evde diyaliz hizmeti / Kamuda İlk “Evde Diyaliz Hizmeti”

Evde Diyaliz Hizmeti

evde diyaliz hizmeti

Yükleniyor...

Ev Diyalizi


Ev hemodiyalizi son dönem böbrek yetmezliği teşhisi konulmuş hastalar için sunulan bir tedavi hizmetidir.

Hemodiyaliz  tedavisi vücutta istenmeyen atıkları, toksinleri ve fazla sıvıları gidermek için kanınız bir diyalizör yoluyla vücudunuzun dışına süzülür. Hemodiyaliz, kanınızdaki istenmeyen maddeleri gidermek için diyalizat adı verilen bir solüsyon kullanır. Daha sonra temiz, kimyasal olarak dengeli kan vücudunuza geri döner.

Temel süreç, merkezdeki hemodiyalizle tamamen aynıdır, aradaki fark bu diyaliz tedavisini kendi evinizin konforunda siz veya özel bir hemşire aracılığı ile yapma imkanına sahip olmanızıdır.

Evde Hemodiyaliz’i yardım almadan kendi başınıza yapabilirsiniz.

Telefonla görüşme yapan bir hemşireye erişirken tedavi sırasında evde olmanın rahatlığına sahip olursunuz

Doktorunuz tarafından reçete edilirse, makinenizde daha uzun veya daha sık kalabilir, bu da kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.

Doktorunuzun tavsiyesi ile birlikte, tedavi için size en uygun zamanı seçebilirsiniz, böylece iş , okul veya diğer sosyal aktiviteler için daha fazla esnekliğe sahip olursunuz.

İstanbul’da evde diyaliz hizmeti: Hem hasta hem devlet kazanıyor

Dünyada yaygın olan ev diyalizi uygulaması İstanbul'da da başarıyla sürdürülüyor. Hastanın daha uzun süre diyalize bağlı kalmasına imkan veren ve pandemi döneminde büyük kolaylık sağlayan uygulama hakkında konuşan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Prof. Dr. Abdülkadir Ünsal: "Hastanemiz kamuda ev diyalizi yapılan ilk ve bildiğim kadarıyla da tek kamu diyaliz merkezi. Evde yapmanın avantajı çok büyük. 16'ncı hastamıza eğitim vermekteyiz şu anda. Evde 7-8 saat diyalize giren bir hasta ilaç maliyetini hemen hemen ortadan kaldırmış oluyor. Bu devlet anlamında da çok ciddi bir yükün ortadan kalkması anlamına geliyor" dedi.

Türkiye'de çok sayıda merkezde hizmet alan yaklaşık 70 bin diyaliz hastası olduğu ifade edilirken hastaların diyalize ulaşması hayati önem taşıyor. Bu kapsamda dünyada yaygın olarak kullanılan ev diyalizi uygulaması Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi hastaları tarafından memnuniyetle kullanılıyor. Uygulamayı kullanmaya uygun olduğu belirlenen hastalar için sağlık çalışanları önce gerekli bilgilendirmeyi yapıyor ardından ise hastaya evde diyaliz kullanımı için 8 haftalık eğitim veriliyor.



EVDE KULLANILMASI DİYALİZ SÜRESİNİ UZATIYOR
Eğitimleri tamamlayan kişilerin evlerine sistemin kurulumu sağlanırken, belirli aralıklarla hasta evde kontrol ediliyor. Evde diyaliz sayesinde gittikleri merkezlerde haftada 3 kez, 4'er saat diyaliz alan hastaların bu süresi evde 8 saate çıkıyor. Kimi zaman gece saatlerinde cihaza bağlanan diyaliz hastaları hem zamandan tasarruf ediyor hem de pandemi sürecinde bulaş riskinde uzak kalıyor. Öte yandan araştırmalara göre evde diyaliz uygulayan hastaların ilaç giderleri diğer hastalara göre daha az olurken ömürleri de diğer hastalara nazaran daha uzun oluyor.

"PANDEMİ DÖNEMİNDE DAHA DA AVANTAJ"
Evde diyalizin özellikle pandemi sürecinde hastalar için büyük bir avantaj olduğuna dikkat çeken Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit: "Birçok kolaylıklar var aslında ama hastalığın tedavisi gereği yine de insanlar haftada 3-4 kez bir merkeze gidiyorlar. Böbrek yetmezliği hastaları için sıkıntılı bir iş, Türkiye'de yaklaşık 70 bine yakın diyaliz hastası var. Özellikle kadavradan donör sayısının artması lazım. Böbrek transplantasyonu kadar olmasa da en azından böbrek hastalarının hastaneye gidiş gelişlerini ya da diyaliz merkezlerine gidişlerini önleyecek yeni bir sistem var. Aslından yeni demeyelim, yaklaşık 10 yıldır uygulanan bir sistem var: evde diyaliz tedavisi. Hastaneye, diyaliz merkezine gelmeden kişiler evinde diyaliz makinesine bağlanarak tedavilerini evlerinde sürdürebilirler. Üstelik gündüz çok vakit harcamadan ve daha fazla diyaliz makinesine bağlı kalarak bunu yapabilirler. Böbrek transplantasyonu kadar olmasa da konforlu bir tedavi metodu; evde diyaliz. Umarım Türkiye'de bunun sayısı artar. Hala evde diyaliz sayıları çok düşük umarım bu tedaviden diyaliz hastaları faydalanır. Covid, pandemi döneminde daha da avantaj, kendi evinde dışarıya çıkmadan bir bulaş riski olmadan bunu hastalarımız kendi evinde yapabilir. Daha uzun süre diyaliz aldıkları için ömürlerinin de daha uzun olacağı söyleniyor" dedi.

"HEMEN HEMEN HİÇ İLAÇ KULLANMIYORLAR"
Hastanenin Nefroloji Klinik Sorumlusu Prof. Dr. Abdülkadir Ünsal, evde diyaliz sayesinde hastaların merkezlerden daha uzun süre cihaza bağlı kalabildiğini ifade ederek: "Bir merkezde, diyaliz merkezinde olsun ancak haftada 3 gün 4 saat yapabiliyorlar. Evde diyaliz sisteminde bu hastaların tedavilerini kendileri ya da yakınları yapıyor. Dolayısıyla bu hastalar için bir personel, diyaliz hekimi, hemşiresi gerekmiyor. Diyaliz sırasındaki komplikasyonların çoğu görülmüyor. Bu hastalarda genellikle kansızlık problemi olmuyor. Kan ilaçları kullanmıyorlar, tansiyon problemleri genellikle olmuyor. Hemen hemen hiç ilaç kullanmıyorlar. Evde yapmanın bu bakımdan avantajı çok büyük. Genç hastalar gece diyaliz yapıp sabah işe gidip gelebiliyorlar. Bir merkezde diyalize girecek olsalar gündüz 4 saat giriyorlar. Bir de gelmesini gitmesini düşünürseniz haftada 3 gün bu hastalar işlerine gidemeyecek. Süreç 2 ay genellikle 8 hafta civarında eğitim veriyoruz. Hastanın durumuna göre bazen uzayabiliyor bazen erken de olabiliyor. Evde yapacak hale geldiğinde artık bununla ilgili belge düzenliyoruz. Evinde hem cihaz hem su sistemi kurulumu yapılıyor. Hasta evinde diyalize girmeye başlıyor" dedi.

"HASTANEMİZ KAMUDA EV DİYALİZİ YAPILAN İLK VE TEK"
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin evde diyaliz uygulamasında İstanbul'da kamu sektöründe ilk olduğunu belirten Prof. Dr. Abdülkadir Ünsal: "Bizim hastanemiz kamuda ev diyalizi yapılan ilk ve bildiğim kadarıyla halen de tek kamu diyaliz merkezi. 16'ncı hastamıza eğitim vermekteyiz şu anda. Kış şartlarında, yağışlı şartlarda trafik çok daha sıkışık olabiliyor, onların diyaliz merkezine ulaşması, diyaliz sonrası eve gitmesi problem olabiliyor. Dolayısıyla evde diyaliz olması bütün bu problemleri ortadan kaldırıyor. Sadece ayda bir defa bize kanlarını getirip tetkit ediyoruz. Bir de 3 ayda bir diyalizle ilgili bir teknisyen ve hemşire arkadaşımız evde kontrol ediyor. Bu ilaçların maliyeti genellikle diyaliz maliyeti kadar hatta bazen fazla da olabiliyor. Dolayısıyla evde 7-8 saat diyalize giren bir hasta ilaç maliyetini hemen hemen ortadan kaldırmış oluyor. Bu devlet anlamında da çok ciddi bir yükün ortadan kalkması anlamına eğliyor. Hastalar ve yakınları çekiniyorlar evde yapmaktan damar girişi yapmaktan ama bu dünyada uzun yıllardır yapılan bir tedavi. Salgın döneminde evde yapıyor olması hastanın hem kendi hastalanmasını önlemek açısından çok uygun bir de diyaliz merkezine de bulaştırmamış oluyor" diye konuştu.

"BENİM İÇİN ÇOK BÜYÜK AVANTAJLAR SAĞLAYACAK"
Evde diyaliz konusunda eğitim aşamasında olan diyaliz hastası 30 yaşındaki Cengiz İşeri: "1,5 yıl önce biraz halsizleşmiştim yapılan tetkitler sonrasında böbrek yetmezliğim olduğunu öğrendim. Doktorlarıma özellikle altını çizerek söyledim çalışabilecek miyim, daha gencim, çalışmak istiyorum, nasıl yapabilirim gibisinden. Ben reprezantım. Sürekli bir koşturma içinde oluyorum. Haftanın 3 iş gününde olduğu için çok büyük sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Evde diyalizin gerçekten benim için tek çıkış yolu olduğunu gördüm. Şu an bu yola girdim, şimdiden ümitliyim gerek iş hayatında olsun, gerek değerlerimin daha düzenli olması, ilaç kullanımının azaltılması olsun. Benim için çok büyük avantajlar sağlayacak. Hatta birkaç kişiden 'diyalize girdiğimi bile fark etmiyorum" diyenler duyuyorum. Pandemi döneminde bu hastalığa yakalandım. Covid döneminde evde olmak inanılmaz güzel bir şey olacağını düşünüyorum" dedi.

"HERKES BÖYLE BİR ŞEY OLDUĞUNU BİLSE KATILACAĞINI SÖYLÜYOR"
Salgın sürecinde evde tedavi seçeneğinin çok büyük avantaj sağladığına dikkat çeken diyaliz hastası 54 yaşındaki Metin Yavuztürk: "3 yıldır diyalize giriyorum 2 yıldır da evde kendi başıma diyalizimi yapıyorum. Yolda herhangi bir süre geçirmiyorum, o riskleri atlatmış olduk. Kimsenin haberi yok, herkes böyle bir şey olduğunu bilse katılacağını söylüyor, inanmayan da çok oluyor ama böyle bir hizmet var. Devletimiz bütün imkanlarını sağlıyor, malzemelerini de kapımıza kadar getiriyor. İnsan, gece uykuda geçen zamanı diyalizde değerlendirip sabah da kalkıp işine ya da o günü kendine kullanabilir. Eğitimler verildi, öğretildi, kendimiz giriş çıkış yaptık" diye konuştu.

"HER ŞEY DEVLETİMİZ TARAFINDAN ÖDENMEKTE"
Eşinin evde diyalize girmesinin tüm aile için büyük kolaylık olduğunu ifade eden Şerife Yavuztürk: "Son derece tavsiye ediyorum büyük bir kolaylık, bunu ancak kendileri yapınca anlayacaklar. Kendi yatağında tertemiz kimseyle temas halinde bulunmadan bu süreci evde geçirdi. Her şey devletimiz tarafından ödenmekte. Beni gördüklerinde hastanede falan 'siz bu makineyi nasıl aldınız gücünüz yetti mi veya malzemeleri nasıl karşılıyorsunuz' diyorlar" ifadelerini kullandı.

Yerel Haberler kategorisinde bulunan hiçbir habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunulmamıştır. Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanan tüm İstanbul Haberleri, otomatik olarak servis edildiği şekilde bu sayfada yer almaktadır. İstanbul Haberleri bölümünde yer alan haberlerin tamamının hukuki muhatabı haberi servis eden ajanslardır.

Türkiye, evde diyaliz uygulamasında Avrupa'da 2'nci, dünyada 5'inci

Türk Nefroloji Derneği'nce bir otelde düzenlenen "Ev Hemodiyalizinde 1'inci ve 1000'inci Hasta Buluşması"nda böbrek yetmezliği hastalarının yaşam süresini ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik tedavi seçenekleri hakkında bilgiler paylaşıldı. Toplantıda ev hemodiyalizi kullanan hastalar da deneyimlerini anlattı.

Toplantıya katılan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin, "Türkiye, başarılı bir şekilde uygulanan ev hemodiyalizinde Avrupa'da 2'nci, dünyada 5'inci ülke konumunda. Ev hemodiyalizinde 1000'inci hastamızı geçtik, uygulamada çok başarı sonuçlar elde edildi." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 911 merkezde hizmet alan 70 bin civarında diyaliz hastası bulunduğuna dikkati çeken Tekin, ev hemodiyalizinin hastaların sağlığına, günlük sosyal yaşamlarına ve aynı zamanda ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını anlattı.

Türkiye'de 23 hastanın böbrek nakli beklediğine ve bu hastaların tamamının diyalize girmek zorunda olduğuna dikkati çeken Tekin, bakanlık olarak ev hemodiyalizi ve benzeri tedavi yöntemlerini, bu konuda farkındalık oluşturulmasına yönelik toplantıları her zaman desteklediklerini vurguladı.

"Hastaların hem yaşam kaliteleri artıyor hem de yaşam süreleri uzuyor"

Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız ise Türkiye'de son 10 yılda ev hemodiyalizi tedavisinde önemli gelişmeler kaydedildiğinin altını çizdi.

Ev hemodiyalizinin vücudun üremik toksinlerden daha fazla arınmasına ve vücutta biriken suyun yeterli miktarda uzaklaştırılmasına olanak tanıdığına işaret eden Yıldız, şöyle konuştu:

"Ev gibi sıcak bir ortamda, kalbi yormadan yapılan uzun diyaliz işlemiyle hastaların hem yaşam kaliteleri artabilmekte hem de beklenen yaşam süresi uzatılabilmektedir. Hastaların kendilerini klinik olarak çok iyi hissetmeleri ve çalışma hayatına devam edebilmeleri mümkün olabilmektedir."

Evde hemodiyaliz alan hastalarda Kovid-19 görülme oranı düşük

Ankara Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fatih Dede de özellikle Kovid-19 salgını sürecinde ev hemodiyalizinin önemine ilişkin bilgileri paylaştı.

Hemen hemen tüm kronik böbrek hastalarının kullandıkları ilaçlara bağlı bağışıklık sistemlerindeki baskılanma nedeniyle Kovid-19 açısından yüksek riskli grupta yer aldığına dikkati çeken Dede, hemodiyaliz hastalarının büyük bölümünün haftada 3 kez bir merkezde diyalize girmek durumunda kaldığını ve çoğu hastanın merkezlere gelmek için toplu taşıma araçlarını kullandığını aktardı.

Prof. Dr. Dede, bu durumun hastalar açısından riski artırdığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kovid-19 görülme sıklığı merkezde diyalize giren hastalarda farklı ülkelerde yüzde 25-35 arasındadır. Evde hemodiyaliz ve periton diyalizi olan gruplarda ise bu oran daha düşüktür. Diyaliz hastalarında Kovid-19 ölüm oranları dünyada ve ülkemizde yüzde 30 civarındayken, yine evde tedavi olan grupta bu oranlar daha düşüktür.

Ankara Şehir Hastanesi evde hemodiyaliz hastalarında Kovid-19 tanısı olan hasta sıklığı yüzde 18 olup, kovid nedeniyle kaybedilen hastamızın olmaması çok sevindirici bir durumdur. Ev diyalizi uygulamasının hasta sağlığı, yaşam kalitesi ve ülke ekonomisi için oldukça yararlı olacağını ve zaman içerisinde yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum."

"Ölüm riskinde yüzde 40 azalma saptandı"

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Ok ise evde hemodiyaliz yapılabilmesi için hastaya veya evdeki bir hasta yakınına eğitim verilebildiğini, uygulamanın eve gelen hemşire tarafından da gerçekleştirebildiğini belirterek, "Eve bir diyaliz makinesi ve küçük bir arıtma sistemi kurulmakta, tüm güvenlik önlemleri alınmakta, gerekli malzemeler düzenli aralıklarla hastanın evine götürülmektedir. Bu tedaviye erişebilmek için hastalar hiçbir ödeme yapmamakta, masrafların tümü devlet tarafından karşılanmaktadır." bilgisini paylaştı.

Evde gece yapılan hemodiyaliz uygulamalarının faydalarına değinen Ok, "Halsizlik, tansiyon düşmesi veya aşırı yükselmesi, sıvı birikimine bağlı nefes darlığı ve kalp sorunları, kansızlık, iştahsızlık, kemik hastalığı, damar kireçlenmesi gibi sık görülen sorunlar ortadan kalkmakta, zihinsel işlevlerden üreme işlevlerine dek tüm vücut işlevlerinde önemli düzelmeler olmaktadır. Diyet kısıtlamaları hafiflemekte, birçok ilacın kullanımına artık gerek kalmamaktadır." dedi.

Prof. Dr. Ercan Ok, şu anda 1100'ün üzerinde hastanın evde hemodiyaliz hizmetinden faydalandığını bildirdi.

Türkiye'deki ilk dört ev hemodiyalizi hastasının 15 yılı aşkın süredir diyaliz tedavilerini evlerinde sürdürdüklerini aktaran Ok, "Bu uygulama ile ölüm riskinde yüzde 40 azalma saptandı. Hastaların ilaç kullanma ihtiyaçları yüzde 51- 87 oranlarında azalma gösterdi, sigorta kurumları ve ülke açısından ekonomik katkı sağlandı. Türkiye'deki ev hemodiyalizi hastalarının yüzde 48'i aktif olarak çalışıyor, hem aileye hem ülkeye ekonomik katkı sağlıyor." diye konuştu.

Türkiye'nin ilk ev hemodiyaliz hastası: "Hayatım değişti"

Türkiye'de ev hemodiyalizini ilk kullanan hasta Cengiz Yelegen, "56 yaşındayım, 16 yıldır ev diyalizi yapıyorum. Toplamda da 28 yıldır diyalize giriyorum. Ev hemodiyalizi sayesinde hayatımda çok fazla şey değişti. Eskiden haftada üç gün merkeze gitmek zorundaydım ama şimdi buna gerek yok evde bu uygulamayı yapabiliyorum. Sağlığıma da çok faydası oldu. Tansiyonum düşmüyor, kramplarım olmuyor. Sabahları çok rahat uyanabiliyorum, işime rahatça gidiyorum." diye konuştu.

1000. ev hemodiyalizi hastası 43 yaşındaki üç çocuk annesi Ümmühan Uysal ise şunları kaydetti:

"İki yıldır ev hemodiyalizi görüyorum. Ev hemodiyalizi ile çok rahatım, verilen eğitimler sayesinde evde bu uygulamayı kendi başıma yapabiliyorum. Merkeze gitmeme, çocuklarımın yanından ayrılmama gerek kalmıyor. Daha az yoruluyorum, sosyal hayatımı çok daha rahat yaşıyorum. Bu uygulama için bir kuruş bile ödemedim, hepsi devlet tarafından karşılandı ve karşılanmaya da devam ediliyor. Bu yüzden devletimize, yetkililere çok teşekkür ediyorum."

Cengiz Yelegen ve Ümmühan Uysal, organ nakli bekleyen hastalar için tüm vatandaşlara organ bağışı gönüllüsü olma çağrısında bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
EV HEMODİYALİZİ

EV HEMODİYALİZİ HEMODİYALİZ TEDAVİSİNİN EN ETKİN YOLUDUR!
Bugün toplumumuz  kronik böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını hemodiyaliz dediğimiz tedavi yöntemiyle sürdürmek zorunda olan insanlarımızdan haberdardır.  Bu tedavinin hemen hemen tüm dünyada  bir merkezde haftada 3 kez 4 saat şeklinde bir makina vasıtasıyla kanın içinden geçtiği filtre kullanılarak    üremik toksinlerin temizlenmesi şeklinde  yapıldığından da herkes az çok haberdardır.  Gerçekten ülkemizde 50 bininin üstünde hasta  yaşamını bu şekilde sürdürüyor.  Bu işle ilgili bir mesleğiniz olmasa bile böylesine bir tedavi yöntemiyle yaşamın sürdürüldüğü durumda  bazı sorunlarla birlikte olacağını da  kestirebilirsiniz.  Bu tedavide damara girilerek belli miktarda kan bir filtreden geçirilerek  kan temizlenmektedir. Doğal olarak da suni olarak yapılan bu işlem önemli sorunları da birlikte getirir. Herşeyden önce bu yöntem aralıklı olarak yapılır. Böbrek gibi sürekli çalışmadığı için üremik toksin dediğimiz maddeler diyalizde kandan kısmen temizlenirken diyaliz arası dönemde tekrar yükselir.  Üstelik bu toksinlerin hepsi bu kısa süre içinde temizlenemez de. Doğal olarak da hastalar bu yetersizliğin etkilerini ve sakıncalarını uzun vadede yıllar içerisinde görürler. Daha fazla kansızlık daha fazla sinirlerin etkilenmesi , metabolik kemik hastalığı, damarlarda, kalp kapaklarında kireçlenme, damar sertliği ve kalp damar hastalıkları gibi  sorunlarla   karşılaşırlar. Bu sorunlar ek bazı ilaçlarla önlenmeye çalışılır.  Ayrıca en azından bazı hastalarda bu kısa diyaliz seansı  sırasında  kramplar, tansiyon düşmeleri görülebilir bu yüzden de yaşam kalitesi bozulur.  En önemli sorun da hastalar idrar yapmadıkları için aldıkları tuz oranında iki diyaliz arasında vücutlarında sıvı biriktirirler ve kilo alırlar. Bu birikim tansiyon yüksekliği ve bunun sonuçları olan kalp büyümesi, kalp yetmezliği ,  beyin felci ve kanaması riskiyle hastaları karşı karşıya  bırakır. Haftalık 3 defa 4 saatlik diyaliz seanslarında bu sıvı dengesi  çok kez iyi sağlanamaz.  Bu nedenle de haftada 12 saatlik hemodiyaliz  olan bu hastaların yaşam süreleri maalesef böbrek nakli olan hastalara oranla bir kaç kat kısa olabilmektedir.

 

EV HEMODİYALİZİ YENİ KEŞFEDİLMEMİŞTİR AKSİNE EN ESKİ HEMODİYALİZ UYGULAMA YÖNTEMİDİR!


Bunu açıklamak için kısaca hemodiyaliz tarihinden kısaca söz etmek isterim. Hemodiyaliz tedavisi 2. Dünya Savaşı yıllarında keşfedildi, 50’lili yıllarda -Kore Savaşında- akut böbrek yetmezliğinde geçici olarak  ,  60’lı yıllarda kronik böbrek yetersizliği hastalarında sürekli olarak uygulanmaya başlandı. Tahmin edilebileceği gibi bugünkü modern makinalara kıyasla oldukça ilkel makinalarla başlandı.  Filtreler de neredeyse makina kadar büyük ama temizleme kabiliyeti oldukça düşük  cihazlardı.  Bu yüzden de günde 15-16 saat gibi sürelerle  belli bir miktarda hastaya uygulanabiliyordu.  Bu yüzden de bu kadar süreli tedavi olsa olsa evde uygulanması daha kolay ve ucuz olur düşüncesiyle evde uygulamaya konuldu.  Bu hastalarda hipertansiyon , anemi gibi bugün diyaliz hastalarında görmeye alıştığımız hiç bir sorun olmuyordu.  Diyaliz esnasında tansiyon düşüklüğü görülmüş şey değildi.  Geçen yıllar içerisinde diyaliz makinaları gelişti, çok daha etkin filtreler yapıldı. Buna güvenilerek  artan böbrek yetmezliği hastalarının daha çoğunu tedavi etme zorunluluğunun baskısıyla diyaliz süreleri hastada 3 kez 4 saat gibi sürelere indirildi. Bir makina ile günde 3 hasta tedavi etme   olanağı doğdu.  Diyaliz merkezleri yaygınlaştı.  Bu sayede bizim ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde  artık  hemodiyaliz imkanı sağlanamadığı için kaybedilen hasta diye bir şey yok.


Daha çok uzun seanslar halinde evde yapılan hemodiyaliz tedavisini  bazı ülkeler sürdürmeye devam etti. Fransa’nın Tassin Kentinde  ünlü bir merkezde haftada 3  kez  8 saat  diyaliz yapılmaya devam edildi. Benim Kliniğim Ege Üniversitesi Diyaliz Merkezinde de standart uygulama haftada 3 kez 8 saattir.  Bu merkezlerin verileri gösterdi ki bu şekilde tedavi gören hastalar diyaliz sırasında hiç sorun (tansiyon düşmesi, kramplar gibi )  yaşanmıyor,   tansiyon yüksekliği hiç görülmüyor, standart diyaliz hastalarının kullanmak durumunda olduğu  (kansızlık  ve fosfor yüksekliği için) ilaçlar  kullanmıyor ya da çok az hastanın  kullanması gerekiyor.  Bütün bunların sonucunda da  böbrek nakli hastaları kadar uzun ve rahat yaşıyorlar. Tabii bu şekilde haftada 3 kez 8 saat HD uygulaması hastanın bütün gününü merkezde geçirmesi gibi durumdur ki yaşam kalitesini tamamen bozar. Bu bakımdan bu uzun süreli uygulama diyaliz merkezlerde değil de hastanın kendi ortamında evde uygulanması, yaşam tarzına göre istirahat saatlerinde uygulanması  daha kolay olmaktadır.  Bu nedenle bugünlerde ülkemizde ve dünyada eski bir yöntem olan ev hemodiyalizine bir dönüş yaşanıyor. Ev hemodiyalizi uygulamasını değişik nedenlerle böbrek nakli olanağı bulamayan hastalarımızın daha rahat ve uzun yaşamları  için bir başka olanak olduğunu söyleyebiliriz.


EV HEMODİYALİZİ NASIL UYGULANIYOR ?


Sağlık Bakanlığının diyaliz yönetmeliği hükümlerine göre ‘’Ev Hemodiyalizi’’  için ruhsat almış bir hemodiyaliz merkezinin kontrolunda merkezin bulunduğu ilde uygulanabiliyor. Dünyadaki uygulamada merkeze bir kaç yüz kilometre uzaktaki bir evde dahi güvenle uygulanmakta olduğunu dikkate alırsak bizde de ilerde merkezin bulunduğu ile komşu illerde de uygulanabileceği  düşünülebilir.  Hasta böyle bir  merkeze başvurmalı, öncelikle bu yöntemi tanımalı, tercihan bu tedaviyi uygulayan bir hasta ile tanışmalı ve daha sonra kendisine uygun olup olmadığına karar vermelidir. Ev diyalizi uygulamasını kabul eden hastalar  bu merkezde belli bir süre diyalize girmekte bu esnada da eğitime tabi  tutulmaktadır. Bu eğitimle makinayı çalıştırmayı, setlerini takmayı kendi damarına girmeyi  nihayet kendisini makinaya bağlamayı öğrenmektedir. Uygulamayı iyice öğrenen hastalar önce merkezde kendi kendine diyalizi uygulamakta bunu iyi bir şekilde yaptığı konusunda kanı oluşunca evde diyaliz uygulamasına izin verilmektedir. Evde hemodiyalize başlayan hastalar (bizim ülkemizde haftada 3 kez 8 saat) kendilerini makinaya bağlamakta ve yataklarına yatıp uykuda bu süreyi tamamlamaktadır. Böylelikle bütün zamanlarını istedikleri gibi değerlendirmekte, işine okuluna  gidebilmektedirler. Bu yüzden de neredeyse böbrek nakline eşdeğer bir yaşam kalitesine kavuşmaktadırlar.   Pratik göstermiştir  ki tüm hastalar ilk anda kendi damarına girmeyi reddetmektedir, tüm hastalar evde kendi kendine bu diyaliz uygulanmasına  kuşku ile bakmakta, korkmakta veya yapamayacağını düşünmektedirler. Fakat bugün için ülkemizde 2015 yıl başı itibariyle 300  kadar hasta evinde diyaliz uygulamaktadır,  bu rakamın çok artması beklenmektedir.Türkiye’de ilk kez  Ege Üniversitesinde  ev hemodiyalizi gören  4 hasta 4 yıl bu tedaviyi sorunsuz sürdürmesi ve  tüm dünyada dikkati çeken Ege Üniversitesinin yürüttüğü 200 kadar hasta üzerinde çok merkezli bir çalışma olan ''Long Hemodialisis Study''  uluslararası bir dergide yayınlandıktan sonra,   Sağlık Bakanlığı yaptığı yönetmelik değişikliği ve SGK ödeme politikası sayesinde uygulama hızla gelişmiş, Avrupa'da dikkati çekici bir hasta sayısına ulaşmıştır.  . Bu şekilde tedaviyi kabul etmekte tereddüt eden hastalar bu uygulamayı büyük mutlulukla uygulayan hastaları tanıyınca cesaret bulmakta ikna olmaktadırlar. Giderek bu uygulamaya kendiliğinden talip olan hastaları daha fazla görmekteyiz.


MAKİNA ve MALZEMELER NASIL SAĞLANIYOR ?

Ev hemodiyalizi ruhsatı olan merkezler  hastanın evine makina , uygulama için gerekli olan su arıtma cihazı  ve gerekli alt yapıyı sağlamaktadırlar.  Aynı şekilde filtre , diyaliz sıvısı gibi gereksinimlerin evlere teslimi, tıbbi atıkların toplanmasının organizasyonundan da sorumludur.  Hastalardan ayda bir  kan numunesi alınarak laboratuvar değerlendirilmesi  ve tedavisinin yönlendirilmesi de bu merkezdeki ilgili nefrolog  tarafından yapılmaktadır.  Butün bu hizmetleri hastalar ücretsiz olarak almaktadır.

HASTALARA MALİYETİ VAR MIDIR ?

Hemodiyaliz seans ücreti merkezde yapılan hemodiyaliz gibi SGK tarafından aynen karşılanmaktadır. Hastalardan hiçbir şekilde ücret ve katkı  alınmamaktadır.

TEHLİKESİ VAR MI?

Hastalar bir  sorunla karşılaştıkları zaman bununla nasıl başedebileceği konusunda  eğitilmiş olsalar da 24 saat hizmet veren yardım alabilecekleri  bir başvuru  telefonuna  da sahiptir. Deneyim göstermiştir  ki hastalar gayet seyrek olarak bu hattı kullanmaktadır.   Uyku esnasında hastalar damar girişimi  yapılmış kolunu hiç kıpırdatmadan uyumaya alıştıkları gözlenmiştir. Uyku esnasında makinaya bağlanma hatlarında bir bükülme tedavide aksama olduğunda alarm sistemleri devreye girmekte hatta bir tehlike durumunda makinalar hem alarm vermekte hem de diyalizi güvenle durdurabilme yeteneğindedirler.  Yukarıda belirtildiği gibi tansiyon düşmesi, kramp gibi sorunlar bu uzun seanslar esnasında  hiç görülmemektedir.

DAHA FAZLA BİLGİ:

www.evhemodiyalizi.com  sitesinden nerelerde uygulanabildiğini, ev hemodiyalizi ruhsatlı diyaliz merkezlerini bulabilir,  hastalara ait videoları seyredebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir