eski bayramlar nasıldı / Özlediğimiz Eski Bayramlar Nasıldı | Bayram Gelenekleri | BizimTarifler

Eski Bayramlar Nasıldı

eski bayramlar nasıldı

Nerede o eski bayramlar

Bu yıl da çat kapı geldi bayram. Nasıl olduğunu anlamadan günleri, tarihleri unutarak zaman öyle akıp geçti evlerin içinde. Eskiden haftalar öncesinden bayram temizliği, bahar temizliği başlardı. Mutfaklar şenlenir, yufkalar açılır, tatlılar yapılırdı. Oysa bizler son bir yılda temizlikle evin içinde kafayı bozduk. Önümüzdeki bütün bayramların temizlikleri, tatlıları, yemekleri denendi. Gelmiş geçmiş bütün bayramların tatlıları, temizliği tamam. Peki, nerede o eski bayramlar. Merak ettim biz neyi arıyoruz?

Psikolog Serhat Yabancı ‘ya sordum.

1. “Nerede o eski bayramlar” derken sahi biz neyi arıyoruz?

Bayram bizim ülkemizde hem milli hem dini olarak yorumlanıyor ve kültürel kodlar içeriyor. Değişen toplumda en çokta etkisini gösteren, hatta en çok etkilenen olaylardan ve kulvarlardan biri. Bu nedenle birçok insan “Nerede o eski bayramlar” diyor. Geniş ailelerden çekirdek ailelere geçisin en büyük göstergesi özellikle bu tip ritüelleri değişimi olarak kendini gösteriyor. Çünkü eskiden bayramlarda daha çok geniş aileler vardı. İnsanlar birbirleriyle daha çok etkileşim kurarlardı. Şeker, para, el öpme, ziyaretler, küslüklerin ortadan kalkması için atılan adımlar mevzusu varken şimdi hem çekirdek aileye dönüş hem de
şehirleşmeye dönüş ile bu mekanizmalar oldukça azaldı. Burada toplumsal değişim daha çok ön plana çıkmaktadır. Çekirdek aileye geçişsin artması, şehirleşmenin artması olarak iki ana dinamik bulunmaktadır. Çünkü şehirleşme artıkça, kentleşme oldukça geniş aileler ve insanların birbirleriyle olan iletişimi azaldı. Artık bayramlaşmalar bir paylaşımdan çok göreve dönüştü. Göstermelik bazı eylemler söz konusu. İnsanlar copy- paste mesajları alıp birbirilerine gönderiyorlar bu yüzden işin duygusu ve ruhu iyice azalmış oluyor.

Bayram sabahı coşkuyla uyanıp kahvaltıyı hazırlayan ve çocuklarını bekleyen yaşlılar...

2. Eski bayramları arayan hangi kuşak bayramlardan ne anlıyor?

Eski kuşaklar bayram dedikçe, duygu, etkileşim, sosyalleşme, paylaşma, dertleşme, yani daha çok duygunun ve paylaşımın ön planda olduğu kavramlardan bahsediyor. Ama yeni kuşaklar bunu daha çok “bayram eşittir tatil” olarak görüyorlar. Bayram ne zaman? Bayramda ne yapalım? diyor. Eskiden bayramda, insanlar yemekler, tatlılar yaparlardı ve çocuklara hediyeler alınırdı. Çocuklar o ayakkabılarla sabaha kadar sarılıp uyur onun heyecanını yaşarlardı. Şimdi ki kuşaklar ise bayramı tatil ve dinlenmek olarak görmekte. Bayram artık sosyal paylaşım ve toplumsal etkileşim alanı iken şimdi daha çok çekirdek aile hatta bireyin etkileşim alanına dönüşüyor. Diğer yandan kendi kökleriyle bağlarını sürdüren insanlar bayramlarda memlekete gitmek, akrabalarıyla o duyguyu yaşamak için Anadolu’yagiden insanları da görebiliyoruz. Bu durum otogarların ve havalimanların yoğunluğundan anlaşılmaktadır.

3. Bayramların toplumdaki sosyolojik ve psikolojik boyutu nedir?

Bayramlar sadece milli ve dini olarak tanımlansa da insan ve toplum üzerinde farklı etkileri vardır. Sosyolojik olarak baktığımızda, bayram demek toplumu tanımlayan ve anlatan bir metafordur. Toplumda, insanları bir arada tutan inanç, milli bayramlar, dini bayramlar gibi ortak değerler vardır. Bu açıdan baktığımızda toplumsal dayanışmayı sağlayan, küslükleri ve gerginliği azaltan, geçmişteki olumsuzlukların ortadan kalkmasını sağlayan güzel bir aracı mekanizma olarak adlandırılır. Dini ve milli boyutunun yanında toplumsal, bireysel ve ailesel ilişkileri güçlendiren bir mekanizma. Bayramlarda küslükler olmaz, kan davalı aileler birbirleriyle barışır veya barıştırılır. Kırgınlıklar ortadan kalkar, küçükler büyüklerin ellerinden öpmeye gider, aradaki sorunlar görmezden gelinir veya çözülür. Bayram sosyolojik anlamda dayanışma metaforudur. Psikolojik olarak da bayram, kişinin aslında bir yere aidiyet duygusunu sağlar. Fakat tam tersi etki de yapabilir. Bayramda bayramlaşacak kimsesi yoksa veya akrabalarıyla görüşemiyorsa, akrabaları ve aile bağlarından kopuksa, o bayram o insanlar için daha da zor geçebiliyor. Özetle, ailesi ile olanlar daha keyif alıyor, yalnız olanlar daha üzgün hissediyor. Sosyolojik olarak dayanışma yaratıyor psikolojik olarak aidiyet duygusu yaratıyor. Ama diğer uçta da bayramda bayramlaşacak kimsesi olmayan insanlar için daha zor geçebiliyor.

4. Çağdaşlaşırken hangi değerlerimizi kaybettik? (medeniyet, konfor, gelişmişlik güzel şeyler peki bunları kazanırken nelerden vazgeçtik?

Sanayileşme ile birlikte ekonomik gücün artması, üretimin artmasına bağlı olarak bazı insanlar parayı ve paranın gücünü erken kazandılar ancak kültür geriden geldi. Sosyoloji bu kavrama “kültürel gecikme” olarak bakıyor. Toplum içinde de argo tabiriyle “Kıroyum ama para bende” insanların ekonomik düzeyi, kültürel düzeyinin önüne geçerse bu kültürel gecikme teorisini gösteriyor. Çağdaşlaşma bizim ülkemizde bu anlamda ilerleme kat ederken düzeye uygun duygu, düşünce yapısı, ahlaki ve etik değerleri daha çabuk geçti gibi görünüyor. İnsanların çok iyi ekonomik güçleri, standartları ve refah düzeyleri var ama ahlaki, etik, kültürel değerlerden yoksun ise bulundukları refah düzeyine uygun bir hayata bakış açıları, etik değerleri yoksa çağdaşlaşma topluma büyük zarar veriyor. Doğrusu da şu olmalı, Kültürel gelişme ile ekonomik gelişme birbiriyle paralel ilerlemeli. Maalesef bizim ülkemizde daha çok ekonomik temeller üzerinde tanımlanıyor. Ekonomik seviyeniz yüksekse siz kendinizi çağdaşlaşmış ilerlemiş hissedebiliriz. Ancak gerçek anlamda bu doğru bir tanım değildir. Bireysel ve toplumsal olarak çağdaşlaşmak demokrasi, insan hakları, adaletin gelişmesi, etik değerlere sahip olmaktır. Ekonomik olarak çok refah düzeyine sahip olmanız sizin çağdaş bir ülke olduğunuz anlamına gelmez. Benim için çağdaşlaşmış evrensel ve bulunduğu toplum değerlerinden kopmamak demektir. Bastırılış bir nesilden gelen nesiliz. Hiç nesilden ben nesile geçiş gibi oldu. Kendi çocuklarına sınırsız bir vericilikle kendi çocukluğunu tamir etmeye çalıştılar oda bir çatışma yarattı.

5. Peki, yeni bayramlar?

Yeni bayramlar Akdeniz veya Ege sahillerinde tatil, ekonomik durumu biraz daha düşük olan kesim için ise, Anadolu tatili ya da memleket tatili olarak tanımlanıyor. Yeni bayramlarda mesajlaşmak, copy- paste yapmak yerine mümkünse birebir görüşmek
gerekiyor. Gidilecek mesafeler var ise direk gidilmeli. Şu an pandeminin özel durumu da dikkat edilmesi gereken bir nokta olarak görmek gerekiyor. Mesajlaşmayı ben bayram içeriğini değersizleştirilmesi olarak görüyorum. Benim için sen sıradan birisin demeye geliyor. Google dan aldım sana gönderdim demektir. Bayram sesini duymak, varsa imkân dokunmak, sarılmak, paylaşmaktır. Basma mesajları atmaktansa hiç atmamak daha doğrudur. Bayramları diri tutmakta öldürmekte bizimle ilgilidir.

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR

Saygıdeğer okurlarım bu haftaki köşe yazımda sizlere yaklaşan Kurban Bayramının önceki senelerini ve son dönemlerini ele almak istiyorum.

Bugün güzel bir gün... Bugün bayram. Bayram deyince; çocukluğumuzda kalan o mutlu anlara dair sonsuz heyecanlarımızın zirveye ulaştığı günler geliyor,birçoğumuzun aklına şüphesiz... Geri dönüşü imkânsız hatıralar.

Bayram vesilesiyle öncelikle tüm İslam âleminin ve şehit ailelerinin bayramını kutluyorum.

Manevi duyguları en yoğun yaşadığımız, yaşattığımız, hayatın onca koşturmacası içinde aile kavramını hatırladığımız, hatırlattığımız, küskünleri barıştırma vesilesi olan bu önemli günlerin değerini iyi bilmek ümidiyle, sevdiklerinizle nice mutlu, umutlu bayramlar olur umarım bu günler ve bundan sonrası için de…

Bayram deyince ülkemizde çok farklı şeyler oluyor. Öncelikle bu mutlu günlerde yollarda kendinize çok dikkat edin. Bayramı tatsız ve acı dolu yarınlara çevirmeyin lütfen. Yaşlılara hoşgörüyü ve saygıyı; çocuklara sevgi göstermeyi unutmayın. Kapınıza geldiklerinde onları geri göndermeyin. Bizler çocukluğumuzun tadını bulamasak da örf, adet, gelenek ve göreneklerimizin ölçüsünde bu bayramları yaşamak yine de çok önemli. Hala hayattayken sevdiklerimizle bir arada olmak yıllar sonra buruk anılar olarak yad edeceğimiz günler olacak unutmayalım.

Günümüzde bayramların, değil komşuların akrabaların bile birbirlerinin yüzünü unuttuğu bir koşuşturma çarkı içinde; soluklanmak için ‘manevi duygulardan’ çok tatil anlamı içeriyor oluşu çok üzücü gerçekten. Yorgun bedenler için bir fırsat resmi tatiller ve en başta da bayramlar artık. Birçoğumuz için, bayramlar; dört gözle çekilen tatil günleri oldu ne yazık ki.

Oysa eskiden, o bayramlar; ne güzel günlerdi değil mi?Aile olanlar bilir.Dedeler, nineler, analar, babalar, amcalar, dayılar, teyzeler halalar, kuzenler, çocuklarla dolu evlerde kocaman kalabalıkların kavuştuğu, hasret giderdiği, sofralarda ailecek birlik ve beraberlik içinde yemekler yenildiği, mütevazı fakat neşeli hayatların yaşandığı günlerdi, bayramlar… Çocukken mi güzeldi yoksa bayramlar? Bayramlar mı değişti yoksa biz mi büyüdük? Bu klasik cümleler, ne yazık ki gerçeğe dönüşüyor: biz büyüdük ve çok gerilerde kaldı o tatlı düşler.Hatırlayın. Bayram daha bir hafta önce başlardı çoğu evlerde, şimdi bizler için o çok uzakta kalan yıllarda. Annelerimiz, büyük annelerimiz ile oturur bayram baklavaları hazırlarlardı.Günler öncesinden bayram alışverişine çıkılırdı. Yepyeni bayramlıklarımızı yastığın altına koyar, sabahı zor ederdik değil mi?O sabah geldiğinde hep birlikte bayram namazlarına gidilir, çıkışta eş dost, kolu komşu, evde de kalabalık ailemizle büyük bir mutlulukla bayramlaşırdık. Evin büyüklerinin ellerini öperek amansız bir bayram harçlığı kapma mücadelesi verirdik. Kim daha çok para biriktirdi diye yarışa girerdik üstelik. Biriktirdiklerimiz ile dişlerimiz çürüyene dek çikolata, dondurma aldırdık. Kapı kapı dolaşarak komşu büyüklerimizinde ellerini öperdik.El öpmeler, ceplerimizden taşan bozuk paralar bayram harçlıkları, televizyondan Barış Manço'nun “Bugün Bayram” marşıyla geçen heyecanlı serüvenimiz; “Hayat Bayram Olsa” tadındaydı.Bir de lunaparklar. Eş dost kolu komşu hep birlikte panayır yeri gibiydi. Peki ya, bayram kartlarını hatırlayanınız var mı? Sanki eskiden ilişkiler daha yoğun, daha sıcak, daha güven vericiydi. Nedeni yaşam biçiminde olsa gerek. Hemen her alandaki yoksulluk, fakirlik, eksiklik. En zengin insanlar bile bu durumun sıkıntısını çekerdi. Çünkü ülke gerçeğiydi. Dolayısıyla birbirine yakın olmak, destek vermek, güven duymak esastı. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” ya da “Ev alma, komşu al” gibi laflar işte o şartlarda üretilmişti. Hey gidi günler hey. Ah nerede o eski bayramlar demiyor muyuz şimdi? Sanki bir şeyler eksik değil mi?Hem ansızın, aniden yitip gittiler onlarda elimizden kayıp giden birçok hatıramız gibi. Belki de biz bayramları çocukluğumuza sakladık, orada bıraktık. Daha fazla lafı uzatmadan, tekrar bayramınızı kutluyor, “tatilinizin” güzel geçmesini diliyorum.Ama unutmayalım.Hala güneşin tadını bulabileceğiniz, tatil beldelerinin havuzları, kıyı şeritlerindeki masmavi kumsallarının keyfi, tropikal adaların güneşi, o zamana yenilerek unutulup giden kalpten ilişkiler kadar ısıtmayacak hiç bir zaman, hiç birimizi...

Merhaba Sevgili Bizimtarifler Ailesi,

Bu aileye ben de dahil olduğum için oldukça mutluyum. Umarım güzel tarifler ve güzel yazılarla sık sık birlikte olacağız.

Benim ilk yazımda ele almak istediğim konu eski bayram gelenekleri.

Hep eski bayramlar hatırlanır ve “Nerede o eski bayramlar?” diye söylenirdik. Ancak pandemi ile hiçbir şey eskisi gibi yaşanamadığı için tam da bu zamanda eski bayramları hatırlamak ve unutulan gelenekleri bir daha vurgulamak istiyorum.

Bizim çocukluğumuzda bayram gelmeden önce yeni bayramlıklar alınır, baklavalar, sarmalar, börekler yapılır, evler temizlenirdi. Bayramı coşku ve heyecanla beklerdik. En çok da çocuklar mutlu olurdu. Kapı kapı gezip şeker, çikolata toplardık. Şimdiki zamanda ise bırakın mahalle gezmeyi, en yakın komşulara bile gidip bayramlaşamaz oldu çocuklar…

Daha da eskiye gidip Osmanlı zamanlarından itibaren bayramlar nasıl kutlanır, sofralardan neler eksik olmazdı birde onlara bakalım.

Osmanlı döneminde bayram şenlikleri ve hazırlıkları 3 gün önceden başlanırmış. Bayramda saray ahalisine, devlet büyüklerine ve misafirlere özel yemekler hazırlanırmış. Bunlar kavun dolması, badem çorbası, badem helvası, yufka bohçasında beğendili kuzu incik hazırlanıp önemli kişilere ikram edilirmiş. Halk için ise etli pilavlar ve hoşaflar hazırlanırmış. Yine bayramın en gözde tatlısı baklava olurmuş.

Hala ülkemizin bir çok yerinde bayramlar bu şekilde özenle karşılanıyor. Ancak metropol şehirlerde durum pek de öyle değil… Hatta çocuklarımız bayram heyecanını ve önemini anlayamadan büyüyüp gidiyorlar. Artık bayramlar eş, dost ve aile büyükleri ile kutlanarak değil de bir tatil olarak görülüp tatil beldelerine akınlar ile geçiyor.

Bu bayram ise çok daha buruk bir şekilde geçecek. Ne bayramlaşma, ne büyükleri ziyaret ne de o büyük bayram sofraları olmayacak. Sağlığımız için bu bayramı bu şekilde sessiz sedasız geçirmeye razıyız.

Bu günleri aratmamak dileğiyle…

Şimdiden herkese evlerinde huzurlu ve sağlıklı bayramlar!

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir