ekrem karakaya kim öldürdü / "Dünden Bugüne Türkiye Sineması" (Yalçın Özgül) : 2018-01-07

Ekrem Karakaya Kim Öldürdü

ekrem karakaya kim öldürdü

Yönetmen: Nazmi Özer

Senaryo: Vecdi Uygun

Görüntü Yönetmeni: Yılmaz Ceylan

Yapım : Pesen Film / Nevzat Pesen

Oyuncular: Tugay Toksöz, Mine Mutlu, Sevgi Can, Sami Tunç, Hasan Ceylan, Hakkı Kıvanç, Tahsin Korel

► Köye yakın bir dere kenarı. At arabasındaki sevdalılar.. Neslihan; “Nerede kaldın Yiğit? Dadımı (kasabadaki) pazarda oyalamaktan canım çıktı.”

Yiğit; “Annem çok hasta Neslihan. Gelirken eczaneye uğrayıp ilaç aldım.. Doktorlar durumunu iyi bulmuyorlar. Babamın ölümü çok sarstı onu.”

Neslihan; “Bütün bunlara babam sebep oldu değil mi? Bir başkası olsa.. intikam almaya kalkar, kana kan ister.” Yiğit; “Hayır Neslihan, kötülüklere, kin ve kan davasına karşıyım ben. Baban babamı öldürdüyse, ben de onu öldürmekle hak tecelli etmez. Yanlış bir zihniyet.. Seni seviyorum Neslihan. Delice, taparcasına. Kimsenin gücü yetmeyecek bizi ayırmaya. Ne seni almak isteyen Ömer Ağa’nın vereceği başlık parası ne de babanın diretmesi..Yarın gidip konuşacağım babanla. İki aile arasındaki bu kan davasına bir son vermesini söyleyeceğim. Sonra da seni isteyeceğim.. ‘İstediğin arazi mi toprak mı çiftlik mi?’ diyeceğim ona. ‘Kızını bana vermekle zaten akraba oluyoruz. Aramızda sen ben davası kalmayacak’ diyeceğim.”

Kendi de ismi gibi olan Yiğit ; Hastalıklı annesi ve kardeşleri Süleyman ile Zeynep’ten oluşan ailesi ile çiftçilik yapıyor. ‘Köyün astığı astık, kestiği kestik Davut Ağası’nın kızı Neslihan’la sevdalı. Zorluk bu kadarla kalsa yine iyi. Filmin sonlarına doğru genç kızın, arkadaşı Ayşe’ye, aşkları için söyledikleri “Orta mektep sıralarındayken söz kesmiştik kendi aramızda. Sonra, Yiğit lise bitirmek için İstanbul’a gitmişti. İşte o sıralarda babamla babası arasında arazi kavgası oldu. Ve babam onun babasını tarlada öldürdü. Bu yüzden iki aile arasında kavga başladı.”

Delikanlı, belki okumasının belki de büyük şehir görmesinin etkisi ile kan davasına karşı çıkarken, kardeşi Süleyman intikam için yanıp tutuşuyor. Davut Ağa’nın, evlerine kadar gelip “Bana bak Rüstem’in oğlu, kaç sefer haber gönderdim sana ‘kızımı rahat bıraksın’ diye..Sen kim Davut’un kızına göz koymak kim..Bir daha kızımın karşısına çıkacak olursan bacaklarını kırar, bu dünyayı zindan ederim tüm sülalene. Anlaşıldı mı?” diyerek gözdağı verdiği gün abisine şunları söyler “..Niçin haddini bildirmedin ona. Daha ne kadar sabredip bekleyeceğiz?..Babamızı öldüren, malımızda gözü olan bu haris adamın küstahlığına neden boynu bükük kalıyorsun anlamıyorum.”

Davut Ağa’nın kardeşi Remzi Amca da, Yiğit gibi, sorunların iyilikle çözümünden yana. İlyas’ın bahçeli kahvesinde, delikanlıdan annesinin hastalığını ve Neslihan’ı istetecek kimsesinin olmadığını öğrenince nasıl da babacan davranmıştı; “Biz ne güne duruyoruz? Hadi kalk, gidelim de konuşalım Davut’la.” Ama, Davut onları kovulmaktan beter eder.

Günler sonra Süleyman şunları anlatıyor “Davut Ağa…Siz kaçtıktan sonra çiftliği bastı. Yaktı, yıktı…Anamı yakarak öldürdü. Zeynep çıldırdı. Kasaba hastanesine kaldırdılar.”

Kaçıp kovalama; Ölümüne kavga; Bıçak ; Silah. Neslihan ve Yiğit birbirlerine kavuşurlar ama ne onlarda ne de bizde sevinecek hal kalıyor. Ne olurdu mutlulukları bunca ölü ve yaralı olmadan gerçekleşebilseydi.

Süleyman’ın ölmeden önce söyledikleri “Evimizi yeniden yapacağız. Boy boy yeğenlerim olacak. Onlara ata binmeyi, silah kullanmayı öğreteceğim. [Bu sonuncuyu hemen unutup, onları, Yılmaz Güney filmlerinde olduğu gibi ‘beyaz yaka siyah önlükle’ okula (kapatılmasalardı, bir Köy Enstitüsüne) göndermek istediğini varsayıyoruz.] Sizin saadetinizi seyredeceğim… Ne o abi, ağlıyor musun yoksa? Abi, Sana Ağlamak Yakışmaz.” (Murat Çelenligil – sinematürk veri tabanı)


Geleneksel Toplu Eğlencelerin Mekân Dönüşümü: Ankara Ferfeneleri ................................................

ÖZET Ömer Seyfettin, Türk hikâyeciliğin en önemli isimlerinden birisidir. Olayların yaşandığı dönemle ilgili bize çeşitli ipuçları veren Maupassand tarzındaki kısa, yer yer mizahi hikâyeleri; sade bir Türkçe ile yazıldığı için günümüze kadar çok okunagelmiş ve klasikleşmiştir. Bazı öykülerinde kendi çocukluk anılarına yer vermesi, bazılarında da çocuk kahramanları anlatması; onun bir çocuk edebiyatçısı olarak algılanmasına neden olsa da yaşadığı 36 yıllık kısa ömründe, yazarın çocuk edebiyatçısı olma gibi bir amacı olmamıştır. Bu çalışma ile Ömer Seyfettin’in seçme hikâyelerindeki çocuk ve çocukluk unsuru; hikâyelerdeki olay, kurgu, dil ve anlatımın çocuklar üzerinde meydana getireceği olası etkiler incelenerek yazarın çocuk edebiyatındaki yerinin sorgulanması amaçlanmıştır. 100'ü aşkın hikâyesi mevcut olmasına karşın çocukların, yazarı sadece birkaç bilindik hikâyesinden tanıdığı gerçeğinden yola çıkarak kütüphanelerin çocuk kitaplıklarında sıkça görülen on dokuz (19) hikâye, bu kıstaslara göre incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Değerlendirmeye alınan öyküler şunlardır: Diyet, Kaşağı, And, Gizli Mâbed, Forsa, Bomba, Kütük, Başını Vermeyen Şehit, Ferman, Pembe İncili Kaftan, Topuz, İlk Cinayet, Yalnız Efe, Perili Köşk, Üç Nasihat, İlk Namaz, Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Falaka. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi desenine uygun olarak yürütülmüş, elde edilen bulgular betimsel analizlerle yorumlanmıştır. Yapılan incelemelerde bu hikâyelerden yalnızca 7’sinin (Kaşağı, And, İlk Cinayet, İlk Namaz, Yalnız Efe, İlk Düşen Ak ve Falaka) çocuk ya da çocukluk ile alakalı olduğu, geri kalanlarda herhangi bir çocuk figürü içermediği ya da çocukluk kavramı ile ilgili olmadığı; hatta “Topuz, Başını Vermeyen Şehit, Bomba, Ferman” hikâyelerinde çocuklar bir yana, yetişkinlerin bile okurken ürperecekleri bazı şiddet ve ölüm sahneleri içermesi dolayısıyla çocuk psikolojisi açısından sakıncalı olarak değerlen¬dirilebilecek şiddet unsurlarının yer aldığı görülmüştür. Anahtar Sözcükler: Ömer Seyfettin, çocuk edebiyatı, çocukluk, öykü ve çocuk psikolojisi, hikâye.

Modern Güney Azerbaycan Edebiyatı

Kalemci, Z. (2017). Çocuk ve gençlik edebiyatı eserlerinin millî kültürün benimsenmesine etkisi, IV. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu: Bildiriler, 20-21 Ekim 2017 (ss. 471-476). İstanbul: [Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarları Birliği]. ÖZET Çocuklar kendi kültürlerine dair pek çok şeyi kitaplar aracılığıyla öğrenirler. Bu sebeple çocuk kitaplarının kültürel ögeleri doğru bir şekilde aktarması çok önemlidir. Her çocuk kendi kültürüyle ilgili bilgi sahibi olmalıdır. Çocukların halk hikâyeleri ve masalları, destanlar, şiirler gibi çeşitli yazın türleriyle kendi kültürlerini tanımaları sağlanmalıdır. Çocuklar kendi kültürleri hakkında bilgi sahibi olduktan sonra dünyada var olan diğer kültürlerle tanıştırılmalıdırlar. Çocuklar fantastik ögeler içeren, kahramanlıkların anlatıldığı destansı eserleri okumaktan keyif alırlar. Bu tip eserlerin devamlı haraket halinde olması, birlik beraberlik ve dayanışmayı işlemesi; bir gruba dahil olma, sevgi, liderlik, başarma, oyun ve değişiklik ihtiyacını tatmin etmesi ve sürükleyici olmasından ötürü çocuklar tarafından tercih edilmektedir. Ancak, bu tip sevilen eserler genellikle yabancı yazarlar tarafından üretilmektedir. Bir edebi eserin amacı kültürel ögeleri tanıtmak olmasada, eser yazarının kültürüne ait ögeler barındırır. Her yazar ister istemez kendi kültürüne ait ögeleri eserlerine yansıtır. Yabancı yazarların ürettikleri yayınlar her ne kadar başarılı eserler olsalar da, çocuklarımızın kendi kültürlerini tanımalarında yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple, çocuklara kendi kültürlerinden yazarların eserleri okutulmalıdır. Zengin kültürümüze ait destan, masal ve hikâye gibi eserlerin de çocuk edebiyatı eserlerimize konu edilmesi gerekir. Bu kapsamda yerli yazarların kültürümüze ait ögeler içeren eserler üretmesi teşvik edilmelidir. ABSTRACT Children learn many things about their own culture through books. . So it is very important for children’s boks to transfer the cultural elements correctly. Every child should have the knowledge about their culture. Children should be able to recognize their own culture with various literary genres such as folk tales and epics, poems. Children have to be introduced to other cultures that exist in the world once they have knowledge of their own cultures. Children enjoy reading epic works of fantasy, including heroic tales. The reason of why children choose this type of work is, they have constant action, process unity and solidarity and satisfying, the need for being in a group, love, leadership, achievement and change. This type of popular works are usually produced by foreign authors. Although the purpose of literary work isn't promote the cultural objects, it's definitely has information about authors culture. Each author willingly or unintentionally reflects his or her own cultural objects. Although the publications produced by foreign authors are successful works, they are insufficient for our children to recognize their own culture. For this reason, children should be taught the works of authors from their own cultures. Our cultural values such as epics, fairy tales and stories must be the subject of our children's literatureworks. In this context, domestic authors should be encouraged to produce artifacts containing cultural and mental elements. In this study, which is a qualitative study, the general screening model is used. The data were collected by observation and documentary scanning technique. Some of the resources examined within the scope of the study have been chosen as examples because of their quality.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir