Derin anlamlara sahip 8 ayeti içinde barındıran Tekasür Suresi okunuşu ve anlamı yönünden inceleniyor. Bu surede yer alan, manevi dünyayı kurtaracak nitelikteki dersleri anlamak için Tekasür Suresi'nin Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu inceleniyor. İşte Tekasür Suresi'nin tefsiri, fazileti ve sureye ilişkin merak edilenler.
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elhakümüt tekasür
2- Hatta zürtümülmekabir
3- Kella sevfe ta'lemun
4- Sümme kella sevfe ta'lemun
5- Kella lev ta'lemune ılmel yekıyn
6- Le teravünnelcehıym
7- Sümme leteravünneha aynelyakıyn
8- Sümme le tüs'elünne yevmeizin anin neıym
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- O çokluk kuruntusu sizleri oyaladı,
2- Ta kabirlere kadar gidip ziyaret edişinize kadar!
3- Öyle değil, ileride bileceksiniz!
4- Sonra yine öyle değil, ileride bileceksiniz!
5- Öyle değil, kesin olarak bilseniz,
6- Andolsun ki, cehennemi mutlaka göreceksiniz!
7- Sonra yine andolsun ki, onu yakın gözüyle göreceksiniz!
8- Sonra andolsun ki, o gün her nimetten sorgulanacaksınız!
Tekasür Suresi Tefsiri
Tekasür Suresi'nde "çoklukla övünme yarışı"nın kabire girinceye kadar devam ettiği, kibrin insanları ölünceye dek bırakmadığı izah edilir. Maddi dünyanın nimetleriyle kibirlenip manevi dünyayı unutanların akıbetinden söz edilir.
Tekasür Suresi Kaçıncı Sayfada?
Tekasür Suresi mushaftaki sıralamasına göre 102'nci, iniş sırasına göre 16'ncı suredir. Kevser Suresi'nin ardından, Ma'un Suresi'nin öncesinde Mekke'de indirilen sure, Kur'an'ın 600'üncü sayfasında yer alır.
Tekasür Suresi Meali
"Çokluk, çoklukla övünmek" anlamına gelen tekasür kelimesi bu sureye ismini vermiştir. Tekasür Suresi, maddi dünyaya ait şeylerin çokluğuyla övünen kimselerden bahsetmektedir. Para, mal-mülk, aile, eş-dost gibi maddi şeylerle övünenlerin cehennem ateşini göreceklerinden söz edilir. İnsanların elindeki tüm nimetlerin ahirette hesaba tutulacağı, hor gördüğü ve kıymetini bilmediği nimetler için hesap vereceği bildirilmektedir. Sure, akıllı insanların mal-mülk ile övünmek yerine Allah rızası için iş yaparak manevi dünyaları için çabalayacaklarını anlatır.
Tekasür Suresi Kaç Ayet?
Tekasür Suresi 8 ayet, 28 kelime, 122 harften müteşekkildir. 8 ayetten oluşan sure adını ilk ayette geçen ve "çoklukla övünmek" anlamına gelen tekasür kelimesinden alır.
Tekasür Suresi Ne İçin Okunur?
Tekasür Suresi her derde deva olan dualardan biridir. Bu duayı darlık anında okumak kişiyi ferahlatacağı gibi fiziksel hastalıklarda da bu sureye başvurulabilir. Özellikle strese bağlı baş ağrılarında ikindi namazının ardından bu sureyi okumak kısa süre içinde şifa sağlayacaktır. Ayrıca işlerin yolunda gitmesi için, kazanç artışı için, borçların ortadan kalkması için, dünyevi ya da uhrevi bela ve musibetten kurtulmak için günde en az bir ya da üç defa okunabilir.
Tekasür Suresi Fazileti
Hastalar ve merhumlar için de okunan Tekasür Suresi, cenaze namazında ya da mezar ziyaretinde okunursa bu namazın sevabı merhuma bağışlanır, dua sayesinde merhumun ruhu hafifler. Hz. Ömer'in rivayetine göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) Tekasür Suresi'nin bin ayete bedel olduğunu ve her gece okunması gerektiğini buyurmuştur. Pek çok hadis kaynağında, günde üç defa bu sureyi okuyanın kabir azabından kurtulacağı, maddi manevi tüm musibetten uzak olacağı bildirilir.
Tekasür Suresi Abdestsiz Okunur Mu?
Tekasür Suresi de tıpkı diğer sureler gibi ezbere okunduğunda abdestsiz okunabilir. Ancak ezbere bilinmiyorsa ve Kur'an-ı Kerim'e dokunarak okunacaksa mushafa değmeden önce mutlaka abdest alınmalıdır.
Tekâsür sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 8 âyettir. Tekâsür, “mal, mülk ve çoluk çocuğun çokluğuyla övünmek” demektir.
اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۙ ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۜ كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَق۪ينِۜ لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَق۪ينِۙ ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يمِ
(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)
Bismillâhirrahmanirrahim.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Birinci âyette yer alan اَلإلْهَاءُ (ilhâ’), oyalamak, gaflete düşürmek, faydasız şeylerle uğraştırarak asıl yapılması gereken işlerden alıkoymaktır.
اَلتَّكَاثُرُ (tekâsür)’ün ise üç mânası vardır:
Allah’ın rızâsına uygun olması şartıyla birinci mânada “tekâsür” yasaklanmamıştır. İkinci ve üçüncü mânada olanların yasaklandığı anlaşılmaktadır. Bunları değerlendirdiğimiz zaman âyette kötülenen “tekâsür”, sırf dünyevî düşüncelerle evlat, mal, servet ve saire gibi çokluğu ile övünülebilen şeyleri aşırı bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girmek; bunların dinî ve uhrevî mesuliyetini hiç hesaba katmadan, helâl haram ayırımı yapmadan kendini daha çok kazanma hırsına kaptırmak; bununla başkalarına karşı böbürlenmektir.
“Nihâyet kabirleri ziyaret ettiniz” (Tekâsür 102/2) âyetine şu üç mâna verilebilir:
Birincisi; siz ölünceye kadar mal ve evlat çoğaltmakla oyalandınız. Buna göre “kabirleri ziyaret etmek”, “ölüp kabre gömülmek” demektir. Nitekim Şakîk-i Belhî (k.s.), bir mezarlığın kenarından geçerken ibretle bakar ve yanındakilere:
“–Buradakilerin çoğu dünyada iken aldandıklarının farkına vardılar...” der.
“–Niçin?” diye sorduklarında ise:
“–Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var, bineğim var, akrabam var, bağım-bahçem var zannetmezler miydi? Ama şimdi siz de görüyorsunuz ki öyle değilmiş!..” diye cevap verir.
İknicisi; “Kabirleri ziyaret etmek”, kabirlerdeki ölüleri anmak, onların çokluğu ile bile övünmektir. Yani çoklukla övünme sizi o kadar oyaladı ki, ölüleri sayıp onlarla övünecek derecede aşırı gittiniz.
Üçüncüsü; “Kabirleri ziyaret ettiniz” demek, “fiilen kabirlere gittiniz” demektir. Nitekim bazı kimseler kabirlere gider, erkek akrabalarının kabirlerini göstererek, “İşte şu şu kabir bizimdir” demek suretiyle onlarla övünürlerdi.
Bu davranışlar Allah’ı tanımamanın ve âhirete inanmamanın bir neticesidir. İnsan yaptığının yanlış ve bunun âhirette hesabının zor olacağını “yakinî, kesin bir bilgiyle” bilse, aslâ böyle hatalara cür’et edemez. Bunları hemen terk eder.
عِلْمُ الْيَق۪ينِ (ilmu’l-yakîn), “kesinlikle doğru olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi; gerçeğe tam uygun olan ve içinde en küçük bir şüphenin bulunmadığı bilgi” demektir. Allah, âhiret, hesap, cennet ve cehennem hakkında böyle bir bilgi, insanı elbette tüm yanlış hal ve hareketlerden uzaklaştıracak ve onu İslâm çerçevesinde güzel bir kulluk hayatına yönlendirecektir.
Gerçek şu ki:
Cenâb-ı Hak, kesin olarak bilmemiz gereken hususlara misal verir. Bunların başında cehennem gelir. Cehennem gerçektir. Şu an bile alev alev yanıp durmakta, suçluların içine atılacağı vakti beklemektedir. İnsanlar kıyamet günü diriltildikleri zaman cehennemi mutlaka göreceklerdir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Ey insanlar! Sizden cehenneme uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.” (Meryem 19/71) Demek bu görme, cehennemin yanına varma esnâsında olan görmedir. Sonra da müstahak olanlar içine atılarak onu “ayne’l-yakîn” olarak, yani gözleriyle ayan beyân göreceklerdir. “Ayne’l-yakîn”, gözle görerek elde edilen ve doğruluğu apaçık olan bilgi demektir. Burada hakke’l-yakîn mânasında kullanılmıştır. Dolayısıyla bunda bilen, biliş ve bilinen; gören, görüş ve görünen hep aynı şey olarak birleşmiş olur. Böyle biliş ve görüş de, Allah muhafaza buyursun, ancak o cehenneme girmekle gerçekleşir.
Şüphesiz bu durum, mahşer yerinde yapılacak çok ince, hassas ve dehşetli bir sorgunun ardından vuku bulacaktır:
Âhiret hesap ve ceza günüdür. O gün insanlar, dünyada kendilerine ihsan edilen bütün nimetlerden sorguya çekileceklerdir. اَلنَّع۪يمُ (naîm), lezzet alınan her türlü nimet demektir. Hayat, sağlık, âfiyet, emniyet, giyecek, yiyecek ve içecekler, hatta bir yudum su bile nimettir.
Rivayete göre, “O gün, bütün nimetlerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz!” (Tekâsür 102/8) âyeti nâzil olunca insanlar:
“- Ey Allah’ın Resülü! Bize hangi nimetlerden sorulacak? Bizim sahip olduğumuz şu iki kara şey; hurma ve sudur. Düşman yanı başımızda, kılıçlarımız omuzlarımızda, öylece darlık içinde bekleyip duruyoruz” diye sordular. Peygamberimiz (s.a.s.):
“- Şüphesiz bunlardan da sorguya çekileceksiniz” buyurdu. (Tirmizî, Tefsir 102)
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Kıyamet gününde kula ilk sorulacak şey: «Biz sana sağlıklı bir beden vermedik mi? Biz sana doyasıya soğuk su içirmedik mi?» sorusu olacaktır.” (Tirmizî, Tefsir 102/5)
Resûlullah (s.a.s.) yine buyurur:
“Hiçbir kul, kıyâmet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücûdunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet 1)
Bütün bunlardan maksat, hem istikbalde karşılaşacağımız gerçekleri haber vermek hem de insanları fani sevdâlardan kurtarıp iman, sâlih amel, güzel ahlâk ve her türlü hayr ü hasenâta yönlendirmektir. Onları, fırsat geçmeden Kur’an ve sünnete uymaya çağırmaktır.
Mushaftaki sıralamada yüz ikinci, iniş sırasına göre on altıncı sûredir. Kevser Sûresi’nden sonra, Mâûn sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. (bk. Buhârî, “Rikåk” 10; Şevkânî, V, 575)
Sûre adını 1. âyette geçen ve “çokluk yarışı, çoklukla övünme” anlamlarına gelen tekâsür kelimesinden almıştır. “Elhâküm” ve “Makbûre” isimleriyle de anılmaktadır. (İbn Âşûr, XXX, 517)
Sûrede insanların, hayatın aldatıcı yönleriyle meşgul olmalarından, dünya malını biriktirmeye olan düşkünlüklerinden ve âhiret hallerinden söz edilmektedir?
Kaynak: kuranvemeali.com
İslam ve İhsan
Tekasür Suresi Türkçe, Arapça Anlamı ve Okunuşu
Arapça Okunuşu:
Bismillahirrahmanirrahim
Elhakümüt tekasür
Hatta zürtümülmekabir
Kella sevfe ta'lemun
Sümme kella sevfe ta'lemun
Kella lev ta'lemune ılmel yekıyn
Le teravünnelcehıym
Sümme leteravünneha aynelyakıyn
Sümme le tüs'elünne yevmeizin anin neıym
Türkçe Anlamı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Onları girdikleri çokluk yarışı oyaladı ve kandırdı.
Onlar mezarları ziyaret edip kabirleri saymaya başladılar.
Fakat iş sandığınız gibi değil!
Hayır! Hayır. İş sizin sandığınız gibi değil. Yakında görüp öğreneceksiniz.
İş sizin bildiğiniz / zannettiğiniz gibi değil. Ne olurdu biraz düşünseydiniz? Ne olurdu sizi kandırmayacak olan gerçek bir bilgiyle ilim sahibi olsaydınız?
And olsun ki size cehennemi göstereceğiz.
Çokluk yarışında olanlar cehennemi apaçık bir şekilde görecekler.
Din günü, onların her birini verdiğimiz nimetlerden sorguya çekeceğiz.
Tekasür Duası Faydaları ve Faziletleri
Allah'u Teala, Tekasür suresi ile bize dünya nimetlerine aldanmamamızı emreder. Çokluk yarışında olanlar, çocuklarının sayısı ile malı mülküyle ve daha birçok dünyevi şeyle övünür. Halbuki takva sahibi mümin kullar tüm bunların, dünya gibi fani olduğunu bilir. Müslümanların ebedi istirahat yeri ahirettir. ''Bu dünya ahiretin tarlasıdır'' hadis-i şerifinde buyurulduğu üzere, asıl olan ahiret hayatıdır.
Mezarların, evlatların ve evlerin sayısıyla övünmek Cahiliye döneminin adetlerinden biriydi. Toplumda bir kişi ne kadar zengin ise o kadar saygı görüyordu. İslam ile birlikte bu anlayış yıkıldı. Bir kişinin saygıdeğer olması için güvenilir, dürüst ve adil olması gerektiğini anlatan birçok ayet ve hadis vardır.
Tekasür Suresinde, mala mülke ve çokluğa önem verenlerin mutlaka cehenneme gideceği beyan edilir. Dinimizde en büyük günahlardan biri kibirdir. Mümin kullar övünülecek şeylerin peşinde koşmaz. Sadece Allah'ın rızasını kazanmak için çabalar.
Bu surenin okunması, kişiyi mal mülk hırsından korur. Fani olan şeylere yönelmesini engeller.