FRAGMANI İZLE
İzlemek İstiyorum
Eleştiri yaz!
El Royale’de Zor Zamanlar, yıkık bir otelde bir araya gelen yedi gizemli insanın hikayesini konu ediyor. Karanlık geçmişleri olan 7 yabancı farklı yerlerden, farklı hikayelerle yola çıkmışlardır. Sonunda hepsi Tahoe Gölü’ndeki yıkık bir otel olan El Royale otelinde bir araya gelirler. Hepsinin birbirinden sakladıkları ve geçmişe gömmeye çalıştıkları önemli sırları vardır. Bu gece her şeyin sonudur ve onların geçmişleriyle yüzleşip kendilerini kurtarabilmeleri için son bir şansları vardır. Geçmişin acı verici yaralarına rağmen bunu yapabilecekler midir?
yapımı korku filmi “Dehşet Kapanı”nın yönetmeni Drew Goddard’ın hem yönetmenliğini hem de senaryosunu üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Marvel Sinematik Evreni’nin Thor’u olarak tanıdığımız Chris Hemsworth, Oscar ve Altın Küre ödüllü usta oyuncu Jeff Bridges, bu yıl “Dul Kadınlar” filminde izleyeceğimiz Cynthia Erivo, “Fifty Shades” serisinin yıldızı Dakota Johnson, “Mad Men”in iki Altın Küre ödüllü başrolü Jon Hamm, Cailee Spaeny, Lewis Pullman ve “Parks and Recreation” ile tanınan Nick Offerman gibi isimler yer alıyor.
Beyazperdeye yakışır renkli, heyecanlı ve hem gözünüzü hem kulaklarınızı da mest eden bir dönem filmi seyretmeyi özlediniz mi? Buyrun o zaman sizi Drew Goddard imzalı El Royale'de Zor Zamanlar (Bad Times At the El Royal Hotel) filmine doğru alalım…Sinema-televizyon dünyasına ’lerin başında Buffy, the Vampire Slayer dizisinin senaristlerinden biri olarak giren, akabinde spin-off Angel, Alias gibi dizilerin senaristliği ile kariyer basamaklarını tırmanan Drew Goddard’ın ismi, tarihli muazzam gerilim Dehşet Kapanı (The Cabin in the Wood) filmiyle daha geniş kitlelere yayıldı. Bu zaman aralığında Marslı (ki en iyi uyarlama dalında Oscar adaylığı var), Dünya Savaşı Z gibi gişe hitlerinin senaryolarına imza atan çok yönlü sinemacı Goddard yönetmenlik koltuğuna nihayet El Royale'de Zor Zamanlar filmiyle geri oturdu! Orijinal senaryosu da Goddard’a ait olan yapım, tam bir yönetmen şöl
Eleştirinin tamamıÖneriler
En iyi ve en faydalı yorumlar
Akıllara "The Hateful Eight"i getirdi. Onun kadar kaliteli olmasa da sürükleyici, akıcı bir film olmuş. Keyifli bir seyirlik. Film boyunca birkaç yerde fena olmayan ters köşeler de var. Fazla spoiler okumadan izlemenizi öneririm. Bir mekanda kapalı kalmış birbirinden farklı pek çok karakterin, neredeyse hepsinin de sırları varsa, akıbeti merak ediliyor. Süresi daha kısa olabilirmiş. Hafif bir seyirlik.
Aynı yılda çıkan ve yalnızca bir otelde geçen ikinci film. İsmini vermeyeceğim, filmleri takip ediyorsanız kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bu filmle ortak yanları bulunmakla birlikte El Royale gerçekten çok uzun bir film. İzlerken yer yer sıkılsanız da filmin aktığını görüyorsunuz. Tarantino tadının olduğu filmlerden biri.
“Bad Times at the El Royale”, Drew Goddard’ın “The Cabin in the Woods” () sonrasında çektiği ikinci uzun metrajlı sinema filmi… Goddard, tarz olarak “neo-noir” gerilim olarak da adlandırılan bu filmi sadece yönetmekle kalmamış, aynı zamanda senaryosunu da yazdığı gibi yapımcılığını da üstlenmiş… Prömiyeri, 27 Eylül ’de Fantastic Fest’de yapılan ve 12 Ekim ’de vizyona giren filmin,
Devamını oku
Tarantino tarzı . Dönemini dekorlar olarak iyi yansıtmış . Yavaş ilerlese de sürükleyici bir film. Gizem ve gerilim severlere ilaç olur. Siz zaten bu filmi sevip sevmeyeceğim izi iyi biliyorsunuz o halde kötü yorumlara aldırmayın . İş ortada herkes farklı cikarimda bulunur herkes payına düşeni alır . Receiver dandikse yapacak bir şey yok. Zaten İvedik serisi onlara yeter.
Ülke ABD
Dağıtımcı TME (The Moments Entertainment)
Yapım yılı
Metrajuzun metrajlı film
İlginç Detaylar-
Bütçe-
Dil İngilizce
Görüntü formatı -
RenkRenkli
Ses formatı-
Yapım formatı-
Viza numarası-
Tüm Sinema Haberleri
En Popüler Fragmanlar
Vizyondaki En İyi Filmler
El Royale’de Zor Zamanlar, yıkık bir otelde bir araya gelen yedi gizemli insanın hikayesini konu ediyor. Karanlık geçmişleri olan 7 yabancı farklı yerlerden, farklı hikayelerle yola çıkmışlardır. Sonunda hepsi Tahoe Gölü’ndeki yıkık bir otel olan El Royale otelinde bir araya gelirler. Hepsinin birbirinden sakladıkları ve geçmişe gömmeye çalıştıkları önemli sırları vardır. Bu gece her şeyin sonudur ve onların geçmişleriyle yüzleşip kendilerini kurtarabilmeleri için son bir şansları vardır. Geçmişin acı verici yaralarına rağmen bunu yapabilecekler midir?
yapımı korku filmi “Dehşet Kapanı”nın yönetmeni Drew Goddard’ın hem yönetmenliğini hem de senaryosunu üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Marvel Sinematik Evreni’nin Thor’u olarak tanıdığımız Chris Hemsworth, Oscar ve Altın Küre ödüllü usta oyuncu Jeff Bridges, bu yıl “Dul Kadınlar” filminde izleyeceğimiz Cynthia Erivo, “Fifty Shades” serisinin yıldızı Dakota Johnson, “Mad Men”in iki Altın Küre ödüllü başrolü Jon Hamm, Cailee Spaeny, Lewis Pullman ve “Parks and Recreation” ile tanınan Nick Offerman gibi isimler yer alıyor.
Kendi içinde de güçlü bir olay örgüsüne sahip olan film, verilen detayların yardımıyla derinleşip tarihsel bir panorama hâline gelirken seyirciyi iyice içine çekiyor, oldukça yüksek bir seyir zevki sunuyor.
The Martian filmiyle En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar adaylığı bulunan Drew Goddardın tarihli Cabin in the Woodsun ardından ikinci kez yönetmen koltuğunda oturduğu Bad Times at the El Royale, eski şaşaalı günleri geride kalmış, artık nadiren misafir ağırlayan El Royale isimli otelde tesadüf eseri bir araya gelen ve kendi sırları olan yedi yabancının her geçen dakika daha dallanıp budaklanan hikâyesini konu alıyor. Yönetmenlikteki maharetini ilk filminde kanıtlayan Goddard, kusursuza yakın senaryosuyla bu çok karakterli anlatıyı başarıyla kotarıp ortaya son derece keyifli, her saniyesi detaylarla bezeli, kült olma potansiyeli taşıyan bir film çıkarıyor.
Filmin adının işaret ettiği zaman kavramı ve olayların etrafında şekillendiği mekân olan otel Bad Time at the El Royalein üzerine inşa edildiği iki yapı taşı olarak dikkat çekiyor. Amerika Birleşik Devletlerinin Nevada ve California eyaletlerinin arasındaki sınır üzerine kurulmuş olan otelin her iki eyalette de odası bulunuyor. Hatta bu odaların gecelik fiyatları arasında fark bile var. Filmin özellikle ilk bloğunda bu, sınırın tam üstünde olma hâlinin hem görsel hem de diyaloglarla vurgulanıyor oluşu, seyirciyi El Royale Oteli üzerine kafa yormaya çağırıyor aslında. Zira bu güçlü vurgular, otelin üzerinde geçecek zor zamanlar için mekân olarak seçilişinin tesadüf olmadığını açık ediyor. Tarihe dönüp baktığımızda tam da Nevada-California sınırında bir otelin var olduğunu ve bu otelin Amerikan tarihi açısından çok önemli bir yerde durduğunu görüyoruz. Yani bir bakıma, filmin geçtiği otelin coğrafi konumu, burada bir araya gelen yedi yabancının gittikçe daha kaotik hâle gelen karşılaşmasına dair bir şeyler söylüyor.
Goddardın kurguladığı El Royale Otelinin bulunduğu konumda, tüm dünyada olduğunu gibi Amerikada da oldukça çalkantılı gelen lı yıllarda Cal Neva isimli bir otel bulunuyordu. Bir yönetmenin gerçek bir lokasyondan esinlenerek filmi için mekân yaratması gayet olası ve anlaşılabilir bir durum. Lakin, Bad Times at the El Royalede perdeye yansıyan detaylar, bu mekânın sadece bir esinlenme ürünü olmadığını, doğrudan anlatının önemli bir ögesi olduğunu ifade eder nitelikte. Zira otelin artık iyiden iyiye kendi hâline bırakılmış lobisinde görkemli günlerden kalma, John F. Kennedy, Marilyn Monroe ya da Rat Pack gibi önemli tarihi figürleri görebildiğimiz fotoğraflar asılı hâlen. Bu durum, El Royale ve Cal Neva arasındaki paralelliği daha da güçlendiriyor. Zira Cal Nevanın Kennedynin aşk kaçamakları için kullandığı (hatta Marilyn Monroe ile buraya sıklıkla geldikleri güçlü bir söylenti), Marilyn Monroenun ölümünden kısa bir süre önce burada konakladığı, dönemin güçlü mafyatik isimlerinin uğrak yeri olduğu ve sonraları Rat Pack üyesi Frank Sinatra tarafından satın alındığı bilinen bir gerçek. Buna bir de Sinatranın oteli satın aldıktan sonra varlığından haberdar olduğu ve filmin anlatısından önemli yer tutan odalar arasındaki tüneller sistemini eklersek Bad Times at the El Royalein, tesadüf eseri bir araya gelen yabancıların başından geçen olaylar silsilesinden daha fazlası olduğunun, Amerikanın özellikle 60lı yıllarına dair bir film olduğunun iyice belirgin hâle geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.
Bu noktada biraz da filmin adındaki zaman vurgusuna eğilmekte fayda var. Zira Bad Times at the El Royale bir dönem anlatısı sunuyor ve yukarıda da belirttiğim üzere, bu dönem anlatının omurgasını oluşturuyor. Film da, yani Amerika Birleşik Devletinin başkanı Richard Nixonın göreve başladığı yılda geçiyor. Başta Kennedy suikastı ve Amerikanın Vietman Savaşına müdahil olması gibi olaylar sebebiyle ziyadesiyle çalkantılı geçen bir dönem olan 60ların, bu on yıl kapanırken de Nixon gibi bir figürün başkan oluşuyla durulmadığını zaten biliyoruz. Filmde yer alan ve hemen hemen hepsi tarihsel bir figür ya da durum üzerinden şekillendirilmiş karakterlerden otele ilk gelenin elektrik süpürgesi satıcısı taklidi yapan bir FBI ajanı oluşu ve karakterlerin arasında yükselen ve ilmek ilmek işlenen kaosun yükselişi Bad Times at the Bad Royalei dönemin Amerikasının oyunbaz bir panoramasına evriltiyor. Drew Goddardın yazarlık maharetlerinin, filmin bu yapısını kusursuz bir şekilde zenginleştirdiğini de söyleyebiliriz. Bu detaylar; filmin her anına sirayet eden, anlatının üzerini adeta bir çatı gibi örten post-modernist yaklaşımla uyumlu bir şekilde, ne fazla doğrudan ne de fazla üstü kapalı veriliyor seyirciye. Böylece kendi içinde de oldukça güçlü bir olay örgüsüne sahip olan film, verilen detayların yardımıyla derinleşip tarihsel bir panorama hâline gelirken seyirciyi iyice içine çekiyor, oldukça yüksek bir seyir zevki sunuyor.
Bu seyir zevkinde, filmin senaryosunun yanında, akla Tarantino filmlerini getiren, doğrusal zaman akışını bozan kurgunun da büyük etkisi var. Zaman atmalarının ekrana geliş biçimiyle, bir tür öykünme olarak da niteleyebileceğimiz bu Tarantino esintilerine ek olarak, Bad Times at the El Royale o dönem Hollywooda hakim olmuş janrlar arasında da umarsızca geziniyor adeta. Müzikalden, savaş filmine, casus filmlerinden film noirlara kadar uzanan geniş bir yelpazeye uzanan bu çeşitlilik, filmin Amerika üzerine olan anlatısını Hollywood mitleriyle de birleştirip Bad Times at the El Royalei daha da zenginleştirirken üzerine düşünmesi daha da keyifli bir yapım hâline getiriyor.
Bad Times at the El RoyaleCabin in the WoodsDrew GoddardEl Royale'de Zor ZamanlarFrank SinatraJohn F. KennedyMarilyn MonroeRat Packrichard nixonThe Martian
Drew Godddard'n yazp yönettiği Bad Times at the El Royale, Nevada-California snrndaki El Royale Oteli'nde bir araya gelen yedi gizemli yabancnn, gece ilerledikçe ortaya çkan srlarnn tetiklediği olaylar konu ediniyor.
Karanlk geçmişleri olan yedi yabanc farkl yerlerden, farkl hikayelerle yola çkmşlardr. Sonunda hepsi Tahoe Gölü'ndeki ykk bir otel olan El Royale'de bir araya gelirler. Hepsinin birbirinden sakladklar ve geçmişe gömmeye çalştklar önemli srlar vardr. Bu gece her şeyin sonudur ve onlarn geçmişleriyle yüzleşip kendilerini kurtarabilmeleri için son bir şanslar vardr. Geçmişin ac verici yaralarna rağmen bunu yapabilecekler midir?
daha fazla göster