisler de kaza ve kaderin İslam'daki temellerini destekler. Hz. Muhammed'in sözleri ve eylemleri, kaza ve kaderin Allah'ın gücü ve kontrolüyle ilişkilendirildiğini gösterir. Hadislerde, "İyi ve kötü her şey Allah'tandır" gibi ifadelerle kaza ve kaderin kaynağının Allah olduğu vurgulanır. Müslümanlar, kaza ve kaderin her olayın ve durumun Allah'ın takdiri olduğunu, O'nun hikmetine uygun olarak gerçekleştiğini kabul ederler.

İslam'ın kaza ve kader anlayışında, insanın özgür iradesiyle kaderin birleştiği bir denge vardır. İnsanlar, Allah'ın takdirine uygun olarak özgür iradeleriyle seçimler yaparlar. Ancak, bu seçimlerin sonuçları da kaderin bir parçasıdır. İslam'a göre, insanlar özgürdürler, ancak kaderleri Allah'ın bilgisi ve takdiri dahilindedir. Müslümanlar, Allah'ın kaderine uygun seçimler yapmakla sorumludurlar ve sonuçlarına katlanırlar.

Kader ve Kaza İle İlgili Hadisler

Kaza ve Kader İnancı

İslam dini, kader ve kaza konularına ilişkin peygamberimiz Hz. Muhammed'in hadisleri aracılığıyla derin bir anlayış sunar. Hadisler, Müslümanlar için kader ve kaza konularında rehberlik eden önemli kaynaklardır. İşte bazı hadisler, kader ve kaza ile ilgili anlayışımızı güçlendiren ve rehberlik eden bazı ifadeleri içermektedir:

1. "Kadere, şerre ve hayra ve iman etmedikçe, olacak şeyin asla şaşmayacağına, olmayacak şeyin de asla gelmeyeceğine inanmadıkça, kimse iman etmiş sayılmaz."

2. "Yüce Allah, önce kalemi yarattı sonra, kaderi ve sonsuza kadar olacak olanları yaz emri verdi.

3. Kadere inanmak, imanın esaslarındandır"

4. "Kadere inanmayan kimsenin imanı gerçeğine erişmez"

5. "Kaderi inkar eden kimsenin İslam’dan nasibi yoktur"

6. "Kadere iman etmek, tevhidin bir nizamıdır"

7. "Ahir zamanda şerli olan kimseler kader hakkında konuşur "

8. "Ahir zamanda da kaderi inkar edenler çıkacaktır"

9. Hz.Ömer (r.a.)ın rivayet ettiği hadis-i şerifte, Cebrail islam, iman ve ihsanın ne olduğunu anlatırken şu ifadeyi kullanmıştır: "Allah’a, meleklere, kitaplara, Peygamberlere, ahiret gününe, kadere, hayrın da şerrin de Allah’tan olduğuna inanmaktır.”

Kaza ve Kaderin İslam Toplumuna Etkileri

Kaza ve Kader İnancı

Kaza ve kader, İslam toplumunda derin bir etkiye sahiptir. Bu inançlar, Müslümanların hayatlarına rehberlik eder, düşünce tarzlarını şekillendirir ve toplumda belirli etkiler yaratır. İşte kaza ve kaderin İslam toplumuna olan etkileri:

Sabır ve Sükunet

Kaza ve kader inancı, İslam toplumunda sabır ve sükunet erdemlerinin gelişmesine katkıda bulunur. Müslümanlar, kaza ve kader karşısında sabır göstermeyi öğrenirler ve her zorluğun bir hikmeti olduğuna inanırlar. Bu inanç, Müslümanların zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olur ve toplumda dayanışmayı artırır.

Rıza ve Teslimiyet

İslam toplumunda, kaza ve kader inancı, Allah'ın iradesine rıza gösterme ve O'na tam bir teslimiyet duygusu oluşturur. Müslümanlar, kaderin değiştirilemez olduğunu kabul eder ve Allah'ın hikmetine güvenerek hayatlarını sürdürürler. Bu, İslam toplumunda iç huzur ve sükunetin oluşmasına katkıda bulunur.

Empati ve Yardımlaşma

Kaza ve kader inancı, İslam toplumunda empati ve yardımlaşma duygusunu güçlendirir. Müslümanlar, başkalarının zorluklarına karşı anlayışlı olmayı öğrenir ve yardımlarını esirgemezler. Kaza ve kaderle karşılaşan bireylere destek olmak, İslam toplumunda önemli bir değerdir ve dayanışma ruhunu artırır.

İnanç ve Güven

Kaza ve kader inancı, İslam toplumunda sağlam bir iman ve güven duygusu oluşturur. Müslümanlar, her olayın Allah'ın takdirine bağlı olduğuna inanır ve bu inanç, zorluklarla karşılaştıklarında bile inançlarını korumalarına yardımcı olur. Bu güçlü inanç, toplumda umut ve pozitif bir bakış açısı yayılmasına katkıda bulunur.

İnfak ve Paylaşma

Kaza ve kader inancı, İslam toplumunda infak ve paylaşma değerlerini güçlendirir. Müslümanlar, kaderlerini kabul ederken aynı zamanda mallarını ve kaynaklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaya teşvik edilirler. Bu, toplumda sosyal adaletin sağlanmasına ve yoksullara yardım etme kültürünün gelişmesine katkıda bulunur.

Kaza ve kader nedir?

Kaza, İslam'da Allah'ın belirlediği takdir ve planları ifade eder. Kader ise bu takdir ve planların gerçekleşmesidir. Kaza ve kader, İslam inancında Allah'ın iradesi, bilgisi ve gücüyle ilgili derin bir anlayışı temsil eder.

İnsan özgür iradeye sahipse, kaza ve kader nasıl birleşir?

İslam'a göre, insanlar özgür iradeye sahiptir ve seçimler yapabilirler. Ancak, kaderleri Allah'ın bilgisi ve takdiri dahilindedir. İnsanların özgür iradeleriyle yaptıkları seçimler, kaderin bir parçasıdır. İslam'da kaza ve kader arasında bir denge vardır; insanlar özgürdür, ancak kaderleri Allah'ın hikmetine uygun olarak gerçekleşir.

Kaza ve kaderin her şeyi belirlediği düşünülüyorsa, insanların sorumluluğu ne oluyor?

İslam'da insanların sorumluluğu, kendi özgür iradeleriyle Allah'ın takdirine uygun seçimler yapmak ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanmaktır. İnsanlar, eylemlerinin sonuçlarından sorumludur ve ahirette bu eylemlerine göre hesap verirler. Kaza ve kader, insanların sorumluluklarını ortadan kaldırmaz, ancak her olayın ve durumun Allah'ın iradesine bağlı olduğunu vurgular.

Kaza ve kader nasıl bir etkiye sahiptir?

Kaza ve kader, İslam toplumunda birçok etkiye sahiptir. Bu inançlar, Müslümanların sabır, rıza, güven ve dayanışma gibi erdemleri geliştirmesine yardımcı olur. Ayrıca, insanların zorluklarla karşılaştıklarında teslimiyet göstermelerine ve iç huzurun oluşmasına katkıda bulunur. Kaza ve kader inancı, Müslümanları Allah'a olan güvenlerini güçlendirir ve sosyal adaleti teşvik eder.

Kaza ve kaderin adaletle ilişkisi nedir?

İslam inancına göre, Allah adaletli ve hikmetli bir şekilde her olayı ve durumu belirler. Kaza ve kader, insanların imtihanını sağlar, ruhlarının gelişimine katkıda bulunur ve ahirette adaletin gerçekleşmesine yönelik bir sistem içerir. Kaza ve kaderin adaletle ilişkisi, insanların eylemlerine göre sonuçlarının olduğunu ve herkesin hak ettiği şekilde karşılaşacağını vurgular.

KADER NEDİR?

Yazar: Mehmet KIRKINCI

Yayınevi: Zafer Yayınları

 

Kaderin Herşeyi Güzeldir:

Cenab-ı Hak her hayat sahibine bu dünyada hayatını devam ettirebilmesi için bütün şartları en güzel bir surette hazırlamıştır. Balığı suda en rahat şekilde yaşatan ve yüzdüren Cenab-ı Hak, bir güvercinide havada kolayca uçabilecek tarda yaratmıştır. Bu rahmet ve hikmet, mahluklar içinde en fazla insanda tecelli etmiştir. “Şu meşhud saltanat-ı insaniye ve terakkiyat-ı beşeriyye ve kemalat-ı medeniyyet celb ile değil, galebe il değil, cidal ile değil… Belki ona onun zaafı için teshir edilmiş, onun cehli için ona ilham edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş.” (Sözler) Zıtlıkların yaratılmasının hikmeti için; çirkinlik olmazsa güzelliğin, şer olmazsa hayrın, karanlık olmazsa ışığın, ehemmiyeti layığınca takdir edilemezdi.

Kadere teslim olan bir insan Allah-u Tealadan gelen her hadisenin güzel olduğuna itikat eder, ömrünü sürur ve inşirah ile geçirir. Kederi atar, safayı bulur.

KADER VE KAZA

Kader: Varlıkların ve hadiselerin bütün halleri ve vasıfları ile, sebepleri ve şartları ile, haiz olacakları kuvvet ve kabiliyetleriyle, varlık alemine gelecekleri zaman ve mekanlarıyla Cenab-ı Hak tarafından ezelde tayin buyurulması be bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

 

Kaza: Ezelde takdir olunan her şeyin Cenab-ı Hakkın halk ve icadıyla vucut sahasına çıkması demektir. Kader ilim, kaza kudret sıfatına dayanmaktadır. Kader kazadan öncedir. Bir şeyin varlık sahasına gelmesi hem kaza, hem kaderdir. Yaratılmayan şeyler ise kaderdedir.

 

Kader iki kısımdır: 1- İnsanın iradesiyle ilgili olan kısım 2- İnsan iradesi dışında olan kısım. Bunu sebebi insanlarca bilinmemektedir. Hadis ile bizi kader ile uğraşmaktan men edilen kısım budur.

 

İnsan İradesi ve Kudreti:

İrade: İki takdir edilen şeyden birinin meydana gelmesini tahsis eden bir sıfattır. İnsan kendi iradesini okuma yazma gibi fiillerden her birine kullanabilecek durumda olduğundan iradesine külli irade denilmektedir. Bir işe kara verdiğinde iradesi cüzileşmiştir.

 

İnsanın Kudreti: Kudret; iradenin uygun görmesi üzerine, istene şeylerde tesir icra eden ve faile bir işi işleme ve işlememe imkanı veren bir kuvvettir. İnsan yaptıkları fenalıklara sahip çıkmak istemez. Bana bu günahı kader işletti dediği takdirde küfre gider. İşte insanı bu uçuruma düşmekten kurtarmak için cüz-İ ihtiyari karşısına çıkar.

 

İnsanın İhtiyari Fiillerdeki Mesuliyeti:

İhtiyari ve ıztırari fiiller bir tutulamaz: Tamamen irademiz dışında meydana gelen ıztırari fiiller için herhangi bir mesuliyet söz konusu değildir. Mesela, göz kapaklarımızın çalışması, cinsiyetimiz gibi. İhtiyari fiiller ise kendi irademizle işlediğimiz fiillerdir. Bir insan, kendi cüz ’i iradesiyle işlediği kötülükler için kaderin böyle olduğundan bu fenalığı mecburen işledim diyebilir mi?

İnsanların bir kısmının hayır diğer kısmının şer yolunu seçmeleri gösteriyor ki, irade ve ihtiyar insandadır, tercih ona bırakılmıştır. Yani, kul cüz ‘i iradesiyle bir fiile teşebbüs etmedikçe Cenab-ı Hak o fiili yaratmamaktadır.

Önemli bir mesele: Cenab-ı Hak ezelde ilim ve iradesiyle her şeyi tesbit ve takdir ettiğine göre bir insanın hakkında şer işlemeyi takdir etmişse o kimse nasıl hayır işleyebilir ve bu durumda nasıl mesul tutulabilir? İlmi kelam alimleri bu hakikati “İlim maluma tabidir; öyleyse malum ilme tabi değildir” kaidesiyle izah etmişlerdir. İlim bir şeyim zihindeki şekli, malum ise o şeyin hariçteki şekli olarak tarif edilir. İlim, işlediğimiz bütün amelleri Cenab-ı Hakkın ezeli ilmiyle bilmesi, malum ise işlediğimiz amellerdir. İnsanlar ihtiyari fiilleri nasıl işleyeceklerse, Cenab-ı Hak öylece bilmiş ve takdir etmiştir.

 

Hayır ve Şerrin Allah’tan Olması:

Hayır ve şerri Allah’ın yaratması: İnsanın irade ve ihtiyari ile işlediği hayır olsun şer olsun, bütün amellerini yaratan ancak Cenab-ı Haktır. Lakin, hayrı ve şerri insan kendi ihtiyariyle istemekte, dolayısıyla da mesuliyeti o çekmektedir.

 

Hidayet ve dalalet: İnsanları hidayete erdiren ve dalalete düşüren ancak Allah’tır. Hidayet Allah’tandır, O nasib etmedikten sonra insan doğru yola giremez. Bütün iyiliklerin Allah’tan, kötülüklerin nefisten olması: İnsan, Hak Tealanın ihsan ettiği büyük sermayeyi O’nun rızası istikametinde kullandığında, ortaya çıkan dünyevi ve uhrevi neticeleri Allah’tan bilmeli ve O’na minnettar olmalıdır. O’nun rızası hilafına kullanan kimse, elde edeceği şerli neticelerden mesul olacaktır. Lezzetli üzüm salkımlarının hasiyetleri kuru çubuğunda aranılmaz.

Kader ve Adalet

Adalet, ihkak-ı hak etmek, yani her şeye layık olduğu hakkını vermek ve herşeyi en uygun mevki ve mertebeye koymaktır. Cenab-ı Hak herşeye taşıyabileceği kadar yük yüklemeyi ezelde takdir buyurmuş ve varlıkları o İlahi Kadere göre yaratmakla bu alemde adaletini tecelli ettirmiş, göstermiştir. Zulüm, başkasının hak ve hukukuna tecavüz etmektir. Kainatın yaratıcısı ve maliki olan Rabbü’l Alemin hakkında zulüm muhaldir. O’nun kahrı ancak emir ve iradesine uymayan asiler içindir.

 

Adaletle ilgili bir soru: Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan bir insan ile İslam ülkesindeki bir insanın İslami hakikatleri bilme ve öğrenme imkanları elbette bir değildir. Bunlar arasında mesuliyet açısından bir fark var mıdır? Bu hal, adaleti ilahiyye cihetiyle nasıl izah edilir?

Evvela, hesap sormak, sıgaya çekmek ancak Allah’u Azimüşanın hakkıdır. Mahlukatın O’na sual ve hesap sormaya hakkı yoktur. Fetret zamanında yaşayan ve kendilerine peygamber sesi ulaşmayan kimseler dahi, Cenab-ı Hakk’a iman etmekle mükelleftir. Çünkü, akılları, bozulmamış fıtratları kendilerini Allah’ı bilmeye ve birliğine inanmaya götürür. Fakat, bunlar diğer dini hükümlerden mes’ul değildirler. Çünkü, bu gibi hükümler, peygamberler tarafından tebliğ edilmedikçe anlaşılamaz.

Sual: Dünyada sene gibi kısa bir ömrün neticesi olarak mü’minin Cennet’te, kafirin ise Cehennem’de ebediyen kalması adaleti İlahiyye noktasından nasıl izah edilir?

Cevap: İmanın kudsiyetine eren bir mü’min, dünyada faraza ebedi yaşamış olsa, Halik-ı Zülcelal’ine ebediyen itaat ve ibadet edecek, emirlerine inkiyadda bulunacaktır. Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır, sırrınca Cenab-ı Hakk mü’minin bu niyetini bilfiil kabul ederek ona fazlından ebedi bir cenneti ihsan buyurur. Kafirin cehennemde ebedi kalması hükmüne gelince o inkar etmekle Zat-ı Akdes’in azamet ve kibriyasını, izzet ve celalini tekzib ediyor; Uluhiyet’inin haysiyetine, Rububiyet’inin izzetine dokunuyor. Esma-yı İlahiye’nin kainattaki nihayetsiz tecellilerini tesadüf ve tabiata havale etmekle nihayetsiz bir cinayet işliyor ve O’na ibadet eden umum mahlukatın hakkına tecavüz etmiş oluyor. Elbette böyle nihayetsiz cinayetlerin cezası da ancak ebedi bir cehennem olabilir.

Adaletin Kainatta Tecellisi

İlahi adaletin kainattaki sayısız tecellilerinin iki yönü üzerinde duracağız.

  1. Her hayat sahibine dünyadan faydalanması için gerekli her şeyin adil bir şekilde verilmesidir.
  2. Alemdeki muvazenenin korunmasıdır.

 

Ef’al-İ İb’ad (Kulların Fiileri)

İnsanların ihtiyari fiilleri üç mezhepte toplanır.

1. Cebriye Mezhebi: Allah (CC) şirk ve aczden tenzih kasdıyla insanların cüzi iradeleri ve diğer halleriyle yaptıkları her şeyi kadere vurmuşlar ve dalalete düşmüşlerdir.

  1. Mu’tezile Mezhebi: Ehl-i sünnetten ayrıldıkları 4 ana mes’ele vardır.
  1. Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarını kabul etmezler.
  2. Kaderi Allah’ın yaratmadığını iddia ederler. Kul, fiilinin yaratıcısıdır derler.
  3. Küfür ile iman arasında üçüncü bir mertebenin olduğuna inanırlar.
  4. Cemel ve Sıffin muharebelerinde iki taraftan birinin mutlak haksız olduğunu ve bu haksız tarafın fasık olduğunun savunurlar.
  1. Ehl-i Sünnet: İkiye ayrılır.

 

a) Maturidiyye: İnsanın işlediği ihtiyari bir fiilde o fiili talep eden, kesbeden yani cüzi iradesini o fiilin işlenmesinde sarfeden insandır; dolayısıyla fail olayı işleyendir derler.

 

b) Eş’ariye: Bunlar iradey-i külliye ve cüzi iradeye inanırlar.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir