Günümüzdeki insanlar yıl önce yaşamış insanlara kıyasla ortalama olarak 10 santimetre daha uzun boylular.
Küçük yaşlarda daha iyi beslenme imkanları ve tıbbın ilerlemesi genlerimizdeki kodlardan daha iyi faydalanıp bizim birkaç nesil önceki atalarımızdan daha uzun insanlar olmamızı sağladı.
Ancak genetiksel olarak boyumuzun bir uzama limiti var ve bu insanlar arasında metreyi çok nadir aşıyor.
Ama tümör gibi aşırı büyüme hormonu salgılayan iç salgı bezleri hastalıkları taşıyan bireylerin boyları büyümeyi durdurmaz ve bu yüzden bu bireyler normalden çok daha uzun insanlar olabilirler.
Örneğin şu ana kadar yaşamış bilinen en uzun insan Robert Wadlowdur.
Robert daha 5 yaşındayken yetişkin bir adamın boyuna erişmişti ve 22 yaşında tümör nedeniyle öldüğü zaman boyu metreydi.
Dünya üzerinde şu anda hayatta olan en uzun boylu adam ise metre boyuyla Mardinli Sultan Kösendir.
Sultan Kösen aynı zamanda 36,5 cm ile en büyük ayaklara (ki bu 60 numara ayakkabı giymesi demek oluyor) ve 27,5 cm ile en büyük ellere sahip.
Hollandalılar son yılda ortalama 20 santimetre uzadı.
Dünyanın en uzun boylu insanlarının yaşadığı bu ülkede erkeklerin boy ortalaması 1,84 metre, kadınların ise 1,71 metre.
Dünyanın en kısa boylu insanlarının yaşadığı ülkeler; Bolivya, Endonezya, Filipinler ve Kamboçyadır.
Bu ülkelerde erkeklerin boy ortalaması metre civarında, kadınlar ise metre civarındadır.
Türkiyede bu oran yaklaşık olarak erkekler için metre, kadınlar içinse metredir.
İnsanların boylarının uzaması 21 yaşından sonra büyük oranda duraksar, ancak asılı kalma gibi esnetme hareketlerini devamlı uygulayan bireylerin birkaç santimetre daha uzadıkları bilinmekte.
Marsta doğmuş ve büyümüş bir bireyse Dünyadaki haline kıyasla 5 ile 10 santimetre daha uzun boylu olacaktır, çünkü Marstaki yer çekimi Dünyadaki yer-çekiminin 3te 1idir ve iskeleti aşağı çekecek güç az olduğu için kemikler daha fazla uzayabilir.
5 metre uzunluğundaki bir insanın vücut ağırlığını taşıyarak ayakta durabilmesi için kemikleri dinozor kemiği gibi çok kalın olmalı veya iskeletinin çelik gibi kemikten çok daha sağlam olan materyallerden oluşması gerekir.
Ayrıca bu uzunluktaki birisinin kalbinin metreler boyunca yukarıda olan beynine yeterli kanı pompalaması ve diğer iç organlarının düzgün çalışması da imkansızdır.
Neredeyse bütün kemikleri Tanzanyada bulunup Berlin'de sergilenmiş Giraffatitan, yani dev zürafa isimli dinozorun uzunluğunun 25 metreye, ağırlığınınsa 30 tona kadar çıktığı tahmin edilmekte.
Dünyanın yaşamış en uzun canlısı olduğu tahmin edilen Amphicoelias dinozorunun 55, 60 metre boyundan daha uzun olması mümkün olmayacaktır, çünkü hiçbir iskelet sistemi oluşacak tonlarca ağırlığı Dünyanın yer çekimine karşı kaldıramayacaktır.
Bir insanın dünya yüzeyinde görebileceği en uzak mesafe ufuk çizgisiyle sınırlıdır, ve bu en fazla 5 km kadardır, bundan daha uzun mesafelerde Dünyanın şekli yuvarlak olduğu için kişinin vücudu eğim açısının, yani yüzey kasisinin arkasında kalır.
Doğrusal olarak bakış sağlayabileceğiniz eğimsiz uzay boşluğundaysa kişinin vücudu ekipmansız bir insan gözü tarafından astronot kostümünün de yaydığı fosforun yardımıyla en fazla 10 km ile 15 km kadar uzaktan görülebilir.
Dünyada bir insanın bağırarak oluşturabileceği en yüksek ses 30 cm uzaklıktan 88 desibel kadardır. Bu şiddette bir haykırış diğer insanlar tarafından en fazla 5 km, eğer ses rüzgarın doğrultusundaysa 6, 7 km mesafeden duyulabilir.
Usain Bolt, metre rekorunu saniye ile kırdığında saatte 44 kilometre hıza ulaştı. Bazı biyostatik uzmanları, bu hızın insan bedeni için limit olduğunu dile getirdiler.
Ancak yakın zamanda araştırma sonuçlarını açıklayan bazı uzmanlara göre ise mükemmel bir insan saatte kilometre hıza kadar ulaşabilir.
Daha önceki araştırmalarda sürat koşucusunun hız limitini belirleyen şeyin bacağın yere her adım vuruşunda zeminin bacağa yüklediği ağırlık olduğu belirlenmişti.
Buna göre her adımında yerden kilogram kilogram aralığında basınç alan sürat koşucusu, kaslarının ve bacaklarının güç sınırına da ulaşmış sayılıyordu. Ancak yeni araştırma, sürat koşucusunun kas ve bacaklarının bu basınç ağırlığının 4 katına kadar fazlasını bile kırılmadan taşıyabileceğini savunuyor.
Bilimadamları yeni araştırmada koşucunun ayağıyla yerin her temasında ortaya çıkan bu basınçtan çok zamanlamanın önemli olduğuna dikkat çekiyor. İyi bir sürat koşucusunun ayağının yerle her teması saniyenin onda birinde gerçekleşiyor.
Koşu bandında insan ayağının temas sayısı ve zaman aralığı üzerine araştırmalar yapan bilimadamları, insanın adım aralığının yani yer ile temas aralığının saniyenin 20de birine kadar çıkabileceğini bunun da yerden bacağa gelecek ve sürati sınırlandıracak basıncın etkisini azaltacağı görüşünü dile getiriyor.
Kısacası, bilimsel olarak bir insan maksimum kilometre hıza kadar ulaşabilir.
NEREDEYSE FİL KADAR GÜÇLÜYÜZ
Koşma hızı
Saatte 44 km
Saatte km
Saatte km
Saatte km
Saatte 88 km
Saatte 98 km
Ağırlık kaldırma
KG
,8 KG
Uzun atlama
metre
metre
Yüzme hızı
Saatte km
Saatte km
Saatte km
Saatte km
Saatte km
İLGİNÇ BİLGİLER
Bir insan hayatı boyunca ortalama 22 kilogram deri kaybediyor.
Sıcak su soğuk sudan daha ağırdır.
Karıncalar uyumaz
Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor.
Hapşırdığınız zaman, kalbiniz de dâhil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.
Dünyada çıkan savaşların çoğu doğal kaynakları ele geçirme amacı nedeniyle çıkmaktadır.
Suudi Arabistan´da bir kadın kocasına kahve yapmazsa bu boşanma nedenidir.
Yunuslar gözleri açık uyurlar.
Kıta isimlerinin hepsi aynı harfle başlayıp aynı harfle biter.
Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru saattir.
Rusya´nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
Eğer bir insan 8 sene, 7 ay ve 6 gün bağırabilseydi (aralıksız), bu bir kahveyi ısıtabilcek olan enerjiye eş bir enerji oluştururdu.
Kedilerin herbir kulağında 32 adele vardır.
Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
Atlar bir ay kadar ayakta kalabilirler.
Avustralya´daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
Ortalama bir erkek, hayatının saatini tıraş olmak için harcar.
Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Her insanın dilinin izi de parmak izi gibi farklıdır.
Hamamböcekleri yaklaşık olarak milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
Timsahlar renk körüdür.
Ayı inlerinin girişleri herzaman kuzeye bakar.
Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba´dır.
Eiffel Kulesi´nin tepesine çıkana kadar basamak vardır.
Erkek Peygamber Devesi dişinin kokusunu 7 mil öteden duyabilir.
Hiçbir kağıt parçası 7 defadan fazla ikiye katlanamaz!
Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
Salatalığın yüzde 96´sı sudur.
Las Vegas´taki kumarhanelerin hiçbirisinde saat yoktur.
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97 72 82 cm olacaktı.
Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur.
Meşe ağaçları elli yaşından önce palamut vermez.
Geçen yılın, sadece yılı barış içinde yaşanmıştır.
Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
Donald Duck çizgi fılmleri Finlandiya´da yasaklanmıştır. Nedeni kahramanların don giymemesidir.
Dünyanın en büyük hayvanı mavi balinadır. Aynı zamanda hayvanlar âleminin en hızlı büyüyen hayvanıdır. Kilosu 22 ayda 26 tona kadar ulaşır
Bir inek hayatı boyunca yaklaşık bardak süt üretir.
Penguen yüzebilen, ama uçamayan tek kuştur.
Bir fare bir deveye oranla daha uzun sure susuzluğa dayanabilir.
El tırnakları ayak tırnaklarına oranla 4 kat daha hızlı uzarlar.
Kangurular geri geri yürüyemezler.
George Washington evinin bahçesinde marijuana yetiştirirdi.
Ketçap ´lu yıllarda ilaç olarak satılırdı.
Bir köpekbalığı milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir.
Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır. ´den önce kenevir, ağaç kabuğu ve marijuana yaprağı kullanılarak yapılırdı.
Kirpiler suda batmaz.
değişik cins kurbağa vardır
Yılanlar duyamaz
Bir bardak taze şampanyanın içine bir kuru üzüm atarsanız üzüm asansör gibi bardağın altından üstüne üstünden altına sürekli dolaşır.
Zürafalar yüzemez.
Evinizdeki toz parçacıklarının büyük çoğunluğu ölmüş deri dokusudur.
İnsan midesi 2 haftada bir iç zarını yenilemek zorundadır aksi halde kendi kendini sindirir.
Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir
Son sene içerisinde herhangi yeni hayvan evcilleştirilmemiştir.
Tarihi fılm Ben Hur´da çekim ekibinin farketmediği kırmızı bir otomobil görünür.
Filler zıplamayan tek memelidir.
Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar
Gülmek için 17 adeleye ihtiyaç vardır. Surat asmak için ise
Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.
Hergün doğan çocukların ortalama 12´si yanlış anne babaya verilmektedir
Eğer ağzımıza attığımız bir şeye tükürüğümüz değmese onun tadını anlayamayız.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
Denizatları, erkekleri hamile olan tek canlı grubudur
Çikolatanın köpekleri öldürdüğü doğrudur. Onların kalbine ve sinir sistemine zarar verir. Yarım kilo kadar çıkolata küçük bir köpeği öldürebilir.
Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmuyor. Sizi gizliyor. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamamalarını sağlıyor Sivrisineğin kulağımıza işkence gibi gelen vızıltı sesi onun saniyede kez kanat çırpması yüzünden oluşur.
İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.
Marilyn Monroe´nun altı ayak parmağı vardı.
Kanada, Kızılderili dilinde 'büyük köy' anlamına gelmektedir.
Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
Kediler değişik ses, köpekler ise 10 ses çıkartabilirler.
HaberSon DakikaÇok OkunanlarGündemÖne ÇıkanlarFoto GaleriVideo Galeri
MemurlarKamu PersoneliKPSSHaberlerMevzuatÖğretmenÖzel KonularSeçim
İlanGünün İlanlarıÇok OkunanlarDaimi İşçi Alım İlanlarıAkademik İlanlarKPSS-A İlanları4/B İlanları
ForumEn Yeni KonularEn Yeni CevaplarKamu PersoneliKamu Personeli Ortak KonularKPSS ve Diğer SınavlarGündem
HesaplamaMemur Maaş HesaplamaSözleşmeli Maaş HesaplamaMemur Emekli MaaşEmeklilik Yaşı HesaplamaAsgari Geçim İndirimi
DiğerAnketBecayiş İlanlarıKararSınavSoru/CevapSözlükBi'Mola
seafoodplus.info internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı seafoodplus.info'e aittir.
İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © Tüm hakları saklıdır seafoodplus.info
İnsanlık yılda büyük bir dönüşüm geçirecek günümüze kadar geldi. Dünya nüfusu 1 milyar da 7 milyara ulaşırken birçok açıdan da değişim görüldü. 'lü yıllarda gelişmiş ülkelerde insan ömrü yaklaşık 45 yaş olarak görülürken günümüzde bu ortalama 80 yaşa kadar yükseldi. Fiziksel olarak değişikliklerde görülürken günümüzdeki kişilerin eskiye kıyasla giderek uzadığı da görülmektedir. Sanayileşmenin olduğu ilkeler de Ortalama insan boyunun 10 cm arttığı tespit edildi. Yapılan araştırmalar doğrultusunda en fazla uzayan ülkenin Hollanda olduğu belirtildi. Hollanda'da erkeklerde ortalama boy olarak belirlenirken kadınlarda ise olarak görülmektedir. yıllık bir sürece bakıldığında ise 20 cm’lik bir uzama olduğu görülüyor. Peki, İnsanlar neden uzamaya başladı? İnsanlar ne kadar uzayabilir? Eski insanlar daha mı uzundu? İşte merak edilen sorunun yanıtı…
Münih Üniversitesi’nden ekonomi tarihi profesörü John Komlos, 'li yıllarda tarih boyunca insan boyu üzerinde yaptığı çalışmalar ile tanınmaktadır. Nüfus ortalamasında ki boy oranlarının iniş ve çıkışlarını inceleyen Komlos askeri kayıtlar üzerinde inceleme yapmıştır. İnsan boyunun diyet ve hastalıklarla bağlı olduğu tespiti yapıldı. Belirlenen iki faktörü çocukluk döneminde oldukça etkili olduğunu ifade eder Komlos, çocuğun yeterli beslenememesi ya da ishal gibi hastalıklara yakalanmasının boy uzamasına engellediğini söyledi.
Northwestern Üniversitesi’nden antropoloji profesörü William Leonard, beslenme sağlık ve genel yaşam şartlarının insan gelişimi üzerinde oldukça etkili olduğunu belirtti.
Tarih boyunca boy ve sağlık ilişkisi kanıtlayan pek çok örnek yer almaktadıseafoodplus.infoı Avrupa'da Ortaçağ sonlarında veba salgını nüfusun yüzde 60’ının yok olmasına neden oldu. Yaşamını sürdürenler ise bolluk içerisinde yaşamaya başlarken sağlık problemlerinden uzak bir yaşantı içerisinde bulundu. Bununla birlikte kişilerin daha uzun boylu olduğu tespit edildi.
Yüzyıl Avrupa'sına baktığımızda ise insan boyunda kısalma olduğu görüldü. Ortalama bir Fransız erkeği bir 62 santim boyunda olduğu tespit edildi. Küçük buzul çağı olarak adlandırılan bu dönemde aşırı soğuklar nedeniyle tarım ürünlerinde azalma görüldü. Bununla birlikte dünyada savaşlarda yaşanırken büyük bir sarsıntı dönemi yaşandı.
yüzyılda Sanayi Devrimi döneminde insanların hastalıklarla dolu bir yaşam sürdürmesi de boylarının kısalmasına neden oldu yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise toplumsal olarak ayaklanmalar başladı.Kentlerde kanalizasyon sistemi devreye girerken musluk suyu kullanma alışkanlığı da başlamış oldu. Bunun bir sonucu olarak da Batı Avrupa'da insan boyunun uzadığı görülmeye başladı.
Boy ve sağlık ilişkisine bakıldığında günümüz verileri doğrultusunda da etkileri hala görülmektedir.Güney Kore ve Kuzey Kore örneklerini baz aldığımızda ise insan ömrünün gelir ve eğitim göstergeleri ile birlikte beslenme ve sağlık alışkanlıkları gibi etkilere bağlı olarak boy arasındaki ilişkiye gözler önüne seafoodplus.info Kore ve Güney Kore arasında boy olarak cm gibi farklılıklar görülmektedir
ABD başta olmak üzere sanayileşmenin artması ile birlikte yüzyılda bu yana boy uzaması belirli bir seviyede kaldı. Daha önceki verilere bakıldığında Amerikalıların sanayileşmiş ülkeler içerisinde üst sıralarda yer aldığı görülmektedir. Erkekler için boy ortalaması verilirken kadınlar için bu oran olarak görülmektedir. Leonard’a göre, “ABD’deki ortalama boy bugün 70’lerden, hatta 60’lardan çok da farklı değil.”
Onunla birlikte Kuzey Avrupalıların neden bu kadar uzun olduğu da merak ediliyor. Komlos, bu durumun Avrupa ülkelerindeki sosyal hizmetlerin toplumsallaşmış olmasına bağlamaktadıseafoodplus.info'de beslenme ve sağlık hizmetleri konusunda büyük eşitsizliklerin olduğu görülmektedir. Amerikalıların sağlık sigortası olmaması nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı görülüyor. ABD'de hamile kadınların herhangi bir yardım alamadığı görülürken Hollanda'da hemşirelerin ücretsiz ev ziyareti yaptığı görülmektedir. Onunla birlikte Amerikalıların birçoğunda obezite sorunu göze çarpmaktadır. Yüksek kalorili İşlenmiş ve sağlıksız gıdaların sağlık problemlerine yol açtığı görülüyor. Komsol bu durumu şöyle ifade ediyor: “Coca-Cola, hamburger, McDonald diyeti sizi Hollandalıların boy seviyesine çıkarmayacaktır.”
Eskiden günümüze kadar pek çok gelişme yaşanırken eski insanların daha uzun olduğu görüşü günümüzde de hala en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Hz. Yuşa'nın minare boyunda olduğu söylenmektedir; eski insanların boyları çok uzun muydu? sorusunda gelen cevap şu şekildedir:
Değerli kardeşimiz,
Kur'an-’ı Kerim'de Hz. Musa aleyhisselamın Hz. Hızır aleyhisselam ile olan macerası anlatılırken, Hz. Musa’nın bir yol arkadaşından bahsedilir. Ancak bunun ismi verilmez. Hadis ve tefsir kitaplarında bu zatın isminin Yuşa b. Nun aleyhisselam olduğu ve Hz. Musa’dan sonra peygamber olarak gönderildiği belirtilir.
Yine kaynaklarımızda Yuşa bin Nuh aleyhisselamın peygamber olduğu açıkça belirtilir.
Boyunun uzunluğuna gelince, bu konuda net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Adem aleyhisselamın boyu ile ilgili bir hadis-i şerif vardır.
En güvenilir kaynaklardan Buhari'deki "Allah (cc) Adem peygamberi (as) yarattı. Boyunun uzunluğu altmış zira'ydı." hadisinde, Hz. Adem'in (as) boyunun 60 zira (40 m civarı) olduğu belirtilmektedir. İbn Haldun () gibi bazı düşünürler ise, bunun, onun Cennet'teki boyu olduğunu, Hz. Havva ile yere indirilince yer şartlarına uygun boyuna iade edildiğini kabul etmişlerdir.
1) Yer tarihinde ağaçlardan başka bu yükseklikte canlı bilinmeyişi,
2) İnsan fosilleri içinde buna işaret edecek en küçük belirti olmayışı,
3) Efendimiz'in (sav) benzer tasvirlerinin ahiretle ilgili beyanlarında bulunuşu, dikkate alınırsa İbn Haldun'un yaklaşımının makul olduğu söylenebilir.
Buna göre Yuşa aleyhisselamın boyunun da çok uzun olmadığı söylenebilir.
Selam ve dua ile
Değerli kardeşimiz,
Cenab-ı Hak istediği varlığı istediği şekilde yaratır. İnsanı da geçmişte yine doğrudan insan olarak yaratmıştır.
Şimdi insanlar hep aynı boyda olmadığı gibi, geçmişte de bütün insanlar aynı boyda değildi. Bir kısmı uzun, diğer kısmı da onlara göre daha kısa idi. Ömürleri de şimdi her bir insanın farklı olduğu gibi geçmişte de farklı idi.
Bazılarının bin sene civarında yaşadığını biliyoruz. Mesela Kur'an’da Hz. Nuh’un Tufan hadisesinde yaşında olduğu bildiriliyor. Nuh aleyhisselamın Tufan’dan sonra 50 sene daha yaşadığı farz edilirse, yaklaşık bin sene yaşamış olur.
Geçmişteki insanların günümüzdeki insanlara göre genelde daha uzun olduğu anlaşılıyor. Ama bu uzunluğun çok fazla olmaması gerekiyor. Çünkü kaldıkları evlere veya kayalara oydukları yerlere bakınca, bunun öyle metrelerce uzun olması mümkün gözükmüyor.
Geçmişteki insanların uzun boylu olmasının mümkün olduğunu düşünmek, Allah’ın eseri olarak kabul edilirse şirk olmaz; tabiat veya tesadüfün eseri olarak alınırsa şirk olur.
Geçmişte ve günümüzde insanların nasıl yaratıldığından çok niçin yaratıldığının sorgulanması lazım.
Allah’ın insandan istediği nedir? Onu niçin yaratmıştır? Bizim bunun üzerinde kafa yormamız gerekir.
Allah insanı kendisine ibadet etmesi için yarattığını beyan buyuruyor. Biz esas bunun üzerinde durmamız ve O’na karşı kulluk vazifemizi tam olarak yapıp yapamadığımızın hesabını dikkate almamız gerekiyor. Çünkü ömrümüzün her dakikasını nerede ve nasıl geçirdiğimizin hesabının sorulacağı bildiriliyor. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmemiz gerekir.
Allah ilk insanı topraktan, onun neslini de meniden, şeytanı da ateşten yarattığını beyan buyuruyor. Tersi de olabilirdi. Yani insanı ateşten yaratabilirdi. Bunun üzerinde fazla durmaya hiç gerek yoktur. Nitekim Cenab-ı Hak her an sesten, ışıktan, karanlıktan, kelime ve manalardan ruhani varlıklar yaratmaktadır. İnsanı da böyle yaratabilirdi.
Kısaca söylemek gerekirse, insanın nasıl yaratıldığı değil, niçin yaratıldığını devamlı sorgulamamız ve Allah’a ve kullarına karşı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirip getirmediğimizin muhasebesini yapmamız, yaratılışımızın ve dünyaya gönderilişimizin asıl gayesidir.
Ateistler kasıtlı olarak ilk insanın nasıl yaratıldığıyla uğraştırırken, niçin yaratıldığını unutturuyorlar. Onların bu tuzağına düşmemek gerekir. Bu tuzağa düşenler kendilerini kolay kolay kurtaramıyorlar ve ahiretleri tehlikeye giriyor.
Şimdi şöyle düşünelim: İslamiyet gönderileli 14 asır olmuştur. O zamandan bugüne kadar milyarlarca Müslüman gelip geçmiştir. Onların hiçbirisi, ilk insanın ve günümüzdeki insanın yaratılış safhalarını ve genetik yapısını, bugünün fennini okuyanlar kadar bilmiyordu. Ama onlar; “Her şeyi Allah yaratmıştır. Bizi O yaratmıştır.” deyip, bu dünyaya gönderiliş gayelerini öğrenip vazifelerini bihakkın yaparak gitmişlerdir.
Mesela, sahabilerin pek çoğu, bu soruyu soran kadar insanın geçmişini ve günümüz insanının genetik yapısını bilmiyordu. Ama onun Allah’a imanı ve kulluğu dillere destandı. Kendilerinden sonra gelenlerin hiçbirisi onların kazandıkları o manevî makama yetişemiyorlardı. Biz buna bakacağız. Bizi Allah’ın yolundan uzaklaştırmaya çalışan dinsizlerin suret-i haktan görünen sözlerine aldanmayacağız ve bu konuda onların arkasından gitmeyeceğiz.
Kim onların ayak izlerine takip ederse, gideceği yer sonsuz cehennemdir.
İnsanın böyle lüzumsuz ve kendisini manen mesul edecek şeylerle zaman ve ömür tüketmemesi gerekiyor. “Sizin bir gün ömrünüz kaldı.” deseler, bu tip sizin için gereksiz ve lüzumsuz şeylerle uğraşır mısınız? Yani, “İlk insanların boyu ne kadardı?” sorusunun cevabını mı ararsınız, yoksa Allah’ın emirlerini mi yerine getirmeye gayret edersiniz?
Halbuki hiçbir insanın bir günlük garantili ömrü yoktur. İnsanın ömrü sadece bulunduğu andır. Böyle bir anlık ömür için, şayet bu konularda ilmi çalışma yapmıyorsanız, bu tip konular sizin için çok lüzumsuz ve gereksizdir. Çünkü kabre girdiğiniz andan itibaren size ne ilk insanın nasıl yaratıldığı, ne boyunun ne kadar olduğu ve ne de insanın evrim geçirip geçirmediği gibi soruların sorulmayacağını biliyoruz.
Her bir insan kabre girdiği andan itibaren gerek kabirde ve gerekse haşir meydanında nelerle karşılaşacağını, ne gibi sorular sorulacağını, bu soruların cevaplarının neler olduğunu bilmek ve gereğini yapmak için bu dünyaya gönderilmiş ve eline de çok kısa süreli bir ömür sermayesi verilmiştir.
İşte aklı başında olan her bir insan, kendisini doğrudan ilgilendirmeyen lüzumsuz işlerle uğraşarak çok kıymetli ömrünü gereksiz yerde sarf etmez. O kısa ömür sermayesini, Allah’ı anlamada ve O’nun emir ve yasaklarını yaşamada sarf eder. Ebedî hayatını kazanmaya çalışır.
Yoksa sadece dünyaya ait ne yapsa hep ziyandadır ve ahiretine ciddi çalışmazsa sonsuz hayatını kaybetme tehlikesi vardır. Bir adamın İngiliz ve Alman kadar serveti olsa ve aklı da varsa, ahireti kazanmak için tereddütsüz sarf edecektir. Çünkü karşılığında dünya kadar ebedî bir serveti ve mülkü kazanmış olacaktır.
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet