Beydebâ milattan önce 1. yüzyılda yaşamış olan ünlü bir Hint yazarıdır.
Beydebâ’nın gerçek ismi ve nereli olduğu üzerinde birçok farklı görüş olsa da tarihçilerin çoğu adı Ketku olan bir kişi olduğu kanısındadır.
Doğum ve ölüm yeri konusunda çeşitli rivayetler vardır; bu konuda kaynaklarda açık/net/kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan Kelile ve Dimne’yi yazmıştır.
Başlıca Eserleri
KELİLE VE DİMNE
Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan Hint kaynaklı Kelile ve Dimne Hikâyeleri, milattan önce 1. yüzyılda Beydebâ tarafından Debşelem adında bir Hint hükümdarı döneminde kaleme alınmış ve Debşelem için yazılmış bir hikmet kitabıdır.
Hint hükümdarı Debşelem’in zulmünden halk bıkınca, memleketin ulularından olan bilge ve erdemli insan Beydeba, hükümdarı uyarma gereği duymuş. İşte her şey ondan sonra başlamış
Hükümdar Debşelem; Beydeba’nın açık açık konuşmalarından rahatsız olmuş ve onu hapse kapattırmış
Çok geçmeden gerçek anlaşılmış ve Beydeba, hükümdar Debşelem’in en gözde yardımcılarından biri olmuş
Hükümdar, her işini ona danışma gereği duymuş Bir zaman sonra da Beydeba’dan; görünüşte eğlenceli, gerçekte ise ders verici ve düşündürücü bir kitap hazırlamasını istemiş İşte Kelile ve Dimne böyle ortaya çıkmış
Kelile ve Dimne bir fabl kitabıdır. Kahramanları tamamen hayvanlardır. Her biri bir insan karakterini canlandıran bu hayvanlar insanların çevresindeki gerçek bir hayatı yansıtarak insanlara öğüt vermeyi amaçlamıştır.
Kelile ve Dimne iki insanı temsil eden iki çakalın adıdır. Kelile, doğruluğun ve dürüstlüğün simgesi, Dimne ise yalanın ve yanlışın şimgesidir. Konusu açısından ahlâk ve siyaset kitabı olan Kelile ve Dimne hayvan öykülerini konu edinerek hükümdara ve diğer devlet yöneticilerine devlet idaresinde gerekli olan bilgileri ve aynı zamanda ahlâki meziyetlerle donanmış bir kişi, adil, akıllı ve güçlü olmanın yollarını öğretir.(Toska, )
Eserde bulunan hikâyelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Kitap 14 bölümden oluşmaktadır.
1. ASLAN VE ÖKÜZ (Dedikoducu ve arabozucu kişinin sözünden sakınmak)
2. DİMNE’NİN DURUMUNU ARAŞTIRMA (Kötü davranışların lâyık oldukları kişilerle karşılaşması ve sonlarının kötü olması.
3. GERDANLIKLI GÜVERCİN (Dostların anlaşmasının yararları ve yardımlaşmalarının faydaları)
4. BAYKUŞ VE KARGALAR (Düşmanların durumlarını gözlemlemek ve onların hilelerinden emin olmamak)
5. MAYMUN VE KAPLUMBAĞA (Gafletin zararı ve istenilenin kaybedilmesi )
6. ZAHİD VE GELİNCİK ( Acele atmenin afeti ve zararları )
7. FARE VE KEDİ (Metin olma, tedbir alma ve düşmanların belâsından hileyle kurtulma)
8. MELİK VE KUŞ FENZE (Kin sahiplerinden kaçınmak ve bunların dalkavukluğuna güvenmemek)
9. ASLAN VE ÇAKAL (Hükümdarın en iyi sıfatı ve güçlerin en güzel özelliği olan affetmenin fazileti)
DİŞİ ASLAN, OKÇU ve ÇAKAL (Davranışların aynı muameleyle karşılık bulması)
ÎLÂZ, BELÂZ VE ÎRÂHT (Özellikle padişahlar için gerekli olan hilim (=eski), vakar (=ağırbaşlılık), sükûnet(=sakinlik) ve kararlılığın fazileti)
ZÂHİD VE MİSAFİR (Kendi durumuna uygun olanları bırakarak başkasını istemenin zararları)
GEZGİN VE KUYUMCU (Hükümdarların gaddar ve hain kişilerin sözünden kaçınması gerektiği)
ŞEHZADE VE ARKADAŞLARI (Zamanın şartların değişmesine aldırmamak ve işleri kâza ve kadere bağlamak ) anlatılır.
Hazırlayan: Zeynep DOKUMACI seafoodplus.info
Dünya Edebiyatında Fabl
Fablı ilk olarak yazanlar Hititlerdir. Hititler fablları taş tabletlere yazıp resimlemişlerdir.
Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazarı Beydeba’ya aittir. Beydeba’nın fablları “Kelile ve Dimne” adlı bir eserde toplanmıştır. Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan Kelile Dimne’yi Debşelem isimli bir Hint Hükümdarı döneminde yazmış ve hükümdara sunmuştur. Eserde hayatı sisler içerisinde kalan bir Hind Hükümdarı olan Debşelem Şah’ın bir vasiyet üzerine ünlü bilge Beydaba’nın yanına gitmesi; ondan hikmetli sözler, öğütler, devlet yönetiminde yardımcı olacak öğretici masallar dinlemesi anlatılmaktadır. Eserde bulunan hikayelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Kitap 14 bölümden oluşur. Kitap, adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen “Kelile” ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen “Dimne”. Beydeba, hiç kuşkusuz, Hint edebiyatında eşsiz bir yere ve öneme sahiptir. Eserlerinden biri de “Bülbül ile Bağcı”‘dır.
Fransız Edebiyatı’ndan Jean de La Fontaine, fabl türünün en önemli sanatçısıdır. La Fontaine, masallarındaki konular, şark klasiklerinden alınmadır. Masalları çoğunlukla herkesin anlayabileceği sade bir şekilde yazılmıştır. La Fontaine’in canlı, hızlı, incelik ve nükte dolu bir üslubu vardır. Kişilerini hemen daima hayvanlar arasından seçerse de bazen insanları, bilhassa köylüleri de olaylara karıştırır. Sık sık bahsettiği hayvanlar aslan, kurt, tilki, eşek ve horozdur. La Fontaine, kötüyü göstererek iyinin ne olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Ancak şiirlerini okuyan çocuklarda herhangi bir açıklama yapılmazsa tam ters etkinin hasıl olduğu da bir gerçektir.
Yunan Edebiyatı’nda ise Ezop’un fablları İ.Ö. yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir. Aristotales, Ezop’un yolsuzluktan yargılanan bir siyasetçiyi tilki ile kirpinin öyküsünü anlatarak nasıl savunduğunu şöyle anlatmıştır: Ezop mahkemede “bir tilkinin, başı pirelerle derde girmiş, bir kirpi de onu pirelerden kurtarsın mı diye sormuş, tilki, ‘hayır, bu pireler doydu, artık fazla kan emmiyorlar. Onları kovalarsan, yerlerine yeni, aç pireler gelir’ demiş”, dedikten sonra, jüriye dönerek, sözlerini şöyle bitirmiş: “Dolayısıyla saygı değer jüri üyeleri, müvekkilimi cezalandırırsanız onun yerine onun kadar zengin olmayan birileri gelir ve sizi daha da beter soyar.”
Türk Edebiyatında Fabl
Türkçedeki ilk örneği Şeyhi’nin yazdığı “Harname”dir. Batılı anlamda ilk örnekleri İbrahim Şinasi vermiştir. Ahmet Mithat Efendi, Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, Jean de La Fontaine’den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllara yer vermiştir.
Recaizade Mahmut Ekrem, Jean de La Fontaine’den Horoz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karınca gibi birçok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur. Ali Ulvi Elöve “Çocuklarımıza Neşideler” adlı şiir kitabında Jean de La Fontaine, Victor Hugo, Lamartine’den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir. Nabizade Nazım’ın “Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk” adlı eseri vardır Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, Mehmet Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Sabahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış, araştırmalarda bulunmuşlardır.
Şimdi sizlere Dürüstlük İle İlgili Hikaye Örneği anlatacağım. Bu yazı hem ödevlerinize faydalı olur hem de kendinizi geliştirmede ve empati kurmada faydalı olur.
Dürüstlük İnsanı Mutlu Eder
Dışarıda çok şiddetli bir rüzgar vardı. Komşumuz Hasan Amca ekmek almak İçin beni çağırdı. Benden rica etti. Ben de bakkal her ne kadar uzak olsa da bu rüzgarda Hasan Amcaya yardım etmek için kabul ettim. Hasan Amca bir miktar para verdi ve bakkalın yolunu tuttum. Bakkala varınca ekmek almak İçin Hasan Amcanın verdiği parayı cebimden çıkarınca paranın eksik olduğunu farkettim. Parayı yolda düşürmüştüm. İki ekmek eksik alıp yola koyuldum. Acaba kızarsa, bir şey derse diye düşüne düşüne nihayet evin önüne geldi Hasan Amca kapıyı açınca ekmekleri verdim. Hasan Amca poşete bakınca ekmeklerin eksik olduğunu anladı. Ama bir şey demedi. Ben de o anda birden ekmek zamlanmış, bu kadar etti deyiverdim. Hasan Amca teşekkür etti ve eve doğru geçtim.
İçim içimi yiyordu. Keşke dürüst olup parayı kaybettiğimi söyleseydim. Yemek yerken annem halimden anlamış olacak ki seni üzen şey nedir diye sordu. Önce söylemesem de ısrarına daha fazla dayanamayıp söyledim. Parayı düşürdüğümü, Hasan Amcadan korktuğun içinde ekmeğe zam geldi yalanını söylediğimi anlattım. Annem yaptığım şeyin yanlış olduğunu şuna bana dürüst olduğun gibi ona da dürüst olmam gerektiğini söyledi. Ben de bir dahakine dürüst olacağım deyince annem henüz hiç bir şey için geç değil dedi. Ben de bunun üzerine annemin yaptığı baklavadan onlara da ikram etmek için alıp doğruca Hasan Amcalara gittim. Hasan Amca içeri buyur etti ve içeriye girdim. Olanları ona dürüstçe anlattım. Hasan amcada bana dürüst olduğum İçin teşekkür etti.
O gün o kadar mutlu ve huzurlu uyudum ki. Meğer dürüstlük insanı her zaman mutlu edermiş. O günden sonra ne olursa olsun kimseye yalan söylemedim.